Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: BAYLARA ÖZEL

RE: BAYLARA ÖZEL

aleyküselam aişe kardeş desteğin için teşekkür ederim dediğin gibi herşey batılı batılı olmak ama bilmezlerki batılılar bizi sizi istiyorlarmı türklere düşman olan batılı batılı olmak bizleri birbirimize düşürecekler
 

buket

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2006
Mesajlar
241
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: BAYANLARA ÖZEL 2

RE: BAYANLARA ÖZEL 2

çok doğru şeyler yazmışsın,düşüncelerine katılıyorum.
allah razı olsun...
 

buket

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2006
Mesajlar
241
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: şarap ve ekmek......

RE: şarap ve ekmek......

paylaşımın için allah razı olsun.allahım sen bizi doğru yoldan şaşırtma..
amin.B)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(çile)

kalbdenkalbe mesajlar(çile)

boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı





Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkalandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Makâni bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu ögrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep nokta nokta ruhumu sokmus,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

Lugat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan mühacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatıi bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerrecigim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmis zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
Içiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırılıtılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...

NECİP FAZIL KISAKÜREK
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(çile)

kalbdenkalbe mesajlar(çile)

Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı





Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkalandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Makâni bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu ögrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep nokta nokta ruhumu sokmus,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

Lugat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan mühacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatıi bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerrecigim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmis zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
Içiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırılıtılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...

NECİP FAZIL KISAKÜREK
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Kefene doğru

Kefene doğru

Soğukluğu vucudunu sardığında toprağın o an artık uyanmışsındır.O an artık hesabın ilk sorusunu açacak celse senin için başlamıştır.Ruh uyanmıştır.Ama sen aslında bir histeriye tutulmuş gibi olaylara anlam veremeyenlerin ki gibi gözlerinle onlara takılmışsındır.Seni sarıp sarmalayan kefenin içinde çocuklar gibi sarsılmakta olan bedenin loş karanlıktan ürker,tahtaların kavisliğinde geçmişinle buluşursun.Sahne çok mahzundur, ağlamaklı gözlerinden yaşlar akıtırsın belki ben öldüm mü? Diye Oysa sana yakınlar daha şuncacık yol mesafesindedir ama heyhaat aslında sen onlardan o kadar uzaksındır ki; Artık onların önem verdiği hiçbir şey senin için önemli değildir.Ne para,ne mal,ne kariyer ve nede yapmak için taklalar attığın planların senin için önemli değildir.En sevdiğinden en sevmediğine kadar büyük bir özlemle tutuştuğun o anda sana da sorular sıralanmaya başlanır.Bu sorular ne matematik ne de fizik nede genel kültür sorularıdır.Ortada sınavda yoktur,seni derslerinden geçiren sevdiğin öğretmenlerinde yoktur.Onlar seni tanımamakta sen ise onlara bulaşmamak istercesine yaşanılan bu olayda taraflar sorulara karşı hemen cevap isterler.Onlar seni tanımazlar sen onlar için yabancısındır.Sen onlar için aslında bir adaysındır.İlle de senden bir cevap almak için dehşet içinde sorularını sorarlar.Sorular ard arda gelmeye başlar.Bir anda anlağın devreye girer sana seni vasf etmeye başlar.Sonuçta bir anda doğduğundan büyüdüğün geliştiğin yediğin içtiğin çalıştığın ve öldüğün zamana kadar ki hayatın gözlerin önünde geçmeye başlar.



--Efendim ben Profesörüm,Maden zenginleştirme anabilim dalında bölüm başkanıyım.3 çocuğum var biri şurada çalışmakta,diğer ikisi de Amerika da öğrenim gördüler.Hepside evliler ,ayrıca ben çok zenginim.Siz neyi soruyorsunuz bana?


Söz konusu sorular tekrar sorulur mu bilinmez ama işin bitmiştir.Sana soruyu soranlar ilk konuşma için fırsat verildiğinde O, İsmi beklerler,sende bir çok cevap vardır ama yanlış cevaplar.İşte O an, kıyamet kopar girmiş olduğun mezar alt üst olur.Sen ise şiddetin tam anlamıyla içindeki sıkıntıya takılır kalırsın.Artık ne yana dönsen o sıkıntı senin peşini bırakmaz,İçin sıkılıyor canın yanıyor kan kaybetmektesin an be an ,İşte unutulmayan dertlerin acısının bilinmez misliyle yoğrulmaya başlarsın.Ve böylece gerçek kıyamete kadar kabir azabıyla meşgul olursun.Sana ne oluyor, canın neye sıkılıyor bilinmez acılardan diğer ve daha şiddetli acılara yolculuk başlamıştır senin için.


Aziz kardeşlerim yukarıdaki bu ve buna benzer tablolar bugün her yerde ve devamlıca yaşanmaktadır.Elimizdeki Kitab-ı Mübin ve Peygamberimiz Can-ı Hayat Mustafa’nın hadisleri bunu açıkça söylüyor.Tüm yolculuklar aslında ölüme doğrudur,kefene doğrudur.Bazen kefen hiç hesabında yoktur.Bazen kefen hep aklındadır,bazen kefeni kendine yakıştıramazsın.Çoğu kere Cehenemlik gibi yaşar Cehennemlik gibi ölürsün,Bazen Cennetlik gibi yaşar ve Cennetlik gibi ölürsün.Hadis-i Şerifte ;


“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz,nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz, ve nasıl dirilirseniz öyle hesap ve mizanla karşılarsınız” denmiştir.


Ölüm soğuktur.Hiç kimse ölmeyi murad etmez.Halbuki kefen onun peşindedir.Onu her an takip etmektedir.Herkes kefeniyle gezmektedir aslında.Ecnebilerde ise bu kefen olmaz da başka bir sürü şey olur.Ama akibet budur.Kefeni sırtında bilmek ve ona göre hareket etmek ne büyüklüktür.Yani senin kefenin sırtında sen ise dünyada daha baki kalıcı olacak gibi planlar işindesin.Olması gereken ise senin o sırtındaki kefeni bilip dünyaya baki kalmadan en iyi salih hizmetleri ve salih amelleri yapmandır.Çünkü dünya çok önemli ve ciddiye alınacak bir yerdir.Onu hayırda kullanıp sonra posasını geldiği yere göndermemiz gerekirken,biz sırtımızdaki kefeni unutup ,her türlü haram ve kişisel egolarımıza ve arzularımıza uyabilen aklımıza göre hareket ediyoruz.Sonra dönüp ben yapmadım demek mümkün mü? Asla bu mümkün değildir.Bu dünya hayatı bize büyük bir fırsat ve nimet olarak verilmiştir.Bu dünyada hiç kimse bağımsız değildir.Herkes ve her şey için bir kurallar manzumesi vardır.Bu kuralların doğrusu ve yanlışları vardır.İşte dananın kuyruğu bu noktada kopmaktadır.


Ama kefenin dili yok seninle konuşsun.Çünkü doğum kefeni hemen saklamaktadır.Halbuki an be an senin yaşıtlarından birileri o kefene girmekte ve sessiz kahramanlar gibi ebedi yolculuğa aslında büyük bir haykırışla çıkmaktadırlar.


Peki şimdi sana gelelim peki sen ne umuyorsun?.İslam’ın kurallarına göre hareket ediyor musun?Yoksa bu ayet benim kafama yatmadı?Bu kural bana uymaz,diyenlerden misin.? Fark etmez istediğini diyebilirsin,istediğine takılabilirsin,sana bir çok daral da gelebilir.Ama gerçekte sen doğruca o uymadığın ve eleştirdiğin kuralların kaynağına gidiyorsun.


Hey bre kardeşim sen gerçekten uysan da uymasan da o kuralları sana gönderene doğru gidiyorsun.Bakalım o kuralları sana gönderene ne uyduracaksın?.Sen daha kendi kefenini bile tanımıyor iken orda konuşabileceğini mi zannediyorsun.?


Gel kendine yazık etme.Şu lain şeytana uyma,ona güç verme ,Can-ı Hayat Mustafa’nın yasakladıklarından öyle bir kaç ki;lain seni takip edemesin.Ve O, Can-ı Hayat Mustafa’nın yap dediklerini yap.Eksiksiz yap.Ne kadar günahkar isen farketmez.Hemen git bir abdest al ve tövbe et.Ve kurtulanlardan ol.


Aziz kardeşim !Kardeşlerim! Bu size yapılan sizin için en hayırlı bir duyurudur.Bir davettir.Davete hemen uyun ve gereğini İslam’ın Kuralları çerçevesinde yapın.Bakın şöyle bir kendinize bakın.Sırtınıza bakın ne görüyorsunuz?Sakın elbiselerimi görüyorum deme orda senin için hazırlanmış büyük bir kefen var.İşte işte orda asılı,öyle seni bekliyor.


Bu dünya hayatında sahip olduğun her şeyi susuz kaldığında bir bardak suya vereceğini biliyor musun?,altı üstü bir bardak su.İşte sahip olduğun her şey aslında bir bardak su’dan daha değerli değildir.Malından mülkünden başka neyin kaldı?Akrabaların mı?onlar ile sen aynı yerde kalsanız ve bir bardak su seni veya onları kurtaracak olsa seni hemen öldürürler.Hem de vahşice.Bu büyükler için geçerli olmasa bile bizim için hatta benim için böyledir.Lüks yaşamak için her gün bir sürü iş ve amel yapmaktayız.Bende dahil herkese yapılan bir davettir bu.


Gelin kendimize yazık etmeyelim.İşte kefen,işte toprak olmuş umutlar,toprak beden ve dar-ı dünya.


Omuzdaki Kefen

Kefenin efendisi dirildiği zaman

Kayıp gemiler sahile vururdu rüzgarla

Ve sen hıçkırıklar arasında yağmaktasın

Kalpler tutulur,ruhlara davet günüdür o gün.


Renklerin tadı yok,açlığın kıymeti yok

Titreyen bedeninde günahlar mı? Kaldı

Gün açmada gerçek kasvetiyle sana

Pişmanlık dehlizlerinden loş bir karanlık mı aramaktasın?

Yoksa doğan güneşlerimi bekliyorsun boşu boşuna

Daha demin an anlamında nasılda gürlüyordun?

Ne oldu sana beyaz kefene mi yenildin.


Şimdi bağrındaki pişmanlığın zehir kusacak

Şimdi günahların seni nefessiz bırakacak

Şimdi hak ile yeksan olup intikamından intikam alacak

Yani sen korkunun kimsesiz pençesindesin artık

Kabusun oldu hesaplar, incesinden sırayla uzata uzata bedenini

Halbuki demin an anlamında vazgeçilmezdin işlerinle

Şimdi kaldın yapayalnız gerçek amellerinle


Birden ışık vurur gözlerine annen seni uyandırır belki

Eşin seni kahvaltıya çağırıyordur,bütün nimetler sırada

Ah bir uyanmaklığın gelse de bir uyanabilsen,

Herkesin güldüğüne ağlarsın belki

Belki de ağladığına gülersin kim bilir?

Kefenin başucunda uyan ve onunla yaşamayı öğren

Ölmeden ölmeyi bilmen gerektiği gibi,
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(öteki şehrin aşıkları)

kalbdenkalbe mesajlar(öteki şehrin aşıkları)

Gül gül dedi bülbüle bülbül gülmedi gitti
Gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti”
……………………


Sevgi, düşüncenin ötesindekini umut etmektir; istemektir; bilmektir… Sevgi, yaşamla kavga etmektir; ve sımsıkı sarılmaktır ona.
Birbirini çok seven ki genç vardır. Neredeyse günlerinin uyuma dışındaki tüm vakitlerini birlikte geçirirler. En çok sevdikleri şey de her akşam delikanlının motosikletiyle şehrin bir ucundan ötekine gidip gelmektir. Yine böyle bir gezinti akşamında delikanlı o zamana kadar hiç olmadığı kadar sürat yapar. Kız korkar ve delikanlının kulağına, “Lütfen daha yavaş…” der. Delikanlı önce duymamış gibi davranır. Kız tekrar edince, delikanlı, “Tamam yavaşlayacağım. Ama bana beni bir kez sevdiğini söyle.” Ve içinden tekrar eder. “Son kez…” Kız, “Seni seviyorum.”der. Delikanlı, “İnanmıyorum. Eğer beni gerçekten seviyorsan başımdaki kaskı çıkar ve kendi başına tak.”der. Kız, motosiklette yalnız bir tane bulunan ve delikanlının başına takılı olan kaskı çıkarır ve kendi başına takar. Bu arada motosiklet daha da hızlanmıştır. Kız, “Bak bunu da yaptım. Lütfen artık yavaşla; gerçekten korkmaya başladım.” Delikanlı, “Yine inanmıyorum. Eğer beni gerçekten seviyorsan bana bir kez sımsıkı sarıl.”der. Ve içinden tekrar eder, “Son kez…” Kız delikanlıya sımsıkı sarılır ve “Seni çok seviyorum.”der.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber yer alır: “Feci kaza!.. Aşırı hız nedeniyle tırın altına giren motosikletteki genç kız kafasındaki kask sayesinde ölümden kurtulurken, delikanlı beyin kanaması geçirerek feci şekilde can verdi.”
Hiç kimse bilmemiş ama gerçek ise şöyleymiş: Meğer motosikletin freni patlamış ve delikanlı kaza yapacaklarını, ikisinden birinin mutlaka öleceğini anlamış da, ondan son kez kendisini sevdiğini duymak istemiş ve sevgilisinin yaşamını kendi yaşamına tercih etmiş.
İşte sevgi, sevdiğinin yaşamını kendi yaşamına tercih eden delikanlının yüreğindeki ateştir; ayaklarını parçalarcasına batan gülün dikenlerini sevgilisinin bir lütfu olarak kabul eden ve bundan onur duyan küçük bülbülün “ah”ıdır; Kays’ı, Leyla uğruna çöllere düşüren ve Mecnun eden vurgundur.
Sevgi, barıştır; amaçtır; inançtır. Sevgi, yaşanmaya değer duyguların en onulmazıdır.
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: KİME EMANET?

RE: KİME EMANET?

s a evet kardeşim bize en büyük emanet kuran ve sünnet ama onada hakkıyla sahip çıkamıyoruzzz dua edelim rabbim doğru yoldan ayırmasın emanete ihanet edenlerden olmayalımm yaratana emanet oll
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: OSMANLI KADINLARINA İFTİRA

RE: OSMANLI KADINLARINA İFTİRA

ALEYKÜMSELAM GÜLER KARDEŞ SANA KATILIYORUM
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(kilitli bir kapıyı vurmadan açabilirmisiniz)

kalbdenkalbe mesajlar(kilitli bir kapıyı vurmadan açabilirmisiniz)

Kilitli bir kapıyı,elinizi kapıya vurmadan açabilir misiniz?

Bu soruyu sorduğunuzda, insanların çoğu;
-evet, anahtarla açarım
-evet, zili çalarım açarlar
-hayır, açamam
gibi cevaplar verecektir. Siz de bunlardan birini cevap olarak vermiş olabilirsiniz. Eğer öyleyse lütfen soruyu dikkatlice bir kez daha okuyun!
Gülümsediğinizi görür gibi oluyorum. Burada bizden istenen, kapıyı nasıl açacağımız değil, elimizi (kapıya vurmadan) nasıl açacağımızdır.
Önemli olan, bir şeyi bir çırpıda okumak değil; anlayarak, özüne vararak okumaktır.
Bir çok insandan şunu duyuyorum: "Kitabı iki saatte bitirdim, sonunda pek bir şey olmuyor, anlamadım".
Ben kitabı içine sindire sindire okuyanlardanım. Kitabın içinde ben de varım. Kimi zaman esas kız, kimi zaman bir hizmetçi, kimi zaman bir katil... Niye bir çırpıda yaşayayım ki...

Ataol Behramoğlu'nun da dediği gibi; "...Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi..."
Saatlerce bakabilirim gökyüzüne, denize, bir çocuğa, bir kuşa... Irmaklara, göğe, yeryüzüne, bütün evrene karışırcasına...
Çünkü hayat sunulmuş bir armağandır insana...
 

genc_musluman

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: BAYLARA ÖZEL

RE: BAYLARA ÖZEL

allah razı olsun değerli kardeşim çok güzel bir konuya değinmişsin. sokakta gerçekten yürünmüyor. Birçok bayanın giyiniş biçimleri çok kötü. Başını yukarı kaldırıp, yürünemiyor.. Nereye gidiyor toplumumuz anlamıyorum !
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(akıl ve duanın savaşı)

kalbdenkalbe mesajlar(akıl ve duanın savaşı)

Buyuk bir savas alanidir insanoglu
Iki buyuk ordunun
Iki buyuk imparatorlugun,
Insanlik tarihi boyunca savastigi bir alan
Insanlik tarihi boyunca insanin kendisi ile yaptigi en buyuk savastir bu
Hep sorulan ve cevaplanamayan sorulardir savas alaninda carpisan
Cevabi aranan:
Savasi kazanan ne kazanacaktir
Ve kimin kazanmasi gerektigidir
Bir yanda akil imparatorlugu
Diger yanda duygu imparatorlugu vardir
Duygu imparatoru savasi kazanmak lazim der.
Insan duygulari ile sever duygu ile guzellik katar yasama
Sevgi ise amactir insan hayatinda
O zaman biz kazanmaliyiz der duygular imparatoru
Atilir hemen akil imparatoru
Insan sevebilmek icin yasamak zorundadir,
Beslenmek, kendini korumak zorundadir
Yasam yoksa nasil olur sevgi,
Nerde olusur sevgi yasam yoksa
Bizim varligimizdir insana nasil beslenecegini
Ve nasil yasami surdurmesi gerektigini ogreten
Biz her zaman daha oncelikliyiz bu yuzden der akil imparatoru
Itiraz hemen yukselir duygu imparatorundan
Ama bizim varligimizla ogrenir insanoglu paylasmanin erdemini
Duygulardir insana yardimlasmanin guzelligini gosteren
Cevabi hazirdir akil imparatorunun
Ama akil olmazsa paylasilacak ne olusabilir ki
Ve akil olmayinca ne icin yardimlasma olacaktir
Ama der duygu imparatoru
Ben ruhun varligiyim onun sozcusuyum bensiz ne olabilirki
Akil imparatoru gulumser ve
Bende ruhun farkindaligiyim benle insan gorur varligini
Benle farkina varir dunyanin isleyisinin muhtesemligine
Algilamak benle olur der duygu gorup algilamamak neye yararki
Ama gormeden neyi algilayabilirsin ki der akil
Bu savas surer gider
Iki tarafta bir galibin olmayacagini gorur
Zeka bilgesine danismaya karar verirler kazanan orda belirlenecektir
Gulumseyerek karsilar onlari zeka bilgesi
Bu savasin yenileni yoktur olmayacaktir der
Olmamasi lazimdir zaten
Ne yapalim diye sorarlar iki ordunun imparatoru
Akil imparatorunun guclu oglu ile
Duygu imparatorunun zarif kizini evlendirmektir tek care der zeka bilgesi
Onlarin cocugu ikinizinde birlesimi olacaktir
Ve insanoglunu yonetmeye en iyi aday o dogacak cocuk olacaktir
Insanoglu ne zaman kararlarini duygu ile aklin kesistigi noktada verir
O zaman dogruyu bulur
O zaman dunya da dogruya yonelir
Ve insanoglunun savasi der zeka bilgesi
Ancak insanin icindeki bu savasi kazanmakla biter
Ve bu savasin kaybedeni asla olmaz....
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
kalbdenkalbe mesajlar(ÖLMEMENİN TEK ÇARESİ DOĞMAMAKTIR)

kalbdenkalbe mesajlar(ÖLMEMENİN TEK ÇARESİ DOĞMAMAKTIR)

Cemil Bey, her zamanki gibi başı alabildiğine dik bir şekilde arabasının kapısını açarak, çantasını hışımla diğer koltuğa fırlattı. Şoför koltuğuna oturunca, direksiyonu tutarak gururla derin bir nefes aldı. Etrafa baktı kaşlarının altından. İnsanların bir kısmı koşturuyor, bir kısmı da gezintiye çıkmış gibi yavaş yavaş yürüyorlardı. Hızla çevirdi kontak anahtarını. Küçümseyerek baktı yoldaki insanlara. En lüks gördüğü mağazaya kadar hızla sürdü arabayı.
Sonra başı daha da dik bir şekilde mağazaya girdi. Takım elbisesi ve şık ayakkabılarıyla, elindeki deri çantasıyla, kara gözlükleriyle içeriye adım atar atmaz tezgâhtarlar onun etrafını sarmıştı bile. O bu durumda bir kat daha fazla başını yukarıda tutarak fiyatlarını bile sormadan birkaç çeşit kıyafet aldı. Paketler elinde çıkarken de tezgâhtarların, İyi günlerde kullanın efendim. Tekrar bekleriz efendim. Güle güle efendim." sözlerine karşı hiçbir şey söylemeden terk etti orayı. Yine arabasına atlayıp bu defa da bir marketin önünde durdu. İçeriye girince, aldığı sepeti doldurmaya başladı. Eksik olup olmaması önemli değildi. Alış veriş yapmak hoşuna gidiyordu. Rahatlıyordu sanki. Bütün kötü düşünceleri atıyordu aklından.
Evet, elleri vermemekten dolayı kurumuş, yüreği hissizlikten dolayı körelmiş, beyni uzun süre düşünemediği için çoktan çürümüştü sanki. Lâfın kısası uyuşmuştu. Hem de hiçbir uyuşturucu kullanmadan.
Sadece tüketen, tüketebilmek için de kazanmaya çalışan, kazandıkça daha fazlasını elde etmek için helâlle haramı birbirine karıştıran, artık inandığı gibi yaşayan değil, yaşadığı gibi inanan bir insan olmuş ve bunu da şiddetle savunur hâle gelmişti. Geçici dünya menfaatleri arasında sanal, yapay bir mutluluk arayıp durmuştu. Para harcayarak yaşadığı her anı mutluluk olarak adlandırmıştı.
Tüketmişti.. Sürekli tüketmişti..
Tüketimde hiçbir sınır tanımamıştı yeri geldiğinde. Çünkü mutluluğun diğer adıydı tüketmek. Hayatı boyunca değiştirdiği tek şey de tüketim şekli olmuştu. Ona inandırmışlardı veya o inanmıştı, parasının olması sınıf atlamasıydı.
Tahakküm edebilmesiydi.
Üstünlüktü diğer insanlara karşı.
O inanmıştı, parayla her işi halledebileceğine.
O inanmıştı, paranın mutluluk olduğuna.
O inanmıştı, yaşaması ve sınırsız harcamasının tek sebebinin kendisi olduğuna.
Kazandığı her şeyi kendi aklını kullanarak kazanmıştı. Biri bin yapacak metodu uygulamıştı çünkü. Yok olanı o var etmişti, az olanı da o çoğaltmıştı. Allah'a inancı vardı; ama almaverme gibi fazlalaştırıpeksiltme noktasında inisiyatifi yoktu.
Hepsini o yapmıştı. Çalışarak, gayret göstererek, emek sarf ederek o başarmıştı tüm bunları. Elinde ne varsa, hepsi onun çabasıyla, onun iş bilirliliğiyle olmuştu.
O, aklını kullanmıştı. Aklını iyi kullandığı için de şu an tüketebiliyordu. Tükettikçe de mutlu olabiliyordu. Bunun aksini düşünmek, aptallıktı zaten. Başka türlü düşünenler onun seviyesine gelemeyenlerdi. Aşağıda olanlar, bu akılla hep orada kalmayamahkûmdu. Evet, aşağıdakiler olacaktı ki, o ve onun gibiler yukarıda olduklarını hissedebilsinler.
Böyle inanmıştı Cemil Bey. Böyle inandırmışlardı onu.
Ta ki, insanın yüreğini burkan acı fren sesine dek.
Ta ki, tıka basa doldurduğu lüks otomobili tırla çarpışıp paramparça olana dek.
Paranın satın alamadığı ölüm, kapısına dayanana dek.
Ne kurtarabilir Cemil Beyi şimdi? Kim? Nasıl kurtarabilir?
Ölmemenin tek çaresi, doğmamaktır.
Son model arabası, yazlığı, kışlığı, anlık mutlulukları, onun peşinden koşan çanak yalayıcıları hiç biri kurtaramaz onu bu ebedî ve son yolculuğundan.
Hükmeden bu insanı asıl hükümdarın karşısına çıkmaktan...
Yaptıklarının ve yapması gerekirken yapmadıklarının hesabını vermekten.
Üretmeden sadece tüketen insan olmaktan… Haydi bakalım, Cemil Bey seni kim kurtaracak bu ertelenmez, iptal edilmez, vazgeçilmez son yolculuğundan....?!
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

Ümitsiz olmaz ümitsiz olmaz
Sevdasız olmaz sevdasız olmaz
Dağları oyup zindan etselerde
Allahın nurunu söndüremezler
Dağları oyup zindan etseler
Davamın önüne geçemezler

Yarasız olmaz çilesiz olmaz ŞEHİDSİZ OLMAZ kurbansız olmaz
Şeyid tahtında rabbe gülümser

DAVAMIN ÖNÜNE KİMSE GECEMEZ KİMSEDE GEÇİREMEZ İSLAM İÇİN DOĞDUM İSLAM İÇİN ÖLÜCEM.....

ANLADIM ARTIK UHUD EBEDİ NE ÜMİD SEVDA ŞEHADET SEBEBİ

ARKADAŞLARIM ARTIK AYRILMA VAKTİ GELDİ HERKEZ HAKKINI HELAL ETSİN ŞİMDİDEN UZUN BİR İLİM YOLCULUĞUNA ÇIKICAM İNŞALLAH AMA ARADA GİRİP SİTEYİ YİNE TAKİP EDİCEM BELKİDE BİR ÇOĞUNUZLA GÖRÜŞEMEYE BİLİRİM HAKKINIZI HELAL EDİN:....

AZ YADA ÇOK ŞEY PAYLAŞTIK HAKKA YÜRÜDÜK DUALARDA BULUŞTUK SELAMETLE KALIN MİRAÇ GECESİNE KADAR SÜREKLİ SİTEDE OLMAYA ÇALIŞICAM SONRA YOLCU İSTASYONUNDA BENİ GÖTÜRECEK TRENİ BEKLİYCEM HEPİNİZ SELAMETLE KALIN ALLAH HEPİMİZDEN RAZI OLSUN

HİÇ BİR ZAMAN UNUTULMASIN BU DAVA BENİM SENİN VADAN DUAM SİZLERLE OLUCAK SİZLERDE BENİ YALNIZ BIRAKMAYIN İNŞALLAH BAŞKA SEFERDE BAŞKA ZAMANDA GÖRÜŞMEK ÜZERE

UNUTMAYIN DAVAMIZDAN VAZGEÇMEYELİM FİLİSTİNLİLER IRAKLILAR LÜBNANLILAR HALA BİZİM DİN KARDEŞLERİMİZ DUALARIMIZI ONLARDAN HİÇ EKSİK ETMEYELİM SELAMETLE KALIN ALLAH'A EMANET OL....


SELAMETLE
MUHAMMED KUTSAL
 

tebessum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
120
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

Kardeşim paylaşımlarınla boykotlarınla katılımlarınla bizleri gerçekten çok aydınlattın.Asıl sen hakkını helal et.Bu dava bizim davamız.Hiçbir zaman dönmeyeceğiz.Hak yolundaki cihadın mübarek olsun.Dualarımız her zaman sizin gibi hak yolcularıyla beraber.Allah yar ve yardımcınız olsun.
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

Selamunaleyküm kardeşim Allah sizde çook razı olsu bir sürü bilginizi bizimle paylaşarak bizleri aydınlattınız Allah bundan sonraki zamanlarınızda da her dem yanınızda yardımcınız olsun İNŞAALLAH selametle kalın...B)
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

ALLAH RAZI OLSUN PEKİ KARDEŞİM HAYIRLIS OLSUN S.A. SELAMETLE...
 

fidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2006
Mesajlar
947
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

KARDEŞİM ALLAH SENDEN RAZI OLSUN ASIL SEN HAKKINI HELAL ET
YOLCULUĞUN HAYIRLI OLSUN İNŞ.

SELAMETLE

ALLAHA EMANET OLUN İNŞ.
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

RE: ARANIZDAN AYRILIYORUM HAKKINIZI HELAL EDİN...

BEN SİZİN BAYANLAR VE ERKEKLER HAKKINDA YAZDINIZ YAZILARI ÖZELLİKLE ÇOK BEGENMİŞTİM.ALLAH NE MURADINIZ VARSA VERSİN İNŞALLAH.NEYİ HEDEFLİYORSANIZ HIRS YAPMADAN ULAŞMANIZI YÜCE ALLAHTAN DİLİYORUM.ALLAH YOLUNDA SAYGINLIGINIZ BE DÜRÜSTLÜGÜNÜZLE GÜZEL HAYIRLI ÖMÜRLER DİLİYORUM.ALLAH YOLUNUZU AÇIK ETSİN İNŞALLAH.BANA BİR HARF ÖGRETENİN 40 YIL KÖLESİ OLURUM B)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt