Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Giden sensin gelen biziz amerika... (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
261220091349268715555_2.jpg

ABD'de 633 bin kişi açlık tehlikesi içinde...
Ekonomik kriz ABD'yi vurdu. Milli gelirlerinin çok büyük bir çoğunluğunu silahlanmaya ayıran ABD şimdi açlıkla mücadeleyle karşı karşıya hem de Beyaz Saray'ın yanıbaşında.


Cumartesi 26.12.2009

Amerikan Hükümeti'nin konuyla ilgili yaptığı araştırmaya göre, gıda yardımı başvurularının sayısında artışın nedeni ekonomik kriz. Kriz nedeniyle milyonlarca kişinin işini kaybetmesi, ülkede gıda yardımı talebini arttırdı.

Washington'daki en büyük gıda yardımı kuruluşunun temsilcisi, başkent ve civarında yaşayan yaklaşık 633 bin kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Amerika'nın Sesi radyosuna konuşan, Gıda bankasının yöneticisi Christine Lucas, "Bazı ailelerde iki ya da üç işte çalışanlar şimdi iş bulamıyor. Müşteri tabanımızı, ekonomik kriz nedeniyle en büyük darbeyi yiyen bu aileler oluşturuyor. Gönüllüler gıda bankasının belkemiğini oluşturuyor. Her ay burada 400 kişi çalışıyor. Gönüllü çalışanlar olmadan bu ve benzeri yardım kuruluşlarının ayakta kalması çok zor. Yardım elini uzatmaya devam eden çok sayıda gönüllü herkesin ihtiyacı olan gıdaya erişimini sağlamak için burada saatler harcıyor" dedi.

Ajanslar
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

dun07.jpg



Bolivya ABD'ye başkaldırıyor

30 Aralık 2009
Bolivya ticari alanda ABD egemenliğine başkaldırıyor. Choquehuanca, "Obama Bush'tan farklı değil" dedi.
Bolivya Dışişleri Bakanı David Choquehuanca ülkesine karşı ticari alanda süren ABD saldırganlığını eleştirirken, Bolivya ürünlerinin bu ülkedeki vergisiz piyasalara girişinin yasaklanmasını kınadı.

Choquehuanca Bolivya'nın 2008 yılında ABD eski Başkanı George Bush tarafından And Ülkeleri Ticari Öncelik ve Uyuşturucuya Karşı Yasa (ATPDEA) kapsamının dışında tutulduğunu hatırlattı.

"Bu karar haksız bir karar çünkü ülkemiz yasada belirtilen şartları sağlamakta. Başkan Barack Obama'nın önceki başkanın hatasını telafi edeceğini düşünmüştük ama yanılmışız."

Buna rağmen Bolivya hükümeti ABD ile uzun vadede sürmekte olan ticari ilişkileri masaya yatırmakta kararlı.

"İki ülke arasında varılacak uzlaşma Bolivya kanunlarına uygun olmalı. Küçük ama onurlu bir ülkeyiz. Kuzeydeki ülkeye artık boyun eğmeyeceğiz."

Bilindiği gibi Bolivya ve ABD Mayıs ayında ikili anlaşmaları yeni bir çerçevede görüşmek üzere görüşmeler başlamışlardı. Bu kapsamda ABD piyasasının Bolivya ürünlerine açılması da gündemde.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
30-12-2009

Resim_1262171422.jpg

Kent yollarını kapatan göstericilerin, "Obama'ya ölüm", "Yabancı kuvvetlere ölüm" sloganları attığı belirtilirken...
NATO, Afganistan'da geçtiğimiz haftasonu yabancı kuvvetlerin hava saldırısı sonucu ölen 10 kişinin "isyancı" olduğunu bildirmişti. Ama, yapılan araştırmalarda ölenlerin sivil olduğunu ortaya koydu ve halk meydanlara döküldü.

Alınan bilgilere göre, çoğu üniversite öğrencisi olan öfkeli kalabalık ABD Başkanı Barack Obama'nın kuklasını yaktı.

Kent yollarını kapatan göstericilerin, "Obama'ya ölüm", "Yabancı kuvvetlere ölüm" sloganları attığı belirtilirken, yazılı bir açıklamada da bulunan öğrencilerin hükümetten tek taraflı operasyonları engellemesini istediği, aksi takdirde, kalemi bırakıp silaha sarılacakları ve yabancı kuvvetlerle mücadele edeceklerini söylediği kaydedildi.

Göstericilerden Seyfullah Aminzai de "Ülkemize gelen bu yabancılara karşı gösteri yapıyoruz. Afganistan'a demokrasi falan getirmediler ama çocuklarımızı öğrencilerimizi öldürüyorlar" diye konuştu.

Göstericiler, Obama'nın kuklasını yaktıktan sonra dağıldı.

Afganistan'ın doğusundaki bir köye hafta sonunda yabancı güçlerin düzenlediği saldırıda 10 kişinin ölümüyle ilgili araştırma yapan cumhurbaşkanlığı heyeti, saldırıda hayatını kaybedenlerin sivil olduğu sonucuna vardı.

Cumhurbaşkanlığı heyetinin başkanı Asadullah Vefa, Kunar vilayetinin Narang bölgesindeki bir köy evinde bulunan cesetlerden 8'inin, 12 ila 14 yaşlarındaki öğrencilere ait olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü'nün komutasını yürüten NATO'nun bir yetkilisi, pazar günkü çatışmalara katılan askerlerden alınan ilk bilgilere göre ölenlerin hepsinin isyancı olduğunu ifade etmişti.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABD Savaşacak Asker Bulamıyor

18 Ocak 2010
Eli kanlı Amerikan ordusu, Irak ve Afganistanı işgal ettikten sonra her gün kayıp vermeye başlayınca artık savaşacak asker bulamıyor. ABDnin tek çaresi, kiralık katilleri vatandaşlığa almak!
Fransa haber ajansının bir haberinde, "Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine mensup binlerce insanın Amerikan vatandaşlığı hakkını elde etme hırsı, onları ABD'ye akın etmeye zorluyor. Zira bunlar Amerikan ordusuna ve oradan da Irak ve Afganistan savaşlarına katıldıktan sonra Amerikan vatandaşlığını hızla kazanabiliyorlar" ifadeleri kullanıldı. Haberde, askerlerin Amerikan ordusuna katılıp, Irak veya Afganistan'da ağır ve tehlikeli görevlerden canlarını kurtarabildikleri takdirde Amerikan vatandaşı olma hakkını kullanma niyetiyle bu ülkeye gittikleri vurgulandı.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Coni deliriyor, cephelerden çekiliyor

23 Ocak 2010 Anadolu Haber
Irak tan tahliye edilen ABD askerlerinin yüzde 14 ü psikiyatrik nedenlerle görevine devam edememiş. Bu ABD'nin Afganistan ve Irak'taki cephelerden neden çekildiğini de gösteriyor.

ABD’nin John Hopkins Tıp Okulu’ndan Steven Cohen tarafından yürütülen bir araştırma, ABD askerlerinin Irak ve Afganistan cephelerinden gittikçe daha fazla psikiyatrik nedenler yüzünden çekilmek zorunda kaldığını gösterdi.

Almanya’nın Landstuhl’daki ana ABD askeri hastanesinde cephelerden geri dönen 34 bin askerin verileri incelenerek yapılan araştırmada, cepheden alınan askerlerin yalnızca yüzde 14’ünün savaşta yaralanma sonucu geri döndüğü sonucuna ulaşıldı. Buna karşılık, 2004 yılında Irak cephesinden alınanların yüzde 5’i ve Afganistan cephesinden alınanlarn yüzde 6’sı psikiyatrik nedenlerden ötürü göreve devam edemedi. Bu oran dramatik bir biçimde yükselerek 2007’de Irak için yüzde 14, Afganistan için yüzde 11’e ulaştı.

Üst üste görevler etkiliyor

Savaş stresiyle mücadele etmek için akıl sağlığı ekipleri oluşturulmasına rağmen askerlerin üst üste görevler alması, yükselen askeri personel talebi, savaşa olan kamuoyu desteğinin azalması bu artışın olası nedenleri arasında sayıldı.

Cepheden alınma nedenleri arasında en önemlisi yüzde 24 ile kas ve iskeletle eklem rahatsızlıkları. Buna neden olarak ekipmanın ağırlığı gösteriliyor.

Kaynak: Milliyet
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Dünya'da ABD Hakimiyetinin Sonu Geldi.

Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler kendi çıkarları ve değerleri doğrultusunda ABD'ye karşı durmayı ve yükselen birer güç olmayı başardı.
ABD Başkanı Barack Obama bundan bir yıl önce göreve geldiğinde ülkesinin yeni dış politika anlayışının en önemli maddelerinden birinin “haydut devletler”le diyaloga geçilmesi olduğunu açıklamıştı. Ancak bugün Obama’nın Burma’dan Kuzey Kore’ye, Venezüella’dan İran’a kadar uzattığı elinin sıkılı yumruklarla karşılaştığını söylemek yanlış olmaz.

Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın özel yardımcılığını yapmış olan Nadir Musevizade’ye göre Obama’nın diyalog politikasının başarısız olmasının nedeni Washington’ın dünya düzeninin değiştiğini henüz anlayamaması.

Newsweek için bir makale kaleme alan Musevizade, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler çoktan bu değişikliğin farkına vardığını savundu. Bu ülkeler bu sayede kendi çıkarları ve değerlerini savunarak gerçek birer güç haline geldiler.

Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonraki dönemde ABD’nin “dünya hakimiyeti”ne en büyük engeli de bu ülkeler çıkardı. Musevizade bugün Batı değerleriyle tanımlanan “uluslararası kamuoyu” fikrinin zayıfladığını ve ABD’nin de pek çok başka ülke tarafından haydut devlet olarak görülebileceğini belirtti.

YÜKSELEN GÜÇLER YARAMAZLARIN YANINDA

Bugün Washington’ın başka ülkeleri kendi gündemi etrafında bir araya toplayıp, liderlik etme şansı çok zayıf. Güçlü, kaynaşmış bir uluslararası kamuoyunun yokluğunda da ABD’nin geçmişin haydut devletleri üzerine yaptığı baskı tersine tepecek gibi görünüyor.

Batının çabaları yüzünden bu devletlerin aralarındaki ilişkiler gittikçe yakınlaşıyor. Burma Kuzey Kore’yle nükleer silah anlaşmaları yapıyor, İran Suriye’yle dostluğunu perçinliyor, Venezuela’yla Küba dost oluyor.

Dahası Türkiye, Brezilya, Çin ve Rusya gibi “yükselen meşru güçler” de bu nispeten zayıf “yaramazlar”ın yanında yer aldıklarını gizlemiyor. Washington haydut devletleri cezalandırmaya çalıştıkça rakipler bu devletlerle yatırım ve savunma anlaşmaları yapıyor.

Çin’in Burma’da, Rusya’nın İran’da, Brezilya’nın da Küba’daki yatırımlarının boyutları herkesçe biliniyor. Küresel yönetişimin kilit kurumları olan BM Güvenlik Konseyi, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) bu yükselen yeni güçlere karar mekanizmaları içinde yer vermekte gönülsüz davrandıklarını hatırlatan Musevizade, dolayısıyla bu ülkelerin bu kurumlardan çıkan yaptırım önerilerini destekleme ihtiyacı hissetmediklerini ifade etti.

LULA VE ERDOĞAN

Dış politikada bağımsızlıklarını son dönemde kazanan bu ülkeler konumlarının altını her gün daha kalın bir biçimde çiziyor.

Kısa bir süre önce Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva Mahmud Ahmedinecad’la birlikte yaptığı açıklamada söylediği, “Başkalarının da bizim düşündüğümüz gibi düşünmeleri gerektiğini düşünmeye hakkımız yok” cümlesi Batı dünyasının dışındaki ülkelerde ABD liderliğindeki Batı politikalarına göre daha fazla destek görüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Lula’dan birkaç gün önce Ahmedinecad’ı Türkiye’de ağırlamış ve İran’ın nükleer programının “barışçıl” amaçlar için olduğunda ısrar etmişti. Batı basını da tahmin edilebileceği gibi hem Lula’yı hem de Erdoğan’ı demokratik değerlere ve küresel dayanışmaya ihanet ettikleri için eleştirmişti.

Musevizade bu eleştirilerin önemli bir noktayı kaçırdığını savundu. Lula ve Erdoğan gibi demokratlar Ahmedinecad’ın yanında durarak Tahran hükümetinin protestocular üzerindeki baskısını destekleyip, nükleer programı gizlemeye çalışmıyor.

Türkiye ve Brezilya’nın liderleri asıl yapmak haydutların kim olduğunun belirlenmesinde söz sahibi olmak için niyetli olduklarını ve güçlerinin buna yeteceğini ortaya koymak istiyor.

WASHINGTON TEPKİLİ

Elbette ki dünyanın ağırlık merkezindeki değişiklik en çok Washington tarafından tepki görüyor. Obama’nın sağcı rakipleri yaşananları “Şer Ekseni”ne verilen tavizlerin kanıtı olarak görürken, solcular ABD’nin insan hakları ajandasına ihanet edildiğini savunuyor.

ABD’nin haydut devletleri yalnızlaştırma politikasının büyük bir hata olduğunu belirten Musevizade, bu ülkelerle ortaklık kurulmasının hem güvenlik hem de insan hakları politikaları açısından daha verimli sonuçlar getirebileceğini savundu: “Türkiye, Hindistan, Çin gibi ülkeler bu yönde politikalar geliştirmeye başladı bile. Washington’ın da en kısa zamanda bu gerçeğin farkına varması gerekiyor.”

Kaynak: Newsweek
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABD imparatorluğu çöküyor

06grsll.jpg

11 Şubat 2010
Dünyayı kana boğan Amerika, bütün cephelerde kaybetmeye devam ediyor
Madde’ye hükmeden ABD, dünyayı askerî ve teknolojik gücü ile ele geçirmek isterken, çöküşe doğru gitmeye başladı. ABD, son yıllarda başta ekonomik meseleler olmak üzere, Afganistan, Gürcistan, Doğu Avrupa Füze Kalkanı, Irak, İran, Suriye, Kore, Şanghay İşbirliği Örgütü, Çin, Latin Amerika ve Almanya-Fransa eksenli AB gibi birçok alanda ağır yenilgilere uğruyor. Son yıllarda hemen bütün cephelerde ağır yenilgiler alan ABD, diğer zulüm imparatorlukları gibi tarihin tozlu sayfalarına doğru gidiyor.

AMERİKA SALDIRIDAN SAVUNMAYA GERİLEDİ

Askerî planlarında ve savaş doktrininde bundan sonra saldırı yerine savunmayı tercih edeceğini açıklayan Amerika, Çin ve Rusya’dan gelen tehditler karşısında geri adım atmak zorunda kaldığını bir şekilde itiraf etmiş oldu. “Artık bölgesel çatışmaları ABD güçlerinin boyutlandırılması, şekillendirilmesi veya değerlendirilmesinde tek ve hatta ana şablon olduğunu söylemek uygun olmaz” denilen “Yeni Strateji Belgesi”, ABD açısından bu ağır yenilginin de itirafı olurken, gazeteci Mehmet Ali Güller’in verdiği bilgilere göre mevcut Strateji Belgesi’ndeki son büyük gözden geçirme 2006 yılında yapıldı ve Pentagon’un son dört yılda dünyaya bakışında önemli değişiklikler oldu. Bu nedenle de yeni bir plana ihtiyaç duyuluyor. Mehmet Ali Güller’in CNN’den aktardığı bilgilere göre Washington 2006 yılındaki gözden geçirmede, Çin ve Tayvan sebebiyle yaşanacak geniş çaplı konvansiyonel bir savaş olasılığına odaklanırken, 2010’daki gözden geçirme ve yeni planlamada da, Çin’den gelen tehditleri ön plana çıkardı.

AMERİKA BÜTÜN CEPHELERDE KAYBEDİYOR
Belirttiği bu eksen kaymasının asıl sebebi ise ABD’nin son yıllarda bütün cephelerde uğradığı ağır yenilgiler. Askerî açıdan tam bir bataklığa dönen Afganistan’da her şey dünyaya efendilik taslayan ABD’nin isteği dışında gelişiyor. Kabil’den çıkamayan ABD, istediği oranda muharip destek gücü bulamadığı gibi askerî kayıpları artan ülkelerin geri çekilme tartışmalarıyla da boğuşuyor. Taliban direnişçilerine rüşvet dahi teklif etme alçaklığını gösteren ABD, bütün askerî ve teknolojik imkânlarına rağmen Afganistan’da sürekli kaybediyor. Aynı şekilde Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesine yanıt veremeyen ABD, Kafkasya’da da büyük yenilgi almıştı. Gürcistan’a müdahale gibi bir gerekçe üzerinden Karadeniz’e girmek isteyen ABD, hem Rusya’nın, hem de Türkiye’nin

direnci karşısında geri çekilmişti.

HİÇBİR ÜLKE ARTIK AMERİKA’YI TAKMIYOR

Doğu Avrupa Füze Kalkanı projesi başarıya ulaşmayan ABD, Irak’ta ise tam bir bataklığa saplandı. Tam bir çözümsüzlüğe mahkûm olan Amerika, 2002’de, Irak’la birlikte şer ekseni ilan ettiği Suriye’yi değil işgal etmek, artık tehdit bile edemiyor. Irak’tan hemen sonra İran’a saldıracağına kesin gözüyle bakılan ABD, aradan geçen 7 yılsonunda, değil saldırmak, Tahran’la diplomatik temaslara bile geçti. ABD, İran ve Suriye gibi şer ekseni ilan ettiği Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne yönelik basın açıklaması dahi yapamıyor. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne de diş geçiremeyen ABD, bu örgütün temel unsurları olan Çin ve Rusya’nın tarihlerinde ilk kez ortak askerî tatbikat yaparak ABD’ye meydan okumasına da sesini çıkartamamıştı.

ABD, LATİN AMERİKA’DAN AB’YE HER YERDE KAYIPLARA KARIŞTI

Gazeteci Mehmet Ali Güller’in verdiği bilgilere göre ekonomik büyüklük olarak Çin’le arasındaki makas hızla daralan ABD, Çin’in Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan büyük yatırımlarını seyretmekle yetiniyor. Arka bahçesi olan Latin Amerika’da da artık ortalıklarda görünemeyen ABD, Almanya-Fransa eksenli AB’nin uluslararası desteğini de hemen hiçbir konuda arkasına alamıyor.

“KÜRESEL FİNANS” KAPİTALİZM’İ ABD’Yİ BİTİRDİ

Dünyayı ekonomik açıdan da sömüren ABD, küresel finans
kapitalizminin ürünü olan ekonomisindeki çöküşü de durduramıyor. Washington, 2010 bütçe tasarısına göre rekor bütçe açığı veriyor. 1.56 trilyon dolarlık açık ilk defa milli gelirin yüzde 10’un da üstüne çıkıyor. ABD doları son 8 yılda yüzde 25 değer kaybetti. Dünya genelindeki dolar cinsinden döviz rezervi 2002’de yüzde 71.6 oranındayken, 2009’un üçüncü çeyreğinde bu oran yüzde 61.6’ya kadar geriledi. Açığını on yıllardır, doların rezerv olmasıyla dengeleyen Washington, çok önemli bir kozunu kaybediyor!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Katil ABD Afganistan'dan DEFOL!

21 Şubat 2010
Afganistan'da ABD ve NATO güçlerinin bulunması protesto edildi
- Ankara Filistin Dostları Platformu, İLKAV ve çeşitli dernek ile bazı sivil toplum örgütleri Afganistan'da ABD ve NATO güçlerinin bulunmasını protesto etti. ABD Büyükelçiliği yakınında bulunan Kennedy Caddesi'nde toplanan grup ellerinde "İşgale son, suç ortaklığına hayır", "Terör devleti ile el sıkışanlar katliamdan sorumludur", "Terör devleti ile ilişki Türkiye'nin utancıdır" yazılı dövizler taşıdı. Grup, "Kahrolsun işgalci NATO", "Kahrolsun işbirlikçi hainler", "Katil ABD Afganistan'dan defol" gibi sloganlar atarak tekbir getirdi. Grup adına yapılan açıklamada, ABD ve NATO'nunAfganistan'da müslüman kanı döktüğü belirtilerek
Türkiye'nin NATO ve ABD'den desteğini çekmesi istendi.

Ellerinde ABD ve NATO aleyhtarı döviz ve pankartlar taşıyan İLKAV üyeleri, Kennedy Caddesi, Atatürk Bulvarı kavşağı yakınlarında, çevik kuvvet tarafından oluşturulan barikat önünde toplanarak protesto eylemi gerçekleştirdi.

Sık sık tekbir getiren grup üyeleri, ABD ve NATO aleyhine sloganlar attı.

Grup adına okunan basın açıklamasında, ABD ve NATO birliklerinin Afganistan'da gerçekleştirdikleri askeri operasyonlar protesto edilerek, Türkiye'nin Afganistan'daki askeri birliklerini geri çekmesi istedi.

Kurtuluş Savaşı'nda Afgan halkının Türk halkına destek verdiği de hatırlatılan açıklamada, aynı desteğin Afgan halkına da verilmesi gerektiği ifade edildi.

Yapılan konuşmaların ardından bir süre slogan atan grup olaysız dağıldı.
afganistanda-abd-ve-nato-guclerinin-bulunmasi-protesto-edildi-20100221A2102047-01.jpg
afganistanda-abd-ve-nato-guclerinin-bulunmasi-protesto-edildi-20100221A2102047-02.jpg
afganistanda-abd-ve-nato-guclerinin-bulunmasi-protesto-edildi-20100221A2102047-03.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Afganistan ABD için Vietnam oldu

american-foreign-policy09042009.jpg

26 Şubat 2010
Afganistan, işgalci ABD ve NATO güçleri için Vietnam oldu.
Afganistan, işgalci ABD ve NATO güçleri için Vietnam oldu. 2 haftadır devam eden ve 15 Bin’den fazla askerin katıldığı operasyonlarda çok ağır kayıplar veren işgalcilerin Marcah kasabasını nihayet ele geçirdiklerini açıklaması, sözde süper güçlerin acziyetini bir defa daha göstermiş oldu. Çünkü ABD, 7 Ekim 2001 tarihinde başlattığı saldırılar sonucunda Afganistan’ın tamamına hâkim olduğunu ilan etmişti. Dün bayrak dikerek dünya kamuoyuna büyük bir zafer olarak sundukları Marcah da ABD’lilere göre zaten kendi kontrollerindeydi. 15 Bin kişilik işgal gücüne 1.000 kişilik direnişçi grubu ile büyük bir karşılık veren Taliban ise 2 hafta içerisinde net olarak 382 işgalciyi öldürdüklerini ve 78 tankı imha ettiklerini açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri'nde yayınlanan el-Beyan gazetesi yazarlarından Ahmed Abrabi ise Afganistan’ın ABD için Vietnam gibi olduğunu yazdı.


Afganistan, işgalci ABD ve NATO güçleri için Vietnam oldu. 2 haftadır devam eden ve 15 Bin’den fazla askerin katıldığı operasyonlarda çok ağır kayıplar veren işgalcilerin Marcah'ı nihayet ele geçirdiklerini açıklaması, sözde süper güçlerin acziyetini bir defa daha göstermiş oldu.

MARCAH KASABASINI ELE GEÇİRMEK ABD İÇİN “TARİHİ BİR OLAY”MIŞ


ABD, 7 Ekim 2001 tarihinde başlattığı saldırılar sonucunda Afganistan’ın tamamına hâkim olduğunu ilan etmişti. Dün bayrak dikerek dünya kamuoyuna büyük bir zafer olarak sundukları Marcah kasabası da ABD’lilere göre zaten kendi kontrollerindeydi. Afganistan'daki işgalci Amerikan Donanmasının komutanı General Larry Nicholson ise Marcah kasabasına bayrak çekilmesini ''tarihi bir gün'' olarak niteledi. General Nicholson, ''Gördüğüm şey, buraya gelenlerin sayısı beni çok heyecanlandırdı'' ifadesini kullandı.

382 İŞGALCİ ÖLDÜRÜLDÜ, 78 TANK İMHA EDİLDİ


Taliban sözcüsü Yusuf Ahmedi ise yaptığı resmi basın açıklamasında, son iki hafta içerisinde sadece Marcah bölgesinde 382 işgal askeri öldürdüklerini, 78 tank imha ettiklerini söyledi. Ahmedi yine Marcah'ta 36 Afgan askerinin öldürüldüğünü, 4 zırhlı aracın da imha edildiğini açıkladı. Ahmedi, Marcah dışındaki Helmand bölgesinde ise son iki hafta içerisinde 51 işgalci ve 23 Afgan askerinin öldürüldüğü, 17 tank ve 6 askeri aracın imha edildiğini belirtti. Ahmedi açıklamasında "Biz, operasyonun başladığı ilk günlerde işgalciler için taktikler geliştirdik. Düşman, Marcah'ın bazı bölgelerine direnişsiz girmesine müsaade ettik. Bunun için de bazı üst düzey liderleri ilk günlerde zaferlerini ilan ettiler. Fakat hakikatte düşman, sivilleri katletmenin dışında başka bir ilerleme sağlayamadı" dedi. Ahmedi, açıklamasının devamında, Helmand dışındaki bölgelerde son iki hafta içerisinde gerçekleştirilen operasyon sonuçlarını da açıkladı.

ABD, KENDİSİNİ VİETNAM GİBİ MUTLAK YENİLGİYE GÖTÜREN YOLDA


Birleşik Arap Emirlikleri'nde yayınlanan el-Beyan gazetesi yazarlarından Ahmed Abrabi ise Afganistan’ın ABD için Vietnam gibi olduğunu yazdı. Abrabi; “Amerika’nın Afganistan’a açtığı savaşın kötüden daha kötüye doğru gittiğini göz önünde alırsak bu, Amerika’nın kendisini mutlak yenilgiye götüren bir yolda bulduğunu gösterir. Tıpkı Amerikan güçlerinin 60’lı 70’li yıllarda Vietnam savaşında başına gelenler gibi. Uzmanlar, Taliban güçlerine karşı kesin bir zafer kazanmanın imkânsız olduğu kanaatine vardıklarını ve bu yüzden Washington’un şereflice oyundan çekilmesi için önüne koyulan tek çıkışın, hareketin liderleriyle siyasi bir çözüme varması ve bu çözümün de ancak Taliban’ın yönetime ortak olmasıyla sağlanabileceğini söylüyorlar” diye yazdı.

TALİBAN’I YENİYORUZ DİYEN KOMUTAN 2 HAFTA SONRA PES ETTİ


Taliban’ın Amerika’nın savaş açtığı 2001 tarihinden bu yana daha önce görülmediği kadar şiddetle savaştığını dile getiren el-Beyan yazarı Abrabi; “Her gün artan sayıda Amerikan askeri ölüyor. 2009’da öldürülen Amerikan askerinin sayısı 2008’in 2 katına ulaştı. Vietnam tecrübesinin de öğrettiği gibi o ya da bu tarafın şartlarını savaş alanındaki askeri durum belirler. Taliban’ın örgütsel ve operasyon gücü profesyonel ve coğrafi yayılmacı olarak kabul ediliyor. Afganistan’daki Amerikan Kuvvetleri Komutanı General Stanley McChrystal’in Financial Times gazetesine yaptığı açıklama bu durumu doğrular mahiyette. General gazeteye şu açıklamada bulundu: ‘Bu kadar savaş yeter’ Oysa sadece birkaç hafta önce savaşın Taliban’ın aleyhinde seyrettiğini söylemişti” diye yazdı.

vakit
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
195336.jpg


Kızılderililer'den beyazlara 'git' uyarısı...

Kanada'nın Kahnawake bölgesinde yaşayan Kızılderililer, beyazların bölgeden ayrılmasını istedi
Kanada’nın Quebec eyaletinin başkenti Montreal’ın yakınlarında, kendilerine ayrılan Kahnawake adlı bölgede yaşayan Mohawk Kızılderililerinin, birlikte yaşadıkları beyazları artık istemediği bildirildi.

Bölgeyi yöneten konsey, aldığı kararla Kızılderili olmayanların bölgeden ayrılmalarını istedi.

Konsey, Kızılderili olmayanlara kararın gerekçelerini açıklayan toplam 25 mektup gönderdi.

Konsey, gerekçe olarak, Kızılderililerin kendi kimliğini korumak istediğini, bu nedenle de karma çiftlerin çoğalmasına karşı çıktığını, zaten yetersiz olan arazide 6 binden fazla kişinin yaşadığı ve Kızılderililerin artık beyazlarla aynı bölgeyi paylaşmak istemediğini duyurdu. Mohawklar ayrıca, beyazlarla vergi konusunda da aynı imtiyazı paylaşmak istemediklerini belirtti.

Beyaz olan ve 10 yıldır Alvin Delisle adlı Kızılderili ile yaşayan Pauline Labelle, "ırkçılık" olarak nitelediği karara tepki gösterdi.

Alvin Delisle ise geçmişte, beyazların Mohawk halkına kötü davrandığını, şimdi ise tersi olduğunu söyledi. Alvin, bu durumu "anlamsız" olarak niteledi.

Bölgedeki Kızılderili şeflerinden Martin Leborgne, "Hoş değil ama bizi bu bölgeye beyaz yöneticiler hapsetti ve bu bölge sadece Kızılderililere ayrılmış bir bölge. Kızılderili olmayanın burada yaşamaya hakkı yok" diye konuştu.

Montreal’de anayasa hukuku profesörü olan Jean Leclair, iki Kızılderiliden birinin beyazla evlendiğini, yok olmaktan korkan Kızılderililerin bu radikal kararı almak zorunda kaldığını belirtti.

Leclair, "Konseyin beyazlardan bölgeyi terk etmeleri yerine Mohawk kültürüne uymalarını istemesi daha makul bir davranış olabilirdi" dedi.

Kızılderililerin bir kısmı, kararı onayladıklarını belirterek, beyazların vergi kolaylıklarından yararlanmak için Kızılderililere ayrılan toprakta yaşama hakkı olmadığını savunuyor.

Bazı Kızılderililer ise karara karşı çıkıp, karma çiftlerin ayrılmak zorunda kalacağını, aile birliğinin bozulacağını ve bu durumun da insan haklarına aykırı olduğunu belirtiyor.

Kızılderililerin, beyazların bölgeden ayrılması isteğinin yeni olmadığı bildiriliyor.(aa)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Taliban Mücahitleri Türkiye İçin Savaşıyor...

taliban7.jpg
http://www.gencislam.com/editor/3-anadolu-haber.html
İslam toprağı Afganistan, 9 yıldır ABD-NATO önderliğini yaptığı Haçlı sürünün işgali altında. Afganistada emperyalist işgale karşı savaşan, tıpkı Irakaki gibi, Sünni, tıpkı Irak, Filipinler, Filistin, Kuzey Afrika ve Somalideki gibi, Sultan 2. Abdulhamid Han çınarının kozalaklarıdır.
Yani, bugün dünyanın neresinde bir İslâmî direniş hareketi varsa, onun temelinde mutlaka Sultan 2. Abdulhamid Han vardır.

Sadece İslâmî direniş hareketleri mi ? Hayır, 2 asırdır, İngiliz işgaline karşı savaşan İralandalılar v onların şu a daki örgütü olan IRA bile Abdulhamit Han’ın eseridir, nitekim geçtiğimiz günlerde, İrlandalılar, Abdulhamid Han’ı yadettiler.

El-Cezire televizyonunun Pakistan muhabiri ve 20 yıldır bölgede yaşayan bu sebeble de bölge hakkında görüşlerine başvurulacak öemli kişilerden biri olan Ahmed Muvaffak Zeydan, şöyle der: Ben Osmanlıya, Türk milletine ve Sultan 2. Abdulhamid Han’a hayranım. Zeydan, Türkçe olarak Mana yayınlarından çıkan kitabı “Taliban’ın Yükselişi”nde, Afganistan’daki direnişin temelinde, Sünnilik ve Abdulhamid Han vardır, der.

2. Abdulhamid Han, çağın en büyük emperyalist gücü, İngilizlerin 1878 yılında, Hindistan üzerinden, Afgansitan’ı işgalini, stratejik telkin, yönlendirme ve maddî yardımlarla önlemiş ve bugünkü Taliban’ın ataları olan ogünkü mücahidlerin, İngilizlere 80 bin askerine malolacak bir mağlubiyet tattırmasına önderlik etmiştir.

Zeydan, bu manzarayı kitabında anlatır ve ekler, Bugün Taliban Afgan ve Pakistan halkı (Peştun ve Urdu Sünni halk) Osmanlı ve Abdulhamid vesilesiyle, Türkiye’ye müthiş bir sevgi beslemekteler. Ancak işin bir de “ama”sı var. Türk ordusunun, Afganistan’ı işgal eden NATO askerleri arasında bulunması: Soruyorlar, Türkler ne zamandan beri Emperyalist Haçlıların emri altında bir İslâm toprağının işgaline yardımcı oluyor diye?

Türkiye’de başbakanından, cumhurbaşkanına adı İslâmîye çıkmış yönetim bu işin ne kadar farkında bilmeyiz ama, daha geçenlerde başbakanlık koltuğuna oturan Cameron’un askerî danışmanı bu işin epey farkında. O kadar farkında ki, Abdulhamid’in adını sık sık anan Türkiye’deki bu yöneticilere adetâ şunu söylemek istiyor: Bırakın maval okumayı, fiiliyatta, Abdulhamid’in siyasetine karşı, bizim yanımızdasınız, bunu cümle âlem görüyor!

Türkiye’de ilk defa, Time Türk haber sitesinde yayınlanan ve tarafımdam çevrilmiş bu haberde, bakınız neler demiş İngiliz başbakanının askerî danışmanı:


Afganistan´daki Savaşımız Hilafete Karşı

http://www.timeturk.com/ingiliz-generalden-itiraf_125798-haberi.html

İngiliz Başbakanı David Cameronun askerî danışmanlığına atanan Gen. Sir Richard Dannatt Afganistan savaşının İslâm üzerine olduğunu itiraf etti

Afganistan’daki İngiliz işgal güçlerinin komutanı Olan emekli Gen. Dannatt BBC Radyo 4’e verdiği bir demeçte “ Güney Afganistan’da, Afganistan’da veya Güney Asya’da, Bir İslâmi takvim var ve biz İslâmî takvime karşı muhalefet etmez ve yüzleşmesek, şayet samimi olmak gerekirse bu etki artarak büyüyecektir.



Bu ilerlemenin Güney Asya´dan başlayarak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya ve 14. asır ile 15. asırdaki büyük İslâm Halifeliğinin ulaştığı (Tuna) çizgileri de aşacaktır.” Dedi.

Cameron’un askeri danışmanı Sir Gen. Dannatt açık bir şekilde, “Şayet Müslümanlar İslâmî politik ideallere kendilerine uyarlara ve Halife düzenini talep ederlerse, bu İngiltere açısından kabul edilemeyecek ve askerî operasyonların garantisi olacaktır.” İfadelerini kullandı.

Dannatt, Batılı değerlerin politik hayatı tarafını kuşanmış, namaz kılan, veya manevî ibadetler yapan Müslümanlarla bir sorunlarının olmadığını da ifade etti.”

İsrail üzerindeki doğru ve haklı siyaset, Irak ve AFganistan´da niye Batı lehine dönüşüyor?

Taliban 10 Mayıs 2010 tarihinde işgalci ABD ve NATO güçlerini vatanından kovmak için ir operasyon ilan etti. “El-Feaht- Zafer” Operasyonu verilen bu yeni savaş süreci içerisinde, aralarında Kandahar, Bagram, Nuristan, Paktiya, Kunduz gibi büyük askerî işgal üslerinin bulunduğu hedefleri bir bir yaktı, yıktı.
İngiliz gazetesi The Teleghraph 23 bin askerin yaşadığı AFganistan´daki en büyük üs olan Kandahar Hava üssüne Taliban tarafından bir hafta içinde 2. kez büyük bir saldırı düzenlendiğini, 20-30 mücahidin gerçekleştirdiği bu saldırılıar karşıısnda, ABD-NATO askerlerinin ise sığınaklara kaçtığını" yazdı.

http://www.timeturk.com/-abd-askerleri-siginaklara-saklaniyor-_126543-haberi.html

Başta el-Cezire, BBC, AFP, AP olmak üzere bütün dünya medyası Taliban’ın bu zafer operasyonlarını saatlerce ana haberden verdi. Afganistan’da bütün bunlar yaşanırken, Rus ve Çin medyası adeta Taliban zaferini canlı olarak verirken, Türkiye’deki adı İslâmiye çıkmış medya nerede?



ABD resmî raporlarını kendi kıt kaynaklarımla sadece ben çeviriyorum ve Time Türk sitesinde yayınlıyorum, ama devasa maddi kaynaklarına rağmen bu İslâmî görünen medya, Abdulhamid Savaşçılarının bir haberini yapmaya bile tenezzül etmiyor.

Bakın son 20 gün içinde bizzat ABD Savunma Bakanlığı- Pentagon- tarafından Kongre’ye sunulan resmî raporlardaki duruma bakalım. Raporlar ABD’nin Afganistan ve Irak’taki içler acısı halini ortya koyuyor.
Herün 18 ABD askeri intihara kalkışıyor. Bu ayda 600 askerin intihara kalkışması demektir.

2009 yılında, tam 18 bin ABD askeri ağır veya orta derecede yaralanmış. Yani, bu ayda 1500 ABD askeri demektir. Günde ise 50 asker. Bizzat ABD ve Batılıların resmi ifadesiyle, savaşta yaralanan 6-7 askere karşılık 1 asker ölmektedir. Bu durumda, ABD’nin Irak ve Afganistan’da günde 8 askeri direnişçiler tarafından öldürülüyor demektir. Buna, hastanede veya tedavi sonrası ölen askerleri de dahil edersek, rakam daha da büyür. Yani ayda, 300’e yakın ABD askeri öldürülüyor demektir. Bu sadece kayıtlara geçen sayı, bir de Meşhur İngiliz gazeteci Robert Fisk’in, 2004 yılındaki Felluce direnişi esnasındaki gözlemlerinde yazdığı gibi, “önümde 70 coni cesedi vardı, kayıtlara 10 ölü olarak geçti” ifadesini de eklersek, ABD-İngiltere liderliğindeki Siyonist-Haçlı emperyalizminin içinde bulunduğu çıkmazı açıkça görebiliriz.

Türklere “kardaş” diye hitabeden Zeydan, kitabında “2007 İngilizlerin plân ve teşvikiyle, Helmand’da 3 ay süren ve o zamana kadar ki en büyük operasyon olan bu harekatta, tam 3 ayda 30 milyar dolar para harcandı. Neticede işgal güçleri büyük bir yara aldı” diye yazmış. Aynı işgal güçleri 3 ay öncede, Helmand’ın tarım vadisi Merce’ye, 2001 yılından beri düzenlenmiş en büyük operasyonu düzenlediler, 3 ayda yine milyar dolarları gitti. Netice, bir kez daha tam bir bataklığa saplandılar, inanmayan, El-Cezire, Rus, Çin, Pakistan, Hollanda, BBC gibi değişik medya kanallarından ve Taliban’ın resmî internet siteleri ile tv kanalından izleyebilir.

ingiliz generalin yukarıdaki ifadesinde belirttiği gib: Taliban, Hilafetin yeniden inşası için, yani Kudüs için hayatını feda etmiş ve bir Siyonist tezgâh neticesi esir edilen, 17 yıldır Fransız cezaevlerindeki hücresinde direnen Kumandan Çakal Carlos’un ısrarla vurguladığı gibi “Türkiye’nin tarihî misyonunu yerine getirmesi için savaşıyor." 80-100 yıldır, Türkiye’nin üzerine çöreklenmiş Hrsıtiyan-Yahudi Siyonist emperyalizmin kökten söküp atılmaıs için savaşıyor. Bu savaşta, Müslüman Türkler nerede?



Fazıl Duygun yazıyor...
fazilduygun@kayserigundem.com
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABD çökecek mi?
images



Ekonomide geleceği en iyi analiz eden iki isim İstanbul'da konuştu. Her ikisi de ABD için karamsar tablo çizdi


ABD ekonomisinin ne kadar sağlıklı bir durumda olduğuna ilişkin tartışma tüm hızıyla sürüyor. Dün Reuters haber ajansı konuyu detaylı ele alan bir analiz yazısı yayımladı. "ABDdünyanın hasta adamı mı?" başlıklı yazıda ABD'de 2003 yılından bu yana imalat sektöründe kepenk indiren işletme sayısının 20 bine ulaştığı, bunun ülkedeki niteliksiz işsiz sayısının hızla artmasına neden olduğu vurgulandı.

Reuters analizinde dünyanın en büyük tahvil yatırım fonuPimco'nun yöneticisi Bill Gross'un, "Son 20 yılda daha fazla refaha kavuşmak için sadece borçlandık. Bunun istikrarlı ve güvenli yolunun bir şeyler üretmek olduğunu unuttuk. Şimdi de bedelini ödüyoruz" sözleri de yer aldı.

2 MİLYON İŞSİZ

Bu tartışma dün İstanbul'da CNBC-e'nin 10. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Geleceği Görmek: Ekonomide 1000 günde neler olacak?" başlıklı konferasının da ana gündem maddesiydi. Konferansın konuşmacılarından Wall Street'in adı "Tatlı Cadı" ya çıkan ünlü bankacılık analisti Meredith Whitney, "ABD'de 2 milyon kişinin işsiz kalacağını tahmin ediyorum. Önceden işsiz kalan 3 milyon kişi ise işe geri alınmayacak" diye konuştu.

Zenginlerin ağır vergiler getirilen eyaletlerden ayrılarak başka eyaletlere taşınacağını, bu kapsamda göç hareketleri gözleneceğini ifade eden Whitney, "Bankacılık sektöründe ise 1.5 yılda 5000, 2015'e kadar 10 bin banka şubesi kapanır. Önümüzdeki 2 yılda ABD finans piyasasının yüzde 42'si borcunu çevirmekte daha da zorlanacak" diye konuştu.

Whitney, ABD Merkez Bankası Fed ile ilgili ise, "Orta sınıf Fed'in politikalarından fayda sağlamıyor. Bence hükümet sorumluluk almak istemiyor, bütün sorunları Fed'in çözmesini bekliyor. Fed, siyasi bir kurum haline geldi" değerlendirmesini yaptı.

ABD konusunda karamsar konuşan Whitney, Türkiye ekonomisine ise övgüler yağdırdı. Whitney, Türkiye'ninekonomik büyüme potansiyeli açısından önemli konumda bulunduğuna, ekonominin çeşitlilik arz ettiğine işaret ederek, bu çeşitliliğin işsizlikle mücadelede önemli bir unsur olduğunu söyledi. Türkiye'nin ticaret ortaklığı açısındaniyi bir bölümlendirme yaptığını belirten Whitney, "Bu, Türkiye'yi Avrupa'daki diğer ülkelere göre öne çıkarıyor. İhracat, ticaret hacmi için aynı şey geçerli" dedi.

TÜRKİYE'DEN ÇİFTLİK ALIN

Toplantıya video konferans bağlantısıyla katılan yatırım danışmanı Marc Faber ise Amerikan ekonomisinin iflasedeceğine inandığını ifade ederek, "Ama iflas etmeden önce de para basıyorlar" dedi.

Gelişmekte olan ekonomilerin hızlı büyüdüğüne ve bu ülkelerin bir araya geldiğinde, küresel ekonominin neredeyse yarısını oluşturduğuna değinen Faber, "Yatırımcılar, bence parasının en az yarısını gelişmekte olan ekonomilere yatırmalı. Yatırımcı olarak veya özel sektör olarak odaklanmamız gereken yer gelişmekte olan ülkeler olmalı" diye konuştu.

Faber ayrıca cazip olan iki yatırım aracının hisse senetleri ve emtia olduğuna dikkat çekerek, "Ben hisse senedinden yanayım. Düzeltme döneminde piyasadan çıkıp emlak ya da emtiaya girmek lazım. Emlak, arsa alın. Hatta Türkiye'den çiftlik alın" tavsiyesinde bulundu.

'ZENGİNLER GÖÇ EDECEK'

Meredith Whitney:
- Zenginler ağır vergiler getirilen eyaletlerden ayrılarak başka eyaletlere taşınacak
- 2 milyon kişi işsiz kalacak
- Zaten işsiz olan 3 milyon ise geri alınmayacak
- ABD'de büyüme bir tek kamu borcunda
- ABD'de işten çıkarılan 3 milyon insanın yakında yeniden işe alınması zor
- Bence hükümet sorumluluk almak istemiyor, bütün sorunları Fed'in çözmesini bekliyor. Fed, siyasi bir kurum haline geldi.

'DEVLET TAHVİLİ ALMAYIN'

Yatırım danışmanı Marc Faber:
- Amerikan ekonomisi iflas edecek
- Ama iflas etmeden önce para basıyorlar
- Yatırımcılar bence parasının en az yarısını gelişmekte olan ekonomilere yatırmalı
- Devlet tahviline yatırım yapmayın
- Cazip olan iki şey hisse senedi ve emtia. Ben hisse senedinden yanayım
- Altın ve gümüşü tutmak önemli
- Emlak, arsa alın. Hatta Türkiye'den çiftlik alın

Kaynak: Milliyet
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Obama Afganistan'dan çekilme tarihini açıkladı!
ÇEKİLECEKLER...
AFGANİSTANDA ABDNİN SONU...


Obama Afganistan'dan çekilmek için tarih verdi.

ABD Başkanı Obama, Afganistan'da Taliban ve El Kaide ile mücadelede önemli ilerlemeler sağlandığını belirterek, ülkesinin, planlandığı gibi Temmuz ayında Afganistan'dan asker çekmeye başlayacağını bildirdi.Obamanın başarı sağladığını belirterek Afganistandan çekileceğini açıklaması bile ABD'nin aynen Irak'ta kurduğu kukla hükümet gibi Afganistanıda yöneteceğine işaret teşkil ediyor.


Obama, ülkesinin Afganistan-Pakistan stratejisiyle ilgili yaptığı açıklamada, "amaçlarının, Afganistan'a yönelik her tehdidi yenilgiye uğratmak ya da ulus inşası olmadığını, bunları Afganlıların kendisinin yapacağını" kaydederek, "Daha ziyade, Afganistan ve Pakistan'daki El Kaide'nin parçalanması ve yenilgiye uğratılmasına, ABD ve müttefiklerimizin geleceğini tehdit etme kapasitesinin engellenmesi üzerinde odaklanmış durumdayız" dedi.


Obama'dan çelişkili açıklamalar:

2162.jpg

"Bu bizim için zor bir görev olmayı sürdürüyor, ama sahada görev yapan askerler ve sivillerin olağanüstü hizmetleri sayesinde hedeflerimizi başarmak için doğru yoldayız" ifadesini kullanan Obama, ancak birçok yerde sağladıkları kazanımların hala kırılgan ve tersine çevrilebilir olduğu uyarısında bulundu.


Obama, El Kaide ile mücadelede Pakistan'ın sınır bölgesinde düzenlediği operasyonlara işaret ederek, "Ancak buradaki ilerleme yeterli hızda gelmiyor, dolayısıyla Pakistanlı liderlere, sınırlarında teröristlere ait güvenli bölgelere karşı mücadele edilmesi gerektiği hususunda ısrarcı olmaya devam edeceğiz" dedi.

ABD Başkanı Obama, El Kaide'ye önemli darbe vurulduğunu yineleyerek, "El Kaide'yi nihai anlamda yenilgiye uğratmak zaman alacak ve karşımızda ülkemize saldırmaya istekli zalim ve dirençli bir düşman var. Ancak şundan şüpheniz olmasın, bu terör örgütünü dağıtana ve ortadan kaldırana kadar durmayacağız" diye konuştu.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABD'nin Çöküş Senaryosu Gerçekleşiyor!

images


Dünyanın korktuğu kâbus senaryosu gerçeğe dönüyor. Cumhuriyetçiler, Obama'nın ekonomi politikasının en önemli aracı olan dolar basma yetkisini kısıtlayacak karar peşinde. Muhalefetin planı tutarsa ABD iflas edebilir

Global ekonominin merkez üssü ABD'de yaşanan Demokrat- Cumhuriyetçi parti çekişmesi ülke ekonomisi olduğu kadar küresel piyasaları da tehdit ediyor.

ABD Temsilciler Meclisi'nde yeniden çoğunluğu elde eden muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti'nin, iktidardaki Demokrat Partili Obama yönetiminin borçlanma sınırındaki artış politikasına engel olmaya çalışması ülkede tansiyonu artırdı.

Obama'nın ekonomi politikasının en önemli aracı haline gelen dolar basma yetkisini kısıtlayacak bu karar uygulanırsa, ABD temerrüt riski ile karşı karşıya kalabilir.

ABD Başkanı Barack Obama'nın ekonomi danışmanı Austan Goolsbee, Cumhuriyetçi parti üyelerinin ABD'nin borçlanma sınırında artış yapılmasını reddedecekleri yönündeki tehditlerinin, felaket niteliğinde sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

Kasımda yapılan seçimler sonucu Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde eden Cumhuriyetçiler, 1.3 trilyon dolarlık bütçe açığını düşürmek için harcamalarda kısıntıya gidilmesini istiyor.

Bazı Cumhuriyetçiler, Obama yönetimini, harcamaları kısmadığı takdirde, ülkenin borçlanma sınırının yükseltilmesini engellemekle tehdit ediyor.

Cumhuriyetçilerin tavrının ülke ekonomisini olduğu kadar küresel ekonomiyi de tehdit ettiğini ifade eden Goolsbee, "Bu bir oyun değil. Borç tavanına ulaşırsak bu esasında yükümlülüklerimiz açısından temerrüde düşmemiz anlamına gelir ki bu ABD tarihinde hiç görülmemiş bir şeydir" dedi.

"FELAKET OLUR"

Goolsbee, Cumhuriyetçilerin tavrının ekonomi üzerinde bir felaket etkisi yaratacağını savundu. Hazine Bakanlığı, Kongre'nin kamu borçlanma sınırını artırmaması halinde, halen 14.3 trilyon dolar olan bu sınıra yılın birinci ya da ikinci çeyreğinde dayanacağını tahmin ediyor.

Cumhuriyetçiler engellerse ne olur?

EKONOMİDEKİ büyüme stratejisini para basma, teşvikler ve harcama üzerine kuran Obama yönetimi, 1.3 trilyon dolarlık bir bütçe açığı ile karşı karşıya.

Bütçe açığını azaltmaya yönelik olarak harcamaların kısılması yönünde hükümete baskı yapan Cumhuriyetçilerin borçlanma sınırının yükseltilmesine yönelik engelleme çabası, içeride oluşacak olumsuz hava yüzünden küresel piyasaları da negatif yönde etkileyebilir.

Analistler, ülkenin içine düşeceği dar boğaz yüzünden temerrüt riskinin belirebileceği uyarısında bulunuyor ki bu da dünya ekonomisi açısıdan felaket senaryosu anlamına geliyor.

Öte yandan, ABD Başkanı Barack Obama, 2011'de öncelikli olarak ekonomiye odaklanacağını açıkladı. Obama," Hedefim, hızlı büyüme, istihdam ve orta sınıfı güçlendirmek üzerine" dedi.

Cumhuriyetçiler engellerse ne olur?

EKONOMİDEKİ büyüme stratejisini para basma, teşvikler ve harcama üzerine kuran Obama yönetimi, 1.3 trilyon dolarlık bir bütçe açığı ile karşı karşıya.

Bütçe açığını azaltmaya yönelik olarak harcamaların kısılması yönünde hükümete baskı yapan Cumhuriyetçilerin borçlanma sınırının yükseltilmesine yönelik engelleme çabası, içeride oluşacak olumsuz hava yüzünden küresel piyasaları da negatif yönde etkileyebilir.

Analistler, ülkenin içine düşeceği dar boğaz yüzünden temerrüt riskinin belirebileceği uyarısında bulunuyor ki bu da dünya ekonomisi açısıdan felaket senaryosu anlamına geliyor.

Öte yandan, ABD Başkanı Barack Obama, 2011'de öncelikli olarak ekonomiye odaklanacağını açıkladı. Obama," Hedefim, hızlı büyüme, istihdam ve orta sınıfı güçlendirmek üzerine" dedi.,

'Olmayan parayı harcamayın'

ABD Kongresi'nin Cumhuriyetçi üyesi Michele Bachmann, Obama yönetiminden biran önce harcamaların kısılmasını istedi. Amerikan halkının mevcut kriz yüzünden hali hazırda bütçelerinden kesinti yapmaya başladığını hatırlatan Bachmann, Obama yönetimine "Halk sizden, olmayan parayı harcamayı bırakmanızı istiyor. Kendinize çeki düzen verin" çağrısında bulundu.

sabah
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Amerika'nın sonu mu geliyor?



Süper volkanın 640 bin yıldan bu yana ilk kez patlaması, bilimadamlarının kabusu

images



Dünyanın en büyük süper volkanı Yellowstone'un 2004'ten bu yana rekor oranda yükseldiği ve volkanın patlaması halinde ABD'nin ürkütücü bir senaryoyla karşı karşıya kalabileceğinden korkuluyor.

Daily Mail'deki habere göre, Wyoming parkındaki volkanın tabanının sadece son 3 yıldır, yılda 7,5 santimetre yükseldiği, bunun kayıt tutulmaya başlanan 1923'ten bu yana rekor bir oran olduğu belirtildi.

Süper volkanın 640 bin yıldan bu yana ilk kez patlaması, bilimadamlarının kabusu. Ancak bilimadamları, son 2,1 milyon yılda 3 kez patlayan volkanla ilgili bilgi eksikliği yüzünden, bir sonraki felaketin ne zaman olabileceği konusunda kesin birşey söyleyemiyorlar.

Ancak bir patlama olması halinde, geçen sene patlayan İzlanda'daki Eyjafjallajökull yanardağının yol açtıklarının süper volkanınkinin yanında devede kulak kalacağı belirtiliyor.

ABD'nin en büyük volkanik sahasında bulunan Yellowstone, doğanın en müthiş oluşumlarından biri olarak nitelendiriliyor.

640 bin yıl önceki büyük patlamadan sonra 30 küçük patlamanın olduğu, bu patlamaların sonuncusununsa 70 bin yıl önceye denk geldiği ifade ediliyor.

Süper yanardağlar dağ biçiminde değil, büyük çöküntüler biçiminde oluyorlar. Bunlar, "kaldera" denen çökmüş dev kraterler.

Yellowstone kalderası 10 km boyunda ve 30 km eninde. Yüzeyinin sekiz kilometre altında da dev bir magma odası bulunuyor.

Magma odasındaki basınç arttıkça yüzey yükseliyor ve ölçülebilir bir sıcaklık artışı oluyor.
 

İPARHAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Elbette ki zalimin sonu helak olmaktır...Bunca masum müslümanlara ve insanlık ehramına yaptıkları zulüm,işkence,katliam bir gün son bulacak ve gerçek adalet zuhur edecektir...

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!..
 

Sayili

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
130
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Abd Çöküşte Bunu Kimse İnkar Edemez Son Başkanlarıdır Bu Obama Bakın Görün 5 Sene İçinde Dünya Karışacak Bu Benim Görüşüm Çok Harita Değişecek Siyonizm Büyük Bir Çöküş Yaşıyacak Süper Güç Haline Geleceğiz Rusya-İran-Çin Ve Tabikide Türkiye Az Kaldı 2023'de Süper Gücüz Allahın İzniyle İranla Birlikte Büyüyeceğiz
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABD Ortadoğu'da İflas Etti!

images


Ortadoğu bir süredir oldukça hareketli günler yaşıyor. Tunus`ta başlayan eylemlerin ardından Mısır günlerdir bir türlü sakinleşmiyor.

Yemen, Ürdün ve Suriye`de de irili ufaklı bazı gösterilere şahitlik ediyor, Ortadoğu`daki yönetimlerin `domino etkisiyle` birbirleri ardına devrilip devrilmeyeceğini tartışıyoruz hararetli bir biçimde günlerdir. ABD`nin ilk başlardaki temkinli tavrı, yerini yavaş yavaş değişim yanlısı bir söyleme bıraktı. Biz de Ortadoğu`yu ve dünyanın geleceğinin bu olaylardan nasıl etkileneceğini Amerikan Ulusal İstihbarat Kurulu (CIA) adına Türkiye ve pek çok Ortadoğu ülkesinde görevler yapmış olan Graham E. Fuller`e yorumlattık. CIA`in eski Başkan Yardımcısı Graham Fuller `Türkiye`nin Yeni Jeopolitiği`, `Türkiye`nin Kürt Sorunu` kitaplarının da yazarı. Halen Kanada`daki Simon Fraser Üniversitesi`nde dersler veren Fuller, yıllarca bulunduğu Ortadoğu ve İslam coğrafyası üzerine yaptığı değerlendirmelerle tanınmış, Türkiye medyasında oldukça tartışılan bir isim...

CIA`in Ortadoğu ve Türkiye Masası eski Şefi olarak tanıdığımız Graham E. Fuller ile telefonla görüştük. Fuller`in değişen dünya ve Ortadoğu dengeleri ile ilgili AKŞAM`A yaptığı çarpıcı analizler şöyle:

- Neden sizce Ortadoğu`da birbiri ardına gelen bu gösterileri şu anda görüyoruz? Zamanlamanın önemi nedir?

Bence özellikle Arap dünyasındaki sorunlar çok uzun zamandır devam ediyordu ve bu alanda çalışan kişiler yıllardır sorunların ne kadar kötüleştiğinin farkındaydı. Bölgede özellikle ABD`nin desteklediği otoriter liderler konusunda çok büyük rahatsızlıklar vardı. ABD`nin müzakerelerde İsrail ve Araplar arasındaki dengesiz yaklaşımı ve tarafsız bir arabulucu olmayı başaramaması da bu sürece katkıda bulundu. Tüm bu hayal kırıklıkları bir süredir zaten vardı. Bu nedenle 9/11(11 Eylül) olayı bu coğrafyayı çok iyi bilen insanlar için sürpriz değildi. Bu bir şoktu ama bölgeyi bilenler `Aman tanrım, bu nasıl olabilir!` demedi. Çünkü ortada çok fazla neden vardı.

- 11 Eylül ile bu olayları nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Bunlar bence aynı hayal kırıklığı, öfke ve hoşnutsuzluk serisinin yansıması. ABD`nin tek başına tüm bu olaylardan sorumlu olduğunu söylemek istemiyorum, öyle değil. Ortada bu olaylara neden olan yerel sorunlar da var. Ama ABD siyaseti bence sorunları kötüleştirdi. Bir başka deyişle 9/11 mevcut olan rahatsızlığın ortaya konulduğu bir ifade yöntemiydi. Bu nedenle, bölgedeki ılımlı değil, en radikal grubun harekete geçmesi şaşırtıcı değildi. Ama şu anda biz, radikallerin yer almadığı, ılımlı olanların devrimci hareketler ve isyanlar için Arap dünyasındaki pek çok ülkede harekete geçtiğini görüyoruz.

- Mübarek`in ve Mısır`ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Mübarek kendisi bitti bana kalırsa. Bu, ordunun güç kullanmayı reddettiği günden belli olmuş bir gerçeklik. Ama şu anda kimin Mübarek`in yerine geçeceği konusunda çok özenli bir dans izliyoruz. Bence bir oranda bağımsız görüşleri olan ve eski rejimle ilişkilendirilmeyen herkes geçiş döneminde kabul edilebilir. Ama uzun dönemde halk, seçimlerle ne tür bir lider istediğine karar verecek.

İSLAM DEVRİMİ İHTİMALİ ZAYIF

- Geçiş dönemi sonunda İran`daki gibi İslamcı bir harekete dönüşmesini bekliyor musunuz?

Ben iki hareket arasında yakın benzerlikler gör müyorum. Bu olayda da tıpkı İran Şahı Rıza Pehlevi gibi iktidarda kalma hedefinde olan bir lider (Mübarek) olduğu gerçek. Ama onun dışında daha çok farklılıklar görüyorum. Mesela şu anda ortada Humeyni gibi çok karizmatik ve birleştirici bir figür yok. Sanırım Mısır`ın doğası İran`daki kadar siyasi açıdan şiddetli değil. Ama bekleyip görmemiz gerek tabii ki.

- Müslüman Kardeşler ne kadar radikal?

Türklerin perspektifinden Müslüman Kardeşler çok radikal görülebilir. Ama ben Türkiye`dekiler de dahil Müslüman hareketlere geniş bir uluslararası perspektiften bakmaya çalışıyorum ve dünyadaki diğer İslamcı hareketlerle kıyaslıyorum. Bu açıdan Müslüman Kardeşler`i şiddet kullanan El Kaide, Pakistan`daki köktendinciler veya Afganistan`daki Taliban`la kıyaslayınca o kadar radikal gör müyorum. Müslüman Kardeşler`i çizginin ortasında görüyorum, orta dereceden ılımlıya doğru bir yerde duruyorlar bence.

- `Müslüman Kardeşler İslam devrimi yapacak` fikrine pek kredi vermiyorsunuz anladığım kadarıyla. Öyle mi?

Hayır, bence bunun olma ihtimali çok düşük. Müslüman Kardeşler çok iyi bilinen bir yapılanma ve neredeyse 100 yıldır ortalıktalar. Örgüt son 50 yıldır Mısır`da hiç şiddet kullanmadı. Sanıyorum, bu konuda öğrendikleri bazı dersler var ve yavaşça ılımlı bir yola doğru evrilmeye devam ediyorlar.

4 ABD`nin Ortadoğu`da olanlara karşı şu ana dek verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Korkarım ki şimdiye kadar ABD siyaseti biraz zayıf, yavaş ve yetersizdi.

- Neden böyle oldu?

Çünkü bu olayın nasıl sonuçlanacağını bilemezsiniz. Eğer sadece 1-2 gün sürse, sonra Mübarek tarafından bastırılsa ve ABD hükümeti başından `Mübarek`in çekilmesini istediğini` söylese, gelecekte çok zor bir durum yaratırdı. Bu nedenle, hükümetlerin mevcut hükümetin çekilmesini istemeden önce bu konuda çok temkinli olmalarına şaşırmıyorum. Özellikle de kendilerinin 30 yıldır destekledikleri bir hükümetten bahsediyorsak...

- Washington`daki genel algı nasıl Müslüman Kardeşler konusunda?

Washington`da farklı yorumlamalar var bence. İlki, İsrail yanlısı gruptan. Bunlar, Müslüman Kardeşler konusunda çok eleştireller ve örgütü `Geleceğin Humeyni`sini çıkaracak` ve `Mısır İran olacak` gibi oldukça aşırı şeklinde yaftalamak istiyorlar. Bir de, muhafazakarlar var. Onlar da ideolojikler ama `demokrasinin her şeye çözüm olduğunu` düşünüyorlar ve içinde Müslüman Kardeşler de olsa Mısır`da işbaşına gelecek hükümete şans vermek istiyorlar. Son olarak da, Obama hükümetinin de içinde olduğu daha liberal bir tavır var. Bunlar, Müslüman Kardeşler`in gelecek hükümette bir miktar mevcudiyet göstermesine razılar. Bunun ülkede bir gerçeklik olması` ve `aşırıcı bir güç olarak görülmemesi` nedeniyle. Washington İsrail nedeniyle biraz gergin olsa da, orada bu gerçekliği kabul edecek düzeyde gerçekçilik olduğunu düşünüyorum.

- Mısır konusu İsrail ve ABD arasında bir kırılma yaratabilir mi?

Küçük gerilimler yaratabilir ama kırılma yaratmaz. İlişkiler farklı alanlarda çok yakın işbirliği üzerine kurulu. ABD Kongresi`nde İsrail`e neredeyse yüzde 100 destek var. Bu nedenle Washington ile Tel Aviv arasında hiçbir ciddi ayrılık, kırılma beklemiyorum. Washington yapması gerekeni yapmak zorunda ve İsrail`in de bu gerçekliği kabul etmesi gerek. Ama, bir kırılma olmaz.



- Mısır ve Tunus`ta olanlardan sonra Ürdün, Suriye ve Yemen`de alınan önlemler bölgede domino etkisini engelleyebilir mi?

Bence net bir şekilde bölgede domino etkisi görüyoruz. Bunun nedeni aynı hoşnutsuzluk, kızgınlık ve demokrasi yoksunluğunun bölgenin tümüne hakim olması. Tüm bu hareketlerin ne kadar ileri gideceğini görmek zor. Ama Ürdün, Suudi Arabistan ve Yemen, Libya, hatta Fas bile bu durumdan etkilenebilir.

İlginç bir şekilde Amerikan yanlısı, sağ gelenekten gelen rejimler en gergin olanları. Daha sol gelenekten gelenler veya çok ulusalcı olanlar çok gergin değil. Burada, mesela Suriye veya İran`dan bahsediyorum. Her ikisinde de bir miktar gerginlik olabilir ama kendilerini çok özgüvenli hissediyorlar. Çünkü kimse onları `Amerikan kuklası olmak` veya `Amerikan gücünü ülkede kurmaya çalışmakla` suçlamayacak. Bu nedenle çok özgüvenli konuşuyorlar. Bu, bence olayın çok önemli ve ilginç bir yanı. Özellikle Amerikan yanlısı rejimler en korku içinde olanlar. Bunun temel nedeni, uluslarının bu siyasetleri benimsememiş olması.

- Ortadoğu`da olanlarla yeni bir çağa mı giriyoruz?

Evet, kesinlikle yeni bir çağa doğru gidiyoruz. Burada dört dönem var: Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı ile mevcut sorunlara askeri çözüm bulma dönemlerinin ardından ABD ile Sovyetler arasında iki kutuplu dünyayı yaşadık. Sonra da Sovyetlerin yıkılışıyla beraber ABD`nin tek güç olduğu dönem vardı. Ama, şu anda bu dönem bitiyor ve dünyada pek çok güç merkezinin olduğu çok kutuplu bir dünyaya gidiyoruz. Bence, bu çok olumlu bir durum. Gelişmekte olan pek çok ülkeden yeni oyuncular sahneye geliyor. Çin birkaç yüzyıl önce de uluslararası bir güçtü ama özellikle son 15-20 yılda çok gelişti. Hindistan, Türkiye ve Latin Amerika`daki uzun zaman diktatörler tarafından yönetilen ve ABD`nin kontrol etmeye çalıştığı ülkeler değişiyor. Ben ABD veya Batı emperyalizmini bugünkü pek çok sorundan dolayı tek başlarına sorumlu tutmuyorum ama onlar sorunların artmasına neden oldu. Bugün Washington ve Avrupa çok farklı bir dünya ile karşı karşıya. Kesinlikle yeni bir dünya düzeni kuruluyor.

Fuller, bölgede en çok ABD yanlısı rejimlerin kendilerini tehdit altında hissettiklerine işaret ederek, `Bu Amerikan dış politikasının başarısızlığının kanıtı. ABD her zaman Amerikan yanlısı rejimleri demokratikleşmeye tercih etti. Bu, bölgede durumu kötüleştirdi. Önce 11 Eylül, ardından bugünkü protestolar geldi` diyor

Türkiye`nin dış politikası akılcı

Özellikle Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabımda bu konuda çok şey yazdım biliyorsunuz. Ama özetlemek gerekirse, Türkiye`nin Ortadoğu konusunda izlediği politika bence son derece akılcı, yaratıcı, uzak görüşlü ve bölgedeki en olumlu düşünceleri yansıtıyor bugün. Komşularla sıfır sorun politikası da buna dahil. Bu siyaset Ahmet Davutoğlu ile ortaya çıkmış yepyeni bir şey değil. Ecevit döneminde de bunun bazı unsurlarını gör müştük. Ama Davutoğlu bu siyaset konusunda en açık vizyonu olan kişi ve Başbakan Erdoğan ve hükümetinin yüzde 100 desteğini sağladı. Ben Türkiye`nin dış politikasını destekliyorum ve eğer ABD akıllıysa `Bazı açılardan direnmek yerine, aynı siyaseti desteklerdi` diye düşünüyorum.



Washington demokratikleşmeyi desteklemedi

Amerika`nın bölgedeki dış politikası çok uzun yıllar içinde başarısızlığa uğradı. ABD Arap-İsrail sorununda dengeli bir rol oynamayı reddetti ve başaramadı, diğer oyuncuların müzakere veya kolaylaştırıcı rol oynamasını engelleyemedi. Bu nedenle bugün Türk hükümeti, geçmişte ise Avrupa ile sorunlar yaşandı. ABD genel olarak bölgede demokratikleşmeyi de desteklemedi. Demokratikleşme retoriği her zaman oradaydı ama hiçbir zaman gerçekten desteklenmedi. Washington her zaman Amerikan yanlısı rejimleri demokratik rejimlere tercih etti. Bu nedenle, bu çok uzun yıllar içinde gelişen bir başarısızlık ve bunun ilk sonuçlarını baskıya uğramış kalabalıkların 9/11`de olduğu gibi tepki göstermesiyle görüyoruz.

Amerikan yüzyılı hayali bitti

ABD kendisinin baskın hegemonik rolünün tüm dünyaya hakim olmasını istiyordu. Özellikle Sovyetler yıkılıp, ortada başka süper güç kalmayınca `21`inci yüzyılın Amerikan yüzyılı olması` umudu ortaya çıktı. Amerikan hedeflerinin dünya genelinde kabul göreceği ve ABD`nin olumlu bir şekilde dünyayı yönetebileceği düşünüldü. Bunu komplike hale getirebilecek hiçbir bölgesel güç Washington`da mutlu bir şekilde karşılanmadı. Ama, dünya değişti ve 21`inci yüzyılın ABD yüzyılı olacağı ideali bir şaka gibi artık. Bunun dışında yeni küresel ortamda rol almak isteyen çok sayıda büyüklü küçüklü bölgesel güçler ortaya çıkıyor. Türkiye, kesinlikle bunlardan biri. Türkiye`nin dış politikası bu anlamda çok akılcı. Müzakere yolu arıyorlar, uzlaşmazlıktan ziyade ve sadece arkadaşlarla değil, herkesle konuşmaya çalışıyorlar. Hamas ve Hizbullah gibi bölgede çok önemli güçlerle görüşüyorlar, İran`la gerilimin azalması ve nükleer politikalarını revize etmesi için çalışıyorlar.

AKŞAM
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Kafirlerde Mısır'ı "aşırı dinciler" yönetecek telaşı başladı...
images


Mübarek'in son kararından sonra dünya liderleri ve ülkeler tavırlarını ortaya koydu. ABD ve Fransa, Mısır'a aşırı dincilerin hakim olması endişesini dile getirdi. Obama acil çağrıda bulundu. BM ve AB de görüş açıkladı.

ABD ve Fransa, Mısır'da yeni bir hükümetin oluşturulmasına götürecek olan siyasi geçiş dönemine ülkedeki aşırı dincilerin hakim olmasını istemediğini belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı James Steinberg, ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmada, ''Mısır'daki geçiş döneminin, aşırı çevreler veya demokrasi ve açık siyasi sürece inanmayanlar tarafından rehin alınmayacağı konusunda emin olmak istiyoruz'' diye konuştu.

Steinberg, konuşmasında şunları söyledi: ''Oluşturulacak olan hükümetin açık görüşlü, demokratik, hoşgörülü, kadın haklarına, azınlıklara ve dini haklara saygılı bir hükümet olması için yoğun çaba harcıyoruz. Kim olursa olsun, hangi grup olursa olsun, eğer demokrasi ve özgürlük değerlerine, kadın, azınlık haklarına ve dini haklara saygı göstermez ise yeni hükümette girmek için desteğimizi alamaz.''

SARKOZY: DİNİ BİR DİKTATÖRLÜK OLMAMALI''

Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy katıldığı bir televizyon programında, Fransa'nın İran örneğinde olduğu gibi Mısır'ın da bir dini diktatörlüğe dönüşmesini istemediğini belirterek, ''Umarım Mısır, geçmişte İran'ın yaptığı gibi dini diktatörlük yoluna değil de demokrasi yoluna yönelir'' diye konuştu.

OBAMA: AÇIK BİR YOL ORTAYA KONULMALI

ABD Başkanı Barack Obama, Mısır hükümetini, yapılan değişimleri anlatma ve Mısır halkının istediği demokrasi ve temsil gücü yüksek bir hükümete uzanan adım adım süreci açık ve kesin bir dilde ifade etme yönünde süratle harekete geçmeye çağırarak, ''Mısır hükümetinin gerçek demokrasiye doğru inandırıcı, somut ve açık bir yol ortaya koyması gerekli'' dedi.

Obama, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in konuşmasının ardından yazılı açıklama yaptı.

''Mısır halkına, iktidar geçişi olduğunun söylendiğini ancak bu geçişin hemen, anlamlı ve yeterli olup olmadığını henüz açık olmadığını'' belirten Obama, ''Çok sayıdaki Mısırlı, yönetimin demokrasiye gerçek bir geçiş konusunda ciddi olduğuna ikna olmuş değil'' ifadesini kullandı.

Obama, Mısır halkı ve dünyaya net biçimde konuşmanın, Mısır yönetimin sorumluluğunda olduğunu ifade ederek, Mısır hükümetinin gerçek demokrasiye doğru inandırıcı, somut ve açık yol ortaya koyması gerektiğini ama hükümetin henüz bu fırsatı kullanmadığını vurguladı.

Obama, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''Bu olayların başlangıcından bu yana söylediğimiz gibi Mısır'ın geleceği Mısır halkı tarafından belirlenecektir. Ancak ABD olarak bir dizi ana ilkelerin yanında olduğumuzu da açıkça ortaya koyduk. Mısır halkının evrensel haklarına saygı gösterilmesi ve arzularının yerine getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu geçiş sürecinin, geri döndürülemez bir siyasi değişimi ve demokrasiye doğru müzakere edilmiş bir yolu hemen ortaya koyması gerekiyor. Bu bağlamda Mısır'daki olağanüstü hal yasasının kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Mısır'daki muhalefet ve sivil toplumun geniş kesimleriyle yapılacak anlamlı müzakereler Mısır geleceği açısından şu önemli soruları ele almalı; tüm vatandaşların temel haklarını koruması, geri döndürülemez değişimi ortaya koymak için Anayasa ve diğer yasaların revize etmesi, özgür ve adil seçimlere doğru açık bir yol haritasının ortakça geliştirilmesi.''

''HALKININ ARZULARINA BASKIYLA VE ACIMASIZCA YANIT VERMEMELİ''

ABD Başkanı Obama, Mısır hükümetini, yapılan değişimleri anlatma ve Mısır halkının istediği demokrasi ve temsil gücü yüksek bir hükümete uzanan adım adım süreci açık ve kesin bir dilde ifade etme yönünde süratle harekete geçmeye çağırdı.

Mısır halkının evrensel haklarına saygı gösterilmesinin önem taşıdığını yineleyen Obama, tüm tarafların itidal içinde olması gerektiğini kaydetti. Obama, ''Şiddetten vazgeçilmeli. Hükümetin, halkının arzularına baskıyla ve acımasızca yanıt vermemesi gerekli. Mısır halkının sesine kulak verilmeli'' ifadesini kullandı.

Mısır halkının artık geriye dönüş olmadığını, ülkenin değiştiğini, geleceğin Mısır halkının elinde olduğunu açıkça ortaya koyduğu hatırlatan Obama, barışçıl toplanma hakkını kullananların, Mısır halkının çoğunluğunu oluşturduğunu ve Mısır halkının azametini temsil ettiğini kaydetti.

Obama, şöyle devam etti: ''Genç ve yaşlılar, zengin ve fakirler, Müslüman ve Hristiyanların bir araya geldiklerini ve değişim yönünde şiddet içermeyen çağrılarıyla dünyanın saygısını kazandıklarını gördük. Bu çabalarda gençler ön safhada yer aldılar ve yeni nesil ortaya çıktı. Mısır onların umutlarını ve sınırsız potansiyellerini yansıtmalı, en yüksek arzularını yerine getirmeli. Bu zor zamanlarda şunu biliyorum ki Mısır halkı azimine devam edecek ve şunu bilmeliler ki ABD onların dostu olmayı sürdürecek.''

LONDRA

İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague, Mısır'daki iktidar değişikliğinin acilen yapılması çağrısında bulundu.

Hague, BBC radyosuna yaptığı açıklamada, ''Mısır'da patlak veren krizin başından beri söylediğimizi yineliyoruz, geniş tabanlı bir hükümetin oluşturulmasına götürecek geçişin acil ama düzenli olması gerekiyor'' şeklinde konuştu.

Hague, ''Tek istediğimiz, Mısırlıların sorunlarını demokratik ve barışçıl yollarla çözmeleri'' diye sözlerine ekledi.

AVRUPA BİRLİĞİ

Avrupa Birliği (ABDış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, yaptığı açıklamada, Mısır'daki siyasi değişikliğin ''şimdi'' yapılması gerektiğini belirtti.

AVUSTRALYA

Avustralya Başbakanı Julia Gillard da ''Mısır'daki iktidar değişikliğinin düzenli, sakin ve barışçıl olması gerekiyor'' dedi.

KANADA

Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in istifa etmeyip yetkilerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ömer Süleyman'a devretme stratejisini onaylayan Kanada Dışişleri Bakanı Lawrence Cannon ise yaptığı açıklamada, ''Mısır'da reform ihtiyacının acil olmasının aşikar olmakla birlikte, bu reform süreci aşırılığa, şiddete ve hoşgörüsüzlüğe götürecek bir iktidar boşluğu da yaratmaması gerekiyor'' diye konuştu.

ALMANYA

ABD'nin New York kentinde bulunan Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in konuşmasını ''hayal kırıklığı'' olarak niteledi. BM'nin Almanya temsilciliğinde yaptığı açıklamada Westerwelle, Mübarek'in konuşmasının ''ileri doğru atılmış bir adım olmadığını'' ifade etti.

Mübarek'in konuşmasının Mısır'daki gerilimin azaltılmasına katkıda bulunmayacağını belirten Westerwelle, ''Uluslararası toplumun endişeleri, öncesine nazaran bu konuşmadan sonra daha da arttı'' dedi. Mısır'daki göstericileri şiddetten vazgeçmeleri gerektiği yönünde çağrıda bulunan Westerwelle, ''Mısır'daki değişikliğin barışçıl bir şekilde yapılmasını istiyoruz'' diye konuştu. Westerwelle'nin bugün BM Güvenlik Konseyinin görüşmelerine katılması bekleniyor.

BM: BAN Kİ-MUN

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un, Mısır'da halkın meşru isteklerini karşılayacak şeffaf, düzenli ve barışçıl bir geçişin yaşanmasını istediği bildirildi. BM Sözcülüğünden yapılan açıklamada, Genel Sekreter Ban Ki-mun'un, Mısır'da yaşanan gelişmeleri çok yakından takip ettiği, Mısır'daki halkın, aralarında özgür, adil ve güvenilir seçimlerin yapılması da dahil tüm meşru isteklerini karşılayacak şeffaf, düzenli ve barışçıl bir geçiş döneminin olmasını istediği ifade edildi.

Genel Sekreterin, Mısır'da halkın kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi gerektiğini vurguladığı belirtilen açıklamada, ''Genel Sekreter, Mısır'daki geçiş döneminde, insan haklarına tam olarak saygı gösterilmesi, tüm taraflarla içten ve kapsayıcı bir diyalog kurulması çağrısında bulunmakta, BM'nin de bu süreçte Mısır'a yardım etmeye hazır olduğunu belirtmektedir'' denildi. Genel Sekreterin Mısır'daki liderliğe ifade özgürlüğü ve toplanma hakkına saygı göstermesi çağrısında da bulunduğu, ayrıca ülkede tüm tarafları itidale ve şiddetten kaçınmaya davet ettiği bildirildi.

ÇİN

Çin ve Mısır dışişleri bakanlarının telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Çin Dışişleri Bakanı Yang Cieçi, Mısır hükümetinin ülkede mevcut zorlukları giderip istikrar ve gelişme sağlamak için gerekli yeteneğe ve akla sahip olduğuna inandıklarını söyledi.

Şinhua Haber Ajansının haberine göre, Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret eden Yang, Çin'in Mısır'daki durumu yakından izlediğini söyleyerek, ''Ortadoğu'da etkili bir ülke olan Mısır'daki istikrarın bölge istikrarı için hayati önem taşıdığını'' belirtti. Mısır'ın iç işlerini kendisi tarafından kararlaştırılması gerektiğini kaydeden Yang, ülkenin dış müdahaleye ihtiyacı olmadığını savundu. Mısır Dışişleri Bakanı Ebul Geyt de Mısır'daki son gelişmeler hakkında bilgi verdi. Ebul Geyt, Mısır hükümetinin toplumsal istikrarın korunması ve asayişin normale dönmesi için çeşitli önlemler aldığını kaydetti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt