Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Binbir Damla (Allah Dostları) (1 Kullanıcı)

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Merkep Sürüsü Geçiyor

Vaktiyle siyasilerden biri, etrafında toplanmış olan kimselerle beraber, gece yarısı bir kabristanlığın yanından geçiyorlarmış, Sayıları yirmi beş-otuz civarında imiş. Bu siyasi zat geriye dönerek arkasındakilere şöyle seslenmiş:

-İçinizde Yasin bilen var mı?

-Yok, demişler.

Tekrar sormuş:

-İçinizde Elham bilen var mı?

Yok, demişler.

Bir daha sormuş:

-Pekala içinizde Kulhüvellahü Ehadı bilen var mı?

Yine yok, cevabını vermişler. Bunun üzerine adamın canı sıkılarak :

-Herkes iki eline birer taş alsın diye emretmiş. Onlar da büyükçe birer taş almışlar. Tekrar emir vermiş :

- Haydi hepiniz dört ayaklı olun. Ayaklarınızı ve elinizdeki taşları yürürken yere pekçe vurun da hiç olmazsa burada yatan ölüler merkep sürüsü geliyor, sansınlar demiş.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Iraklı Seyyid Mahmud isimli bir zat anlatıyor:

Rüyamda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi güzel bir mekanda görmüştüm. Yanında ise heybet ve saygı uyandıran bir zat vardı.

Rasul-i Ekrem Efendimize dedim ki:

- Tevazu ve edeple duran bu heybetli şahıs kimdir? Ben sizin sohbetinizle şereflenemedim; zamanınıza ulaşmanın ve sizinle buluşmanın bereketine eremedim, bu saadeti kaçırdım. Ben şimdi ne yapayım ya Rasulallah?

Allah Rasulü aleyhissalatü vesselam bana dedi ki:

- Bereketime ve beni görmenin faziletine ermek istersen Bahaüddin’e uyman gerekir. (Muhammed Bahaüddin Şah-ı Nakşibend k.s.)

Bunu derken yanındaki muhterem zatı gösterdi. Bu şeyhi daha önce görmüş değildim. Uyandığım zaman onun ismini ve hatırladığım eşkalini bir kitabın arkasına yazdım.

Uzun bir müddet sonra, bir gün bir manifaturacı dükkanında oturuyordum. Üstünde nur ve heybet bulunan bir adam geldi ve oturdu. Yüzünü görünce rüyadaki o simayı hatırladım. Bende büyük bir hal hasıl oldu. Kendime gelince evimi şereflendirmesi isteğimi sundum. Kabul etti. Kalkıp o önümde ben arkasında yürüdük. Dönüp bakmadan evime kadar gitti. Bu durum onda gördüğüm ilk keramet olmuştu. Çünkü daha önce asla evimi görmüş değildi. Eve girince de bana mahsus olan ve içinde kütüphanem bulunan odaya geçti. Sonra şerefli elini uzatarak aralarından bir kitap çıkardı ve onu bana verdi.

- Bunun arkasına yazdığın nedir? dedi.

Bir de baktım ki, arkasına rüya ve tarihini yazdığım kitabın ta kendisi! Bunun üzerinden yedi sene geçmişti. Onun bu duruma vakıf olmasından dolayı bende evvelkinden daha büyük bir hal (cezbe hali) meydana geldi. İçinde bulunduğum halden sıyrıldığım zaman bana şefkat gösterdi, kendi cemaatinden olmamı kabul etti, beni kapısında hizmet saadetiyle şereflendirdi.


Câmiu Kerâmâti’l-Evliyâ, 1/249.


SEMERKAND - Yusuf YAVUZ
 

inciak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2007
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

ALLAH razı olsun B)B)B)
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

HALİFELERİNDEN OĞLU MUHAMMED SIDDIK FARUKİ HAZRETLERİ ANLATTI:
"BİR YOLCULUK SIRASINDA YOL ALIRKEN DENGEM BOZULDU.ATTAN DÜŞTÜM.AYAĞIM ATIN ÜZENGİSİNE TAKILDI,KALDI.AT HIRÇINLAŞTI.BAŞINI ALIP HIZLA KOŞMAYA BAŞLADI.NEREDEYSE ÖLECEKTİM.O ANDA "HİMMET YA HZ.KAYYUM"DİYE MÜRŞİDİMDEN HİMMET İSTEDİM.BİR DE NE GÖREYİM!MÜRŞİDİM MUHAMMED MA'SUM HAZRETLERİ TAM KARŞIMA GELDİ.ATI DURDURDU VE BANA BAKMAYA BAŞLADI.ELİMDEN TUTTU,BENİ ATIMA BİNDİRDİ."
"YİNE BİR DEFASINDA DENİZE DÜŞMÜŞTÜM.YÜZME BİLMİYORDUM.O ZAMANDA "HİMMET YA HZ.KAYYUM "DEDİM.MÜRŞİDİMDEN HİMMET İSTEDİM.MÜRŞİDİM MUHAMMED MA'SUM HAZRETLERİ ELİMDEN TUTTU VE KURTULMAMA VESİLE OLDU.".....
MUHAMMED MA'SUM HAZRETLERİ[İMAM-I RABBANİ HZ. OĞLU] DERVİŞLERİYLE BİRLİKTE DERGAHTA SOHBET EDİYORDU.BİR ARA ELİ KOLU KOLTUK ALTINA KADAR ISLANDI.OYSA ORADA HİÇ SU YOKTU.MÜRİDLERİ BU DURUMA ÇOK ŞAŞIRDI.BAZILARI BUNUN SEBEBİNİ SORDU.MUHAMMED MA'SUM HAZRETLERİ ŞÖYLE DEDİ.
_"KARDEŞLERİNİZDEN BİRİ DENİZ YOLCULUĞU YAPIYORDU.TÜCCARDI.GEMİ NEREDEYSE BATACAKTI.HİMMETİMİZİ İSTEDİ.BİZDE ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPTIK.ONUN KURTULMASINA VESİLE OLDUK"...
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Adamın birisi menzilde sürekli Seyda Hz. ni takip edermiş.Tabi bu talebelerin gözünden kaçmazmış ama kimse müdahale etmiyormuş. Adamın bu takibi 3 gün sürmüş. Sonunda bu adam üçüncü günün akşamı akşam namazından sonra ağlayarak, pişman bir halde Seyda Hz. nin eline yapışmış tevbesini etmiş. Bunu gören talebeler tabi çok şaşırmışlar. Velhasıl Seyda Hz. gittikten sonra talebeler ne olduğunu merak edip neden bir takip içerisine girdiğini, neden sonra ağlayıp pişman olduğunu adama sordular. Adam da anlatmaya başladı:

-Ben de bu Seyda Hz. gibi bir şeyhim. Benimde talebelerim var. Bende nazar ederim. Kısacası bende bi şeyhtim. Ama ben bişeyi merak ettim. Seyda Hz. de benim gibi bir şeyhken nasıl oluyorda bu kadar talebe nüfüsuna ulaşıyor, nasıl oluyorda sofiler otobüslerle akın akın geliyor. Bu adam ne yapıyor diye merak ettmiştim. Ama takiplerim sonucunda hiç bişeye ulaşamadım. En sonunda, namaz sonunda dua ederken Yüce Rabbimden bana Seyda Hz. nin ettiği duayı duyurmasını istedim. Allah(c.c) bana bunu lütfetti. Ve Seyda Hz. duasında şöyle diyordu:

-Yarabbi! Sen benim şu arkamdaki cemaatimin günahlarını affetmezsen ben bu ellerimi yüzüme sürmem.

Ve her seferinde de mübarek ellerini yüzüne sürüyordu. Ben de bu olaydan sonra Seyda Hz. nin ne kadar büyük bir şeyh olduğunu anladım ve tevbe ettim
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Bir Yahudinin Hidayeti

Yahudi bilginlerinden Zeyd ibn Su’ne, hidayete gelişini şöyle anlatmıştır:

Rasulullah’ın yüzüne baktığım zaman, peygamberlik alametlerinden ikisi dışında hepsini görmüştüm. Henüz görmediğim iki alamet ise: Öfkesini bastıran yumuşak huyu ve kaba cahilliğe karşı sabrı idi. (Bunları denemek istiyordum).

Rasulullah s.a.v. bir gün Hz. Ali ile birlikte odasından çıkmıştı. Bineği üzerinde bedevi tipli bir adam Ona yaklaşarak dedi ki:

- Ya Rasulallah! Falan köy halkı müslüman oldular. Ben onlara; Müslüman olursanız rızkınız çoğalır. demiştim. Aksine, bu sene kuraklık oldu, kıtlık içinde kaldılar. Korkarım ki dünya menfaati için müslüman oldukları gibi, menfaat için İslâmdan çıkıverirler. Acaba onlara bir yardım göndermeniz mümkün olur mu?

Rasulullah s.a.v. yanındakine baktı. Bir şey kalmadı ya Rasulallah. cevabını alınca, ben O’na yaklaşarak dedim ki:

- Belli miktar hurmayı belli süreyle (veresiye, selem akdiyle) bana satamaz mısın?

- Miktarı belli hurmayı belli süreyle (veresiye) sana satayım, dedi.

Ben de süresi belli hurma karşılığında, seksen miskal altın verdim.

Henüz süre bitmesine iki-üç gün varken, bir cenaze münasebetiyle Ebubekir, Ömer ve Osmanın da yer aldığı bir topluluk içinde Rasulullaha yaklaşıp yakasına yapıştım; yüzümü ekşiterek dedim ki:

- Hakkımı ödemeyecek misin ey Muhammed? Sizler hep böyle ödemeyi ertelersiniz!

Hz. Ömer bana sertçe baktıktan sonra:

- Ey Allahın düşmanı! Sen Rasulullah’a nasıl böyle söyler, nasıl böyle davranırsın? Yemin olsun ki Ondan çekinmesem kılıcımı kafana indirirdim, dedi.

Rasulullah s.a.v. ise sükûnet ve tebessümle Ömere bakarak dedi ki:

- Ya Ömer! Bana borcumu güzelce ödememi, ona da alacağını güzelce istemesini söylemeliydin. Onu götür de hakkını öde, korkuttuğun için yirmi ölçek de fazladan ver.

Hz. Ömer beni götürüp hakkımı ödedi, yirmi ölçek hurma da ekleyiverdi.

- Seni korkuttuğum için, sana fazlaca ödememi Rasulullah emretti, dedi. Ben de:

- Şahid ol ya Ömer! Allahı Rab, İslâmı din, Rasulullahı nebi kabul ettim, dedim.

Sonra birlikte Rasullulaha gittik: Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasulüh. diyerek iman ettim.
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

S.A

ALLAH RAZI OLSUN.HEPSİDE İBRET ÖYKÜLERİ.RABBİM BİZLERİ O MÜBAREK ZATLARIN ŞEFAATLARINA NAİL EYLESİN
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

mk5834 yazdı:
S.A

ALLAH RAZI OLSUN.HEPSİDE İBRET ÖYKÜLERİ.RABBİM BİZLERİ O MÜBAREK ZATLARIN ŞEFAATLARINA NAİL EYLESİN

ve aleykümselam kardeşim
Allah razı olsun
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Ramazân-ı şerîfte bir gün, ayrı ayrı yetmiş kişi, birbirinden habersiz, Gavs-ül-azamı iftâra dâvet etti. Herbiri kendi evini şereflendirmek, bereketlendirmek istiyordu. Her birinin dâvetini kabûl etti, aynı anda dâvet edenlerin evlerinde iftarda bulundu, onlarla birlikte yemek yedi. Bu haber, bu büyük ve havsalaya sığmaz kerâmet, bir anda Bağdada yayıldı. Huzûrunda hizmet eden hizmetçilerden biri, Gavs-ül-âzam o akşam tekkesinden çıkmadığı, iftarı burada yaptığı hâlde, o kimselerin evlerine girip, onlarla yemek yemesi ve bu yemeğin aynı anda olması nasıl olur? diye düşündüğü zaman, Gavs-ül-âzam, o hizmetçisine dönerek; Onlar doğru söylüyorlar, herbirinin dâvetinde bulundum, ayrı ayrı, fakat aynı zamanda herbirinin evlerinde yemek yedim buyurdu.

Kötü arkadaşları terket. Onlara sevgi duyma, sâlihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla berâber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hâsıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.

Kalb dünyâ arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkânı yok, âhireti sevmiş olamaz.


Abdulkadir Geylani K.s.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Ramazân-ı şerîfte bir gün, ayrı ayrı yetmiş kişi, birbirinden habersiz, Gavs-ül-azamı iftâra dâvet etti. Herbiri kendi evini şereflendirmek, bereketlendirmek istiyordu. Her birinin dâvetini kabûl etti, aynı anda dâvet edenlerin evlerinde iftarda bulundu, onlarla birlikte yemek yedi. Bu haber, bu büyük ve havsalaya sığmaz kerâmet, bir anda Bağdada yayıldı. Huzûrunda hizmet eden hizmetçilerden biri, Gavs-ül-âzam o akşam tekkesinden çıkmadığı, iftarı burada yaptığı hâlde, o kimselerin evlerine girip, onlarla yemek yemesi ve bu yemeğin aynı anda olması nasıl olur? diye düşündüğü zaman, Gavs-ül-âzam, o hizmetçisine dönerek; Onlar doğru söylüyorlar, herbirinin dâvetinde bulundum, ayrı ayrı, fakat aynı zamanda herbirinin evlerinde yemek yedim buyurdu.

Kötü arkadaşları terket. Onlara sevgi duyma, sâlihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla berâber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hâsıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.

Kalb dünyâ arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkânı yok, âhireti sevmiş olamaz.


Abdulkadir Geylani K.s.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

* "Büyük âlimlere tâbi olunuz; bid'at yoluna, dinde olmayıp, sonradan çıkarılan şeylere sapmayınız. İtâat ediniz, muhâlefet etmeyiniz. Sabrediniz, sızlanmayınız. Sâbit kalınız, ayrılıp dağılmayınız. Bekleyiniz, ümit kesmeyiniz. Özünüzü günahdan temizleyiniz, kirletmeyiniz. Hele Rabbinizin kapısından hiç ayrılmayınız."

* "İnsanlara rehberlik eden kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip, kötülüklerden men edici olması, misâfirperver ve geceleri insanlar uyurken ibâdet edici olması, âlim ve cesûr olması."

* "Kalb dünyâ arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkânı yok, âhireti sevmiş olamaz."

* "İnsanlara gösteriş için amel yapıp, sonra da bunu Allahü teâlânın kabûl etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyâya düşkünlüğü bırak. Sevincini ve neşeni biraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Peygamber efendimiz başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyururlardı."

* "Kötü arkadaşları terket. Onlara sevgi duyma, sâlihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla berâber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hâsıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.

* "Kardeşinin sana yaptığı nasîhatı kabul et. Ona muhâlefet etme. Çünkü o, senin kendinde göremediğin şeyleri görür. Bunun için Resûl-i ekrem; "Mümin, müminin aynasıdır." buyurmuştur. Mümin, din kardeşine yapmış olduğu nasîhatlerde samîmîdir. Onun göremediği şeyleri bildirir. Ona, iyilikler ve kötülükler arasındaki farkı gösterir. Ona, lehinde veya aleyhinde olan şeyleri anlatır."

* "Allahü teâlâdan hakkıyla hayâ ediniz. Gaflette olmayınız. Zamânınız, zâyi olup gidiyor. Hâlbuki siz, yiyemeyeceğiniz şeyleri toplamak, ulaşamayacağınız şeylerin peşinde koşmak, oturamayacağınız binâları kurmakla meşgûl oluyorsunuz.

* "Halinizden şikâyette bulunmayın. Sabredin, feryad etmeyin. Doğruluk üzere devâm edin. İsteyin, istemekte bıkkınlık göstermeyin. İçinde bulunduğunuz istenmeyen hâllerden dolayı ümitsizliğe düşmeyin. Dâimâ ümitli olun. Birbirinize düşman değil, kardeş olun. Birbirinize buğz etmeyin.

* "Kabirleri ziyâret ediniz. Sâlih kimseleri de ziyâret ediniz. Hayırlı işler yapınız. Böyle yaparsanız, her şeyiniz düzelir."

* "Mümin kimse küçük günahları da büyük görür. Peygamber efendimiz; "Mümin kimse, günahını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günâhını burnu üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür." buyurdu."


Abdulkadir Geylani Hz. K.S.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

İhtiyar Mecusi



İran da İslam'ıon yeni yeni yayılmaya başladığı bir zaman... İhtiyar bir mecusi bir odaya çekilmiş, kapıyı üzerine kapamış, kimse ile görüşmüyordu. Bunun bir putu vardı. Vaktini hep onun hizmetine hasretmişti.
Zaman olur mecusinin bir sıkıntısı zuhur eder, kime koşacak, tabi yıllarca hizmetyinde bulunduğu putuna ve koşar, sıkıntısının giderileceği umuduyla, putunun önünde yalvarır, yakarır, yatar, yuvarlanır ve derki.
- Hey put! Aciz kaldım, canıma tak etti. Ban merhamet et, yardım et, sıkıntımı gider.
Huzurda bir müddet daha kalır, fakat işleri yoluna girmez, hani nerdeyse daha da kötüye gider. Put'un ne kabahati varki, altı üstüğ bir put, ne karşısındaki mecusinin anlattıklarını, yalvarmalarını, yakarmalarını duyabiliyor, ne de kendine yaptığı hizmeti görüp ona şahit olabiliyor, altı üstü bir taş bir odun parçası, üzerine konan sineği kovalamaktan aciz, başına eden güvercinlerin pisliğini mecusi temizlemezse pislik çamurundan çıkmaktan aciz.
Mecusi, isteği olmayınca bütün bu düşünceler ister istemez aklından bir filim şeridi gibi bir anda akıp geçiyor, kızıyor ve başlıyor puta söylenmeye:
- Bu kadar sene sana taptım, saçlarımı, sakallarımı senin yolunda ağarttım, Yapılması, muhim olan bir işim var. Yapmıyacaksan beni bırak, şu anda Müslümanların Allah'ından diliyorum, der ve diler.
Mecusi daha putun karşısında, yüzü toprakta iken, Allah onun muradını yerine getirir. Odadan çıkmadan sıkıntısının giderilmiş olduğu müjdesini alır. Olanı biteni bir mecliste anlattığıda oradaki hakikatleri aramakla meşgul olan bir zat, düşüncelere dalar ve aklından şunları geçirir:
- Bir sersem, adi, batıla tapan, başı henüz puthane şarabı ile sarhoş, gönlünü küfürden, elini hıyanetten çekmemiş olan böyle birinin Cenab-ı Hak dileğine anında cevap verdi.
O anda gönül kulağına şu kelimeler dökülür:
- O aklı eksik ihtiyar, putun önünde çok yalvardı. Fakat sözü makbule geçmedi, istediği olmadı. Onun niyazı eğer bizim dergahımızda kabul edilmeseydi, sanem ile Samed* arasında ne fark olurdu?"

Ey dost! Gönlünü Samed'e bağla ki, insanlar sanemden daha acizdirler. Eğer bu kapıya baş koyarsan, eli boş dönmezsin.:(:(:(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Yahya Kemal diyor ki:

Dört sene evvel Büyükada'da oturuyordum (1918 yılı). Bayramda bayram namazına gitmeye niyetlendim. Fakat Frenk hayatının gecesinde sabah namazına kalkılır mı? Sabah erken uyanamamak korkusu ile o gece hiç uyumadım. Vakit gelince abdest aldım. Büyükada'nın mahalle içindeki sâkit (suskun) yollarından kendi başıma camie doğru gittim. Vâiz küsüde vaaz ediyordu. Ben kapıdan girince bütün cemaatin gözleri bana çevrildi. Beni, daha doğrusu bizim nesilden benim gibi birini, camide gördüklerine şaşıyorlardı. Orada o saatte toplanan Ümmet-i Muhammed, içine bir yabancının geldiğini zannediyordu. Ben, içim hüzünle dolu, yavaş yavaş gittim; vaazı diz çöküp dinleyen iki hamalın arasına oturdum. Kardeşlerim müslümanlar , bütün cemaatin arasında yalnız benim vücudumu hissediyorlardı.

Vaazdan sonra namazda ve hutbede, onların içine karışıp “Muhammed” sesi kulağıma geldiği zaman gözlerim yaşla doldu. Onlarla kendimi yek-dil, yek- vücud olarak gördüm. O sabah, o müslümanlığa az aşina Büyükada'nın o küçücük camii içinde, şafakta aynı milletin ruhlu bir cemaati idik.

Namazdan çıkarken, kapıda âyândan Reşid Akif Paşa durdu. Bayramlaşmayı unutarak elimi tuttu: “Bu bayram namazında iki defa mes'udum . Hamdolsun, sizlerden birini kendi başına camiye gelmiş gördüm! Berhudar ol oğlum, gözlerimi kapamadan evvel bunu görmek beni müteselli etti!” dedi.

Hem geldiğimi hem de bayramımı tebrik etti. Yanındaki eski adamlar da onun gibi tebrik ettiler. Bu basit hadiseden pek samimi olarak mahzuz (hoşnut) idiler. O sabah gönlüm her zamandan fazla açıktı.

Biz ki minareler ve ağaçlar arasında ezan seslerini işiterek büyüdük. O mübarek muhitten çok sonra ayrıldık. Biz böyle bir sabah namazında anne millete tekrar dönebiliriz. Fakat minaresiz ve ezansız semtlerde doğan, Frenk terbiyesiyle yetişen Türk çocukları, dönecekleri yeri hatırlayamayacaklar! B)B)

Aziz İstanbul, s. 123-130
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Bâyezîd-i Bistâmî bir gün yolda giderken yanından geçen bir köpeği gördü. Köpeğe değip necâset bulaşmasın diye eteklerini topladı. O anda köpek dile gelip, şöyle dedi:"Benden sana bulaşacak kir, üç defâ yıkamakla temiz olur. Ama senin nefsindeki kibir kiri yedi deryâda yıkansa temiz olmaz." Bunun üzerine Bâyezîd-i Bistâmî, köpeğe; "Senin dışın pis, benim ise içim. Gel berâber olalım da belki birbirimize faydamız olur." dedi. Köpek de; "Sen benimle yoldaş ve arkadaş olamazsın. Zîrâ halk beni horlar, sana tâzim eder. Beni gören taşlar, seni gören ise iltifâta başlar ve "Ârifler sultanına selâm olsun!" der. Benim yarına yiyecek bir kemiğim bile yok, ama senin bir ambar buğdayın var." cevâbını verdi. Bâyezîd-i Bistâmî bu cevaptan kederlendi, bir köpeğin yol arkadaşı olmaya bile lâyık değilim, diye üzüldü.
B)B)B)
Bir gece, bâzı kimseler hazret-i Bâyezîd'in nasıl ibâdet yaptığını, neler söylediğini işitmek için penceresinin altında dinlemeye başladılar. Seher vakti olduğunda bütün kalbiyle "Allah" dedi. Sonra düşüp bayıldı. Bayılmasının sebebi sorulduğunda; "Sen kim oluyorsun? Senin haddine mi düştü ki ismimi ağzına alıyorsun? şeklinde bir nidâ gelir diye çok korktum da onun için bayılmışım." buyurdu.
B)B)B)
Bâyezîd-i Bistâmî namaz kılmak için mescide gelince kapıda bir mikdâr durur ve ağlardı. Sebebini soranlara; "Câmiyi, vücûdumla kirletmekten korkuyorum. Tövbe edip Allahü teâlâya yalvarıyorum, ondan sonra giriyorum." dedi.
B)B)B)
Bâyezîd-i Bistâmî'ye; "Nefsine verdiğin en hafif cezâ nedir?" diye sordular. Cevâbında; "Bir defâsında nefsim, bir itâatsizlikte bulundu. Buna cezâ olarak bir yıl boyunca hiç su içmedim." buyurdu.

B)B)B)
Bâyezîd-i Bistâmî bir defâsında şöyle anlattı: Bizim rûhumuzu, semâlara götürdüler. Cennet'i, Cehennem'i gösterdiler. Hiçbir şeye bakmadım. Hep Allahü teâlâyı düşünüyordum. Nice makâmlardan geçirdiler. Nihâyet ezeliyyet ağacını gördüm. Sonra; "Yâ Rabbî! Sana gelebilmem için beni benliğimden kurtar." diye yalvardım. Bana bildirildi ki:"Ey Bâyezîd! Benliğinden kurtulup bana yaklaşman, Sevgili Peygamberime tâbi olmana bağlıdır. O'nun ayağının tozunu, gözüne sürme yap. O'nun bildirdiği hükümlere uymaya devâm et.

Bâyezîd-i Bistâmî Hz. K.S.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

Sen Niçin Ağlıyorsun
Hasan-i Basri Hazretlerine bir zat gelip:
- Benim bir kizim var, gece gündüz aglamaktan gözleri kör oldu. Bir caresi yok mu? diye yalvarip agladi.

Hasan-i Basri Hazretleri üzüldü, kalkip eve geldiler. Kiza nicin agladigini sordu. Kiz dedi ki:
- Efendim, ben Rabbime asigim. Ona askimdan agliyorum. Dilimden ve halimden anlayan yok. Siz olmasaydiniz bunu yine söylemezdim. Kör olan gözlerim icin de üzülecek bir durum yok. Eger bu gözler yarin ahirette Allahu Teala`yi görebilecekse O`na binlerce göz feda olsun, hic kiymeti yok. Eger ahirette bu gözler yüce Rabbimi görmeye layik degilse, ben onlari niye göz diye tasiyayim? Ahirette de kör olacaklarsa, dünyada iken de kör olup gitsinler.

Hasan-i Basri Hazretleri:
- Aynen devam evladim, hic üzülme, Peygamber Efendimiz:
"KISI SEVDIGIYLE BERABERDIR". müjdesini verdi...
deyip ayrilirken,
- Biz buraya nasihatci ve hekim olarak geldik, sifa telkin edecektik. Halbuki nasihatci ve hekimi bulmus olarak gidiyoruz dedi...:p:p:p.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

"Sabır güzeldir. Bu ise, insanlara şikâyette bulunmamaktır."

"Dünyâ ve âhirette elem ve kederlerden kurtumak istiyenler, kötü ahlâk sâhipleriyle görüşmemelidir."

"Tasavvuf nedir?" diye sorulunca, buyurdu ki: "Tasavvuf üç anlama gelir. İlki mârifet nûruna ârif olmak ve verâ hâlini kaybetmemektir. İkincisi, dış görünüşünü bâtıl olan şeylerden alıkoymaktır. Sonuncusu ise kerâmetlerini gizlemektir."

"Hüzün pâdişâhtır. Bir yere yerleşince oraya başka bir şeyin yerleşmesine râzı olmaz."

"İnsanların sırlarını ortaya çıkaracak sorular sorma."

"Nefsim için en güvendiğim amelim, Peygamber efendimizin Eshâbına sevgi ve hürmetimdir."

"Böbürlenmen, kendi ibâdetini çok, başkasınınkini az görmendir."

"İki haslet vardır ki, kalbe sıkıntı verir: Çok konuşmak, çok yemek."

"Ana ve babanın evlatlarına duâları, bir peygamberin ümmetine olan duâsı gibidir."

"Cimrinin yüzüne bakmak, insanın kalbini karartır."

"Dün öldü, bugün can çekişiyor, yarın doğmadı. Öyle ise şu anı değerlendirmek için amele sarıl."

"Kendinle arzu ve isteklerin arasına demirden bir perde çekmedikçe, ibâdetten lezzet duyamazsın."

"Yediğin neredendir?" diye soranlara şöyle cevap verirdi: "Siz benim nereden yediğimi ne yapacaksınız. Kendinizin ne sûretle yediğinize bakınız. Çünkü gülerek yiyenle ağlayarak yiyen bir olmaz. Az yiyen el, çok yiyene denk olmaz. Yediğiniz ekmeğin nereden olduğuna, çoluk çocuğunun oturduğu evin hangi yoldan kazanıldığına dikkat ediniz." buyururdu.

Bir gün Bişr-i Hâfî'nin eşyâsını çaldılar. Ağlamaya başladı. "Mal için ağlanır mı?" denilince; "Mal için değil, hırsızın günah işlediğini, kıyâmet gününde bunun azâbını çekeceğini düşünüp ağlıyorum." dedi.


Bişri Hafi K.S.
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

S.A.HAFİZE ABLA-MUSTAFA KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN.ÇOK FAYDALI BİR FORUM.İNŞAALLAH DEVAM ETTİRİRSİNİZ.A.E.O.
 

mersel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eki 2006
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)


NEFSE ZİNCİR TAKAMAM
PASLI KALBİ YAKAMAM
SEN BANA BAKAR İKEN
NİÇİN SANA BAKAMAM
 

mersel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eki 2006
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)

SELAMUN ELEYKUM ALLAH SENDEN RAZI OLSUN DEYERLI KARDEŞİM <<SEVDADA ÖZLEM OLMALIKİ YÜREYINDE TAZECİLİK KALSIN ÖZLEM BİRAZDA ACI VERMELIKİ YÜREK SEVDANIN DEĞERINİ BİLSİN YÜREKLER CESUR OLMALİKİ DOSTLUKLAR ÖLÜMSÜZ OLSÜN<<İMAN GUCUN ULUMLE BITSIN>>B)B)
 

mersel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eki 2006
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Binbir Damla (Allah Dostları)


NEFSE ZİNCİR TAKAMAM
PASLI KALBİ YAKAMAM
SEN BANA BAKAR İKEN
NİÇİN SANA BAKAMAM
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt