Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz (2 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
GİT BİR MUTACI ŞİA SİTESİNE TAKIL

Siz bu siteye TAKILMAK için giriyorsanız bir şey diyemem..
Ama Ben; bilmek, öğrenmek ve paylaşmak için buradayım.
Ayrıca benim hangi siteye gireceğime siz karar veremezsiniz; sizin haddinize düşmez böyle bir şeyi söylemek.

Bundan sonra zahmet edipte cevap yazmayın lütfen!...
...Çünkü bundan sonra hiçbir şekilde size cevap yazmayacağım!!

....Çünkü söylenebilenecek herşeyi söyledim.

Ben sizi Allah'a havale ediyorum!!
Mahkeme-i Kübra'da duruşmamız var!!!


Allah'ın selamı bütün Allah, Resul ve Ehl-i Beyti'nin gerçek dostlarına olsun!
Allah ( C C ) cümlemizin gözlerini doğrulara açsın ve bilgisizce söylenen söz veya davranışlardan korusun. Amin!

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
SANA EHLİ BEYT NİKİNİ ÇOK GÖRÜYORUM..SANA Şİİ DİYECEĞİM...ŞİİDEN ALINTI..kimkimdir isimli arkadaşın öfke, kin ve nefret dolu yazısı, hem art niyetlilikten, hem de bilgisizlikten kaynaklanmış olsa gerek.....EVET ÖFKELİYİM...BÜTÜN EHLİ BİDAT YOLCULARINA...
ART NİYET DEĞİL HAK NİYETLİYİM İNŞAALLAH...VE EHLİ BİDATTAN NEFRET EDİYORUM...DEĞİLMİKİ EHLİ SÜNNETİM VE HAKKI SAVUNUYORUM ....BİLGİSİZLİĞİM DE DAĞLAR KADAR...SENİN GİBİ UKALA BİLGİLİ OLMAMAYA ÇALIŞIYORUM...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ŞİİDEN ALINTI..Herşeyden önce aktarmış olduğum “Ali inananların en üstünüdür, bunu kabul etmeyen kafirdir.” hadis-i şerifin başındaki Hz.Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyorlar: ) ve sonundaki (Kenz-ul Ummal C:11,S: 625) cümlelerini silerek alıntı yapıp sanki bu sözleri ben söylemişim gibi aktarmak art niyetliliktir.

Ve bir de bunun üzerine kendince yorum yapıp, hayatım boyunca ağzımdan çıkmamış olan ve hiçbir zaman düşünmediğim “YANİ BÜTÜN ehli sünnet KAFİRDİR..DİYOR...” sözü ise artniyetlilkten de öte son derece basit, ucuz ve bir o kadar da tehlikeli bir oyundur.

Bu sözleri ben söylemişim gibi gösterip olası bir “Ehli-i Beyt - Ehl-i Sünnet” çatışmasına” sürüklemek niyetindeysen boşa kürek çektiğini bilesin!

Zira benim alıntı yaptığım hadis, evvela "SÜNNİ KAYNAKLI" bir hadistir.

Ve yazmış olduğum kaynağın dışında daha bir çok Sünni kaynakta da aynı hadis nakledilmiştir:

İşte onlardan bir kaçı daha:

Tehzib-üt Tehzip (İbn-i Hacer askalani), C.9, S.419,
Mecme-üz Zevaid (Heysemi), C.9, S.116 ve 158, el-Evsat (Taberani),
Tarih-i Bağdat (Hatip Bağdadi), C.7, S.421, C.3, S.19, C.4, S.391,
Künüz-ül Hakaik, S.92,
er-Riyadun Nadire, C.2, S.220,
Zehair-ül Ukba (Muhibbuddin Taberi), S.92,
el-İsabe (İbn-i Hacer), C.1, S.217.
[I]...OLDUMU Şİİ ŞİMDİ...KAYNAKLARINLA BERABER ALINTILADIM...Kaynaklarda varmı yokmu...Araştırılır..Hiiç merak erme...eeeNe olur kaynaklarda varsa...EHLİ SÜNNETİN ANLAYIŞINI BİZE SEN-BİR DALALET EHLİ Şİİ Mİ ÖĞRETECEK...GEÇ BUNLARI...HZ EBUBEKR RA VE HZ ALİ RA BİZİM CANIMIZ...SEN KİMİ KİME HASIM ETMEYE ÇALIŞIYORSUN...SENİN BAŞKA İŞİN YOKMU...EHLİ SÜNNETTE HALLEDİLMİŞ BİR KONU BU...SEN KİMSİN....MESHEPLER TARİHİNİ YENİDENMİ YAZACAN...ÖNCEKİ NİKİNLE GELDİĞİNDE HZ EBUBEKR RAYA VE HZ ÖMER RA YA KÜFRETMEDİNMİ..BİRDE UTANMADAN BURDA MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR DİYE ÜFÜRÜYORSUN...MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR...EN BÜYÜK SAHABELERİMİZE YAMUK BAKANLARSA KALLEŞTİR...BUNLARI BEN YAZMAMIŞIMMIŞ...NEYE ALET ETMEYE ÇALIŞIYORSUN O ZAMAN....GEÇ...TAKİYYE SİZİN İTİKADINIZIN TEMELİDİR....EHLİ BEYT VE EHLİ SÜNNET ÇATIŞMASIYMIŞ...YUH BE...EHLİ SÜNNET VE EHLİ BEYT BİRDİR...EHLİ Şİİ HARİÇ...SAPTIRMA...İFTİRA ATMA....TAKİYYE YAPMA..YALAN SÖYLEME...BAK MÜSLÜMANIM DİYORSUN..AYIP DEĞİLMİ...EHLİ BEYTİ GERÇEK MANASIYLA EHLİ SÜNNET SAVUNUR...SAHABE DÜŞMANLARI DEĞİL....[/I]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ŞİİDEN ALINTI..Eğer senin iddia ettiğin gibi gerçekten bir yalan veya yanlış bir şey varsa, veya (senin zannına göre) bir itham sözkonusuysa, bunu bizzat Sünni kaynakları ve Sünni alimleri yapmış oluyor; başkalarını suçlayacağına, gidin onları suçlayın. Eğer bu hadis yalansa ben onların yalancısım(!!!)
ŞU USLUBA BAK...HEM EHLİ SÜNNETTEN DELİL GETİRDİĞİNİ İDDİA EDECEK....HEMDE BUNLARDA YALAN YANLIŞ VARSA SÜNNİ ALİMLER SUÇLANACAK BU HADİS YALANSA Şİİ NİKLİ TAKİYYECİ ONLARIN YALANCISIYMIŞ...SENİN METOT SÜPEEEER..Devam et....ÇOK SÜNNİYİ BU TAKİYYECİ METODUNLA Şİİ YAPARSIN...ZANNINDASIN ÖYLEMİ...Çocuklar bile güler sana....EHLİ SÜNNET ALİMLERİ YALAN YAZMAZLAR...ONLAR KURAN SÜNNET EHLİ BEYT YOLCULARIDIR...AKLINDA BULUNSUN...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ŞİİDEN ALINTI...Bilginiz olsun diye söylüyorum; İslami literatürde “ehl-i şia” diye bir tabir yoktur.
“Şia” Arapça bir kelimedir, “takip etmek, yolunda gitmek” anlamında kullanılır.
Peki Şiiler neyi takip eder?
Şiiler “Ehl-i Beyt”i takip eder; “Ehl-i Beyt”in yolunda gider.

Şia'nın takip ettiği Ehl-i Beyt ise aşağıdaki isimleri kapsar:

01. Hz. Muhammed (SAA)
02. Hz. Fatıma (AS)
03. Hz. Ali (AS)
04. Hz. Hasan (AS)
05. Hz. Hüseyin (AS)
06. Hz. Zeynel Abidin (AS)
07. Hz. Muhammed Bakır (AS)
08. Hz. Caferi Sadık
09. Hz. Musa Kazım (AS)
10. Hz. Ali Rıza (AS)
11. Hz. Muhammed Taki (AS)
12. Hz. Ali Naki (AS)
13. Hz. Hasan Askeri (AS)
14. Hz. Mehdi (AS)


“SİZ EHLİ BEYT DEĞİL EHLİ ŞİASINIZ...SAPIKSINIZ...” sözlerini sizin adınıza çok büyük bir üzüntüyle okudum.
Beni ve bütün Şii'leri sapıklıkta suçlayarak ne kadar büyük bir vebalin altına girdiğinizin farkında mısınız?
İğne ucu kadar küçük bir hakkın bile hesabının sorulacak olmasını düşünürsek gerçekte sapık olmayan milyonlarca Müslüman Şii'ye karşı nasıl böyle bir hesabın altından kalkacağınızı düşündünüz mü hiç?
Eğer içinizde birazcık ALLAH korkusu var ise böyle bir söz söylemekten sakının.

SİZİN LİTERATÜRDE YOK...BİZİM LİTERATÜRÜMZDE-İSLAM LİTERATÜRÜMÜZDE VAR...HAK MESHEP 4 TÜR...GÜNÜMÜZDE BAŞKA HAK MESHEP YOKTUR..EHLİ BEYTİN YOLUNU EHLİ SÜNNET TAKİP EDER..O YOL PEYGAMBERİMİZİN YOLUDUR...BÜTÜN SAHABELERİMİZİN YOLUDUR....SAHABELERİN ÇOĞUNU REDDEDEN BİDAT EHLİDİR...BATIL MESHEPLERDİR....EHLİ BEYT YOLU EHLİ SÜNNET YOLUDUR...EHLİ BEYT YOLU EHLİ SÜNNET YOLUDUR...EHLİ BEYT YOLU EHLİ SÜNNET YOLUDUR....SAHABELERİMİZE KÜFREDEN Şİİ FIRKALARI EHLİ BEYT DÜŞMANIDIR..EHLİ BEYTİN ARKADAŞLARI VE DİN KARDEŞLERİ SAHABELERDİR.. SAHABELERE KÜFREDENLERİN EHLİ BEYT SEVGİSİ ŞEYTANİDİR...YAHUDİ İBNİ SEBE NİN YOLUDUR SAHABE DÜŞMANLIĞI...KÜFRÜ AÇIK OLMAYAN HİÇBİR EHLİ ŞİAYA EHLİ KIBLE KIBLE TEKFİR EDİLEMEZ ÖLÇÜSÜNCE YAKLAŞIRIZ...AMAAA MUTA ZİNASINI..SAHABE DÜŞMANLIĞINI...HZ ALİ RA YA SAPIKLIK İÇİNDE PEYGAMBERLİK ALLAHLIK İTHAM EDEN GULATI ŞİİLERİ...DÜŞMAN BELLERİZ...KURANA SÜNNETE SALDIRMAYAN VE İTİKAT ESASLARINI ÇİĞNEMEYEN BÜTÜN MÜSLÜMANLAR-ŞİA DA OLSA KARDEŞİMİZDİR...Sapla saman karıştırılmasın....
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ŞİİDEN ALINTI...“SİZ EHLİ BEYT DEĞİL EHLİ ŞİASINIZ...SAPIKSINIZ...” sözlerine ben cevap vermeyeceğim.

Şii'leri yerinde (İran'da) görmüş, (hatta Dr.Mahmud Ahmedinejad ile görüşmüş), bu sitenin en eski ve en çok paylaşım yapan üyelerinden, ve hepsinden önemlisi (ALLAH Celle Celâluhondan razı olsun ki) gözlemlerini hiçbir taassupa kapılmadan olduğu gibi yazma cesaretini gösteren, SÜNNİ kardeşim olan “aliye-aliye” kardeşimin yazdıkları sizin için yeterli cevap olacaktır sanırım:


İbret ve örnek alınması gereken bir hayat, Ahmedinejad'ın hayatı...İran'da görmek nasip oldu kendisini..Bir konferansına katılmıştık..Misafirlerine kendi elleriyle ikramda bulunacak, hizmet edecek kadar mütevazi bir insan...Tüm dünyaya da sergilemiş olduğu tavrı ise bugün müslüman olmayanlarca dahi takdir ve hayretle karşılanmaktadır.. Müstekbirlere karşı böylesine açık yürekli ve cesur liderleri ALLAH Celle Celâluhbizlere de nasip eylesin inşALLAH..




İran'ı gördüm, evet:) Arapçam var ama İran'ın resmi dili olan Farsça'yı çok az biliyorum malesef..Yani günlük bir konuşma yapabilecek kadar değil.. Ablacım İran şiidir..Resmi olarak mezhepleri de Caferiliktir.. Lakin orada kaldığım süre içerisinde, İranlı arkadaşlarım oldu.. Ve üzülerek yazıyorum, sünnetleri bizden çok daha iyi uyguluyorlar birçok konuda..Bizden daha hassas ve duyarlılar.. Bilhassa tesettür konusunda, adalet konusunda, toplumsal olarak insan hakları konusunda da Kur'an'ın dışında hükmetmediklerini çok rahat ifade edebilirim.. İran'ın itikadi konusunda herhangi bir şey söylemek istemiyorum, dediğim gibi takvaca bizlerden çok daha ileride ve sünnetlere de dikkat eden, bizdeki Ehl-i Sünnet'e çok yakın itikatleri olanlar var. Ama ben, İran'ın siyasi duruşunu ve tavizsizliğini takdir ediyorum.. Siyasi olarak misyonu ve çizgisi çok çok güzel..İnşALLAH, müstekbir kuvvetlere karşı bu güzel duruşunu hep devam ettirir..Siyasi olarak İran'ı desteklemek gerektiğinden yanayım..
Bir önceki mesajımda da siyasi olarak duruşunu sevdiğimi yazdım İran'ın..Bilhassa Ahmedinejad'ın... Bir insan olarak ve aldığı tavır olarak takdir edilmesi gereken bir kişi.. Ahmedinejad ve onun gibi olanları, itikadinden bağımsız bir şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum..Lakin itikadi, kendileri ile Rabbimiz arasındadır.. Ama tavır aldıkları ABD ve İsrail tüm ümmetin düşmanıdır.. Bizim de siyasi olarak İran'ın yanında olmamız gerekir..


ahmedi nejatın oğlunun sade düğünü UTANMALIYIZ!!!

Bir tarafta sizin kin ve nefretle dolu "Şiiler sapıktır" sözü;

diğer tarafta yaptığı araştırmalar ve gözlemleri sonucunda

"Sünneti bizden daha iyi uyguluyorlar;"
"Kur'an dışında hükmetmiyorlar;"
"Takvaca bizden daha ilerideler"
diyen "aliye-aliye" kardeşimin sözü

Bunu söyleyen, gören, araştıran, bilen SÜNNİ bir kardeşim!!..

Hala "bütün Şiiler sapıktır" görüşünde ısrar ediyorsanız size söyleyecek başka da bir lafım yok.
............................................................................................................................
BAK NE GÜZEL ALINTILAMIŞSIN...EHLİ SÜNNET MÜSLÜMANLARI HAKÇA BAKAR HERZAMAN...Bütün şia sapıktır demedim...HZ EBUBEKR RA YA HZ ÖMER RA YA KÜFREDENLER...MUTA ZİNASINI SAVUNANLAR...SAPIKTIR DEDİM...EHLİ SÜNNETE DÜŞMANLIK BESLEYEN ŞİALAR SAPIKTIR...GÖNÜLDAŞ ALİYE NE GÜZEL DEĞERLENDİRMİŞ...HAKKA SEVKETMİŞ...SENDE BUNDAN ESER YOK...İŞN GÜCÜN MUTAYI SAVUNMAK...SAHABELERİ BİRBİRİNE DÜŞMANMIŞ GİBİ GÖSTERMEK...EVET...ABD VE KÜFÜR GÜÇLERİ İRANLA ÇATIŞRSA İRANIN YANINDAYIZ...VARMI ŞÜPHEN....BİR TARAFTA BENİM ŞİAYI HAKKA ÇAĞIRMAM...BİR TARAFTA ALİYE GÖNÜLDAŞIMIN İRANDAKİ ŞİAYI HAYRA YORMASI...HİÇ TEZAT YOK...SEN NİYE BENDEN GOCUNURSUN...RAHAT RAHAT HZ EBUBEKR RA YA KÜFRETTİRMEDİM DİYEMİ...ZİNAYI MUTA ADI ALTINDA SAVUNDURMADIM DİYEMİ....TAKİYYE YAPMA....İFTİRA ATMA..ÇARPITMA...HEPSİ SENDE VAR...UTANMIYORSAN DİLEDİĞİNİ YAP DERLERYA ..İŞTE ÖYLE....ŞİMDİ HANGİ KULPU TAKACAN...Yürü yoluna...
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Eshab-ı kiramın üstünlük sırası

Eshab-ı kiramın üstünlük sırası

Mevahib-i ledünniyye kitabında deniliyor ki:
Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü, Eshab-ı kiramdır. Eshab-ı kiramın her biri, bu ümmetin hepsinden daha üstündür. Çünkü, Resulullahı görmek gibi üstünlük olamaz. Eshab-ı kiramın her birini büyük ve üstün bilmek, hepsine iyi gözle bakmak, her birinin adil ve salih olduğuna inanmak lazımdır. Hiçbirine dil uzatmamak, lanet etmemek, düşmanlık etmemek ve bir kısmını sevmek için başka Sahabiye düşman olmaktan sakınmak lazımdır.

İmam-ı Teftazani hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiram arasındaki ayrılıkların, iyi sebeplerle, güzel niyetlerle yapıldığına inanmamız lazımdır. Eshab-ı kiramdan birini kötülemek caiz değildir. Hazret-i Âişe gibi nass ile üstünlüğü bilinen bir sahabiyi kötülemek küfürdür. (Şerh-i Akaid)

İmam-ı a'zam hazretleri, (Ehl-i sünnet mezhebi şöyledir ki; Ebu Bekir ile Ömer'in en üstün olduklarına inanmak, Resulullahın iki damadını sevmek, ayaklara giyilen meste mesh etmek, iyi-kötü her müslümanın arkasında namaz kılmaktır) buyurdu.

Eshab-ı kiramın üstünlük sırası şöyledir.
Muhacirler: Mekke alınmadan önce, memleketlerini terk ederek, Medine'ye hicret edenlerdir.

Ensar: Medine ve civarında, Evs ve Hazrec kabilesindeki Müslümanlara denir.

Diğer Eshab-ı kiram: Mekke alındıktan sonra imana gelenlerdir. Bunlara Muhacir ve Ensar denmez. Yalnız sahabi denir. İmam-ı Süyuti diyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile bildiriyor ki, Eshab-ı kiramın en üstünleri, dört halifedir. Sonra, Aşere-i mübeşşere ile Hazret-i Hasan, Hazret-i Hüseyin ve Bedir eshabıdır. Sonra Uhud'daki 700 kahramandır. Bunlardan sonra, ağaç altında Resulullaha, (Ölmek var, dönmek yok) diye söz veren 1400 sahabidir. Bu sözleşmeye (Biat-ür rıdvan) denir. (Tarih-ul-Hulefa)

Resul aleyhisselam, vefatından 8 gün önce, Hazret-i Ebu Bekir'i kendi yerine imam tayin buyurarak, halife olacağına işaret eyledi. Bir seferinde de, Hazret-i Ebu Bekir bulunmadığı için, Hazret-i Ömer imam oldu. Resul aleyhisselam, Hazret-i Ömer'in sesini işitince, (Hayır, hayır, Allahü teâlâ ve Müslümanlar Ebu Bekir'den razıdır, namazı Ebu Bekir kıldırsın!) buyurdu. Eshab-ı kiram arasında, babası, anası ve çocuklarının ve torunlarının hepsi imana gelen, Hazret-i Ebu Bekir'den başka kimse yoktu. Resul aleyhisselam (Ebu Bekir'in malı gibi hiçbir kimsenin malı bana faydalı olmadı) buyurdu. (İ. Ahmed)

Bilal-i Habeşi'nin azat edilmesi için para verince, Leyl suresinde övüldü:
(Temizlenmek için malını hayra verip, [günahtan] çok sakınan ateşten uzaktır. O, iyiliği bir menfaat için değil, Rabbinin rızasını kazanmak için yaptı. Kendisi de, (Cennete girip) hoşnut olacaktır.) [Leyl 17-21]

Al-i İmran suresinin (İşlerinde onlara danış) mealindeki 159. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer ile müşavere etmek için geldi. Bir hadis-i şerifte de, (Cebrail bana dedi ki: Allahü teâlâ Ebu Bekir ile istişareyi sana emrediyor) buyuruldu. Tevbe suresinin 41. âyetinde, (Mağaradaki iki kişinin ikincisi) buyurularak, Hazret-i Ebu Bekir övüldü. Leyl suresinin 5. âyeti de, Hazret-i Ebu Bekir'in şânını bildirmektedir. Bekara suresinin, (Gece-gündüz, gizli-açık, mallarını hayra sarf edenlerin mükafatlarını Rableri verecektir. Onlara korku ve üzüntü yoktur) mealindeki 274. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir için inmiştir. Çünkü, o, geceleri on bin altını gizli, on bin altını da, göz önünde olarak ve gündüzleri de böyle onar bin altını sadaka vermiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ebu Bekir ile Ömer'i sevmek iman, bunlara düşmanlık küfürdür.) [İbni Adiy] (Bu yazı Mirat-i kâinat kitabından alınmıştır.)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(On kişi Cennettedir: Ebu Bekir ve Ömer ve Osman ve Talha ve Zübeyr ve Abdurrahman bin Avf ve Ali bin Ebi Talib ve Sa'd bin Ebi Vakkas ve Ebu Ubeyde bin Cerrah ve Said bin Zeyd.) [Tirmizi, İbni Mace, Taberani, ibni Asakir, Beyheki, Dare Kutni, Hakim, Ebu Nuaym, ibni Sa'd]

(Bir kimseyi, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'den üstün gören beni yalanlamış olur.) [Rafi'i]

(Şu dört kişinin sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.) [İbni Asakir]

(Allahü teâlâ, namazı, zekatı ve orucu farz ettiği gibi, Ebu Bekir'i, Ömer'i, Osman'ı ve Ali'yi sevmeyi de farz etti.) [Vesile]

(Sünnetime ve hulefa-i raşidinin yoluna sımsıkı sarılın!) [Buhari]

(Bedir savaşına katılan Müslümanlar Cennetliktir.) [Dare Kutni]

(Eshab-ı Bedir'den birine nasıl söz söylersin? Eğer sen Uhud dağı kadar altını infak etsen, onun derecesini bulamazsın.) [Hakim]

(Cebrail geldi ve bana "Bedir'de hazır olanları nasıl sayarsınız?" dedi. Dedim ki, Hayırlılarımızdır. Dedi ki, Melaikeden Bedir'de bulunanlar da bizim nazarımızda meleklerin hayırlılarıdır.) [Buhari]

(Allahü teâlâ Bedir ehline rahmetiyle tecelli edip şöyle buyurdu: "Ne yaparsanız yapınız, Ben sizi şimdiden affettim.") [Hakim]

Eshab-ı kiram buyuruyor ki: (Resulullah efendimiz, Bedir ve Rıdvan bi'atında bulunan bir kimsenin cenaze namazını kılarken, onun üzerine 9 tekbir alırdı. Fakat Bedir'de bulunup da Rıdvan bi'atında bulunmamış, yahut da bi'atı Rıdvan'da bulunup da Bedir'de bulunmamış bir kimsenin cenaze namazında 7 tekbir alırdı. Ne Bedir, ne de Bi'atı Rıdvan'da bulunmayan kimsenin cenaze namazında ise 4 tekbir alırdı.) [İ.Asakir]

Hazret-i İbni Abbas anlatıyor: Resulullah buyurdu ki:
(Uhud'da şehid olan kardeşlerinizin ruhları yeşil kuşlarla Cennete gitmiştir.
Şehidler burada güzel güzel yiyip içip dinlenince şöyle dediler: Kardeşlerimize bizden kim haber götürecek ve bildirecek ki bizler Cennette dirileriz, rızıklanıyoruz. Bu haber gitmeli ki onlar Cennete karşı isteksiz olmasınlar ve harpte korkak davranmasınlar! Allahü teâlâ onlara, "Sizin haberinizi ben duyuracağım" buyurup şu mealdeki âyeti indirdi:

(Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar Allah'tan gelen nimet ve keremi ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.) (Âl-i İmran, 169-171) [Ebu Davud]

İmam-ı Begavi, Mealimüttenzil ismindeki tefsir kitabında diyor ki:
Cabir bin Abdullah dedi ki, Resulullah, (Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez!) buyurdu. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Bu sözleşmeye, (Biat-ür-rıdvan) denir. Çünkü, Allahü teâlâ, bu 1400 kişiden razıdır. Kur'an-ı kerimde, (Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah elbette razıdır) buyuruldu. (Feth 18)

İlk Müslümanlar
Sual: Bilal Habeşi ilk Müslüman olan köle midir?
CEVAP
Hayır. İlk Müslüman olan köle Zeyd bin Harise'dir. Habeşlilerin ilk Müslüman olanı ise Bilal Habeşi'dir (radıyallahü anh) Bir hadis-i şerif meali:
(Süheyb, Rum'un, Selman, İran'ın, Bilâl, Habeşin ilk Müslümanlarıdır.) [Hakim]

İlk iman eden müslümanlar da, sırası ile şunlardır:
1- Hatice validemiz,
2- Zeyd bin Harise,
3- Ali bin Ebi Talib
4- Ebu Bekri Sıddık. (Radıyallahü anhüm)

Kur'an-ı kerimde ismi geçen tek sahabi olan Zeyd bin Harise, Resulullahın kölelerinin en sevgilisi idi. Önce Hazret-i Hatice'nin kölesi idi. Resulullaha hediye etti. O zaman 8 yaşında idi. Resulullah azat edip, evlat edindi. Zeyd; beyaz, güzel idi, oğlu Üsame ise esmer idi. Çünkü Üsamenin annesi Ümmi Eymen, Resulullaha annesinden miras kalan Habeşi cariye idi.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Siz bu siteye TAKILMAK için giriyorsanız bir şey diyemem..
Ama Ben; bilmek, öğrenmek ve paylaşmak için buradayım.
Ayrıca benim hangi siteye gireceğime siz karar veremezsiniz; sizin haddinize düşmez böyle bir şeyi söylemek.

Bundan sonra zahmet edipte cevap yazmayın lütfen!...
...Çünkü bundan sonra hiçbir şekilde size cevap yazmayacağım!!
....Çünkü söylenebilenecek herşeyi söyledim.

Ben sizi Allah'a havale ediyorum!!
Mahkeme-i Kübra'da duruşmamız var!!!


Allah'ın selamı bütün Allah, Resul ve Ehl-i Beyti'nin gerçek dostlarına olsun!
Allah ( C C ) cümlemizin gözlerini doğrulara açsın ve bilgisizce söylenen söz veya davranışlardan korusun. Amin!
[/QUOTE]...Hayat senin...HAKKADA YÖNELEBİLİRSİN..BATILIN PEŞİNDEN GİTMEYEDE DEVAM EDEBİLİRSİN....BU KADAR UĞRAŞMIŞSIN...CEVAP VERMEYE DEĞDİN...SENİN JARGONUNLA CEVAP VERMEYE KENDİM KARAR VERMELİYDİM DEĞİLMİ...ÖYLEDE YAPTIM..MAHKEME-İ KÜBRAYA BIRAKMASAN İYİ OLUR...HALİN DUMAN OLUR....SAHABE DÜŞMANLIĞI ADAMI YER BİTİRİR...BEN DE SENİ ALLAHCC E HAVALE EDİYORUM....ALLAHCC DEN SANA HİDAYET DİLİYORUM...SAHABELERİMİZE ÇATMA...MUTA-ZİNASINI SAVUNMA...KURAN-I KERİM VE SÜNNETLERE YAPIŞ....HADİ EYVALLAH....
Allah'ın selamı bütün Allah, Resul ve Ehl-i Beyti'nin gerçek dostlarına olsun!
Allah ( C C ) cümlemizin gözlerini doğrulara açsın ve bilgisizce söylenen söz veya davranışlardan korusun. Amin!
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Eshabımı kötülemeyin

Eshabımı kötülemeyin

Sual: Bir yazar, Resulullahın çömezleri, Hazret-i Ali'yi ilk halife seçmedikleri için bence yanlış yapmışlardır diyor. Böyle söylemek caiz midir?
CEVAP
Böyle söylemek Allah'a ve Resulüne karşı gelmek olur. Yani, Allah ve Resulünün onlara verdiği kıymeti, makamı beğenmemek, itiraz etmek olur. Resulullah efendimiz, Eshabım [Arkadaşlarım] diyor, çömezlerim demiyor. Çömez ifadesinde küçültme ve hakaret vardır. Allahü teâlâ onları övüyor, (Hepsine Cenneti söz verdim) buyuruyor. (Hadid 10)

İkincisi, Eshab-ı kiramın icmaına karşı gelmiş oluyor. Çünkü İlk halife Hazret-i Ebu Bekir, Eshab-ı kiramın icmaı ile seçilmiştir. Biat etmeyen kimse kalmamıştır.

Eshab-ı kiramın hepsinin söz birliğine icma denir. İcmaya uymak farzdır. İcma'yı inkâr ise küfürdür. Hazret-i Ebu Bekir'le Hazret-i Ömer'in hilafetlerini inkâr eden kâfir olur. Cenaze namazının farzı kifaye olduğunu inkâr eden kâfir olur. Çünkü icma'ı inkâr etmiştir. (Redd-ül-muhtar)

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Ümmetim dalalet üzerinde ittifak etmez.) [İbni Mace]

(Cemaatten bir karış ayrılan, cahiliyet ölümü ile ölmüş olur.) [Buhari]

(Cemaatle birlikte olun! Allah'ın rızası, rahmeti, yardımı cemaat ile birliktedir. Cemaatten ayrılan Cehenneme düşer.) [İbni Asakir]

(Cemaatten ayrılan, yüzüstü Cehenneme düşer.) [Taberani]

(Sürüden ayrılanı kurt, cemaatten ayrılanı şeytan kapar. Sakın cemaatten ayrılmayın!) [Tirmizi]

(Cemaatten bir karış ayrılan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.) [Ebu Davud]

Bir âyet meali şöyledir:
(Müminlerin yolundan ayrılanı Cehenneme atarız.) [Nisa 115]

Bu âyet-i kerime ve yukarıdaki hadis-i şerifler, icmanın önemini göstermektedir. Eshab-ı kiramın söz birliği ile yaptığı işleri beğenmeyenin kâfir olacağı bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. Eshab-ı kirama itimat kalmayınca, onların topladığı Kur'an-ı kerime de, hadis-i şeriflere de gölge düşer. Bu hocanın da, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere gölge düşürmek gibi gizli bir maksadı varsa, onu bilemeyiz.

Şu tarih kitapları
Sual: Tercüme veya telif olarak hazırlanan ve İslam Tarihi adı verilen Türkçe kitapların hepsinde önemli hatalar vardır. Eshab-ı kiramı kötülemeyen hiç birisine rastlamadım. Bunun sebebi nedir? Mesela Uhud savaşındaki okçular olayı için, (Düşman artık hezimete uğramıştı. Fakat iş bitmiş değildi. Burada gaflete düşen müslümanlardan [Eshab-ı kiramdan] bazıları düşmanı takip edecekleri yerde ganimet toplamaya kalkıştılar, dünyalık sevdasına düştüler) deniyor. Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle övülen Eshab-ı kirama bu iftira nasıl yapılabiliyor? Tarih kitaplarındaki bu yanlışlıklar nereden kaynaklanıyor?
CEVAP
Bilindiği gibi Emevilerden sonra Abbasiler hakimiyet kurmuştur. Abbasi tarihçileri, hadiseleri, Emevilerin ve bazı Eshab-ı kiramın aleyhine olacak şekilde tahrif etmişlerdir. Kaynak olarak elde bu kitaplar bulunduğu için, tarih kitabı hazırlayanlar, ister istemez büyük hatalara düşüyorlar.
Kur'an-ı kerim, hadis-i şerifler ve fıkıh kitapları okununca bu hatalar bariz şekilde ortaya çıkıyor. Kur'an-ı kerimde Eshab-ı kiramın tamamı övülüyor.

Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Biz onların [Eshab-ı kiramın] hepsinden razıyız. Onların hepsi de Allah'tan razıdır.) [Tevbe 100, Mücadele 22]

(Biz azimüşşan, onların kalblerindeki gıl ve gışşı nezettik. [Kalblerindeki kin, hıyanet, düşmanlık, dünyalık sevdası gibi şeyleri kökünden çıkarıp attık.]) [Araf, Hicr]

(Muhammed [aleyhisselam], Allah'ın Peygamberidir, Onunla birlikte bulunanların [Eshabın] hepsi, kâfirlere karşı şiddetli ve birbirlerine karşı merhametlidir.) [Feth 29]

(Allah, onların [Eshab-ı kiramın] her birine hüsnayı [Cenneti] vaad etti.) [Hadid 10]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Eshabım gibi hiç kimse İslamiyet'e hizmet edemez.) [İ. Süyuti]

(Eshabım, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar]

(Eshabımı kötüleyen hariç, Kıyamette, herkesin kurtulma ümidi vardır.) [Hakim]

(Eshabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allahü teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler, bu fitnelere karışan Eshabıma dil uzatarak Cehenneme girecektir.) [Müslim]

(Eshabımın hiçbirine dil uzatmayın. Onların şanlarına yakışmayan bir şey söylemeyin! Allah'a yemin ederim ki, bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, eshabımdan birinin bir avuç arpası kadar sevap alamaz.) [Ebu Davud]

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiram arasındaki harbleri, "Vurdu", Kırdı" diyerek anlatmak haramdır. Çünkü onları sevmemeye sebep olur. Dinimizi bize ulaştıran onlardır. Onlardan birini kötülemek, dini yıkmak olur.) [Envar]

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiramın hepsini, adil, salih, evliya, âlim ve müctehid bilmek her müslümana gerekir. Çünkü Kur'an-ı kerimde, (Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdır) buyuruluyor. Onlardan birini kötülemek, bu âyete inanmamak olur.) [Savaik-ul-muhrika]

Okçular hadisesi
Peygamber efendimiz, okçulara, (Buradan ayrılmayınız) emrini verdi. Bir müddet sonra savaş bitmek üzere idi. Düşman kaçıp gitmişti. Okçular, (Bizim burada durmamızın sebebi, düşman tehlikesini önlemek içindi. Şimdi düşman gittiğine göre, burada artık durmamızı Resulullah efendimiz de istemez. Peygamber efendimizin yanına gidelim, ne emir buyurursa onu yapalım) diyerek bulundukları yeri terk ettiler.

Böyle hareket etmelerinin bir hata olduğu sonradan meydana çıktı. Bunu bile anlatmayı Peygamber efendimiz yasakladı, (Eshabımın kusurlarını söylemeyin) buyurdu. Eshab-ı kirama kusur bulmaktan, kusurlarını söylemekten, onlara dil uzatmaktan çok sakınmalıdır. Çünkü hadis-i şerifte, (Eshabımın ismini işitince susun, şanlarına yakışmayan söz söylemeyin) buyuruldu. (Mevahib)

Senâüllah Pâni-püti hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın varlığı, sıfatları, razı olduğu ve beğendiği şeyler, ancak Peygamberlerin bildirmesi ile anlaşılır. Akıl ile anlaşılamaz. Bunları bize Muhammed aleyhisselam bildirdi. Hulefa-i raşidinin çalışmaları ile, her tarafa yayıldı. Eshab-ı kiramdan bazıları, bazı bilgileri işitmişlerdi. Bu bilgilerin hepsini topladılar. Eshab-ı kiramın bu hususta üzerimizdeki hakları çok büyüktür. Bunun için hepsini sevmemiz, övmemiz ve itaat etmemiz emrolundu. (Hukuk-ul-islam)

Ölüleri kötülemek
Sual: Bid'at ehli bazı kimselerin sapıklıklarını söyleyince, "Ölülerin kötü tarafı söylenmez. Ayrıca gıybet de olur" deniyor. Fakat bu bid'at ehli şahıslar, başta Hazret-i Osman olmak üzere Eshab-ı kiramın çoğunu kötülüyorlar. Eshab, bizim ölülerimiz değil mi, onları kötülemek gıybet değil mi?
CEVAP
Bid'at ehlini kötülemek gıybet olmaz. Gıybet, bir kimsenin gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir. Harbilerin ve bid'at sahiplerinin ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını ve zulmedenlerin ve alış verişte hile yapanların bu fenalıklarını müslümanlara duyurarak, bunların şerrinden sakınmalarına sebep olmak ve Müslümanlığı yanlış anlatanların bu iftiralarını söylemek gerekir, gıybet olmaz. (Redd-ül-muhtar c.5, s.263)

Eshab-ı kirama dil uzatanlar ölü olsun, diri olsun, bunları açıklamak, gıybet olmaz, aksine dinin emrine uymak olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Fitne veya bid'at yayıldığı, Eshabım kötülendiği zamanda, hakkı bilen, bilgisini müslümanlara duyursun! Hakkı yani doğru yolu bildiği [ve gücü yettiği] halde, müslümanlara duyurmayanlara, Allahü teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet eylesin! Allahü teâlâ, böyle bir kimsenin farzlarını ve nafile ibadetlerini kabul etmez.) [Hatib, Deylemi]

Eshab-ı kiramın hepsi müslümandır. Bizim ölülerimizdir. Hiç kimsenin onları tenkit etmesi caiz olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın.) [Tirmizi]

(Ölülerinize sövmeyin, onlar amelleriyle başbaşa kalmıştır.) [Buhari]

(Hazret-i Âişe, "Lanetlik İbni Kays ne yapıyor?" diye sorar. Oradakiler "Öldü", derler. Hazret-i Âişe hemen, Estağfirullah der. "Neden önce lanetledin, sonra istiğfar ettin?" diyene, "Resulullah (Ölülerinizi kötülemeyin) buyurduğu için" diye cevap verir.) [İbni Hibban]

Eshab-ı kiramın kusuru olsa da, bizim ölülerimiz olduğu için ve Allahü teâlâ onların kusurunu affettiği için bunları söylemek caiz olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Eshabımın ismini işitince, susun, şanlarına yakışmayan söz söylemeyin!) [Taberani]

(Eshabımın kusurlarını söylemeyin! Kalbleriniz onlara karşı değişir. Eshabımı iyilikle anın ki, kalbleriniz ülfet etsin!) [Deylemi]

Abduhçuların hedef tahtası haline getirdikleri Hazret-i Osman, Allah Resulünün damadı ve Cennetle müjdelenmiş on kişiden biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Osman bendendir, ben de Osman'danım.) [Taberani]

(Yüz kızım olsa, hepsini de Osman'a verirdim.) [İbni Asakir]

(Meleklerin haya ettiği zattan [Osman'dan] ben haya etmez miyim?) [Beyheki]

(Osman'ın şefaati ile Cehennemlik 70 bin kişi, hesap görmeden Cennete girer.) [İ. Asakir]

Mezhepsizlere göre, Eshab-ı kiramı kötülemek caiz, fakat, kötüleyenlere ne yapıyorsunuz demek bile caiz değildir. Böylece Eshab-ı kiramın kendi ölüleri olmadıklarını adeta kabul etmiş oluyorlar.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Mevahib-i ledünniyye kitabında deniliyor ki:


Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü, Eshab-ı kiramdır. Eshab-ı kiramın her biri, bu ümmetin hepsinden daha üstündür. Çünkü, Resulullahı görmek gibi üstünlük olamaz. Eshab-ı kiramın her birini büyük ve üstün bilmek, hepsine iyi gözle bakmak, her birinin adil ve salih olduğuna inanmak lazımdır. Hiçbirine dil uzatmamak, lanet etmemek, düşmanlık etmemek ve bir kısmını sevmek için başka Sahabiye düşman olmaktan sakınmak lazımdır.

İmam-ı Teftazani hazretleri buyuruyor ki:
Eshab-ı kiram arasındaki ayrılıkların, iyi sebeplerle, güzel niyetlerle yapıldığına inanmamız lazımdır. Eshab-ı kiramdan birini kötülemek caiz değildir. Hazret-i Âişe gibi nass ile üstünlüğü bilinen bir sahabiyi kötülemek küfürdür. (Şerh-i Akaid)

İmam-ı a'zam hazretleri, (Ehl-i sünnet mezhebi şöyledir ki; Ebu Bekir ile Ömer'in en üstün olduklarına inanmak, Resulullahın iki damadını sevmek, ayaklara giyilen meste mesh etmek, iyi-kötü her müslümanın arkasında namaz kılmaktır) buyurdu.

Eshab-ı kiramın üstünlük sırası şöyledir.
Muhacirler: Mekke alınmadan önce, memleketlerini terk ederek, Medine'ye hicret edenlerdir.

Ensar: Medine ve civarında, Evs ve Hazrec kabilesindeki Müslümanlara denir.

Diğer Eshab-ı kiram: Mekke alındıktan sonra imana gelenlerdir. Bunlara Muhacir ve Ensar denmez. Yalnız sahabi denir. İmam-ı Süyuti diyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile bildiriyor ki, Eshab-ı kiramın en üstünleri, dört halifedir. Sonra, Aşere-i mübeşşere ile Hazret-i Hasan, Hazret-i Hüseyin ve Bedir eshabıdır. Sonra Uhud'daki 700 kahramandır. Bunlardan sonra, ağaç altında Resulullaha, (Ölmek var, dönmek yok) diye söz veren 1400 sahabidir. Bu sözleşmeye (Biat-ür rıdvan) denir. (Tarih-ul-Hulefa)

Resul aleyhisselam, vefatından 8 gün önce, Hazret-i Ebu Bekir'i kendi yerine imam tayin buyurarak, halife olacağına işaret eyledi. Bir seferinde de, Hazret-i Ebu Bekir bulunmadığı için, Hazret-i Ömer imam oldu. Resul aleyhisselam, Hazret-i Ömer'in sesini işitince, (Hayır, hayır, Allahü teâlâ ve Müslümanlar Ebu Bekir'den razıdır, namazı Ebu Bekir kıldırsın!) buyurdu. Eshab-ı kiram arasında, babası, anası ve çocuklarının ve torunlarının hepsi imana gelen, Hazret-i Ebu Bekir'den başka kimse yoktu. Resul aleyhisselam (Ebu Bekir'in malı gibi hiçbir kimsenin malı bana faydalı olmadı) buyurdu. (İ. Ahmed)

Bilal-i Habeşi'nin azat edilmesi için para verince, Leyl suresinde övüldü:
(Temizlenmek için malını hayra verip, [günahtan] çok sakınan ateşten uzaktır. O, iyiliği bir menfaat için değil, Rabbinin rızasını kazanmak için yaptı. Kendisi de, (Cennete girip) hoşnut olacaktır.) [Leyl 17-21]

Al-i İmran suresinin (İşlerinde onlara danış) mealindeki 159. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer ile müşavere etmek için geldi. Bir hadis-i şerifte de, (Cebrail bana dedi ki: Allahü teâlâ Ebu Bekir ile istişareyi sana emrediyor) buyuruldu. Tevbe suresinin 41. âyetinde, (Mağaradaki iki kişinin ikincisi) buyurularak, Hazret-i Ebu Bekir övüldü. Leyl suresinin 5. âyeti de, Hazret-i Ebu Bekir'in şânını bildirmektedir. Bekara suresinin, (Gece-gündüz, gizli-açık, mallarını hayra sarf edenlerin mükafatlarını Rableri verecektir. Onlara korku ve üzüntü yoktur) mealindeki 274. âyeti, Hazret-i Ebu Bekir için inmiştir. Çünkü, o, geceleri on bin altını gizli, on bin altını da, göz önünde olarak ve gündüzleri de böyle onar bin altını sadaka vermiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ebu Bekir ile Ömer'i sevmek iman, bunlara düşmanlık küfürdür.) [İbni Adiy] (Bu yazı Mirat-i kâinat kitabından alınmıştır.)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(On kişi Cennettedir: Ebu Bekir ve Ömer ve Osman ve Talha ve Zübeyr ve Abdurrahman bin Avf ve Ali bin Ebi Talib ve Sa'd bin Ebi Vakkas ve Ebu Ubeyde bin Cerrah ve Said bin Zeyd.) [Tirmizi, İbni Mace, Taberani, ibni Asakir, Beyheki, Dare Kutni, Hakim, Ebu Nuaym, ibni Sa'd]

(Bir kimseyi, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'den üstün gören beni yalanlamış olur.) [Rafi'i]

(Şu dört kişinin sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.) [İbni Asakir]

(Allahü teâlâ, namazı, zekatı ve orucu farz ettiği gibi, Ebu Bekir'i, Ömer'i, Osman'ı ve Ali'yi sevmeyi de farz etti.) [Vesile]

(Sünnetime ve hulefa-i raşidinin yoluna sımsıkı sarılın!) [Buhari]

(Bedir savaşına katılan Müslümanlar Cennetliktir.) [Dare Kutni]

(Eshab-ı Bedir'den birine nasıl söz söylersin? Eğer sen Uhud dağı kadar altını infak etsen, onun derecesini bulamazsın.) [Hakim]

(Cebrail geldi ve bana "Bedir'de hazır olanları nasıl sayarsınız?" dedi. Dedim ki, Hayırlılarımızdır. Dedi ki, Melaikeden Bedir'de bulunanlar da bizim nazarımızda meleklerin hayırlılarıdır.) [Buhari]

(Allahü teâlâ Bedir ehline rahmetiyle tecelli edip şöyle buyurdu: "Ne yaparsanız yapınız, Ben sizi şimdiden affettim.") [Hakim]

Eshab-ı kiram buyuruyor ki: (Resulullah efendimiz, Bedir ve Rıdvan bi'atında bulunan bir kimsenin cenaze namazını kılarken, onun üzerine 9 tekbir alırdı. Fakat Bedir'de bulunup da Rıdvan bi'atında bulunmamış, yahut da bi'atı Rıdvan'da bulunup da Bedir'de bulunmamış bir kimsenin cenaze namazında 7 tekbir alırdı. Ne Bedir, ne de Bi'atı Rıdvan'da bulunmayan kimsenin cenaze namazında ise 4 tekbir alırdı.) [İ.Asakir]

Hazret-i İbni Abbas anlatıyor: Resulullah buyurdu ki:
(Uhud'da şehid olan kardeşlerinizin ruhları yeşil kuşlarla Cennete gitmiştir.
Şehidler burada güzel güzel yiyip içip dinlenince şöyle dediler: Kardeşlerimize bizden kim haber götürecek ve bildirecek ki bizler Cennette dirileriz, rızıklanıyoruz. Bu haber gitmeli ki onlar Cennete karşı isteksiz olmasınlar ve harpte korkak davranmasınlar! Allahü teâlâ onlara, "Sizin haberinizi ben duyuracağım" buyurup şu mealdeki âyeti indirdi:

(Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar Allah'tan gelen nimet ve keremi ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.) (Âl-i İmran, 169-171) [Ebu Davud]

İmam-ı Begavi, Mealimüttenzil ismindeki tefsir kitabında diyor ki:
Cabir bin Abdullah dedi ki, Resulullah, (Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez!) buyurdu. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Bu sözleşmeye, (Biat-ür-rıdvan) denir. Çünkü, Allahü teâlâ, bu 1400 kişiden razıdır. Kur'an-ı kerimde, (Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah elbette razıdır) buyuruldu. (Feth 18)

İlk Müslümanlar
Sual: Bilal Habeşi ilk Müslüman olan köle midir?
CEVAP
Hayır. İlk Müslüman olan köle Zeyd bin Harise'dir. Habeşlilerin ilk Müslüman olanı ise Bilal Habeşi'dir (radıyallahü anh) Bir hadis-i şerif meali:
(Süheyb, Rum'un, Selman, İran'ın, Bilâl, Habeşin ilk Müslümanlarıdır.) [Hakim]

İlk iman eden müslümanlar da, sırası ile şunlardır:
1- Hatice validemiz,
2- Zeyd bin Harise,
3- Ali bin Ebi Talib
4- Ebu Bekri Sıddık. (Radıyallahü anhüm)


Kur'an-ı kerimde ismi geçen tek sahabi olan Zeyd bin Harise, Resulullahın kölelerinin en sevgilisi idi. Önce Hazret-i Hatice'nin kölesi idi. Resulullaha hediye etti. O zaman 8 yaşında idi. Resulullah azat edip, evlat edindi. Zeyd; beyaz, güzel idi, oğlu Üsame ise esmer idi. Çünkü Üsamenin annesi Ümmi Eymen, Resulullaha annesinden miras kalan Habeşi cariye idi.
ALLAHCC RAZI OLSUN GÖNÜLDAŞIMIZ VE KARDEŞİMİZ...Allahcc yar ve yardımcınız olsun...Allahcce emanet olasınız...Dualarınızı beklerim...BESMELE...SELAM...DUA...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Mektubat gönüldaşımızın alıntısından....Şu dört kişinin sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.) [İbni Asakir]
BÜTÜN İNSANLIĞA DUYRULUR....BESMELE...SELAM...DUA...
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Allah ve Resulü tehdit ediyor

Allah ve Resulü tehdit ediyor

Sual: Ehl-i beyti ve Eshab-ı kiramı kötüleyenlerin Cehenneme gideceğini bildiren hadisler için, (Peygamberimiz insanları tehdit ederek, lanetleyerek bir gerçeği dile getirmez, bunlar hep safsatadır) deniyor. Bu hususlar âyet ve hadisle sabit değil mi? Âyet ve hadislere safsata denir mi?
CEVAP
Dinin emirlerine safsata diyen, eğer mümin ise kâfir olur. Diğer Peygamberler kavmine beddua etmiş ise de bizim Peygamberimiz, hepsinin helak olması için genel bir beddua etmemiştir. Ama İslamiyet'i temelinden yıkmaya sebep olabilecek bazı işlerin sahipleri için beddua ve lanet etmiştir. Mesela bir hadis-i şerif meali: (Eshabımı kötüleyene Allah lanet etsin.) [Taberani, Beyheki, Hâkim] (Çünkü Eshab kötülenirse, İslamiyet yıkılır. Dini bize onlar ulaştırdı, Kur'an-ı kerimi onlar topladı, onlar bastırdı. Onlara itimat kalmayınca din yıkılır.)

Allahü teâlâ da, gerçekleri dile getirmek için tehdit etmiştir. İşte birkaç âyet-i kerime meali:

(Allah'a ve Resulüne inanmayan [kâfir olur] kâfirler için çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]

(Allah'a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.) [Enfal 13]

(Bir mümini kasten [mümin olduğu için] öldürenin cezası, ebedi Cehennemde kalmaktır. Allah ona gazap etti, onu lanetledi ve onun için büyük bir azap hazırladı.) [Nisa 93]

(Allah'a verdiği sağlam sözde durmayanlara, akrabalık bağlarını kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara lanet olsun, kötü yurt, [Cehennem] onlaradır.) [Rad 25]

Görüldüğü gibi Allahü teâlâ, tehdit ediyor, Cehennemle korkutuyor, lanet ediyor. Bu âyetlere bir Müslüman safsata diyemez. Misyoner ajanları safsata derse de, bir değeri olmaz.

İslam âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olmaz; çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin büyük vebalini bilirler. Mesela şu hadis-i şerif, hadis kitaplarında bulunur:
(Benim ağzımdan yalan konuşmak, başka birinin ağzından yalan konuşmaya benzemez. Bilerek benim ağzımdan yalan söyleyen [hadis uyduran] Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Hatib]

Resulullahın vârisi olan âlimlerin bildirdikleri hadis-i şeriflerden bazılarının mealleri şöyledir:

(Âdetler ibadetlere karıştırılır ve Eshabıma dil uzatıldığı zaman, doğruyu bilenler herkese bildirsin! Doğruyu bilip de, gücü yettiği halde bildirmeyene lanet olsun.) [Ebu Nuaym, Deylemi]

(Eshabımı sevmeyen beni sevmiş olamaz. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü teâlâyı incitmiş olur.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, bana insanların en iyilerini eshab ve Eshar, [zevce, kayınpeder, kayınvalide, kayınbirader gibi akraba] olarak ayırdı. Bunlara sövenlere lanet olsun.) [Hâkim]

(Eshabımı kötüleyenler, Müslümanlıktan ayrılır.) [Beyheki]

(Kıyamette bir idareci, Cehennem köprüsü üzerinde durdurulur. Köprü şiddetle sarsılarak kemiklerini ayırır. Eğer o, âdil ise köprüden geçer ve ecri iki misline çıkar. Şayet zâlim ise köprüden Cehennemin içine düşer.) [Taberani]

(Mehrini vermemek niyetiyle bir kadınla evlenen, zani [zina eden] olarak ölür. Ödememek niyetiyle, bir şey satın alan da, hain olarak ölür, hainin yeri de Cehennemdir.) [Taberani]

Bunları bilen bir Müslüman, (Peygamberimiz insanları tehdit ederek, lanetleyerek bir gerçeği dile getirmez, bunlar hep safsatadır) diyemez. Derse o kimse, ya maksatlıdır veya cahildir.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Son söz:

Son söz:

Hepsi Cennetlik olan Eshab-ı kiramın bazısını, herhangi bir sebeple kötülemek birkaç bakımdan caiz değildir:
1- Eshab-ı kiram Peygamber efendimizin arkadaşları ve dostlarıdır. Onun dostlarını üzmek, Onu üzmek demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Eshabıma dil uzatmakta Allah'tan korkun! Benden sonra onları kötü emellerinize alet etmeyin! Onları seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü teâlâyı incitmiş olur.) [Buhari]

2- Eshab-ı kiram, bizim ölülerimiz olduğu için kötü söz söylenmez. Çünkü (Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın) hadis-i şerifine aykırı olur. (Tirmizi)

3- Eshab-ı kiramın kusurları olsa bile, söylememek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Eshabımın kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Allahü teâlâ, benim hatırım için onların kusurlarını affedecektir.) [İbni Asakir]

4- Eshab-ı kiramın kusurunu söylemek fayda vermeyeceği gibi, aksine Cehenneme gitmeye sebep olacağı için susmak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Eshabım arasında fitne çıkacak, Allahü teâlâ benimle olan sohbetlerinin hürmetine, fitnelere karışan Eshabımı affedecek, bunlara dil uzatanlar Cehenneme gidecektir.) [Müslim]

5- Peygamber efendimiz, (Eshabımı kötülemeyin) buyurduğu için onların hiç birisi hakkında kötü söz söylenmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Eshabımı kötüleyenler, Müslümanlıktan ayrılmış olur.) [Beyheki]

(Eshabımı kötüleyene Allah lanet etsin.) [Taberani, Beyheki, Hakim]

6- Allahü teâlâ, onlardan razı olduğu ve onların kusurlarını affettiği ve hepsine Cenneti söz verdiği için kötülemek caiz olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah onlardan razıdır.) [Tevbe 100]

(Hepsine hüsnayı [Cenneti] vaad ettik.) [Hadid 10]

7- Araf ve Hicr surelerinde (Biz azimüşşan, onların kalblerindeki gıl ve gışşı nezettik) buyuruluyor. Yani kalblerindeki kin ve düşmanlık gibi şeyleri kökünden çıkarıp attık. Demek ki, hiçbir sahabi, başka bir sahabiye haset ve kin beslemez. Çünkü, hepsi Hakkulyakin mertebesine ulaşmışlardır. Aralarındaki savaşlar ictihad sebebi ile idi. Her biri, kendi ictihadı ile hareket etmeye mecbur olduğundan, hiçbiri kötülenemez. Eshab-ı kiramdan birini kötülemek, (Allah onlardan razıdır) mealindeki âyete inanmamak olur. (Tathir-ül-cenan)

İmam-ı a'zam, (Eshab-ı kiramın hepsini hayırla anarız) buyurdu. İmam-ı Şafii ve Ömer bin Abdülaziz de, Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar hakkında (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaştırmayalım!) buyurdu. (M. Rabbani c.2, m.96)

İmam-ı Gazali hazretleri de (Dinimizi bize ulaştıran Eshab-ı kiramdır. Onlardan birini kötülemek, dini yıkmak olur) buyurdu. (Envar li-amel-il-ebrar)
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Mektubat gönüldaşımızın alıntısından....Şu dört kişinin sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.) [İbni Asakir]
BÜTÜN İNSANLIĞA DUYRULUR....BESMELE...SELAM...DUA...

Ve Aleyküm Selam.Abi hidayete tabi olanlara selam olsun..Akıllı o kimsedir ki hayrı görünce tabi olur şerri görünce ondan uzak durur buyurmuş din büyükleri..
Farisi Beyt tercemesi;

Kurtulurum sanma ey sadi hoca
Muhammed Aleyhisselama uymadıkça!
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum aliye ablam ali efendimize hayranlığım ve muhabbetimin etkisiyle konunu gördüm çok güzel ablam emeğine sağlık alah cc. razı olsun damla kardeşime de ayrıca teşekkür ederim bazı sözlerini duymamışım sayesinde görmüş oldum...hoşgeldin abla sen yokken buralar çok ıssız kalmıştı seni yeniden görünce çok sevindim dua ve muhabbette birleşelim ablam selametle...


Ve Aleyküm Selam güzel kardeşim.B)
Allah sizden de ebeden razı olsun, teşekkür ederim.. Tekrar hoşbulduk gönlü güzel kardeşim.. Eksik olmayasınız inşallah.. Rabbimiz, gönlünüze göre versin inşallah.. Acizane dualarda buluşmak duası ile, Rabbimize emanetsiniz. B)
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Hz. Ali (k.v.), akşam olunca evine gitti; ancak konuşulan hususla ilgili babasına hiçbir şey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek İslâm Dînine gireceğini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktın. Ne yaptın babana sordun mu? deyince; Hz. Ali şu cevabı verdi:- Hayır; Yâ Rasûlallah! Babama sormadım ve sorma gereğini de duymadım. Ben bu gece kendi kendime şöyle düşündüm ve dedim ki:- Yüce ALLAH beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben ALLAH’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. İşte bunun için ben kimseye sormadan ve danışmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce ALLAH’ın Senin vasıtanla gönderdiği ve Senin de ona davet ettiğin Yüce İslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.

Selamun aleykum aliyeciğim yukarıdaki paragrafı okurken çok duygulandım nedense.Onun o çocukluktaki şuuruna bunca yaşımıza rağmen bir nebzede olsa erişemedik.Ne hazindirki...Rabbim şefaatine nail eylesin,cennette olursak eğer inşallah komşu eylesin bizleri.Selam ve baki muhabbetle kal kardeşimB)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hz. Ali (k.v.), akşam olunca evine gitti; ancak konuşulan hususla ilgili babasına hiçbir şey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek İslâm Dînine gireceğini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktın. Ne yaptın babana sordun mu? deyince; Hz. Ali şu cevabı verdi:- Hayır; Yâ Rasûlallah! Babama sormadım ve sorma gereğini de duymadım. Ben bu gece kendi kendime şöyle düşündüm ve dedim ki:- Yüce ALLAH beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben ALLAH’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. İşte bunun için ben kimseye sormadan ve danışmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce ALLAH’ın Senin vasıtanla gönderdiği ve Senin de ona davet ettiğin Yüce İslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.

Selamun aleykum aliyeciğim yukarıdaki paragrafı okurken çok duygulandım nedense.Onun o çocukluktaki şuuruna bunca yaşımıza rağmen bir nebzede olsa erişemedik.Ne hazindirki...Rabbim şefaatine nail eylesin,cennette olursak eğer inşallah komşu eylesin bizleri.Selam ve baki muhabbetle kal kardeşimB)


Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatühü değerli ablacım.
Rahman razı olsun bu güzel yorumunuz için.. Hz. Ali (k.v) deyince, benim de aklıma onun feraseti, sağduyusu, ilmi ve basireti geliyor.. Onu hep bu örneğiyle tanıdık, ben de sizin gibi bu örneğiyle hatırlıyorum:).. Küçük yaşında tevhidin ve yalnızca ''Rabbine ait olduğunun şuuruna ermiş'' bir Gül Sevdalısı olarak.. Amin inşallah ablam, Rabbimiz şefaatlerine nail eylesin cümlesinin.. Rabbimize emanetsiniz inşallah.. Selam ve baki Dualar ile..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
495m98apwxdih33xp3.gif


Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in, “O, Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever.” yüce iltifatına mahzar olan Hz. Ali kerramallahü vechehû…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in amcazâdesi ve dâmâdı, Hulefâ-i Râşidîn’in dördüncüsü, daha hayatta iken Cennetle müjdelenen, bileğinin kuvvetiyle hak ettiği şöhretiyle dillere destan olan ve “Ali gibi yiğit, Zülfikâr gibi kılıç olmaz.” iltifâtının mazharı bulunan bahtiyarlar bahtiyârı Hz. Ali kerramellahü vechehû...Yüce Allah’ın aslanı, veliler kâfilesinin şâhı, yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, adâlet ve kemâl sarayının en seçkin sîmâsı, cesâret ve şecâat meydanının en kuvvetli kahramanı ve istikâmet ülkesinin en güvenilir rehberi olan Hz. Ali’nin, özellikle Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı, sadâkati, tutkunluğu ve vurgunluğu dillere destandır. Hz. Ali’ye yapılan bu iltifatlar elbetteki mübâlağalı bir tarzda söylenen sözler olmayıp, bunlar hak edilen ve gayet yerinde olan taltiflerdir. Şöyle ki: Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e peygamberlik verildiğinde, Hz. Ali on yaşlarında idi. Bir gün Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Hatice validemizle birlikte saâdet hânelerinde namaz kılarken Hz. Ali ansızın gelip içeriye girdi. Onların namazda yaptıklarını hayranlıkla seyretti. Hayretini gidermek için namazı bitirmelerini bekledi ve namazdan sonra onlara,- Bu yaptığınız nedir? diye sordu. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem ona şu cevabı verdi: - Yâ Ali! Bu yaptığımız şey, Yüce Allah'ın beğenip seçtiği ve beni onu tebliğ ve temsil etmek üzere peygamber olarak gönderdiği Yüce İslâm Dîni’dir. Seni de bir olan Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmeye davet ediyor ve insanlara hiçbir faydaları veya zararları olmayan putlara tapmaktan şiddetle sakındırıyorum. Beklenmedik bir anda yapılan bu teklif karşısında ne diyeceğini kestiremeyen Hz. Ali, - Ben daha küçüğüm. Bunun için tek başıma karar vermem doğru olmayabilir. Ancak ben bu konuyu bu akşam babam Ebû Tâlib’e bir danışayım. Yarın da gelip cevabımı ve düşüncemi bildireyim, ricasında bulundu. - Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, onun bu isteğini kabul etti ve “fakat bizim bu durumumuzu ve benim bu teklifimi babandan başkasına söyleme” diye onu tembihledi. Hz. Ali (k.v.), akşam olunca evine gitti; ancak konuşulan hususla ilgili babasına hiçbir şey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek İslâm Dînine gireceğini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktın. Ne yaptın babana sordun mu? deyince; Hz. Ali şu cevabı verdi:- Hayır; Yâ Rasûlallah! Babama sormadım ve sorma gereğini de duymadım. Ben bu gece kendi kendime şöyle düşündüm ve dedim ki:- Yüce Allah beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben Allah’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. İşte bunun için ben kimseye sormadan ve danışmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce Allah’ın Senin vasıtanla gönderdiği ve Senin de ona davet ettiğin Yüce İslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.Büyüklerimiz, “Uyanıklık, yani her türlü hidâyet ve kâbiliyet daha küçük yaşlardan belli olur” demişler. İşte Hz. Ali, yaşı çok küçük olmasına rağmen, daha o yaşlarda sergilediği bu yüce ruhla ve araştırıcı bir ruha sahip olduğunu göstermekle, geleceğinin ne derece parlak olacağı hususunda ve nasıl bir “Allah’ın Aslanı” olacağı hakkında anlayanlara epey fikirler vermiş oluyordu.Evet Hz. Ali (k.v.) bu sözleriyle ve bu davranışıyla bir taraftan temiz kimliğini, yüce şahsiyetini ve yüce bir ruh olgunluğuna sahip olduğunu gösterdiği gibi, diğer taraftan da gelecekte nasıl bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı, veliler kâfilesinin şâhı ve yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, cesâret ve şecâat meydanlarının biricik kahramanı, İslâm’ın son derece bahadır bir evlâdı ve “Allah’ın Aslanı” olacağını ifade ediyordu.

alikvnx4.jpg

Hz. Ali Efendimiz, nasıl yüce bir kimliğe ve seçkin bir şahsiyete sahip bulunduğunu, ne derece bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı olduğunu ve gerçekten bir “Allah Aslanı” olduğunu hicret gecesinde çok kritik bir anda ve şartların çok ağır olduğu bir ortamda üstlendiği şu kudsî fedâkârlıkla da göstermiştir: Mekke’den Medine’ye tarihin en büyük ve en anlamlı hicretinin gerçekleşeceği günde, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Ali Efendimizi çağırmış ve ona şöyle demişti:- Yâ Ali! Bu gece benim için büyük bir fedâkârlıkta bulunacak birisine ihtiyacım var. Hz. Ali, tereddütsüz bir şekilde cevap verdi:- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ya…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular. - Aliciğim! Ancak bu fedâkârlık, öyle normal bir fedakarlık değildir. Bu fedâkârlığın ucunda ölmek de var. Hz. Ali Efendimiz, yine tereddütsüz bir şekilde,- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ve ben bu fedâkârlığa hazırım. Çünkü bendeniz sonunda ölümün bulunduğu böyle bir fedâkarlığı sizin için yapmayı en büyük şeref sayanlardanım. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:- Müşriklerin bu gece beni kendi evimde öldürmek için yüz kişilik bir grup hâlinde evimi saracaklarını ve bana hücum edeceklerini Yüce Allah bana haber verdi ve bana bu gece evimde kalmayıp Mekke’yi terk etmemi emir buyurdu. Fakat onların benim Mekke’yi terk ettiğimi ve hangi tarafa doğru gittiğimi anlamamaları ve bilmemeleri; ancak bunun için de birisinin gelip evimde benim yatağımda yatıyor görünmesi gerekiyor. Madem ki sen bu fedâkarlığa ve bu hizmete tâlipsin. Öyle ise gel;“Bu gece benim yatağımda yat, şu benim örtümle örtün ve onda uyumana bak. (Hem sakın korkayım deme. Çünkü Allah, seni koruyacak ve) Senin hoşlanmadığın her hangi bir şey senin başına gelmeyecektir.” (İbn-i Hişâm, 2/ 127). Tâ müşrikler beni evde yatıyor zannetsinler. Böylece onları oyalamış ve gideceğim yere bir an önce varma hususunda zaman kazanmış olurum. Hz. Ali Efendimiz tereddüt etmeden, yüksek bir fedâkarlık ve ciddi bir yiğitlik isteyen bu şerefli hizmete “evet” demiş ve hicret gecesinde Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in yatağına yatmıştı. Yani hiçbir endişe duymadan gidip yatağa yatmış ve göz göre göre kendini ölüme atmıştı. Evet Hz. Ali Efendimiz, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı ve vurgunluğu uğrunda bu kadar rahattı ve kendisini bu derece Ona adamıştı. Ama Yüce Allah da onu korumuş ve kılına bile dokundurtmamıştı.

Hz. Ali’nin Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e her hususta en ince noktasına kadar imtisal etmesi, onun Ona olan sevgi ve bağlılığının apayrı bir örneğidir. Şöyle ki: Hz. Ali Efendimiz, “Vedâ Haccı” esnasında Mekke’ye Yemen’den gelmişti. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, kendisine hangi hacc’a niyet ettiğini sorduğunda, o şöyle cevap vermişti:“Allah Rasûlü hangi hacc’a niyet etti ise, ben de o hacc’a niyet ederek geldim.” (Müslim, hac, 141)İşte Hz. Ali’nin bunlara benzer sayısız fazîletlerinin, samîmî bir Hak dostu ve sâdık bir Peygamber âşığı olmasının ve en kritik anlarda ve gayet zor şartlar altında, hattâ ölüm kokusunun burnun direklerini sızlattığı bir anda bile sadâkatinden bir şey kaybetmemesinin, bu dünyadaki en verimli şu neticesine ve en tatlı şu meyvesine bakın ki, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve selem, Medîne’ye teşriflerinden beş ay sonra îmân, hayâ, sadâkat ve şecâat âbidesi olan Hz. Ali’yi çağırmış; kalbinin en tatlı meyvesi ve gözünün en parlak nuru olan kızı Hz. Fâtıma vâlidemizi ona nikâhlamış ve Bedir savaşından sonra da onları evlendirmişti.Mübârek nesillerine kıyâmete kadar binlerce rahmet ve bereket insin. Âmîn.


495m98apwxdih33xp3.gif
Güncelleme..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
[ı]ehli sünnetin anlayışını bize sen-bir dalalet ehli şii mi öğretecek...geç bunları...hz ebubekr ra ve hz ali ra bizim canımız...sen kimi kime hasım etmeye çalışıyorsun...[/ı]senin başka işin yokmu...ehli sünnette halledilmiş bir konu bu...sen kimsin....meshepler tarihini yenidenmi yazacan...önceki nikinle geldiğinde hz ebubekr raya ve hz ömer ra ya küfretmedinmi..birde utanmadan burda müslümanlar kardeştir diye üfürüyorsun...müslümanlar kardeştir...en büyük sahabelerimize yamuk bakanlarsa kalleştir...bunları ben yazmamışımmış...neye alet etmeye çalışıyorsun o zaman....geç...takiyye sizin itikadınızın temelidir....ehli beyt ve ehli sünnet çatışmasıymış...yuh be...ehli sünnet ve ehli beyt birdir...ehli şii hariç...saptırma...iftira atma....takiyye yapma..yalan söyleme...bak müslümanım diyorsun..ayıp değilmi...ehli beyti gerçek manasıyla ehli sünnet savunur...sahabe düşmanları değil..
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun.
Allah bizleri o mübareklerin yolundan ayırmasın
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt