''Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime temessük ederse (yapışırsa ), ona yüz şehid ecri vardır.”
Bida‘ların ve dalaletlerin İslam toplumunu istila ettiği ve toplumda hükmettiği zaman,
sünneti seniyyeye yapışan yüz şehid ecri kazanabilecektir.
Tabii ki Kur'an’ın hakikatları ile sünnet-i seniyyenin prensipleri birbirinden ayrılmaz.
Ümmet içinde bidatların revaçta olduğu, çoğunluğun bidatların ve dalaletlerin istilasında bulunduğu bir zaman;
gerçekten çok riskli, çok tehlikeli bir zamandır.
Bir amelde tehlike arttıkça sevap fazlalaşmaktadır.
Böyle tehlikeli bir zamanda, başta iman hakikatlerine,
İslâm’ın hükümlerine Kur'an’ın anlaşılmasına,
sünnetin ve İslâm’ın hayata kazandırılmasına hizmet pek büyük bir hizmettir,
hatta normal şartlarda bir şehidin yaptığı fedakarlıktan daha büyük fedakarlıklar ister ki,
birçok şehidin sevabı kadar sevap gerektirebilsin.
Çünkü şehit bir anda bir fedakarlık gösterip canını Allah yolunda verirken
böyle bir atmosfer içinde iman hakikatlerine,
Kur'an’a, Sünnet-i Seniyyeye hizmet eden birisi
hayatının her gününde büyük fedakarlıklarda bulunabilmektedir.
Demek oluyor ki, zaman şiddetlendikçe,
fitneler arttıkça amellerin sevapları da artacaktır.
Ayrıca bu hadis-i şerifte bir sünnete uymak için büyük bir teşvik vardır.
kaynaklar (el-Bağavi, Hüseyin b. Muhammed eş-Şafi, Mesabihu’s-Sunne, I-II, Beyrut, ty. I, 40, no: 130; el-Munavi, Abdurra‘uf, Feyzu’l-Kadir, I-VI, Beyrut, ty. VI, 261. (no: 9171-9172); Ümmetin bozulduğu zaman sevapların çoğalağı konusu için bk. Taftazani, Mesud b. Ömer, Serhu’l-Makasıd, I-V, Beyrut 1988 I, 308; el-Heytemi, Ahmed b. Hacer, es-Savaiku’l-Muhrika, Kahire 1385, s. 210.)