Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

by_cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
214
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İKİ ŞEY....

RE: İKİ ŞEY....

sağolasın bence çok dogru
 

gunahkar1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
156
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İKİ ŞEY....

RE: İKİ ŞEY....

ÇOK DOĞRU İKİ SÖZ. PAYLAŞIMIN İÇİN RABBİM RAZI OLSUN.
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

siyah_beyaz yazdı:
Çok güzelmiş ya ...
Emeğine sağlık ... Rabbim razı olsunB)B)B)
ALLAH RAZI OLSUN GÜZEL KARDEŞİM BEĞENDİĞİNİZE SEVİNDİM..
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

ALLAH RAZI OLSUN,ÇOK GÜZELDİ,BEDENLERİMİZİN TEK ÖNEMİ İBADET EDERKEN KULLANABİLMEKTİR ASLINDA VE HAYIRLARI YAPARKEN AYAKLAR ELLER DİLLER LAZIM.YOKSA ETTEN İBARET.BU ARADA HOŞGELDİN,ÖZLETTİNB)
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

Avukat yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN,ÇOK GÜZELDİ,BEDENLERİMİZİN TEK ÖNEMİ İBADET EDERKEN KULLANABİLMEKTİR ASLINDA VE HAYIRLARI YAPARKEN AYAKLAR ELLER DİLLER LAZIM.YOKSA ETTEN İBARET.BU ARADA HOŞGELDİN,ÖZLETTİNB)
ALLAH RAZI OLSUN ABLACIM DOĞRU SÖYLÜYORSUN ETTEN İBARET OLURDUK ÖYLE OLSAYDI...
HOŞBULDUK ABLACIM BEN HEP GEÇ KALIYORUM ZATEN.BİZİM TOSUNCUĞUN YANINDAN AYRILAMADIM PATRONDAN YANİ BABAMDAN İZİN ALDI GELMEYECEKTİM AMA SİZLERİ ÇOK ÖZLEDİM BAĞIMLILIK YAPIYO BU AİLE....BENDE SİZİ ÇOK ÖZLEDİM YANİ...
 

avdan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
308
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

RE: Ruhum Buna Dayanmaz;(

EMEĞİNE SAĞLIK HEMŞERİM A.E.OB)
 

Ecrin Hicran

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2006
Mesajlar
2,624
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ((BİR YUDUM UMUT))

RE: ((BİR YUDUM UMUT))

Tayfun_Dokgoz yazdı:
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER ALLAH RAZI OLSUN ELLERİNE SAĞLIK.
cümelmizden kardeşim.sağolasın..selam ve dua ile..hayırlı cumalar
 

Ecrin Hicran

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2006
Mesajlar
2,624
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ((BİR YUDUM UMUT))

RE: ((BİR YUDUM UMUT))

nuresma yazdı:
Allah razı olsun canım kardeşim. umut etmeyi unutturmayalım yüreklerimize zira Allah her şeye gücü yetendir..
ecmain kardeşim.çok sağolasın.çok güzel dedin kardeşim..yüreğine sağlık..selametle..hayırlı cumalar
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
Bir Veda Mektubu

Bir Veda Mektubu

Öğretmenim! Size 16 Ağustos'un yakıcı sıcağına yenik düşmüş Yalova'daki evimden yazıyorum. Saat gece yarısını henüz geçti. İçimde tuhaf bir his var. Sanki, size şimdi yazmasam, bir daha hiç yazamayacakmışım gibi geliyor. Hayatla hesaplaşmak için bu son fırsatımmış gibi hissediyorum.
Hatırlar mısınız, yurttan kaçtığımız akşam, bizi bilardo salonunda yakalamış ve yurda döndüğümüzde bana, "Fatih, bilir misin ki, dünyanın en mutlu cimrisi, edindiği gerçek dostlarını muhafaza edebilendir? Biz gerçekten dostsak, arkadaşlığımızı bilardoya değişemezsin." demiştiniz.

