Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ESRARENGİZ OLAYLAR (1 Kullanıcı)

turkislam54

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
51
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm yemin ederim tüylerim diken diken oldu gerçekten ders alınması gereken bir hadise paylasımın için Allah razı olsun
 
K

kırıkkalp

Azrailin güzelliği...

Azrailin güzelliği...

-Onk. Dr. Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra-
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.

Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

-''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum.
-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:
--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:
-"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"
-"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:
-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

Ertesi gün O'na:
-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin.

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"
-"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:
-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:
-Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!...
 

can sıkıntısı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
87
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ah ah keşke bende öyle ölsem kanser hastaları şehit olurlar mış İNŞALLAH eniştem de şehittir.
 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
selamün aleyküm tuğbacım, emeğine sağlık..
çok güzel bir paylaşım olmuş, Rabbim razı olsun inşaallah..
inan okurken gözyaşlarımı tutamadım..
Rabbim hepimize böyle hayırlı ölümler nasip etsin inşaallah, amin..
 

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
64
Son nefesım'de

Son nefesım'de

Azrail'n Güzelliği
-Onk. Dr. Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra...
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:


-''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum.

-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:
--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."


Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:


-"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

-"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:

-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.


Ertesi gün O'na:

-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:

-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"

-"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."


Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:


-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:


-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:


-Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!.
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Allah cc sizlerden razı olsun kardeşim.İbretlik bir kıssa,sağolasınız.Rabbım o son anımızda imandan ayırmasın.
 

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
64
Allah cc sizlerden razı olsun kardeşim.İbretlik bir kıssa,sağolasınız.Rabbım o son anımızda imandan ayırmasın.
allah c.c sizdende razi olsun kardesim evet cok duygulu bir kissa ve ben cok etkilendim rabbim yeterki nasip etsin ne sekilde olursa olsun onu sana veriyor son nefesinde bile olsa allahim kimseden elini cekmesin terkedilmislerden eylemesin ins allaha emanet olun
 

namerve

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ara 2007
Mesajlar
205
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Canım ablacım.Allah cc senden ve Nurbaki,den razı olsun.Dilerim Rabbim,Tüm müslüman kardeşlerimizi din ve imandan ayırmaz.Allah cc cümlemize son nefesimizde Kelimeyi Şahadet getirebilmemizi nasip eder inşallah.Allaha Emanet ol
 

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
64
Canım ablacım.Allah cc senden ve Nurbaki,den razı olsun.Dilerim Rabbim,Tüm müslüman kardeşlerimizi din ve imandan ayırmaz.Allah cc cümlemize son nefesimizde Kelimeyi Şahadet getirebilmemizi nasip eder inşallah.Allaha Emanet ol
canim kardesim allah sendende razi olsun amin amin amin allaha emanet ol
 

kahraman99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Şub 2009
Mesajlar
50
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Allah razı vede memnun olsun cümlemızı ımandan ayırmasın...
 

Dünya-Ahireti

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2009
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Red face Azrail’in Guzelligi

(bir doktorun hikayesi)

Ben, 40 yillik bir kanser uzmani olarak, maddeyi asan,
sayisiz olayla karsilastim ve bunlari, o olaya sahit olanlarla
birlikte belgeleyerek, ozel bir arsiv yaptim. Bunlardan 1976
yilinda yasanmis bir olayi size nakletmek istiyorum.

Kanser hastanesinde bashekimken, Serap adinda genc bir hanim hastam vardi.
Bu hastam gogus kanserine yakalanmis ve tedavi icin yurt disina gitmek istemesine ragmen, bazi formaliteler sebebiyle o imkani bulamamisti.

Serap’i ozel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altina aldim.
Ve kisa bir sure sonra da iyilestigini gordum. Ancak, Serap'in da
butun diger kanserliler gibi ilk 5 yillik sureyi cok dikkatli gecirmesi
gerekiyordu.

Bir is kadini olan Serap, 4 yil kadar sonra bir
ihale icin Izmir'e gitmek istedi. Kis aylarinda oldugumuz icin ucakla
gitmesi sartiyla kabul ettim. Maalesef, bilet bulamamis ve benden
habersiz bindigi otobusun kaza gecirmesi uzerine, 6 saat kadar mahsur
kalmis.

Donusunden kisa bir sure sonra kanser, kemik ve akcigerine yayildi. Serap,
bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yuruyemez
hale gelirken, hastaligin akcigerdeki tezahuru sebebiyle de
devamli olarak oksijen cihazi kullaniyor ve soyledigi her
kelimeden sonra, agzini o cihaza yapistirarak nefes
almak zorunda kaliyordu.

Evine gittigim gun, yine guclukle konusarak :

“Doktor bey” dedi. “Ben size...darginim.”

“Nicin?” diye sordum.

“Siz... Dindar bir insanmissiniz. Nicin bana da, Allah'i, olumu,
ahireti anlatmiyorsunuz?”

Dini inanclarinin cok zayif oldugunu bildigim icin bu teklifi karsisinda
oldukca sasirdim. Onu uzmemeye calisarak :

“Doktora ulasmak kolaydir” dedim. “Parayi bastirdin mi,
istedigine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi icin gonulden istek duymalisin...”

Konusmaya mecali olmadigindan, “Ben o istegi duyuyorum”
manasinda basini salladi.

Artik umitsiz bir tibbi tedavinin yani sira, ebedi hayatin ve
saadetin recetesi olan iman derslerimiz baslamis ve dersler
“hizlandirilmali ogretime” donmustu.
Anlattigim iman hakikatlerini butun ruhuyla mezcediyor ve arada bir
soru soruyordu.

Vefatina bir hafta kala,

“Doktor bey” dedi. “Ben olurken ne soylemeliyim?”

“Kelime-i Sehadeti soylemelisin.”

O, haliyle tebessum ederek yine basini salladi.

Cok istirabi oldugu icin, Serap'a surekli morfin yapiyor ve
onu uyutmaya calisiyorduk. Ben, bir is seyahati sebebiyle
bir muddet ziyaretine gidemedim. Donusumde annesi telefon ederek :

“Serap, bir haftadir morfin yaptirmiyor.” dedi.
“Sabahlara kadar inliyor ve cok istirap cekiyor…”

Hemen eve gittim ve igne yaptirmamasinin sebebini sordum.
Aldigim cevabi hala unutamiyor ve hatirladikca urperiyorum.

“Ya morfinin tesiriyle olume uykuda yakalanir ve son nefeste?
“La ilahe illallah” diyemezsem?”

Iste Serap, boyle bir hanimdi. Bu arada benden istihareye
yatmami ve eger bir kac gun daha omru varsa, son gunu
uyanik kalacak sekilde morfin yaptirilmasini rica etti.

Ben hic adetim olmadigi halde Cuma gunune rastlayan o gece,
istihareye yattim ve Serap'in acizligi hurmetine Allah’a sigindim,
sali gunune kadar yasayacagina dair isaret hissettim. Ertesi gun ona :

“Hic korkma!” dedim. “Igneyi vurdurabilirsin.”

Ve Serap bir veda niteligi tasiyan bu gorusmemizde son sorusunu da sordu :

“Doktor bey... Azrail bana nasil gorunecek?”

“Kizim” dedim. “O bir melek degil mi? Hic merak etme,
olumun sana insaallah guzel gorunecektir.”

Sali gunu Serap'in agirlastigi haberini alinca hemen eve gittim.
Ancak vefatina yetisememistim. Ailesi tam manasiyla perisandi.
Sadece kendisine uzun muddet bakan dindar bir hanim akrabasi
ayaktaydi ve beni gorunce yanima gelerek :

“Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz once bir mucize yasandi!” dedi.

Ve devam etti :

“…Serap, bir saat kadar once oksijen cihazini atti ve
"yataktan kalkmasi imkansiz" denmesine ragmen
kalkarak abdest aldi, iki rekat namaz kildi.
Butun ev halki hayretten donup kaldik. Ve kelime-i sehadet getirerek
vefat etmeden biraz once de:

“Doktor beye soyleyin” dedi.

Azrail, onun soylediginden de guzelmis!.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt