Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İŞTE MÜSLÜMANLARA YAPILANLAR...Guantamono.. (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Pakistan hapishaneleri ''insanlığın bittiği yer''

24 Aralık 2009
Pakistan ordusuna bağlı askeri istihbarat teşkilatnın (ISI) hapishanesinde 135 gün geçiren Ahmet K. yaşadıklarını Vakite anlattı: ‘Pakistan hapishaneleri insanlığın bittiği yer
Röportaj: Hüseyin Kulaoğlu

Ahmet K. Pakistan’a gittiğinde, Pakistan ordusuna bağlı askeri istihbarat teşkilatı ISI’nın askerlerince gözaltına alındı. Gözaltına alındığı andan itibaren esaret günlerinin başladığını ifade eden Ahmet K; “Hapishanede kaldığım 135 gün boyunca kafama geçirilen siyah torba ve ellerime takılan kelepçe artık bedenimin bir parçası oldu” dedi. Ahmet K. “Bundan sonra Pakistan’ı rüyalarımda görmek ve ismini bile duymak istemiyorum” diye konuştu.

8 Aralık tarihinde özgürlüğüne kavuşan Ahmet K. ile ISI’nın hapishanelerinde geçirdiği esaret günlerini, karşılaştığı işkenceleri, Türklere ve Afganlıları uygulanan muameleri, Türkiye Büyükelçiliği’nin Pakistan’daki yaptırım gücünü ve özgürlüğün nasıl bir duygu olduğunu konuştuk...
Vizesiz olduğum için tutuklandım

- Baştan başlayalım, öncelikle nasıl tutuklandınız?

A.K - Sınırı geçerken vizesiz olduğum için tutuklandım. Hapishanede yaşayacağım esaret dolu günler yakalanmamla beraber başlayacaktı. Hapishanede kaldığım 135 gün boyunca kafama geçirilen siyah torba ve ellerime takılan kelepçe artık bedenimin bir parçası olacaktı. Yakalandığımda ilk anda dipçikleyerek darp ettiler, kafama siyah torbayı geçirdiler, ellerimi kelepçelediler ve diz üstü anormal bir şekilde yatırıp üzerimde değerli eşya ne varsa her şeyi gasp ettiler. Gasp ederken darp etmeye devam ediyorlardı, bağırıyorlardı ve anlatılamayacak şekilde kötü muamelede bulunuyorlardı.

- Tutuklandığınızda sizi sorgulamadılar mı?

A.K - İlk tuttukları yerde 1-2 saat sorguladılar. Daha sonra beni başka tutuklanan kişilerle beraber askeri arabalara bindirip 10 saatlik bir yolculuğa çıkarttılar. Etrafımızda silahlı askerler bulunuyordu. Askerler her an tetikte bekliyordu. 10 saatlik yolculuk süresi içerisinde askerler, 3-4 defa mola verip, mola yerlerinde ihtiyaçlarını gidermelerine ve namaz kılmalarına rağmen bize bütün ısrarlarımıza rağmen ihtiyaç giderme ve namaz kılmamıza dahi izin vermediler. O gün yolda göz iması ile namaz kıldığımı hatırlıyorum.

- Yolculuk bittiğinde sizi nereye götürdüler?

A.K - Bizi çok büyük bir askeri alanın içerisinde gizli bir hapishaneye götürdüklerini düşünüyorum. Götürmüşler diyorum çünkü tutuklandığımızdan itibaren kafamıza geçirilen torbayı hiç çıkarmadılar. Askeri araçtan indirirken dahi darp ettiler, aşağılayıcı ve suçlayıcı şekilde kötü muamelerini devam ettirdiler ve sonrasında hapishaneye girdik.

3 m2 yerde aylarca tutuklu kaldık

- Hücrelerde kaç kişi kalıyordunuz?


A.K - Hapishanedeki 3 m2 boyutlarındaki hücrelerde 4-5 kişilik gruplarla kalıyorduk. Hapishanede açıkçası sizi 3 m2 bir alanda hayatta kalma zorunda bırakıyorlar. Evimde otururken çoğu zaman yerde serili olan 6 m2 halıya bakıyorum. Düşünüyorum ve bir türlü işin içinden çıkamıyorum, 6 m2 yerin yarısı kadar bir yerde bizi aylarca tuttular. Üstelik bu hücrelerin duvarları ve tavanı tam bir pislik içinde. Yerde sadece çaput diyebileceğiniz bir bez parçası var, ranza yok. Sizi betonun üzerinde yatırıyorlar, üzerinize demir kapıyı kapatıyorlar, onun dışında tahta kapı var onu da kapatıyorlar.

Gizli hapishaneler var

- Kafanıza çuval geçirdiklerini söylediniz. Peki, hapishanenin Kuetta’da olduğunu nerden biliyorsunuz?


A.K - Hapishanedeki Afganlı muhacirler evlerinin hapishaneye 10 dakika uzaklıkta olduğunu söylüyorlardı. Sohbet ettiğimde; “Biz bu bölgeyi defalarca gezdik ama burayı askeri alan olarak biliyorduk, kesinlikle hapishane bilmiyorduk” dediler. Dışarıdaki insanlar kaç sefer hapishanenin etrafından geçtiği hâlde hiçbir şekilde içeride hapishanenin olduğunu bilmiyorlar. Mesela, Guantanamo ve Ebu Gureyb buzdağının görünen ve şimdiye kadar kamuoyuna yansıtılan kısmı. Oysaki özellikle Pakistan’da ve daha birçok yerlerde adı, yeri, yurdu bilinmeyen hapishaneler var. Bizim bulunduğumuz hapishane ise sadece bunlardan bir tanesi.

Ağlama sesleri, bağrışmalar ve yakarış sesleri geliyordu

- Hapishanede ne tür muamelere maruz kaldınız?


A.K - Hapishanede Afgan muhacirlere göre Türklere daha iyi davranıyorlar. Bodrum kattaki işkence odasından sık sık çığlık sesleri, bağrışmalar, yakarışlar, ağlama sesleri geliyordu. Bu durum bizi çok etkiliyor ama maalesef bu seslere karşı hiçbir şey yapamıyorsunuz ve elinizden hiçbir şeyin gelmemesi en acı durum. Bu durum psikolojini bozuyor ve günlerce aklınızdan çıkmıyor, uyuyamıyorsunuz, yemek yiyemiyorsunuz.

- Siz indiniz mi o odalara?

İndim. Dipçiklerle ve tekme - tokat darp ederek işkence yapıyorlar. İşkence odalarının duvarlarında kan lekeleri, prangalar, lastik coplar ve işkence aletleri var. “Konuşmazsanız size istediğimiz anda istediğimizi yaparız” şeklinde bir intibada bulunmak istiyorlar.

YETKİLİ İNSANLARIN BU ZULME ARTIK BİR ŞEKİLDE DUR DEMELERİ GEREKİYOR

- Türklere nasıl işkenceler uyguluyorlardı?


A.K - Hapishanelerde insanlığın bittiğine şahit oldum. Mehmet Elibol isimli İstanbul’da oturan Türk bir arkadaşın gözlerini çok sıkı bir şekilde bağlıyorlar. Kafasına çuvalı geçiriyorlar ve ellerini arkadan kelepçeliyorlar. Bu arkadaşın günler sonra gözlerini açtıktan sonra tek gözü tamamen kör oluyor diğer gözü ise fazla görmüyordu. Bu arkadaş hâlâ o hapishanede kalıyor.

20 yaşında bir arkadaş hapishanede banyo yaparken gardiyan tecavüz etmek için üzerine saldırıyor. Bu sırada kavga çıkıyor, bağrışmalar oluyor. Sesleri duyup gelen diğer gardiyanlar bu gardiyanı o arkadaştan uzaklaştırıyorlar. Arkadaş bir erkek gardiyanın tecavüzüne uğramaktan son anda kurtuluyor. Ve bu durum psikolojisini çok bozuyor. Sabahlara kadar uyku uyuyamıyor, uykuya daldığı zaman ise çığlıklarla uyanıyor.

Osman isminde Konya’da yaşayan bir arkadaş ise başka hapishanede tavandan sarkıtılan prangalara ellerinden bağlanarak 55 gün asılı tutulmuş. Asılı tutulmasının haricinde işkence de uygulamışlar. Bu arkadaş işkencelerden dolayı vücudu ağrıdığı için oturamıyor bile. 55 gün sonra bizim hapishaneye getirdiklerinde arkadaşın durumu anormal derecede korkunçtu. Bizim tabirimizle bir deri bir kemik kalmış şekildeydi. Hapishanede işkencelere karşı bir yere kadar; ama onurunuz ve namusunuz kirletilmek isteniyorsa buna karşı koyabileceğiniz hiçbir gücünüz kalmaz. Yetkili insanların bu zulme artık bir şekilde dur demeleri gerekiyor.

Bize ne zaman sıra geleceğini düşünüyorduk

- Türklere böyle işkenceler uygulanıyorsa Afganlılara nasıl bir muamelede bulunuyorlar bunu tahmin etmek güç değil herhalde...

A.K - Afganlılara karşı Filistin askısı ve avret yerlerinden elektrik veriyorlar ve bayılıncaya hatta ölünceye kadar dövüyorlar. Ağlamalarına ve işkence seslerine bizzat şahit olduk, bu durumda bizi ilgilendiren en önemli nokta ise, bize sıranın ne zaman geleceğiydi. Her zaman bu korkuyla yaşadık. Bir Afganlıya hapishanede öyle işkence yapmışlar ve öyle dövmüşler ki, ölme noktasına gelmişti. Bu Afganlıyı daha sonra hücresine çıkarttılar ve birkaç gün sonra ölecek diye bıraktılar. Birçok Afganlıya da bunu yapıyorlar. Bu kişilerin vücutları gördükleri işkencelerden dolayı morluğun ötesinde simsiyah bir renk alıyor. İki Afganlının öldürüldüğünü gördük.

- Esirler bu duruma tepki göstermiyor mu?

A.K - Bazı esirler gördükleri işkenceden dolayı haftalarca açlık grevi yaptılar. Ölüm noktasına geldiği andan itibaren o insanı yetkililer hastaneye götürüyorlar. Hapishanede kimse ölüm noktasına gelmeden hastaneye gitmek istemiyorlar. Çünkü hastanede ilgilenmiyorlar.
Hapishanede inançlı insaNlar vardı

- Hapishanede genelde nasıl kişiler tutuklu bulunuyordu?

A.K - Masum, kendi inançlarıyla, değerleriyle, hedefleriyle ayakta kalmaya çalışan kişilerdi. İnancını elinden geldiği kadarıyla yaşamaya çalışıyorlardı.

- Hapishaneden ne zaman serbest kalacağınız belli miydi?

Hiçbir şekilde hapishanede yetkililere soru sorma ve talep etme hakkınız yoktu. Ve size hiçbir açıklama yapmıyorlardı. Biz, Türkiye’ye gelen uçağa bindirilene kadar nereye geldiğimizi bilmiyorduk. Siz bir Türk olarak kendinize bir hedef koyabiliyorsunuz ama Afganlıların kaç sene yattıkları, yatacakları belli değil hiçbir umut ve ışık yok.
Hapishanede tercümanlık yaptım

- Siz İngilizce biliyorsunuz. Hapishane de dil bilmeniz ne işinize yaradı?

A.K - Hapishanenin yetkilileri sorgularda benim tercümanlık yapmamı istedi. Ben de oradaki 30’a yakın Türk arkadaşların sorgusunda bulundum ve tercümanlık yaptım.

- Sorguda Türklere neler soruyorlardı?

A.K - Türkiye’de nerede yaşıyorsun? Ne iş yapıyorsun? Buraya nasıl geldin? Kimlerin vesilesi ile geldin? Belki en çok üzerinde durdukları soru; Buraya ne amaçla geldin? ve Nereye gidiyorsun? sorularıydı.

- Ne cevap veriyorlardı genelde?

A.K - Genelde iki şekilde cevapları vardı. Birincisi, Türkiye’de istedikleri ilim ortamı olmadığı için Türkiye’deki Pakistan Büyükelçiliği’nden defalarca vize taleplerinde bulunduklarını, vize talepleri kabul edilmeyince, kendi başlarının çaresine bakıp bir şekilde medrese ilmi tahsil edebilmek için Pakistan’a geldiklerini söylüyorlardı. İkincisi ise dünyaca ünlü Tebliğ Cemaatinden olduğunu ve cemaatin merkezi ile irtibat kurmak için geldiklerini söylüyorlardı.

- Türk Büyükelçiliği ile irtibat kurmadınız mı?

A.K - ISI sorgusunda sizin Türk olduğunuza kanaat getirdiğinde bilgilerinizi Türk Büyükelçiliği’ne gönderiyorlar bunun üzerine elçilik sizi sorguluyor. Bu şekilde elçilik ile görüştük.

- Hapishanede mi görüştünüz?

A.K - Büyükelçilik görevlilerini kesinlikle askeri bölgeye ya da sizin bulunduğunuz hapishaneye getirmiyorlar. Yerini bilmediğimiz villa şeklinde bir eve götürdüler ve elçilik görevlileri bizi orada sorguladı. Elçilik görevlileri sizi kesinlikle çuval ve kelepçe ile görmüyor.

AMERIKAN MODELI HÜCRELERDE KALDIK

- Nasıl bir hapishanede kaldınız?


A.K - Pakistan Kuetta’da Amerikan modelinde hücreleri olan bir hapishanede kaldık. Tellerin ön tarafında her ne kadar Pakistan yetkilileri ve Pakistan askeri istihbaratı ISI görünse de, Amerika’nın sponsorluğunda kurulmuş bir hapishane olduğunu düşünüyorum. ISI’nın perde önündeki kukla güçler olduğunu, Amerikan istihbaratı CIA’nın ise asıl güç olduğunu düşünüyorum.

- Hapishanede kaç tane hücre vardı?

A.K - Bizim kaldığımız hapishanede uzunluğu 2, genişliği ise 1,5 metre boyutlarında olmak üzere 10 tane hücre vardı. Bu hücrelerde duruma göre 4 veya 5 kişi kalıyordu, hapishanede toplam 43 kişiydik. Hücreler haricinde 2 koridor 1 tuvalet ve 1 banyo vardı ve hapishane 60 m2 bir alan. Bu alanda aylarca hatta bizden sonra kalmaya devam eden insanlar yaşamaya devam ediyorlar. Affedersiniz; sizi lavaboya götürürken ellerinizi kelepçeliyorlar ve 2 metrelik bir zincire bağlayarak bir köpeği gezdirir gibi size davranıyorlar.

Her zaman korkuyla yaşadık

Pakistan ordusuna bağlı askeri istihbarat teşkilatı ISI’nın gizli hapishanelerinde kalan Ahmet K.; hapishanelerde insanlığın bittiğine şahit olduğunu anlattı. Hapishanede geçirdiği 135 günlük esaretini Vakit’le paylaşan Ahmet K. “Afganlılara Filistin askısı ve avret yerlerinden elektrik veriyorlar ve bayılıncaya hatta ölünceye kadar dövüyorlardı. Bizi ilgilendiren en önemli nokta ise, bize sıranın ne zaman geleceğiydi. Her zaman bu korkuyla yaşadık.”

Hapishanelerde insanlığın bittiğine şahit olduğunu söyleyen Ahmet K.; “Mehmet Elibol isimli İstanbul’da oturan Türk bir arkadaşın gözlerini çok sıkı bir şekilde bağlıyorlar. Kafasına çuvalı geçiriyorlar ve ellerini arkadan kelepçeliyorlar. Bu arkadaşın günler sonra gözlerini açtıktan sonra tek gözü tamamen kör oluyor diğer gözü ise fazla görmüyordu. Bu arkadaş hâlâ o hapishanede kalıyor” dedi.

GIDIŞINIZE DAIR BIR UMUT VERILMIYOR

- Sorgu bitince ne oldu?


A.K - Sorgu bitince herkesin kafasındaki en önemli soru işareti ne zaman bizi göndereceksiniz? şeklindeydi. Bir an önce gitme isteğindeki ısrarlarımıza maalesef cevap vermediler. Hiçbir şekilde gidişinize dair bir umut vermiyorlar ve sizin anlattıklarınızda hep art niyet arıyorlar.

- Serbest bırakılmanızda büyükelçiliğin yaptırım gücü söz konusu oldu mu?

A.K - Kesinlikle zannetmiyorum, elçilik görevlileri bize karşı iyi davranmadı. Hatta doğruyu anlatın yoksa burada çürüyüp gidersiniz şeklinde bir intiba oluşturdular. Özellikle Türkiye’ye döndükten sonra ailemin benim ülkeye dönmem konusunda çok çalışmalar yaptığını öğrendim. Dışişleri Bakanlığı’na, Pakistan Büyükelçiliği’ne ve ulaşabildikleri bütün yetkili birimlere ulaşmaları sebebiyle serbest kaldığımı düşünüyorum.

TEK SUÇUNUZ “VIZESIZ OLMAK” DEDILER

- Nasıl serbest bırakıldınız?


A.K - 3.5 saatlik hava yolculuğunun ardından bizi havalimanında mülteci kapısından geçirerek uçağa bindirdiler. Sınır dışı edilirken Emniyet amirleri bize; “sizin tek suçunuz Pakistan’a vizesiz olarak girmek” olduğunu söyledi.

- Pakistan’a tekrar gitmeyi düşünüyor musunuz?

A.K - Benim için artık Pakistan diye bir devlet, bir ülke yoktur. Hayatımda Pakistan yok. Bundan sonra Pakistan’ı rüyalarımda görmek ve ismini bile duymak istemiyorum.

- Peki, özgürlük nasıl bir şey?

A.K - Ben kendimi yolda yürürken ilk defa adım atan bir bebek veya uzayda yürüyen astronot gibi hissediyorum. Adımlarımı boşluğa atmış gibiyim, yürümekte zorlanıyorum. Güneşi ve yağmuru gördüğüm zaman hiç farkında olmadığınız nimetlerin farkına varıyorsunuz. 5 ay sonra önünüze gelen bir tas sıcak çorbanın kokusunu, tadını hissettiğiniz zaman ne kadar büyük nimetlere, imkanlara sahip olduğunuzu tekrar tekrar hissediyorsunuz. Uzun zamandır göremediğiniz ailenizi gördüğünüz zaman ne kadar büyük nimetlere sahip olduğunuzu aklınızdan çıkaramıyorsunuz. Çuvalsız, kelepçesiz açık bir ortamda ailenizle beraber olmak bir insanın kavuşacağı en iyi imkândır.

Kaynak: Vakit
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
'İngiltere'de Müslümanlara saldırının fotoğrafı

28 Aralık 2009
İngiltere'den gelen bir fotoğraf Müslümanlara karşı şiddetin hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Yüzleri maskeli kişiler, başörtülü genç kıza sataşıyor.
İngiltere'den gelen bir fotoğraf Müslüman kadınlara karşı şiddetin hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Başörtülü bir kadın belli ki ya işe gidiyor ya da evine dönüyor. Yüzleri maskeli kişiler, genç kızın başında dikilmiş, sözlü sataşmada bulunuyor. Genç kız ise bir güvercin tedirginliği içinde...

İNGİLTERE'DE MÜSLÜMAN KARŞITI ÇETELER

İngiltere Premier Ligi takımlarının taraftar gruplarının adı altında bir araya gelen ırkçı holiganlar İngiltere’nin Londra, Birmingham, Manchester, Leeds, Nottingham, Bolton; İskoçya’nın Glascow ve Galler’in Cardiff gibi büyük kentlerinde giderek çoğalıyorlar.

İngiliz yetkililer, holiganların son yıllarda görülen en endişe verici çeteleri bir araya getirdiklerini ve maç günlerinde kavga etmek için değil, radikal İslamı bahane ederek, herkese açık alanlarda Müslümanları taciz etmek için eylemler yaptıklarını belirtiyor. Irkçı holiganlar en az 50 kişilik gruplar halinde hareket ediyor.

Maç günlerinde İslam aleyhine “Neşelendik, eğlendik, Müslümanları kaçırdık” gibi farklı tezahüratlarla birbirlerini tanıyarak birleşen holiganların bazıları ellerinde suratından kan akan çarşaflı bir kadın resmi ve "Şeriat kadınları sindiriyor” yazısı olan pankartlar taşıyor.

İNGİLİZ SAVUNMA LİGİ

“English Defence League”, yani İngiltere Savunma/Müdaafa Ligi adı altında toplanan çeteler, İngiltere’nin tüm büyük kentlerinde kol gezen bir “sokak ordusu”na dönüştü. Çetelerin eylemlerine sadece taraftar grupları değil, birçok Neo-Nazi grubu da katılım gösteriyor.

Polis ile karşılaştıkları zaman çatışmaya girmekten çekinmeyen holiganların bazıları üzerinde silah olarak muşta, çekiç, keski gibi kesici aletler taşırken, çamaşır ve kezzap gibi sıvı maddeler de kullanıyorlar.

Sadece sokaklarda değil, toplu ulaşım araçları ve kamu binalarında da görülen çeteler gözlerine kestirdikleri azınlıklara saldırıyorlar. Londra’da Asyalı bir grup öğrenciye saldıran 30 kişilik holigan grubu, 3 öğrenciyi bıçaklamıştı. Bolton’da polislerle çıkan çatışmada ise 48 holigan gözaltına alınırken, saldırganların üzerinden çok sayıda sopa, demir çubuk ve hatta tuğla çıktı.

271220091909056068491.jpg


10 YILDAN BERİ SÜREN GERİLİM

Londra Metropolitan Polis Teşkilatı şefi Paul Stephenson, holigan grupların aşırı sağcı diğer çeteler ile görünmekten çekinmedikleri ve bu durumun endişe verici bir ırkçı eğilim yarattığını belirtti.

İngiliz yetkililer son 10 yıl içinde Müslüman gençlere yönelik bakışın sertleştiğini ve İslam karşıtı grupların sayısında önemli bir artış olduğunu vurguluyor.

Kaynak : Hürriyet
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
6963.jpg

İSRAİL İSTEDİ,TÜRKİYE GÖNDERİYOR..VEYA,MÜSLÜMAN KARDEŞİNİ DÜŞMANA TESLİM EDERMİ...

Babam Osmanlıyı çok seviyor. Ben de Osmanlı topraklarına geldiğimi düşünerek gelmiştim.
İki ayağı sakat Filistinli adına “İsrail ile ilişkilerimize zarar verebilir” diye sınırdışı kararı alındı
İsrail, Gazze saldırılarının yıldönümünde tüm dünyada lânetlenirken; Ankara İdare Mahkemesi, 1 yıl önceki İsrail saldırısında sakat kalan Gazzeli mülteci İslam Asalya ile ilgili skandal bir karar aldı. 15 gün içerisinde Asalya’nın Türkiye’den sınırdışı edilmesine hükmeden mahkemenin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporuna dayandırılan gerekçesinde, Filistinli sakat gencin “güvenliği tehlikeye düşürdüğü” ve “siyasi kriz çıkabileceği” iddia edildi. Emniyet’in raporunda ise, Filistin radyosuna konuşan Asalya’nın, Filistinlilere “Tüm acılara rağmen mutlu olmaları gerektiği, zira şehitlerin cennete gideceğini” söylediği, “vatanını savunma yolunda şehit olanları selamladığı”, “direnişe devam edilmeli” sözlerinin suç unsuru gösterilerek, bunun İsrail ile ilişkilerde soruna neden olabileceği belirtildi.

Filistin topraklarını uluslararası hukuka ve BM kararlarına rağmen işgal altında bulunduran İsrail, Gazze saldırılarının yıldönümünde tüm dünyada lânetlenirken; Ankara İdare Mahkemesi, 1 yıl önceki İsrail saldırısında sakat kalan Gazzeli mülteci İslam Asalya ile ilgili skandal bir karar aldı. 15 gün içerisinde Asalya’nın Türkiye’den sınırdışı edilmesine hükmeden mahkemenin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporuna dayandırılan gerekçesinde, Filistinli sakat gencin “güvenliği tehlikeye düşürdüğü” ve “siyasi kriz çıkabileceği” iddia edildi.
Emniyet’in raporunda, Filistin radyosuna konuşan Asalya’nın Filistinlilere, “Tüm acılara rağmen mutlu olmaları gerektiği, zira şehitlerin cennete gideceğini” söylediği, “cihat yolunda şehit olanları selamladığı”, “direnişe devam edilmeli” şeklindeki sözlerinin suç unsuru olarak gösterilerek, bunun İsrail ile ilişkilerde soruna neden olabileceği belirtildi.

Birkaç yıl önce İHH aracılığıyla Türkiye’ye gelen Filistinliler arasında bulunan İslam Asalya, sevgi gösterisiyle karşılanmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ziyaret ettiği Filistinli yaralılar arasında olan Asalya, Türkiye’de evlenmişti. Uluslararası hukuku çiğneyen İsrail’le ilişkilerde sorun olabileceği gerekçesiyle sınırdışı edilmesi kararı alınan Asalya, konuyla ilgili olarak Vakit’e konuştu...

Bir Gazzeli olarak 1 yıl önceki İsrail saldırılarında yaşadıklarını bizimle paylaşır mısın?

Üç defa İsrail saldırısı ile karşı karşıya kaldım. İlki 2000 yılındaydı. İsrail askerleri üzerimize doğru ateş açtılar. İkinci saldırı da 2004 yılındaydı. İsrail’in attığı bir roket yanımıza düştü ve 7 arkadaşım şehit oldu. Bu olayda yaralandım; fakat hamdolsun iyileştim. Son saldırı ise 2006’nın sonlarında oldu. İsrail yine roket atmıştı. Bu saldırıda ise iki ayağımı kaybettim. Gazze’de yaklaşık 2 ay hastanede kaldım. Fakat buradaki tedavimde herhangi bir sonuç elde edemedim. Daha sonra Mısır’a geçtim, orada da yaklaşık 15 gün kaldım. Bunun dışında tabiî ki İsrail zulmü her zaman için var. 1948 yılından bu yana İsrail bölgeyi işgal ederek varlığını sürdürüyor. Bu tarihten bu yana da Filistinliler zulüm altında.

Gazze’de İsrail işgaline karşı direnen herhangi bir harekete bağlı mıydın?

Yok hayır, ben orada herhangi bir harekete bağlı değildim. Ben sadece Filistinli bir Müslümanım.



İHH’NIN YARDIMIYLA GELDİM

Kaç yıldır Türkiye’desin ve nasıl gedin?

Yaklaşık 1.5 yıldır buradayım. Mısır’a geçtiğimde tedavimin zor olduğunu söylediler. İHH geldi. Yetkililerle görüştükten sonra tedavim için beni Türkiye’ye getirdiler. Onların yardımlarıyla ben Türkiye’ye geldim.

ÇOK İYİ KARŞILANDIM

Türkiye’ye ilk geldiğinizde size herhangi bir zorluk çıkarıldı mı?


Hayır, herhangi bir zorluk yaşamadım. Aksine beni kabul ettiler, Türkiye halkı da bu olaya çok sevinmişti. Gerçekten Türkiye halkı yardımsever ve misafirperver bir halk. Yani başka nasıl diyeyim. Türkçe “çok iyi” diyorlar ya; işte böyle bir halk. Burayı çok sevdim.

ÇIKARILMAMI İSRAİL İSTİYOR

Mahkeme neyle suçlayarak sınırdışı edilmeni istedi?


Terörist olduğum iddia ediliyor. Ancak ben sadece bir Müslümanım. Eğer ki her Müslüman terörist ise bu büyük bir problemdir. Ancak biliyorum ki; bu olayda da İsrail’in parmağı var. İsrail, istediği şeyi çok kolay bir şekilde yapıyor. Kayıtlarda da benim çıkartılmamı İsrail’in istediği geçiyor.

Mahkeme, ‘Türkiye’de bulunmanın güvenliği tehdit ettiğini’ iddia ediyor. Güvenliği tehdit edecek herhangi bir hareketiniz var mı veya siyasi krize sebep olacak ne yapıyorsunuz?..

Ülke güvenliğini nasıl tehdit ettiğimi ben de bilmiyorum. Ben Türkiye’de fizik tedavi görüyorum. Eğer ki fizik tedavi olmam bir tehlike ise, sorun değil, çıkarız...

Avukatlarınız bu konuda neler diyor? Temyiz ettiler mi?

Allah razı olsun, Mazlum-Der’den Av. Leyla Demir benim davama bakıyor. Gerekli yerlere başvuruyorlar. Bekliyoruz ne sonuç çıkacak.

Ne zaman çıkman gerekiyor Türkiye’den?

Mahkeme 15 gün içerisinde çıkmam gerektiğini söyledi. Karar ayın 24’ünde verildiğine göre, fazla zamanım kalmadı. Çıkmamam halinde ise zorla çıkarılacağım.

Gazze’ye gidersen başına neler gelir?

Vallahi henüz düşünmedim. Böyle bir kararın çıkacağını ummuyordum. Ancak Allah büyüktür. Gazze’ye gidemem. Biliyorsunuz, Gazze’ye giriş çıkış yasak. Gidersem de herhalde öldürülürüm. Bilmiyorum, belki Suriye’ye giderim veya başka bir ülke de olabilir. Şu an için bir şey diyemiyorum.

“ALLAH’A GÜVENİYORUM”

Gittiğiniz yerde hayatınızı nasıl devam ettireceksiniz?


Hayat benim için zor. Biliyorsunuz iki ayağım da tutmuyor. Eşim de çalışıyor. Hayatımızı böylece devam ettirebiliyorduk. Ben de Türkiye’yi seviyorum. Sanki kendi ülkemdeyim gibi. Gazze sokaklarında dolaşıyor gibiydim. Fakat gideceğimiz yerde geçimimizi nasıl sağlarız, bilmiyorum. Ben sakatım, eşim de yabancı bir ülkede nasıl çalışacak. Ancak Allah’a güveniyorum. Elbette bize bir yol gösterecek.

Başbakan Erdoğan’dan yardım bekliyorum

Başbakan Erdoğan’a söyleyeceğiniz bir sözünüz var mı?..


İlk olarak ben gerçekten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyorum. Çünkü o, Filistin halkının dertlerini dile getiriyor. Onu kendimizden farklı görmüyoruz. Kendi devlet başkanımız gibi görüyoruz. Benim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan isteğim şudur ki; Bakanlarına sorsun “Niçin İslam Asalya gönderiliyor?” diye. Ben nasıl terörist olabilirim, halim ortada. Öncelikle Türkiye halkının kötülüğünü nasıl isteyebilirim. Sizler benim Müslüman kardeşlerimsiniz.

Osmanlı topraklarına geliyordum

Ailen Türkiye’ye gelmeni nasıl karşıladı?


Babam Türkiye’yi çok seviyor. Türkiye’ye geleceğimi duyduğu zaman çok sevindi. Babam Osmanlı’yı çok seviyor. Ben de Osmanlı topraklarına geldiğimi düşünerek gelmiştim.

Ailenizde şehit olan veya cezaevinde bulunan var mı?

Akrabalarımdan 25 kişi, İsrail tarafından öldürüldü. Bunlar çok yakın akrabalarım. Amcalarım, amca çocuklarım, dayı ve halam ve hala çocuklarım, iki dayım şehit edildi. Cezaevinde olan kalmadı şu anda.

Yaklaşık 1.5 yıldır Türkiye’desin, burada evlendin. Eşiniz bu duruma ne diyor, sizinle gelecek mi?

O her şeyde benimle birlikte. Gazze’ye de gitsem, ölüme de gitsem, benimle birlikte olacağını söylüyor.

Vakit
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İsrail'den Gazze'ye hava saldırısı

08 Ocak 2010
İsrail uçaklarının, Gazze Şeridi'nin orta kesimleri ile Gazze kentinde 4 ayrı hedefi vurduğu belirlendi. İsrail'in bu saldırısı, bir yıl önce Ocak ayında düzenlenen kanlı saldırıların sonrasındaki ilk operasyonu oldu.
Edinilen bilgilere göre, İsrail F-16'ları, Gazze kentinin Zeytun mahallesine iki füze saldırısı düzenlerken, bölgenin orta kesimlerindeki Nuseyrat ile güneyindeki Han Yunus yakınlarındaki Karara bölgesindeki bazı hedefleri vurdu.

Gazze'deki Acil Hizmetler ve Ambulans Servisi Sorumlusu Muaviye Hasaneyn, hava saldırılarında ölen ya da yaralanan olmadığını bildirdi.

Gazze Şeridi üzerinde İsrail F-16'larının uçuşları sürüyor.

Gazze'ye karşı düzenlenen hava saldırıları 3 hafta sürmüş ve bin 400 Filistinli ile 13 İsrailli ölmüştü.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Defne Bayrak'a Emniyette 'CIA sorgusu'

091120091736241661182_2.jpg

08 Ocak 2010 Anadolu Haber
Afganistan'da 7 CIA ajanın öldüğü saldırıyı yapan Abumallal'ın eşi Defne Bayrak emniyette 4 saat 45 dakika kaldı.
Afganistan'daki Amerikan üssüne bombalı saldırı düzenleyerek 7 CIA ajanını ölümüne sebep olan Hamam Abumallal'ın eşi Defne Bayrak ifadesine başvurulmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirildi.
İfadesine başvurulan Bayrak 4 saat 45 dakika kaldığı emniyetten 22.45'de ayrıldı. Bayrak'ın ifadesi sonrasında İstanbul Emniyeti'nden konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı.

Açıklamada, 30.12.2009 tarihinde Afganistan'da bulunan Amerikan üssüne saldırı eylemini gerçekleştiren kişinin Hamam Khaleel Momammed Abumallal isimli şahsın olduğuna dair basında yer alan haberler üzerine, eşi Defne Bayrak'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla ifadesine başvurulduğu belirtildi.
Bayrak'ın saat 18.00 itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğüne geldiği belirtilen açıklamada Bayrak'ın 22.45 itibariyle ayrıldığı kaydedildi. Açıklamada konuyla ilgili bazı medya organlarında yer alan spekülatif haberlerin gerçeği yansıtmadığına yer verildi.

Emniyetin yaptığı açıklamada Bayrak'ın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne giriş ve çıkış saatlerinin yer alması dikkat çekti.
CIA'dan dolaylı sorgu

Türkiye'ye geldikleri bildirilen 5 CIA ajanı yanlarında Bayrak ile ilgili bir de dosya getirdi. Soruları CIA ajanları hazırlarken sorguyu İstanbul Terörle Mücadele polisleri yaparken yanıtlar CIA'ye verildi ancak ABD'li ajanlar sorguya alınmadı. Bu arada polisin Abumallal'ın İstanbul'da daha önce yaşadığı adreslerin yakınlarında arşiv araması yaptığı öğrenildi.
ABD'nin Afganistan'daki insansız uçaklara ev sahipliği yapan Chapman Üssü'nde 30 Aralık'ta yaşanan intihar saldırısında 7 CIA ajanı ölmüştü. Saldırıyı düzenleyen 33 yaşındaki Ürdünlü Doktor Homam Khalel Mohammad Abumallal'ın Türkiye'de burslu olarak Tıp Fakültesi 'nde okuduğu ve Türk gazeteci Defne Bayrak ile evli olduğu ortaya çıkmıştı.
BALAVİ Mİ, ABUMALLAL MI
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, ''Humam Halil Abu Mulal El Balavi'' olarak bilinen, ancak Türkiye'ye giriş ve çıkışlarında ''Homam Khaleel Mohammad Abumallal'' adına düzenlenen Ürdün pasaportu kullanan canlı bombanın eşini adı da Defne Mohammad Abumallal olarak geçiyor.
ÇANTADAKİ DOSYA
ABD'li ajanlar yanlarında Abumallal, Defne Bayrak ve Afganistan'taki saldırıyla ilgili detayların bulunduğu bir de dosya getirdiler. Bu dosya İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne teslim edildi. Dosyanın içerisinde Abumallal'ın Türkiye'deki tıp eğitimini burslu olarak tamamladığı, Ürdün'de bir Filistin mülteci kampında çalıştığı bilgileri de yer alıyor.
ESKİ ADRESLERİ ARANIYOR
CIA'in getirdiği bilgiler doğrultusunda Homam Khalel Mohammad Abumallal'ın daha önce İstanbul'da kaldığı Kağıthane, Bağcılar, Beylikdüzü ve Üsküdar'daki adreslerinin çevresi de mercek altına alındı. Bu adreslerin yakınlarında bir yerlerde Abumallal'ın arşivinin arandığı öğrenildi.
SON ÇIKIŞ CİLVEGÖZÜ'NDEN
1996-2002 yılları arasında Türkiye'de yaşayan Abumallal'in üniversite'de okuduğu sırada iki farklı adreste ikamet ettiği kaydedildi. Abmallal'in her yıl düzenli olarak ikamet tezkeresi aldığı anlaşılırken okul masraflarını karşılamak için yabancı öğrencilerin faydalandığı bursla okuduğu ortaya çıktı. Homam Khalel Mohammad Abumallal, 1995 yılında E 530436,H 226969, 977 105843 numaralı Ürdün Pasaportu ile Türkiye'ye ilk girişini Atatürk Havalimanı'ndan gerçekleştirmiş. Son girişini ise 27.02.2002 tarihinde Atatürk Havalimanı'ndan yaptı. Kayıtlarda Abmallal son olarak 09.08.2002 tarihinde Hatay Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan son kez çıkış yaparken bir daha Türkiye'den giriş-çıkışı bulunmuyor.
VASİYETİ GELECEK
Saldırı olayını ertesi sabah Pakistan'dan gelen bir telefonla öğrendiğini belirten Bayrak; 'Beni arayan bir kişi kendisinin eşimin arkadaşı olduğunu söyledi. Eşimin eylem yaptığını, 7 CIA ajanını öldürdüğünü söyledi. Bana sabırlı olmamı dilediler. Bana eşimin vasiyetini ve mektubunu göndereceğini söyledi. Vasiyetin ne olduğunu sormadım. Hiçbir şey sormadım. Panik haldeydim' dedi.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
i.php

İşgalci İngiliz Şerefsizliği
12 Ocak 2010, 00:03

Irak'ta görev yapan İngiliz askerleri, 62 yaşındaki Iraklı kadına işkence ve tecavüz etti.

Ardından bir askeri çöp torbasına koyarak yol kenarına attı. Olayı İngiliz Independent gazetesinin ortaya çıkarması ve kadının çöp torbasıyla fotoğrafını yayınlaması ülkede bomba etkisi yarattı.


Irak'ta İngiliz askerleri tarafından gözaltına alınan 62 yaşındaki Sabiha Khudur Talib’in, işkence ve infaz ettikten sonra çöp torbasına koyarak yol kenarına bırakıldığı ortaya çıktı.

ASKERLERE SORUŞTUMA AÇILDI

İngiliz Kraliyet Askeri Polisi, yaşlı kadının ölümünden sorumlu oldukları iddia edilen İngiliz askeri hakkında soruşturma başlattı. Irak’ta 62 yaşındaki yaşlı kadın Sabiha Khudur Talib’in İngiliz askeri tarafından işkence gördükten sonra infaz edildiği iddiaları adada bomba etkisi yarattı.

Ülkenin saygın gazetelerinde The İndependent, İngiliz Kraliyet Askeri Polisi’nin, Irak’ta 3 yıl önce evine baskın düzenlenerek gözaltına alınan 62 yaşındaki Sabiha Khudur Talib’in, İngiliz askerleri tarafından işkence gördükten sonra infaz edildiği ve bir çöp torbasına konularak yol kenarına bırakıldığı yönündeki iddialar üzerine soruşturma başlattığını yazdı.

İNGİLİZ ÇÖP TORBASINDA VE YOL KENARINDA BULUNDU

İngiliz askerlerinin İngiltere’nin 6 yıllık Irak işgali süresince kayıtlara geçen en ciddi suçlamalarla karşı karşıya olduklarını belirten gazete, daha önce görülmemiş bir raporun, Basra’daki suç birimi tarafından İngiltere hükümetine sunulduğunu kaydetti.

2006 yılında hazırlandığı belirtilen raporda, Khudur Talib’in cansız bedeninin bir “İngiliz çöp” torbası içinde yol kenarında bulunduğu ve yapılan incelemelerde, karın altından giren bir kurşun deliğinin tespit edildiği belirtiliyor.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
patlama19aba25d199f821bby.jpg



ABD medreseyi vurdu: 10 Sehit...




ABD'ye ait insansız savaş uçaklarının Pakistan'ın Kuzey Veziristan'da bir medreseyi vurduğu, ilk belirlemelere göre 10 kişi öldüğü bildirildi. Medresenin saldırı sonucu yerle bir olduğu belirtiliyor.



(A.A)

Express 7/24 TV'nin haberine göre, Kuzey Veziristan'ın Garyom bölgesinde bulunan , bir medreseye ABD insansız uçakları tarafından iki ayrı saldırı düzenlendi, saldırılarda 10 kişi öldü. Haberde medresenin tamamen yerle bir olduğu belirtildi.


Saldırılar, ABD'nin Pakistan ve Afganistan Temsilcisi Richard Holbrook'un Kuzey Veziristan'ın Svat bölgesine ziyaretiyle aynı güne denk geldi.


Pakistanlı yetkililer tarafından ABD saldırısının gerekçesi konusunda açıklama yapılmadı.


ABD'nin, 2008 yılından beri Pakistan topraklarında düzenlediği 77 saldırıda 750'den fazla kişi öldü
 

şira

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2010
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Bizde ancak uzaktan izleriz.ne acii ..
 

lokman25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 May 2009
Mesajlar
38
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
cenabu hak kahhar ismiyle zalimleri kahr etsin inşaallah.
biz müslümanlarada birbiri kuyumuzu kazma yerine bu kafirlere karşı bir yürek bir bilek olmayı ve izzetli azametli günleri görmeyi nasıb etsin inşaallah.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Amerika, Müslüman Liderlerin Başına Milyon Dolarlar Koydu
resim.php



17 Ocak 2010
Amerika, terörist olarak nitelediği İslam dünyasının önde gelen liderleri hakkında bilgi verenlere ödül yağdırdı.
Terörist olarak nitelenen ve her birisi İslam dünyası içerisindeki farklı akımlara mensup liderlerin başına milyon dolarlık ödüller konuldu.

Diplomatik Güvenlik Tehditleri İstihbarat ve Analiz Enformasyon Dairesi başkanı Robert Eckert, 2000’de Yemen açıklarında Amerikan savaş gemisi Cole’a saldırı düzenleyenlerin kimlikleri hakkında bilgi verenlere 5 milyon dolar ödül vereceğini açıkladı.

Bakanlık, Taliban lideri Molla Ömer için 10 milyon dolar, el Kaide lideri Usame bin Ladin ya da yardımcısı Eymen Zevahiri için 25 milyon dolar ödül vereceğini ilan etti.

Amerika’nın yayınladığı listede Hizbullah liderleri de yer alıyor. 1985'te 19 Amerikan askerinin öldürüldüğü TWA uçağını kaçıranlar hakkında bilgi verenler için de 25 milyon dolar ödül koydu. 1996’da Suudi Arabistan’da Amerikan askerlerini hedef alan bir saldırıdan sorumlu olan Hizbullah mensupları da başlarına ödül konulan kişiler arasında yer alıyor.

Amerika’nın başına ödül koyduğu isimler arasında İslami Cihad lideri Ramazan Şallah da yer alıyor. Amerika, Ramazan Şallah’a 5 milyon dolar ödül koyduğunu açıkladı.

isra haber
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
guantanamo8739.jpg




ABD'li yetkililer: Yargılamayalım, süresiz tutalım...




Obama'ya rapor hazırlayan yetkililer Guantanamo'daki 47 tutsağın süresiz olarak yargılama yapılmaksızın tutulmasını talep ettiler




Yetkililer, bu kişilerin serbest bırakılamayacak kadar tehlikeli olduğunu, ancak yargılanmalarının da mümkün olmadığını belirtiyor.

Bu duruma yargılanırlarsa, son derece gizli ve hassas olan bilgilerin de kamuoyuna açıklanması gerekeceği gösteriliyor.

Bazı vakalarda ise delillerin çok zayıf olduğu, ya da güç kullanımı veya işkenceyle alındığından mahkemede kabul görmeyeceği belirtiliyor.

Bunun dışında, Küba'daki üste tutulan 35 tutsağın ise, ister sivil ister askeri mahkemelerde yargılanması öneriliyor.

Üste tutulan diğer 100 kadar kişinin ise bir aşamada serbest bırakılması tavsiye edildi.

Guantanamo Üssü'ndeki gözaltı tesisleri, 2001'de Afganistan'ın işgali sonrasında burada gözaltına alınan terör zanlılarının tutulması için, ABD hukuk sisteminin dışında oluşturulmuştu.

Barack Obama, Başkanlık kampanyasından bu yana üssün kapatılmasını istiyordu.

Seçildiğinde de kampın kapatılması için bir yıl mühlet tanımıştı. Ancak yetkililer bugün dolan bu süre içinde kampın boşaltılmasının mümkün olmayacağını kaydetmişlerdi.

Bir ara 700'den fazla kişinin bulunduğu kampta şimdi 196 kişi var.

Bazı Guantanamo tutsaklarının yargılanmadan alıkonmaya devam edilmesi fikri, insan hakları gruplarını ve yargısız alıkoyma uygulamasına tepki duyanları öfkelendirebilir.

Beyaz Saray yetkilileri ise bunun sadece bir tavsiye olduğunu ve Başkan'ın bunu bu şekilde kabul etmek durumunda olmadığını kaydetti.

ABD yönetimi, daha önce Guantanamo Körfezi'ndeki tutukevinde bulunan 100 kadar tutukluyu özel güvenlik önlemleri ile korunacak Illinois cezaevine nakledeceğini açıklamıştı.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Müslüman,alemlerin Rabbi Allah'a kul olmakla her yerde İzzetlidir.Kafir ise şeytana ve nefsine köle olmakla her yerde relil ve zelil olmuştur.

(Guantanamo)


yousifcd0648efa4.jpg

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
HAMA:40 bin Sünni Müslüman Şehid Olmuştu!

03 Şubat 2010, 11:10 Anadolu Haber
2 Şubat 1982 de işlenen Hama katliamının 28. yıldönümü. Bu katliam yakın tarihimizin bölgemizde yaşanmış en büyük olaylarından biridir.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bugüne kadar Hama katliamıyla ilgili yeterli bilgi elde edilememesinden dolayı yaşanan buolayla ilgili yeterli bir adım da atılamamıştır.

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Aşık karalı mısın, candan yaralı mısın?[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Nedir sendeki bu hal, yoksa Hama'lı mısın?[/FONT]


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Hama, Suriye'de İslami hareketin en güçlü olduğu şehirlerden biridir. Bu özelliği dolayısıyla Hama şehri 1982 yılında büyük bir katliama şahit oldu. Hafız el- Esed'in kardeşi ve zamanın Genelkurmay Başkanı Rıf'at el-Esed, Şubat 1982′de bir gece vakti Hama'ya havadan ve karadan saldırı düzenledi. Saldırıya katılmak istemeyen askerlerin çoğu anında idam edildiler. Bazıları da sünni Müslümanların tarafına geçtiler. Birkaç gün devam eden Hama katliamında yaklaşık kırk bin sünni Müslüman şehid oldu. Şehir adeta bir harabeye döndü..[/FONT]


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Hama, Halep'le Humus arasında Asi nehri vadisinde, nehrin iki yakasına yerleşmiş bir şehirdir. Kelime olarak "sıcak" anlamına gelir. Hem iklim olarak hem de taşıdığı manevi hava itibariyle sıcak bir şehir olduğu için böyle adlandırılmıştır. Manevi sıcaklığı ise tarih boyunca tevhid mücadelesenin önemli merkezlerinden biri olmasından ileri gelmektedir. M. Ö. 2150 yılında kurulduğu tarihlerde kayıtlıdır.
BAD_187hamaketi.jpg
Bu şehir, Hz. Ömer (r.a.)'in hilafeti döneminde gönderilen Ebu Ubeyde ibnu Cerrah komutasındaki ordular tarafından fethedilmiştir. İşte bu, sıcak kalpli ve sevimli insanların yaşadığı sıcak şehir 1982′de Hafız Esed rejiminin yürekleri parçalayan vahşi bir katliamına sahne oldu.[/FONT]
[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Rejimin Hama'ya bir komplo hazırladığı katliamdan iki yıl öncesinden itibaren izlediği tutumla ve başvurduğu uygulamalarla belli oluyordu. Daha iki yıl önceden diktatör Esed adamlarını ve cellatlarını fitne tohumları ekmeleri, insanları tahrik etmeleri için şehre göndermişti. Bu kişiler insanların inançlarına saldırmak, erkeklerin onur ve haysiyetlerini kadınların namuslarını kirletmek için gönderilmişlerdi. Amaç ise toplumu tahrik ederek bir katliamın zeminini, alt yapısını hazırlamaktı. Gönderilen bu tahrikçi vahşiler kendilerinden istenenden fazlasını bile yaptılar. Öyle ki büyüklere değil küçük yaştaki çocuklara bile saldırdı, küçük kız çocuklarının namuslarını kirletmeye bile kalkıştılar.[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[/FONT]Hama, Humus ve Halep halkı, iktidara geldiğinden beri Esad`a muhalif olarak tavır almışlardı. Hatta Anayasa değişikliğiyle `Devlet Başkanının dini İslâmdır`ın iptal oylamasına bu üç kent katılmadı.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu arada Suriye Ceza Kanunu'nda bazı değişiklikler yapılarak halkın kendi kendini savunması zorlaştırıldı, halk savunmasız ve zor durumda bırakıldı.[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Esed yönetimi Hama'da bu tahrikleri yaparken bir yandan da askeri tedbirleri artırmayı, bölge ahalisini güvenlik yönünden sıkı bir denetime almayı da ihmal etmedi. Şehir tamamen Örfi İdare (Sıkıyönetim) kontrolüne alındı. Askeri ve sivil istihbarat için karargahlar kuruldu. Kısacası bir yandan halk devlete isyan etmesi için her yönden tahrik edildi, diğer yandan da isyan edenlerin anında ortadan kaldırılması için her türlü tedbir alındı. Hafız Esed'in kardeşi ve suç ortağı Rıfat Esed olaylardan iki ay önce Örfi İdare komutanlığına getirildi. Çünkü o vahşette sınır tanımayacak bir ruha sahipti. O aynı zamanda ağabeyinin halefi olmak, ondan sonra yerine geçmek istiyordu. Bu yüzden de kendisinden isteneni tereddütsüz yapabileceği, ağabeyinin bir dediğini iki etmeyeceği biliniyordu.[/FONT]

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
hamakatliami.jpg
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Rıfat Esed, Örfi İdare komutanlığına getirildikten sonra kendisine bazı talimatlar ve bu arada önemli birtakım yetkiler de verildi. İşte bu önemli yetkilerden biri:

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Kimsenin onayını almadan beş bin kişiyi bile öldürebilirsin!"[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Üstelik bu yetki el altından değil resmi olarak veriliyordu.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İnsanlar Örfi İdare altında her geçen gün daha da kıskaca alınıyorlardı. Durum öyle bir noktaya gelmişti ki Hamalılar: "Biz her gün ölüyoruz veya şehrin büyük bir kısmı ölüyor. Bu iş nereye kadar sürecek?" diye sormaya başladılar.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İslami kimlik taşıyanların hepsinin evleri aranıyordu. Bir tek ev bazen on defadan fazla aranıyordu. Adeta Hulagu'nun askerleri kabirlerinden çıkmış gibiydiler. Belki Esed'in cellatları onları da geçmişti. Halkı en çok rahatsız eden ise insanların inançlarının rencide edilmesi, şerefleriyle ve namuslarıyla oynanmasıydı. İlimlerinden dolayı hürmet gören insanlar Esed'in cellatlarının taarruzuna uğruyor, haysiyetleri kirletiliyordu. Evlerde kadınlara saldırılıyordu. Çocuklar anne - babalarının gözleri önünde öldürülüyorlardı.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir ispiyoncu: "Bir adamın şu binaya girdiğini gördüm, hala çıkmadı" diyecek olsa Esed'in cellatları hemen içeriye dalıyor, içeride yakaladıklarına tekme tokat saldırıyor, kimseyi bulamazlarsa binayı içindekilerin üstüne yıkıyorlardı.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
hama-katliami.jpg
[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İşte bu vahşi saldırılarda gerek Müslüman Kardeşler cemaatinden ve gerekse rejime muhalif farklı kesimlerden pek çok insan vahşice katledildi.[/FONT]
[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Halin böyle olmasına rağmen cumhurbaşkanı Hafız Esed dünya kamuoyuna yönelttiği mesajlarında Suriye'de her şeyin yolunda gittiğini, sükunetin hakim olduğunu iddia ediyordu. Bu tür mesajlar vermesinin amacı ise kendisinin gerçekleştireceği katliamın sebeplerinin rejim tarafından değil "isyancılar" tarafından hazırlandığı iddiasını haklı göstermek için yanıltma yapmaktı.[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İşte bütün bu zulümler artık iyice dayanılmaz hale gelince halk tepkisini ortaya koymaktan, her gün ölmektense bir kere ölmeyi tercih etmekten başka bir yol olmadığını düşündü. Vahşet rejimi ise katliam gerçekleştirmek için bir kıvılcım bekliyordu.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Hama'da rejimin insanlık dışı uygulamalarına karşı gösterilen tepki bir örgütsel isyan değil bir halk isyanıydı. Eğer ki bu bir örgütsel hareket yani Müslüman Kardeşler'in yönetimi ele geçirme amacına yönelik olarak başlattığı bir isyan olsaydı hıristiyanlar böyle bir eyleme katılırlar mıydı? Oysa civardaki hıristiyanlar da rejimin o vahşi saldırılarına karşı bölge ahalisinin onur ve haysiyetinin korunması için verilen mücadeleye, ortaya konulan onurlu direnişe katılmışlardır.[/FONT]

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
image0098.jpg
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ama vahşi Esed rejimi Hama ahalisini ekin biçer gibi biçmek için bütün hazırlıklarını yapmıştı. Havadan ve karadan füzeler, bombalar, top mermileri yağdırdı insanların üzerine!

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Türkiye'ye sığınan Sünni Müslümanlar, Hatay İli Samandağ ilçesinde Türk Askerlerinin ayaklarına kapanarak şöyle yakardıkları söylenmektedir :

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Şam komutanına secde etmedim, ama senin ayaklarını seve seve gözyaşımla yıkarım…"[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ancak zulümden kurtulduğunu sanan mülteciler; Suriye'nin inanmayarak yaptığı iade isteklerine, 12 Eylül Yönetimi olumlu cevap vererek teslim girişiminde bulunmuştur…[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Sınır Kapısında teslim sırasında "Bizi Esad'a vermeyin" diye bağıran mülteciler, kaçma girişiminde bulunarak intihar etmişlerdir.[/FONT]

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
0509.abd.whumuss22.gif
[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] 2 Şubat 1982 tarihinde başlayan 27 günlük Hama katliamının başında Hafız Esad'ın kardeşi Rıfad Esad bulunmaktaydı. Hafız Esad tarafından kendisine tam yetki verilen Rıfad Esad'ın emrinde 12.000 kişilik bir asker gücü ve özel tim kuvveti bulunuyordu. Bu katliam sırasında 35.000-40.000 arası sivil hayatını yitirdi. 15.000 kişiden bir daha haber alınamadı. Binlerce Hamalı topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Camiler ve tarihi eserler yok edildi.[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Suriye yönetimi tarafından bu vahşi katliamın dış basına yansıması için her türlü tedbir alındı. Şehrin tüm ulaşım ve iletişim bağlantıları kesildi. Giriş ve çıkışlar yasaklandı. Ancak buna rağmen katliamı gizlemeleri mümkün olmadı[/FONT][/FONT]


Hama`daki toplu katliam emrini Esad verdi. Kardeşi Rifad Esad da infaz etti. Hama soy kırımından sonra, Başkanın celladı Rifat Esad, bizzat başkan tarafından göğsüne madalya takılarak ödüllendirildi

Şehitlere Rahmet.....
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
ne demeli ne söz etmeli bunlara..
anlatsak anlamazlar derdimizi,bilmezler NASIL YANDIĞIMIZI.
hala canımızı yakmaktalar.hala devam etmekte zulümler.
içimizdeki yangın,size karşı nefrete dönüştü artık..
ama sevinmeyin.
canımız yandı diye kahkaha atmayın.
kırılan her kolun yerinde yeni kanatlar bitmekte..
sonunuz yakındır inşallah.
Rabbim bunları hidayete erdir.ıslah et.
eğer ki hidayete ermeyeceklerse onlrı kahret....!!!
tüm dualarımız müslüman kardeşlerimizledir.
unutmayalım
eceli gelen köpek cami duvarına i....r.
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
mürmüdük abi bazı resimdeki kardeşlerimizin görüntüsü mahrem yerleri gozukecek şekilde...bunları yayınlamazsak daha dogru olmaz mı?..

Allah bu kafirleri rezil etsin.. bazı kardeşleri tutuklayanlar da sakallı kafirler musluman dige gecinen taguitun kopekleri...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ne demeli ne söz etmeli bunlara..

anlatsak anlamazlar derdimizi,bilmezler NASIL YANDIĞIMIZI.
hala canımızı yakmaktalar.hala devam etmekte zulümler.
içimizdeki yangın,size karşı nefrete dönüştü artık..
ama sevinmeyin.
canımız yandı diye kahkaha atmayın.
kırılan her kolun yerinde yeni kanatlar bitmekte..
sonunuz yakındır inşallah.
Rabbim bunları hidayete erdir.ıslah et.
eğer ki hidayete ermeyeceklerse onlrı kahret....!!!
tüm dualarımız müslüman kardeşlerimizledir.
unutmayalım

eceli gelen köpek cami duvarına i....r.
Gönlüne bereket kardeşimiz...
Allahcc yar ve yardımcın olsun inşaALLAH...
Besmele...Selam...Dua...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt