Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

------Hâl Dili------ (3 Kullanıcı)

şekerleme

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Haz 2009
Mesajlar
490
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
“Şeklen namaz kılan, oruç tutan çok kimse vardır; fakat İslâm’ın koyduğu sınırları gözeten, haram ve şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi kimseler pek azdır. Haklı ile haksız, samimi olan ile samimi olmayanın arasını ayıran ölçü, işte bu takva ve sakınma, yüce Allah’tan gerçek manada korkma, saygı duyma halidir.”
:) emeğe sağlık
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Rabbanî Alim

Büyük arif Bayezid-i Bistamî k.s. şöyle der:

“Kitapta yazılanları ezberleyen kimse hakikatte alim değildir; çünkü ezberlediğini unuttuğu zaman cahil olur. Gerçek ilim sahibi ezber yapmadan ve ders okumadan ilmini dilediği an yüce Rabbinden alır Kendine ledün ilmi verilir. Bu mertebeye ulaşan kimseye ise âlim-i rabbanî denir.”

Allah Alimlerimizi arttırsın

Amin inşaALLAH kardeşim gözlerine sağlık katkınız için teşekkür ederim..
Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sadakatin Böylesi

Büyük veli Ebu Osman Mağribî tasavvuf yoluna girme sebebini şöyle anlatır:

“Tevbe etmemin ve tasavvuf yoluna girmemin sebebi şudur:

Bir atım ve köpeğim vardı. Her gün avlanmak için Cezayir şehrine giderdim. Bir de ahşap bir kabım vardı, onunla da süt içerdim. Yine bir gün bu kapla süt içecekken köpeğim havlayarak üzerime geldi, sütü içmeme engel oldu. Sürekli havlıyordu. Tekrar içmek istediğimde yine engel oldu. Üçüncü defa denediğimde yine mani oldu ve sütü kendi içti. Az sonra hayvan şişmeye başladı ve çok geçmeden öldü.

Sonradan, o sütten bir yılanın içtiğini gördüğü için köpeğimin bana mani olduğunu, benim için kendisini feda ettiğini anladım. Bir köpeğin bile sahibine böyle sadakat göstermesi beni sarstı. Yüzümü sahibime dönmem gerektiğini anladım, tevbe edip tasavvuf yoluna girdim”.

Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-Üns.
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Otuz Yıllık Pişmanlık

İmam Kuşeyrî hazretleri, meşhur velî Serî Sekatî hazretlerinin ne kadar takva sahibi ve ince ruhlu olduğunu şöyle anlatır:

“Serî Sekatî bir gün dedi ki:

– Otuz seneden beri bir elhamdülillah sözü için istiğfar ediyorum.

Kendisine;

– Bu nasıl oldu, diye sorduklarında şöyle cevap verdi:

– Bir gün Bağdat’ta benim de dükkanımın bulunduğu çarşıda yangın çıkmıştı. Yangını gören bir adamla karşılaştım.

Bana;

– Senin dükkanın kurtuldu, ona bir şey olmadı, diye müjde verdi. Bunun üzerine ben de “elhamdülillah” deyiverdim. Fakat bir an sonra, müslümanların başına gelen bir musibette onların acısını paylaşmak yerine önce kendi nefsimi düşündüğümü fark ettim. İşte bunun için o esnada söylediğim söylediğim bu söze otuz senedir nedamet duyuyorum”.

İmâm Kuşeyrî, Risâle
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Hz. Ali ile Karınca

Hz. Ali r.a. bir gün yolda aceleyle giderken bir karıncayı incitti. Karınca elini ayağını oynatarak çırpınmaktaydı. Hz. Ali karıncanın aczini görünce üzüldü. O bir arslandı ama bir karıncanın halinden perişan hale düştü. Karıncanın toparlanıp yürümesi için bir hayli ağladı, birçok çareye başvurdu. Fakat nafile...

O gece rüyasında Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.’i gördü. Hz. peygamber ona dedi ki:

– Ey Ali! Yolda acele etme! İki gündür bir karınca yüzünden gökler yasa boğuldu. Buna da sen sebep oldun. Yoldaki karıncayı incittin. Öyle bir karıncayı incittin ki hakikatten haberdardı. İşi gücü Allah’ı zikretmekti.

Hz. Ali titremeye başladı. Allah’ın aslanı, bir karınca yüzünden tuzağa düşmüştü. Sonunda Hz. Peygamber s.a.v. dedi ki:

– Merak etme! Allah indinde şefaatçin yine o karınca olacaktır. ‘Yâ Rabbi! O bu işi kasten yapmadı.’ diyecektir.

. . .

Ey yiğit kişi! Bil ki böyle bir aslanın bir karıncaya karşı bu hale düşmesi dinî hassasiyetten kaynaklanıyor. Görüldüğü üzere Hz Ali gibi aslan kuvvetine sahip bir yiğit bile, bir karınca yüzünden nasıl dertlere düştü.

Hak’tan haberdar olan, Allah’ın emrine uyan kişiye ne mutlu!

Eğer tam bir cehaletle yolculuk edersen padişah bile olsan yoksul sayılırsın. Önce yola bakmak, sonra yürümek gerek. Çünkü yolu görmeden yolculuk olmaz. Yolu görmeden yola ayak basarsan sonunda baş aşağı olursun.

İlâhinâme
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44


İçini Allah Bilir

Büyüklerden biri, kendini tamamen ibadete vermiş birine sorar:

– Falan derviş hakkında ileri geri konuşuyorlar, sen ne dersin?

Âbid kişi şu cevabı verir:

– Görünüşte bir kusurunu bilmem, içini de Allah bilir.

Derviş kıyafetinde olan kişiyi derviş bilin, inceden inceye araştırıp yorulmayın. Bilgin kişi için de iyi düşünün, gizli kalmış yönlerini araştırmayın.

Şeyh Sa’di Şirazî, Gülistan

Hayırlı ve bereketli cumalar olsun..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yemeğin Hakkı

İbn A’bad anlatıyor:

Hz. Ali r.a. bir gün bana:

– Ey İbn A’bad, yemeğin hakkı nedir bilir misin, diye sordu.

– Nedir ey Ebu Tâlib’in oğlu, dedim.

– “Bismillah, Allahım verdiğin rızıkları bizim için bereketli kıl.” demendir, dedi. Sonra;

– Yemeğin şükrü nedir, diye sordu.

– Onun şükrü nedir, diye kendisine sordum.

– “Bizi yediren ve içiren Allah’a hamd olsun.” demendir, buyurdu.

Hilyetü’l-Evliyâ
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sorular Cevaplar

Bir gün Hz. Ali ile oğlu Hz. Hasan (Allah onlardan razı olsun) arasında şu konuşmalar geçer.

– Ey oğul, doğruluk nedir?
– Kötülüğü iyilikle savmaktır.
– Peki, şeref nedir?
– Dostlara iyi davranmak, hataları kabullenmektir.
– Mürüvvet nedir?
– İffetli ve dürüst olmak... Malı helal yoldan kazanmak, yerinde harcamaktır.
– Şefkat nedir?
– Kendinden zayıf olana bakmak, düşmüş olanları koruyup gözetlemektir.
– Alçaklık nedir?
– Kişinin sadece kendi nefsi için elde edip kazanması ve yalnız sevdiği şeyler için harcamasıdır.
– Cömertlik nedir?
– Darlıkta ve bollukta harcama yapmak, ihsanda bulunmaktır.
– Cimrilik nedir?
– Kişinin elinde bulunan malları üstünlük, harcadıklarını ise ziyan olarak görmesidir.
– Kardeşlik nedir?
– Darlıkta ve bollukta iyilik yapmaktır.
– Korkaklık nedir?
– Arkadaşa karşı cüretkâr olmak, düşmana karşı ise geri durmak, ondan kaçmaktır.
– Asıl ganimet nedir?
– Takva sahibi olmaya gayret etmek, dünyevî şeylere değer vermemektir.
– Hilm (yumuşak huyluluk) nedir?
– Öfkeye hakim olmak, nefsin arzularına engel olmaktır.”

Ebu Nuaym İsfahânî, Hilyetü’l-Evliyâ

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ömer Olarak Gittim Ömer Olarak Döndüm

Bir gece vakti halife Ömer b. Abdülaziz rh.a. bir şeyler yazıyordu, yanında da bir misafiri vardı. O sırada lambanın sönmek üzere olduğunu fark ettiler.

Misafir:

– Ben lambayla ilgileneyim, yağ koyayım, dedi. Halife:

– Misafire hizmet ettirmek asaletten değildir, dedi. Misafir:

– O halde hizmetçiyi kaldırıyorum.

Halife:

– Hayır, olmaz. O şimdi yeni uykuya dalmıştır, dedi.

Sonra kendisi kalktı, kabı getirip lambaya yağ koydu. Misafiri dedi ki:

– Ey müminlerin emiri, neden bu işi kalkıp kendiniz yaptınız.

Ömer b. Abdülaziz rh.a. ona şu cevabı verdi:

– Ne olmuş ki! İşte Ömer olarak gittim, Ömer olarak döndüm.

Kuşeyrî, Risâle
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Her Şey O’nu Anıyor

Tasavvuf büyüklerinden Ebu Abdurrahman Sülemî k.s. anlatıyor:

Şeyh Ebu Osman’ın yanında bulunuyordum. O esnada birisi kuyudan su çekiyor, dönen kuyu çarkından ses geliyordu. Şeyh:

– Ey Sülemî! Şu çarkın ne dediğini biliyor musun, diye sordu.

– Ne diyor ki, dedim.

– Allah, Allah diyor, diye cevap verdi.

Tezkiretü’l-Evliyâ

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İyiliğinize Layık Değil Ama...

Bir gün bir adam Hasan Basrî rh.a. hazretlerine gelerek,

– Falan kimse senin gıybetini yapıyor, hoşuna gitmeyecek sözleri arkandan konuşuyor, dedi.

Hasan Basrî hazretleri, sözü edilen o adama bir tabak yaş hurma gönderdi ve şöyle dedi:

– Duyduğuma göre iyiliklerini, sevaplarını bana hediye etmişsin. Ben de onlara karşılık bu hurmaları hediye etmek istedim. Hediyenin tam karşılığını vermeye güç yetiremiyorum, bunun için beni mazur gör.

İmam Gazâlî, İhyâ
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44

“Sakın nefsine uyup bir can incitmeyesin.
Hüsn ü edebi koyup bir can incitmeyesin.

El ile dövseler de dil ile sövseler de
Bin kez incitseler de bir can incitmeyesin.

Hepsi kardeşlerindir yolda yoldaşlarındır
Halde haldaşlarındır bir can incitmeyesin.

Beyhude canın sıkıp insanlığından çıkıp
Dil (gönül) kâbesini yıkıp bir can incitmeyesin.”

Seyyid Osman Hulusi Darendevî, Divan

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İhlâslı Olacağım Derken..

Fakir bir genç vardı. Büyük sûfi Ebu Said Harraz k.s. hazretlerinin meclisinden ayrılmaz, onun isteklerini yerine getirmeye çalışır, fakirlere hizmet eder, koşturur dururdu.

Bir gün Ebu Said Harraz hazretleri işlerde ihlâstan bahsetti. Fakir genç bu sözlerin kendisine söylendiğini sandı, incindi, hizmeti terk etti. Gencin işleri bırakması Ebu Said Harraz hazretlerine dokundu, gence sordu:

– Ey oğul, kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için koşturuyordun, sonra bırakıverdin. Sebebi nedir?

Genç dedi ki:

– Efendim, siz ihlâs hakkında bazı şeyler anlattınız. Ben de işlerime gösteriş karışmasından korktuğum için yaptığım işleri bıraktım.

Bunun üzerine Ebu Said Harraz k.s. şöyle buyurdu:

– Evlat, gafil olma, dikkat et! İhlâs kaygısı, yapılan işleri engellemez. Akıllı kimse de ihlâs korkusuyla amellerini terk etmez. Çünkü o zaman hem ihlâsı hem de ameli kaybetmiş olur. Ben sana yaptığın işleri terk et demedim, işlerinde ihlâslı ol, dedim. Fakat görüyorum ki ihlâsı ararken salih amellerden geri kaldın, bu durumun bize zararı dokundu. Sen yapmakta olduğun hizmetlere devam et ama işlerinde de Allah için ihlâslı ol.

Ebu Tâlib Mekkî, Kûtu’l-Kulûb
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Hacı Bayram veli ve Akşemşeddinin in menkıbeleri;

Akşemseddin Hacı bayram velinin ünün duyar ve ona talebe olmayı taleb etmektedir.
Hacı bayram ın yanına gider . Bir bakar ki Hacı bayram Para topluyor insanlardan

Akşemseddin bu Veli olamaz deyip dönüp gider. (kötü hüsnü zan eder)

Akşemseddin yolu boyunca bir hana ugrar ve orada uyur.

Rüyasında boynuna bir zincir gecirilmiştir. ve zincirin ucunu zorla Hacı bayram hazretleri cekmektedir.

Bu rüyadan uyanınca Akşemseddin yanlış yaptığını anlar.

Hacı bayram a geri döner.

Hacı bayram ona kırgındır. böyle kötü zan edip gittiğini Allahın iziniyle bilmektedir.

Akşemseddin Hacı bayramın sofrasına yanaşır ama kimse ona ilgi göstermez.

Akşemseddin de gider köpeklerin tasından yemeye başlar.

Hacı bayram cocuk kalbimize cabuk girdin ZİNCİR ZORUYLA GETİRİLMİŞ OLSANda der.

hacı bayram bunu ak şemseddin söylemeden bilmektedir
 

Kemahlı_24

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Şub 2011
Mesajlar
5,140
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Beylerbeyi
İyiliğinize Layık Değil Ama...

Bir gün bir adam Hasan Basrî rh.a. hazretlerine gelerek,

– Falan kimse senin gıybetini yapıyor, hoşuna gitmeyecek sözleri arkandan konuşuyor, dedi.

Hasan Basrî hazretleri, sözü edilen o adama bir tabak yaş hurma gönderdi ve şöyle dedi:

– Duyduğuma göre iyiliklerini, sevaplarını bana hediye etmişsin. Ben de onlara karşılık bu hurmaları hediye etmek istedim. Hediyenin tam karşılığını vermeye güç yetiremiyorum, bunun için beni mazur gör.

İmam Gazâlî, İhyâ


harika bir paylaşım olmuş ALLAH razı olsun..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Madem ki Seviyorsunuz..

Bir gün İmam Şiblî k.s. hazretlerinin yanına bir grup insan geldi. Hazret onlara;

– Siz kimsiniz, diye sordu.

– Biz seni sevenleriz, dediler.

Şiblî hazretleri birden onlara yöneldi ve üzerlerine doğru taş atmaya başladı. Adamlar şaşırdılar, kaçmaya başladılar. Şiblî hazretleri arkalarından şöyle seslendi:

– Neden kaçıyorsunuz? Eğer beni gerçekten seviyor olsaydınız her şeyim size sevimli gelirdi. Verdiğim sıkıntıdan da kaçmazdınız, sabrederdiniz!..

[Büyük sûfi bu yaptığı ile Allah’ı sevdiğini iddia eden, O’nun hükmüne razı görünen kulların bela ve musibetlere de sabretmesi gerektiğine dair çarpıcı bir ders veriyor.]

İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Hayvanların Hürmeti..

Anlatıldığına göre, meşhur velî Bişr-i Hafî k.s. hazretleri daima yalın ayak gezerdi. Hayvanlar ona hürmeten sokakları kirletmezlerdi. Bir gün adamın biri yolda hayvan dışkısı görünce; “Eyvah! Bişr-i Hafî gitti!” diye feryadı bastı. Araştırdılar, adamın dediği doğru çıktı.

– Bunu nasıl anladın, diye sordular. Dedi ki:

– O hayatta olduğu sürece Bağdat’ın hiçbir sokağı hayvan tersiyle kirlenmemişti. Artık öyle olmadığını görünce anladım ki, Bişr artık hayatta değil.

Feridüddîn Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kayıktaki Sarhoş Gençler

Velilerin büyüklerinden Maruf Kerhî k.s. bir gün bir toplulukla birlikte Dicle Nehri’nin yakınından geçiyordu. O esnada bir grup genç, kayık içinde içki içip eğleniyordu. Nehrin kenarına vardıklarında yanındaki kişiler Hazret’e dediler ki:

– Ya Şeyh! Dua et de Hak Tealâ bunların hepsini suya batırsın. Böylece şu musibet ortadan kalksın.

Bu talep üzerine Maruf Kerhî k.s. “Haydi ellerinizi semaya kaldırın..” dedi ve kendisi de ellerini kaldırarak:

– İlahî! Bu gençleri şu cihanda neşelendirip hoş bir hayat verdiğin gibi onlara ahirette de hoş bir hayat bahşet, onları neşelendir, diye dua etti.

Yanındakiler şeyhin bu duasına şaşırarak:

– Ey Şeyh, biz bu duanın sırrını anlamadık, dediler. O da:

– Sırrı ortaya çıkana kadar bekleyin, buyurdu.

O sırada gençler Hazreti görünce utanıp yaptıklarına pişmanlık duyarak sazlarını kırdılar, içkilerini döktüler. Ağlıyorlardı. Şeyh’in yanına gelip tevbe ettiler. Bunun üzerine Maruf Kerhî hazretleri yanındakilere şöyle dedi:

– Gördünüz mü?.. Kimseyi batırmadan, kimsenin canını yakmadan dileğimiz nasıl gerçekleşti de gençler sarhoşluk belasından kurtuldular.

Feridüddîn Attar, Tezkiretü’l-Evliya

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt