Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Milat Gazetesi yazarı Yakup Köse, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Müslüman Anadolu halkı için ne ifade ettiğini yazmış.Ve Gündemde ki önemli bir mevzuu olan Ayasofya'yı Üstad'ın dilinden aktarmış...
İşte o yazı : Şahsiyetini Yitirmiş Anadolu İnsanını Ruh Köküne Döndüren Üstad! Kur’an-ı Kerîm öğretmek için talebe bulunamadığından hamalların yevmiyesi verilerek talebe yapıldığı; tren seferlerinde, ahırlarda gizli gizli derslerin verildiği…
Bizden bildiklerimizin sömürge valisi tıynetiyle Müslüman Anadolu halkını ezdiği, şahsiyetini çiğnediği… Anadolu’yu baştanbaşa saran küfür bulutlarının halkı ümitsizliğe düşürdüğü bir dönemde bir ses…
Sesten de öte, çocuğu ateş kuyusuna doğru giden bir annenin feryadına denk bir feryat yankılandı:
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!”
Ve arkasından, şahsiyetini yitirmiş Anadolu insanını ruh köküne döndüren başkaldırış:
“Allahsız adamın fikrine, Allahsız cemiyetin mefkûresine, Allahsız idarenin başarısına ve Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum!..”
Bu feryadın, bu başkaldırının sahibi, Esseyid Abdulhakim Arvasî Hazretleri’nin ümmete hediye ettiği Necip Fazıl Kısakürek’ti! Anadolu insanının “Üstad” diye baştacı ettiği Necip Fazıl Kısakürek (Allah’ın rahmeti üzerine olsun), eteğine tutunduğu Allah dostunun himmetiyle kendisine bağlanan umutları boşa çıkarmadı.
O, ümmetin yüzyıllardır eksikliğini hissettiği ama bir türlü tanımlayamadığı şeyi tespit etti ve adını koydu: Fikir!.. İslâm’a muhatap bir dünya görüşü… İslâm’ın hayata geçirilmesi için zorunlu olan vasıta sistem…
Üstad, kurduğu vasıta sisteme Büyük Doğu ismini vermiş ve İdeolocya Örgüsü’nü yazarak da İslâm’ın eşya ve hâdiselere nasıl tatbik edileceğini bizlere göstermiştir.
Üstad ümmetin kurtuluşunu Türkiye’de görüyordu:
“Dünya bir inkılâp bekliyor… Dünyanın beklediği bu inkılâp, üç daire hâlinde… Dış daire dünya, içindeki daire İslâm âlemi, onun da içinde Türkiye… Asıl Türkiye… Merkez Türkiye.”
Merkez’e Türkiye’yi koyan Üstad, Anadolu’nun ruh köküne düşman CHP’yi DDT ile kurutulması gereken bir şer ocağı olarak işaretlemişti. İşaretlemekle de yetinmeyen Üstad, CHP zihniyetine karşı Anadolu gençliğine vazifesini hatırlatıyordu Hitabesi’nde:
“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...”
Bu gençliğin şekillenmesi için çektiği çileleri de aynı hitabede dile getirmiş Üstad:
“İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allahın selâmı üzerine olsun...”
Davası uğruna hayatı kendine zindan etmiş bir Allah dostunu, doğumunun ve perde arkasına geçişinin sene-i devriyesinde anlatmaya çalışmadım; hiçbir şey bilmesem de haddimi bilirim!.. Üstad’ı anlatmaya başlangıç cümlesi bile olamayacak bu satırları, O’nun himmetine nail olma duası olarak görün!..