Sonra, uyuyor numarası yaptığım o gece, "Allah'ım, öğrencilerimi çok seviyorum! Bana, onların yüreklerine tesir edecek sözleri söyleyebilme gücü ver! Bilmiyorlar, bilseler böyle davranırlar mıydı?" diye dua edişinizi, battaniyemin altında akıttığım gözyaşlarımla dinlemiştim.
Ah öğretmenim! "Bu adamın bizimle ilgilenmesinden çıkarı ne?" diye, için için bir öfke duydum, ilk zamanlar. O zamana kadar ya bir karşılık beklenen "eğer" türü sevgiyle veya bir şeylere sahip olmanın sonucu olan "çünkü" türü sevgiyle karşılaşmıştım: "Eğer iyi bir çocuk olursan, ailen seni sever.", "Seni seviyorum, çünkü o kadar zengin ve ünlüsün ki..." Hep düşündüm; karşılıksız veya mevcut bir duruma bağlı olmayan gerçek sevgi yok mu, diye. Tâ ki, sizin bizimle paylaştığınız, "her şeye rağmen sevmek" duygusuyla karşılaşıncaya kadar...

Düşünsenize öğretmenim; sigara içmeme, size defalarca yalan söylememe ve birçok kötü alışkanlığıma rağmen sevdiniz beni. Ne güzel bir insanı; kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına rağmen sevebilmek! En çok ihtiyacımız olan sevgi de bu değil midir? Kalbinizin derinliklerinde dünyada kimsenin size aldırmadığını ve sizi gerçekten sevmediği düşünseydiniz, edindiğiniz mal veya şöhretin, başarı veya unvanların sizin için bir anlamı kalır mıydı? Dünya, başınızın üstüne çöküvermez miydi? Günün birinde gerçek ve doyurucu bir sevgiye ulaşabileceğiniz umudu olmasa, hayatınızın geri kalanını nasıl yaşayabilirdiniz?

Ne olur öğretmenim, hep böyle kalın! İnanın, üniversiteyi kazanamasam veya son dakikalarımı yaşıyor olsam da; bunu bize tattırmanızın verdiği mutluluk, her şeye bedeldi. Bundan sonra öğrenciniz olma mutluluğunu yaşayabilecek öğrencilerinize de, şu dileklerimi aktarabilir misiniz?

"Arkadaşlarım, kardeşlerim, ağabeylerim!.. Sizce bu yılınızı iyi geçirdiniz mi? Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi? Bu yıl kaç defa gün ışığıyla uyandınız? Kaç kişiye, sırf içinizden geldiği için bir hediye aldınız? En son ne zaman mektup yazdınız veya eski bir arkadaşınızı aradınız? Bunlar, aslında önemsiz gibi görünen küçük ayrıntılar değil mi? İyi bir hayatın, bunlar gibi birçok küçük şeye bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü? Öyleyse, bundan sonra bir düşünün. Yayılın çimenlerin üstüne. Acele edin. Er veya geç, çimenler yayılacak üzerinize!"

Canım öğretmenim!

Bilseniz, şu an o kadar rahatım ki! Saat 03:00'e geliyor. Artık uyuyabilirim, hem de bir daha uyanmamacasına... Hoşça kalın! Sizin "her şeye rağmen" sevginize lâyık olamayan ama, sizi her zaman sevecek olan yaramaz öğrenciniz.


Bu mektup 17 Ağustos 1999 depreminde vefat eden Mesut Fatih Çelik'in, depremden kısa bir süre önce öğretmenine yazdığı mektubudur. Fatih, üniversite imtihanında Bilkent Üniversitesi, İşletme (burslu) bölümünü kazandığını öğrenemedi. Mektubu Fatih'in annesi, enkazın altından bulup Fatih'in öğretmenine getirmiştir.

Veysel ERGİN
Sızıntı
 

ATA_11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
534
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bir Veda Mektubu

RE: Bir Veda Mektubu

İNANIN ÇOK DOKUNAKLIYDI.BUNUN GİBİ BİR VEDA MEKTUBUDA EŞİME GELMİŞTİ 4 SENE EVVEL.EŞİMDE LİSEDE EDEBİYAT HOCASI.MEKTUBU YAZAN ÖĞRENCİSİ TRAFİK KAZASI GEÇİRMİŞTİ VE ARTIK OKULA GELEMEYECEKTİ.SON SENESİYDİ ÜNİVERSİTE SINAVINA HAZIRLANIYORDU.HERNEYSE 1.5 YIL YAŞADI VE VEFAT ETTİ.HALA BİLE EŞİM O MEKTUBUNU SAKLAR..ÇOK ETKİLENMİŞTİK.
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bir Veda Mektubu

RE: Bir Veda Mektubu

ATA_11 yazdı:
İNANIN ÇOK DOKUNAKLIYDI.BUNUN GİBİ BİR VEDA MEKTUBUDA EŞİME GELMİŞTİ 4 SENE EVVEL.EŞİMDE LİSEDE EDEBİYAT HOCASI.MEKTUBU YAZAN ÖĞRENCİSİ TRAFİK KAZASI GEÇİRMİŞTİ VE ARTIK OKULA GELEMEYECEKTİ.SON SENESİYDİ ÜNİVERSİTE SINAVINA HAZIRLANIYORDU.HERNEYSE 1.5 YIL YAŞADI VE VEFAT ETTİ.HALA BİLE EŞİM O MEKTUBUNU SAKLAR..ÇOK ETKİLENMİŞTİK.


EVET ÇOK DOKUNAKLI.. OKUDUĞUMDA GÖZYAŞLARIMA HAKİM OLAMADIM....A.EO..
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Bir Veda Mektubu

RE: Bir Veda Mektubu

Allah razı olun kardeşim teşekkür ederiz
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bir Veda Mektubu

RE: Bir Veda Mektubu

mustafa_xtar yazdı:
Allah razı olun kardeşim teşekkür ederiz

AMİN AMİN AMİN...
ALLAH (C.C) CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN KARDEŞ....
ECMAİN.
SELAM VE DUA İLE
 

etruce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2006
Mesajlar
192
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Bilmek, Yapmak İçindir

Bilmek, Yapmak İçindir

* Gençliğin kıymetini ihtiyarlar, huzurun kıymetini huzursuzlar, sıhhatin kıymetini hastalar, hayatın kıymetini ölüler bilir.

* İşlediğiniz günahları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyiniz!

* Nefsin aldanmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz. Öyle bir kimseyle arkadaşlık edin ki; onda dünya malı hırsı bulunmasın.

* Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

* İki şeyi ararsınız ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

* İyi komşuluk, yalnız komşuya eziyet etmemek değil, komşunun eziyetlerine de katlanmak demektir.

* Yılan candan eder, kötü arkadaş hem candan hem imandan eder.

* İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir.

* Salih müslümanın korkusu kalb kırmaktır. Hiç ölünün diri ile kavga ettiğini gördünüz mü?

* Abdülhalık Goncdüvani hazretlerine bir genci meth etmişler. O da merak edip ziyaretine gitmiş. Biraz sohbet ettiklerinde genç demiş ki, “Rabbimin rızası cehenneme girmemde ise girerim.” Abdülhalık Goncdüvani hazretleri buyurmuş ki, “Senin işin bitmiş! Zira hep mimli, yani “ben”li konuşuyorsun. Mimli konuşmak ise nefstendir.”

* Muvaffak olmuş, yaptığının faydasını ahirette görene denir.

* Kriz insanın içindedir, dışarıda kriz yoktur.

* Nefs, hiçbir düşmana benzemez. Çünkü o doğrudan Allahü teâlâya düşmandır.

* Allahtan en çok korkanlar, O’nu bilenlerdir. İlim arttıkça korku artar.

* Evliyayı kiramın ruhlarından, hayatta iken feyz alındığı gibi, vefatlarından sonra da feyz alınır. Hatta daha çok feyz verirler. Yeter ki sevgi, muhabbet olsun…. Ehli sünnet itikadı olsun, haram işlememek olsun, birde namazları doğru kılmak oldu mu feyz kesilmez, artar.

* Bir insana İslamiyeti anlatmak isteyende şu üç vasfın olması şarttır; yoksa hem kendisine hem karşısındakine zarar verir:

1) Karşısındakinin dinini bilecek.

2) Dünyasını bilecek.

3) İslamiyeti ve ilm-i siyaseti bilecek.

* Bilmek, yapmak içindir.

* Müstehapları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşek davranmak, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da marifete, Allahü teâlânın rızasına kavuşamaz.

Alıntıdır
 

tekin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2006
Mesajlar
205
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bilmek, Yapmak İçindir

RE: Bilmek, Yapmak İçindir

allah(cc) razı olsun kardeşim
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: Bilmek, Yapmak İçindir

RE: Bilmek, Yapmak İçindir

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM
 

BATU_BATU

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bilmek, Yapmak İçindir

RE: Bilmek, Yapmak İçindir

çok güzel konular bunlar.bilmemek ayıp değil ,öğrenmemek ayıp...
 

zerrin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2006
Mesajlar
2,172
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bilmek, Yapmak İçindir

RE: Bilmek, Yapmak İçindir

ALLAH (C.C.) RAZI OLSUN...
 

etruce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2006
Mesajlar
192
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Sevgili zamane..

Sevgili zamane..

Sevgili zamane,
Belki hiç hatırlatan olmadı sana, belki bilgisayar oyunlarının karmaşık menülerinde yer almadığı için hiç duymadın. Aç gözünü hele, sana “sıla-yı rahîm”i anlatmaya geldim. Merak etme, zamanını almayacak bu sözcük. Seni öyle sözel sayısal telaşlara da koşturmayacak. Sözlüde yahut yazılıda sorulmayacak. Hayatını çoktan seçmeli tercihlerin kıvrımınlarına sıkıştıranların da unuttu(rdu)ğu “sıla-yı rahîm”, sana aradığın mutluluğu bulduracak. More…Üstelik öykü de anlatıyorum, bak: İki saka, yani sucu, yolda karşılaşırlar. Biri diğerine,“Kardeş, bana kırbandan bir tas su verir misin? Çok susadım” der. Öteki şaşırır; “Be şaşkın. Bende kırba varsa sende de kırba var. Neden kendi kırbandan doldurup kendi suyunu içmiyorsun?” Cevap dikkat çekicidir; “Haklısın kardeş, bende de su var sendeki gibi ama ben kendi suyumu içmekten bıktım.” Hangi kalp su billûrluğunu bile pusta bırakan bu serin çağrıya duyarsız kalabilir ki? Hangi vicdan, içinde biriktirdiği hasret pınarını dudağından dupduru döküveren bu dostu karşılıksız bırakır ki? Sorun su içmek değil; birinin elinden su içmektir aslında. Birinin elinden su içerken, dudağına sudan fazlası dokunur. Sevdiğinin elinde terleyen kadehi dudağına götürürken, damağına su yerine aşk dökülür; boğazında sevdanın en tatlısı düğümlenir, içine muhabbetin denizi taşar. Öyle değil mi? Rahmetle vuslat kurmak, merhamete dokunmak demek “sıla-yı rahîm”. Merhamete dokunmanın yolu anababayı, akrabayı, yetimi öksüzü, yolda kalmışı, fakir fukarayı gözetmekten geçer. Çünkü, onları düşünür düşünmez, içinden bir parça kopar, benliğinden bir tuğla düşer, bencilliğinin kabuğu çatlar, kendinden bir şey eksilir gibi olur. Öyle vurdumduymaz, öyle sıcak ve yumuşacık akıp gitmez hayatın. Onları dert edinmeyerek, kendinden uzakta tuttuğun şey her ne ise, seni içindeki merhametten de uzak tutuyor olmalı… Yanına usulca sokulan bir dilenci, seni niye rahatsız eder ki? Sende olup senin de uyutup unuttuğun merhameti hatırlatır sana. Seni sana çağırır dilenci. Kendi içinde susturduğun merhametin sesini taşır kulaklarına.. Bir de şunu oku: İkinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar ve Almanlar Stalingrad’da çarpışmaktadır. Mikhail Goldstein yılbaşı gecesi moral olsun diye Rus askerlerine tek kişilik bir keman konseri verir. Melodiler hopörler yoluyla Alman askerlerinin siperlerine kadar ulaşır, ateş birden kesilir. O acayip sessizliğe, Goldstein’ın yayından akan müzik hükmeder. Bitirdiğinde, Rus askerleri üzerine derin bir sessizlik çöker. Büyüyü, Alman bölgesindeki höparlörden gelen bir ses bozar. Kırık dökük bir Rusçayla şunu rica eder Alman subayı: “Biraz daha Bach çalın. Ateş açmayacağız!” William Craig’in Enemy at the Gates kitabından bu anektodu alıntılayan Slavoç Žižek, böylesi haller için “kırılgan temas” tabirini kullanıyor. (Bk. Kırılgan Temas, Slavoç Žižek, Metis Yayınları) Çok hoşuma gitti bu tabir! “Hah, işte bu!” dedim… Müzikten az önce –ve ne yazık ki, müzikten hemen sonra da!-birbirlerine kurşun yağdıran askerler o anda, dışlarında olup biten savaş halini kıran bir şeyi farketmişlerdi. İçlerinde kırılgan olan şeyle temaslarını sağlayan bir deneyimdi bu. O kırılgan şey, elleri tetikteyken unuttukları merhametleri olmalarıydı. Sucunun bir başkasının elinden su içmek isterken peşine düştüğü o tatlı serinlik gibi. Aramızdaki farklılıklara, hatta düşmanlıklara rağmen, öteki ile aynı olan yanımızı arar buluruz böyle zamanlarda. Kırılgan merhametimizle temasımız başlar. İçinde kendin olmadığın, içine kalbini koyamadığın mekanlar arasında gidip gelirken, birden, ayak altında süründürdüğün, telaşla paspasın altına sakladığın o yanını, kırılgan temas noktanı farkedersin. İçinde akıp duran ama bir türlü yıkanamadığın şefkat ırmağının kıyısında bulursun kendini. Şaşırırsın! O kadar şaşırırsın ki, şaşırdığına şaşırırsın! Sanki içinde bir başkasının plağını (CD mi demeliydim?) çalıyorsun. Sana göre formatlanmamış, senin komutlarını tanımayan bir program konuluyor kalbinin hard-diskine. Sen, kazancını da, kaybını da, tuşlar üzerinden kurgulanmış yönlendirmelere düğmelemişsin. Ekranda elektronlar oynuyor aslında, ne sen gol atıyorsun, ne de adam kurtarıyor ya da öldürüyorsun. Sana öyle görünüyor sadece… Joy-stick’le sen mi oynuyorsun, yoksa joy-stick seni mi oynatıyor? Mutluluğunu kendinin dışında, kendine uzak noktalar üzerinden tanımlamanı isteyenlere söyleyeceğin bir şey olmalı sevgili zamane! Sahici olman için içindeki o kırılgan teması bulmanı umuyorum.
Mouse’unu avucuna alır gibi avuçla şimdi kalbini.. Sol tıkla!
senai demirci
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt