Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yürekçe (3 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com

Yalnızım, diyenler



Sevecek kimsem yok, diyenler



Bir anlayanım yok, diyenler



Bir düşünenim yok, diyenler!



Bir çiçek uzatılmış, sizi bekliyor



Bir çiçek uzatılmış, “Sizi seviyorum” diyor



Baharın ellerinden tutun ve O’nu hatırlayın



Bahar insanın Rabbi tarafından



ne kadar sevildiğini anlama mevsimidir…



~ ~ ~​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
imzamhv9.jpg


Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim
de gözlerimin içine güler misin?.


Bu günlerin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur

olup düşer misin?.​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz
şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz
yine boyun büktü akşamlar öksüz
ey vah yine hazân, yine efkar, yine ah-u zar
yine firgat, yine hasret, yine gurbet, yine gam var
bir ince sızı düşer sineye her akşam ah leyli yar

Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine hicran
şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun
geldi hazân, yine giryân, yine figan ,yine efgân
gönüllere elem konuk her akşam ...

Bülbülü bir güle zar eylemişler
dünyayı sevene dar eylemişler
sevdayı göğsüme nar eylemişler
geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam
yine hicran, yine hüzün, yine efgân, yine figan
bir ince sızıdır nereye baksam…

Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran
bülbül bi-zar-ı figan, bi-zar-ı fizan, bi-zar-ı efgân
ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam
bir ince sızıdır düşer sineye her akşam

Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz
şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz
yine boyun büktü akşamlar öksüz
ey vah yine hazân, yine efkar, yine ah-u zar
yine firgat, yine hasret, yine gurbet, yine gam var
bir ince sızı düşer sineye her akşam ah leyli yar

Rüzgar hicran inler gönül secdede
nağmeler aşkı kanar her hecede
ay küser bir efkâr basar gecede
yine hazan, yine hüzün, yine hicran, yine gam
yine figan, yine efgân, yine giryân, yine hüsran
bir kara dumandır iner her akşam

Felek ki, demirden örmüş ağını
ceylanlar aşk için yakmış dağını
gazeller savurmuş gönül bağını
geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine gam
yan ey deli gönül dermansız derdine yan

Yine efkar vakti, yine her yer karardı
bahçe gazel döktü yaprak sarardı
her sokak başını bir elem sardı
geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam
yine hicran, yine hüzün, yine giryan, yine hicran
bir ince sızıdır nereye baksam

Tipi bize, boran bize, kar bize
feryat bize, figan bize, zar bize
hicran bize, fizan bize, har bize
yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan
dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan
gönüllere elem konuk her akşam

Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü...
yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü...
attı felek, her birimiz bir yana düştü
yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan
ah ile vah ile geçip gidiyor zaman

hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi
ah!
neylersin leyli yar...
alıntı​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Susmak içine ateş düşmüş bir mavi deniz gibi

Susmak üzerine puslu bulutlar çökmüş başı karlı dağ gibi

Susmak rengini kızıl havaların çaldığı çöl akşamları gibi

Susmak,bir türkünün en hareketli yerinde deli bir rüzgar gibi

Susmak yalnızlığın ortasında siyah gelinlik giymiş ölüm gibi

Susmak,bir gurbet Treninin arka vagonunda küsmek gibi
Susmak nedir sorusunun cevabını konuşmamak olarak algılamak en büyük yanlışlıktır Bu yanılgıyı en güzel ispatını lal (dilsiz,konuşamayan)olanlar verir Onların kelimelere hükmedememesi onların suskun olduğunu göstermez Onlarda tüm konuşan insanlar gibi düşünür,anlatır ve belki çoğumuzun söyleyemediğini fısıldarlar bize ama onların kelimelere hükmedememesi,konuşmanın kelimelerle olmadığının en büyük göstergesidir
Nedir o halde susmak?

Belki üç noktanın yan yana dizilişi ile başlayan () ve yine üç noktanın yan yana dizilişi ile biten sihirli bir cümledir ()
Susmak;konuşmaktır aslında anlayana,harfsiz,kelimesiz,cümlesiz Anlayan susmanın ifade ettiği tüm manayı okur suskunluğun derin yüzünde
Susmak;birilerini anladığı yada anlamak istediği gibi kabullenmek hiç değildir Güce hükmedenlerin suskun çoğunluğun her şeyi kabullendiklerini "suskunlukla" algılamaları yanılgının en tebessümlü halidir Güler geçerim bu denli yanılgı düşlerine
Susmak bazen içinde çığlıkların boğulduğu yosun tutmuş deniz gibidir Bazen güneşleri meçhul limanlara çekilmiş gökyüzü gibi Bazen arkana bakmadan her şeyi oluruna bırakıp çekip gitmektir rotası çizilmemiş yollarda
Susmak bazen yarına postalanmış umut mektubu olur,postaya verilmemiş İçine soluk güller konulmuş,aşk şiirleri yazılmış,biraz kırılmış biraz alınmış birazda uçları yakılmış bir mektup Utangaç bakışları,kızaran yüzler umut mektubunun her satırında kendini ifade edecek bir kelime bulmuştur işte
Bazen en candan konuşurken bile susar insan Bütün kelimeler, harfler, lâkırdılar odadaki boşluğu doldurmak içindir Hani öylesine denize atılmış bir olta gibi,boşluğa bırakılır cümleler
Susmak konuşmaktan daha zordur aslında Konuşurken istediğin cümleyi kurar istediğin yerde durup soluklanırsın,istediğinde bağırır istediğinde kızar,istediğinde gülersin,ya susarkenYa susarken bütün çığlıkların,hıçkırıkların,yalvarışların,isyanların düğümlenir kalır bir yerde Kıyısını aşındıran deniz gibi aşındırır yüreğinin en sert duvarlarını En umulmadık yerlerde çeker yataklara karahummalı sevda hastalığı gibi
Susmak çekilmektir içindeki bir koyun yalnızlığına Konuşmanın gölgesinde palazlanır suskunluğun aşk ateşi
Susmak sesiz bir çoğunluğun konuşan azınlığa karşı isyanı, başkaldırısıdır anlayana
Susmak direnmektir aslında kelimelerin anlamsızlığına, duyguları karşılayamayışlarına, mananın bitişine darılmaktır kendi çapında
Susmak bir deniz gibi
Susmak bir dağ gibi
Susmak bir çöl gibi
Senin gözlerinde
ve konuşmak
Senin gözlerinde
Susarak





Hasan Mahir
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Ne kadar güzel ifade edilmiş susmak....emeğine sağlık...
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
.........................

Söyle bana dünya! Söyle bana...

Uyanıkken uyuyanları söyle; konuşurken bir şey söylemeyenleri de... Uyurken uyanık kalmayı söyle, susarken çok şey söylemeyi de... Zincirlerle, tasmalarla bend ettiklerini söyle bana; dilberlerle, civanlarla aldattıklarını da... Alaca çakallara peşkeş çektiğin aynalarımızı anlat, taşlara nasıl çaldığını da... Eti kemiği bürünüp başına, kalbini ve ruhunu ıskalayanları say birer ikişer, seherleri uykuya bağışlayanları da... Bir damla merhamet için gözyaşının denizinde boğulanları söyle...

...............................

Sor bana hayat! Sor bana...

Denize dalınca deli damlalara hayaller güzellemesi okuyayım mı; dağlarca büyürse aşkım raks urup yele vereyim mi?!.. Yaşarsa içimde mâşûk, âşıklık iddiasında kalayım mı; ölüyken âşık ölmeden öleyim mi?!.. Can bedende yük olur muydu cânân olmasa; ya cânân cisminde can içreyken gayrı can olmasa?!.. Kar beyazı günahlara mı kapılandım ben, kara büyülerce tevbelere mi?!.. İyiden sor bana hayat, kötüden sor bana. Gül dibinde büyüyen dikenlerden, dikenin mizacına gül rengini ekenlerden sor. Feleğin binbir sûretinden sor, hayâlden ve hâbdan sor. Âteş-i aşktan sor; nakıştan, nakkâştan sor. Aynalar! Kırık bakmayın öyle yüzüme...

Oku bana tarîh!. Oku bana...

Tîn ve zeytin'i oku; emin beldelerden bahset. O beldede bir avuç arpa ekmeğiyle yaşayana öykünen midemin şunca doluluğunu oku. Uhut'ta kutlu dişi kırılanın, Tâif'te çediği kan dolanın dostlarını oku. Bir gün apansız şehre dönen Bilal'i oku, ezanı oku. Yaşıyor muyum hâlâ bu dünyada diyen Revâha'yı; tek hurma tanesini anneciğine saklayan Kedilerin Efendisi'ni oku. Kusvâ-yı oku bana, Sebir'den yükselen ayı oku.

Bildir bana sevgili! Bildir bana...

Kara yüzüm ve kan ağlayan gözümle... Bazan durgun, bazan yorgun... Sırtımda dağların çekmediği yük, günahım mecalimden de büyük... Kapından gayrı yok penahım, varsa elimde bir sermâye-i âhım... Boynu burulu, hem bağrı dağlı.. Kapına geldim, "Ümmetî!" dediğin umuduna geldim.. Acep Efendim?!.. Acep efendim, bakar mısın defterimin karasına, yoksa itiverir misin onu elinin tersiyle. Bildir bana efendim, cennet mi yüzündür, yüzün mü cennet? Bildir bana ve bana cennetini bahş et.



iskender pala
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Susma Kabullenmektir Habersiz Geleni
Bazen Acı Çekmektir
Haklılığına Bile Bile Boyun Bükmektir
Kelimelere Küsmektir Üzmemek İçin Sevdiğini.

Susmak Dinlemektir Alabildiğince Hırçın Düşünceleri
Bazen Gözyaşını Saklamaktır
Hüznü Sessizliğe Zincirlemektir
Göstermemek İçin Toprağa Düşeni

Susmak Sevmektir Adını Bile Haykıramadığın Kişiyi
Bazen Ödün Vermektir
Hicranıyla Yüreği Dağlamaktır
Gitmesin Diye Sıkı Sıkı Örtmektir Yüreğini.

Susmak Hapsetmektir Aşamadığın Çaresizliği
Bazen Geleceği Beklemektir
Hatıralar Uğruna Sineye Çekmektir
Dostluk Adına Çiğnemektir Gururunu

Susmak Ölmektir Yaşamak Adına Hayatı
Bazen Kaçıp Gitmektir
Hayatla Kaderi Birleştirmektir
Teslim Olup Kaybetmektir '''MÜCADELENİ'''.....
 

yarensin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
978
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Can bedende yük olur muydu cânân olmasa; ya cânân cisminde can içreyken gayrı can olmasa?!..
NEDE GÜZEL DERLEME OLMUŞ BÖYLE ELLERİNE SAĞLIK...
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
laloldum.jpg


Gece oldugunda seni aydinlatan hilal oldum.
Uykuya daldiginda rüyanda gördügün hayal oldum.

laloldumSana yakin olayim diye, damarlarinda dolasan kan oldum;
bir hâl oldum sana kavusayim diye,
hamal oldum seni tasiyayim diye,
ve saçlarina dokunayim diye, tenini oksayan rüzgar oldum.

Lâl oldum...

Mum gibi eriyip aktiginda seni saran alev oldum.
Kisin soguk ayazlarinda seni koruyan duvar oldum.

Yazin sicak günlerinde, hastalanmayasin diye, gölgen olan bulut oldum.
Hayat oldum yasayasin diye,
nefes oldum soluklanasin diye,
ve beni unutmayasin diye, benligine kazinan isim oldum.

Lâl oldum...

Gök yüzüne bakip bir dilek tuttugunda kayan yildiz oldum.
Siginacak gölge aradiginda, iri cüsseli bir mese oldum.

Susuzlugunu gideresin diye, sokak basinda çesme oldum.
Soru oldum cevabini arayasin diye,
tasa oldum düsünesin diye,
ve hislerini yazasin diye, kalem oldum kagit oldum.

Lâl oldum...

Hüzünlenip agladiginda akan gözyasin oldum.
Gülümsediginde etrafinda uçusan pervane oldum.

Mest olasin diye, kulaklarinda yankilanan nagme oldum.
Kitap oldum okuyasin diye,
çiçek oldum koklayasin diye,
ve sevdigimi söylemeden bilesin diye, agzi kilitli,
lâl oldum...

Ahmet Arslan​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Yağmurlarla ağlıyor yalnızlığına…
Yokuşlarda yoruldu yüreği…
Melal akşamlarda hüzün içiyor…
Araf yollarda avare yürüyor yıllardır...
İkilemlerle ilerliyor Kaf dağının ardındaki sevgiliye kavuşmak için…
Arıyor ağlıyor, ağlıyor arıyor… Savruk sinesinden sarı sonbahar
dökülüyor toprağa… Hicran damlıyor ümit bulutlarından… Acı çiçekler açıyor avuçlarında…

Yıllar yüreğinde yırtık bırakarak yol alıyor… Ne kışta, ne yazda…
İlk ve sonbaharı soluyor seherlerde… Sevinçlerine çiğ yağdı, kırağı kırdı çiçeklerini… Baharlar bekliyor bağrı, uzak iklimlerden esen meltemlerle serinlemek istiyor …

yusufSelim kalple sabır ağacına dayanıp şükretmek diliyor…
Kalp toprağına düşecek hikmet meyveleri bekliyor o ağacın altında… Sevgiye dost olmuşken sevgili gelmese de olur… Şefkat yoksunu aşk
kalp doyurmuyor, neylesin sönük sözleri…

Serap sevgiler, firak acılar demek…
“ Bütün firaklardan gelen feryatlar aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanıdır” Evet, aşk vardır; bekaya… Bekaya bakar kalp,
değişmeyen daimi güzele meftun…

Ağlama gönül, neyle yesin gidip kaybolanları…
Araf yollar, avare yıllar biter bir gün… Yıkanmış yürekle yürürsün aklın aydınlattığı yolda… Vuslat içer şifa sadır… Sen her şeye yakın, her şey sana yakın… Uzak uzaktır sana… Anlamamak ve anlaşılmamak yoktur artık…

Küllerin kâinata savrulmuştur, kâinatsa kalbinde kayıp…
Yağmurlar yine yağar ıslatmaz, rüzgârlar yine eser savurmaz…
Savruk değilsindir, kök salmışsındır kâinatın kalbine… Yine yürürsün yollarda dönüp de arkana bakmadan… Arafta avare değilsindir, yaranını bulmuşsundur; Ya Rahman… Ya Rahim… Ya cemil… Ya Vedud…

Rahmet seni ebede namzet etmişken, neyle yesin geride kalanları… Yunus yüreğinle “kalanlara selam olsun” der yürürsün… Kör kuyularda korunmuş, arınarak yükselmişsindir Azizliğe… Kuyudaki yalnız Yusuf değilsindir, kardeşlerin sevgiyle sarmış, Yakubi şefkat kuşatmıştır… Zirve dekeyken aziz bir terk edişle terk edersin dünya züleyhasını: “teveffeni müslimen.”

Hayata veda ederken geride Yusufi bir kıssa bırakmak, yokuşlarda yağmurlarla ağlamaya değer… Bedelsiz değildir esir pazarında satılmak, Azizlik esirlikten geçer.

Aşkı bilmez Züleyha, Yakubi şefkati anlamaz… Ağlarsan Yakubi ağla… Seveceksen İbrahimi sev, “La uhubbil afilin” de…

Hikmet yağmurlar yağıyorsa selim kalbine “Selam” sana dosttur, Rahmet yaran… Kuyularda yalnızsan korkma, kıssan yazılıyordur kıyamete kadar okunmak için… Yüzünden okunur Yusuf yüreğin… Yazman için güzel sabrı şükürle süsle ve hayata Yusufi imzanı at: “teveffeni müslimen”

Hüseyin Eren
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Aynalarda seni hissediyorum,
Hayal ırmağının çağıltısında
Umutların mecnun parıltısında
Rüyalarda seni hissediyorum...

Ey dost en güzelin nakışındasın,
Nurun karanlığa akışındasın,
Bir denizin sehla bakışındasın
Dalgalarda seni hissediyorum...

Şuledar eyleyip sundun elini,
Tayfuna çevirdin sevda yelini,
Tutuşturdun yüreğimin külünü,
Neva larda seni hissediyorum...

Yürürken gecenin kalbine doğru,
Gönlümden beynime vuruyor ağrı,
Yalnızlık bir çöldür, ayrılık uğru,
Tenhalarda seni hissediyorum...

Akşamın renginde ay ışığında,
Bir gül yaprağının kırışığında,
Bulutta, yağmurda, gökkuşağında,
Semalarda seni hissediyorum...

Hüzün gözlerinden ruhuma düşer,
İçim acılarla yoğrulur pişer,
Ey hicran yıldızı ahsen-i beşer,
Dualarda seni hissediyorum…

Nurullah Genç
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
suskunluğumun sebebi işte ...
olmayınca olmuyor , kimse yüzümü güldüremiyor ...
sıkıntılar felaha ermiyor , kalp acıyor , yüreğimde tarifi imkansız bir sızı beliriyor , anlatmak istiyorum olmuyor , kimse beni anlamıyor ,
Bir RABB ' im biliyor ve Yalnız "O" yardım ediyor ...
Yalnız SANA AŞIĞIM ben , yolundan ayırma kalplerimizi ,
kaybetirrme neolur sana gelen izlerimizi ...
Kapındayız yine ve her zaman ...
Sar artık ne olur yaralı yüreklerimizi ...

Diri tut senden uzakta yaşamaya bile tahammül edemeyen kalplerimizi ...
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Ey Kırgınlığıma Şahit Gece...


susmuş gemilerin çekildiği sakin limanlardan biriyim,

vakit gece….

İçimde fırtınalar kopar, suretimde sükûnet var.

Ey üzerime çöreklenen yalnızlık, konuş benimle

ey kırgınlığıma şahit gece,

dua dua dokuyayım seni -beklerken şafağı-.

Ey rahmetinin kuytusuna saklandığım yar,

teselli ver, şefkatinle dokun yüreğime,

mevsim-i sükût olsun hayatım ama

susmak yakışsın bana, vesile olsun duaya.

Beklemek yakmasın içimi bu kadar.



susmuş gemilerin çekildiği sakin limanlardan biriyim,

vakit şafak…

az sonra yakamozlar raks edecek gönül denizimde,

az sonra gün ağaracak,

az sonra telaşım başlayacak,

herkes uyanacak uykusundan,

herkes ölüm yalnızlığına bürünecek yeniden,

kimse fark etmeyecek ölümü,

kimse bilmeyecek yavaşça öldüğünü

ve kimse ağlamayacak ölenlerin ardından,

sessizce,

duayla….

-alıntı-
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
97627052zv9mq3.png


Soru yok artık benden yana, benden sana
Nedenleri silip attım içimde/n
Merak etme
Bitti işte


Son kez hesap/laşma zamanı şimdi
Ve istiyorum benden aldıklarını geri


İlkin Gözlerimi geri ver yüreğinden
Çıkar onları kurabileceğin her hayalden
Düşlerinden, düşüncelerinden
Çıkar işte aklına gelebilecek her yerden
Görme onunla hiçbir şeyi
Bakma onunla hiçbir yere
Hadi çıkar gözlerimi gözlerinden
Ve onları bana geri ver
Sakındığım her kötülükten, her sözden, her gözden
Göz değmemiş gözlerimi bana geri ver


Özgürlüğüm
Şimdi sıra onda
Benden ödünç ç/aldığın özgürlüğümü geri ver
Kopar bu esaret prangasını benden
Ve kurtar özgürlüğümü senden
Çek ellerini özgürce kurduğum her düşten, her hayalden
Özgürce seslendiğim bazen
"Kuşlar sizin kadar hür olmaktı hayalim" diye terennüm ettiğim
Bazen hürlükte kuşları bile geçtiğim
Özgürlüğümü bana geri ver
Hür bırak özgürlüğümü, sen zincirinden


Ve Hüznüm
Dur sakın ilişme ona, saklayamazsın benden
O bir parçadır benden, candan, tenden
Hüzün asla değil senden
Katma onu ne aşına, ne gözyaşına
Uzak durabildiğin kadar uzak dur Hüznümden
Alma iki dudağının bile arasına
Demeyeceğim Hüznümü bana geri ver
Ki alamayacağın tek şey o zaten


Gözyaşım
Hüznüme eş, hüznümle kardeş her dem
O da alamayacağım tek şeydir senden
Aktı gitti bir kere fütursuzca gözlerden
Geri almak ne mümkün zaten
Onlar şimdi sende
Saklı tutabildiğin kadar saklı tut gönül kasende
Bak ve akıtmaya çalış sende,
Tabi akıtabildiğince
...


Bitti işte hesap benden yana,
En başında da dedim ya


Soru yok artık benden yana, benden sana
Nedenleri silip attım içimde/n
Merak etme
Bitirdim işte

Hesaplaştık evvela
Ve şimdi elveda

Selametle
Selam et...



- HüzüN SeLi -



[VIDEO]http://dl2.musicwebtown.com/huzunlusehide/playlists/225997/2081223.mp3[/VIDEO]
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
99151270.jpg


Huzur gülmede sanırlar bilmezler huzurun gözyaşlarının ardında olduğunu

Huzur eğlenmede , olduğunu sanırlar bilmezler huzurun gamda kederde olduğunu

Tecrübe,olgunluk, anlayış ve sabır huzurun çekirdeğidir.

Gülerken ağlamak ağlarken gülebilmek yeteneği huzurun en iyi tanımıdır.

Huzuru , kalıcı huzuru gerçek tevhide ve tevhide olan teslimiyette aramak gerek

Mutluluğun kaynağını ve akışkanlığını Allaha teslimiyette aramak gerek

Huzuru kaf dağının ardında değil sana şah damrından yakın olanda aman gerek

Huzuru parada ,pulda, makamda, şöhrette değil Allaha kullukta aramak gerek

Gülü bülbülde bülbülü gülde görene huzuru anlatmaya ne gerek

Bülbülün sesindeki şükrü gülün kokusundaki secdeyi görene huzuru anlatmaya ne gerek

Bulutun içindeki yağmuru ve yağmurdaki hayatı görene huzuru anlatmaya ne gerek

Secdeyi kalple yapana, yaradılana kalple bakana huzuru anlatmaya ne gerek

Özünü benliğinde değil ol emrine kullukta arayana huzuru anlatmaya ne gerek

Kendine ve kainata Allahın isimleri ile bakıp o isimlere secde edene huzuru anlatmaya ne gerek

Desteği Allah olana, dostu Allah olana, övdüğü Allah olana, istediği Allah olana huzuru anlatmaya ne gerek

Kanaati azık yapa, çileyi lezzet yapan, sabrı rehber yapana huzuru anlatmaya ne gerek

İlmi kendine zırh yapana, şükrü ve duayı kendine silah yapana huzuru anlatmaya ne gerek

anlatılamaz olanı yaşayana huzuru anlatmaya ne gerek

imanı sahibine Rabbine verip kulluğu ile ona secde edene kranla ona yönelene huzuru anlatmaya ne gerek........

iktibas​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
....

Kaç baharı gerçek sanıp kandık söylesenize...

Kaçına "Nihayet" hasretle kucak açtık ve kaçında yanıldık...

Kaç kez ayaz vurmuş dallarımızda filizlerimiz söndü.

Yine de uslanmadık.

Yine geveze bir dosta sırlarımızı açar gibi açıldık yalancı bahara...

Yine yanıldık. Peşinden bastıran tipiyle ayıldık.

Ne yapalım ki, dalında patlamayı bekleyen bir tomurcuk gibi susamıştık ilk yaza... Kaç zaman olmuştu kendimizi güneşin kollarına bırakıp, ormanda yayılan kekik kokularıyla sarhoş olmayalı...

Tahmin ediyorduk, üzerimize katran rengi bir kafes gibi çöken bulutların ardında güneşin gülümsediğini...

Daha ilk ışınları deler delmez kafesi, açtık iştahla ruhumuzun pencerelerini...

Bahar öyle kolay gelmezdi aslında; biliyorduk; yanlış baharlarda az mı ayaz yemiştik.

Kaçımız mart güneşine aldanıp açılmış ve kara kafesin ağına düşmüştü yeniden...

Bahar, ilan-ı aşk mevsimiydi; astık aşklarımızı ilan panolarına, sevdalar yasakken daha...

Bahar, barışın mevsimiydi; müjdeledik barışı, silahlar konuşurken hâlâ...

Söyledik, ancak yazın söylenecekleri, güneş henüz toprağı ısıtmamışken... cemreler düşmemişken ilkyazın koynuna...

Yalanmış meğer bahar; daha vakti değilmiş, aşkın da barışın da...

Güneşe kananlar, yazı beklerken bahardan oldular; kesildi sesi soluğu, erken öten horozların...

İyisi mi itirafçı olalım; biliyorduk "İşte bahar" derken, ardından gelecek ayazı...

"Yalan bu çıkma" demişti temkinliler, tedbirliler, "çıkarken üstüne kalın bir şey al"anlar, "başına bir iş gelmesin"den ürkenler...

Ama bahar, olanca işvesiyle sokağa çağırıyordu.

Aşk, ilan panosuna asılmayı bekliyordu, barış bir kuş gagasında müjdelenmeyi...

"Erken mi geç mi" hesabına gelmezdi ikisi de... Peşlerine düşülmeli, ilan edilmeli, müjdelenmeliydiler.

Güneşi görür görmez seranada ve barış türkülerine başladık. Vakti gelmeden açıldık, geç kalmadan davranma telaşında...

Erkenmiş.

Kursağımızda kaldı bahar sevinçleri...

Erken öten horozlar, erken açmış çiçekler, erken doğmuş bebekler gibi kesildik, solduk, öldük.

Yine tedbirliler ulaşacak salimen yaza; biz yakalandık, zalim ayaza...

* * *


Ama itirafçı olsak da pişman olmadık.

Az da olsa ısındık hiç olmazsa... Vakitsiz de olsa söyledik, söylenmesi gerekeni...

"Bahar yalan mıymış gerçek mi" dinlemedik. Güneşin ilk dokunuşuyla haber verelim dedik, ardından gelecek müjdeyi...

Aşk için erkendi belki; barış henüz uzak...

...ama ikisi de gelecekti nasılsa sonunda...

Hep bildik ki, habercisidir yalancı bahar, sahicisinin...

Bazen vaat, hediyeden de kıymetlidir.

Kesilmeyi göze alıp erken ötmek yeğdir çoğu zaman, susup doğru zamanı kollamaktan...

Sonunda olan yalana kananlara olur, onlar müjdeledikleri şeyi göremeden giderler.

Lakin çoğu buna gönüllüdür.

Güneşe en erken onlar dokunmuşlardır, elbet en erken yanan onlar olacaktır.

Belki "İkinci Bahar"ı yaşayanlar bilir kıymetlerini...

iktibas
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
77992565cb8.jpg



Suya anlat derler derdini
gördüğün kötü rüyayı suya anlat
anlat ki, akıp gitsin suyla
su dinlesin
aksın
gitsin
bitsin
...​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
paradisehell679717376ot8.jpg


Kalp ağrısı...

O derin, avuçları kanatan sızı...

Kırmamak adına kırılmak defalarca, bölünmek bin parçaya, dağılmak, savrulmak gecenin en siyahına...
Gül kokusu alayım derken, dikenleri avuçlamak ve acıya rağmen, avuçlarının arasına almak defalarca, defalarca...
Gitmek belki kurtuluş ama kalmak yaraya tuz basarcasına...

Sevginin destanını yazabilecekken yüreğin, bir tatlı söze hasret kalmak, yapayalnız bir başına, kalabalıklar ortasında...

Ve en acısı vefasızlıktır...

Hani bakıp ta görmeyen, duyup ta bilmeyen, bilip te hissedemeyen vefasızlar, vefasızlıklar...

Sevmeyi öğretemedim...

Sevginin dilde değil kalpte olduğunu ve emek istediğini...
Küçük bir fidan gibi suya, güneşe ihtiyacı olduğunu...
İlgilenilmezse kuruyup yok olduğunu...

Beceremedim...

Öğretemedim...

Hatırlanmak ne kadar güzelse, unutulmak ta bir o kadar acıdır...

Hatırlanmak doğumgününde bir demet çiçek ya da cep telefonuna gelen bir kutlama mesajı değildir...

Hatırlanmak eski bir arkadaşa rastladığında akla düşmek değildir...

Hatırlanmak zorda kalıp bir dost sesi aradığında anımsanmak ta değildir...

Hatırlanmak hiç unutmamaktır, unutamamaktır...

Bir bahane beklememektir seni seviyorum demek için...

Ya da ayrı kalmak değildir özlemek için...

İyi ki varsın diyebilmektir ta yürekten gelerek...

Sevgi kadir kıymet bilmektir, vefadır, emektir...

Ve sevgi geç olmadan gerçekleri görmektir...

İş işten geçtikten sonra dökülen gözyaşı değildir sevgi...

Ardından binlerce keşkeler sıralamak değildir...

Dönse diye beklemek değil...
Gitme diyebilmektir...


Bunlar için yürek ister...

Kocaman sevgi dolu bir yürek...

Her insana vermiş Mevlâm, lakin herkes o yüreği kendi besleyip, büyütse gerek...

Severek, sevilerek...

En önemlisi emek vererek...



En içten sevgilerle, yüreğini sevgiyle büyütenlere...

VUSLAT​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
c6a1baba9f35ecd141bc27dxm4.jpg


Susmak acizlikten midir ya da gitmek çaresizlikten mi...

Kalp kırmamak adına ve çoğu zaman kırılmak pahasına susmak...
Kalbinin çığlıklarını boğazına düğüm düğüm bağlayıp susmak...
Geceler boyu için için ağlayıp susmak... Konuşarak, belki farklı cümleler kurarak susmak...
Duyulmayan çığlıkların kara zindanlarında, müebbet hapse mahkum etmek yüreği... Yalnızlığın zehrini yudum yudum içmek ve kendine yaşarken kefen biçmek...

Gitmek uzaklara...
En yakınlarına uzak olmak...
Canın bildiklerine can olamamak...
Canım dediklerine sesini duyuramamak... Ardında, yüzünde sahte gülüşlerle dolaşan bir beden bırakıp, toplayıp yüreğini kanat açmak sonsuzluğa...
Belki bir gün çözülür dilim ve gönül kuşu döner yuvaya...
Kim bilir...

VUSLAT​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt