Böyle diyor Charles Eisenstein. Ve şöyle devam ediyor: “Wall Street’i işgâl et” hareketinin teorisyeni; “ BİZ BANKACILARA KANDIK SİZ KANAMYIN. UMARIM TÜRKİYE BİZİM HATALARIMIZI TEKRARLAMAZ”...
Krizin Batı'yı düşürdüğü durum malûm. Ama, bu malûmu hâlâ, idrâk sadedinde gündem yapamamış kitlelerde mevcud. Ve; bu mevcûdiyetleri, sanki Batılı sistemin sıhhati mânâsına geliyor. Hâlbuki tam tersi. En azından psikolojik ve sosyolojik olarak yerinde yeller esen bir sistem HÂLÂ VARMIŞ gibi görünüyor.
Eisenstein şöyle diyor: “Bugün Türkiye' de yaşıyorsanız, evet doğru, sistemin temel olarak işlemekte olduğuna inanmanız çok daha kolay. Batının endüstrileşmiş toplumlarında yaşayan bizler, bedeli görmezden gelmeyi artık sürdüremiyoruz. Samimiyetle ummak istiyorum ki, Türkiye bizim geçmişteki hatalarımızı tekrarlamaz. Biz kandık siz kanmayın. Türkiye'nin bu yolu yürümekten vazgeçip, kendi alternatiflerini yaratmak için hem hâlâ zamanı, hem de uygun kaynakları var” (30.07.2012-Sabah)
Elin adamı meselenin farkında. Bizde ise, hâlâ basit itiş-kakışlara itibar yoğun. Günlük çerezlik meseleler idealize edilirse tabiî olarak olacak budur. Milletin kafasına sürekli malayani şeyleri pompalarsanız sonuç başka türlü olmaz.
“Sistemin temel olarak işlemekte olduğuna inanmanız kolay” diyor Eisenstein. Niye? Çünkü siz bizim geçtiğimiz bâdireleri henüz yaşamadınız, anlayamazsınız, demek istiyor... Doğru!
Aynı sistemin taklitçisi olarak bizim de aynı bâdirelerden geçip batmamız mı gerekiyor? Eisenstein; böyle yapmayın, diyor uyarıyor... Sizin hâlâ kullanılabilir imkânlarınız var, diyor. Ve şöyle diyor: “Türkiye'nin yirminci yüzyılın tüm bu hastalıklı yaklaşımlarını bir yana bırakarak, doğrudan yirmibirinci yüzyılın yeni üretim ve yaşam biçimlerine sıçrayabilecek bir imkânı var. Yenilenebilir enerji, güneş enerjisi, permakültür, yerel ekonomiler gibi yenilikçi yaklaşımları sahiplenebilir, bu kavramlara dayanan yeni politikaların liderliğini yapabilir” !!
“BEDELİ ARTIK GÖRMEZDEN GELMEYİ SÜRDÜREMİYORUZ” diyor.
Biz de, görmezden gelmeyi sürdüremedikleri ve uğruna bedel ödemeye devam ettikleri TEHLİKE'yi görmemeye ısrarla devam ediyoruz. Bir DÜNYA GÖRÜŞÜ ihtiyacından hâlâ haberimiz yok. Hâlâ MUTLAK FİKİR'E nisbet İÇİNDE BİR VASITA SİSTEM olması gerektiğini idrak edemedik.
Bunlar yoksa, hayatı tanzim etmenin imkânsızlığını kavrayamadık. Ve hâlâ; iflas etmiş Batı’nın sistematiği işe yarar zannediyoruz. Fıtratımıza dönebilmenin yolunun, Ehl-i Sünnet istikametinde MUHATAB BİR ANLAYIŞ'la mümkün olabileceğini bilmiyoruz. Ve bunun sistemli şekilde arzı ve o arzın AHLÂKÎ altyapısı kurulmadan başarılı olmasının imkânsızlığını da kavrayamadık.
Ve hepsinden önemlisi, bu ihtiyacın cevabı mahiyetinde ortaya BİNBİR ÇİLE ile örülerek konulmuş BÜYÜK DOĞU -İBDA'nın mahiyetini bilmiyoruz. Muhalif olmak için bile bilinmesi gerekli bu DÜNYA GÖRÜŞÜ, fikirsizliğin geçer akçe olması sebebiyle gündem bulmuyor. Bulmaması için de binbir hile binbir tuzak devrede.
Fakat bir şeylerin yıkılmış, aşılmış olduğunu da görüyoruz. Ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Büyük Doğu teknesinde yoğrulmuş olmanın idraki içinde görünüyor. Maya'nın tutması için aşılması gereken engellerin farkındalar ve adım adım hedefe yaklaşılıyor...
Bu gidişatı MASLAHATLAR çerçevesinde idrak edemeyenler gidişatı yavaşlatırlar. Eisesntein'in, “siz hâlâ yapabilirsiniz” mahiyetindeki sözlerinden de anlaşılıyor ki, henüz Batı standartlarında bir ahlâki erozyon yaşamıyoruz. Çoğu elde edilemeyen doğrunun azı da terkedilmez fehvası gereğince, elde mevcud olanı doğru değerlendirip menzile varabiliriz.
Yok, ille de eski çarşı eski hesab noktasında kilitlenecek olanlar varsa, onlara da uğurlar olsun! Elin gavuru görürken sen göremiyorsan ne denebilir ki ? Ve sen MASLAHAT'ların genelden özele imbik imbik çözülebilmesinin idrak seviyesinde olmanın ertelenemez zaruret olduğunu bilmiyorsan, anlamıyorsan ne yapılabilir ki?
PROPAGANDANIN GÜCÜ
Batı'nın batışını seyrederken, seyrettiğimiz bir şey daha var o batışın yanında; ONA MUHALİF OLANLARIN HÂLÂ ONUN PROPAGANDASININ TESİRİNDE KALIYOR OLUŞU... Garib bir psikoloji içinde seyrediyoruz bu durumu ve bu belâdan kurtulacağımız günü hararetle bekliyoruz.
Öylesine sıkışmışlar ki, içine düşdükleri çaresizliği Einstein şu çarpıcı ifadelerle anlatmaya çalışıyor:
“ Kurallarını değiştirmekten aciz oldukları sistemin çarkları arasında, tuzağa düşmüş, sıkışmış hissediyorlar kendilerini. Bu tuzak bir anlamda, finans endüstrisinin yerleşik adetlerinden, alışkanlıklarından, normal olarak tamamlanan iş yapma biçimlerinden kaynaklanıyor. O dünyanın kültürü böyle bir şey; içinde yaşayan birşeyleri şartlıyor ve dönüştürüyor. Bu kültür iklimiyle uyumlu değilseniz, o dünyanın içinde varolamazsınız.”
Batı insanı böylesine bir çaresizlik girdabında... Onu bu girdaba düşüren sistem de şimdi daha büyük ve korkunç bir girdaba düşmüş durumda.
Mesele AHLÂKÎ ve bu adamlar hâlâ HAZCILIK'ın doruklarında “Ne Alâkâ “ havalarındalar. Sodom Gomere tripleri... Gelecekleri yakında gelecek. Bekleyelim...Tabiî propagandalarının tesirinde kalarak değil, kendi insanlarının ifadeleriyle KOKUŞMUŞ'luklarını hatırlayarak.
Haberin devamı şöyle:
“Krize sebeb olan bütün kurumların üzerine bastıkları toprağın altlarından kaydığını da söyleyen Einstein “Aslında hızla kayıyor ayaklarının altından. Temellerinden çürüyorlar! Evet dışarıdan bakıldığında, her zamankinden daha güçlü görünüyorlar; ama, meşrutiyetlerinin dayandığı ideolojik temeller, her geçen gün biraz daha çözülüp dağılıyor” dedi.”
Bunları, Yale Üniversitesi’nden matematik ve felsefe dereceleri bulunan araştırmacı, yazar ve düşünür biri yazıyor. Üstelik, krizin derinlik boyutunu ciddi mânâda farkedip “Wall Street'i işgal et” hareketini başlatan biri...
Evet, kokuşmuşluğu hızla yayılan bu ahlâksız sistemin ömrü uzun olmaması gerek. Yeter ki, dışarıdan bakıp yaldızlı görüntüsüne aldanmayalım.
|