Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

------Hâl Dili------ (3 Kullanıcı)

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Boş Beşik

Bir genç dikbaşlılık yaparak annesine isyan etmişti. Yüreği sızlayan zavallı anne beşiği getirip önüne koydu ve dedi ki:

— Ey vefasız! Sen küçükken ben sabahlara kadar uyumazdım. Bir zamanlarzayıf, güçsüz, sürekli ağlayan ufak bir çocuktun. Senin için uykusuzkalırdım. Şu beşikte hiçbir şeyden habersiz yatarken yüzüne konansineği kovacak halin bile yoktu. Şimdi büyüdün, güç kuvvet sahibioldun. Bir gün mezar beşiğinde aynı acziyete düşüp yine o halegeleceksin. Üzerindeki karıncayı kovamayacak, bu parlayan gözler âmâolacak, kurda karıncaya yem olacaksın. Şeyh Sadi Şirâzî, Bostan


Bilgin ile Dedikoducu

Adamın biri bir başkası için ileri geri konuşmaya başlamıştı. Orada bulunan büyük bir bilgin ona şunları söyledi:

— Yanımda başka birisini kötüleyip beni de onun hakkında kötüdüşüncelere sevk etme! Varsayalım senin bu söylediklerinden dolayı oadamın saygınlığı eksilmiş olsun. Fakat onun bu eksikliği seninsaygınlığını yükseltmez ki!.. Şeyh Sadi Şirâzî
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kim Kimdir?

Bir gün Abdullah ibn Mübarek rh.a.’e sorulur:

— Size göre kâmil insanlar kimlerdir?

İbn Mübarek:

— İlmiyle amel eden ihlâs sahibi alimlerdir.

— Peki, sizce gerçek hükümdarlar, yöneticiler kimlerdir?

— Dünya sevgisini kalplerine koymayıp zühd sahibi olanlardır.

— Peki, sefil olanlar kimlerdir?

İbn Mübarek rh.a. bu soruya da şu cevabı verdi:

— İlmini, amelini ve dinini kullanarak dünyalık peşinde koşan kimselerdir. İmam Şa’rânî, Tenbîhu’l-Muğterrîn

Öyle Bir Kalbe Gir ki...

Bayezid Bistâmî k.s. hazretlerine bir kimse gelerek kendisine öğüt vermesini istedi ve:

– Bana yüce Rabbimize yaklaştıran bir amel söyler misiniz? Onu yaparak Allah’a yaklaşayım, rızasını kazanayım, dedi.

Bayezid hazretleri de şu tavsiyede bulundu:

– Allah’ın sevgili kullarını, evliyaları sev, onlar da seni sevsinler.Zira yüce Rabbimiz onların kalplerine nazar eder. Umulur ki Hak Tealâ,onlardan birinin kalbinde senin ismini görüp seni bağışlar. Abdülmecid Hânî, Hadâikü’l-Verdiyye

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bakır Kap

Son asrın büyük velilerinden Gavs-ı Bilvanisî Seyyid Abdulhakim k.s. hazretleri şöyle der:

“İnsan aynen bakır bir kaba benzer. Şayet o bakır kap kalaylanıp temizlenmezse kirlenir, zehirli pas tutar ve artık onda yemek yenmez. Şayet bir kimse bu kaptan yemek yerse pastan dolayı zehirlenir. İnsan da işte aynen böyle, bakır kaba benzer. İnsanın hem dışı hem de içi ibadetle, namazla, oruçla, Yüce Allah’a itaat etmekle, O’nun rızasını gözetmekle temizlenir.”

Seyyid Abdulhakim el- Hüseynî, Sohbetler


Kulluk Sebebi

Bir gün Süfyan-ı Sevrî k.s. hazretleri, Rabia Adeviyye k.s. hazretlerine:

– Herkes kendine göre bir sebeple Allah’a kulluk ediyor (kimi korkudan, kimi cennet isteğinden..), sen hangi sebeple Allah’a kulluk ediyorsun, diye sordu. Rabia Adeviyye şu cevabı verdi:

– Ben Allah’a O’ndan korktuğum için kulluk etmiyorum. Böyle olsaydı, sahibinden korktuğu için çalışan kötü hizmetçi gibi olurdum. Cennet sevgisiyle de ibadet etmiyorum. Bu durumda da sahibi kendisine bir şey verince çalışan kötü bir hizmetçi gibi olurdum. Ben Allah Tealâ’ya ancak O’nu sevdiğim, O’nun hoşnutluğunu ve vuslatını istediğim için ibadet ediyorum.

Ebû Tâlib Mekkî, Kûtu’l-Kulûb

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bir Evliya Bir Şahit

Seyyid Abdülhakim Bilvanisî k.s. Hazretleri, Şeyh Ahmed Haznevî k.s. Hazretleri’nin yanında fıkıh ilminde icazetini aldıktan sonra bir müddet daha tasavvufî terbiyeye devam etti. Henüz halife olmadığı o günlere ait bir anısını şöyle anlatıyor:

“Bir gün Şah-ı Hazne (Şeyh Ahmed Haznevî k.s.) bana:

– İbriği al ve benimle gel, dedi. Ben de denileni yaptım. O önde ben arkada ilerledik. Neredeyse etrafımızda hiç ev kalmamıştı. Bana,

– İbriği yere bırak, dedi. Bıraktım. Herhalde abdest alacak diye düşündüm. Birden her iki kolumu da sıkıca tutarak beni kucakladı ve şöyle dedi:

– Allah’a yemin et! Vallahi billahi de! Sana soracağım soruya doğru cevap vereceğine söz ver, dedi. Ben de ne soracaksa doğru söyleyeceğime dair yemin ettim. Bana şöyle dedi:

– Sen icazetli bir âlimsin. Söyle bana, bende İslâm’a aykırı bir uygulama oldu mu? Benim, Allah’ın emirlerine aykırı bir iş yaptığım oldu mu? Bak yemin ettin, doğruyu söyle, dedi.

Onun bu sözleri üzerine gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ne diyebilirdim ki? Tekrar o:

– Yemin ettin, doğruyu söyle. Allah için benden gizleme, hak olarak ne biliyorsan onu söyle, dedi. Ben:

– Vallahi billahi senden Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına muhalif hiçbir uygulama görmedim. İslâm’a ters bir işine hiç şahit olmadım, dedim.

Şah-ı Hazne k.s. bu cevap üzerine beni serbest bıraktı.

O her işinde çok titizdi. Kendisini sık sık kontrol ederdi. Allah’ın emirlerine aykırı davranmamak için çok gayretliydi. O bu yüzden sürekli manen ilerliyordu. Müritleri arasından nice halifeler çıkarıyordu. Ümmetin hidayetine vesile oluyordu.” (Altın Silsile, Semerkand Yay.)

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ne Zulüm, Ne Gıybet

Şeyh Sa’dî Şirazî k.s. gıybetin kötülüğünü şöyle bir misal vererek anlatır:

“Bir genç, zalimliği ile meşhur hükümdar Haccac hakkında:

– O, kan dökücü, taş kalpli, acımasız, insanların ahından, feryadından korkmayan biridir. Ya Rabbi, senden korkmayan, halka acımayan bu adamdan intikamını sen al, şu zalimi ortadan kaldır, diye söylenip duruyordu.

Bu sözler görmüş geçirmiş yaşlı bir zatın kulağına ulaştı. O delikanlıya öğüt vermek amacıyla şunları söyledi:

– Evet, doğru. Haccac’dan mazlumun hakkı mutlaka alınacak, bunda şüphe yok. Fakat bu gıybetini de senden soracaklar. Yaptığın kâr değil zarardır. Sen Haccac ve onun hayatıyla uğraşmaktan vazgeç. Ben ne onun zulmünü iyi bulurum ne de senin yaptığın gıybeti beğenirim.”

Ömür kadehi dolduğu zaman işlediği günahlar, kara defterli bahtsız kimseyi cehenneme sürükler götürür. O zalime acıyan bulunmaz. Besbelli o yalnız gitmesin diye gıybetçi de onun peşine takılır.

Şeyh Sa’dî Şirazî, Bostan
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yeryüzünün Reyhanları

Yahya b. Muaz rh.a. şöyle der:

“Allah Tealâ’nın veli kulları yeryüzünde birer reyhandır. Müritler onu kokladıkları vakit, kokusu kalplerine ulaşır ve bu sayede Rablerine özlem duyarlar.”

Tenbîhü’l-Muğterrîn


Bir Gönüle Gir ki...

En çok hadis nakleden sahabi Ebu Hüreyre r.a., salih kimseleri sevmek, onların gönlüne girmek hususunda şunları söyler:

“Kıyamet gününde kul, Allah Tealâ’nın huzuruna getirilir. Allah Tealâ da ona: “Benim için veli bir kulumu sevdin mi? Seni onun hatırına bağışlayayım..” diye sorar.

Bu nedenle salih zatları seviniz, onların desteklerini alınız. Zira kıyamet gününde devlet onlarındır.”

İmam Şa’rânî, Tenbîhü’l-Muğterrîn
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Beş Sebep

Ebu Muhammed Mervezî rh.a. şöyle der:

“Şeytan, işlediği şu beş şeyden dolayı bedbaht olmuştur:

• Günahını itiraf etmedi.

• İşlediği günaha pişman olmadı.

• Kendini kınamadı, ayıplamadı.

• Hemen tevbeye yönelmedi.

• Allah Tealâ’nın rahmetinden ümidini kesti.

Adem a.s. ise şu beş özelliğinden dolayı saadet ehlinden olmuştur:

• Günahını itiraf etti.

• Yaptığı hatadan dolayı pişmanlık duydu.

• Nefsini kınayıp, ayıpladı.

• Vakit kaybetmeden hemen Allah Tealâ’ya tevbe etti.

• Allah Tealâ’nın rahmetinden ümidini kesmedi.

Tenbîhü’l-Muğterrîn

 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,120
Tepki puanı
8,195
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

54989499.jpg


Hayat ne garip bugünlerde ;
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı !..
Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz..!
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı !..
Diplomamız bol ama sağduyumuz az..!
Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..!
Sorumsuzca para harcıyoruz a...ma az gülüyoruz..!
Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz !..
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz..!
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz !..
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik..!
Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz !..
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik..!
Hayata yıllar ekledik, yillara hayat katamadık !..
Ay' a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz..!
Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz !..
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik..!
Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık !..
Çok yazıyor ama az gelişiyoruz..!
Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz !..
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla..!
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı !..
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi..!
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı !..
Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz..! Dünya barışı der, silahlanırız !..
Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız..!

Yani bugünlerde ; Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı !..
Güzel evlerin yuva olamadığı..!
Kısa seyahatlerin, kağıt mendil gibi ilişkilerin ;
Yıka çık gönüllerin, tek geceliklerin !..
Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin..!
Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu ;
Günlerde yaşıyoruz !...*
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
54989499.jpg


Hayat ne garip bugünlerde ;
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı !..
Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz..!
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı !..
Diplomamız bol ama sağduyumuz az..!
Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..!
Sorumsuzca para harcıyoruz a...ma az gülüyoruz..!
Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz !..
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz..!
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz !..
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik..!
Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz !..
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik..!
Hayata yıllar ekledik, yillara hayat katamadık !..
Ay' a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz..!
Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz !..
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik..!
Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık !..
Çok yazıyor ama az gelişiyoruz..!
Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz !..
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla..!
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı !..
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi..!
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı !..
Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz..! Dünya barışı der, silahlanırız !..
Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız..!

Yani bugünlerde ; Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı !..
Güzel evlerin yuva olamadığı..!
Kısa seyahatlerin, kağıt mendil gibi ilişkilerin ;
Yıka çık gönüllerin, tek geceliklerin !..
Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin..!
Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu ;
Günlerde yaşıyoruz !...*

Ve Aleykümselam kıymetli abim
Rabbim razı olsun çok çok güzel bir yazı emeğine sağlık katkın için çok teşekkür ederim..
Malesef yazılanların hepsi doğru..
Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Cahil Cüreti

Büyük veli İmam Şa’rânî k.s., dinî bilgiden yoksun olduğu halde sufi kisvesi altında bazı tasavvufî kavramlardan yerli yersiz bahsedip etrafına cahilleri toplayan kimselerden bahsediyor ve başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor:

Etrafında kendisine inanan bir cemaatle birlikte, bilgisi ve nasibi olmadığı halde tasavvuftaki “fena” ve “beka” mertebelerinden çokça bahseden bir kişi yanıma geldi, günlerce benimle kaldı. Bir gün bu kişiye:

– Bana abdestin ve namazın şartlarını söyle, bunlar nelerdir, dedim.

– Ben hiç ilim okumadım, diye cevap verdi. Adama dedim ki:

– Kardeş! İbadetleri Kur’an ve Sünnet’e göre usulünce yapmak, bütün İslâm alimleri tarafından icma ile kabul edilen farz bir emirdir. Farz ile mendubu, haram ile mekruhu birbirinden ayıramayan kimse cahildir. Cahil kimseye ise ne zahir meselelerde ne de bâtın yolunda uymak kesinlikle caiz değildir!

Adamın adeta dili tutuldu, cevap veremedi. O günden sonra benimle ilişkisini kesti. Bu yanlış tutumuyla etrafa kötü örnek oluyordu, böylece Allah Tealâ beni ondan kurtardı.

İmam Şa’rânî, Tenbîhü’l-Muğterrîn

 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Beş Sebep

Ebu Muhammed Mervezî rh.a. şöyle der:

“Şeytan, işlediği şu beş şeyden dolayı bedbaht olmuştur:

• Günahını itiraf etmedi.

• İşlediği günaha pişman olmadı.

• Kendini kınamadı, ayıplamadı.

• Hemen tevbeye yönelmedi.

• Allah Tealâ’nın rahmetinden ümidini kesti.

Adem a.s. ise şu beş özelliğinden dolayı saadet ehlinden olmuştur:

• Günahını itiraf etti.

• Yaptığı hatadan dolayı pişmanlık duydu.

• Nefsini kınayıp, ayıpladı.

• Vakit kaybetmeden hemen Allah Tealâ’ya tevbe etti.

• Allah Tealâ’nın rahmetinden ümidini kesmedi.

Tenbîhü’l-Muğterrîn


Selamın Aleyküm Gülsengül Kardeşimiz ...
Uzunca bir süredir ayrı kaldığımız yazılarınızı okuma fırsatı verdiği için yüceler yücesi Rabbimize şükrediyor,siz değerli kardeşimizin gayretlerinin devamını görmekten sonsuz mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.Sizlere herzaman olduğu gibi tebriklerimi iletiyorum.Bizlerde okuduklarımızı hayatımıza tatbik edebilme gayretlerimize Rabbimiz güç versin inşaAllah.
Şeytanın düştüğü gaflete düşmemek temennisiyle bizleri nimetleri ile perverde eden Sultanımıza emanet olunuz....
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamın Aleyküm Gülsengül Kardeşimiz ...
Uzunca bir süredir ayrı kaldığımız yazılarınızı okuma fırsatı verdiği için yüceler yücesi Rabbimize şükrediyor,siz değerli kardeşimizin gayretlerinin devamını görmekten sonsuz mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.Sizlere herzaman olduğu gibi tebriklerimi iletiyorum.Bizlerde okuduklarımızı hayatımıza tatbik edebilme gayretlerimize Rabbimiz güç versin inşaAllah.
Şeytanın düştüğü gaflete düşmemek temennisiyle bizleri nimetleri ile perverde eden Sultanımıza emanet olunuz....

Ve Aleykümselam değerli abim Rabbim razı olsun
Amin inşaALLAh bu güzel dualarınız için yüreğinize sağlık. Rabbim okuduklarımızdan ders almayı ve hayatımıza uygulamayı nasip eylesin..
Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
6 Öğüt

Meşhur velî İbrahim b. Ethem k.s. otururken adamın birisi gelerek:

– Ey şeyh! Ben kendime zulmetmiş bulunuyorum. Bana bir iki nasihat et de onları kendime rehber edineyim, der.
İbrahim b. Ethem k.s. ona şu cevabı verir:

– Eğer şu altı öğüdü kabul edersen, bir daha zarar ziyan görmezsin.

• Birincisi: Allah Teâlâ’ya karşı asi olmak ya da günah işlemek istediğin vakit, artık O’nun rızkını yeme.

Adam:

– Âlemde her ne varsa O’nun rızkı. Peki ben rızkımı nerden temin edeceğim, diye sordu. İbrahim b. Edhem k.s. dedi ki:

– Peki, O’nun rızkını yiyip kendisine asi olman hiç yakışık alır mı?

• İkincisi: Asi ve günahkâr olmak istediğinde Hak Tealâ’nın mülkünün dışına çık.

Adam:

– Bu dediğinizi yerine getirmek çok daha zor. Doğu ve batı, her yer O’nun mülkü olduğuna göre ben nereye gidebilirim ki, diye sorunca Hazret dedi ki:

– Peki, mülkünde ikamet edip O’na asi olman hiç yakışık alır mı?

• Üçüncüsü: Asi ve günahkâr olmak istediğinde, öyle bir yerde ol ki Hak Teâla seni görmesin.

Adam:

– O bütün sırları bilirken, her şeyi görürken bu nasıl mümkün olur, diye sorunca Hazret dedi ki:

– O’nun rızkını ye, mülkünde ikamet et, O her şeyi bilip gördüğü halde sonra da utanmayıp O’na asi ol! Bu hiç yakışık alır mı?

• Dördüncüsü: Canını almak için ölüm meleği geldiği vakit ona, “Tevbe etmem için bana mühlet ver” de.

Adam:

– Ölüm meleği bu isteğimi kabul etmez ki, deyince Hazret dedi ki:

– Ölüm meleğini kendinden bir an bile uzaklaştırma gücüne sahip olmadığına göre, o sana gelmeden evvel tevbe etme imkanını kullan, hemen günahlarına tevbe et.

• Beşincisi: Kabirde Münker ve Nekir melekleri sorgulamak için geldikleri vakit onları kendinden uzaklaştır.

Adam:

– İşte buna hiç gücüm yetmez, deyince Hazret şu cevabı verdi:

– O halde onlara vereceğin cevabı şimdiden hazırla.

• Altıncısı: Yarın kıyamet günü, “Günahkârları cehenneme atın!” diye ferman geldiği vakit seni de götürürlerse sakın gitme!

Adam:

– Meleklere karşı gelmem ne mümkün! Söylediklerin çok doğru, deyip tevbe istiğfar eder, halini düzeltir.

Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliya

 

Nurhayatt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
emeğinize sağlık, çok güzeldi...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bir Köle Bile Bu Kadar Rahatsa

Tasavvuf büyüklerinden İmam Kuşeyrî k.s., meşhur velî Şakik-i Belhî’nin zühd yoluna girme sebebinin şu hadise olduğunu nakleder:

“Şakik-i Belhî, bir kıtlık zamanında bir kölenin seviçten oynamakta olduğunu gördü. Oysa o günlerde insanlar sıkıntılı idiler. Kıtlık vardı ve günlük yiyeceklerini temin etmek için çabalıyorlardı. Şakik-i Belhî bu köleye:

– Sendeki bu coşkunun ve sevincin sebebi nedir? İnsanların kıtlıktan dolayı düştüğü şu durumu görmüyor musun, diye sordu. Köle ise şöyle cevap verdi:

– Bundan bana ne? Efendimin kendisine ait özel bir köyü var. İhtiyaç duyduğumuz her şey oradan geliyor.
Bu sözler üzerine Şakik-i Belhî düşündü, sözde ince bir mana buldu ve şunları söyledi:

– Şu kölenin efendisinin bir köyü varsa, efendisi de muhtaç bir kul olmasına rağmen bu köle rızkı için tasalanmıyorsa, nasıl olur da Yüce Mevlâsı zengin ve her şeyin sahibi olan bir müslüman rızkı için tasalanır, endişe duyar?

İmâm Kuşeyrî, Risâle


 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Riyakârlık Halleri

Hz. Ali r.a. şöyle der:

Riyakârlar şöyledir:

Tek başına kaldığı zaman tembellik eder, ibadette gevşeklik gösterir ve nafile namazları oturarak kılar.

İnsanlarla beraber olduğu zaman tekrar canlanır, canla başla amel eder.

Biri kendisini methettiğinde daha fazla amel ve ibadet eder. Yerdiğinde ise amellerini azaltır. Tenbîhu’l-Muğterrîn
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Hasta Kalbin İlacı

Salih zatlardan biri bir topluluğun yanına uğradı. Baktı ki bir doktor,oradakilere bazı hastalıkları ve tedavi yollarını anlatıyor. Salih zatdoktora sordu:

— Bedenleri tedavi ediyorsun, peki ya hasta kalpleri de tedavi edebilir misin?

Doktor:

— Evet! Ama bana kalbinin hastalığını söylemelisin, dedi. Salih zat şöyle dedi:

— Günahlar kalbimi kararttı. Bu yüzden kalbim katılaştı. Bunun bir ilacı var mı?

Doktor şöyle dedi:

— Böyle bir kalbin ilacı gece gündüz yüce Allah’a yalvarıp yakarmak,dua ve istiğfar etmek, hiç vakit kaybetmeden Azîz ve Gaffâr olanAllah’a itaat ve ibadet etmeye yönelmek, tevbe edip af dilemektir. İştebunlar hasta kalplerin ilacıdır. Şifa, gaybı bilen Allah Tealâ’dandır.

Salih zat bu sözler üzerine şöyle dedi:

— Sen ne iyi doktorsun! Kalbimin ilacını doğru tespit ettin, deyince doktor:

— Doğrusu bu. Tevbe edenin, samimiyetle hatalarından dönenin ilacı ancak budur. Tevbeleri kabul eden Allah’a yönelmektir, dedi.
İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Öyle Bir Kalbe Gir ki...

Bayezid Bistâmî k.s. hazretlerine bir kimse gelerek kendisine öğüt vermesini istedi ve:

– Bana yüce Rabbimize yaklaştıran bir amel söyler misiniz? Onu yaparak Allah’a yaklaşayım, rızasını kazanayım, dedi.

Bayezid hazretleri de şu tavsiyede bulundu:

– Allah’ın sevgili kullarını, evliyaları sev, onlar da seni sevsinler.Zira yüce Rabbimiz onların kalplerine nazar eder. Umulur ki Hak Tealâ,onlardan birinin kalbinde senin ismini görüp seni bağışlar.
Abdülmecid Hânî, Hadâikü’l-Verdiyye

 

Gülfidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2008
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Rabbanî Alim

Büyük arif Bayezid-i Bistamî k.s. şöyle der:

“Kitapta yazılanları ezberleyen kimse hakikatte alim değildir; çünkü ezberlediğini unuttuğu zaman cahil olur. Gerçek ilim sahibi ezber yapmadan ve ders okumadan ilmini dilediği an yüce Rabbinden alır Kendine ledün ilmi verilir. Bu mertebeye ulaşan kimseye ise âlim-i rabbanî denir.”

Allah Alimlerimizi arttırsın
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt