Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Farzet ki öldün... (1 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Şiirimsi bir yazısının sonunda şöyle diyor dün aramızdan ayrılan Müşfik Kenter:
“Ölünce ne diyecekler?*
Muhtemelen, “ölüm sana yakışmadı”.Normal tabi, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler”

Birçok insan ölümü görünce isyan eder. Yakını ölür, “zamansız öldü”, “içimde yaşıyor” der. Kaderi mi biliyor ki zamansız olsun ölüm? Ruh ve beden daha önce de ayrıydı, şimdi ayrılınca neden garip olsun? Ölümün geleceğini biliyorken kabullenemez ölümü, “hak etmedi, yakışmadı” der. Oysa felaketler, deprem, sel, ölüm hepsi haktır; çünkü Hak’tan gelir.
Dünya, yalnızca insanların sınanması ve olgunlaşması için yaratılmış geçici bir mekandır. Gerçek ve sonsuz yaşam ahirettedir. Ölüm ise insanın dünya hırsını ortadan kaldıran kesin bir delildir. Ölüm, insanları çok etkilediğinden, kişiyi terbiye eden ve ahlakını düzenleyen en önemli nedenlerdendir. Mümin için Allah’a kavuşma ve cennete açılan bir kapı olan ölüm, bu açıdan bir nimettir.

İnsan hayatındaki tek kesin gerçek olan ölümü unutmak, düşülebilecek en büyük gafletlerden biridir. Her insan, kendisi için belirlenmiş vakitte ve belirlenmiş şekilde mutlaka ölümü tadacak, asla kendisinden uzaklaştırmaya güç yetiremeyecektir:

De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cum’a Suresi, )

Bediüzzaman, ölümü şu sözlerle hatırlatır:
“…Dünya durmuyor gidiyor. İnsan da beraberinde gidiyor. Sen de yolcusun. Bak ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulu etmiştir(doğmuştur). Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye (vatan edinmeye) niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza(bununla beraber), ebedi ömrün(sonsuz yaşamın) önündedir. O ömrü bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır.Senin o ömr-ü bakiden(sonsuz yaşamdan) hiç haberin yok. Ölüm sekeratı (ölüm hali, ölüm anı) uyandırmadan evvel uyan!” (Mesnevi-i Nuriye)

Çok açıktır ki, insanların taşıdıkları hiçbir özellik onları ölümden koruyamaz. Genç ya da yaşlı, hasta ya da sağlıklı, yoksul ya da varlıklı, herkes ölüme aynı yakınlıktadır. Bütün bunlar toplumda çok iyi bilindiği halde, yine de insanlar ölümden pek söz etmezler, bu konuda düşünmezler. Ölümü ellerinden geldiğince unutmaya çalışarak bu gerçeği göz ardı eder, konusunu açıldığında, “ağzından yel alsın”, “Allah korusun” diyerek hemen sözü değiştirirler.

Oysa ölümden söz etmek ve her an ölecekmiş gibi hareket etmek, -çoğu insanın düşündüğünün aksine- insanı bunalıma sürüklemez; son derece akıllı olmasını, derin düşünmesini ve beyninin çok güçlü olmasını sağlar. Allah’ı çok düşünmek Allah’tan çok korkmak, ölümü her an bilmek, insanın çok dengeli, tutarlı, teveküllü ve güzel huylu olmasını sağlar. Hiç bir şeyden öfkelenmez, hiç bir şeyden korkmaz, içine tam bir huzur gelir, aklı açılır aydınlanır, her sözü güzel olur, hikmetli konuşur, Allah ona basiret, feraset ve fiziksel güzellik verir. Bu Rabbimizin bir sırrıdır. Yani her güzel şey, bir zorluk duvarının ardına saklanmıştır.

Dolayısıyla kişinin ölümden söz etmemesi, göz ardı etmesi yalnızca kendini kandırmasıdır. Düşünülmese de, unutulmaya çalışılsa da bu kaçınılmaz olaylar, mutlaka eksiksizce yaşanacaktır:

Rabb’imiz, Kuran’ın birçok ayetiyle iman edenleri “dikkatli olmaya” çağırır. Ölümün kesin bir gerçek olduğunu her an hatırda tutmak, ancak tam olarak açık bir şuurla mümkün olabilir. Ölüm her an, her yerde, her şekilde gelebilir. Alınan nefesin geri verilebileceğinin garantisi yoktur. Bu yüzden her an ölecekmiş gibi davranmalıdır. Ölümü sık düşünmek insanın şuurunu açar; insan o zaman hayatına Kur’an penceresinden bakar, Rabb’inin sınırlarını ihlal etmeden yaşar. Dünya imtihan mekânıdır ve “…Her nefis ölümü tadıcıdır.” (Enbiya Suresi, 35)

Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır. (Fussilet Suresi, 54)
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Şiirimsi bir yazısının sonunda şöyle diyor dün aramızdan ayrılan Müşfik Kenter:
“Ölünce ne diyecekler?*
Muhtemelen, “ölüm sana yakışmadı”.Normal tabi, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler”

Birçok insan ölümü görünce isyan eder. Yakını ölür, “zamansız öldü”, “içimde yaşıyor” der. Kaderi mi biliyor ki zamansız olsun ölüm? Ruh ve beden daha önce de ayrıydı, şimdi ayrılınca neden garip olsun? Ölümün geleceğini biliyorken kabullenemez ölümü, “hak etmedi, yakışmadı” der. Oysa felaketler, deprem, sel, ölüm hepsi haktır; çünkü Hak’tan gelir.
Dünya, yalnızca insanların sınanması ve olgunlaşması için yaratılmış geçici bir mekandır. Gerçek ve sonsuz yaşam ahirettedir. Ölüm ise insanın dünya hırsını ortadan kaldıran kesin bir delildir. Ölüm, insanları çok etkilediğinden, kişiyi terbiye eden ve ahlakını düzenleyen en önemli nedenlerdendir. Mümin için Allah’a kavuşma ve cennete açılan bir kapı olan ölüm, bu açıdan bir nimettir.

İnsan hayatındaki tek kesin gerçek olan ölümü unutmak, düşülebilecek en büyük gafletlerden biridir. Her insan, kendisi için belirlenmiş vakitte ve belirlenmiş şekilde mutlaka ölümü tadacak, asla kendisinden uzaklaştırmaya güç yetiremeyecektir:

De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cum’a Suresi, )

Bediüzzaman, ölümü şu sözlerle hatırlatır:
“…Dünya durmuyor gidiyor. İnsan da beraberinde gidiyor. Sen de yolcusun. Bak ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulu etmiştir(doğmuştur). Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye (vatan edinmeye) niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza(bununla beraber), ebedi ömrün(sonsuz yaşamın) önündedir. O ömrü bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır.Senin o ömr-ü bakiden(sonsuz yaşamdan) hiç haberin yok. Ölüm sekeratı (ölüm hali, ölüm anı) uyandırmadan evvel uyan!” (Mesnevi-i Nuriye)

Çok açıktır ki, insanların taşıdıkları hiçbir özellik onları ölümden koruyamaz. Genç ya da yaşlı, hasta ya da sağlıklı, yoksul ya da varlıklı, herkes ölüme aynı yakınlıktadır. Bütün bunlar toplumda çok iyi bilindiği halde, yine de insanlar ölümden pek söz etmezler, bu konuda düşünmezler. Ölümü ellerinden geldiğince unutmaya çalışarak bu gerçeği göz ardı eder, konusunu açıldığında, “ağzından yel alsın”, “Allah korusun” diyerek hemen sözü değiştirirler.

Oysa ölümden söz etmek ve her an ölecekmiş gibi hareket etmek, -çoğu insanın düşündüğünün aksine- insanı bunalıma sürüklemez; son derece akıllı olmasını, derin düşünmesini ve beyninin çok güçlü olmasını sağlar. Allah’ı çok düşünmek Allah’tan çok korkmak, ölümü her an bilmek, insanın çok dengeli, tutarlı, teveküllü ve güzel huylu olmasını sağlar. Hiç bir şeyden öfkelenmez, hiç bir şeyden korkmaz, içine tam bir huzur gelir, aklı açılır aydınlanır, her sözü güzel olur, hikmetli konuşur, Allah ona basiret, feraset ve fiziksel güzellik verir. Bu Rabbimizin bir sırrıdır. Yani her güzel şey, bir zorluk duvarının ardına saklanmıştır.

Dolayısıyla kişinin ölümden söz etmemesi, göz ardı etmesi yalnızca kendini kandırmasıdır. Düşünülmese de, unutulmaya çalışılsa da bu kaçınılmaz olaylar, mutlaka eksiksizce yaşanacaktır:

Rabb’imiz, Kuran’ın birçok ayetiyle iman edenleri “dikkatli olmaya” çağırır. Ölümün kesin bir gerçek olduğunu her an hatırda tutmak, ancak tam olarak açık bir şuurla mümkün olabilir. Ölüm her an, her yerde, her şekilde gelebilir. Alınan nefesin geri verilebileceğinin garantisi yoktur. Bu yüzden her an ölecekmiş gibi davranmalıdır. Ölümü sık düşünmek insanın şuurunu açar; insan o zaman hayatına Kur’an penceresinden bakar, Rabb’inin sınırlarını ihlal etmeden yaşar. Dünya imtihan mekânıdır ve “…Her nefis ölümü tadıcıdır.” (Enbiya Suresi, 35)

Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır. (Fussilet Suresi, 54)

Katkıların için sağolasın canım..
Allah celle celaluhu razı olsun..
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
3970970127_fc6465c7b0.jpg
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

(“Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibadetlerim hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” de.) Enam 6:162
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Bu basligi gorunce hemen aklimdaki soru geldi acaba yasiyormuyuz ? Yasadigimiza ait bir ibare varmi su fani dunyada dusunun dogdun gezdin tozdun yedin ictin yaslandin oldun oldukten bir hafta sonra gidin bakin olenin geride biraktiklarina evine odasina hatta masasina sanki o kisi hic yasamamis gibi hersey yine ayni demekki yasamiyoruz sahsen ben yasadigimi nefes alip verince degil rabbimin yolunda yurudukce farkediyorum onunla konusunca dualarda namazda ,asil suan oluyuz sadece yansimalardan olan bir dunyadayiz ben ise yasamak istiyorum en sevgiliye varinca yansimalarin asliyla bulusunca yasayacagim olunun arkasindan aglama o yasamaya basliyor sen kendine uzul bu dunyada olusun.selametle.dua ile....
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
_____
___
_



tabut-15110_ic_1433_334.jpg



Büyük randevu... Bilsem nerede, saat kaçta?
Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta?
Necip Fazıl Kısakürek ...


Hediyelerin hazırsa!..

Bir kimse, Peygamber efendimize(a.s) gelerek dedi ki:


-İzin ver yâ Resul
Allahim.gif
, ölümümü temenni edeyim.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:

-Ölüm öyle bir şeydir ki onun için hazırlıklı ol! Yol uzun, azık ister. Ölümü temenni edenin on hediye hazırlaması lazım.


O kimse sordu:


- Hediyeler kime yâ Resul
Allahim.gif
?

Peygamber efendimiz buyurdu:

1- Azrail'in hediyesi
2- Kabrin hediyesi

3- Münker ve Nekir'in hediyesi
4- Mizanın hediyesi
5- Sırat köprüsünün hediyesi
6- Malik'in hediyesi
7- Rıdvan'ın hediyesi
8- Ruhun hediyesi
9- Peygamberinin hediyesi
10- Rabbinin hediyesi.



- Bu hediyeler nelerdir, ya Resul
Allahim.gif
?

Azrâil'in hediyeleri dörttür:

1- İyi huylu olmak
2- Geçirdiğin ibadetleri kaza etmek

3- Ölüme hazırlanmak, sefere çıkacak yolcu gibi
4- Kalbinde
Allahim.gif
aşkını taşımak.

Kabrin hediyeleri de dörttür:

1- Söz taşımayı terk
2- Elbiseye idrar sıçratmamak
3- Kur'an-ı kerimi okumak
4- Salevât-ı şerifeyi çok okumak.


Münker ve Nekir'in hediyeleri:


1- Doğru konuşmak
2- Gıybeti terk etmek
3- Hakkı kabul etmek
4- Tevazu sahibi olmak.

Mizanın hediyesi:

1- Amelini ihlâs ile yapmak
2- Başkasına eza yapmaktan sakınmak
3- Güzel ahlak sahibi olmak
4-
Allahim.gif
’ı çok zikretmek.

Sırat Köprüsü'nün hediyesi:

1- Gadabını yutmak, kızmamak
2- Takva sahibi olmak
3- Cemaate devam etmek
4- İbadetlere ara vermeden devam etmek.

Malik'in hediyeleri:

1-
Allahim.gif
korkusundan ağlamak
2- Gizli sadaka vermek
3- İsyanı terk etmek
4- Anne ve babaya iyilik etmek.

Cennet meleği Rıdvan'ın hediyesi:

1- Kötülüklerden kaçınmak
2- Nimetlere şükretmek
3- Malını
Allahim.gif
yolunda infak etmek
4- Emaneti muhafaza etmek.

Ruhun hediyesi:

1- Az yemek
2- Az konuşmak
3- Az uyumak
4- İstiğfara devam etmek.


Peygamberin hediyesi:


1- Ehl-i beyti sevmek
2- Sünnete uymak
3- Peygamberin sevdiklerini sevmek
4- Sahabe-i kiramı sevmek.


Allahim.gif
ü zülcelalin hediyeleri:


1-
Allahim.gif
'ın emirlerini yapmak
2- Nehyettiği, yasak ettiği şeylerden kaçınmak
3- İnsanlara nasihat etmek
4- Bütün mahlukata karşı merhametli olmak.

Bunlara hazırsan ölümü temenni edebilirsin.


alıntıdır...​

4396hx9.jpg

 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
RABBİM razı olsun paylaşımınız için muhtazaf abimiz..
 

repsol

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ara 2012
Mesajlar
672
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
41
çok güzel paylaşım Allah razı olsun
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
ölüm var , ölüm korkmuyorsan hadi gidelim ancak, yeniden dirilmede var .....onuda izah edelim
umutsuzluk kalmasın , umududa aşıyalım
Korku ve umut Ümidi Rabbinde bulanlar ne mutlu
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
♥Ey Kabe!
Ne güzel yakışmış örtün üstüne, örtün kefen olsun benim üstüme♥
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt