Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Babasızlık öyküsü...

RE: Babasızlık öyküsü...

Arzu_76 yazdı:
Allaha hamd olsun babam var .

Bu yazıyı okuduktan sonra o kadar etkilendim ki babamı aradım.
Rabbim hayırlı ömürler nasip etsin.

Amin

Dua ile

Ne güzel İnşallah Allah katında yaptıgınızın güzel bir Karşılıgı olucagına inanıyorum. Ve bu hayra sebebbiyetten mevlam Bu aciz kulunuda Af eyler İnşallah... Amin
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Aşk öyle bir düşer ki nasibi doğrultusunda!

Aşk öyle bir düşer ki nasibi doğrultusunda!

Suya nağmelerini yazan yapraklar teker teker diziliyordu. Bir aşkın mana katresinde ki yansımalarını aksediyordu. Ne parmaklar okşamıştı, bir şevk katmıştı melallerin seyri hallerince.

Her nedense bir yaprağın hali nezaketinde her zaman bir nisanın, bir aşkın, bir hazzın, bir kızın salınması, naz ile samimiyeti hatırıma gelirdi. Bir damlanın dalgaları misali, melalin dili sukut hali gibi.

Ne hicranlar gizliydi oysaki pakı mahzun umutlarında, feryat edemediği soluklarında, yutkunduğu muratlarında. Her düşen bir yaprak misali…

Her bir nefesi anlamlaştıran ruhunun güzelliğinde ki sanattır. Ruh hak için vardır, mutlaktır, aşkın rengiyle boyanmaktır.
Nedendir sanat harikası aşklar sürekli ibreti hak olarak telakki edilerek anlatılırlar.

Nesiller boyu tarihin savaşlar kusturan teganniliğinde sanki uzatılan bir buket misali, bir salkım üzüm gibi, tenin derisinden boşandığı gibi, midenin kendi yetisiyle iktifa ettiği misali.

Bedende bir yenileşme, sinede içsel derinleşme safhası başlardı sanki açlığın yudumlanan sahnelerinde. Kulluğun idraki gibi, muştunun kalan izleri misali, aşkın hali hissiyatta devri mana yapması gibi…

Ruh bedene vaziyet ettiği sürece itibarlıdır, vardır, anlamlıdır, kadri mutlaktır.
Nefisler asla eziyete, ızdıraba, gayrete, meşakkate kapalıdırlar.

Yan gelip yatmak isterler, doymak nedir bilmezler, bedenin kas yapısını tahrik ederek miskinleştirirler. Ölmek temayülüne hız katarak, manasız kalırlar ancak.

Oysa sessizliğinde sukutu hal ile akıbetini bekleyen su, emri hak ile hiddetin ve şiddetin korkusuyla esrarın safhalarındaydı. Yaprak ki dalından kopmak zorunda bırakılan bir sevdanın mahzunluğunu yaşayarak habersizdi olacaklardan.

Lakin düşmek zorunaydı hikmetin muvacehesinde ki mevcut nasibince.
Bu öyle kutlu bir yoldu ki teslimiyetle ancak durulur, solunur, anlam bulunurdu.

Muhakkak ki bir halk edenin nuruydu, muradıydı, tasarrufuydu, nizamıydı.
Maksuda ulaşmanın bir tek yolu rızayı bari ile solumak, konuşmak, hem hal olmaktı, aksi bir tavrın tercih edilerek enaniyet için isyana girilmesi şirretti.

Hazanın esrarında kurumaya yüz tutarak, hayat damarları sessiz bir sukutun perdelerinde aranan mızraptan akseden bir feryadın nağmesi misaliydi.

Gözyaşları içe akarken, kan çekilirken, iksir tükenirken, cazibe biterken bırakılmak gibi, azadın izleri misali. Hürriyeti hayata yeniden başlamak gibi…

Suya düşerken bile esintilerin etkisinde sessiz melalin derinliğinde. Sesler, renkler anlamsızlaşır, tükenen bedende ki can gibi, mecalsiz nazarlar misali.

Anılar! Bir yerde nutku duranlar, zihni bulananlar, şevki kaçanlar, ahirin unutanların seyri halleri gibi.
Artık eneyi önceleyen kudret kalmamıştı düşen yaprağın melalinde!
Güç kalmayınca suyun serinliğinden habersiz bir esinti gibi serilir.

O zerreyi hakikati merak edenler olamaz mı hiç mahlûklar arasında beklenirken.
Mühleti hayatı bulunan canlar bir gayretin içine girerek can havliyle yarışırlar.

Oysaki düşen yaprak cansız kalınmışlığın her aşamasını büyük bir nezaketle arz ediyordu, işte düştüm elinize her ne ederseniz, neye layık görürseniz, nasıl tasarruf ederseniz demek istiyordu.

Üflenen bir neyin sesi, tamburdan akseden hüzzam gibi, kemanın hüzünle kuşatan nağmesi misali… Edep halin dili, mananın ahengi, gülün rengidir.

Dil dane olmak, onu bahşeden, letafeti serde ten, edep içinde eriyen bir piri fani, fuzuli, baki, seyrani meşkiyle kıdemleşerek nefeslenmek muhayyilesi.

Aşklar sadece mükellef olanların hasleti zannedilir, oysaki onu bahşeden kimdir, kimler için hikmetler nasip etmiştir nerden bilinir ki, bir idraki hakikat ötelenirse.

İdrakimiz her ne kadar bu hakikate müdrik olsa da, ruhi derinliğin kifayetsizliğinden inkıtaa uğramak zorunda kalacaktır. Çünkü terbiye düsturuna hasret bir nefs erdemliliği, fazileti, münevverliği engelleyecektir.

Bu hal üzerine mütenasip olan bir can, aşkın hazzından ne kadar anlayacaktır. Bu nedenle anlaşılır olacaktır, vuslat için koşturacak, koklayacak, yorulacaktır.

Düşen bir yaprağın meramından, aşkın hazından, mahzunluğundan, suyun hilminden, içselliğinde ki teslimiyetinden ne kadar anlaya bilecektir ki.

Oysaki her zerreyi hakikatin yaratılış sebebi nihayetinde bir rahmetin tecellisiydi.
Rahmet ki, bir gül misali sineleri ihata ederken, gülün mihengi efendimizi anlattığını onun için neşet ettiğini haykırıyordu.

Cahilliğinden azat olmuş bir münevver misali, zindandan kurtulmuş Mehmet gibi, kaldırımlarda sabahlayan bir himmet ehlinin şefkati gibi, ağlayan bir sabinin derdiyle hemhal olan bir ana misali, yavuklusuna hasret bir sevdalı gibi.

Elbette ki gedik ki gideceğiz, neyi düşüneceğiz, güle hasretiz, edebin derdiyiz, halin kederiyiz, suyun sesiyiz, yaprağın yüreklerde korlaştırdığı izleriz.

Biz düşününce bir değeriz, tahkik edince faziletliyiz, zekâ içinde merak edeniz, teslimiyette mukallitliği seçmeyiz, idrakin seyrinde serinleriz, hareket ve kuvvetin kime ait olduğunu bileniz.

Biz kulluğun itminanlığında Rahmanın huzurunda köleliğin müdriki olarak haz alan, hakkın rızası doğrultusunda efendimize olan sevgimizi nefsimizden ziyade sevdiğimizi beyan ederken, içselliğimizde ne derler vehmiyle yaşayan biçareyiz.

La şerike derken ne demek olduğunun farkında olmayan zavallı inananlarız.
Bu sebeple halden, demden, meşkten, aşktan ancak idrakimiz oranında anlarız.
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Suya aşk düştü!

Suya aşk düştü!

Suya aşk yazan adamlar gördüm. Suya aşk yazan kadınlar. Kitre dolu kaba narin parmaklarını daldırıp suya şiir okuyan kızlar. Topraktan renk devşirip, renkleri suya dokuyup daha sonra onu kâğıtlarda okuyorlardı.
Önce “Aşk” suya düştü,
Sonra da “Su” aşka yenik düştü.

Ruhun dinginliğini anlamak için ebru yapılan suya bakmak yetecektir. Duru, sessiz, sukut gibi fırtınayı bekleyen bir su. Kabaracak, coşacak, dalgalanacak sevinçlerin yada hüzünlerin habercisi olacak.

Biraz sonra üzerine damlalar düşüveriyor, değişik renklerde ve tonlarda.
Daha birkaç gün öncesinde yollarda ciddiye alınmadan üzerine basılan çiğnenen topraklar şimdi suyun yüzeyinde başlayacak bir fırtınanın hebercisidir.

Düşen her damla daireler çizer. Gücünün yettiğince. Ardından gelen damlaya yer açar daralır sonra. Edebin anlatıldığı mekandır bir bakıma suya düşen her damla. Açılır aşkla ve kapanır utanarak. Hesapsızdır düşen damlalar atanın attığıyla kalır ve genişleyebildiği kadardır dünyadaki yeri. Fırça darbeleri Ebrucunun haleti ruhiyesini bir nebze olsun yansıtır, tedirgin,
sakin, çılgın, dingin. Her bir kelime bir tarzı yada Ebrunun ruh halini yansıtır aslında. Ve bu hareketler sona giden yolda atılan birer başlangıç adımıdır.

Ardından renk renk çeşit çeşit ebrular geliyor, akın akın yürek yürek. Her çeşidin bir hikayesi bir ad vereni var ömürlerini vererek adlarını bırakmışlar.

Hatip ebrularıyla ölürken, bugün onun mirası yeni nesillerin ellerinde ölümsüzlüğe koşuyor. Suyun saçlarını tarıyor ebrucular, suyun rüyasını görüyorlar suyla birlikte. Gidip gelirken tekne boyu, aşka adıyorlar çizdikleri suyu.

Ve laleler; bahçelerden önce teknelerde açan laleler. Ardından kağıtlarda yaşayan laleler. Boy boy renk renk boyun bükmüş divana durmuş laleler.

Ellerin mahareti yüreklerin genişliğince güzel, yapanın titizliğince hassas laleler. Her ne kadar öğretilmiş hareketler olsa da her sanatkarın kendine has bir lalesi ve ruhunun aynası var. Çünki her Ebrudan dünyada bir tane var. Çünki İnsanların ruh hallerinden de bir tane var. Hangi mutluluğumuz yada hangi hüznümüzün tekrarı varki. Her şey aynı bile olsa ya mekan yada gün değişmiştir. Ve her hüzün yada her sevinç bir defalıktır aslında.
Tekneye yazılan her ebru gibi.

Ve güller bütün güzelliğiyle sözü susturan güller.
Ve saygıyla birlikte biraz sukut…
Suda açarken suya ah ettiren güller. Aşk dedirten yar dedirten. Sevgiliye verilirken başka söze luzum bırakmayan güller. Sevgiliye göz atan, sevgiyi en güzel anlatan güller. Ve onu çağıran ve O’na çağıran güller.

Ve Ebrucu Gül işliyor suya Muhammed'i (s.a.v.) çağrıştırsın diye ve Lale Allah (c.c.)' a yakarsın diye eğilen dallarıyla. Bu suyun renklerle oynadığı bir aşk oyunu. Bu oyunun senaristi Ebrucu. Ebrucu daha çok yüreğini yansıtıyor suya. Renkleri serpişiyle, renklere hayat katışıyla ve sonunda aşkını gülle, laleyle ifade edişiyle önce dokunan, sonra okunan bir aşk oyunu bu.
Önce “Aşk suya düştü,”
Sonra “Su aşka yenik düştü”…
Dildadeden(p)
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Suya aşk düştü!

RE: Suya aşk düştü!

SELAMUN ALEYKÜM ABİM ELİNE SAĞLIK.ALLAH RAZI OLSUN.
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
RE: Suya aşk düştü!

RE: Suya aşk düştü!

aska mecnun yazdı:
Ve güller bütün güzelliğiyle sözü susturan güller.
Ve saygıyla birlikte biraz sukutur;
Suda açarken suya ah ettiren güller. Aşk dedirten yar dedirten. Sevgiliye verilirken başka söze luzum bırakmayan güller. Sevgiliye göz atan, sevgiyi en güzel anlatan güller. Ve onu çağıran ve O'na çağıran güller.



Selamünaleyküm...

ALLAH c.c. razı olsun çok güzel bir paylaşımdı.
"Suya aşk düştü,
Sevdanın rengi suya dönüştü.";)
Teşekkür ederim güzel bir başlık ve güzel bir paylaşımdı... Selam dua ve sağlıkla kalın

Fe Emanillah
Ve aleyküm selam değerli kardeşimB)

Efendim çok teşekkür ediyorum, hayırlar diliyorum, beğendiğiniz için haz dıyuyorum, selam v dualarımla...
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
RE: Suya aşk düştü!

RE: Suya aşk düştü!

aska mecnun yazdı:
Mustafa Cilasun yazdı:
aska mecnun yazdı:
Ve güller bütün güzelliğiyle sözü susturan güller.
Ve saygıyla birlikte biraz sukutur;
Suda açarken suya ah ettiren güller. Aşk dedirten yar dedirten. Sevgiliye verilirken başka söze luzum bırakmayan güller. Sevgiliye göz atan, sevgiyi en güzel anlatan güller. Ve onu çağıran ve O'na çağıran güller.



Selamünaleyküm...

ALLAH c.c. razı olsun çok güzel bir paylaşımdı.
"Suya aşk düştü,



Sevdanın rengi suya dönüştü.";)
Teşekkür ederim güzel bir başlık ve güzel bir paylaşımdı... Selam dua ve sağlıkla kalın

Fe Emanillah
Ve aleyküm selam değerli kardeşimB)

Efendim çok teşekkür ediyorum, hayırlar diliyorum, beğendiğiniz için haz dıyuyorum, selam v dualarımla...


ALLAH c.c. razı olsun değerli kardeşim


Fani dünyanın padişahı değilim gönül hırkalarını yamar giyerim siz değerli kardeşlerime hayırlı Ramazanlar dilerim

Fe emanillah

Eyvallah diyorum mukabelemle ve muhabbetlerimle.
 

serem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Allah Razi Olsun çok Güzel Konu Suya Aşk Düştü.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Anlik YaŞam(ak)!..

Anlik YaŞam(ak)!..

Anmayı unuturken anılmayı bekledik hep.Hatırlamadan hatırlanmayı bekledik.Güneş gidince dünyamızdan ışığa sitem ettik.Sabah olunca geceye sitem ettik.Gül diyarında dikenleri gördük,dikenlere sitem ettik.Fedakarlıkdan dem vurduk hep ama feda edemedik.Gözlerimiz vardı ama görmedik.Baktık belki ama göremedik.Duygularımız vardı onlarıda dünyanın sahteliğine ittik.Ekmeden biçmeyi bekledik.Yada şöyle diyelim biz sevmeden sevilmeyi bekledik!..




Anlık duygular çepeçevre sardı her yanımızı.Anlık sever,anlık sinirlenir,anlık yaşar olduk belkide...Sınırsız duyguları bir ana sığdırmaya çalıştık.Anlık beklentiler kitledi avuçlarımızı.Dua etmenin servetini yükleyemedik heybelerimize.Sevmeyi yayamadık hayatımıza.Sevgisiz kaldık dünyalıklar arasında.Anlık sözler uğruna kaybettik seviyorum dediklerimizi.Meğer biz anlık sevmişiz farkedemedik.Yaşamak anlık değildi oysa.Ömür bir yoldan ibaretti.Zamansa o yolun birer durakları.Ve harcadık o duraklarda bütün duygularımızı.Mevsimlerimiz tükendi ve döndük tek mevsime.Renklerimiz bitti siyah-beyaz ekranlara hapsettik kendimizi...




Ömre yayılmıştı insan.Ömrüne yayılmıştı duygular,sözler ve davranışlar.Büyük irade sahibi lütfetmişti iradesinden.Ama iradelerimizi kaybettik ilkin.Sonra kayıp gitti elimizden herşey.Tutmayı bırakın kayma diyecek takatımızda kalmadı.Anlık heveslerin içinde öyle bi oyalanmıştıkki bir nebze olsun göremedik elimizi ve elimizden kayıp gidenleri.Uyandık belki sonradan ama ellerimiz bomboş kalmıştı.Anlık yaşamın kursağına zamansız kalan cümleler takılmıştı.Yaşamsız kalan cümleler.Bir anda yaralanıp kanayan cümleler...




Gökyüzünden düşen yağmur misaliydi insan.Anlık yağarsa yaz yağmuru olurda geçer gider ömürlerden.Ne adı kalır ardında ne de izi.Yayılıpta yağarsa sel olur.Çağlar durur gözler önünde.İz bırakır geçtiği yerlerden.Bir hatıra bırakır hatırlanmak için hatırsız hatıralara inat.Bir sevgi olur dalgalar ona,gözlerde dalgalanır anlık sevdalara inat...




Bilirmisiniz siz an ve an ağlamayı.Bir andan sıyrılıp an ve an sevmeyi.Sevginin işlediği yüreklerdi işte an ve an sevenler.İşlenen sevginin ürünüdür onlar.Ölüme ömür sığdıracak kadar geniştir zamanları onların.Dikenler arasında yetişecek güllere müjdedirler.Anı değil hayatı yaşar onlar.Bir anda kalmazlar,bir ana sığdırmazlar kendilerini.Ölümü hayatlaştıran sevdalarının bir dilenişi olur ömürleri onlara.Zaman duacıdır arkalarında.Dua etmeyi öğretir zaman onlara.Anlık serzenişlere inat bir hayattır duaları.Unutulmuşluğun dünyasında bir hazinedir vefaları.Sefaya uzanan bir yoldur cefaları...




Dönsün dünya şimdi ve bihaber davransın hala olanlardan.Dönsün zamanıyla birlikte.Savursun yanmışların küllerini.Zaman olsun,tekrarlanan yaraları yeniden sarmak için.Anlık yaşayana sonuç,hayatı yaşayana sebep olsun.Dönsün dünya şimdi taşıdığı onca yükle.




Gün gelecek gün kalmayacak.Gün gelecek yarın olmayacak.Anlık sevenler,anlık kalanlar ve anlık yaşayanlar unutmasınlar ki bir gün anlık ölecekler!...


-------------------------------------------------------------------
yüreğimden-halilatik...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Anneler Günü Değil Ama!!!!!!

Anneler Günü Değil Ama!!!!!!

ANNE


İki hecelik bir kelime.. Ama belki de sözcüklerin en zengini.. İçerik bakımından öyle muazzam ki.. Ağızdan dökülen, kağıda yazılan öyle ihtişamlı bir kelime ki..

Bazen anne, bazen arkadaş ama yine de hep sevgili. O bir anne..

Bazen yanındayken bile özlenendir o. Uzaktayken en çok hasreti çekilen. Belki de en çok kalbini kırdığımız varlık..

Gözlerine baktığımızda tüm dünyayı gördüğümüz en nadide çiçek.. Kollarında iken en güvenliğimiz.. Kokusunu yudum yudum içimize çektiğimiz eşsiz fedakar insan..

Yalanlarla dolu şu alemde en gerçek olan.. Sevgi timsali.. O bir anne..

Ardımızdan ağlayacak olan o. Üzüldüğümüzde bizimle kederlenecek olan o.. Güldüğümüzde bizimle neşelenecek olan o. Hastalandığımızda başucumuzda bekleyen o. Çaresizliğimizde, koşturacak olan yine o. O bir anne..

Göğe açılan ellerinde, Rabbinden istediği duasında evladına öncelik veren.. Amin derken yavrusunu düşünen..

Anne..Her şeyin ötesinde bir sıcaklık. O, ifade edilemeyecek kadar güzel bir varlık. Gözümüzün ilk gördüğü, gönlümüzün tanıdığı, sevdiği.. O bir anne.

Gam, keder doluyken, onun sevgiyle açık olan kollarına koştuğumuz, kendimizi onun limanına bıraktığımız en rahatlatıcı insan..

Öpücüklerinin her zerresinde yeniden yaşama sevinci duyduğumuz; sevginin, aşkın tazeliğiyle tanıştığımız, kendimizi bulmamıza yardım eden yegane sevgili..

O bir anne..

Yanarken bizimle birlikte yanan.. Umutsuzluğumuzun başlarında, güçlü kişiliğiyle duran umudumuz.. Bedenimizde ki sızıyı yüreğinin derinliklerinde hisseden, gönlünde kendimizi gördüğümüz, bize hasret insan..

Dertlendiğimizde dertleşmeye daima hazır olan, sırlarımızı emanet edeceğimiz bir arkadaş..

O bir anne... Hüzünlü olup, gözleri yaşlarla dolsa da evlatlarına yine de tebessümlü gözlerle bakmayı, onlara hiçbir şey belli etmemeyi kendine vazife kabul etmiş ve bunu başarmış olan

düşünceli insan... Yüreğinin, bilmediğimiz haykırışlarla dolu olduğunu ima etmeden, bizimle, bizim haykırışlarımıza ses olan en güçlü çığlık..

O bir anne.. O bir fedakarlık timsali.. O bir sevgi hazinesi..

Şimdi bir an olsun düşünelim. En son, ne zaman böylesine değerli bir insana, onu sevdiğimizi söyledik? Bizi böylesine seven, bizim için her şeyi yapmaya amade olan bir insanı, bizim anlayamayacağımız mutlulukla ödüllendirmeye ne dersiniz?

Böyle bir şansınız varsa çok geç olmadan hadi annelerimizi mutlu edelim. Eğer ki anneniz bu dünyada ulaşamayacağınız yerdeyse dualarını onun için edin ve sevginiz ona böyle ulaşsın.

O bir anne.. hakkını ödeyemeyiz ama sevgimizi gösterebiliriz.. En güzeli de iyi bir anne (baba) olabiliriz..
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Israf !!!!

Israf !!!!

On dokuz yil evveldi. Stockholm e gitmistim. Bir otele indim.Geceydi. Sabahleyin, tras olmak için lâvaboya gittigimde, aynanin yaninda ilginç bir not gördüm. Lütfen diyordu, trastan sonra jiletinizi çöpe atmayin. Yanda bir kutu var, oraya birakin. Bir tek jiletle dahi olsa, Isveç çelik sanayiine yardimci olun.



Dogrusu hayretler içinde kaldim. Çocuklugumdan beri çelik esya denince akla Isveç çeligi gelir. Birçok esya üzerinde " Isveç çeliginden yapilmistir" diye yazardi. Iste o ülke, kullanilmis bir tek ufacik jiletinbile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çikiyor, gelen turistlere rica yollu uyarida bulunuyordu.



Isviçre de zaman zaman, belli periyotlarda, radyolar, televizyonlar, basin bir haberi duyurur. Su tarihte, su saatte, adamlarimiz gelecek. Siz lütfen hazirliginizi yapin. Okumadiginiz, ilgilenmediginiz, kullanmadiginiz ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kagit, ambalâj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapinin önüne koyun.Isviçre nin kalkinmasina yardimci olun. Fazla agaç ziyanina engel olun.



Bes yasinda idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayikliyordu. Bir tane yere düstü. Babaannem egildi, aramaya basladi. Saga bakiyor,sola bakiyor, bulmaya çalisiyor. Çocukluk iste, aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya deger mi?



Rahmetli ilk defa sertlesti bana karsi , öfkeyle dogruldu. Sen oturdugun yerden ahkâm kesiyorsun, dedi. Hiç pirinç üretilirken gördün mü? Insanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alin teri, emegi, çilesi var biliyor musun? Utancimdan kipkirmizi olmustum. Aradan yillar geçti. Hukuk Fakültesinde ögrenciyim. Alain in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.



Babaannemi hatirladim. Alain, bir insan yerde bir igne görüp de egilip almazsa, bütün uygarliga karsi ihanet etmis olur diyordu. Ilâve ediyordu. Bir ignenin üretiminde binlerce insanin alin teri, göz nuru, el emegi vardir diyordu. Japonlar son derece sade, basit, yalin mütevâzi yasayan insanlardir. Evlerini mobilya ile esya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekâmül edememis , hayatin mânâsini anlayamamis , zavalli kimselerdir.



Böyleleriyle, zavalli, evini mezat salonuna çevirmis diye eglenirler. Bir insanin gösteris için esyanin esiri olmasi ne kadar acidir. Vaktiyle Japon ekonomisi bir darbogazdan geçiyor. Iç borçlar, dis borçlar girtlagi asiyor. Zamanin basbakani meclisi toplar. Kürsüye çikar. Durumu olanca açikligi ve tehlikeleri ile anlatir ve su andan itibaren der, Allah sahidim olsun ki, Japonlarin iç ve dis borçlari son kurusuna kadar ödenmeden, pirinçten baska bir sey yemeyecegim. Su üstümdeki elbiseden baska elbise giymeyecegim. Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçinma kampanyasi açilir.



Japonya bütün borçlarini öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan

kapsadigini söylemeye gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayini gördüm. Yarabbim,ne kadar sade, ne kadar mütevâzi , ne kadar gösteristen uzak...



Gerekmedigi halde elektrigi yakmakla, suyu kapamadan bos yere akitmakta, gece çamurlu ayakkabilarimizi temizlemeden yatmakla, yemek yedigimiz kaplari yikamadan birakmakla biz de zalimler sinifina geçmiyormuyuz? Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüstür. Her sey o kadar birbirine baglidir ki, ilkokul okuma kitabimizdaki bir sözü hiç unutmadim.



Bir mih bir nal kaybettirir.Bir nal, bir ati , bir at bir orduya savasi kaybettirir diyordu.



Maddî durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalim, ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayiz. Bunda parayi da, maddiyati da asan büyük bir edep ve incelik vardir.
 

babacan_1375

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2006
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
annem

annem

aneleri çok güzel anlatmışsınız teşekkür ediyorum zaten cennet annelerin ayağının altındadır ..anne gibi yar ..anne gibi anne olmaz derim hep bütün annelerin ellerinden öpüyorum
 

kibaraggul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Tem 2007
Mesajlar
210
Tepki puanı
0
Puanları
0
Maşşallah çok faalsiniz.Nerdeyse bütün forumlarınızı okudum emeğinize sağlık.Bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için.Güneş gibi aydınlatmışsınız.Hoşçakalın.:H
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm Hafize annem..Allah razı olsun paylaşımınız için.

"Anne" ile ilgili başlıklarızı görünce içim acıyor, boğazıma birşey düğümleniyor.Rabbim sabır versin inş. Rabbim tüm anneleri ve Asime annemizi cennet hatunlarından eylesin inşaAllah..Duamda, tüm ölmüşlerimizle birlikte Asime annemizi de unutmuyorum inş annem.:A

Allah'a emanet olun..Dua ile inş.
 

Tugbis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Hollanda (Kastamonlu)
Allah razi olsun cok guzel anlatmissiniz. Paylasiminiz icin tesekkurler.

Hayirli gunler.. dualarda bulusmak uzere.
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
Yalanlarla dolu şu alemde en gerçek olan.. Sevgi timsali.. O bir anne..
Anne..Her şeyin ötesinde bir sıcaklık. O, ifade edilemeyecek kadar güzel bir varlık. Gözümüzün ilk gördüğü, gönlümüzün tanıdığı, sevdiği..O bir anne.

selamun aleyküm hafize annem sağolasınız elinize,emeğinize sağlık olsun inşaAllah..gerçekten niğdeli kardeşimizin de dediği gibi sizin bu tarz paylaşımlarınızı görünce bi tuhaf oluyorum,üzülüyorum..annenizi kaybetmiş olmanız geliyor aklıma..ve aynı durumu benimde yaşayabilecek olmam geliyor aklıma..ama Rabbim sizden razı olsun kaybetmeden kıymet bilmek adına çok katkısı oluyor bu güzelliklerin..Rabbim annenizin ve ahirete göç etmiş tüm annelerin mekanını cennet etsin inşaAllah..Allaha(c.c.)emanet olun,selamun aleyküm
 

feri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
tekirdağ
Babam yok benim teyze....

Babam yok benim teyze....

Okulu öğretmene kızıp bıraktım. Doğru çizgi çekemiyordum. “Evde annen baban biraz çalıştırsın seni” dedi. Zaten ben hiç doğru çizgi çekemedim. Topa da falsolu vuramıyorum. Karın üstünde kayacak çantam da yok ben de okulu bıraktım. Bana hep kızıyorlar, çuvalımla bu durakta dinlenmeme izin vermiyorlar.
Sırtımdaki çuvala mı şaşırdın. BABAM yok benim teyze. Kardeş desen en küçüklerinden hem de dört tane. Çöpten topladığım bütün ekmekleri hemencecik yiyip bitiriyorlar, sabah erkenden çöpe gitmem gerekiyor.
Babam yok benim teyze. Ama ”iyi adamdı baban demişti ninem ölmeden.” Benim babam aslında iyi adamdı teyze. Vallaha yalan söylemiyorum. Hem ben hiç yalan söylemem, inanmıyorsan bizim muhtara sor. O da tanırmış babamı.
Annemin cenazesinde söyledi.
Annem geçen sene öldü. Babamı hiç görmedim. Olsaydı babam, ne yaramazlık yapardım, ne de derslerime çalışmamazlık ederdim. Onu her akşam kapıda beklerdim. Kızıyorum şu komşunun oğlu Murat’a hiç babasını beklemiyor. Babası bakkala sigara almaya bile beni gönderiyor. O iyi çocuk değil herhalde teyze. Yoksa neden bakkala gitmesin. Benim babam olsaydı, elimi koyardım babamın elinin içine yarıştırırdım ellerimizi. Çünkü benim elim şimdiden kocaman. Hatta Murat’ın babasının elinden bile kocaman. Benim babamın eli daha kocamandı herhalde değil mi teyze. Top oynayan çocuklar ne derse desin ben kızmıyorum, benim babam yok teyze.
“Kanadın kırık gibi yürüyorsun oğlum” dedi geçende Murat. Dur yürüyeyim de bak teyze ben yamuk mu yürüyorum. Kanadım yok ki benim kırılsın. Belki de haklı Murat biliyor musun teyze. Çuval olmasa da sırtımda, çuval varmış gibi yürüdüğümü ben de fark ettim birkaç kere. Ama çuval da çok ağır oluyor be teyze. Ne bulursam dolduruyorum. Çöpten alıp başıma koyup öptükten sonra atılmaz ki ekmek. Çöpte çok ekmek var teyze, marul da var, domates de konserve de. Sağ olsun atanlar değil mi teyze. Kardeşlerim aç kalırdı.
Benim Annem yok teyze.
Babam iyi adammış, herkes öyle söylüyor teyze. Çocuklar beni gösterip “bunun babası yok” dedikleri zamanlardaki gibi çok üzülmüyorum babamın olmadığını ben düşününce. Ama birisi dedi mi “bunun babası yok” diye; O zaman babam gerçekten yok oluyor. Aslında babam yok bunu biliyorum, ama başkası dedi mi, babam yoktan daha yok oluyor teyze.
Bir kamyonun arkasında ne yazıyordu biliyor musun teyze. “Babam sağ olsun” Ama ben hiç kamyon almayacağım büyüyünce. Babamı yazamam ki kamyonuma. En iyisi kamyon almamak değil mi teyze. Ama şu ileride, çöpünden marul topladığım market var ya, orayı çok seviyorum. “kardeşler market” Ama market açarsam, kardeşler market yazabilirim değil mi teyze.
Babam yazamam, BABAM YOK BENİM TEYZE...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt