Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Farzet ki öldün... (1 Kullanıcı)

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
60288146439640027418510.jpg
 

mehtap58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2012
Mesajlar
864
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Düşün ki bir gün sende öleceksin. Bütün sevdiklerin seni yalnız bırakacak. Bir metrelik toprak evinde herkesten, her şeyden ayrı; sadece yapıp ettiklerinle baş başa kalacaksın... Unutma Şu fani Dünyadaki amellerinle ebedi bir yurdu kazanmak ya da kaybetmek şimdi senin elinde. Hele bir düşün! Elindeki fırsatın büyüklüğünü ve bunu boşa harcamakla uğrayacağın kaybını dehşetini...

Düşünki, sevdiklerinin üzerine bir kürek toprak atmak için yarıştığı bugünde kabrin ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur olacak.

Unutma ki burada bir sınavdan geçmektesin! Düşün ki; omuzlarında taşıdığın iki kameraman hayatım filme almakta. Bugün ki yaptıkların, yarın dev bir ekrana yansıyacak... İşte o zaman; "Aman Allah'ım! Bunlarda her şeyi kayda almışlar, büyük küçük hiçbir şeyi atlamamışlar" diye hayıflanmayasın... O filmi bütün insanlık izleyecek... Yaptığın hiçbir şey gizli kalmayacak. Hiçbir ameli yeniden işleme şansın yok, bunu unutma! Hakikatle arana perde olabilecek aile, mal, mülk, makam gibi engellerini aş!

Öldüğün günü bir düşün: Ortada duran cenaze sensin. İşte o gün, orada, o anda senin için hayat bitti. Canlı cansız bütün sevdiklerin, sahip olduğun her şey seni bıraktı. Yakınların, seni gideceğin yere hazırlamanın telaşı ile, aralarında uçup gitmiş olmanın şaşkınlığım yaşamakta. Düşünki, seni elbiselerinden soymuşlar. Sevdiğin bütün giysilerin artık birer ölü elbisesi olmuş şuna buna verilecek. Senden bir koku sinmiştir diye saklanacak. Değerli takıların yüzüklerin parmaklarından alınacak... Akıp giden zamanı gösteren saatin kolundan çıkarılacak oysa zaman yine akıp gitmekte ama sensiz. Saatinin akrebi, yelkovanı yine belirli vakitleri göstermekte, ama artık sana değil. Senin görmeyeceğin zamanlara tırmanıyor saatin.

Çok sevdiğin kimin eşyaların uğruna nice fedakarlıklara katlandığın evin, araban, mülkün birer "tereke" artık. Onlar başkalarına hesabım vermek sana düşecek. Eşin dul, çocukların yetim kalacak.

Düşünki, artık akşam senin eve gelmen beklenmeyecek. Sofralar sensiz kurulacak. Sevdiklerin, doğan her günü sensiz karşılamaya alışmanın çabasına girecekler. Sıkça tekrarladıkları söz "ölenle ölünmez ki" olacak beklide... Artık sen, adın anıldıkça dostlarının boğazına takılan bir ilmek, yanaklarına süzülen birkaç damla yaş olacaksın sadece...

Duvarlara sinen koku, elbiselerinde kalan terin uçup gidecek. Sesinin tonu unutulacak gün geçtikçe. Boyun endamın yüz hatların gözlerin unutulacak.
Anma toplantılar düzenlenecek senin için filancaların filanca sene Ölen bir yakım olacaksın zamanla.

Sensiz zamanlarda koşan saatin, sensiz yıllara tırmanmaktan yorulup; eskiyince atılacak. Sağa sola dağıtılan kıymetli elbiselerin yıpranacak paspas, yapılacak. Malın mülkün el değiştirecek.

Hep gözüne bakan yakınların farklı yerlere dağılacak. Çünkü artık sen yoksun. Senin gözlerin yok... Varlığın tozlu albümlerin arasında, yılların soldurduğu resimlerde kalmış.

Yakınların hiç gelmemek üzere gittiğine iyice inanmışlar. İçinde senin olmadığın bir dünya kurmuşlar kendilerine.

Düşünki sevdiklerin gözlerinin rengini unutmuşlar başka gözlere bakıyorlar çünkü. Sevgilerini gülümseyişlerini sımsıcak bakışlarım onlara yöneltiyorlar.

Yıllar birbirini kovaladıkça senin için yapılan ihtifallerin arası açılıyor. Başka acılar, taze ölümler girmiş araya... Şimdi, yakında yitirdiklerinin acısına alışma gayretinde yaşayanlar... "Bir tanem! Ciğerim!" dediklerin, yıllar geçtikçe senin varlığını unutmuşlar.

Yıllar sonra buralarda, oralarda senin yaşadığından söz etmek insanlara masal gibi gelecek... Şu yalan Dünyada bir zamanlar seninde var olduğunun bircik kanıtı olan mezarını ziyaret eden kalmayacak. Mezarın dümdüz olacak. Başucunda beklemekten yorulan mezar taşın yıkılacak da, onu bir düzelten bulunmayacak. Çünkü sen artık kimsenin ölüsü değilsin.

Ey! İnsan Bir gün "unutanlar'in" unuttuklarından bir unutulmuş olacağını unutma!... Adın unutulacak, mezar taşın yıkılacak, bir metrekarelik toprak evin sahipsiz kalacak. Ve Sen kimsenin ölüsü olmayacaksın! Dünyada adını anan kalmayacak. Kimsesizler kervanına'katılmış bir yolcu adı unutulmuşlar denizine düşmüş bir damla olarak anılacaksın sadece.

Ey İnsan! Yaşadığın her anın paha biçilmez bir hazine kıymetinde olduğunu bil! Sonsuzluk yurduna kıymetli armağanlar hazırla. Azığım tamamlayıver. Amelini kusursuzca yapmaya bak. Bu nefes bir gün bitecek... Önemli dünya hayatının ve amellerinin Allahın huzuruna, huzur-u Rasulullah'a bütün insanlık Önünde arz olunacağının bilincine varmandır. Ve o günde yüz akıyla hesabım verebilmendir.

Rabbim cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Amin.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

Ölüm aşkımın adı olsun.

Ruhum susamış suya...
Kalbim özler seni
Gözlerimi senin sevdiğin şeylere çevirdim,
Kulaklarımı seni çağıranın ülkesine bıraktım.
Ve susan bir toprak gibi bitkin kaldım.
Biliyorum, çünkü senin sevgin yasamdan iyidir,
Senin isimlerin lezzetidir dilimin,
Kalbimi senin yoluna koydum.
Ve ellerimi senin dergahına açtım.
Bundan sonra da sana gelecek, senden bekleyeceğim.
Böylece ruhum doyacak, kalbim vuslatını bulacak.
Çünkü elimde, dilimde ve kalbimde senin övgün olacak.
Seni zikrettiğim zaman, evrenin de zikrini duyuyorum.
Görüyorum ki yalan değilim.
Seni bizimle birlikte söyler alem, hem her anında.
Senin meleklerindir dualarımıza amin katan.
Ne güzel bir arzuyla ve rahmetin kokusuyla yağar yağmurlar,
Sanki senin adini çağlar.
Güneş ve ay, senin nurundan almış nasibini.
Güneş senin sevginden böyle ateş, ay böylesine mahzun.
Yıldızlardır seni müjdelerken göz kırpan.
Irmaklar senin hasretinden böyle çağlar,
Deniz bu ayrılıktan deli, böyle dalgalı...
Ve hüzünlü hep ağlamaklı...
Kuşların ümidi sen,
Bitkilerin neşesi, çiçeklerin rengi sen...
Ve insanların hiç bitmeyen duası sen!
Müminlerin kalbi sen! Rahim sen!
Sen, sonsuz aydınlıksın.
Kalplerimizin hiç batmayan güneşisin.
tüm varlığımla senin yolundayım.
Tüm kalbimle arıyorum seni.
Ne zaman sesleneceksin bana?
Günahlarımın ve isyanlarımın karanlığından mi uzaklığın?
Ama sen, sen ey Rabbim!
Adaletinle değil, merhametinle gel bana.
Tüm güzel sözlerimizi ve söyleşilerimizi katına kabul et.
Dostluğunu verdiğin insanlar, gücümüz olsun.
Bizi onların yoluna kat.
İman, sevgi ve gözyaşının duygusunu canlandır
Ve bu birlikle yeşert kalplerimizdeki ümidi ve neşeyi
Şeytanın hilelerinden uzak eyle,
Meleklerin hafifliğine kat bedenlerimizi.
Yıpranmış hislerimizin mabedinden yalvarırız sana.
Sonsuz rahmetinle yaralarımızı kapat.
Karanlıkları indirmiş olsak da biz senin beldelerine,
Nolur yalnız bırakma bizi.
Yalvarırım bizi bir an olsun bize terk etme.
Sevgin içimizde hep uyanık kalsın!
Ve biz daima seninle yaşayalım, seninle ebedi olalım!
Sevgiden öte bu Rabbim,
Sana AŞIĞIM.
Sen beni, kendine dost seçinceye kadar yaşat.
Ve aşkınla yandığım bir anda canımı al,
Ki, ÖLÜM “AŞKIMIN ADI”olsun!

Alıntı...
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Düşün ki bir gün sende öleceksin. Bütün sevdiklerin seni yalnız bırakacak. Bir metrelik toprak evinde herkesten, her şeyden ayrı; sadece yapıp ettiklerinle baş başa kalacaksın... Unutma Şu fani Dünyadaki amellerinle ebedi bir yurdu kazanmak ya da kaybetmek şimdi senin elinde. Hele bir düşün! Elindeki fırsatın büyüklüğünü ve bunu boşa harcamakla uğrayacağın kaybını dehşetini...

Düşünki, sevdiklerinin üzerine bir kürek toprak atmak için yarıştığı bugünde kabrin ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur olacak.

Unutma ki burada bir sınavdan geçmektesin! Düşün ki; omuzlarında taşıdığın iki kameraman hayatım filme almakta. Bugün ki yaptıkların, yarın dev bir ekrana yansıyacak... İşte o zaman; "Aman Allah'ım! Bunlarda her şeyi kayda almışlar, büyük küçük hiçbir şeyi atlamamışlar" diye hayıflanmayasın... O filmi bütün insanlık izleyecek... Yaptığın hiçbir şey gizli kalmayacak. Hiçbir ameli yeniden işleme şansın yok, bunu unutma! Hakikatle arana perde olabilecek aile, mal, mülk, makam gibi engellerini aş!

Öldüğün günü bir düşün: Ortada duran cenaze sensin. İşte o gün, orada, o anda senin için hayat bitti. Canlı cansız bütün sevdiklerin, sahip olduğun her şey seni bıraktı. Yakınların, seni gideceğin yere hazırlamanın telaşı ile, aralarında uçup gitmiş olmanın şaşkınlığım yaşamakta. Düşünki, seni elbiselerinden soymuşlar. Sevdiğin bütün giysilerin artık birer ölü elbisesi olmuş şuna buna verilecek. Senden bir koku sinmiştir diye saklanacak. Değerli takıların yüzüklerin parmaklarından alınacak... Akıp giden zamanı gösteren saatin kolundan çıkarılacak oysa zaman yine akıp gitmekte ama sensiz. Saatinin akrebi, yelkovanı yine belirli vakitleri göstermekte, ama artık sana değil. Senin görmeyeceğin zamanlara tırmanıyor saatin.

Çok sevdiğin kimin eşyaların uğruna nice fedakarlıklara katlandığın evin, araban, mülkün birer "tereke" artık. Onlar başkalarına hesabım vermek sana düşecek. Eşin dul, çocukların yetim kalacak.

Düşünki, artık akşam senin eve gelmen beklenmeyecek. Sofralar sensiz kurulacak. Sevdiklerin, doğan her günü sensiz karşılamaya alışmanın çabasına girecekler. Sıkça tekrarladıkları söz "ölenle ölünmez ki" olacak beklide... Artık sen, adın anıldıkça dostlarının boğazına takılan bir ilmek, yanaklarına süzülen birkaç damla yaş olacaksın sadece...

Duvarlara sinen koku, elbiselerinde kalan terin uçup gidecek. Sesinin tonu unutulacak gün geçtikçe. Boyun endamın yüz hatların gözlerin unutulacak.
Anma toplantılar düzenlenecek senin için filancaların filanca sene Ölen bir yakım olacaksın zamanla.

Sensiz zamanlarda koşan saatin, sensiz yıllara tırmanmaktan yorulup; eskiyince atılacak. Sağa sola dağıtılan kıymetli elbiselerin yıpranacak paspas, yapılacak. Malın mülkün el değiştirecek.

Hep gözüne bakan yakınların farklı yerlere dağılacak. Çünkü artık sen yoksun. Senin gözlerin yok... Varlığın tozlu albümlerin arasında, yılların soldurduğu resimlerde kalmış.

Yakınların hiç gelmemek üzere gittiğine iyice inanmışlar. İçinde senin olmadığın bir dünya kurmuşlar kendilerine.

Düşünki sevdiklerin gözlerinin rengini unutmuşlar başka gözlere bakıyorlar çünkü. Sevgilerini gülümseyişlerini sımsıcak bakışlarım onlara yöneltiyorlar.

Yıllar birbirini kovaladıkça senin için yapılan ihtifallerin arası açılıyor. Başka acılar, taze ölümler girmiş araya... Şimdi, yakında yitirdiklerinin acısına alışma gayretinde yaşayanlar... "Bir tanem! Ciğerim!" dediklerin, yıllar geçtikçe senin varlığını unutmuşlar.

Yıllar sonra buralarda, oralarda senin yaşadığından söz etmek insanlara masal gibi gelecek... Şu yalan Dünyada bir zamanlar seninde var olduğunun bircik kanıtı olan mezarını ziyaret eden kalmayacak. Mezarın dümdüz olacak. Başucunda beklemekten yorulan mezar taşın yıkılacak da, onu bir düzelten bulunmayacak. Çünkü sen artık kimsenin ölüsü değilsin.

Ey! İnsan Bir gün "unutanlar'in" unuttuklarından bir unutulmuş olacağını unutma!... Adın unutulacak, mezar taşın yıkılacak, bir metrekarelik toprak evin sahipsiz kalacak. Ve Sen kimsenin ölüsü olmayacaksın! Dünyada adını anan kalmayacak. Kimsesizler kervanına'katılmış bir yolcu adı unutulmuşlar denizine düşmüş bir damla olarak anılacaksın sadece.

Ey İnsan! Yaşadığın her anın paha biçilmez bir hazine kıymetinde olduğunu bil! Sonsuzluk yurduna kıymetli armağanlar hazırla. Azığım tamamlayıver. Amelini kusursuzca yapmaya bak. Bu nefes bir gün bitecek... Önemli dünya hayatının ve amellerinin Allahın huzuruna, huzur-u Rasulullah'a bütün insanlık Önünde arz olunacağının bilincine varmandır. Ve o günde yüz akıyla hesabım verebilmendir.

Rabbim cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Amin.

Allah celle celaluhu razı olsun paylaşım için canım. Amiin, inşaAllah..

tam da şuan başucumdaki kitap... (haris el muhasibi-farzet ki öldün)

Ahh.. Sindire sindire oku canım.. Mükemmel ötesi bir kitap.. O kitap büyük bir nimet aslında.. Herkes okusun, okumalı..


Ölüm aşkımın adı olsun.

Ruhum susamış suya...
Kalbim özler seni
Gözlerimi senin sevdiğin şeylere çevirdim,
Kulaklarımı seni çağıranın ülkesine bıraktım.
Ve susan bir toprak gibi bitkin kaldım.
Biliyorum, çünkü senin sevgin yasamdan iyidir,
Senin isimlerin lezzetidir dilimin,
Kalbimi senin yoluna koydum.
Ve ellerimi senin dergahına açtım.
Bundan sonra da sana gelecek, senden bekleyeceğim.
Böylece ruhum doyacak, kalbim vuslatını bulacak.
Çünkü elimde, dilimde ve kalbimde senin övgün olacak.
Seni zikrettiğim zaman, evrenin de zikrini duyuyorum.
Görüyorum ki yalan değilim.
Seni bizimle birlikte söyler alem, hem her anında.
Senin meleklerindir dualarımıza amin katan.
Ne güzel bir arzuyla ve rahmetin kokusuyla yağar yağmurlar,
Sanki senin adini çağlar.
Güneş ve ay, senin nurundan almış nasibini.
Güneş senin sevginden böyle ateş, ay böylesine mahzun.
Yıldızlardır seni müjdelerken göz kırpan.
Irmaklar senin hasretinden böyle çağlar,
Deniz bu ayrılıktan deli, böyle dalgalı...
Ve hüzünlü hep ağlamaklı...
Kuşların ümidi sen,
Bitkilerin neşesi, çiçeklerin rengi sen...
Ve insanların hiç bitmeyen duası sen!
Müminlerin kalbi sen! Rahim sen!
Sen, sonsuz aydınlıksın.
Kalplerimizin hiç batmayan güneşisin.
tüm varlığımla senin yolundayım.
Tüm kalbimle arıyorum seni.
Ne zaman sesleneceksin bana?
Günahlarımın ve isyanlarımın karanlığından mi uzaklığın?
Ama sen, sen ey Rabbim!
Adaletinle değil, merhametinle gel bana.
Tüm güzel sözlerimizi ve söyleşilerimizi katına kabul et.
Dostluğunu verdiğin insanlar, gücümüz olsun.
Bizi onların yoluna kat.
İman, sevgi ve gözyaşının duygusunu canlandır
Ve bu birlikle yeşert kalplerimizdeki ümidi ve neşeyi
Şeytanın hilelerinden uzak eyle,
Meleklerin hafifliğine kat bedenlerimizi.
Yıpranmış hislerimizin mabedinden yalvarırız sana.
Sonsuz rahmetinle yaralarımızı kapat.
Karanlıkları indirmiş olsak da biz senin beldelerine,
Nolur yalnız bırakma bizi.
Yalvarırım bizi bir an olsun bize terk etme.
Sevgin içimizde hep uyanık kalsın!
Ve biz daima seninle yaşayalım, seninle ebedi olalım!
Sevgiden öte bu Rabbim,
Sana AŞIĞIM.
Sen beni, kendine dost seçinceye kadar yaşat.
Ve aşkınla yandığım bir anda canımı al,
Ki, ÖLÜM “AŞKIMIN ADI”olsun!

Alıntı...

Allah celle celaluhu razı olsun kaatkılarınız için Muhtazaf abimiz..
 

duyggu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2012
Mesajlar
108
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Düşün ki bir gün sende öleceksin. Bütün sevdiklerin seni yalnız bırakacak. Bir metrelik toprak evinde herkesten, her şeyden ayrı; sadece yapıp ettiklerinle baş başa kalacaksın... Unutma Şu fani Dünyadaki amellerinle ebedi bir yurdu kazanmak ya da kaybetmek şimdi senin elinde. Hele bir düşün! Elindeki fırsatın büyüklüğünü ve bunu boşa harcamakla uğrayacağın kaybını dehşetini...

Düşünki, sevdiklerinin üzerine bir kürek toprak atmak için yarıştığı bugünde kabrin ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur olacak.

Unutma ki burada bir sınavdan geçmektesin! Düşün ki; omuzlarında taşıdığın iki kameraman hayatım filme almakta. Bugün ki yaptıkların, yarın dev bir ekrana yansıyacak... İşte o zaman; "Aman Allah'ım! Bunlarda her şeyi kayda almışlar, büyük küçük hiçbir şeyi atlamamışlar" diye hayıflanmayasın... O filmi bütün insanlık izleyecek... Yaptığın hiçbir şey gizli kalmayacak. Hiçbir ameli yeniden işleme şansın yok, bunu unutma! Hakikatle arana perde olabilecek aile, mal, mülk, makam gibi engellerini aş!

Öldüğün günü bir düşün: Ortada duran cenaze sensin. İşte o gün, orada, o anda senin için hayat bitti. Canlı cansız bütün sevdiklerin, sahip olduğun her şey seni bıraktı. Yakınların, seni gideceğin yere hazırlamanın telaşı ile, aralarında uçup gitmiş olmanın şaşkınlığım yaşamakta. Düşünki, seni elbiselerinden soymuşlar. Sevdiğin bütün giysilerin artık birer ölü elbisesi olmuş şuna buna verilecek. Senden bir koku sinmiştir diye saklanacak. Değerli takıların yüzüklerin parmaklarından alınacak... Akıp giden zamanı gösteren saatin kolundan çıkarılacak oysa zaman yine akıp gitmekte ama sensiz. Saatinin akrebi, yelkovanı yine belirli vakitleri göstermekte, ama artık sana değil. Senin görmeyeceğin zamanlara tırmanıyor saatin.

Çok sevdiğin kimin eşyaların uğruna nice fedakarlıklara katlandığın evin, araban, mülkün birer "tereke" artık. Onlar başkalarına hesabım vermek sana düşecek. Eşin dul, çocukların yetim kalacak.

Düşünki, artık akşam senin eve gelmen beklenmeyecek. Sofralar sensiz kurulacak. Sevdiklerin, doğan her günü sensiz karşılamaya alışmanın çabasına girecekler. Sıkça tekrarladıkları söz "ölenle ölünmez ki" olacak beklide... Artık sen, adın anıldıkça dostlarının boğazına takılan bir ilmek, yanaklarına süzülen birkaç damla yaş olacaksın sadece...

Duvarlara sinen koku, elbiselerinde kalan terin uçup gidecek. Sesinin tonu unutulacak gün geçtikçe. Boyun endamın yüz hatların gözlerin unutulacak.
Anma toplantılar düzenlenecek senin için filancaların filanca sene Ölen bir yakım olacaksın zamanla.

Sensiz zamanlarda koşan saatin, sensiz yıllara tırmanmaktan yorulup; eskiyince atılacak. Sağa sola dağıtılan kıymetli elbiselerin yıpranacak paspas, yapılacak. Malın mülkün el değiştirecek.

Hep gözüne bakan yakınların farklı yerlere dağılacak. Çünkü artık sen yoksun. Senin gözlerin yok... Varlığın tozlu albümlerin arasında, yılların soldurduğu resimlerde kalmış.

Yakınların hiç gelmemek üzere gittiğine iyice inanmışlar. İçinde senin olmadığın bir dünya kurmuşlar kendilerine.

Düşünki sevdiklerin gözlerinin rengini unutmuşlar başka gözlere bakıyorlar çünkü. Sevgilerini gülümseyişlerini sımsıcak bakışlarım onlara yöneltiyorlar.

Yıllar birbirini kovaladıkça senin için yapılan ihtifallerin arası açılıyor. Başka acılar, taze ölümler girmiş araya... Şimdi, yakında yitirdiklerinin acısına alışma gayretinde yaşayanlar... "Bir tanem! Ciğerim!" dediklerin, yıllar geçtikçe senin varlığını unutmuşlar.

Yıllar sonra buralarda, oralarda senin yaşadığından söz etmek insanlara masal gibi gelecek... Şu yalan Dünyada bir zamanlar seninde var olduğunun bircik kanıtı olan mezarını ziyaret eden kalmayacak. Mezarın dümdüz olacak. Başucunda beklemekten yorulan mezar taşın yıkılacak da, onu bir düzelten bulunmayacak. Çünkü sen artık kimsenin ölüsü değilsin.

Ey! İnsan Bir gün "unutanlar'in" unuttuklarından bir unutulmuş olacağını unutma!... Adın unutulacak, mezar taşın yıkılacak, bir metrekarelik toprak evin sahipsiz kalacak. Ve Sen kimsenin ölüsü olmayacaksın! Dünyada adını anan kalmayacak. Kimsesizler kervanına'katılmış bir yolcu adı unutulmuşlar denizine düşmüş bir damla olarak anılacaksın sadece.

Ey İnsan! Yaşadığın her anın paha biçilmez bir hazine kıymetinde olduğunu bil! Sonsuzluk yurduna kıymetli armağanlar hazırla. Azığım tamamlayıver. Amelini kusursuzca yapmaya bak. Bu nefes bir gün bitecek... Önemli dünya hayatının ve amellerinin Allahın huzuruna, huzur-u Rasulullah'a bütün insanlık Önünde arz olunacağının bilincine varmandır. Ve o günde yüz akıyla hesabım verebilmendir.

Rabbim cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Amin.

tüylerim ürperdi...Allah celle celallahu razı olsun.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
images


Gururlanma insanoğlu.. Ölmemeye çaren mi var?
 

ali.fmn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
39
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Geçenlerde tomografiye girdim. o filmi çektirmek için o cihaza yatınca hakikaten bi an mezar gibi geldi bana ve çok etkiledi.bi kaç dakka beklerken kalbim duracakmış gibi oldu.
Allah'ım SEN affedicisin affetmeyi seversin.Bizleride affet.Cehennem çukuru olarak nitelerindirilen kabirden ve o kabir azabından bizleri koru !!
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Seni seviyorum , Ahmed kardeş , ne güzel bir yüreğin var
Yanlış anlaşılmasın senin yaşında çocugum var ... sadece sevdiğim güzel gönlü var...

Allah razı olsun sizden Melisa abla.. Öyle görmeniz, sizin âli gönlünüzün güzelliğindendir muhakkak..
Estağfirullah ablacım ne yanlış anlaması, ben de sizi Allah rızası için seviyorum..
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

kurand.jpg




Ölüm, anlatılabilecek bir şey değil.
Sanki vucûdumda bir diken ağacı var.
Sanki gökler çökmüş de ben yerle bu ikisi arasında sıkışmışım...
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, Ensârdan birinin başı ucunda ölüm meleğini gördü.
Ona hitâben dedi ki:
- Ey ölüm meleği! Dostuma iyi muâmele et. Zîrâ o bir mü'mindir.
Ölüm meleği cevâben dedi:
- Yâ Resûlallah! Ben her mü'mine iyi muâmele ederim. Ben insanoğlunun rûhunu alırım. Rûhunu aldığım şahsın âile efrâdından, yakınlarından birisi vâh edince derim ki:
Bu feryad da ne?
- Bu feryâd da ne?
Allaha yeminle söylerim ki, biz ona zulmetmedik. Ecelini geriye bırakmadığımız gibi öne de almadık. Onun rûhunu almakta bizim bir müdâhalemiz yoktur. Sizler, ey bu ölünün yakınları! Eğer Allahın hükmüne rızâ gösterirseniz, ecrini alırsınız. Yok, O'nun hümüne râzı olmaz, feryâd-figân ederseniz günâha girersiniz. Sizin bize bir kapınız, bir merdiveniniz yoktur. Fakat biz size mutlak yine geleceğiz. Sakının, sakının. İster karada olsun, ister denizde, ister muhkem evlerde bulunsun, isterse çadırlarda. Hiç bir âile efrâdı yoktur ki, ben, her gün mutlaka onların yüzüne dikkatle bakmış olmıyayım. Hattâ öyle ki, onların küçüklerini de büyüklerini de tanırım. Her birini şahsen tanırım. Allaha yeminle söylerim ki, yâ Resûlallah! Ben şânı yüce olan Allahın emri olmadan bir sivrisineğin rûhunu bile kabzedemem!...
Hazret-i Ömer, Ka'b-ül-Ahbâr'a dedi ki:
- Ey Ka'b, bize ölümden bahset.
- Ölüm, insanoğlunun vücûduna sokulmuş bir diken ağacına benzer. Bu ağacın her bir dikeni onun bir damarına batar. Sonra o ağacı kuvvetli bir insan şiddetle çeker. Her bir dikeni bir damara saplanan bu ağaç, çekilince kopardığını koparır, bıraktığını bırakır...
Dört şey vardır ki, onların kadrini ancak dört kişi bilir:
1- Gençliğin kadrini ancak ihtiyarlar bilir.
2- Selâmetin kadrini ancak belâya düçâr olanlar bilir.
3- Sıhhatin kadrini ancak hastalar bilir.
4- Hayâtın kadrini de ancak ölüler bilir.
Ölümü niçin anlatmazlar?
Abdullah ibni Ömer anlatır:
Babam sık sık şöyle derdi:
- Ölmek üzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere ölümü niçin anlatmaz şaşarım!..
Nihâyet gün oldu. Babama da ölüm geldi. Aklı başındaydı. Konuşabiliyordu da. Kendisine dedim ki:
- Babacığım, ecel gelmeden önce sen, "Ölmek üzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere ölümü niçin anlatmaz şaşarım!" derdin.
Benim bu hatırlatmama cevâben dedi ki:
- Ey oğulcuğum! Ölüm, anlatılabilecek bir şey değil. Bununla berâber sana ondan bir nebze bahsedeyim. Allaha yeminle söylerim, şu ân, iki omzumda sanki birer dağ var. Sanki rûhum iğnenin deliğinden çıkarılıyor. Sanki vucûdumda bir diken ağacı var. Sanki gökler çökmüş de ben yerle bu ikisi arasında sıkışmışım...
(Mehmet Oruç)dan alıntıdır
 

mehtap58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2012
Mesajlar
864
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
çok güzel yazıydı teşekkürler
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38

588217337.jpg


ÖLÜM VAR


Dinleyin ağalar beyler, sizedir sözüm
Az yaşayın, çok yaşayın, gelecek ölüm
Ya cehennem, ya cennettir; ikidir yolun
Ya gül biter mezarında, ya mor sümbülün...

Ölüm var, ölüm var, ölüm var, ölüm...
Eninde sonunda gelecek ölüm...

Ne oldum delisi olma, halin sorulmaz
Selam verilir, ama namazın kılınmaz
İş işten geçer de daha geri dönülmez
Ya bir fatiha okunur ya da okunmaz

Ölüm var, ölüm var, ölüm var, ölüm...
Eninde sonunda gelecek ölüm...


 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
kabir05.jpg


Kaçışın Allah'a ise bu anlamlı bir kaçıştır.
Yenilgi Onu buldurmaya yetiyorsa ve yenilgin onları mutlu etmeye de yetiyorsa bırak oyunun galibiyeti onlara, kaçışta bulduğun sana kalsın.
'her taşa bir fırtına ya da her küfre bir dua' 'şiddeti ise içinizdendir...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt