Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Incirlik terör üssü hemen kapatılsın... (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Emperyalizm Bugün hem Anadolu da hemde onun bağlı bulunduğu Büyük Doğu Coğrafyasına Askeri üslerle yerleşme peşindedir...Ortadoğu,Orta Asya -Türkistan'da ,ve Anadolu da kesinlikle bu üslere yer yoktur ..

Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İngiltere de İşgalci askerlerden Müslümanlara karşı yürüyüş Irak'tan dönen birlik, Lutton'da ve Müslümanların protestoları üzerine Watford'da tekrar tekrar askeri yürüyüş yaptı.
13/03/2009
1654.jpg
Irak'tan dönen 200 kişilik İngiliz askeri birliği Luton kentinde düzenlenen karşılama töreninde müslüman grup tarafından protesto edilince İngilizler müslümanların üzerine yürüdüler.
ingiliz.jpg


Protestocular işgalden dönen İngiliz askerlerine 'katiller' kelimesini kullanılması üzerine İngiliz toplumu müslüman gruba karşı 'linç' girişimi başlattı. İngiliz polisi göstericileri tutukladı.
inglish.jpg


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İngiltere Başkanı demokratik haklarını yerine getiren göstericilere 'küçük korkak azınlık' suçlamasında bulundu.

Savunma Bakanı John Hutton da Dışişleri bakanıyla aynı tavrı göstererek özelde müslümanları kınadı.
MÜSLÜMAN BAKAN GÖSTERİCİLERE 'GİDİN BU ÜLKEDEN' DEDİ
İngiltere'nin Müslüman Adalet Bakanı Shadid Malik de protesto gösterilerinde bulunan müslümanları tehdit ederek '' gösteri yapanlar islami devlet istiyorlar, o zaman İngiltere'den çıksınlar'' dedi.
İNGİLTERE MEDYASI DA 'YÜRÜYÜŞE' KATILDI
Ülkede çıkan The Daily Telegraph, The Sun ve The Guardian olayı milliyetçi reflekslerle manşetine taşıdı. Protesto gösterilerine katılanların görüşlerine yer vermeyen gazeteler, gösterecileri aşağılayan görüşlere çokça yer verdi.

Öte yandan Protesto gösterilerinde bulunan Celal Ahmed bagaj taşıyıcısı olarak çalıştığı Luton havaalanında kovuldu.​
dünya bülteni​
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
KÜFÜR TEK MİLLETTİR....Bundan gayrı katile katil denmeyecek....İNGİLİZ GAVURLARI...3 MİLYON MÜSLÜMANIN KATİLLERİ...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Emperyalizm Bugün hem Anadolu da hemde onun bağlı bulunduğu Büyük Doğu Coğrafyasına Askeri üslerle yerleşme peşindedir...Ortadoğu,Orta Asya -Türkistan'da ,ve Anadolu da kesinlikle bu üslere yer yoktur ..

Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ABD'nin gizli savaş yürüttüğü ülke




7575949.jpg
ABD Başkanı Barack Obama ve ulusal güvenlik danışmanlarının Pakistan'ın kuzeyinde "gizli savaşı" genişletme üzerinde anlaştıkları belirtildi.
7575938.jpg

Amerikan New York Times gazetesi, Başkan Barack Obama ve ulusal güvenlik danışmanlarının, Pakistan'da Afganistan sınırı yakınındaki aşiret bölgesinde yürütülen "gizli savaşı" genişletme üzerinde çalıştıklarını yazdı.
Gazetenin internet sitesinde yayımlanan habere göre, Pakistan ve Afganistan'la ilgili üst düzeyde hazırlanan ve geçen haftalarda Beyaz Saray'a sunulan iki raporda, bölgede Taliban ve diğer militan gruplara ulaşmak için hedef alanının genişletilmesi çağrısında bulunuldu.
Haberde, Pakistan'da Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) operasyonları çerçevesinde insansız uçaklarla düzenlenen saldırıların şimdiye kadar aşiret bölgeleriyle sınırlı olduğu ve bugüne kadar hiç Pakistan merkezi hükümetinin kontrolünde olan Belücistan eyaletine kadar yayılmadığı belirtildi.
TALİBAN VE EL KAİDE SIKIŞTIRILIYOR
Üst düzey yetkililere dayanılan habere göre, bazı Amerikalı yetkililer, Pakistan'ın Afganistan sınırı yakınındaki aşiret bölgelerine düzenlenen füze saldırılarının, Taliban ve El Kaide unsurlarının önde gelen isimlerini, Belücistan'ın Ketta kentine doğru kaçmaya zorladığını bildiriyor.
Gazete, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin bir sözcüsünün, konuyla ilgili ayrıntılı bilgi vermekten kaçındığını, sadece "Başkan'ın talebiyle Afganistan ve Pakistan'la ilgili değerlendirmeyi sonuçlandırmak üzere yoğun çalışmalarını sürdürdüklerini" söylediğini kaydetti.
PAKİSTAN TEPKİLİ
İslamabad, ABD'nin militanları hedef almak üzere topraklarında düzenlediği füze saldırılarına, egemenliğinin ihlali olduğunu ve kendi terörle mücadelelerini zorlaştırdığını belirterek tepki gösteriyor.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Abdül Basit, New York Times gazetesinin haberini bildiğini belirterek, "Uzun süredir söyledikleri gibi, bu tür saldırıların ters etki yaptığını düşündüğünü" kaydetti.

Iktibas

__________________
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ABD Pakistanda İşbirliçisini buldu ABD'nin NYT gazetesine göre, Navaz Şerif, Obama'nın önümüzdeki dönemde Pakistan'daki en önemli ortağı olacak
25/03/2009
1743.jpg
New York Times, ABD'nin Navaz Şerif ile önümüzdeki dönemde ortaklık yapacağını yazdı. ABD ve Pakistan'lı uzmanlara dayandırdığı raporunda gazete, yargıçların tekrar göreve gelme harekatine önderlik yapan Navaz Şerif'in ülkenin en gözde lideri haline geldiğini belirtti.
Pakistan'ın önemli senatörü Pakistan Halk Partisi liderlerinden Anvar Beg, NYT'e verdiği mülakatta "Eğer ABD, Pakistanlılarla birlikte hareket etmek istiyorsa halk arasında en çok tutulan lideri desteklesin"dedi.

Anvar Beg'e göre, ABD, Navaz Şerif'e gelecekte Pakistan'da beraber çalışacakları ortak gözüyle bakıyor.

Gazete bir diğer ABD'li siyasi gözlemci Stifen'in düşüncesini de aktararak, "Navaz Şerif, el-Kaide ile Taliban arasında bir fark olduğunu düşünmüyor" diye yazdı.

Ayrıca diğer bir diğer siyasi yorumcu Pervez Hud Bhai da gazeteye, "Navaz Şerif Pakistan toplumunun tepkisidir. Bu da bir liderde bulunan vasıfdır" diye konuştu.

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Amerikanın 2009 hedefi Afganistan ve Pakistan ABD'de Barack Obama yönetiminin Afganistan ve Pakistan'da izleyeceği yeni politikanın ayrıntıları yakında açıklanacak.
25/03/2009
1744.jpg
Bu politikayı gözden geçirmekle görevlendirilen kişilerden biri, Başkan Obama'nın bölgedeki özel temsilcisi Richard Holbrooke.
BBC muhabiri Lyse Doucet, Holbrooke'a, Amerika'nın yeni stratejisinin neler içerdiğini sordu.

RH: Kimileri Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'daki hedeflerini daralttığını ileri sürüyor. Oysa ben, şimdiye kadar açıklanan hedeflerin sözde kaldığını düşünüyorum. Bu hedefleri gerçekleştirecek programlarla desteklenmemiş sözlerdi bunlar. O yüzden, şimdi, gerçeklere bakalım diyorum. Daha çok asker, daha çok kaynak, daha yüksek düzeyde ilgi. Gereksinim duyulanlar bunlar. Geçmişte bunlar hep ihmal edildi. Bu sorunun üzerinde odaklaşacağız. Size ne başarının güvencesini verebilirim ne de amaçladıklarımızı gerçekleştirmeyi umduğumuz bir takvim. Ama şimdiki Amerikan yönetiminin, dünyadaki en güç sorunlardan birinde başarı elde etmek için elinden gelen her şeyi yapacağının güvencesini verebilirim.
BBC: Peki gelecekte neler yapılabileceğini düşünüyorsunuz?
RH: Bence bir numaralı sorun, komşu ülkenin sınır bölgelerinde olup bitenler... Uyuşturucu maddeler, yönetimde yolsuzluk Afganistan'daki olumlu gelişmeleri engelleyen belli başlı sorunlar arasında. Ama Kabil'de dünyanın en iyi yönetimi bile iktidarda olsa, Pakistan'ın batısında aşiretlerin sözünün geçtiği bölgelerde şimdi mevcut olan durum sürdükçe Afganistan'da istikrar sağlanamaz. Bizim vurgulamak istediğimiz mesaj şudur: Pakistan ile Afganistan ayrı ayrı sorunlar olarak değerlendirilemez. Bundan önceki Amerikan yönetimi bunları iki ayrı yere oturttu. Bir Afgan politikası bir de Pakistan politikası vardı. Bizim işte bu ikisini bütünleştirmemiz gerekiyor. Umarım dünyadaki diğer ülkeler de bu çabada bize katılır.
BBC:İyi ama Pakistan'daki sorunun üstesinden nasıl geleceksiniz?
RH: Zor bir iş tabii çünkü Pakistan'a asker gönderemeyiz. Bağımsız bir ülke orası. Buna saygı göstermemiz lâzım. Ancak aşiretlerin egemen olduğu bölgelerdeki durum giderek bozulursa, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Birleşmiş Milletler ve bölgede nüfuzu olan diğer ülkelerin harekete geçmesi lâzım. Bu ülkelerin nüfuzu geçmişte iyi kullanılmamıştı ama şimdi doğru biçimde kullanılır umuyorum. Çünkü Pakistanlıları, bu sorunla başa çıkmaya ikna etmemiz gerekiyor.
BBC: O zaman Washington, Pakistan hükümetinin, Pakistan ordusunun Taleban'ın üstesinden gelmek için daha fazla çaba göstermesini mi bekliyor?
RH: Pakistan'ın ve Hindistan'ın egemenliğine saygı duyuyoruz. Ancak ortak bir tehditle karşı karşıya olduğumuza inanıyoruz. Bölgedeki tüm ülkeler bu ortak tehdidi kabul etmeli ve onu ortadan kaldırmak için birlikte hareket etmeli. Eğer etmezlerse onları ikna etmemiz lâzım çünkü sonunda bu onların da çıkarına olacaktır. Pakistan ordusu içindeki bazı ögelerin her iki tarafa da yardım ettiğine ilişkin iddialar var. Pakistanlı liderlerle bu konuyu konuştum. Bu iddialar doğruysa çok endişe yaratacaktır.
BBC: Peki Taleban'la bir diyalog kuruluyor mu?
RH: Amerika Birleşik Devletleri, Taleban'la görüşmüyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
'ABD'nin akıbeti Sovyetler Birliği gibi olabilir'



Pakistan'lı yetkililer ABD'nin Afganistan'da askeri güç kullanma stratejisini terk etmemezse akıbetinin Soyvetler Birliği gibi olmasının kaçınılmaz olduğunu ileri sürdü.

Pakistan Halk Partisi sözcüsü Fauza Vahab, "eğer ABD bölgede yürüttüğü savaşı başarıyla bitirmek istiyorsa Pakistan ile eşit şartlar altında görüşmelidir” dedi.

PPP sekreteri, Pakistanın maalesef teröre karşı savaşta bir saha haline geldiğinin ABD’nin durumun daha da kötüleşmemesi için Pakistan ile diyaloga geçmesi gerektiğini belirtti.

Eski Pakistan ordusu generali Aslam Baig ise Obama’nın ilan ettiği yeni Afganistan stratejisinin ABD’nin yenildiği anlamına geldiğini ve bu planın ilerde Pakistan’ı da tehdit edebileceğini aktararak, “ABD tıpkı eski diktatör Pervez Müşerref’i tehdit ettiği gibi yeni yönetimi de tehdit edebilir ve bu yönetime de kendi istediklerini dikte edebilir” diye konuştu.

Aslam, El Kaide’nin hiçbir zaman Pakistan’a saldırmadığını Pakistan’da düzenlenen saldırıların arkasında bizzat Amerika’nın ve Hindistan istihbaratının olduğunu en son geçtiğimiz gün Jamrod’daki bir camide düzenlenen saldırıda da Amerika’nın desteklediği RAW ajanlarının parmağının olduğunu belirtti.

Bir diğer Pakistanlı yetkili Tarık Azim Amerika'nın Pakistan'da hegemonya kurmak istediğini ve Amerikan başkanı Obama’nın mesajının bu tür tehditlerin ilerde de artarak devam edeceğini gösterdiğini söyledi.

Eski İçişleri Bakanı Aftab Ahmed Khan Sherpao, Başkan Obama’nın mesajının Pakistan topraklarında düzenlenen insansız uçak saldırılarının devam edeceğinin kötü bir göstergesi olduğunu, bu insansız uçak saldırılarına karşı bölgedeki savaşçılarında ABD’ye daha ölümcül saldırılar düzenlediğini ve eğer ilerde ABD bir saldırıya uğrarsa bundan direk Pakistan’ı sorumlıu tutacağını belirtti.

Pakistan Cemaati İslami’nin Veziristan bölgesi lideri Sıracul Hak Amerikan başkanının değişim sloganı ile işbaşına geldiğini ama bütün beklentileri boşa çıkardığını ve hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Sırac-ul Hak Amerika’nın Orta Asya devletlerini işgal etmek istediğini ve Pakistan’ın coğrafi sınırlarını değiştirmeyi amaçladığını, ABD’de yönetimler değişse bile genel saldırgan politikanın hep aynı kaldığının artık bilinmesi gerektiğini anlattı.

Pakistan PML-N genel sekreteri Ikbal Jarga insansız uçak saldırılarını Pakistan’ın içişlerine direk müdahale olarak görduklerini, Pakistan yönetiminin bu saldırılardan sorumlu olduğunu ve eğer ABD, askeri güç kullanma stratejisini terk etmezse Sovyetler Birliği'nin uğradığı akıbete uğramasının kaçınılmaz olduğunu aktardı.


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
TELE-RÖPORTAJ...

Gönüldaş Kumandan CARLOS:

“Türkiye NATO’yu
Terketmeli!”
TELE-Röportaj: Fazıl DUYGUN- Tercüme: Hayreddin SOYKAN

BARAN: Gönüldaş Carlos, nasılsınız?
Carlos: Çok iyiyim, teşekkür ederim. Bu arada, Baran’ın bir ve Aylık’ın iki sayısını dün aldım.
BARAN: Dergileri aldınız; güzel.
Carlos: Bana, hem bu son gönderdiğiniz Baran’dan bir nüsha daha, hem de bundan sonra göndereceklerinizi artık ikişer nüsha olarak gönderebilirseniz çok sevinirim. Biri benim, diğeri bir arkadaş için.
BARAN: Elbette. Gönderdiğimiz dergilerde Ruslan Kazakbaev’in benim de içinde bulunduğum fotoğrafını görmüşsünüzdür. Kırgızistan Dışişleri Bakan yardımcısıdır. Av. Hasan Ölçer dün Kırgızistan’dan Türkiye’ye döndü ve size selâmları var. Bişkek’te Kazakbaev beyefendiyle görüştü. Size o vesileyle selâmını göndermiş Kazakbaev.
Carlos: Çok teşekkür ediyorum, sağolsunlar.
BARAN: Baran Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Osman Zor da geçen hafta Bişkek’teydi ve orada TAZA DİN Hareketi yetkilileriyle görüşmeler yaptı. Bana aktardığına göre, Taze Din Hareketi, 18 Mart 2009 tarihinde Bişkek’te, siz ve K. Mirzabeyoğlu’nun durumunu ele alacakları uluslararası bir basın toplantısı düzenleyecek.
Carlos: Çok iyi, çok iyi.
BARAN: TAZA DİN Hareketi lideri Albay Djumay Suyunaliyev’in size gönderdiği en derin devrimci selâmlarını da bilvesile iletmek isterim.
Carlos: Çok sağolsunlar, gerçekten çok sevindim. Buradaki durumumu biliyorsunuz, bu nevî dayanışma beyanları benim için çok değerli.
BARAN: Tabiî, hemen her hafta olduğu gibi, K. Salih Mirzabeyoğlu’nun da size candan devrimci selâmları var.
Carlos: Çok teşekkür ediyorum, gönderdiğiniz BARAN’larda kendisiyle ilgili bahisleri görüyorum, okuyorum, hoşuma gidiyor. Sizce, cezaevinden çıkmasına dönük herhangi bir ihtimal var mı? Çok yakında çıkar inşallah.
BARAN: Kumandan Carlos, Obama İslâm dünyasına yapacağı konuşma için önümüzdeki ay Türkiye’ye geliyor. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Carlos: Biliyorum, Hillary Clinton da, Dışişleri Bakanı, Birleşik Devletler Sekreteri sıfatıyla Türkiye’deydi bu aralar, basından takib ettim. Benim Türkiye’nin dünyadaki tarihî rolüyle ilgili olarak neler düşündüğümü zaten biliyorsunuz. Birkaç defa bu hususta konuşmuştuk.

Şimdiki durum nedir: Bence Türkiye, II. Dünya Savaşı sonrasında Türk askerî liderliği tarafından yapılmış olan, ABD’ye angaje olmak tarzı yanlışları derhal düzeltmeli. Şu ânda “ılımlı” dedikleri cinsten İslâmî meyilli bir hükümet var başta. Türk dış siyasetinde, bugüne kadar benzerine rastlanmamış bazı açılımlar var. Bu meyanda, bence Türkiye, dışa bağlı olmaktan kurtulup, bağımsızlığını kazanmaya dönük adımlar atmalı. NATO’ya katıldıktan sonra, Türkiye’nin bağımsızlığını nasıl günden güne yitirdiği malûm. NATO’ya katılımından sonra Türkiye, Avrupa’da bir Truva atı olarak, bir ajan olarak kullanıldı. Ancak Türklerin Türkiye’si olarak değil de, ABD’nin ajanı ve ABD’nin Türkiye’si olarak.

AB’ye giriş de bu bakımdan vazgeçilmesi gerekendir. Türkiye, tarihî ve kültürel olarak Avrupalı bir ülke değildir. Elbette Batı’yla iyi ticarî ve diplomatik ilişkiler içinde olan, fakat asıl tarihî ve kültürel olarak âid olduğu Doğu’yla kültürel ve siyasî açıdan bütünleşen, böyle bir “birlik” tesis eden bir Türkiye gereği vardır. Benim duruşum budur.

ABD’nin 2001’den itibaren Irak’a başlattığı saldırganlığın belli bir safhasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Amerikan uçaklarının Irak’a yapacağı bombardımanda Türkiye’deki hava üslerinin ve Türkiye topraklarının kullanılamayacağına dair bir karar aldı. Bu harika ve yepyeni bir şey, biliyorsunuz. Türkiye, tarihinde belki ilk defa olarak bu derece karşısına aldı Amerikalıları. Ancak bu tavır, bu çizgi, devam etmeli. Türkiye, NA TO’yu terketmeli. Tabiî ki Türkiye, aynı zamanda, dünyadaki başlıca süper güç olan ABD’yle normal ilişkilerini de sürdürmeyi bilmeli. Yani ABD’nin Türkiye’nin baş düşmanı olmasını gerektirecek bir mecburiyet yoktur. Ne var ki, şu ân olduğu gibi, ABD’nin, hatta İsrail’in Ortadoğu’daki ana üssü olmasına da bundan böyle lüzum kalmayacaktır, bunlar çok başka şeyler. Hatırlayacaksınız, İsrail uçakları geçen sene Türkiye’den geçerek bombaladı Suriye topraklarını. İşte tüm bunların düzeltilmesi lâzım. Türkiye’nin yeniden büyük bir güç olması gerekiyor, bölgesinin büyük bir gücü. Buysa, ancak Türkiye tam bağımsızlığını kazanırsa gerçekleşebilecek bir amaçtır. Ama bunun için, öncelikle komşularıyla arasındaki diplomatik ilişkileri sağlamlaştırması gerekiyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İşte bu sayede, hakiki Türkiye doğar ve artık ne gerilla, ne şiddet, ne saldırı, ne Kürt köylerinin tahribi, ne Türk askerlerinin pusularda öldürülmesi kalır, tüm bu aptalca didişmeler sona erer. Bu kadar insan ne diye acı çekiyor! Şayet doğru anladıysam, K. Salih Mirzabeyoğlu’nun kökeninde Kürt lük de var, de ğil mi? Kürt olabilirsiniz, ama aynı zamanda iyi bir Türkiye vatandaşı da olabilirsiniz, neden olmasın. Yeter ki insanların en tabiî haklarını tanıyın.

Türkiye’de bu meseleyi konuşmanın ne kadar nazik olduğunun da farkındayım, açıkça konuşmaya izin vermeyen bazı Sabetayist kanunlar var çünkü. Ancak Türkiye’nin ileriye gideceğine yürekten inanıyorum, zaten gitmek de zorundadır. Bunun için de, tam şimdi olduğu gibi, Amerikan emperyalizminin boynuna geçirdiği tasma günden güne gevşetilmeli ve bu çizgi takib edilerek tamamen koparılıp atılmalıdır.

Aynı şekilde, Suriye’yle olan sınır meselesinin de bir çözüm yoluna kavuşturulmasını isterdim. Bu sınırlar, bir savaş tehdidi olarak değil, idarî sınırlar olarak kabul edilmeli ve Türkiye, varlığıyla, kendisine komşu olan tüm ülkelerin büyük ağabeyi olma ağırlığını hissettirmelidir. Ermenistan için dahi böyle olmalıdır.

BARAN: Anlıyorum.
Carlos: Yani, ne Türkiye komşuları için, ne de komşuları Türkiye için bir tehlike arzetmelidir. Kısacası, Türkiye, tabiri caizse bir “beyaz Tayland” olamaz, olmamalıdır, anlatabiliyor muyum? Yani Türkiye, insanların çokuluslu Amerikalı veya Avrupalılar için çok az maaş karşılığı ağır işlerde çalıştırıldığı bir yer olamaz.

Sanıyorum, Türkiye’de bir kriz hüküm sürmekte şu ân, Türkiye’nin kapitalist dünya ekonomisinin zayıf bir halkası olmasından kaynaklanan bir büyük ekonomik kriz. Bu çözümü güç bir problemdir, kolay bir çözümü yoktur. Ancak, İslâm kaidesi üzerinde yükselen güçlü ve bağımsız bir siyasî sistemle, büyük Türk milleti bünyesindeki tüm unsurların tarihî ve kültürel haklarını aldığı bir sistemle Türkiye ileriye gidecek ve problemlerini çözecektir. İşte bayrağı İslâm olan böyle bir yapı aracılığıyla ancak, bu unsurların tümü, ülkesine inançla bağlı birer vatandaş olacaktır. Ben bu bahiste iyimserim. Elbette, sizlerin birtakım askerî mahfillerle problemleriniz var. Yani böyle bir şebeke var biliyorsunuz; anti-İslâm, anti-Arab, anti- Kürt, anti-Ermeni, anti-Rusya bir şebeke. Bunların, demokratik seçimler de dahil, artık şu veya bu yolla, tarihine ve geleneklerine sahib çıkan toplumun önünde bir engel olmaktan çıkarılması gerekmektedir.
BARAN: Gönüldaş Carlos, K. Mirzabeyoğlu sizinle ve dergimizle yaptığınız röportajlarla yakından ilgileniyor ve avukatları Av. Ahmet Arslan ve Av. Hasan Ölçer’le yaptığı görüşmelerde, sizin emperyalizme karşı verdiğiniz mücadeleyle, özellikle savaş stilinizle Müslümanların yıldızı olduğunuzu ifade ediyor.
Carlos: Bu bahiste şunları eklemek isterim: Ben, Venezüellalıyım. Bizim kendi kültürel geleneklerimiz var. Allah’a inanıyorum. 1975’de Müslüman oldum. Mücahidlere saygı duyuyorum. Ancak ben, o dönemdeki mücadelemin niteliği bakımından, kendimi daha ziyade bir “fedaî” olarak vasıflandırıyorum. Biliyorsunuz, ben FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cebhesi) militanıydım. O da dinî bir teşkilat değildi, malûm. Ancak, Mücahid kardeşlerim, emperyalizmi yok etme mücadelesinin öncü koludur. Şu ânda merkezî bir rol oynamaktadırlar. Bu yüzden dayanışma içindeyim onlarla. Fakat bu anlamda ben onlardan biri de değilim. Kuşkusuz, onlarla elde silah aynı safta ölmeye hazırım. Ne var ki, ben Komünist gelenekten geliyorum. Eski bir Komünist kadroyum. Bu açıdan, ben sosyal ve ekonomik bakımdan Komünizme, yani eşitliğe inanıyorum. Bugünkü dünyada türlü türlü insan var ve bazıları son derece geri kafalı. İBDA-C’den farklı olarak, bazıları İslâm diye bir çeşit feodal sistem getirme mücadelesi ve ri yor. Bu be nim için ga yet açık bir du rum. Bizim bir feodal sistem istediğimizi hiç sanmıyo rum. Biz, İslâmî pren sip le rin, İslâmî ahlâk kanunlarının hâkim olduğu devrimci bir sistem arzu ediyoruz. Ve ekonomi için de İslâmî bir rehberlik öngörüyoruz. Lâkin, biz geriye dönüp de bir “pazar sistemi” getirmek istemiyoruz.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
BARAN: Kumandan Carlos, Başkan Chavez’in “Devrimci İslâm” kitabınızı geçtiğimiz yıllarda Fransızcadan İspanyolcaya tercüme ettirip, ordusundaki tüm subaylara dağıttırdığını biliyor muydunuz?
Carlos: Gerçekten mi? Kimse bana böyle bir bilgi ulaştırmadı. Gerçi 2003 yılında eşim aracılığıyla kendisine adına imzalanmış bir kitab göndermiştim. Demek tercüme edilmiş, iyi.
BARAN:: Evet. Tüm Venezüella ve Bolivya ordusu subayları eserinizi okudu. Bu kitab, Arjantin kaynaklı bir internet sitesinden aldığım bilgiye göre, Latin Amerika’da sayısız insanın Müslüman olmasına da vesile oldu.
Carlos: Çok güzel. Bana bu haberin bir kopyasını gönderirseniz sevinirim. Haftaya görüşüyoruz değil mi? Hasan Ölçer ve Ahmet Arslan başta, oradaki tüm avukat gönüldaşlarıma candan selâmlarımı söyleyin. Yakında geleceğiz! Bilvesile, küçük yeğenlerinize de benden çok selâm. Haftaya görüşmek üzere inşallah.
BARAN: İnşallah. Allaha emanet olun.

BARAN Dergisi Sayı: 115
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Irak'ta işgalciler ağır kayıp veriyor


Irak'ta mücahidler işgalcilerin zırhlılarını imha etmeye, kafirleri öldürmeye, işbirlikçileri cezalandırmaya devam ediyor. İşte gelişmeler

İşte medyanın görmezden geldiği, sınırlı imkanlara rağmen bildirilen operasyonlar;
AMERİKAN ZIRHLISI İMHA EDİLDİ
1- Irak Direniş Güçleri cumartesi sabahı Anbar eyaletine bağlı Kaim bölgesi El Kasım'da düzenledikleri bir saldırıda Amerikan işgal güçlerine ait bir zırhlı aracı imha ettiler. Görgü tanıkları işgal güçlerini taşıyan bir konvoya patlayıcılarla yapılan saldırıda bir zırhlı aracın içindekilerle beraber tamamen imha olduğunu belirttiler.

Görgü tanıkları olay sonrası bir hava ambulasının ölü ve yaralıları taşırken bir başka uçağın ise olayın faillerini bulmak için bölgeyi araştırdığını belirttiler.

Irak'ın batı bölgelerinde işgalcilere yönelik saldırılar yoğunluk kazanmakta olup son bir kaç hafta içinde onlarca zırhlı araç imha edilirken İşgal Yönetimince olaylara ilişkin özellikle kayıplar hususunda herhangi bir açıklama yapılmamaktadır.

AL-ANBAR'DA 1 HUMVEE İMHA EDİLDİ
2- Anbar eyaleti Akaşat bölgesinde Amerikan işgal güçlerine ait bir araç cumartesi günü saldırıya uğradı. Görgü tanıkları yola döşenmiş bir bombanın Amerikan işgal güçlerine ait bir konvoy geçerken patlaması neticesinde bir Hummer içindeki mürettebat ile birlikte imha oldu. Olayda ölü ve yaralılar olduğunu belirten görgü tanıkları yolun saatlerce kapatılarak civar bölgelerde olayın faillerinin arandıklarını belirttiler.

ANBAR'DA ARDIARDINA OPERASYONLAR
3- Anbar eyaleti Kaim şehri Ramana köyünde Amerikan işgal güçlerine bir saldırı düzenlendi. Görgü tanıkları HEYET'e (IMAH) yaptıkları açıklamada işgal güçlerini hedef alan bir bombanın patlaması neticesinde bir zırhlı aracın tamamen imha olurken olayda ölü ve yaralıların bulunduğunu belirttiler.

Son üç gün içinde Irak Direniş Güçlerince imha edilen zırhlı araç sayısı 5'e ulaştı.

MUSUL'DA İŞGALCİ DEVRİYESİNE SALDIRI
4- Musul şehrindeki Amerikan işgal güçlerine ait bir devriyeyi hedef alan bombanın infilak ettiği bildirildi. Pazartesi günü Musul'un güneyindeki Gazalani bölgesinde yola döşenen bombanın infilak etmesi sonucu bölgenin işgal güçlerince hemen kapatıldığını söyleyen kaynaklar kayıplar hakkında bilgiler vermedi.

1920 TUGAYLARI TANKERİ UÇURDU
5-Cihad ve Değişim Cephesine bağlı Irak Direniş gruplarından 1920 DevrimTugayları yaptığı açıklamada Bağdat'ın batısında Amerikan işgalgüçlerini hedef alan operasyonda bir tanker aracının uçurulduğunusöyledi.
Video kaydının da verildiği operasyonla ilgili tugay Bağdat'ınbatısında yolun kenarına direnişçilerce döşenen bombanın işgalgüçlerine ait konvoyun geçtiği esnada patlatıldığını ve bir tankeraracının yok edildiğini söyledi.
Operasyonun video kaydı için:
Http://kawlfasl.org//view.php?file=3b8cbcb4e6


YİNE ANBAR, YİNE BOMBALI OPERASYON

6- Anbar eyaleti Mufarrak Anat yakınlarında bu gece Amerikan işgal güçlerini hedef alan gelişmiş bir bomba infilak etti.

Görgü tanıkları Amerikan işgal güçlerinin oluşturduğu bir devriye geçerken yola döşenmiş bombanın infilak ettiğini, patlama sonucunda bir Humvee'nin tamamen imha edildiğini ve olay yerinde ölü ve yaralıların bulunduğunu söylediler.

Görgü tanıkları patlama sonrasında bölgenin saatlerce emniyete alındığını ve işgalcilerin saldırının faillerini bulmak için bölgede arama başlattıklarını belirttiler.

Hükümet polisi de yaptığı açıklamada saldırıyı doğrulayarak Humvee'nin tamamen imha olduğunu ve saldırı sonucunda bazı askerlerin öldüğünü belirtti. Saldırıda ölenlerin sayısı ve diğer detaylarlar ilgili herhangi bir bilgi verilmedi.

Bilindiği üzere Anbar ve Kaim eyaletleri arasındaki yollarda Irak Direnişinin Amerikan işgal güçlerine yönelik saldırıları gittikçe artıyor.

DİRENİŞÇİLERDEN OPERASYON BİLDİRİSİ
7- Irak Direniş gruplarından SilahlıKuvvetler Komutanlığı ve Ensar el Sünne işgal güçlerini hedef alanoperasyonlarına dair açıklama yayımladı. İlkini Silahlı Kuvvetler GenelKomutanlığının yaptığı açıklamada 21 Mart 2009 tarihinde Celula ileSaadiye yolu üzerinde Amerikan işgal güçlerini hedef alan saldırıyıüstlendi. Direnişçiler ile düşman kuvvetleri arasında çıkan çatışmadabir işgal askerinin öldürüldüğü bildirildi.
Öte yandan bir diğer direniş grubuEnsar el Sünne ise el Bakarah bölgesindeki Amerikan işgal karargahınıhavan topları ile vurduğunu söyledi. Aynı grup Amerikan işgal güçlerineyönelik bir Hummer aracını imha ederek içindeki işgal askerleriniöldürdüğünü duyurdu.

TELAFER'DE HAİN POLİSE İSTİŞHAD

8-Beline bağladığı bombayı patlatan bir şahsın hedef aldığı polis güçlerinden bir polisin öldüğü beşinin de yaralandığı kaydedildi. Olay Pazartesi günü Telaferde meydana geldi. Kayıpların daha fazla olabileceği bildirildi.
Cihaderi.net


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
02 Nisan 2009 Perşembe




OBAMA GELİYOR -TÜRKİYE ABD ÜSSÜMÜ OLUYOR?


Uzmanlar, ABD'nin Afganistan'ı gösterip Pakistan'ı vurabileceği uyarısında bulunuyor. Türkiye ise tam bir Amerikan üssüne dönüştürülmek isteniyor ABD Başkanı Barack. H. Obama'nın Türkiye'ye ziyarette bulunacağının, ABD'nin Afganistan'a yönelik yeni planını açıklamasından hemen sonrasına denk gelmesi kafalarda soru işareti bırakıyor. ABD, Afganistan'a yoğun ve kapsamlı bir saldırıya hazırlanırken, kendisine meşru bir zemin hazırlamaya çalışıyor. ABD ordusu Pakistan istihbarat servisi ISI içinden bazı unsurların Taliban'a destek vermeyi sürdürdüğüne ilişkin ellerinde kanıt olduğunu söyleyerek, Irak'ın işgal edilmesinden önce öne sürdüğü argümanların bir benzerini bu kez Pakistan üzerinden yapıyor. Pakistan'da peş peşe patlayan bombalar ve siyasi partiler arasında yükseltilen gerilim ise bir istikrarsızlaştırma politikası ile söz konusu yerlerin işgaline zemin hazırlama olarak kabul ediliyor.
Erdoğan, Amerika'yı davet etti

Uzmanlar, ABD'nin Afganistan'ı gösterip Pakistan'ı vurabileceği uyarısında bulunuyor. Pakistan veya Afganistan'a yönelik muhtemel bir saldırı için bir yandan Pakistan içinde Zerdari ile anlaşan ABD, dışarda ise Türkiye üzerinden seçilmiş üslerden hareket edecek. Obama'nın Türkiye'ye gelişi ise bir pazarlık ziyareti olacak. Başbakan Erdoğan ise, henüz ABD'den resmi bir talep gelmemesine karşın, Türkiye'deki üslerin Amerikan güçlerince kullanılabileceğini söyledi.
Afganistan'ı gösterip Pakistan'a mı vuracaklar?

Amerikan ordusunun en üst düzey isimleri tarafından yapılan açıklamada ISI'ın Pakistan'ın Afganistan ve Hindistan sınırlarının iki tarafında da faaliyet gösteren militanlarla bağı olduğu ileri sürüldü. Amerikan gazetesi New York Times'a isimlerini saklı tutulan yetkililerin yaptığı açıklamada da daha ayrıntılı bilgiler verildi. Amerikalı yetkililer güney Afganistan'daki Taliban mücadelesinin Pakistan üzerinden ulaşan askeri teçhizat sayesinde mümkün olduğunu söylüyor. Bu senaryo, daha önce de Irak hükümeti'nin el-Kaideyi desteklediği şeklinde kullanılarak ırak'ın işgaline zemin hazırlanmıştı. Son üst düzey açıklamalarla birlikte Pakistan'ın önümüzdeki hafta ve aylarda daha da fazla gündeme geleceği anlaşılıyor. Daha doğrusu, zaten Afganistan - Pakistan sınırındaki mevcut çatışmaların daha fazla Pakistan eyaletine yayılacağı ve dolayısıyla Pakistan ve Amerika / Müttefikleri arasında Pakistan arazisine tek taraflı müdahaleler sonucu büyük sorunlar yaşanacağı anlaşılıyor. Meseleye, Amerika, İsrail, İngiltere ve nükleer silahlar noktasından bakacak olursak belki de bu adımlar Pakistan'ın nükleer silahlarının denetim altına alınması yolunda Pakistan'ın istikrarsızlaştırılmasının ilk adımlarını oluşturuyor.
Pakistan'da NATO terminaline saldırı bir oyun mu?

Pakistan polis yetkilileri, Afganistan'daki NATO askerlerine malzeme ikmalinde kullanılan, Pakistan'ın Peşaver kentindeki terminale militanların roketlerle düzenlediği saldırıda 12 nakliyat aracının tahrip olduğunu belirtti. Afganistan'da üslenen ABD ve NATO güçleri, ikmal malzemelerinin yüzde 75'e yakınını Pakistan üzerinden temin ediyor. ABD'nin Pakistan'da aktif olarak bazı örgütlere böyle bir eylemi yaptırarak işgal için zemin hazırladığı belirtiliyor. Pakistan'da birkaç önce bir camiye düzenlenen bombalı saldırıda 48 kişi öldürülmüş ve sosyal dengeler alt üst olmuştu.
Amerikan senaryoları!

ABD, güçlerini Irak'tan Afganistan'a kaydırarak yeni ve kapsamlı bir savaşın başlatılacağının güçlü sinyallerini veriyor. Irak işgalinden önce kitle imha silahlarını bahane eden ABD, şimdilerde Afganistan'da artan El-Kaide gücünü ve Pakistan istihbaratının El-Kaide ile işbirliği yaptığı argümanını ileri sürüyor. Pakistan'da peş peşe patlayan bombalar ise bir istikrarsızlaştırma politikası ile söz konusu yerlerin işgaline zemin hazırlama girişimi olarak kabul ediliyor.
Türkiye Amerikan üssü mü oluyor?

Ancak, asıl can alıcı nokta, Obama'nın Türkiye'ye gelişinin bu yeni işgal hareketiyle ilgili olması. Uzmanlar, Türkiye'nin Afganistan ve Pakistan'a yönelik Amerikan saldırılarında tam bir Amerikan üssü olarak kullanılabilmesi için, Obama'nın Türkiye'ye bir ikna ziyareti gerçekleştirdiğine dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan ise, henüz ABD'den resmi bir talep gelmemesine karşın, Türkiye'deki üslerin Amerikan güçlerince kullanılabileceğini söyledi.


MİLLİ GAZETE



 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
60. Yılında NATO Terörü Tüm Dünyada



Kurulduğu 1949'dan bugüne 60 yıl geçti. Türkiye'nin NATO'ya girişinin 57. yılı, Türkiye NATO'ya girmek için ilk başvurusunu 1949'da CHP iktidarı sırasında yaptı. Ancak bu ilk başvuru reddedildi NATO'ya ancak 1952'de kabul edildi. O dönemde Türkiye'nin NATO'ya katılımının önemini NATO eski genel sekreteri Peter Carington şöyle anlatıyor: "Türkiye, Batı'nın bölge stratejilerinin gerçekleştirilmesi noktasında her zaman kilit ülkedir ya da kilit olmak zorundadır. Düşman bir Türkiye ya da tarafsız bir Türkiye, savunma durumumuzu da, dış politikamızı da gerçekten büyük zorluklara iter. Stratejimizin inanırlılığını zayıflatırdı."
Türkiye'nin NATO'ya girmesinden iki yıl gibi kısa bir süre sonra 23 Haziran 1954'te üslerin kurulmasına ilişkin anlaşma imzalandı. ABD ve NATO'ya ait 122 tesis ve üs kurulur. Türkiye NATO amaçlı TSK tesislerini (Amerikan üslerini) himaye etti, bu çerçevede erken haber alma sistemi radar istasyonlarına izin verdi, NATO dinleme şebekelerine göz yumdu.
Şu an Türkiye'de Ankara, Çakmaklı, Çiğli-İzmir, Çorlu, Diyarbakır, Elmadağ, Erzurum, Gelibolu, Gölcük, İncirlik-Adana, İstanbul, İzmit, Karamürsel, Manzaralı, Samsun, Sinop ve Trabzon'daki sivil ve askeri tesislerde ve istasyonlarda, özellikle JUSMMAT ve TUSLOG Det misyonlarında çok sayıda Amerikalı personel çalışmakta.
Üslerin kuruluşuyla ilgili olarak yapılan anlaşmalarda buraların yönetiminin ortak olacağı belirtilmesine rağmen, Türkiye'nin üslerin kullanımı ve denetimi üzerinde bir yetkisi olmadığı biliniyor. İncirlik Üssü'nün 1958'de Lübnan çıkarmasında, 1991 yılında Körfez Savaşında, ve Irak işgalinde Türkiye'ye haber bile vermeden kullanılması bu konudaki somut örneklerdir.
Şu an halen NATO'nun Avrupa Müttefik Komutanlığı bölgesinde, Güney Avrupa Müttefik Komutanlığı içerisinde yer alan Türkiye'de tam 3 NATO Komutanlığı bulunuyor. İkisi İzmir, biri ise Ankara'da.
Tüm askeri unsurlarıyla Türkiye'ye yerleşik olan NATO'nun önemi, çeşitli dönemlerde hükümetlerin bu konudaki açıklamalarına bakıldığında netleşiyor. DP hükümet programında "...NATO'ya en halis niyetlerimizle ve sadakatle bağlıyız..." yazarken 27 Mayıs darbesini yapanlar, daha 27 Mayıs sabahı, darbenin yapılış nedenini Türkeş'in ağzından açıklarken "NATO'ya ve CENTO'ya inanıyoruz..." diyor, emperyalizme 'kaygılanmayın' mesajı veriyordu. 'NATO'ya Bağlılık' iktidara gelmek isteyenlerin baş sloganı olmuştur. 12 Mart Cuntasında ise NATO Genel Sekreteri birinci yardımcısı Osman OKAY, cuntanın kurdurduğu Nihat Erim hükümetinde görev alıyordu.
60. yılını kutlayan NATO'nun gerçek işlevinin dün olduğu gibi bugün de 'uluslararası barış(!)' söylemiyle mazlum halkların üzerindeki emperyalist hegamonyayı perçinlemek olarak ortaya çıktığı görülüyor. 21. yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde yeniden yapılandırılma projeleri çizilen NATO'nun yeni stratejisini eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright "Bütün ve özgür bir Avrupa inşa etmek" sözleriyle açıklıyordu. Ne kadar özgür(!) bir dünya istediğini, İran'da, Lübnan'da, Irak'ta, Afganistan'da, Sudan'da Bosna'da, Kore'de, Vietnam'da defalarca ispatlayan ABD, Avrupa ve Ortadoğu üzerindeki planlarının stratejisini NATO'ya göre çiziyor. Birleşmiş Milletler gibi daha zor kullanılabilen kuklalar yerine, NATO gibi hem daha işlevsel, hem de siyasal nüfuzun ötesinde doğrudan bir askeri hakimiyet ifade eden zorba gücünü, Kosova örneğinde görüldüğü üzere mazlum halkların kanları ve gözyaşları üzerine politikalar inşa ederek meşrulaştırmak istiyor. Geleneksel Avrupa-ABD çıkar çatışmasının ortak planlar söz konusu olduğunda nasıl işbirliğine dönüştüğünün adıdır NATO.
HAKSÖZ-HABER


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Obama'nın çantasındakiler



ABD'de siyasi ve ırki bir devirme imza atan siyasi başkan Obama önümüzdeki hafta Türkiye'ye geliyor. Peki ama neden? sorusuna cevap arıyorsanız. Bu kitaba bakın

Obama Türkiye’ye neden geliyor? Bu soruyu Johns Hopkins Üniversitesi'nde Avrupa ve Ortadoğu çalışmaları bölümünde hocalık yapan, Washington'un en eski düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nde Türkiye programını yürüten Ömer Taşpınar'a sorduk. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Philip H. Gordon'la birlikte “Türkiye’yi Yeniden Kazanmak” adında bir de kitap hazırlayan ve Türkiye’nin dönüm noktasında olduğunu söyleyen Taşpınar’a göre ABD hayli endişeli…

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Türkiye ziyareti sırasında Başkan Obama'nın Nisan ayı içinde Türkiye'yi ziyaret edeceği açıklaması, kafalarda “Ne oldu da Irak Savaşı'na karar verirken Türkiye ile istişare bile etmeyen ABD yeni başkanını Türkiye'ye yolluyor” sorusunu uyandırdı. Gerçekleşmek üzere olan ziyaret çeşitli yorumlara yol açtı. Biz de bu soruyu Johns Hopkins Üniversitesi'nde Avrupa ve Ortadoğu çalışmaları bölümünde hocalık yapan, Washington'un en eski düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nde Türkiye programını yürüten Ömer Taşpınar'a sorduk. Taşpınar, Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Philip H. Gordon'la birlikte kaleme aldığı ve geçen ay Timaş Yayınları’ndan çıkan "Türkiye'yi yeniden kazanmak" kitabında ABD’nin neden Türkiye'yi kaybettiğine dair çarpıcı analizlere yer vermişti. Taşpınar, Obama'nın İncirlik Üssü'nün kapatılma ihtimalinden duyduğu endişeyle de Türkiye'yi ziyaret ettiğini söylüyor.

* ABD Devlet Başkanı Obama'nın Türkiye'yi ziyaretini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce Obama yönetiminin Türkiye'ye verdiği değerin göstergesi. Bush yönetiminde Türkiye Amerikan dış politikasında hak ettiği değeri görmemişti. Irak'ın işgali gibi bir konuda bile ciddi istişarelerde bulunulmadı. Baba Bush döneminde, Özal'ın cumhurbaşkanı olduğu 1991-92 yılları hatırlanırsa Amerika Dışişleri Bakanı Jim Baker Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesi için Ankara'ya dört kez gelip ciddi istişarelerde bulunmuştu.

* Irak'ın işgalinin bile Türkiye'yle müzakere edilmeyişinde 1 Mart Tezkeresi'nin Meclis’te reddedilmesinin etkisi var mı?
1 Mart Tezkeresi'nin Meclis’ten geçmemesinin nedeni Amerika'nın Türkiye'ye yeterince değer vermemesi, Bush yönetiminin Türkiye'yi çantada keklik görmesiydi. Türkiye Amerikan dış politikasında gündeme üst perdeden giren bir ülke değil. Amerikan politikasında gündeme gelen ülkeler stratejik ortaklığı olan İngiltere ve İsrail'in yanında, kriz yaşayan ülkeler… Türkiye ancak Kuzey Irak'a girmeye karar verdiğinde, deprem gibi büyük afetlerde, terör saldırıları olduğunda gündeme taşınıyor.

* Normal olan da bu değil mi?
Normal olan bu, ancak sıradan vatandaş ve bazı entelektüel çevrelerden "Amerika Türkiye üzerinde büyük planlar yapıyor, Kürt devleti kurdurtup Türkiye'yi zayıflatmak istiyor. Bölgede güçlü olmamızı istemiyorlar" yorumlarını duyuyoruz. Türkiye kendini birçok orta ölçekteki gücün gördüğü gibi dünyanın merkezinde görüyor, Ankara dünyanın merkezindeymiş gibi hava estiriyorlar. Halbuki Türkiye Amerika'nın gözünde çok önemli bir yere sahip değil.

* Önemli bir yere sahip değilse Obama Türkiye'yi niye ziyaret ediyor?
Bunun iki nedeni var. Amerika Türkiye'yi kaybetmekten korkuyor. Türkiye dönüm noktasında. Dış politikasında yaşayacağı sorunlar nedeniyle Transatlantik ittifakı olan NATO ve AB'den uzaklaşıp Avrasyacı bir çizgiye yönelebilir. Bush Türkiye'yi o kadar ihmal etti ki yükselen anti-Amerikancı düşünce karşısında Obama'nın Türkiye'yi kazanmak gibi bir önceliği belirdi. Bunun yanında Türkiye'nin Ortadoğu’da ilişkilerin düzelmesi için oynadığı önemli rol pozitif bir anlam ifade ediyor. Türkiye'nin Hamas'la, Suriye'yle, İran ve İsrail'le olan diyaloğu Amerika için önemli. Amerika için Suriye ve Mısır, İsrail’le ilişkili olmaları nedeniyle daha fazla değer taşır o da ayrı bir konu. Ancak Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında arabulucu rolü üstlenmesi Amerika tarihinde görülmemiş şekilde medyada gündem oluşturdu ve Türkiye üzerinde ciddi analizler yapıldı.

* İkinci neden nedir?
Ermeni meselesi. Obama diğer Amerikan başkanlarından farklı olarak Ermeni meselesine çok angaje oldu. Bir Ermeni arkadaşımın hatırlatmasına göre Obama konuşmasında 22 kez “soykırım”dan bahsetmiş, yazılı olarak da üç veya dört kez Beyaz Saray tarafından soykırımın tanınacağını belirtmiş. Bu ciddi bir kriz. Eğer Beyaz Saray bunu yaparsa Türkiye İncirlik Üssü'nü kapatabilir.

* Obama Türkiye'yi Ermeni soykırımı iddialarına ikna etmek için mi geliyor?
Hayır... Neler olacağını ancak Obama biliyor. 24 Nisan'dan önce gelmesinin nedeni Türkiye'nin İncirlik Üssü’nü kapatma ihtimali. Biliyorsunuz Kırgızistan'daki Manas Üssü kapatılınca Amerika'nın Afganistan'a yapılacak aktarımları konusunda büyük sorunlar yaşandı. Amerika "Nasıl yaparız da İncirlik üssünü kapattırmayız"ın arayışları içerisinde. Eğer Türkiye İncirlik Üssü’nü kapatırsa Amerika, Irak'tan çekilen askerlerin Afganistan'a aktarımı konusunda büyük sorunlar yaşar. Bunun için Amerika'nın soykırım kelimesini kullanmaması gerekiyor. Çünkü bu işin şakası yok. Bunun çıkış yolu Türkiye'nin radikal bir adım atarak Ermenistan'la sınırı açması. Belki Türkiye bunu Mayıs ya da Haziran ayında yapacak ancak Amerika bir an önce olmasını istiyor. Amerika Türkiye'nin elini de güçlendirmek istiyor. 24 Nisan'dan önce Ermenistan'la Türkiye arasında bir anlaşma sağlanırsa Obama Ermeni cemaatine Türkiye ile Ermenistan arasında ciddi bir ilişki gelişmekte olduğunu söyleyerek bunu riske atmak istemediğini ifade edebilecektir. Böylece İncirlik’i kaybetme riskinden de kurtulunacaktır.

* Obama'nın Türkiye'yi ziyaretinde üzerinde ciddi istişareler yapılacak konular neler?
Tabii ki birçok konu var. Bunlardan birisi İsrail-Suriye ilişkilerinin ne seyir izleyeceği. Daha önemlisi zor bir dönem geçiren İsrail-Türkiye ilişkileri. Amerika'nın Türkiye ile İsrail'i barıştırması gerekiyor. İsrail'le ilişkiler konusunda yol haritası çizilebilir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İsrail'i ziyaret etmesi konuları konuşulabilir. İsrail'le ilişkilerin düzelmesi Amerika için çok önemli. Bunun yanında İran konusu var. Amerika'nın Türkiye'den en çok memnun olduğu konu Kuzey Irak denebilir.

* Erbil ile Ankara arasındaki bu yakınlaşmanın Amerikan politikasının bir uzantısı olduğunu iddia edenler var. Ne dersiniz?
Amerikan politikası olduğuna inanmıyorum. Amerika istiyor Türkiye de PKK konusunda tavizler veriyor gibi bir izlenimim yok. Türkiye'nin gündeminde PKK'nın dağdan indirilmesi ve topluma kazandırılması konuları epeydir tartışılıyordu. Kürt meselesinde üç aşağı beş yukarı aynı pencereden bakan hükümet ve asker kültürel, sosyal açılımlar yapmayı planlıyor ancak siyasi platformdan uzak duruyorlar. Federasyon, vatandaşlık tanımı gibi konulara girmek istemiyorlar. PKK meselesini DTP ile değil AKP'nin kendi vekilleriyle konuşmak istiyorlar.

* Amerika'nın Kürt sorununa bakışıyla Türkiye'nin bakışında bir paralellik var mı?
Paralellikler var. Amerika, Kürt meselesinde askeri yöntemlerin yanında demokratik yöntemlerin de kullanılmasını istiyor. Olaya geniş çerçeveden bakılması gerektiğini konunun demokrasi, AB reformları çerçevesinde çözülmesini istiyor. AKP seçimlerden sonra demokratik bir anayasa paketi ortaya çıkarabilirse Obama yönetiminden daha büyük destek alacaktır.

*ABD Türkiye'yi kaybederse ne olur?
Bu, jeostratejik önemi olan bir ülkenin Avrupa'ya ve Amerika'ya sırtını dönmesi anlamına geliyor. Yani Türkiye'nin Rusya, İran, Çin'e yakınlaşması demek. Ben bu tartışmayı demokrasiden uzaklaşma bağlamında tartışıyorum. Türkiye bölgede barışa yaptığı katkılar nedeniyle çok değerli bir ülke. Biz ister kabul edelim ister etmeyelim Türkiye İslam dünyasındaki en laik, en demokratik, en Batılı ülke. Amerika’nın bölge ülkelerinin de Türkiye gibi olmasını istemesi bazı çevrelerce ılımlı İslam tanımı üzerinden eleştiriliyor. Bence Amerika Türkiye’yi bölgede en Batılı ülke olarak algılıyor ve kaybetmek istemiyor. Darbe olması demek Türkiye modelinin çökmesi demek.

* 1980'de darbe için "Bizim çocuklar başardı" diyen ABD, bugün neden darbeyi desteklemiyor?
Soğuk savaş bittiğinden beri Amerika için komünizm tehlikesi ortadan kalktı. Onun içindir ki Amerika, "Bunlar bizi komünizme karşı koruyor" teziyle desteklediği, gerek Latin Amerika'daki gerek Asya'daki otoriter rejimlerin arkasında durmaz oldu.

* Amerika'nın Avrasyacılıktan çekindiğini söylediniz, peki Türkiye'yi yöneten muhafazakâr hükümetin İslam dünyasına açılmasından şeriat tehlikesi algısı çıkarıyor mu ABD?
Şeriat denince akla İran, Suudi Arabistan geliyor. Türkiye'nin doğasında böyle bir şey yok. Amerika'da yaptığım görüşmelerde riskin şeriat değil darbe olduğu kabul görüyor.

*
766420090402123703760.jpg
Ancak Erbakan’ın İslam ülkelerini biraraya getirdiği D8 yapılanması ABD’yi rahatsız etmişti…
Türkiye'nin daha bağımsız bir dış politika geliştirmesinin ve İslam ülkelerine liderlik etmesinin Amerika'yı rahatsız edip etmeyeceği ayrı bir tartışma konusu. Ancak bunları NATO'dan ve AB'den uzaklaşmadan yaparsa soru işaretleri azalır. Amerika için önemli olan Türkiye'nin Doğu’yla Batı arasında köprü görevini devam ettirmesi ve dengede olabilmesi.

* Bu bağlamda Obama ziyareti sırasında AB konusuna değinir mi?
Obama'nın Türkiye'de yapacağı konuşmada en önemli konulardan biri AB olacaktır. Medeniyetler çatışması çerçevesinden hareketle Türkiye'nin AB'ye girmesinin dünya için neden önemli olduğunu anlatacaktır. AB konusunda Bush'un da Obama'nın da görüşleri aynıdır ancak Avrupa'nın Bush 'a ve Obama'ya bakışlarında dağlar kadar fark var. Obama geçen yaz Berlin'de yaptığı konuşmada 200 bin kişiye hitap etmişti. Bu açıdan bakıldığında Obama Avrupa'ya “Türkiye'yi üye yapmalısınız” derse bunun etkisi büyük olur.

* Türkiye'nin tam üyelik sürecinde Avrupa'da bazı ülkelerin halk oylamasına gitmeyi istediklerini biliyoruz. Peki Obama'nın Türkiye'yi desteklemesi halkları da etkiler mi?
Obama’nın kendi hayat hikâyesi, zorluklara rağmen başkan seçilmesi, ırkçılıkla ilgili yaşadığı sorunlar Avrupalıların gözünde büyük değer taşıyor. Obama Avrupa'da yapacağı konuşmada neden ırkçılığa karşı gelinmesi gerektiği, neden Avrupa’da yaşayan Müslümanları ve Türkiye'yi kucaklamak gerektiğine dair etkileyici bir açıklama yaparsa bu Avrupa’daki gençleri etkiler. Clinton döneminde olduğu gibi Amerika'nın popüler olduğu bir döneme doğru gidiyoruz. Obama'nın Amerika’sı “Türkiye'yi alın” dediğinde Bush'un Amerikası’ndan daha etkileyici olacaktır.

*)


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
* Merak edilen bir konu da, Kemalistlerin ve askerlerin ABD ile aralarının neden açıldığı.
Amerika 11 Eylül'den sonra medeniyetler çatışması fikrine karşı Türkiye'yi model göstererek cevap verdi. Hem laik hem demokratik hem de İslami bir ülke... “Türkiye modeli” kelimesi Kemalist çevrelerde özellikle genelkurmayda alerji yarattı. Bu çevrenin anladığı, Amerika'nın ılımlı İslam modelini AKP üzerinden dünyaya ihraç ettiğiydi. Bunun yanında Amerika'nın Irak'ı işgali sırasında en yakın müttefiklerinin Kürtler olması ve sonrasında Amerika'nın Kürtlerle büyük bir işbirliğine girmesi Kemalist çevreler açısından rahatsız edici boyuta ulaştı. Birdenbire Amerika'nın imajı hem İslami konuda hem Kürt meselesinde cumhuriyetin, Kemalizmin düşmanı olarak belirmeye başladı. Öbür taraftan bakıldığında bir kısım Amerikalılar Türkiye'nin değiştiğini algılayamıyor. Yaşanan tartışmaları İslamcılarla askerler arasında kavga gibi algılıyorlar. Türkiye'de tartışmanın; ülkeyi atanmışlar mı yoksa seçilmişler mi yönetecek tartışması olduğunu görenler de var tabii.

* 4 Temmuz çuval hadisesi konusunda sizce ilişkiler yumuşadı mı? ABD askeri nasıl ikna edecek?
Bence bu oldu. PKK konusunda sıcak istihbarat paylaşımı üzerinden yürüyen yeni bir mekanizma var artık. Türkiye'de 2004 yılında zirveye çıkan anti-Amerikancılık 2005-2006’da gerilemiştir. Ergenekon sürecinde askerin de yeşil ışık yakmasıyla ordu içinden Avrasyacı askerlerin temizlenmekte olduğunu düşünüyorum.

* ABD Ergenekon sürecine destek mi veriyor?
Amerika'nın Türkiye'yi AB'den koparmayı planlayan Ergenekon örgütüne destek vermesi beklenemez. Avrasyacı dediğimiz türden generallerin darbeci olarak afişe edilip ortaya çıkarılmasından şikâyetçi olamaz. Ancak bu insanların yargılanması, hapishaneye girmesi konusunda bir şey yapamaz. Biz Amerika'ya var olduğundan daha büyük güçler atfetmemeliyiz. Ama Ergenekon davası sırasında asker-sivil arasında çok ciddi sorunlar çıkarsa, basın özgürlüğü konusunda büyük sıkıntılar meydana getirirse o zaman Amerika'nın olaya bakışı değişir. Amerika bunun cadı avına dönmesini istemez. Amerika Türkiye'nin demokratik çerçevede yakın tarihiyle yüzleşmesini istiyor.

* Konuşmamızda ABD’nin Türkiye'yi kazanmak istediğinden bahsettik. ABD’nin Türkiye'yi kazanması zor mu?
Hayır değil. Türkiye'nin beklentisi; kendisine saygı duyulması, bölge konularında kendine danışılması, Obama'nın yapacağı türden ziyaretlerin daha sık yapılması. Türkiye Amerika'dan zor şeyler istemiyor çünkü artık Amerika'dan ekonomik yardım isteyen bir Türkiye yok. Türkiye Amerika'dan daha fazla diplomasi, ticaret ve işbirliği istiyor.

* Ermenistan konusunda Amerika -Türkiye arasında nasıl bir işbirliği öngörüyorsunuz?
Türkiye'nin derdi Azerbaycan'ı küstürmeden Ermenistan'ı ve Amerika'yı kazanmak. Amerika Azerbaycan'ı rahatlatmak için Ermenistan'a Karabağ'ın bazı noktalarından çekilmesi konusunda baskı yapabilir. Washington'un Ermenistan'dan Azerbaycan'ı ve Türkiye'yi rahatlatacak şeyleri istemesi gerekiyor.

* Obama’nın ziyaretinde İran konusunda neler konuşulabilir?
Bence Amerika Türkiye'nin arabuluculuğundan çok kendisi direkt masaya oturup konuşmak istiyor. Zaten yaklaşık beş yıldan beri Amerika ile İran arasında arabuluculuk yapan Fransa, Almanya, İngiltere vardı. Başbakan Erdoğan “İran bizi daha iyi anlayabilir” diyor ancak İran'ın soğukkanlı satranç oyuncuları olduğunu düşünüyorum. İran soğukkanlı bir şekilde Türkiye'den yararlanacağı şekilde yararlanır ancak kendini Türkiye'ye muhtaç hissetmek istemez. Türkiye sayesinde Amerika'yla barıştık demek İran'ın gururuna dokunur.

* Ziyaret sonrası Kıbrıs konusunda bir gelişme bekliyor musunuz?
Çok ciddi bir gelişme yaşanmasını beklemiyorum. Eğer Obama Türkiye’nin AB ilişkilerinin düzelmesini istiyorsa Türkiye'nin AB ile yaşadığı sorunların temelinde yer alan Kıbrıs konusunda Rum kesimine baskı yapmalı. Türkiye'nin Ermenistan sınırını açması konusunda Kıbrıs meselesini bir pazarlık konusu yapabilir.

* Başbakan'ın Davos çıkışından sonra Obama'nın uzun süre Türkiye'ye gelmeyeceği tahminleri yapılmıştı. Ne değişti de Obama geliyor?
Davos'ta yaşananlar Amerika'nın hoşuna gitmedi ancak Türkiye'nin İslam ve Arap dünyasındaki yükselen profili bir kenara not edildi. Obama bu konuda hassas olduğundan İslam dünyasına seslenmek Türkiye üzerinden daha mantıklı olur diye düşündü. Davos'tan sonra Türkiye kaybedilmemesi gereken bir yere oturdu. Türkiye'yi kaybetmek İslam dünyasına tavır alıyormuş imajı verebilecekti.

* İslam dünyası demişken Filistin sorunu konusunda bir açılım yaşanabilir mi?
İsrail'de sağ görüşlü şahinlerin seçimi kazanması barış sürecini zorlaştıracak bir durum. Açıkçası Amerika Hamas’la masaya oturmaya hazır değil. Filistin'de yeniden bir seçim yapılıp Abbas'ın daha güçlü olması isteniyor.


(Yeni Aktüel)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt