Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Incirlik terör üssü hemen kapatılsın... (1 Kullanıcı)

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
f271qy9.jpg
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
86
biz kapatacağız İNŞAALLAH...BAŞLARINA YIKACAĞIZ...BİZ BİZ BİZ YAVUZLARIN...FATİHLERİN NESLİYİZ...HER PLAN YAPANIN ÜSTÜNDA ALLLAHIN HESABI VAR...YANLIŞ HESAP MÜCAHİDLERDEN DÖNECEK VE BAĞIMSIZ BİRLEŞİK BÜYÜK OSMANLI-İSLAM DEVLETİ K-U-R-U-L-A-C-A-K...İNŞAALLAH...ALLAHCC BU UĞURDA BİZLERİ FEDA EYLESİN..HERŞEY BUNUN İÇİN..ALLAHCC RIZASI İÇİN..İYİ İÇİN..DOĞRU İÇİN...GÜZEL İÇİN..

oyle mi siz mi kapatacaksiniz ? buna yetkiniz yok ama sizi temsil edtsin diye birilerini sectiniz yetkilendirdiniz onlar milletin iradesini degil Israil iradesini temsil ediyorlarsa onlara hesab sormak milletin en dogal hakkidir
cunku bu siyasiler MILLETE HIZMET ICIN vardir BOPA hizmet icin degil !!
burasi bir devlettir her ne kadar bazilri saygisizlik edip bunu gormezden geliyor olsada ..
mucahidlik taslamanin ne anlami var her yerde ? mucahidlik muharebe meydaninda olur mucahidim mucahidim diyerek yapilmaz mucahidlik...
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Konya Üssü İsrail Gezi Parkı Gibi İsrail Hava Kuvvetleri'nin de eğitim gördüğü Konya'daki 3'üncü Ana Jet Üssü, Gazze saldırılarıyla yeniden gündeme geldi. Faaliyetleri nedeniyle halktan büyük tepki gören üs, İsrail'e neredeyse Gazze operasyonuna dek kullandırıldı.
06/02/2009
1358.jpg
İsrail Hava Kuvvetleri'nin Türkiye'nin Konya kentinde bulunan 3'üncü Ana Jet Üssü'nde eğitilmesi, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği ve binlerce Filistinli'nin ölümüne ve yaralanmasına yol açan "Dökme Kurşun" operasyonuyla birlikte, AKP hükümetine tepkilerin dile getirildiği belli başlı konulardan biri oldu.

Hükümet yanlısı medya, konunun Meclis'e de taşınmasının ardından, NATO faaliyetleri kapsamında veya ikili anlaşmalarla pek çok ülkenin hava kuvvetlerine gerçek savaş eğitimi verilen üsse ilişkin haberleri, "Sadece İsrail değil 11 ülkenin askeri eğitiliyor" ve "Tüm dünya takdir ediyor" başlıklarıyla vermeye başladı.

Meselenin "ücret" boyutuna da değinilen haberlerde, İsrail ile imzalanmış savunma işbirliği anlaşmasının 1996 tarihli oluşuna vurgu yapılıyor, fakat anlaşmanın yenilenme periyodu hakkında herhangi bir bilgiye yer verilmiyor.

"Tüm dünya takdir ediyor"
Konya'daki eğitim üssünde, yılda dört kez düzenlenen "Anadolu Kartalı" adlı tatbikatlarda, İsrail'in yanı sıra "ABD de dahil" 11 ülkenin pilotları eğitim görüyor. Türkiye'nin savunma işbirliği anlaşması imzaladığı ülkelerin pilotları bu tatbikatlara katılarak, gerçek harekat şartlarına benzetilmiş elektronik harp ortamında eğitim görüyor.

Konya Ovası'nın düz ve engebesiz olması, alçak irtifa şartlarına izin vermesi, 400 kilometre eninde ve 300 kilometre boyunda geniş bir hava sahasının bulunması nedeniyle, buradaki taktik eğitim merkezinin, diğer ülkelerin hava kuvvetlerince tercih edildiği belirtiliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin jet üssünde düzenlediği tatbikat ve eğitimlerinin, "tüm dünya silahlı kuvvetlerince beğeni topladığı" ifade ediliyor.

Konya üssü aynı zamanda Avrupa'nın da en büyük "sanal savaş alanı"...

Üs 2001 yılında faaliyete geçti
2000 yılında yapılması planlanan ve 2001 yılında da faaliyete başlayan Konya 3'üncü Ana Jet Üssü'nde yılda dört kez yapılan "Anadolu Kartalları" adlı tatbikatlara, bugüne dek, ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Pakistan hava kuvvetleri katıldı. İlk tatbikat 18-29 Haziran 2001 tarihinde yapıldı ve Türkiye-ABD-İsrail üçlüsüyle başladı. İzleyen yıllarda tatbikatlara katılan ülke sayısı arttı ve yılda dört kez yapılmaya başlandı.

Yerli ve yabancı 17 bin 677 personele eğitim verilen üste, 1.566 savaş uçağı 13 bin 839 sorti yaptı. Bu tatbikatlarda, F-16, F-4E 2020, RF-4, C-130, CASA, KC-135 Tornado, Awacs, Cougar gibi uçaklarla Maverick ve lazer güdümlü bombalar kullanılıyor. Program kapsamında, hedeflere hassas vuruş olanağı sağlayan alçak irtifa sistemleri, lazerle işaretleyerek mesafe ölçmeyi ve gece görüşünü sağlayan sitemlerle yapılan eğitimler ve gece alçak irtifadan uçuşlar da yer alıyor.

İsrail son günlere dek eğitim gördü
Üste eğitim uçuşlarının yanı sıra, periyodik tatbikatlar da yapılıyor.

Geçen yılın üçüncü dönem tatbikatı 9-19 Eylül 2008'de düzenlendi ve tatbikata Türkiye, ABD, İtalya, NATO Awacs unsurlarının yanı sıra, bu tarihten yaklaşık olarak üç ay sonra Gazze Şeridi'ne saldıracak olan İsrail de katıldı.
İsrailli pilotların tatbikat sonrasında da kendi proglamlanmış eğitim uçuşlarına devam ettiği ve Gazze saldırısına yakın günlere kadar eğitim gördükleri söyleniyor.
İsrail "Anadolu Kartalları" tatbikatlarından sadece 2004 yılının son döneminde yapılana katılmadı. Türkiye-İsrail arası ilişkilerin Filistin nedeniyle gerildiği o günlerde, İsrail'in tatbikata katılmamasına Türkiye değil İsrail karar vermişti.

ABD Bağdat'tan önce Konya'yı vurdu!
ABD uçak gemisi "Harry S. Truman"a bağlı ve lazer güdümlü füzelerle donatılmış savaş uçakları, 2003 yılında, Bağdat'tan önce Konya'yı "vurmuştu".

ABD 6'ncı Filosu'nun amiral gemisi "Truman"a bağlı F-14 Tomcat ve F-18 Hornet avcı uçakları, Bağdat'a yönelik operasyon öncesi Akdeniz'den kalkarak, Konya Ana Jet Üssü'ne uçmuş ve "hedefler"i gerçek mühimmatla bombalamıştı. Kıbrıs açıklarında demirleyen gemi, ABD Deniz Kuvvetleri'nin ana üslerinden biri olan Norfolk'tan hareketinden sonra geçen dört ay boyunca başka herhangi bir ülkede "atış yapma imkanı" bulamamış, ABD'li yetkililer de Konya'daki tatbikat alanını kullandırdığı için Türkiye'ye teşekkür etmişti.

 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İmparatorluk Çöküyor Ekonomik kriz, hegemonyanın çöküşünü hızlandırıyor mu? Robert Pape ve Stephen Walt tartışıyor
06/02/2009
1357.jpg
Amerika, daha önce eşi görülmemiş bir çöküş içerisinde. Irak savaşında kendisini yaralaması, gittikçe artan devlet borçları, câri ödemeler dengesinin giderek bozulması ve diğer ekonomik zayıflıklar, bilgi ve teknolojinin hızla yayıldığı bir dünyada ABD'nin gerçek gücünü azaltıyor. Bu eğilim sürdüğü takdirde, birgün geriye dönüp baktığımızda Bush döneminin, Amerikan hegemonyasının ölüm habercisi olduğunu göreceğiz.
ABD, Soğuk Savaştan bu yana barış ve istikrar adına sadece Amerikalarda değil Avrupa'da ve Asya'da da bir dizi taahhütler üstlendi; petrol zengini Körfez bölgesi ve dünyanın başka yerleri de buna dâhil. Bu taahhütleri sürdürmesi, basitçe söylemek gerekirse, devasa bir kaynak gerektirecektir. Ne ki Amerikan liderliği son yıllarda statüskoyu sürdürmekten daha fazlasına talip oldu. Bush yönetimi Amerika'nın geleneksel büyük stratejisini takip etmekle kalmayıp Irak ve Afganistan savaşları, Kuzey Kore'nin nükleer silahlardan arındırılması ve Amerika'nın Avrupa'daki müttefiklerini Rusya'nın sınırlarına kadar genişletme çabalarıyla, dünyanın üç büyük bölgesinde eş anlı olarak hırslı gâyeler güttü.
Yaklaşık 20 yıldan beridir ABD'nin uluslararası sisteme hâkim olması, Amerikan politika yapımcılarını tektaraflı hareket etmeye, Almanya, Fransa, Rusya, Çin ve diğer büyük güçlerin Amerikan askeri gücüne karşı ciddi muhalefet sergileyebilecekleri ihtimalini fiilen ciddiye almayarak başkalarına kaça patlarsa patlasın Amerikan çıkarlarını ileriye taşıyan her fırsatı değerlendirmeye ikna etti. Charles Krauthammer ve Niall Fergusan gibi kamuya mâl olmuş entelektüellerden Paul Wolfotwitz ve Robert Kagan gibi neoconlara hatta William Wohlforth ve Stephen Brooks gibi akademisyenlere kadar hepsi de soğuk savaş sonrası dönemin başlıca özelliğini Amerikan gücünün su götürmez hâkimiyeti olduğuna inanırlar. Birleşik Devletler tekkutuplu dünya hâkimiyeti ekolünde yalnızca tek süper güç olmakla kalmayıp başka herhangi bir devletten nispi olarak öylesine daha güçlüdür ki uluslararası düzeni Amerikan çıkarlarına göre yeniden şekillendirebilir. İşte bu görüş artık gerçekçi değildir.
Amerikan gücünün asli yapısı Bush yönetiminin ilk yıllarından beri çöküp durmaktayken politikalarımız, son sekiz yıldır sakat savlara – Amerikan ekonomisinin nispi üstünlüğü - dayalı olarak oluşturuldu. Hiçbir kasıt olmaksızın, geçip giden zamanla birlikte ABD'nin güç kaybının daha da hızlanacağını düşünmek için iyi nedenler de mevcut. ABD'nin nispi çöküşü şimdiye kadar kısa sürdü elbet. Amerikan liderlerinin durumumuz hakkında sağlıklı bir idrake sahip olmaları, görünür gelecekteki çöküşümüze son vemeyecekse de durumu hafifletmeye yarayacak politikalar izlenmesine yol açabilir. Amerika'nın dünya üretiminde azalan payı, hayatın bir gerçeğidir ve Amerika'nın küresel konumunun çöküşünü yavaşlatmak için büyük stratejide (grand strategy) önemli değişiklikler yapılması gerekmektedir.
Irak ve Afganistan savaşlarının yol açtığı mevcut sorunlar, el-Kaide'nin batı Pakistan'da sığınacak yeni bir yer edinmesi, İran'ın nükleer programının sürmesi ve Rusya'nın Gürcistan'daki askeri mâcerası yüksek öncelikli meselelerdir. Bu meselelere tek tek veya topluca çözüm bulunması, Amerika'nın dünya çapında azalan gücünden ciddi bir şekilde etkilenecektir. Daha önemlisi, Amerikan gücünün azalması, tekkutuplu dünyanın sonu demektir ki başlıca büyük güçlerin, muhalif oldukları Amerikan politikalarını dengeleyecek kudrete her geçen gün daha fazla sahip olmaları ve Amerika'nın gitgide çetin dış politika seçimleri yapması demektir. Geçip gitmiş pek çok büyük gücün sonunu hazırlayan kibir, bizim de sonumuzu hazırlayabilir.
Roma, Emperyal Çin, Venedik, İspanya, Fransa, Büyük Britanya ve Sovyetler Birliğinden bugünün ABD'sine kadar büyük ulusların yükseliş ve çöküşünü, öncelikle nispi ekonomik güç belirlemiştir. Paul Kennedy'nin Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşü'nde açıkladığı gibi bir devlet ne kadar çok sayıda uluslararası taahhüte sahipse, güç de o kadar önem kazanmaktadır; dolayısıyla da nispi olarak daha büyük bir ekonomik güce ihtiyaç duymaktadır.
Uzmanlar ince farklılıkları üzerinde uzun süredir tartışmaktadırlar ancak gücün uluslararası politikadaki temel tanımı basittir: Güç, bir devletin hedeflerine -bu hedeflerden en önemlisi kendi topraklarında ve sınırları ötesindeki çıkarlarını savunmaktır - ulaşmak için tasarrufu altında bulunan kaynakların yekûnudur. Ancak bu, bir devletin ne kadar güce sahip olduğu meselesi değildir yalnızca. Bir devletin diğer devletlere nispetle ne kadar güce sahip olduğu meseledir aynı zamanda. İtişip kakışmanın olduğu herhangi bir muhit için geçerlidir bu. Cip, güçlü bir araçtır tâ ki kamyonla çarpışına kadar. Uluslararası politikada, güç, başarıyı garantilemez. Ancak güç, muhakkak ki işe yarar.
ABD gücü, verili herhangi bir zamanda, askeri kuvvetlerinin çap ve niteliğine ve diğer güç üreten araçlara ciddi bir şekilde bağlıdır. Bununla birlikte, başarılı bir büyük strateji, uzun erimli olmalıdır ve bir devletin gelecekte üretmeye muktedir olduğu güce bağlıdır.
Amerika'nın gücü, zamanla, ekonomik gücünün bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Askeri kuvvetin inşa edilmesi ve yenilenmesinin önşartı, sağlık, teknoloji ve nüfus gibi etkenlerin göstergesi olduğu üretici kapasitedir. ABD, diğer devletler gibi, üretici kapasitesinin hangi dereceye kadar askeri güce tahvil edileceğini seçebilir. Ancak seçeneği kısıtlayan, bir bütün olarak ekonomidir. Ve ekonominin potansiyel rakiplerin ekonomisine olan nispeti, uluslararası politikada gücün sınırlarını tayin eder.
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Amerika'nın dünya üretimindeki payı (ABD doları üzerinden)
tablo.20090206112900..jpg

Dünya üretimindeki payı (diğer ölçümlerle)
tablo.20090206113526..jpg

Amerika'nın tekkutuplu hâkimiyetinin avukatları, Amerikan gücünün ekonomik temellerinin öneminin iyice farkındalar ve ABD'nin dünya üretimindeki payını gösteren detaylı istatistikleri düzenli olarak yayınlıyorlar. Ana fikir belli: ABD'nin belirli bir yıldaki üretimini al ve dünyadaki tüm devletlerin üretiminin toplamına böl. Tekkutuplu hâkimiyet ekolü, GSYH'yı ölçmek için her ülkenin üretim çıktısını, câri yılın ABD doları üzerinden mukayese etmeyi tercih eder; alternatif ölçümlere göre ABD'yi çok daha ileride gösteren bir yöntemdir. Gerçektir, ABD'nin hegemonik konumundan istifade etmesi için yapılan son çağrı (2008'de yayınlandı) câri yılın dolar figürlerine dayalı ABD üstünlüğü varsayımı üzerine kuruludur. Bu hesaba göre ABD, 2006 yılında dünya üretiminde yüzde 28, en yakın rakibi Çin ise yüzde 6'lık bir paya sahiptir. Amerika oldukça iyi duruyor değil mi?
Ne yazık ki Amerikan gücünün tek bir yıla dayalı tek bir fotoğrafı, büyük stratejisinin sürdürülebilirlik değerlendirmesinde sınırlı bir değer sahiptir. Büyük strateji kaygıları – özellikle de ABD'nin kaynakları ve dış politika taahhütleri arasında ne kadar iyi bir denge sağlayabileceği hakkındaki kaygılar – için önemli olan, Amerikan gücünün diğer devletlere kıyasla izleyeceği yörüngedir.
Hadi önce tekkutuplu hâkimiyet ekolünün tercih ettiği ölçümlerden başlayalım ama verilerin zaman içerisinde izlediği seyre bakın. IMF'nin câri ABD doları üzerinden hazırladığı GSYH figürlerine göre ABD, dünya üretimindeki payını 1990'lar boyunca artırdı ve 2000 yılında en yüksek aşamasına ulaştı ve sonra Bush yönetiminin sekiz yılı süresince devamlı olarak düştü ve nihayette ABD'nin nispi gücünde, 21.yy'ın ilk çeyreğinde, yaklaşık yüzde 25'lik bir azalma söz konusu oldu. Bu esnada, pek çoklarının ABD'nin müstakbel rakibi olarak gördükleri Çin'in nispi gücü tutarlı bir şekilde artış kaydetti. IMF'nin görebildiği yere kadar (2013) baktığımızda, durum daha da kötüleşecek. ABD'nin çöküşü, Çin'in ise yükselişi bekleniyor. ABD, 21.yy'ın ilk çeyreğine öncekinden daha güçlü olarak değil daha zayıf olarak giriyor.
tablo.20090206113648..jpg

Nasıl görünüyor? İktisatçılar, GSYH'nı hesaplamak için iki yöntem kullanırlar. Sabit dolar kuru ve satınalma gücü paritesi. Her birinin avantajı ve dezavantajı olmasına rağmen, bizim amacımız bakımından, Amerika'nın nispi güç kaybının çıtasını sadece daha aşağıda göstermeleri söz konusu. Ölçümü gözönüne almaksızın bile eğilim aynıdır. IMF figürlerinin kullanıldığı tablo, alternatif ölçüm yöntemlerinin her ikisini de kullanarak ABD ve Çin'in dünya üretimindeki pay seyrini göstermektedir.
Açıkça, Birleşik Devletler şu an çöken bir güçtür. Amerikan büyük stratejisinin geleceği için bu yeni gerçeğin muazzam sonuçları olacaktır.
Amerikan gücünün dayanaklarında yaşanan aşınma, Amerika, Çin ve diğer devletler arasındaki eşitsiz büyüme oranlarının sonucudur. Bush yönetiminin ekonomi taraftarı konuşmalarına rağmen, 2000'den beri bir gerçek var ki o da ABD büyüme oranının Clinton döneminden yüzde 50 daha aşağı düştüğüdür. 2008 sonbaharında yaşanan mâli krizin daha da açığa çıkmasıyla bu seyrin gözden geçirilmesi de gerekecektir.
Tablo 3, ABD ekonomisinin ortalama büyümesinin son yirmi yıldır hatırı sayılır derecede yavaşladığını, Clinton dönemindeki yıllık yüzde 4'ten Bush döneminde yüzde 2'ye gerilediğini göstermektedir. Çin'in aynı zaman içerisinde sürdürdüğü yıllık yüzde 10 düzeyindeki büyüme oranı
müthiş bir performanstır. Rusya, 1990'larda her yıl yaşadığı kayıptan sonra, ekonomik seyrini 2000'den bu yana iyileştirme seyrine girdi.
Daha kötüsü, Amerika'nın çöküşü, Amerikan gücünün zayıflamasını sadece hızlandırmaya yarayacak ekonomik sıkıntının başlamasından evvel çoktan işleyen bir süreçti. IMF'nin son büyüme tahminlerine göre (Kasım 2008) tüm büyük ekonomiler sıkıntı çekmesine rağmen, Çin ve Rusya, ABD'den daha yüksek bir büyüme izleyecekler.
Doğru, Birleşik Devletler dünyadaki en yenilikçi ülke konumunu kaybetmedi, her yıl tüm ülkelerin toplamından daha fazla patent alınıyor. Bununla birlikte, yeni teknolojinin yaygınlık kazanması – yani karatahtadaki fikirlerin üretim uygulamalarına tahvil edilmesi – hızla kürenin diğer taraflarına yayılıyor, dolayısıyla da devlet gücünün nihâi kaynağı – üretici kapasite- yayılıyor.
tablo.20090206113748..jpg

Amerika, bilgi ekonomisinin önde gelen sektörlerindeki ezici teknolojik hâkimiyetini kaybediyor. Geçmiş dönemlerde – demir çağı ve çelik çağı – önde gelen devletler teknolojik üstünlüklerini onlarca yıl muhafaza etmişlerdi. Ferit Zekeriya'nın son kitabı The Post American World'de açıkladığı üzere, teknoloji ve bilgi, bugünün dünyasında hızla yayılıyor ve bu hızlı yayılış, Amerika'nın diğer devletlere kıyasla nispi gücünün azalmasında başlıca etken. Mesela ABD, kişi başı temelinde, pek çok teknoloji göstergelerinde Çin'in önünde olmasına rağmen, bu, Amerika'ya kıyasla Çin'deki bilgi ekonomisinin çapını eksik tartmaktadır. Çine kıyasla 2000 yılında ABD'de satılan bilgisayar satışları 2000 yılında Çine nazaran üç kat daha fazlaydı, internet kullanıcılarının sayısı beş kat, genişbant kullanıcılarının sayısı kırk kat daha fazlaydı; 2008'e gelindiğinde Çinliler, Amerikalıları her kategoride hemen hemen yakaladılar. ABD'nin kişi başı gelir temelinde Çin'in önünde olması önemlidir - Çin'in, ABD'den dört kat daha fazla nüfusa sahip Çin'in, gelecekte çok daha fazla bilgi işçisi oluşturabileceği anlamına gelir.
Amerikan ekonomisi 2000-2008 arasında Clinton yıllarındaki yüzde 3.7'lik büyümeyi sürdürmüş olsaydı (Bush'un yüzde 2.2'lik büyüme oranı yerine) ABD, daha büyük bir ekonomiye sahip olacaktı ve diğerlerine nispetle daha az güç kaybına uğrayacaktı. Dünyanın geri kalanının câri büyüme oranını sürdüreceğini varsayarak, Amerikan'ın 2008'de dünya üretimindeki payı yüzde 25.2 olacaktı (mevcut yüzde 23.1'lik oran yerine). ABD'nin dünya üretiminde 2000-2008 arasında kaybettiği payla (yüzde 7.7) kıyaslandığında, dünya üretiminin varsayılan marjinal yüzde 2.1'lik kazanımı, ABD'nin yüzde 27'lik kaybı demektir.
Çin mesele midir? Ve ne derece? En uç durumu hayal edin: Çin'in büyümediğini, ABD ve dünyanın geri kalanının 2000 yılından beri sürdürmekte olduğu ekonomik büyüme yolunda ilerlediğini. Bu durumda, Amerika'nın 2008 dünya üretimindeki payı yüzde 24.3 olacaktı yani bugüne nazaran yüzde 1.2 daha fazla. ABD'nin 2000-2008 arasında kaybettiği dünya üretim payıyla – yüzde 7.7 – kıyaslandığında, varsayılan yüzde 1.2'lik marjinal kazanım, ABD gücünün yüzde 15'lik çöküşü demekti.
1830-1850 yılları arasında Avrupa üretimi
tablo.20090206113856..jpg

1890-1910, 1913-1938 arasında Avrupa üretimi
tablo.20090206114015..jpg

Bu tahminler, ABD'nin kabaca bir çeyrek yüzyıldır yaşanan nispi çöküşünün, ABD'nin ekonomik zayıflığından kaynaklandığına işaret etmektedir (Irak savaşı harcamaları, vergi kesintileri, câri açıklar vb). Başka ifadeyle Bush yıllarının kendine kendine yol açtığı yaralar, çöküş eğilimini keskinleştirip hızı artırarak ve de sorunları iyileştirmeye yarayan yeniliklere kapı aralayabilecek üretici yatırımı dışlayarak Amerika'nın çöküşünü hızlandırmıştır.
Birleşik devletler, Amerikan istisnâciliği ile her zaman gurur duymuştur ve ABD çöküşü hakikaten istisnâidir. Temel birşeyler değişti. Amerika'nın 2000'den beri süren yaklaşık yüzde 30'luk nispi çöküşü, kabaca Napolyon savaşlarının sonundan II.Dünya Savaşına kadar geçen süre zarfında Avrupa güçleri arasında yaşanan güç kaymalarıyla kıyaslandığında kısa bir zaman içerisinde kaybedilen büyük bir gücü temsil eder. Modern tarihin en büyük nispi çöküşüdür. Çapı bakımdan onu geçen en büyük çöküş, 1991'de Sovyetlerin beklenmedik bir şekilde içe doğru kapaklanmasıdır.
Daha rahatsız edici olanı, güçler dengesinde büyük değişiklikler her ne zaman söz konusu olduysa çatışma da nüksetmiştir. Tarihi kayıtlar incelendiğinde görülen şudur: En büyük güç çöküşüyle karşılaşan devletler, diğer büyük güçlere nispetle, fırsatçı saldırganlığın hedefi olmaya eğilimlidirler. Nispi çöküş kaynaklı tek tehlike bu değil; güç aşınmasına uğrayan devletlerin konumlarını güçlendirmek adına önleyici savaşlar açmak gibi bir tarihleri var. Tüm bunlar göstermekdir ki büyük nispi çöküşlere genelde son derece tehlikeli bir uluslararası muhit eşlik eder. Bu çöküşlerin önemi sadece ekonomik bakımdan değil istikrarsızlaştırıcı sonuçlarından da kaynaklanmaktadır.
Bununla ilgili göreceğimiz ilk vâka, Çar Rusyasıdır. Rusya'nın gücü, Avrupa kıtasındaki diğer büyük güçlere nazaran, 19.yy ortaları boyunca çöküş içerisindeydi. Ve sonuçta, dönemin en büyük yükselen gücü İngiltere'nin Kırım Savaşı sırasında (1854-1856) fırsatçı saldırısına mâruz kaldı. Aslında Rusya'nın çöküşü, savaşın sonuçları alınana kadar tam olarak tanınabilir değildi. Rusya hâlâ büyük bir güçtü, savaşın mâliyeti İngiltere ve Fransaya umulandan daha fazlaya patlamıştı ama Rusya apaçık kaybeden taraf olmuştu. Rusya'nın Kırım'daki statüskoyu savunmaya muktedir olamayışı, büyük strateji zaafını ortaya koymuştu ve beklenenden daha fena bir durumla başbaşa kalmasına yol açmış, onu, bölgeye yönelik askeri taahhütlerde indirime gitmek için görüşmeler yapma arayışına itmişti. Kırım savaşının Rusya'yı iyice yaralamış olmasına ve 20 yıl içerisinde yüzde 10'luk nispi çöküşün ülkeyi hırpalayıp hasara uğrattığına bakınca, bizim çok daha hızlı inişimizin nasıl sonlanacağı daha bir merak konusudur.
tablo.20090206114120..jpg
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Amerika, soğuk savaş süresince iki büyük çöküş yaşamıştı. İkisi de tehlikeden âzade değildi. Sovyet, Avrupa ve Asya ekonomilerinin yerle bir olduğu II.Dünya Savaşından hemen sonra Amerika dünyanın en üretken ekonomisi olarak tek başına kaldı. Dünya üretimindeki payı 1948'de yüzde 41'di ki tekkutuplu dünyanın başladığı 1991'dekinden daha büyüktür. İlk çöküş, savaş yorgunu ekonomiler iyileşmeye başladıkça, ABD'nin dünya üretimindeki payının giderek azalmasıyla yaşandı; ve 1961'de yüzde 20'ye geriledi. Ana rakibi Sovyetler Birliği ise yüzde 167 büyümüştü. Bu nispi çöküş, Avrupa ve Asyada ABD-Sovyet rekabetinin zirveye çıktığı zamanlara rastlar. ABD-Sovyetler arasındaki dokuz nükleer krizden sekizi, 1948-1962 arasında yaşandı ve hepsi de Sovyetler veya müttefiklerinin siyasi statüskoyu kendi lehlerine değiştirme çabalarını içermişti; yani tüm bunlar, ABD veya müttefiklerinin fırsatçı saldırıya hedef olabileceğine örnek olarak anlaşılabilirler.
İkinci çöküş ise ABD'nin dünya üretimindeki payının yüzde 27 düşüş kaydettiği 1970'den 1980'e kadar yaşandı. On yıllık bu süreç, Amerika'nın dünyadaki konumuna meydan okuyan tehlikeleri davet etmişti. Bu, Sovyetlerin Afganistanı işgal ettiği ve İran devriminin yaşandığı 1970'lerin sonları için bilhassa doğrudur. Her iki olay da Sovyetlerin Basra Körfezi petrolleri üzerinde hâkimiyet tesis edeceği kaygılarını yükseltmişti. Bununla birlikte, 1970'ler, soğuk savaş aktörleri arasında "yumuşama" süreciydi ve hem Sovyetlerin hem de ABD'nin dünya üretimindeki paylarının çöküş içerisinde olduğu bir döneme tekabül eder. Başka bir ifadeyle, Amerika'nın 1970'lerdeki çöküşünün ABD için ciddi baş ağrılarına yol açmamış olmasını, ana rakibinin ondan daha hızlı bir çöküş içerisinde olmasına hamletmek makuldur.
Açıktır ki uluslararası sistemde güç dengelerinde yaşanan büyük değişimler genellikle istikrarsızlığa ve çatışmalara yol vermektedir. Bu kez, nispi yüzde 32'lik çöküşümüze en yakın rakibimizin daha hızlı bir çöküşü eşlik etmiyor; yerine, Çin'in nispi konumunda yüzde 144'lük bir artış söz konusu. Bundan başka, teknolojinin hızla yayılması ve teknolojik atılımlar, büyük bir keşfin hâlihazırda güçlü bir devleti onlarca yıl su üzerinde tutmayacağı anlamına gelir. Ve yükselen bir Çin – taze nüfusu, büyük kara parçası olan ve ileri teknolojiye hızla intibak eden bir Çin – güçlenen bir emsal rakiptir. Amerika'nın şu an yaşadığı hızlı ekonomik gerileme sadece çöküşümüzü hızlandırmaktadır.
Irak savaşına yakın zamanlarda, Amerika'nın potansiyel gücüne yakın karşıt denge koalisyonu oluşturmak için her bir büyük gücün faal halde ABD'ye muhalafet etmeleri gerekirdi. Mevcut şartlarda ABD gücünün askeri güçle karşılanması ciddi bir ihtimal değildir. Bundan dolayı da büyük güçler yumuşak dengeleme tedbirlerine yöneldiler – kurumsal, iktisâdi ve diplomatik vâsıtalara başvurdular. Ancak tarihin tekerrürüne şahit olmaya başladık bile.
Irak savaşına doğru hızla yol alınırken daha az nispi bir güçle bile, Almanya, Fransa, Rusya ve Çin ve de Türkiye gibi önemli bölgesel güçlerin ABD'ye karşı yumuşak dengeleme kapasiteleri azımsandı; örneğin, savaşı geciktirmek, karmaşıklaştırmak ve nihayet Amerikan muharip gücünün üçte birini (Dördüncü Piyade Tümeni) kullanılamaz kılmak için BM kullanıldı. Geçmişte yaşanan büyük güç çatışması bu değil tabi fakat gelecekte girişilecek tektaraflı çabaların tetikleyeceği istikrarsızlığa dikkat çekmektedir.
Aşikardır ki büyük güç çöküşünden ıstırap duyan ilk büyük güç ABD değildir; tarihten al haberi. Çöküş içerisindeki büyük güçler, kaybetmek üzere oldukları stratejik konumlarını takviye etmek için neredeyse insiyaki olarak askeri kuvvetler için çok daha fazla harcama yaparlar ve mesela Almanya gibi bazıları daha ileriye giderek, yükselen bir rakibin başat konuma geçmesinin önünü kesmek maksadıyla, savunma ittifaklarının ötesine geçip, önleyici askeri stratejiler benimsemek suretiyle güvenliklerini takviye ederler.
Önleyici savaşlara meftunluk – yahut "yalnızca" yükselen bir gücü sağlam bir kuşatma altına almak - çöküşteki büyük güçlerin kendilerini mecbur hissettikleri bir mantıktır. Thucydides'ten bu yana uluslararası politika uzmanları, çöken bir hegemon ve yükselen bir rakibin yoğun güvenlik rekabetine girmek durumunda olduklarını ve hâkimiyeti kaybetmemek için hegemonik savaşın mukadder olduğunu savunurlar. Realizm'in önemli isimlerinden Robert Gilpin "bir toplumun çöküşüne verilen ilk ve en çekici tepkinin, hegemonik bir savaşla problemin kaynağını yok etmek" olduğunu söylüyor.
Ancak savaş açarak bir başka devleti denetim altında tutmak, kaybetme stratejilerinin en başta gelenidir. Napolyon savaşları, Avusturya-Prusya savaşı, Fransa-Prusya savaşı, I.Dünya Savaşında Alman saldırganlığı ve II.Dünya Savaşında Alman ve Japon saldırganlığı, çöken büyük güçlerin gelecekteki güvenliklerini sağlama alma maksadıyla yapılmıştı. Ellerine alacaklarını sandıkları denetimi tümden kaybetmişlerdi. Hepsi de nahoş yenilgiler tattılar. Saldırmamış olsalardı daha iyi durumda olacaklardı.
Çin'in yükselişi sırasında Amerika bu tuzağa düşmemelidir. Amerika'nın büyük gücünün Çin'in yükselen gücünü kolaylıkla dengeleyeceğini düşünmesi kolaydır ve Çin'i kuşatmak için muhtemelen gelecekte çoktaraflı bir strateji bile şekillenecektir. Aslında Çin'in ekonomik yıldızı 1990'larda yükselmeye başladığında çeşitli sesler tam olarak bu çağrıyı yapmışlar, 2050 yılına kadar Çin'in ABD'yi geçeceğini kaydetmişlerdi. Dile getirilen zaman yaklaşırken – doğrusu, câri dolar hesaplamaları bu atlamanın 2040 yılında olacağına işaret etmektedir – Pekin, ekonomik gelişiminin devamı için ithal petrole artık daha fazla bağımlı. Çin'i faal olarak kuşatma vaktinin geldiği fikri artık çok daha güçlü denilebilir.
Ancak Pekin'in askeri mâceradan uzak durması, ABD'nin bu gücü kuşatma çabalarını muhtemelen başarısızlığa mahkum edecektir. Çin'in büyümesi içe doğrudur – mesela işgücünün kırsaldan şehre kayması gibi – ve bu konular dış güçlerin nüfuz alanının ötesindedir. Çin'in büyümesi petrol gibi dış kaynaklara bağlıdır ama bu açığı hasım ittifaklar (Hindistan, Endonezya, Tayvan ve Japonya) kurmak ve petrolün Çin'e akışını inkar etmek için saldırgan askeri tedbirler almak (Basra Körfezinden Asya'ya kadar) maksadıyla kullanmaya yol yoktur. Bu doğrultuda sarfedilecek çabalar ihtimaldir ki geri tepecektir ve sadece Amerika'nın problemlerini azdıracak, karşıt denge tehlikesini artıracaktır.
Daha sinsi olanı ise aşırı gerilimdir.
Avrupa, Asya ve Basra Körfezindeki soğuk savaştan kalma askeri çerçeve dağılıyor. Evvelden verdiğimiz taahhütleri karşılayamayız. Irak ve Afganistana saplanmış Amerikan kuvvetleriyle, İran ve Pakistan'da üst üste biriken sıkıntılarla, ABD'nin Avrupa'ya verdiği askeri taahhütlerin içi dışına çıktı, 1990'larda 100.000 olan Avrupa'daki asker sayısı şimdi bunun çok altına düştü. En az yarısı Irak ve başka yerlerde kaydırıldı. Rusya'nın - Amerika'nın önleyemediği - Gürcistan'da hızlı ve kesin bir zafer elde ederek Bush yönetiminin NATO'yu Rusya'nın sınırlarına dayama planının içinin boş olduğunu gösterme fırsatı elde etmiş olmasında şaşılacak bir şey yoktur. Çin ve Tayvan arasında yakın gelecekte büyük ölçekli bir konvansiyonel savaş çıkması durumunda, küresel taahhütlerine bağlı kalmak için Amerika'nın bahse değer bir hava ve deniz gücünü Ortadoğu'daki savaştan çekip bölgeye nakledip nakletmeyeceği merak konusudur.
Şayet Amerika, Irak ve Afganistan savaşlarını aynı anda tastamam yönetemediyse, o halde Asya'da uzun süreli bir mücadeleye gerçekten girebilir mi? Ve Amerika'nın üretici kaynakları ve küresel taahhütleri arasındaki uçurum her geçen büyürken, Amerika'nın aşırı gerilmiş büyük stratejisinden kaynaklanan fırsatları diğerleri niçin tepsin?
Amerika'nın, hayati ulusal-güvenlik hedefleri adına Rusya ve Çin gibi bölgesel güçlerden uluslararası destek kazanması için kilit ilke, daha az önemdeki politikalarına ayar vermesidir. Örneğin, NATO'nun sınırlarına kadar genişlesi hususunda daha az baskı uygulandığında, Rusya, İran'ı nükleer programdan vazgeçirmek için çok şey yapabilir.
ABD sadece çökmüyor. Tekkutupluluk eskiyor, diğer devletler Amerikan gücünü dengelemek için yükseliyor ve ABD stratejik özgürlüğünü giderek yitiriyor. Washington daha gerçekçi dış taahhütlerde bulunmalıdır.
Amerika'nın nispi gücünün iktisâdi tabanında 2000 yılından beri sistemik bir değişim yaşanıyor ve görünür gelecekte daha da ilerleyebilir. ABD büyük stratejisinin başına gelebilecek dramatik sonuçların hiçbirisi de doğrudan olmayacakt ancak etkilerinden sakınması kolaylıkla söz konusu olmayacaktır. ABD, kendisini dünyada konumlandırma hususunda yaklaşık 20 yıldan beridir büyük bir serbestlik içindeydi. Ancak o serbestiyet giderek azalıyor ve Amerikan politika yapımcıları bu gerçekle yüzleşmeliler. Doğru büyük stratejiyle nispi çöküşün sonuçları yumuşatılabilir ve belki tersine bile çevrilebilir.
Robert Pape: Şikago Üniversitesi siyaset bilimi profesörü
Bir sonraki yazı: "Stephen Walt: Tekkutuplu dönem sona erdi mi?"
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı

 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İsrailli yetkililere soruşturma açıldı! Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İsrail'in Filistin'de soykırım yaptığı ve insanlığa karşı suç işlediği yönündeki suç duyurusu üzerine İsrailli yetkililer hakkında soruşturma başlattı.
06/02/2009
1356.jpg
Mazlum-Der'in İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na 134 Filistinli adına yaptığı suç duyurusunda davacı bölümünde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, İsrail Başbakanı Ehut Olmert, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, İsrail Genelkurmay Başkanı ile askeri istihbarat başkanı ve sorumlu generaller yer aldı.

Suç duyurusunda sorumluların Türkiye'ye girdiğinde yakalanmaları da istendi. Soruşturma TCK'nın 13. maddesine göre soykırım ve işkence suçu yurtdışında işlense bile uluslararası sözleşmeler dayanak gösterilerek bu suçu işleyenlerin Türkiye' de yargılanması kapsamında yürütülüyor.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen soruşturma dosyası, soykırım işkence toplu cinayet ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili uluslararası sözleşmeler çerçevesinde başlatılan ilk soruşturma olma özelliğini taşıyor.

Yetkililer soruşturmanın İsrailli yetkililerin ifadesi alınamadığı için takipsizlikle sonuçlanması durumunda bile savcılığın yapacağı soykırım saptamasının dünyada bir ilk olduğunu belirtti.
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Taliban İslam Savaşçılarından İşgalcilere Ağır Darbe Taliban İslam Savaşçıları Amerikan ve İngiliz güçlerine karşı gerçekleştirdikleri zafer dolu operasyonlarda işgalcilere ağır bir darbe indirdi.
05/02/2009
1355.jpg
Taliban İslam Savaşçıları Amerikan ve İngiliz güçlerine karşı gerçekleştirdikleri zafer dolu operasyonlarda işgalcilere ağır bir darbe indirdi.
Afganistan’daki NATO birliklerine karşı mücadele eden Taliban savaşçılarının bugün sabah saat 08:20 sularında Amerika ordusuna ait bir askeri aracı imha ettiği öğrenildi.

Taliban sözcülerinden Zabihullah Mücahid, kısa bir süre önce yaptığı yazılı açıklamasında, Afganistan’ın Host bölgesinde düzeledikleri saldırıda, içerisinde diplomat ve askerlerin olduğu aracın imha edildiğini söyledi.

Taliban kaynaklarına göre, Amerika ordusu da saldırı sırasında ölenlerin olduğunu itiraf etti. Ölü ve yaralılar bölgeden uzaklaştırılırken imha edilen aracın ise hala bölgede olduğu bildirildi.

Bölgedeki yetkililerin de patlamanın meydana geldiğini, patlama sırasında bir askerin öldüğü, Hinli mühendis ve 3 askerin de yaralandığını doğruladılar.

9 NATO Askeri Öldürüldü

Taliban'ın bir diğer basın sözcüsü Muhammed Yusuf Ahmedi ise Herat'ta NATO konvoyuna düzenlenen bombardımanda 9 askerin öldürüldüğünü ilan etti.

Ahmedi, saldırının bomba yüklü toyata marka araçla yapıldığını bildirdi, Patlama sonrasında 3 araçta bulunan NATO askerlerinden 9 tanesinin öldürüldüğünü, bazı askerlerin de yaralandığını açıkladı.

Diğer yandan Ahmedi, NATO askerlerinin saldırı sonrasında çevreyi yaylım ateşine tutmasıyla bazı sivillerin yaralandığını söyledi.

Taliban Son 48 Saatte İngilizlere Ait 4. Tankı da Vurdu

Taliban savaşçılarının, son 48 saat içerisinde İngiliz ordusuna ait 4. ingiliz tankını da imha ettiği öğrenildi.

Taliban’ın NATO birliklerine ve Afganistan ordusuna karşı saldırıları kış aylarında da artarak devam ediyor.
Afganistan'daki yabancı güçlere ikmal sağlamak için kullanılan ana yollardan biri olan Hayber Geçidindeki bir köprünün havaya uçurulmasıyla Pakistan'da mahsur kalan NATO'ya ait 10 kamyon Taliban savaşçıları tarafından ateşe verildiği ileri sürüldü.
Hayber Geçidi, Afganistan'da Taliban'a karşı savaşan koalisyon askerleri için hayati destek sağlıyor. Amerikan ordusu, Afgan savaşı için gerekli ikmalin yüzde 75'ini Pakistan üzerinden sağlıyor.
Aylardır yabancı askerlere giden ikmali engellemeye çalışan militanların, Hayber Geçidinde düzenledikleri saldırılarda yüzlerce kamyonu imha etmeleri ve çok sayıda şoförü öldürmeleri, Amerikalı yetkilileri Orta Asya'da alternatif ikmal yolları aramaya itiyor.
Taliban'ın operasyonlaru bununla da sınırlı değildi. Taliban sözcülerinden Zabihullah Mücahid, dün akşam 17:15 sularında Afgan ordusuna ait RENGER tipi iki askeri aracı havaya uçurdu. Kabil’le Kandahar arasındaki Vardak’ta meydana gelen çatışmada 3 Afganistan askeri ölürken bir Taliban savaşçısı da yaralandı.
Diğer yandan yine aynı saatlerde Kandahar’daki Amerika karargahına doğru hareket eden Afganis’tan ordusuna ait bir askeri araç, yola yerleştirilen mayınlarla havaya uçuruldu. Taiban sözcüsü Muhammed Yusuf Ahmedi’ye göre içinde bulunan 7 Afgan askeri de öldü. Uruzgan’da bir askeri araca düzenlenen saldırıda ise aralarında subay da olan 6 Afgan askeri öldürüldü.
Taliban’ın saldırı düzenlediği Afgan birlikleri arasında, NATO askerlerinin güvenliğini sağlayanlar da yer alıyor. Farah ilinde NATO konvoyunun güvenliğini sağlayan Afgan ordusuna ait bir askeri aracadün sabah 08:00 sularında saldırı düzenleyen Taliban savaşçıları, Afgan subayın silahlarına da el koydu, NATO birliklerine yardım malzemesi taşıyan bir araç tamamen imha edildi.
Taliban kaynaklarına göre burada yaklaşık yarım saatlik bir çatışma sürdü. Karşı tarafın yaylım ateşinden ötürü bölgede bulun 3 sivil yaralandı.
Taliban akşam saat 19:10’da ise İngiliz ordusuna ait bir tankı Kandahar bölgesinde imha etti.Ahmedi’nin verdiği bilgiye göre son 48 saat içerisinde NATO kuvvetlerine ait 4 tank havaya uçuruldu. Bu saldırıların ardından NATO kuvevtleri Kandahar’la Helmand arasında kullandıkları Jermok yolunu kullanmamaya başladılar.
Taliban savaşçıları, NATO birliklerine destek veren Laghman’daki bir polis karakoluna baskın düzenledi. Gece 01:10 sularında düzenlenen baskın sırasında polis merkezi yoğun bombardımana tutuldu. Merkez tamamen yıkılırken, çevredeki 3 askeri arasta da maddi hasar meydana geldi.
Taliban resmi sözcüsü Zabihullah Mücahid, dün yaptığı bir yazılı açıklamada, Pazartesi günü sabah saatlerinde Nuristan ilinin Kamdesh bölgesindeki bir Amerikan birliğine saldırı düzenlendiğini bildirdi.
Saat 09:30 sularında düzenlenen operasyon sırasında Amerikan karargahında büyük maddi hasar meydana geldi.
Amerika askerleri arasında ölü ve yaralıların da olduğunu tahmin eden Mücahid, bu konuda net rakam vermekten çekindi.
Mücahid ayrıca, Taliban savaşçılarıyla Amerika askerleri arasında şiddetli çatışmanın yaşandığını, Amerika ordusunun savaş uçaklarıyla, Taliban savaşçılarının olduğu bölgeyi bombaladığını, fakat herhangi bir can kaybı vermediklerini söyledi.
Taliban savaşçılarının bir süre önce de aynı karargaha silahlı baskın düzenlediği bilinmektedir.
Diğer yandan Pazartesi günü de Kanada ve İngiliz birlikleri tarafından kullanılan Kandahar havaalanına gece saat 02:25’te operasyon düzenlenmişti. Operasyon sırasında havaalanındaki bir merkez vurulmuş, içerisinde bulunan bazı NATO askerleri de yaralanmıştı. Taliban kaynakları, bombardıman sonrasında havaalanında yangının çıktığını ilan etti.
İSRA HABER
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Darfur’a ABD yardımı İncil’le geliyor Yanlarında getirdikleri binlerce Arapça İncil nedeniyle Amerikan yardım örgütü, Sudan’dan kovuldu. Yetkililer misyonerlik faaliyetlerinin ülkedeki durumu daha zorlaştıracağını bildirdi.
05/02/2009
1350.jpg
Yanlarında getirdikleri Arapça İnciller nedeniyle ABD yardım grubunun Darfur’dan kovulduğu bildirildi. SUNA haber ajansının verdiği bilgiye göre yardım ajansının yanında 3 bin 400 Arapça İncil bulundu.
Teksas merkezli “Susuzluk Yok” adlı insani grubun web sitesinde Darfur’daki çalışmalarının “temiz, güvenli ve sürdürülebilir su sağlamak” olduğu söyleniyor. Ancak sitede Müslüman Darfur’da Hıristiyan misyonerliğiyle ilgili bir bilgi bulunmuyor.
Sudanlı bir yetkili grubun yanında Arapça 3 bin 400 İncil getirdiklerini itiraf ettiklerini bildirdi. Ülkede faaliyet gösteren insani yardım kuruluşlarıyla ilgili yasalara göre yardım gruplarının misyonerlik yapmaları yasak.
Kuzey Darfur’daki insani yardım komiseri Osman Hüseyin Abdullah, grubun ellerinde neden bu kadar İncil olduğunu açıklayamadığını söyledi.
Hartum’daki Amerikan Elçiliği, “Susuzluk Yok” grubunun sınır dışı edildiğini doğrulayamadıklarını ancak grubun üyelerine ulaşamadıklarını bildirdi.
Hükümete karşı direniş başladığı 2003’ten bu yana düzinelerce insani yardım örgütü Darfur’da faaliyet gösteriyor.
Birleşmiş Milletler, 300 binden fazla insanın öldüğünü ve 2,2 milyon insanın da yerlerinden edildiğini açıkladı. Hartum’a göre bu rakam 10 bin.
Birçok direnişçi yabancılardan doğrudan ya da dolaylı destek alıyor. Özellikle komşu Çad’da askeri varlığı olan Fransa’nın parmağından söz ediliyor. Fransa, Sudanlı direnişçileri silahlandırmakla suçlanıyor. Ruanda’daki soykırımla da suçlanan Paris bunları reddetmiş, “siyasi” hataların yapıldığını söylemişti.
Darfur’daki yabancı misyoner çalışmalarının var oln durumu daha da kötüleştireceği ifade ediliyor.

 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Taza(TEMİZ) Din Hareketinin Büyük Başarısı! TAZA DİN –Temiz Din- Hareketi'nin yaklaşık 3 aydır çeşitli eylem ve basın toplantılarıyla dile getirdiği ve dünya medyasında da büyük yankı uyandıran "Kıgızistan'daki ABD üsleri kapatılsın" talebinin Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakayev'e verdiği cesaret, Bakayev'in "Gansi'de bulunan Amerikan Hava Üssünün boşaltılması" kararını almasına vesile oldu.
05/02/2009
1347.jpg
Dün itibariyle Rusya'nın Vremya Novostey gazetesinde yer alan "Kırgızistan'daki ABD Üslerinin[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] kapatılacağı" haberinin deteyları TAZA DİN Hareketi Kurmaylarının 4 Aralık2008 günü gerçekleştirdikleri basın toplantısına işaret ediyor. Dergimizde ayrıntılarını verdiğimiz basın toplantısında TAZA DİN'in meşhur bildirisi okunmuş ve Albay Suyunaliyev'in çeşitli Kırgız ve Rus televizyon ve gazetelerine röportajlar vermiş ve özellikle "Amerikan Üslerine karşı olmamızın açık sebebi, ABD ordusunun, Kırgız vatandaşlarını öldürmesi, sarhoş ABD askerlerinin halkımızı taciz etmesi ve bütün bunlara devam etmelerine rağmen, hâlâ cezalandırılmamalarıdır." Şeklinde konuşmuştu. TAZA DİN Hareketi'nin Tam Bağımsızlık yolunda
baramdergisitazadinki7.jpg
ortaya koyduğu bu vatansever iradenin tesirini Vremya Novostey gazetesi şu şekilde yorumlamış: "Amerikan askerlerinin çıkarmış olduğu bazı olaylar da Kırgızlarda Amerikan karşıtlığı görüşünün ortaya çıkmasına ve daha sonra yayılmasına da yol açtı. Dolayısıyla Bakayev'in bu kararı ülkede ciddi bir karşı koyma oluşturmayacak."



Bu son dakika gelişmesi üzerine Kırgızistan'da bulunan BARAN Dergisi Orta Asya Temsilcimiz Abdibâkî Dilmurat Yvasev dergimize şu bilgileri verdi: "Amerikan Hava üssünün kapatılması kararına karşın Rusya'nın askerî etkinliğinin ülkede artacağını ve Kırgızistan'da iki hava üssüne sahip olan Rusya'nın bugün itibariyle üslere takviye olarak 6 yeni savaş uçağını göndermesinin bunun bir göstergesi olduğu". Gönüldaşımızın verdiği diğer son dakika bilgileri ise Hükümette yaşanan istifalar; "Hükümette bulunan Batıcı bazı bakan ve bürokratlar Bakiyev'in bu kararı üzerine istifa ettiler."

baramdergisitazadin1gh1.jpg
Bakayev'in bu kararına dair hem Orta Asya temsilcimiz Dilmurat ve hem de henüz Kırgızistan'a gerçekleştirdiğimiz iade-i ziyaretten dönen heyetteki yazarımız Hasan Kapar'ın verdiği bilgiler ışığında şu değerlendirmeleri yapabiliriz:


Bakayev ve hükümeti, başta TAZA DİN –Temiz Din- Hareketi olmak üzere, ülke içindeki Anti Amerikancı kesimleri ve Rusya'yı da yanına alarak, Mart ayı için kendisine ültimatom vermiş olan Batıcı muhalefete karşı kendisini sağlama almaya çalıyor. Hükümette yaşanan istifalar da, bu çerçevede Amerika'ya karşı duruş sergileyen Bakayev'in siyasî olarak altını oymaya ve Batıcı bir Turuncu Darbe'nin hazırlıklarına yönelik.

Cumhurbaşkanı Bakayev aldığı bu kararda ülke içinde en çok TAZA DİN'in etkinliğine güvenirken gayesi de muhtemel bir Batıcı Turuncu Darbe'yi engellemek!

Önümüzdeki günler –Şubat/Mart ayları- büyük gelişmelere gebe.

Okuyucularımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz!

Baran Dergisi Sayı:105
[/FONT]
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Eymen Zevahiri Kimleri Hedef Gösterdi El Kaide Hareketi lideri Dr. Eymen Zevahiri, siyonist İsrail rejiminin Gazze'ye yönelik gerçekleştirdiği soykırım saldırılarının intikamının alınması için dünya müslümanlarına çağrıda bulunarak ABD ve İsrail hedeflerine karşı eylem yapılmasını istedi.
07/02/2009
1362.jpg
Yeni bir video kaseti yayınlayan Dr. Zevahiri büktün müslümanlardan Gazze'nin savunulması için silahlı eylemler yapmasını isteyerek "işgale karşı savaşmak bütün müslümanlara açıktır. Gazze'ye ve İslam dünyasının çıkarlarına karşı duran herkesi cezalandırın" dedi.
Kasette İsrail işgal güçlerinin bombardımanıyla yıkılmış evler ve yaralanmış Filistinlilerin hastanelere taşınması görüntülerine yer verilerek, Suud ve Mısır liderleri ile Mahmud Abbas ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Gazze'ye yönelik saldırılarda siyonist İsrail rejiminin yanında yer aldığı belirtiliyor.
Mısır rejiminin Gazze sınır kapısını kapalı tutarak büyük bir ihanet içinde olduğunu belirten Dr. Zevahiri "Gazze ambargosuna destek veren herkes düşmanımızdır" dedi.
Dr. Zevahiri yaptığı çağrıda Amerika ve İsrail'e karşı sadece protesto eylemleriyle yetinilmemesini, dünyanın her yanında Amerikan ve İsrail'in hedeflerinin vurulmasını isteyerek "Amerikan ve İsrail'in çıkarları dünyanın her bir yanına dağılmış durumda. Eğer dünyanın bazı bölgelerinde düşman çıkarlarını koruma alına aldıysa da başka bölgelerde de eyleme açık durumda" dedi.
İSRA HABER
dr_eymen_zevahiri_cagri.jpg

3
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Orta Asya da Abd Üsleri kalmadı Kırgızistan'daki üssün kapatılmasıyla ABD'nin Orta Asya'da üssü kalmadı. ABD'nin Afganistan'daki savaşına lojistik destek sağlayacak tüm üslerinin kapatılmasıyla zor duruma düştü
04/02/2009
1342.jpg
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]11 Eylül saldırılarından sonra Orta Asya'da Özbekistan, Kırgızistan gibi pek çok ülkede üs yada asker bulunurmaya başlayan ABD'nin bölgedeki tüm askeri varlığı son buldu.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]ABD Afganistan'da yürüttüğü savaş için tüm lojistik desteğini kaybetti.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]11 Eylül saldırılarından sonra uluslararası strateji uzmanları, ABD'nin saldırıları gerekçe göstererek bölgeye yerleşmeyi hedeflediğini ileri sürüyorlardı.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Savaşın başlamasının üzerinden geçen 5 yıl sonunda, bugün Kırgızistan'daki üssün de kapatılmasıyla ABD Orta Asya'daki askeri varlığını tamamen yitirmiş oldu.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bugüne kadar Orta Asya'da ABD ve NATO askeri varlığından söz etmek mümkündü. [/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]ABD’li ağırlıklı olmak üzere NATO askerleri, askeri ekipman ve askeri üsleri Özbekistan, Kırgızistan, ve Tacikistan’da konuşlandırılmaya başlanmıştı. [/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Türkiye dahil (İzmir ve Adana) birçok ülkede askeri üssü bulunan ve 11 Eylül sonrası 19 askeri üs daha açan ABD, Orta Asya bölgesinde ikili anlaşmalar ve NATO çerçevesinde faaliyet gösteriyordu.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Orta Asya bölgesinde NATO’ya üye devletlerin askerlerinin çekilmesine rağmen ABD'nin 1500 civarında askeri bölgede bulunuyordu.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Kırgızistan'daki ABD varlığı[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Kırgızistan’daki “Kant Üssü”nde bulunan Amerikan “A–10” hücum uçaklarıyla Fransız “Mirage–2000” avcı uçaklarının Afganistan’ın Bagram şehrine gönderilmesinden sonra “Gansi Üssü”nde Danimarka ve Hollanda’ya ait 15 civarında “F–16” uçağı bulunuyordu.[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Daha önce Özbekistan'daki üsler kapatılmıştı[/FONT]

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]2001 ABD’de gerçekleştirilen saldırılardan sonra ABD Özbekistan’da açılan “Karşi- Hanabad Üssü”nde Özbekistan’la 7 Ekim 2001’de yapılan anlaşmaya göre, 10 “Black Hawk” helikopter, C–130 askeri nakliye uçaklarıyla 1500 asker bulunmaktaydı. [/FONT]

ABD üs için yıllık 10 milyon dolar kira ödemişti ve Özbekistan Andican olaylarına kadar ABD’nin Orta Asya’daki en yakın müttefiki konumundaydı.

Temmuz 2005’te Özbekistan’ın ABD’ye üssün kapatılması için 6 ay süre vermesinden sonra askerler ve uçaklar “Gansi”ye nakledildi. O dönemde ABD Tacikistan ve Türkmenistan’dan sürekli üs açma girişimlerinde bulunmuş, ancak bir sonuç alamamıştı.

ABD 11 Eylül sonrasında bölgeye açtığı tüm üslerin kapatılmasıyla şimdi tüm lojistik imkanları kaybetti.

ABD'nin bölgedeki tüm askeri varlığı şu anda Afganistan'da sıkışmış durumda.
[/FONT]
 

55Bozkurt55

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Nis 2008
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..

Allah razı olsun bu konuyu açan ve destekleyenlerden.
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İşte ABD’nin tartışılan Manas üssü ABD ile Rusya'yı yeniden karşı karşıya getiren Kırgızistan'daki Manas Hava Üssü'nün ayrıntıları ..
07/02/2009
1365.jpg
Özbekistan'ın ardından Kırgızistan da ülkedeki Amerikan hava üssünü kapatacağını açıklaması, Rusya ile ABD'yi bir kez daha karşı karşıya getirdi.

Balkan ülkelerinde Füze kalkanı olayından sonra Orta Asya'da da kontrolü ABD'ye kaptırmak istemeyen Rusya'nın girişimi sonuç verdi.

Bu duruma anında tepki veren ABD, üssün kapatılmaması için hemen girişim başlattı ancak Kırgızistan bu konuda kararlı olduğunu duyurdu.

ABD'nin bu kadar ısrarlı olmasının nedeni, MANAS'ın taşıdığı stratejik önemden kaynaklanıyor.

ABD'de yaşanan 11 Eylül saldırısından sonra Kırgızistan'ın Manas havaalanına kurulan Amerikan üssü 11 Eylül saldırısında ölen İtfaiye şefi Peter Ganci adını aldı. Daha sonra Amerikan Hava Kuvvetleri talimatlarınca, ABD dışındaki askeri tesislerde, "ulusal kahramanların" isimleri kullanılmadığı için üssün adı yeniden Manas olarak değiştirildi.

Yıllık 150 milyon ABD doları ayırdığı belirtilen hava kuvvetleri, bunun içinden 17,5 milyon doları ise Kırgız hükümetine kira bedeli olarak ödendiği belirtiliyor.

manas.jpg

ABD ve uluslararası havacılıkta kullanılan uçak alanları

Afganistan'a karşı oluşturulan koalisyon gücüne lojistik destek noktası olan Manas'ta ABD KC-135, İspanyol C-130 ve Fransız C135 FR uçakları bulunuyor.

manas.20090207125751..jpg

KC-135 Tanker uçağı

Manas Üssünde dokuz adet havada benzin nakli yapabilen uçak ve kargo uçakları da var.

Amerikalı askeri personelin bulunduğu Manas hava üssü, Afganistan`a askeri kargo uçaklarının ulaştırılmasında en önemli lojistik destek noktası.

manas.20090207125627..jpg

ABD KC-135, İspanyol C-130 ve Fransız C135FR uçağı

21 Aralık 2001 yılında göreve başlayan hava üssü için Kırgızistan Devlet Başkanı Bakiyev'in 8 yıldır bulunan ABD üssü görevini tamamladığı açıklaması ile üssün kaldırılacağı gündemde.

İlk açıldığı yıllarda operasyona destek vermek için Avustralya, Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç ve Güney Kore askerlerdi bulunuyordu. Halı hazırda Manas üssünde 1000'e yakın Amerikalı, İspanyol ve Fransız askeri görev yapıyor. ABD KC-135, İspanyol C-130 ve Fransız C135FR uçağı var. Manas Hava Üssü'nde dokuz adet havada benzin nakli yapabilen uçak ve kargo uçakları da bulunuyor.

manas.20090207125926..jpg

KC-135 uzun menzilli bombardıman ucaklarının havadan yakit ikmalini saglamayan uçaklar

ABD'NİN MANAS GİRİŞİMİ

ABD, Kırgız lider Bakiyev'in kapatılacağını açıklamasına rağmen Manas'taki üs konusunda ısrarını sürdürüyor. ABD'nin Kırgızistan büyükelçiliği, üssün kapatılmaması konusunda temaslarda bulunuyor.

manas.20090207130056..jpg

Manas Hava Üssü'nün kuşbakışı görüntüsü

ABD Büyükelçiliği, üssün kapatılacağına dair kendilerine resmi bir bildiri gelmediğini kaydetti. Elçilik açıklamasında, "Manas hava üssünün geleceği konusunda Kırgız yetkililerle görüşmelerde bulunuyoruz. Görüşmelerimiz devam edecek" denildi.

Başkent Bişkek yakınlarındaki Manas Üssü'nde bin ABD askeri var. Üss, ABD'nin Afganistan'daki askeri faaliyetleri içi hayati bir önem arz ediyor. Üssün önümüzdeki aylarda daha da ehemmiyet kazanması bekleniyor.

manas.20090207130308..jpg

ABD'nin kiraladığı alan

RUSYA, ABD'NİN VARLIĞINDAN RAHATSIZ

Rus yetkililer, zamanında Sovyetler Birliği'nin hakimiyetinde olan Orta Asya'da Amerikan bölgedeki varlığından büyük bir rahatsızlık duyuyor. Rusya halen bu ülkelerde nüfuzunu sürdürmek istiyor.

Kırgız lidere Bakiyev'in üssün kapatılacağını Moskova'da açıklaması, Rusya'nın buraya verdiği önemi vurgusu olarak değerlendiriliyor. Rusya, üssün kapatılması için Kırgızistan'a önemli mali teşvikler verdi.

Kaynka: Dünya Bülteni
 

HÜZÜNLE DOLUYUM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..


*********************************************
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..


*********************************************
..........
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..


*********************************************
...............
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Yukardada belirtildiği gibi o üs Amerikanın Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgeyi işgali için Anadoluyu mesken tutmuş bir yerdir....Yani Anadoluda ki işgal edilmiş olan bir yer...

Bu Askeri Üssün DERHAL Kapatılması gerek...Bunu dünde dillendirdi bu halk ve bugünde biz dillendiriyoruz...

Emperyalizm Bugün hem Anadolu da hemde onun bağlı bulunduğu Büyük Doğu Coğrafyasına Askeri üslerle yerleşme peşindedir...Ortadoğu,Orta Asya -Türkistan'da ,ve Anadolu da kesinlikle bu üslere yer yoktur ..

Öz yurdunda Garip,Öz vatanımızda Parya statüsünde yaşamamak için ,geleceğimiz ,çocuklarımız ve Tarihimizden aldığımız ruh potansiyelimizle , Bu Askeri üsse HAYIR diyoruz...







AMERİKAN EMPERYALİZMASI İŞGAL ÜSSÜ OLARAK ANADOLUYU KULLANAMAZ...




İNCİRLİK DERHAL KAPATILSIN !..


*********************************************
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt