benimde gece baş ucumda bir kitabım var ve okumadan uyuyamıyorum alışkanlık oldu ...
iyi bir yöntem herkesin uygulamasını tavsiye ederim..
RABBİME emanet olun
Evet var fırsat buldukça okuduğum ve huzurlandığım..
1 sayda da olsa okuyalım inşaallah..
Baş ucumda kitabım yok düşüne bilen bir aklım var Akletmek başlı başına bir iştir Gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, yiyip içtiğimiz ve kokladığımız şeyler hakkında düşünerek, muhakeme ve mukayese yaparak, teemmül, tefekkür ve tezekkür ederek bir sonuca varmaktır
Doğru kararlar verebilmek, doğru inanıp, doğru davranmak için; insanın bütün özelliklerini devreye koyarak afakta ve enfüste (kainatta ve kendi nefsinde) bulunan Allah’ın ayetlerini görmek, anlamak, duymak, tatmak, hissetmek için bu özelliklerin hepsine ihtiyaç duyulmaktadır. İnsan, taş ile pamuk arasındaki farkı dokunarak, acı ile tatlıyı tadarak, doğadaki güzel ve çirkin sesleri duyarak, tabiatın göz dolduran renklerini görerek anlar ve onlar hakkında doğru kararlar verir.
selametle
Farklı bakış açınız için teşekkürler...
Rabbimizin ilk emri ' OKU ' dur...
Hayırlı ve güzel kitapları okuyalım inşallah...
oku emrinden kasıt yani Rabbinin ismiyle (oku) oku ama neyi sana inen kuranı( Yaratan Rabb'inin ismiyle oku) biz bize inen kuranlan emrolunduk
Allah'ın bu emri uygulanmadığı, Kuran ayetleri gereği gibi okunup öğrenilmediği takdirde, sayısız hurafenin dinin içine girmesi de elbette kaçınılmaz olur. Kuşkusuz Kuran'ın öğrenilmesinin ardından da uygulanması gelir. Kimileri Kuran'ı yalnızca okumakla yetinir, böylece üstüne düşen görevi yerine getirdiğini düşünür. Halbuki Kuran okumak başlıbaşına ibadet olsa bile, asıl yapılması gereken kitapta okunanları uygulamak, günlük hayata geçirmektir. Çünkü, "…insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat Suresi, 56) ayetinde bildirildiği gibi Allah, bütün insanları bu dünya hayatında Kendisi'ne kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulluk etmek isteyenler için de bir rehber olarak Kuran'ı indirmiştir:
LeyLa iLe mecnun......................nusret özcan:a12:
Teşekkürler tavsiyeniz için kardeşim...
böyLe bir payLaşım düşünüp hazırLadığınız için asıL size teşekkürLer:a12: benimkide emeğe katkı
emeğinize sağLık..
seLam ve dua iLe..
Esselamunaleyküm verahmetullah..
Üzüntüsüz Yaşamak -Vehbi VaKKASOĞLU
Çok güzel bit kitap
Büyük Muztaribler
"Düşünce Tarihine Bakış"
Herşeyin sonsuza kadar birbirleriyle irtibatlı olduğu bir kâinatta, bütün şuurlar da birbirleriyle bağlantılıdır. Görünüşlerimiz ne olursa olsun, bizler sınırları olmayan varlıklarız; insanoğlu, şuurun derinliklerinde tektir... Hakikat-i Ferdiye: Âdem Peygamber’den kendisine gelene kadar hiçbir Nebî yoktur ki, cismanî cismi bakımından en son olsa da, ilmini Allah’ın Sevgilisi’nden almış olmasın. Çünkü O, hakikati ile mevcuttur ve bu da, “Âdem henüz su ile toprak arasında iken ben Peygamber idim” meâlindeki sözü ile sabittir. Başka Peygamberler, ancak ümmetlerine gönderildikleri zaman Nebî olmuşlardır. Ferdî hikmetin Allah’ın Sevgilisi’ne nisbet edilmesi, ilk yaratılan –yâni Feyz-i Mukaddesten gelen ilk tecellinin O’nun ruhu veya nuru olmasından ve bu suretle “Hakikat-i Muhammediyye” denilen ilk varlığın O’ndan başlamış ve Nübüvvet O’nda sona ermiş olmasındandır... Hakikat-i Muhammediyye, Akl-ı evvel, Akl-ı küll... Yaradılış bahsinde aklın, “ruh” ve “nur” mânâsına gelişi, ruh’a nisbetle “akıl” bahsinde de onun “karışık” bir mahiyet belirtmesinin bilinmesi, gerek “müteal-aşkın” alan ve “kablî-tecrübe öncesi” bilgi ve gerekse duyu verilerine dair tecrübelerin “hadiseye yanaşan insan şuuru” hikmeti çerçevesinde “hüküm” bazında terkibî bir mahiyet belirtmesi açısından mühim.
Kâinat, insan için, insan da Allah’ın marifetine ulaşması için yaratıldı; Allah’ın marifeti?.. Allah’ın sırrı insan, insanın en büyük sırrı Allah; tesir edici eser hüviyetindeki insanda, –âlemde insan!–, aşkın ve sonsuz bir şey, ama yine insan haddinde kalan. Yaratmak, Allah’a mahsus; ya insan? Varlık kendinden yaratılan murad... Hakikat-i Ferdiye hikmetini, çemberi kendine nisbetle tâyin eden merkez diye alırsak, merkezle çember arasında yer alan her duruşun, merkez ve çembere nisbet keyfiyeti ayrıdır; bu misâl çerçevesinde, insan soyunun avam ve havas bakışı boyunca, eşyanın ve bâtının hakikatinin görünüşü, duyudan fikire değişir.
yazarını tamnet hatırlamıyorum ama zannedersen nusret özcandı leyla ile mecnunu okudum 15 dakkıka durmadan agladım cokgüzel anlatılmıs bende tavsıye ederımLeyLa iLe mecnun......................nusret özcan:a12:
Annelerimiz Ezvac-ı tahirat Dr.Hilal KARA-Abdullah KARA okudum ve çok hoşuma gitti
Kısa Surelerin Tefsiri Prof.Dr.Davut AYDÜZ