Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz (2 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun Aleyküm ALİYEM..

Rabbim Razi Olsun Senden Inşaallah..

çok GÜZEL ANLAMLI Bir Paylaşimdı...

RABBİME EMANET OL.DUA İLE..

Hayirli Geceler..


Ve aleyküm selam değerli Hülya ablacım. Rabbimiz c.c sizden de her dem razı ve memnun olsun, razı olduğu kullarıyla birlikte eylesin inşallah..Beğendiğinize sevindim. Çok teşekkür ederim..Siz de Rabbimize emanetsiniz Hülya ablacım..Selam ve baki dua ile inşallah..B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Övünç duyacağı bir soyu varsa bilgisiz kulun
Bilsin ki çamurdan ve sudandır özü soyunun
Dünyada ehli beytin değer ölçeği güzelliktir
Bilim, doğruluk ve sevgidir soyu insanoğlunun

Katlanılmaz bir kötülük gelirse eğer başına
Suskun kayalar gibi dur ve diren tek başına
Rahat günler de gelir geçer; zor günler de
Sabırlı ol, dünya harcı değmez ki gözyaşına

Kanat ger dostuna her dem pekiştir sevgini
İçten arzula onu, hastanın ilaç isteği gibi
Ama her dost görüneni de dost sanma, sakın
Yalan dostluklar herkese sıçratır pisliğini

En büyük utançtır yoksulu ezen varsılın zulmü
Yoksulluk, özgür olan insanı da tutsak kılar
Özgür olmak istiyorsan, köle gibi çalış, üret
Ama görev bil dinlenmeyi de çalışmak kadar

En bilge insan, eksiğini kusurunu bilen kişidir
Sözünü tutan, bencil tutkularını silen kişidir
Kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen
Dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir

Hazret-i Ali
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hz. Ali (k.v)'den Bir Dua

Ey ihsanı bol Allah'ım! Sana hamdederim. Ey yegâne Ma'bud! Senin önünde eğilirim. Yücesin, kullarından dilediğine sonsuz nimetler verirsin. Dilediğini hüsrana duçar edersin. Ey Yaradanım! Sana sığınırım. Varlık ve darlık zamanında Sana münacat ederim, her an sana yalvarırım. Gerçi günahlarım çok, fakat Senin affın ondan daha büyüktür, ümitsizliğe sebep yok. Eğer Sen de beni kapından kovarsan kime sığınırım, kimden medet beklerim, bana başka kim şefaatçi olur?"
"Yâ Rab! Hâlimi görüyorsun, yoksulluğumu biliyorsun. Gizli niyazımı duyuyorsun. Beni Sen'den ümit kesenlere katma, kusuruma bakma, daha fazla bekletme, ümitsizliğe atma. Rahmetine güvenim tamdır. Gönlümdeki aşk ateşini yandır, beni muhabbetine kandır, sevgini eksik etme. Senin azametin Önünde boyun eğdim, dize geldim, secdeye kapandım, beni gufranına boğ, azabından esirge, Allahım! Dünyâdan sıyrılıp huzuruna gelirken beni, Kelime-i Tevhid'den ayırma. Senin nârın da hoş, nurun da hoştur. Senin rahmetinden ümit kesmek ne boştur. Mal ve oğulların fayda vermediği o korkunç günde senin afvına nail olmak isterim, bana affın yeter, lûtfunu göster."
"Sen bana yol gösterirsen hiçbir vakit yolumu şaşırmam. Sen yol göstermezsen, dalâlette kalırım. Eğer Senin affın yalnız iyilere mahsus ise ya kötülerin bağışlayıcısı kim olacak? Herkesin İlah'ı sen'sin. Ben ümmetin en müttakîsî olamadımsa, şeriri de sayılmam. Senin afvına sarılıyorum, îtiraf ederim, günâhım büyük, fakat Senin affın ondan daha büyüktür."
"Senin lûtfunu hatırlayınca kalbime teselli doluyor. Günahlarımı düşündükçe gözlerimden yaş dökülüyor. Sen, şânına lâyık olanı yap, beni affet! Beni, senin fazlu lûtfundan başka bir yere başvurmayacak bir tıynette yarattın. Ne umarsam sen'den umarım. En büyük endişem şudur: Beni Sen de kapından kovarsan, eli boş çevirirsen hâlim nice olur? Allah'ım, görüyorsun gafiller uykuda, ben ise gece karanlığında el açıp Sana niyaz ediyorum. Dualarım Sana yükselsin, niyazlarım makbul olsun. Herkes ne beklerse ancak Senin lûtfundan bekler. Her biri Cennete girmek ister, Sen bana Cennette didârını göster, bu bana yeter."
Ey insanlara doğru yolu göstermek için Peygamber gönderen Allah! Rasul-i Hâşimi hürmetine, Seni tesbih eden, takdis eyleyen hayırlı ümmet aşkına, bizi imandan, Kur'an'dan, İslam'dan ayırma. Müslüman olarak haşret. Rasulünden şefaat umarım. Beni ondan mahrum etme.Senden afvl-u mağfiret dilerim. Beni bos çevirme Allah (c.c.) im.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
mumsema.gif


Hz. Ali buyurdu: "Kişi dili altında saklıdır. Konuşturunuz, kıymetinden neler kaybettiğini anlarsınız."

"İnsanın yaslanıp Rabbini bildikten sonra ölmesi, küçükken ölüp hesapsız Cennet´e girmesinden daha hayırlıdır. "

"Kul ümidini yalnız Rabbi´ne bağlamalı ve yalnız günahları kendini korkutmalıdır. "

"Cahil, bilmediğini sormaktan utanmasın. Âlim, içinden çıkamayacağı bir meselede en iyisini Allah´u Teâlâ bilir´ demekten sakınmasın."

"Sizin için korktuğum şeylerin en başında, nefsinin isteğine uymak ve uzun emelli olmak gelir. Birincisi hak yoldan alıkoyar; ikincisi ise ahireti unutturur. "

"Amellerin en zoru üçtür. Bunlar; nefsin hakkını verebilmek, her halde Allah´u Teâlâ´yı hatırlayabilmek, kardeşine bol bol ikramda bulunabilmektir. "

"Takva, hataya devamı bırakmak; aldanmamaktır. "

"Kalpler, kaplara benzer. Hayırlı olanı, hayırla dolu olanıdır."

"Bana bir harf öğretenin kölesi olurum. "

Lüzûmsuz şeylerin peşinden koşan, lüzûmlu şeyleri kaçırır.

Akıl tamam olunca, söz azalır.

Derin fikre sahip olanın nazarı da güzel olur.

İlimsiz ibadette, tefekkürsüz Kur'an tilavetinde hayır yoktur.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Kardeşlerim bütün yazdıklarınız çok güzel doğrusunu söylemek gerekirse hepsini okuyamadım malum bir hayli uzun...bu yüzden kopyalayıp arşivime aldım...hakkınızı helal ediniz lütfen...ALLAHa emanet olunuz...

ALLAHım bildiklerimizle amel etmemizi bize nasip eyle ve bildiklerimizi artır...


Selamün Aleyküm kardeşim. Sağlık olsun, ne zaman isterseniz okuyabilirsiniz inşallah..Est. hakkımız yoktur, varsa da helal hoş olsun inşallah..Amin dualarınıza..Allah c.c razı olsun..Rabbimize emanet olun kardeşim.Selam ve dua ile.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34

bu gülde benden can ablama:H
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm hayırlı akşamlar kardeşim faydalı ve güzel paylaşımn için RABBİM razı olsun ilmini feyzini gayretini artırsın RABBİM BİZLERİ SAHABİ ADANIŞIYLA TESLİM OLANLARDAN EYLESİN

SELAM ve DUA ile kal ALLAHA EMANET OL


Ve aleyküm selam kardeşim. Allah c.c razı olsun, sağolun..Cümlemizinkini inşallah. Duanıza kalbi aminler.Rabbimize emanet olun..Selam ve baki dua ile inşallah.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamün aleyküm ;

aliye_aliye hanım

gerçekten çok kaliteli paylaşımlarınız var. mevla ecrinizi ziyade eylesin

bütün yazılarınızı takip ediyorum...şu bir gerçek ki; siteye değer katıyorsunuz,

selamün aleyküm


Ve aleyküm selam, güzel düşünceniz ve hüsn-ü zannınızdır inşallah..Sağolunuz kardeşim, çok teşekkür ederim. Rahman c.c sizin de ecrinizi en hayırlı olanla versin, baki yurt (inşallahu Teala) cennetle mükafatlandırsın inşallah..Allah c.c razı olsun daimen..Rabbimize emanet olun..Dua ile.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hazret-i Ali’den Hikmetli Sözler
“Düşündürücü ve hikmetli sözlerle ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenlerin yorulduğu ve zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur.”

“Huşûsuz kılınan namazda, dilin âfetlerinden ve boş şeylerden sakınmaksızın tutulan oruçta, Kur’ân’ı tefekkürsüz okumakta, kalbe nakşolmayan ilimde, infâk edilmeyen malda, zor günlerde gösterilmeyen kardeşlikte, şükredilmeyen nîmette, gönülden edilmeyen ihlâssız duâda hayır yoktur.”
“İnsanlar bilmedikleri şeyin düşmanıdır.”
“Cennet cömertlerin, cehennem câhillerin yeridir.”
“Âlimlere; «Niçin öğretmediniz?» sorusu sorulmadan câhillere; «Niçin öğrenmediniz?» sorusu sorulmayacaktır.”
“Cenneti arzulayan, hayırlara koşar. Ateşten korkan, şehvetlerden sakınır. Öleceğine inananın, nefsânî ve şehvânî lezzetleri yıkılır. Dünyayı bilene, musîbetler zâhir olur.”
“Namus, güzelliğin sadakasıdır.”
“Dinde edep ve mürüvvet, akl-ı selîmin meyvesidir.”
“Aklı tam olanın, sözü az olur.”
“Sözlerinin amellerinden sayıldığını bilen kimse, az konuşur ve ancak kendisini ilgilendiren şeyleri söyler.”
“Soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır.”
“Alçakça söylenen söze karşılık vereyim deme, çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevabına yine onlarla cevap verir.”
“Câhil ile sakın latîfe etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”
“İnsanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.”
“Eğrinin gölgesi de eğri olur.”
“Allâh’ın kullarına karşı hüsn-i zan sâhibi ol. Böyle olursan birçok yorgunluktan kurtulursun.”
“Yanında Allâh’ın, Rasûlullâh’ın ve evliyânın sünneti olmayan kimsenin elinde hiçbir şey yok demektir. Allâh’ın sünneti, sırrı gizlemek; Rasûl’ün sünneti, insanlar arasında güzel ahlâk ile idâre yolunu bulmak; evliyânın sünneti de, insanlardan gelen eziyetlere katlanmaktır.”
“Bir adamla dost olmak istersen (önce) onunla muayyen bir mesâfede kal; bu durumda iken sana normal davranırsa dostluğunu sürdür, yoksa vazgeç.”
“Kalbi düşmanlıklarla meşgul olan kişi, faydalı işler yapamaz. Çünkü kalb, iki zıt meşgûliyeti bir arada bulunduracak kadar geniş değildir.”

“Mü’minin tebessümü yüzünde, hüznü ise kalbindedir.”
“Nîmetin tamamına erişmek, İslâm üzere ölmektir.”
“Övünmek Âdemoğlunun neyine ki?! Evveli nutfe, sonu ise cîfedir! Kendi rızkını dahî yaratamadığı gibi, kendini helâkten de kurtaramaz.”
“Hayat iki günden ibarettir. Bir gün lehine (yâni sana tebessüm hâlinde), bir gün de aleyhine (yâni hüzün içinde)dir. Gün lehine olduğunda şımarma, aleyhine olduğunda da daralıp feryâd ü figân etme!”
“Bugün amel işleme günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel işleme imkânı yoktur.”
“Nefesler, ecele doğru atılan adımlardır.”

“Dört şey devam ettiği müddetçe din ve dünya, huzur ve selâmetle ayakta duracaktır:
1. Zenginler, kendilerine verilen mal ile cimrilik etmedikçe.
2. Âlimler, öğrendikleri ve bildikleri şeyle amel ettikçe.
3. Câhiller, bilmedikleri şeyle kibirlenmedikçe.
4. Fakirler de âhiretlerini dünyalarına satmadıkları müddetçe.”
“Zenginlerin, Allah katındaki mükâfâtı taleb ederek tevâzu göstermeleri ne güzeldir. Bundan daha güzeli ise, fakirlerin Allâh’a tevekkül ederek zenginlere karşı müstağnî davranmalarıdır.”
“Mahrûmiyet, minnet altında kalmaktan daha hayırlıdır.”

“İffet, fakirliğin; şükür de zenginliğin süsüdür.”
“Cimrilik bütün kötü ahlâkı kendinde toplar.”
(Bu hakîkatin mefhûm-ı muhâlifince; merhamet de cömertliği, cömertlik tevâzûyu, tevâzû da hizmeti beraberinde getirir.)
“Yoksul düştüğün zaman sadaka vererek Allâh ile ticâret yap. Eline nîmet geçtiği zaman çok şükret! Sakın az şükürle Allâh’ın nîmetlerini elinden kaçırma!”
“Dünyanın; nîmetlerinden İslâm nîmeti sana kâfîdir. Meşgûliyetlerinden, tâat meşgûliyeti sana kâfîdir. İbretlerinden, ölüm ibreti sana kâfîdir.”
“İlim, en hayırlı mirastır. Edep, en hayırlı sanattır. Takvâ, en hayırlı azıktır. İbâdet, en hayırlı sermayedir. Sâlih amel, en hayırlı rehberdir. Güzel ahlâk, en hayırlı yakın dosttur. Hilim, en hayırlı yardımcıdır. Kanaat, en hayırlı zenginliktir. Ölümü tefekkür, en hayırlı uslandırıcıdır.”
“Amel-i sâlih gibi ticâret, sevap gibi kazanç, Allâh’ın tevfîki gibi fayda, tevâzû gibi asâlet, ilim gibi şeref, şüphelilerden uzak durmak gibi verâ, güzel ahlâk gibi Allâh’a yakınlık, farzları edâ gibi ibâdet, tedbir gibi akıl, birlik ve beraberlik gibi insanı kendini beğenmekten uzak tutan başka bir haslet yoktur.”

“Amellerin en güç olanı dört haslettir:
1. Öfkeli anda affetmek.
2. Muhtaçken de cömert davranmak.
3. Kapalı ve tenha yerlerde nefsin şerrinden korunmak.
4. Korktuğu veya bir menfaat umduğu kimseye karşı da doğru söylemek.”
“Küçük musîbetleri büyük göreni, Allah büyük musîbetlere mübtelâ kılar.”
“Mal, nefsânî arzuların hammaddesidir. (Nefsânî ve dünyevî) arzular, sıkıntıların anahtarıdır. Hased de boş yorgunluğun bineğidir.”
“(Dünyevî) arzu ve ümitler, basîretli kimseleri dahî âmâ eder.”
“Kişinin kıymeti, istek ve arzularının kıymeti kadardır.”
“Kim nefsin bitmek bilmeyen istek ve arzularının zebûnu olursa, amelleri de kötü olur.”
“Nasîb, kendisine gelmeyene de gider.”
“Canlarınız için cennetten başka bir karşılık ve değer yoktur. Öyleyse canlarınızı ancak cennet karşılığında satın!”
“Allah dostları o kişilerdir ki, insanlar dünyanın zâhirî görünüşüne baktıkları zaman onlar, dünyanın içyüzünü görürler.”

“Bir kul, Allâh’ın katındakine kendi elindekinden daha fazla güvenmezse îmânı kâmil olmaz!”
Rabbimiz, bu hikmetli sözleri lâyıkıyla idrâk edip muktezâsıyla amel edebilmeyi nasîb eylesin. Efendimiz
-aleyhissalâtü vesselâm-’ın en yakın dostları olan dört büyük halîfenin muhabbetini gönüllerimizden eksik eylemesin. Âhirette bizleri onlarla birlikte haşr u cem eylesin!
Hiç şüphesiz ki o mübârek sahâbîler ile âhiretteki berâberlik, daha bu dünyâda başlar. Onlarla bugün dost olabilirsek ve bu dostluğun hukûkuna riâyet edebilirsek -inşâallah- yarın kıyâmette onların yakınlığına mazhar oluruz.
Rabbimiz Hulefâ-i Râşidîn’in güzel ahlâkı ile ahlâklanmayı cümlemize nasîb eylesin. Şefaatlerine nâil buyursun!
Âmîn!



Selamün Aleyküm kardeşim.. amin inşallah..Vesilenizle, tekrar tekrar okumuş oldum bu derin ve de hikmetli sözleri...Allah c.c razı olsun, değerli katkınız için çok teşekkür ediyorum. Selam ve dua ile inşallah.
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
SELAMIN ALEYKÜM ALİYE KARDEŞİM...

Kameri ayların birincisi ve ''on günler'' den Muharrem ayının ilk on gününün kutsallığının bilinci ile ibadetlerimizde bir farklılık yapmaya çalıştık elimizden geldiğince...İslam tarihinden,geçmişte bu on gün içinde meydana gelen çok sevinçli haberleri okuduk , sohbetlerden istifade ettik...

Bu on günde tutulan orucun, sonuncusu ''aşure orucu'' nu tutarken hep islam tarihimizde derin ve kara bir leke gibi oluşan ''kerbela olayı'' maneviyatımızı buruklaştırır,kabullenmekte zorluk çekeriz.Ve içimizden hep bir figan-ı ah geçer.

Ne ''yezidi'' , ne '' vali ziyadı'',nede Hüseyin efendimizin başını kesen '' sinan bin enesi '' nefreti duygularla hatırlar ve hiçbir zaman af olunmayacaklarını teyid ederiz gönlümüzce...

Hz.Hüseyin efendimiz bu davranışıyla Halifeliğin saltanat şekline dönüşmemesinin mücadelesini vermiştir.Zulme baş eğmemiştir.



Aliye kardeş sizin yazdıklarınızı ve takviyede bulunan diğer arkadaşlarımızın yazdıklarını dikkatlice okudum.Gözlerim yorulmadı dersem yalan olur.Ama o kadar güzel ifadeler vardı ki , Allah c.c. razı olsun sizlerden...Ellerinize sağlık...Rabbimiz ecrini verir İnşaAllah...

Acizlere ve zayıflara ikram eden Ey Rabbimiz...
Kereminle kalplerimizi sevindir...
Lutfunla halimizi güzel eyle...

Amin...

Selam ve dualarımızdasınız ebeden İnşaAllah......
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
SELAMIN ALEYKÜM ALİYE KARDEŞİM...

Kameri ayların birincisi ve ''on günler'' den Muharrem ayının ilk on gününün kutsallığının bilinci ile ibadetlerimizde bir farklılık yapmaya çalıştık elimizden geldiğince...İslam tarihinden,geçmişte bu on gün içinde meydana gelen çok sevinçli haberleri okuduk , sohbetlerden istifade ettik...

Bu on günde tutulan orucun, sonuncusu ''aşure orucu'' nu tutarken hep islam tarihimizde derin ve kara bir leke gibi oluşan ''kerbela olayı'' maneviyatımızı buruklaştırır,kabullenmekte zorluk çekeriz.Ve içimizden hep bir figan-ı ah geçer.

Ne ''yezidi'' , ne '' vali ziyadı'',nede Hüseyin efendimizin başını kesen '' sinan bin enesi '' nefreti duygularla hatırlar ve hiçbir zaman af olunmayacaklarını teyid ederiz gönlümüzce...

Hz.Hüseyin efendimiz bu davranışıyla Halifeliğin saltanat şekline dönüşmemesinin mücadelesini vermiştir.Zulme baş eğmemiştir.


Aliye kardeş sizin yazdıklarınızı ve takviyede bulunan diğer arkadaşlarımızın yazdıklarını dikkatlice okudum.Gözlerim yorulmadı dersem yalan olur.Ama o kadar güzel ifadeler vardı ki , Allah c.c. razı olsun sizlerden...Ellerinize sağlık...Rabbimiz ecrini verir İnşaAllah...

Acizlere ve zayıflara ikram eden Ey Rabbimiz...
Kereminle kalplerimizi sevindir...
Lutfunla halimizi güzel eyle...

Amin...

Selam ve dualarımızdasınız ebeden İnşaAllah......


Ve aleyküm selam değerli Erdal abim,

Yorumunuzu okuyunca üzüldüm:gulegule, hakkınızı helal ediniz inşallah sizi yorduysa.. Forumları açarken, konuyla ilgili tüm dökümanları tek bir başlıkta paylaşmak ve konuyu zenginleştirmek istediğim için yazılanları biraz daha geniş bir perspektifte aktarıyorum..İlgilenenler, tek bir başlıkta her şeyi bulabilsinler diye inşallah..Hele ki söz söylenecek kişi, hakkında arşiv hazırlanacak kişi Hz. Ali (k.v) ve ehl-i beyt olunca...Muharrem ayında oluşumuz hasebiyle de bunlara değinmenin ve onları örnek almanın önemini belirtmek istiyorum..İnşallah amacına ulaşır diyelim..

Hz. Hüseyin (r.a), zulme direnişin, haksızlığa boyun eğmeyişin ebedi bir yıldızı ve daimi bir temsilcisidir, cennet şehitlerinin efendisidir..Hz. Hüseyin'in hayatında müşahade etmemiz gereken çok şey var ve en önemlisi onu yetiştiren mübarek annesi Hz. Fatıma (r.a) ve mübarek babası, Allah'ın Arslanı Hz. Ali (k.v)'nin de zulme karşı asla boyun eğmeyen evlatlar yetiştirmelerinin sistemini, kaynağını da çok iyi irdelememiz gerekiyor, ki inşallah biz de zulme ve haksızlığa karşı Hüseyin'ce ve Zeynep'çe duran nesiller yetiştirebilelim inşallah..

Güzel yorumunuz ve değerli katkınız için çok teşekkür ederim değerli Erdal abim, Rabbimize emanet olunuz..Selam ve dua ile inşallah..B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum HACI bacım.

""":- Yüce Allah beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben Allah’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. """


bu söz ancak HZ.ALİ gibi bir zata yakışır.o yaşta böyle güzel bir söz her agızdan çıkmaz.RABBİM onaların yolundan bizleri ayırmasın.yarın mahşerde bizleri onların safında olanlardan kılsın.amin.
ellerine vede gönlüne saglık.çok ama çok güzel bir forum açmışsın. :T:T


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü değerli Kasım abim..

Rabbimiz c.c razı olsun sizden daimen..Çok teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için..Gönlünüze, yazan ellerinize sağlık olsun inşallah..Rabbimiz c.c bizlere de böyle ''Hakk'a bağlılık, Hakk'ın Hakk olduğunu idrak edebilecek bir izan ve şuur'' nasip eylesin inşallah, amin..Beğendiğinize sevindim değerli abim..Sizi tekrar aramızda görmek duasıyla inşallah:gulegule..Selam ve baki dua ile..Rabbimize emanet olun..B)
 

minel_ask

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Kas 2007
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
selamun aleyküm
paylaşımlarınızı takip etmeye çalışıyorum, hepsi birbirinden değerli.
Allahu Teala sizden razı olsun Aliye kardeşim.
vesselam..
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Ve aleyküm selam değerli Erdal abim,

Yorumunuzu okuyunca üzüldüm:gulegule, hakkınızı helal ediniz inşallah sizi yorduysa.. Forumları açarken, konuyla ilgili tüm dökümanları tek bir başlıkta paylaşmak ve konuyu zenginleştirmek istediğim için yazılanları biraz daha geniş bir perspektifte aktarıyorum..İlgilenenler, tek bir başlıkta her şeyi bulabilsinler diye inşallah..Hele ki söz söylenecek kişi, hakkında arşiv hazırlanacak kişi Hz. Ali (k.v) ve ehl-i beyt olunca...Muharrem ayında oluşumuz hasebiyle de bunlara değinmenin ve onları örnek almanın önemini belirtmek istiyorum..İnşallah amacına ulaşır diyelim..

Hz. Hüseyin (r.a), zulme direnişin, haksızlığa boyun eğmeyişin ebedi bir yıldızı ve daimi bir temsilcisidir, cennet şehitlerinin efendisidir..Hz. Hüseyin'in hayatında müşahade etmemiz gereken çok şey var ve en önemlisi onu yetiştiren mübarek annesi Hz. Fatıma (r.a) ve mübarek babası, Allah'ın Arslanı Hz. Ali (k.v)'nin de zulme karşı asla boyun eğmeyen evlatlar yetiştirmelerinin sistemini, kaynağını da çok iyi irdelememiz gerekiyor, ki inşallah biz de zulme ve haksızlığa karşı Hüseyin'ce ve Zeynep'çe duran nesiller yetiştirebilelim inşallah..

Güzel yorumunuz ve değerli katkınız için çok teşekkür ederim değerli Erdal abim, Rabbimize emanet olunuz..Selam ve dua ile inşallah..B)

Selamın Aleyküm Aliye Kardeşim...

Bizlerin bilgi dağarcığına birşeyler koyabilmek çabası ile uğraş veren,ilimle islamın cihadını nefsine zulm addeden kardeşimizin üzülmesine vesile olduğum için Rabbimden af dilerim.
Bu güzel yazıları hazırlayan kardeşlerimize minnet ifadelerimizi sunar,serzenişte bulunma gafleti göstermişsem özürü borç bilirim...Bizimkisi yakınma değil hal-i arzdır.

Sizleri Rabbimize emanet ederiz...Dualarımızdasınız...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamın Aleyküm Aliye Kardeşim...

Bizlerin bilgi dağarcığına birşeyler koyabilmek çabası ile uğraş veren,ilimle islamın cihadını nefsine zulm addeden kardeşimizin üzülmesine vesile olduğum için Rabbimden af dilerim.
Bu güzel yazıları hazırlayan kardeşlerimize minnet ifadelerimizi sunar,serzenişte bulunma gafleti göstermişsem özürü borç bilirim...Bizimkisi yakınma değil hal-i arzdır.

Sizleri Rabbimize emanet ederiz...Dualarımızdasınız...


Ve aleyküm selam değerli Erdal abim,
Est. böyle düşünmeyin inşallah..Sizin okurken yorulmanız beni üzdü:gulegule, sizinkisi bir serzeniş veya est. gaflet değildi..Özür dileyecek bir durum da yok Erdal abim, sizin ne yazdığınızı anladım, sizi yorması beni üzdü gerçekten.Şayet yanlış anlaşılmışsam veya ifade edemediysem, ben özür diliyorum sizden..Hakkınızı helal edin inşallah. Yüce Rabbimiz c.c sizden de her daim razı olsun inşallah değerli abim, Rabbimiz c.c emeklerinizin ecrini size ziyadesiyle bahşeylesin inşallah..Siz de bu aciz kardeşinizin daimi dualarındasınız..Rabbimize emanet olun inşallah..Selam ve baki dua ile abim.B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleyküm
paylaşımlarınızı takip etmeye çalışıyorum, hepsi birbirinden değerli.
Allahu Teala sizden razı olsun Aliye kardeşim.
vesselam..


Ve aleyküm selam kardeşim.
Teşekkür ederim, sağolun..Eksik olmayın inşallah. Rabbimiz c.c sizden de her iki cihanda razı ve memnun olsun..Selam ve dua ile inşallah.
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
SELAM VE DUA İLE...İNŞAALLAH....
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Selemu alaykum,emeğine yüreğine sağlık Allah c.c. sizden razı olsun kardeşim.Rabbim emeklerinizi dergah izzetinde kabul eylesin amin.Rabbime emanet olun,hayırlı günler..

GERÇEK NEDEN
Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehid edilmesiyle sonuçlanan fitne, fesad daha da arttı. Bu durumdan üzülen, şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:

- Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?

Hz. Ali cevap verdi:

- Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında biz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok.
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Hz.ali (kv)

Hz.ali (kv)

ALLAH (CC) ' ın Arslanı ve Resûlullah(SAV) ' ın Dâmâdı:
Hz. ALİ BİN EBÎ TÂLİB (KV)
Hz. Ali Resûlullah efendimizin amcasının oğludur. Hâne-i saâdette büyüdü. 10-12 yaşlarında iken, birgün Resûlullah ile Hz. Hatice’nin beraber namaz kıldığını gördü. Namazdan sonra Resûlullaha sordu:

- Bu nedir?

- Bu Allahü teâlânın dînidir. Seni bu dîne da’vet ederim. Allahü teâlâ birdir, ortağı yoktur. Lat ve Uzza isimli putları terketmeni emrederim.

- Önce babama bir danışayım.

- İslâma gelmezsen, bu sırrı kimseye söyleme!

Hz. Ali ertesi sabah, Resûlullahın huzuruna gelerek dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Bana İslâmı bildir.

Bunun için göremiyorum

Böylece Müslüman oldu. Müslüman olanların üçüncüsü, çocuklardan ise birincisidir.

Peygamberimiz, bazen kuşluk vaktinde, Mekke vâdilerine doğru çıkıp gider, Hz. Ali de, babası Ebû Tâlib’den, bütün akrabâlarından ve halktan gizli olarak Peygamberimizle birlikte gider, namazlarını oralarda kılarlar, akşamleyin de, dönerlerdi.

Birgün, Hz. Ali’nin annesi Fâtıma hâtun, kocası Ebû Tâlib’e dedi ki:

- Ali’nin, Muhammed’in yanına devam ettiğini görüyorum. Senin başına, Muhammed tarafından, oğlun hakkında, güç yetiremiyeceğin bir iş gelmesinden korkuyorum!

- Demek, oğlumu bunun için göremiyorum?

Hemen, Peygamberimizle Hz. Ali’nin ardına düştü. Onlara, Batn-ı Nahle vâdisinde, namaz kıldıkları sırada, rastladı. Peygamberimize sordu:

- Ey kardeşimin oğlu! Edindiğini gördüğüm bu din, ne dînidir?

- Ey Amca! Bu, Allahın dînidir. Allahın meleklerinin dînidir. Allahın peygamberlerinin dînidir. Babamız İbrâhim’in dînidir ki, Allahü teâlâ, beni, Peygamber olarak bununla, bütün kullara gönderdi.

Ey Amca! Doğru yola çağıracağım kimselerden, buna, en çok sen lâyıksın! Bu yoldaki da’vetimi kabûl etmeye ve bana yardımcı olmaya, sen, herkesten daha lâyıksın!

Peygamberimiz, amcasını, İslâmiyete, tevhîde, Allahın birliğine inanmaya ve putlara tapmaktan vazgeçmeye da’vet etti. Ebû Tâlib dedi ki:

- Vallahi, yaptığınız veya söyledikleriniz şeylerde bir mahzûr yoktur. Ey kardeşimin oğlu! Ben, atalarımın dîninden ve ona bağlılıktan ayrılmaya güç yetiremiyeceğim. Fakat, sen, gönderildiğin şey üzerinde dur!

Ben sağ oldukça

Ebû Tâlib şöyle devam etti:

- Vallahi, ben sağ oldukça, yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar, sana, hoşlanmıyacağın bir şey erişmeyecektir!

Hz. Ali’ye de, hoşlanmayacağı bir şey söylemedi. Ona sordu:

- Ey oğulcuğum! Üzerinde bulunduğun bu din, nedir?

- Babacığım! Ben, Allaha, Allahın Resûlüne îmân ve onun, Allah tarafından getirdiklerini de, tasdîk ettim. O’na tâbi oldum!

- O, seni, ancak, hayır ve iyiliğe da’vet eder. Sen, onun yolunu tutmakta devam et! Yavrum! Amcanın oğlunun da’vet ettiği şeye, senin de, istiyerek girmen, yaraşır.

Sevgili Peygamberimiz Allahü teâlânın emriyle Mekke’den Medîne’ye hicret ederken Hz. Ali’ye kendi yatağında yatmasını, bıraktığı emânetleri sahiplerine vermesini söyliyerek buyurdu ki:

- Bu gece yatağımda yat, uyu! Şu hırkamı da üzerine ört! Korkma, sana hiçbir zarar gelmez!

Hz. Ali, Peygamber efendimizin emrettiği şekilde yattı. Habîbullahın yerine, hiç korkmadan, kendi nefsini fedâ etmeye hazırdı.

Burada ne bekliyorsun?

Hicret gecesi müşrikler, Resûlullah efendimizin saâdethânelerinin etrafını sarmışlardı. Peygamber efendimiz, evlerinden çıktılar. Yâsîn-i şerîf sûresinin başından on âyet-i kerîmeyi okudular ve bir avuç toprak alıp kâfirlerin başına saçtılar. Resûlullah efendimiz sıhhat ve selâmetle aralarından geçip, Hz. Ebû Bekir’in evine ulaştı. Müşriklerden hiçbiri onu görememişti.

Bir müddet sonra müşriklerin yanına biri gelip sordu:

- Burada ne bekliyorsunuz?

- Evden çıkmasını bekliyoruz.

- Yemîn ederim ki, Muhammed aranızdan geçip gitti, başınıza da toprak saçtı.Müşrikler, ellerini başlarına götürdüler. Hakîkaten, başlarında toprak buldular. Derhal kapıya hücum edip içeri girdiler.

Hz. Ali’yi, Resûl aleyhisselâmın yatağında görünce, Resûl-i ekremin nerede olduğunu sordular. Hz. Ali cevap verdi:

- Bilmem! Beni, onun muhâfazasına me’mur mu ettiniz?

Bunun üzerine Hz. Ali’yi tartakladılar. Kâ’be’nin yanında bir müddet hapsettikten sonra bıraktılar. Hz. Ali, Resûlullah efendimizin Kâ’be-i şerîfte devamlı bulundukları makâma oturdu. “Resûl-i ekremde kimin nesi var ise, gelsin alsın!” diye nidâ ettirdi. Herkes gelip, nişânını söyleyerek emânetini aldı. Böylece emânetler sâhiplerine teslim edildi.

Mekke-i mükerremede kalan Eshâb-ı güzîn, Hz. Ali’nin kanadı altına sığındılar. Resûlullahın saâdethâneleri Mekke’de olduğu müddetçe, Hz. Ali de orada kaldı. Allahın arslanı Hz. Ali, Kureyş kâfirlerinin toplandıkları yere giderek dedi ki:

- İnşâallahü teâlâ yarın Medîne-i münevvereye gidiyorum. Bir diyeceğiniz var mı? Ben burada iken söyleyin!

Nihâyet Ali'de hicret etti

Hepsi başlarını eğip, hiçbir şey söylemediler. Sabah olunca, Hz. Ali, Resûl-i ekrem efendimizin eşyâlarını toplayıp, Resûlullah efendimizin Ehl-i Beyti ve kendi akrabâları ile berâber yola koyuldu. Resûlullah efendimize, şişmiş olan ayaklarından kanlar akar vaziyette, Kubâ’da yetişti.

Gündüzleri saklanıp, geceleri yaya olarak yürüdüğü bu yolculuğun sonunda, Peygamberimizin huzûruna gidemiyecek bir hâle gelmişti. Resûl-i ekrem efendimiz bunu haber alınca, bizzat kendisi teşrif etmiş, Hz. Ali’yi görünce hâline acımış, Onu kucaklamış, mübârek elleriyle nârin, nâzik ayaklarını okşamış, kendisine âfiyeti için duâ buyurmuştu. Bunun üzerine; (İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allahü teâlânın rızâsı için nefsini fedâ eder) [Bekara 207] meâlindeki âyet-i celîlesi nâzil oldu.

Peygamber efendimiz, bir gece eve vardıklarında buyurdu ki:

- Yâ Âişe! Hiç yemeğin var mıdır?

Sözleri biter bitmez kapı çalındı. Kapı açıldığında, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin gelmiş olduğunu gördüler. Peygamber efendimiz sordu:

- Bu vakitte gelmenizin sebebi nedir?

- Yâ Resûlallah! Üç gündür birşey yemedik. Çok acıktık. Mübârek yüzünüzü görerek açlığımızı unutmak için geldik.

Hasan ile Hüseyin de açtır

Hz. Ali ayrıca dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Hz. Fâtıma ile Hasan ve Hüseyin de üç gündür açlar.

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Üç gündür ben de birşey yemedim.

Sonra Hz. Ali dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Dün yoldan geçerken Mu’âz bin Cebel’in avlusundaki hurma ağacında, hurmalar gördüm.

Peygamber efendimiz:

- Kalkınız, Mu’âz’ın evine gidelim. Bizi hurma ile misâfir etsin, buyurdu.

Resûlullah efendimiz ve üç büyük Eshâbı, Hz. Mu’âz’ın kapısına vardılar. Hz. Ebû Bekir:

- Yâ Mu’âz devlet kuşu başına kondu. Allahın Resûlü evine teşrif etti, diye seslendi.

Fakat, evde bu sesi kimse duymadı. Yalnız Mu’âz hazretlerinin küçük kızı duymuştu. Annesine, Hz. Ebû Bekir’in kapıya geldiğini söyledi. Annesi inanmadı ve dedi ki:

- Kızım, bu vakitte Hz. Ebû Bekir’in kapımızda işi ne?

Tekrar yattılar. Sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali seslendi. Kız çocuğu tekrar annesine gitti ise de annesini inandıramadı. Yine yatıp uyudular. Daha sonra Peygamber efendimiz, “Yâ Mu’âz!” diye seslenince, kızcağız, bu sefer, babasına gidip seslendi:

- Babacığım, ne duruyorsun, başımıza devlet kuşu kondu. Allahü teâlânın Resûlü ve üç Eshâbı kapıya gelmişler, seni çağırıyorlar.

Hurmalar hiç eksilmedi

Mu’âz hazretleri hemen kapıya koştu. Misâfirlerini içeri aldı. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Yâ Mu’âz! Üç gündür ben ve Eshâbım hiç yemek yememişiz. Dün Ali yoldan geçerken sizin avludaki hurma ağacında hurmalar görmüş. Geldik ki bizi hurma ile misâfir edesin!

Hz. Mu’âz çok üzülerek cevap verdi:

- Yâ Resûlallah! Bugün hurmaları toplayıp bir kısmını yedik, geri kalanını da fakîrlere dağıttık. Hiç hurmamız kalmadı.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz, evde gördüğü büyük bir sepeti Hz. Ali’ye vererek buyurdu:

- Yâ Ali, bu sepeti eline al! Hurma ağacının yanına var! Benden selâm söyle, Resûlullah senden hurma istiyor diye söyle!

Hz. Ali emredildiği şekilde gidip, Resûlullahın selâmını söyleyince, ağaç hurma ile doldu. Sepeti doldurup getirdi. Herkes yediği hâlde hurmalardan hiç eksilme olmadı.

Muhtaç olduğu hâlinden belli olan fakîr biri, Hz. Ali’nin huzûruna gelip oturdu. Hz. Ali kendisine sordu:

- Benden bir isteğin mi var?

Adam utancından, söz ile cevap veremeyip işâret ile muhtaç olduğunu bildirdi. Hz. Ali yanında bulunan, giyecek ve yiyecekleri verdi.

Muhtaç kimse çok sevindi, sonra da çok güzel bir beyit okudu. Okuduğu beyitten hoşlanan Hz. Ali, çocukları için ayırdığı üç altını da verdi.

Değeri yaptığıyla ölçülür

Fakîr, sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Hz. Ali, Peygamber efendimizden işittiği şu hadîs-i şerîfi ona nakletti:

(Herkesin değeri, söylediği güzel sözlere, yaptığı iyi işlere göre ölçülür.)

Harbin birinde, Hz. Ali’nin ayağına bir ok saplandı. Ok, kemiğe girdiği için çıkarılamadı. Sonra doktor çağırdılar. Doktor dedi ki:

- Bu oku çıkartabilirim. Fakat, çok ağrı yaptığı için tahammül edilemez. Onun için bayıltmam lâzım.

Hz. Ali şöyle cevap verdi:

- Bayıltmana lüzûm yok. Biraz bekleyin, namaz vakti girince namaza duracağım. O zaman ayağımdaki oku çıkartırsınız.

Dediği gibi yaptılar. Namaza durunca ayağını yarıp oku çıkardılar, hiçbir şeyi hissetmedi.

İşte büyüklerimiz böyle namaz kılarlardı.

Hz. Ali buyurdu ki:

- Müslümanlar, âhırete inanıyor. Kitapsız kâfirler, inkâr ediyor. Tekrar dirilmek olmasaydı, inanmıyanlar birşey kazanmaz, müslümanlar da, zarar etmezdi.

Fakat, kâfirlerin dediği olmayınca, sonsuz azâb çekeceklerdir.
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Peygamber aleyhisselâm, birgün kızı Hz. Fâtıma’nın evine teşrif etmişti. Hz. Ali’yi evde bulamayınca kızına sordu:

- Amcamın oğlu nerededir?

- Babacığım, aramızda küçük birşey olmuştu da, dışarı çıktı.

Ali nerededir?

Resûl-i ekrem efendimiz, Hz. Ali’yi aramaya çıktı. Yolda rastladığı Hz. Sehl’e sordu:

- Ali nerededir, gördün mü?

Hz. Sehl arayıp, mescidde olduğunu haber verdi.

Resûlullah Hz. Ali’nin yanına geldi. Hz. Ali, toprağın üzerine yatmış, hırkası omuzundan düşmüş, vücudu toz-toprak içinde kalmıştı.

Resûl-i ekrem bir taraftan toprakları silkeliyor, bir taraftan da:

- Kum, yâ Ebâ Türâb! Ya’ni kalk, ey toprağın babası, diyordu.

Fahr-i kâinat efendimiz, Hz. Ali ile birlikte evlerine gittiler.. Hz. Ali kendisine, Ebû Türâb denilmesinden çok hoşlanırdı.

Çünkü bu lakâb, ona, Allah Resûlünün verdiği ma’nevî bir taltif idi.

Bir gün Hz. Ali’nin annesi Fâtıma hâtun, Ebû Tâlib’e sordu:

- Oğlun nerede?

- Ne yapacaksın onu?

- Âzâdlı kadın kölem, Ecyad’da, onu, Muhammed’le birlikte namaz kılarken gördüğünü, bana haber verdi.

Sonra da Ebû Tâlib’e, “Sen, oğlunun dînini değiştirmesini uygun görüyor musun?!” diye çıkışınca, Ebû Tâlib şu cevâbı verdi:

Üstünlük sırası
- Sus! Amcasının oğluna arka ve yardımcı olmak, elbet, herkesten çok, ona düşer! Eğer, nefsim, Abdülmuttalib’in dînini bırakmak husûsunda bana boyun eğmiş olsaydı, ben de, muhakkak, Muhammed’e tâbi olurdum! Çünkü, o, halîmdir, emîndir, tâhirdir!

Bu cevap üzerine, Fâtıma hâtun da, sustu.

Osman-ı Zinnûreyn’den sonra üstünlük sırası Hz. Ali’dedir. Hilâfeti, ümmetin icmâ’ı ile sâbittir. Resûlullah, kızı Hz. Fâtıma’yı ona nikâh etmiştir. Daha önceleri de putlara saygı göstermediği için, “kerremallahü vecheh” lakâbı verilmiştir. Allahın, kerîm, şerefli, mübârek kıldığı yüz, ma’nâsındadır.

Hz. Ali buyurdu ki:

Ben, Resûlullah efendimizden işittim, şöyle buyurdu:

(Akıllı insana yaraşan; geçim husûslarının, âhıreti ilgilendiren hâllerin ve aîlevî mes’elelerin dışında, konuşmamaktır. Aklı başında olana yaraşan, hâline bakmak, dilini ve karnını faydasız şeylerden ve harâmdan korumaktır.)

Hz. Ali bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş’elenmelerinin sebebini sorduğunda, onlar dediler ki:

- Bugün bayramımızdır.

Bunun üzerine Hazret-i Ali de buyurdu ki:

- Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır.

Hz. Ali buyurdu ki:

- Amellerin en fazîletlisi, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmek ve günâh işliyeni sevmemektir. Kim ki iyiliği emrederse, mü’minin sırtını muhkemleştirmiş, sağlamlaştırmış olur. Kim de kötülüğü men eder ve ondan vazgeçirirse, münâfığın burnunu yere sürtmüş olur.

Hz. Ali Hendek savaşında, bir düşman askerini altedip, yere yatırdı. Kılıcını çekti. Tam vuracağı zaman, düşman askeri Hz. Ali’nin yüzüne tükürdü.

Niçin öldürmedin?

Hz. Ali kılıcını kınına koydu. Onunla savaşmaktan vazgeçti. Ölümünü bekleyen kimse, bu işten bir şey anlamadı. Hayretle kendisine sordu:

- Kılıcını çekmiştin. Beni öldürmene hiçbir engel yokken neden vazgeçtin? Öfken birden yatıştı.

Hz. Ali şöyle cevap verdi:

- Ben kılıcımı Allah için vuruyordum. Ben Allahın arslanıyım. Nefsin esîri değilim. Sen, benim şahsıma karşı yaptığın hareketten sonra seni öldürseydim, nefsim için öldürmüş olabilirdim. Hâlbuki her yaptığımı Allah için yapmam lâzımdır.

Hz. Ali, hayvanlarını kuyudan su çekerek sulayan bir bedevî ile anlaştı. Kuyudan çekeceği her kova su için, bedevîden bir avuç hurma alacaktı. Hz. Ali su çekmeye başladı. Son kovayı çekerken, kovanın ipi kopup, kova, derin kuyunun içine düştü.

Bedevî, kızgınlıkla Hz. Ali’nin mübârek yüzüne bir tokat vurup ücreti olan hurmayı da verdi. Hz. Ali kovayı kuyudan çıkardı. Bedevîye verip oradan uzaklaştı.

Onun dîni haktır

Bedevî, Hz. Ali’nin, derin kuyudan kovayı çıkarmasına hayret edip, kendi kendine, “Eğer onun dîni hak olmasaydı, bu derin kuyudan kovayı çıkaramazdı. Küstahlık yapan el bana lâzım değil” diyerek elini kesip Hz. Ali’nin evine gitti.

Hz. Ali kapıyı açıp Bedevîyi görünce, içeride bulunan Resûlullaha haber verdi. Peygamber efendimiz, Bedevîye, niçin böyle hatâ ettiğini sordu. Bedevî, ağlayarak yaptığı küstahlıktan özür dileyip îmâna geldi. Resûlullah, kesik eli yerine koyup duâ buyurdu. Hak teâlânın izni ile eli sapasağlam oldu.

Hz. Ali, şehîd edileceği gün sabah namazına giderken yolda şu beyiti okuyordu:

Ölüme hazır ol ki, ölüm elbet gecikmez,

Ölüm gelince artık feryâd fayda vermez.

Ramazan-ı şerîfin 17. Cum’a günü sabah namazına giderken, İbni Mülcem tarafından kılıçla alnına vurularak şehîd edildi. Kûfe’de, ya’nî Necef denilen yerde medfûndur. Diğer üç halîfe gibi Cennetle müjdelenenlerdendir.

Hz. Ali’nin kızı ve aynı zamanda Hz. Ömer’in hanımı olan Ümmü Gülsüm, hâdiseyi duyunca dedi ki:

- Babam da, kocam Ömer gibi sabah namazında suikaste uğradı.

Hz. Ali, vefât etmek üzere iken buyurdu ki:

- Yemînle söylüyorum ki, umduğuma kavuştum.

Sonra Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt