Zikri İhyâ Etmek, Zikirle İhyâ Olmak
Müslüman; zikri yozlaştıran, Kur’an ve Sünnet ölçüleri içinde bütüncül anlamlarından soyutlayan ve zikir gibi büyük bir ibâdete bid’atler karıştıranlara ve sünnetteki âdâbına uymayanlara bakarak, zikirden gâfil olamaz.
Zikri yeniden ihyâ etmek ve zikirle ihyâ olmak zorundadır. Kur’an kavramlarını yozlaştırıp dejenere etmek, anlamlarını daraltmak ne kadar yanlış ise; kuru, yavan, aşksız, bereketsiz, zikirsiz, takvâsız, ihlâssız din anlayışının da insanı kurtarmasını beklemek o kadar yanlıştır.
Günümüz muvahhid gençliği, diğer insanlara ve özellikle müslümanlara aşırı eleştiri oklarını yöneltir, tenkit kılıcıyla kendinden başka tüm mü’minleri doğrarken, nefsini ihmal etmekte, eleştirdiği yarı doğruların yerine tam doğruyu kendi şahsında örnek olarak gösterememektedir.
Bu tavır da, müslümanlararası kördöğüşü andırmaktadır.
İslâm, bir kötülüğü yıkarken, yerine mutlaka ondan çok daha hayırlı bir alternatifi getirmiş ve insana sunmuştur. Soyut tartışmalar, pratiğe/eyleme dökülmeyen iddialarla Allah’ın rızâsına erişilmez.
Zikirdeki yanlışlardan yola çıkarak bir müslümanın zikirsiz bir hayatı tercih etmesi, ancak, şeytanın sağdan yaklaşmasıyla izah edilebilir.
“İman edenlerin Allah Allah’ı zikretme ve O’ndan inen hak/gerçek için kalplerinin saygıyla yumuşaması zamanı daha gelmedi mi?...”
(57/Hadîd, 16)
“...İlâhınız bir tek İlâhtır. O’na teslim olun! (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevâzi insanları müjdele! Onlar öyle kimselerdir ki, Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler; namazı kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler (Allah için harcarlar).”
(22/Hacc, 34-35)
“Rabbini, içinden, yalvararak ve O’ndan korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam zikret. Gâfillerden olma!”
(7/A’râf, 205)
Allah, zikreden, zikir okuyanlara yemin etmiştir. Bu yemin, Allah’ın verdiği şerefi ve bu konunun insan açısından Allah’ın râzı edecek önemine vurgu yapılmak için olsa gerektir.
“Saf saf dizilmişlere; Toplayıp sürenlere; Zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir.”
(37/Sâffât, 3-4)
Bu âyetlerde özellikleri sayılanların melekler olduğu söylenmiştir. Ayrıca, bunların gök cisimleri, ruhlar, kudsî cevherler, Kur’an âyetleri, âlimler ve gâziler olduğunu söyleyenler de vardır.
Müslüman; zikri yozlaştıran, Kur’an ve Sünnet ölçüleri içinde bütüncül anlamlarından soyutlayan ve zikir gibi büyük bir ibâdete bid’atler karıştıranlara ve sünnetteki âdâbına uymayanlara bakarak, zikirden gâfil olamaz.
Zikri yeniden ihyâ etmek ve zikirle ihyâ olmak zorundadır. Kur’an kavramlarını yozlaştırıp dejenere etmek, anlamlarını daraltmak ne kadar yanlış ise; kuru, yavan, aşksız, bereketsiz, zikirsiz, takvâsız, ihlâssız din anlayışının da insanı kurtarmasını beklemek o kadar yanlıştır.
Günümüz muvahhid gençliği, diğer insanlara ve özellikle müslümanlara aşırı eleştiri oklarını yöneltir, tenkit kılıcıyla kendinden başka tüm mü’minleri doğrarken, nefsini ihmal etmekte, eleştirdiği yarı doğruların yerine tam doğruyu kendi şahsında örnek olarak gösterememektedir.
Bu tavır da, müslümanlararası kördöğüşü andırmaktadır.
İslâm, bir kötülüğü yıkarken, yerine mutlaka ondan çok daha hayırlı bir alternatifi getirmiş ve insana sunmuştur. Soyut tartışmalar, pratiğe/eyleme dökülmeyen iddialarla Allah’ın rızâsına erişilmez.
Zikirdeki yanlışlardan yola çıkarak bir müslümanın zikirsiz bir hayatı tercih etmesi, ancak, şeytanın sağdan yaklaşmasıyla izah edilebilir.
“İman edenlerin Allah Allah’ı zikretme ve O’ndan inen hak/gerçek için kalplerinin saygıyla yumuşaması zamanı daha gelmedi mi?...”
(57/Hadîd, 16)
“...İlâhınız bir tek İlâhtır. O’na teslim olun! (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevâzi insanları müjdele! Onlar öyle kimselerdir ki, Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler; namazı kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler (Allah için harcarlar).”
(22/Hacc, 34-35)
“Rabbini, içinden, yalvararak ve O’ndan korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam zikret. Gâfillerden olma!”
(7/A’râf, 205)
Allah, zikreden, zikir okuyanlara yemin etmiştir. Bu yemin, Allah’ın verdiği şerefi ve bu konunun insan açısından Allah’ın râzı edecek önemine vurgu yapılmak için olsa gerektir.
“Saf saf dizilmişlere; Toplayıp sürenlere; Zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir.”
(37/Sâffât, 3-4)
Bu âyetlerde özellikleri sayılanların melekler olduğu söylenmiştir. Ayrıca, bunların gök cisimleri, ruhlar, kudsî cevherler, Kur’an âyetleri, âlimler ve gâziler olduğunu söyleyenler de vardır.