Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yıdızlar dökülecek dağlar yürütülecek (3 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Kıyamet gününde ilk görülecek olan dâvâ

Kıyamet gününde ilk görülecek olan dâvâ

Allah’a ortak koşma günahından sonra en büyük günah, adam öldürmektir. Allah Teâlâ’nın en güzel surette yarattığı ve kâinattaki her şeyi hizmetine verdiği insana haksız yere kıymaktır.

İslam’a göre herkes yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkı insana yüce Allah vermiştir, insanı bu haktan mahrum etmeye, Allah’tan başka hiç kimse yetkili değildir. Bunun için başkasını haksız yere öldüren kimse büyük günah işlemiş olur. Çünkü Allah Teâlâ: “Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın.” (İsra, 33) buyurmuştur.
Haklı bir sebep olmadan başkasını öldürmek dinimize göre insanlık suçudur. Bir insanı öldürmek, bütün insanları öldürmek gibi günahtır.
Kıyamet günü insanlar dünyada yaptıklarının hesabını verirken ilk önce bu suçtan sorgulanacaklardır. Bunu Peygamberimiz haber vermişler, şöyle buyurmuşlardır:
“Kıyamet gününde insanlar arasında ilk görülecek dava kan davasıdır.” (Buhari, Rikak, 48; Müslim, Kasame,8)
Bir insanın başkasını öldürmesi büyük günah olduğu gibi, kendi canına kıyması yani intihar etmesi de aynı derecede büyük günahtır.
Peygamberimiz buyuruyor:
“Kim ki keskin bir âletle kendini öldürürse, bu kimse cehennem ateşinde o âletle azab olunur.” (Buhari, Cenaiz, 84)
İnsan dünyada çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşabilir. Ancak karşılaştığı sıkıntılara sabrederek onlardan kurtulmaya çalışması ve Allah’a sığınarak O’ndan yardım dilemesi gerekir. Yoksa düştüğü bunalımdan kurtulmak için canına kıyması ve böylece kurtulacağını sanması yanlıştır. Çünkü Peygamberimiz, ölüm ile yaşlılıktan başka her derdin bir çaresi olduğunu bildirmiştir. Yeterki insan, içine düştüğü sıkıntıdan kurtulmak için moralini bozmadan ve ümidini yitirmeden çaresini arasın.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Cennete yaklaşmak

Cennete yaklaşmak

Azîz ve Celîl olan Allâhu Teâlâ Cennet’e buyurdu ki: "Sen benim rahmetimin tecellî ettiği yersin. Ben kullarımdan rahmet etmek dilediğim kimselere seninle rahmetimi izhâr ederim"

Ebû Hüreyre radiya’llâhu anh’den rivâyete göre Nebî salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Cennet’le Cehennem biribirleriyle cenkleştiler.
Şöyle ki:
Cehennem "Ben kibirli ve zorlu kimselere tahsîs olundum", dedi. Cennet de:
"Bana ne oldu ki, bana nâsın yalnız zayıf ve sakat kısmı dâhil olur", dedi.
Azîz ve Celîl olan Allâhu Teâlâ Cennet’e buyurdu ki:
"Sen benim rahmetim(in tecellî ettiği yer)sin. Ben kullarımdan rahmet etmek dilediğim kimselere seninle rahmetimi izhâr ederim".
Cehennem’e de dedi ki:
"Şüphesiz ki, sen de azâbım(ın makarri)sin; kullarımdan azâb etmek istediğim kimselere seninle azâb ederim".
Cennet’le Cehennem’den her ikisi için dolmak hakkı vardır. Fakat Cehennem dolmak bilmez. En sonu Allah ona kudret ayağını basar, (kahr ve tezlîl eder) O da: "Yetişir, yetişir, yetişir", der.
İşte o zaman Cehennem dolar ve cehennemdekiler birbirlerine karışıp toplanır.
(Cehennem’e tıka basa doldurulmakla) Azîz ve Celîl olan Allâhu Teâlâ halktan hiç bir kimseye zulm etmez.
Cennet’e gelince (onda boş yer kalmaz); Allâhu Teâlâ (Cennet’in boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım halk (melekler) yaratır (bunları iskân eder).

www.yenimesaj.com.tr
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
ölmeden evvel ölünüz diyor resullullah...

Hmmm...Ben de şöyle tarif ediyordum kendimi :

"Rolünü ve ödülünü sonuna kadar hak eden yetenekli bir ölü taklitçisiyim".
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Konuyu açan arkadaş,

Şimdi kara delikler bir teori ve sanıyorum da ıspatlandı.

Kara delik denen şey şu : Elinizde islenmiş bir küre olduğunu düşünün.Kara.
Arkasına da ışık koyduk...Bakıyoruz ışığı görmek için...Kürenin gezinden kurtulduğu an ışığı görebiliriz değil mi?

Çünkü ışık doğrusal yol alır.Ama bu eğer bir kara delikse bakın ne olur?

Gezinden hiç bir şey kurtulmaz .Işık ne ki?

Yakınından seyreden ışık doğrusal yol izlemez.Işık bu noktada hepimizin ezberini bozarak sanki lavobonun içine dökülen su gibi eğri bir yol izler ...

Kara delikler kütlesi olan yoğunluğu olan, herşeyi yutarlar.
Öyleki onlardan ışık bile kurtulamaz.Yanından geçen ışık eğrilir ve içine çekilir.

Ya bir cisme kara deliğin içinde ne oluyor?Onu bilmiyoruz...
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
1920 li yıllarda önceleri deli saçması olarak düşünülen "Big Bang" adlı bir teorinin ıspatının Hubble tarafından yapılarak evrenin yaratılışı ve yapısına dair ilk bilgiler geldi.

Bu teoriye göre evren devamlı büyüyen bir balon gibi genişlemekte.
Şimdi bilim : "Evren tek bir noktadan patladı ve şu an şişerek büyüyor.Bunun devamı nasıl olacaktır?" sorusuna yanıt aramaktadır.

Bunun için kritik madde yoğunluğunu araştırmaktalar.O maddeyi bulurlarsa evrenin kaderinin ne olacağını da bilecekler.

Bu şu demek:

Kritik yoğunluğu bulurlarsa evren tıpkı açılmış yay misali tekrar geri kendi üstüne kapanacak.Burada kritik yoğunluk önemlidir.
Çünkü kritik yoğunluk bulunamazsa açılan yayı geri kapayacak kuvvet de bulunmamış olacak ve yay(Evren) genişlemeye devam edecek.

Yok eğer kritik yoğunluk bulunursa bu evreni kendi üzerine çağıracak.

Tıpkı bir yoyo gibi...

Fakat bu kritik yoğunluk henüz keşfedilmedi.
Diye biliyorum.Belki de keşfedildi.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Konuyu açan arkadaş,

Şimdi kara delikler bir teori ve sanıyorum da ıspatlandı.

Kara delik denen şey şu : Elinizde islenmiş bir küre olduğunu düşünün.Kara.
Arkasına da ışık koyduk...Bakıyoruz ışığı görmek için...Kürenin gezinden kurtulduğu an ışığı görebiliriz değil mi?

Çünkü ışık doğrusal yol alır.Ama bu eğer bir kara delikse bakın ne olur?

Gezinden hiç bir şey kurtulmaz .Işık ne ki?

Yakınından seyreden ışık doğrusal yol izlemez.Işık bu noktada hepimizin ezberini bozarak sanki lavobonun içine dökülen su gibi eğri bir yol izler ...

Kara delikler kütlesi olan yoğunluğu olan, herşeyi yutarlar.
Öyleki onlardan ışık bile kurtulamaz.Yanından geçen ışık eğrilir ve içine çekilir.

Ya bir cisme kara deliğin içinde ne oluyor?Onu bilmiyoruz...



İsrafil (as) biliyorsunuzdur.Sura üfler (bor şeklinde bir şey). delikler değil. deliktir. ayrıca sellerin, depremlerin ve diğer felaketlerin çoğalması de kıyamet alametlerindendir. yani tam anlamıda o Sura yaklaşmamızdır. Ona yaklaştıkça da (içine çekiyor ya) diğer felaketler meydana gelecektir. çünkü kıyamet ordan başlanacaktır. çok korkuç olaylar olacaktır. mesela sular yanacaktır. dağlar da yürüyecektir. Bunu Kitabımız Kuranı Kerimden öğreniyoruz, Peygamberimiz (sav) bunu haber verdi.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
1920 li yıllarda önceleri deli saçması olarak düşünülen "Big Bang" adlı bir teorinin ıspatının Hubble tarafından yapılarak evrenin yaratılışı ve yapısına dair ilk bilgiler geldi.

Bu teoriye göre evren devamlı büyüyen bir balon gibi genişlemekte.
Şimdi bilim : "Evren tek bir noktadan patladı ve şu an şişerek büyüyor.Bunun devamı nasıl olacaktır?" sorusuna yanıt aramaktadır.

Bunun için kritik madde yoğunluğunu araştırmaktalar.O maddeyi bulurlarsa evrenin kaderinin ne olacağını da bilecekler.

Bu şu demek:

Kritik yoğunluğu bulurlarsa evren tıpkı açılmış yay misali tekrar geri kendi üstüne kapanacak.Burada kritik yoğunluk önemlidir.
Çünkü kritik yoğunluk bulunamazsa açılan yayı geri kapayacak kuvvet de bulunmamış olacak ve yay(Evren) genişlemeye devam edecek.

Yok eğer kritik yoğunluk bulunursa bu evreni kendi üzerine çağıracak.

Tıpkı bir yoyo gibi...

Fakat bu kritik yoğunluk henüz keşfedilmedi.
Diye biliyorum.Belki de keşfedildi.

materyalisler madde ötesini göremez. büyük patlamanın meydana gelmesi. fizik kanunlarına göre bir güç cismi etkiledikten sonra cisimdeki haller değişimeye başlıoyor. yani bir gücün olması esas.

batılılar Tarih boyu Müslümanlardan ilim transfer etmişlerdir. bu konuyu neden açıyorum ,çünkü nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilen bir insanla bilmeyen bir değildir. kendinden habersiz. kendini bir maymun kuzeni olarak görüyor. daha ne anlatacak. onun hayatı dünya hayatıdır, sonra da toprakta çürümektir.
mesela insanı ele almışlar çözememişler. zamanı de .evreni de. tabiidir.
bütün cisimler atomlardan oluşur. atomlar ise. elektron, proton ,nütron gibi nüve etrafında dönen parçacıklardan meydana geliyor. bu parçacıklar akıl almaz hızıyla sürekli dönmektedirler. (nedenini çüzememişler /perpettum mobile /ebedi çalışan motor icat etmeye çalışmışlar. ama "dönüş" ün sırrına varamamışlar. o parçacıkların dönüşü zamandır. zamanın görünümü de mekandır. bu parçacıkların dönmesi Allahü Tealanın tecellisindendir. tecelli durursa alem mahvolur. nüve etrafında dönerken. + ve -lu parçacıklar bileşip, iki + ve iki- arasinda ise itişime oluşur. böylece maddellerdeki boşluklar (bu arada kusura bakmayın, ben fiziği Türkçe olarak okumadığım için terim eksikliği olabilir) meydana gelir. atom zinciri yani. işte dünya böyle "boş" bişeydir. boşluklardan meydana gelmiştir.
şimdi evrenle ilgili. evrenin genişlemesi olayının nedeni Allahü Tealanın sürekli tecelli etmesidir. /"O her an başka bir tecellidedir". (Rahman süresi)
tecelliyi durdurursa u alem bir yüksüğe sığar çünkü aradaki boşluklar yok olacaktır. "dönüş" yok olacaktır.
cebir, fizik gibi bilimlerde de. yanılma % vardır. şu olsa bu olsa diyorlar ya. daha bilmedikleri, keşfetmedikleri bir sürü şeyler var.
birinin yazdığı teori öbürününkini yanlış gösterbiliyo. bunlar yıllar sürecektir.
o zamana kadar da Sura gelinmiş olur. artık "müşahade" kalır, teorilere gerek kalmaz. :)
zamanımız zaten Ahirzamandır. ahirin ahiridir.
Allah yardımcımız olsun. dinü imandan ayırmasın

(bu arada ben asla cebir, fiziğe karşı değilim. yanlış teoriler dar görüşlü adamların kusurudur).

Yunus sen bu dünyaya niye geldin
Gece gündüz Hakkı zirkretsin dilin
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hmmm...Ben de şöyle tarif ediyordum kendimi :

"Rolünü ve ödülünü sonuna kadar hak eden yetenekli bir ölü taklitçisiyim".


ölüm ve hayat, Hak Tealanın Mumit ve Hay isimlerin tecellisindendir.
ölüm yok olmak değildir. baki aleme, gerçek hayata açılan kapıdır.
Kuranda "emvatun ğayru ahya"/ "ölüdürler diri değiler." diye bir ayet var. yani Hayyın zikrinden geri kalanlar. yeryüzünde yürüyor olsa da. diri sayılmazlar.
bilakis "Allah yolunda ölenlere ölü demeyin, onlar diridirler fakat akıllarınız ermez." (Bakara)
ölmeden evvel ölmek ,ölümden sonraki hayatı görüyor gibi yaşamaktır. Kurandan en çok feyiz alabilenler de onlardır. "o öyle bir Kitabtır ki kendisinde hiç bir şüphe yoktur. Takva sahibleri için yol gösterendir. Onlar ki gaybe inanıp namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Sana indirilene ve Senden önce indirilenlere inanırlar. ahirete de kesinlikle/ yakinen inanırlar.
İşte onlar ,Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve felaha erenler işte onlardır"( Bakara)
Allah bizleri de bu zümreden eylesin!
yoksa dünya ekim yeridir, ahiret ise mahsul yerdir. "dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi çalış hemen ölecekmiş gibi ibadet et" diyor Hz.Ömer.

Rabbena bize bu dünyada da ahirette de iyilikler ver ,bizi ateş azabından koru.
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Kainatta 4 kuvvet türüne rastlanılmıştır.

1-Nükleer kuvvet,(protonları nötronları bir arada tutar)
2-Kütle çekim kuvveti,(yer çekimi)
3-Elektromagnetik kuvvet,(+- çekimi)
4-Zayıf kuvvet.(kararsız atomlarda)

Tuhaf olan,şaşırtıcı olan şey,

4 büyük melek var değilmi ?: Cebrail,İsrafil, Mikail, Azrail.

"Melek" kelime anlamı ise "kuvvet" tir... :)

Ben fizikciyimde ondan biliyom bunnarı :)
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
tabi ki meleklerin de vazifeleri vardır. hatta insan öldüğü zaman sanki yerle gök bir olmuş gibi bir basınç duymakatdır. zaten kabz kelimesinin anlamı de budur. Azrail de ruhu kabzediyor ya.
ancak melekler dünyası metafizik dünyadır. gözlerle görülmeyendir.
Bu eren de içindeki tüm cisimlerle, her cisim Allahı zikreden birer ayettir. yaradılış manası budur. o düzen, nizam hep bunu haykırmaktadır.
yerde ve göktekiler Allahı zikrederler. ya biz ?
Allahü Teala ikaz ediyor insanoğlunu , yaradılış bakımından bizden daha üstün olan gökleri yarattığını söylüyor. sizi mi yaratmak daha zor yoksa bu evreni mi diyor.
ademoğlu neki bu evren yanında. kalıbı bakımından bir karınca kadardır
ama gönül dünyası bakımından bir evrendir. keşke Allahın bize bu kadar büyük bir nimeti ihasn ettiğini unutmayıp aslımız olan ruhumuzu de ihmal etmesek.
sadece bir toprak yığını olarak yaşamasak.

Hz.Mevlana şöyle bir hikaye anlatır.
bir tüccarın bülbülü varmış. altın kafeste yaşıyormuş. karnı her zaman tokmuş ama nedense hiç ötmüyormuş. tüccar da buna üzülüyormuş. neden ötmüyorsun bülbülüm diyormuş. o da "hasret çekiyorum, burası vatanım değil" diyor. bir gün yolculuğa çıkarken, bir ihtiyacın var mı diye sormuş bülbüle,
bülbül de falan bahçede kardeşim var, ona selamımı söyle demiş. tama demiş tüccar. bulmuş o kardeşini selamını ulaştırmış. kuş da bayılıp düşmüş.tüccar onu ölmüş zannetmiş. toprağa gömmek istediği zaman ,kuş elinden fırlamış göklere uçmuş. eve dönünce olanları bülbüle anlatmış. bülbül de bayılıp düşmüş. onu da ölmüş zannetmişler, ama o da ellerinden kurtulup hürriyete kavuşmuş. asıl vatanına uşmuş. diyor ki Hz. Mevlana (ks) :" ey oğul ,sen de öl ,kurtul, çamurdan olan bu kafesi yırt ve uç , canın doruğuna doğru uç". "ölmeden önce ölünüz" bu demektir.
ruh da Allahı zikirle hürriyete kavuşur. gönül ufkunda uçar.
ruhun vatanı budur.gayrısından tatmin olmaz." kalbler sadece Allah zirkriyle mütmain olur". onun için denilmiştir "nefsini /kendini bilen Rabbini bilir.
Allahü Tealanın sevgi nazarıyla baktığı her yer cennete döner. "ey, mütmain olan nefis, benim kullarımın arasına gir, cennetime gir".
Bunun için gelmişiz aleme , bu kulluğu yaşamak için. Allah ihlaslı kullarından eylesin. Cemalinden mahrum bırakmasın.
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Hz. Mevlana (ks) :" ey oğul ,sen de öl ,kurtul, çamurdan olan bu kafesi yırt ve uç , canın doruğuna doğru uç". "ölmeden önce ölünüz" bu demektir.

:)

Yüreğimden gecen bu duygu ,sevi,heyecan nasıl anlatılır?
Ne diye naralansam?

Allah!

Allah razı olsun.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hz. Mevlana (ks) :" ey oğul ,sen de öl ,kurtul, çamurdan olan bu kafesi yırt ve uç , canın doruğuna doğru uç". "ölmeden önce ölünüz" bu demektir.

:)

Yüreğimden gecen bu duygu ,sevi,heyecan nasıl anlatılır?
Ne diye naralansam?

Allah!

Allah razı olsun.

Sizden de Allah razı olsun. duygular anlatılmıyor. yaşanıyor ancak. Allah aşkının tadına varanlar, ben hep bunu aramıştım, evet bunu der.
Yunus Emre gibi arifler dile getirebilmişler.

Severim ben seni candan içerü
Yolum vardır bu erkândan içerü

Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içerü

Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içerü

Beni benden alana ermez elim
Kim kadem basa Sultandan içerü

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman'dan içerü

Tecelliden nâsib erdi kimine
Kiminin maksûdu bundan içerü

Senin aşkın beni benden aluptur
Ne şirin derd bu dermandan içerü

Miskin Yunus gözü tuş oldu sana
Kapunda bir kuldur senden içerü
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
"bize de bu duyguları ancak dilenmek kalır Allahtan."

Razı olsun.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Rabbın kim? Dinin ne? Kitabın ne? Peygamberin kim? Kıblen neresi?...

Rabbın kim? Dinin ne? Kitabın ne? Peygamberin kim? Kıblen neresi?...

Allah’tan gelip O’na yolculuk halinde olan insan, bu dünya hayatını müteakip ebedi ahiret hayatını yaşayacak… Kabir alemi, sırat, mizan, hesab ve haşrın sonunda ebedi kurtuluş veya ebedi azab… Cennet ve cemalullahı müşahade veya cehennem ve Haktan ebedi mahrumiyet...
İşte ahiretteki sonucu, felahı veya azabı, kabre konulduğumuzda Münker ve Nekir denen sorgu sual meleklerinin sorularına vereceğimiz cevaplar belirleyecektir. Şüphesiz dünya hayatındaki imanî eğilimlerimiz, amelî davranışlarımız ve yönelişlerimiz bu soruları cevaplandırmamızda esas belirleyici olacaktır.
Kabre bırakıldığımız anda hocanın verdiği “telkin”de bu soruların cevapları var. Peygamberimizin beyanı ile ölü telkini duyar ancak mezarın başındakiler ölüyü duyamaz. Telkini duyabilmek de hayatı istikamet üzere sürdürebilmekle alakalı…
Rabbin kim?
Peygamberin kim?
Dinin ne?
Kitabın ne?
Kıblen neresi?
Kurtuluşa ereceklerin cevabı: “Rabbim Allah, dinim İslam, kitabım Kur’an, Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (sav), kıblem Kabe” olacaktır.
Rabbin kim?
Bu sualin doğru cevabını tevhid mensupları verecektir. “Rabbim Allah” diyeceklerdir. Teslis ve ikileme inancına saplanmışlar ve onları hak görenler, ehl–i kitabla amentüde ittifak edenler, papazın–hahamın ilahını benimsediklerinden “Rabbim Allah” diyemezler. Çünkü Allah, kendini başta İhlas Suresi olmak üzere Kur’an–ı Kerim’de, elçisi Hz. Muhammed (as)‘ın dilinde bizlere anlattı. İsimleri ve sıfatları ile tanıttı. Bunların dışındaki vasıflandırılmadan da münezzehtir. Haktan sonra bâtıla düşenler, hak ile bâtılı karıştıranlar, mürted olup dinden çıkanlar, münafık zümresine dahil olanlar o gün kaybedecektir.
Peygamberin kim?
Nur Dağı’nda vahye muhatap olduğu andan itibaren tüm insanlık için kurtuluş ve rahmet kaynağı Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. O’na inanmayanları, O’nu kabul etmeyenleri sırat köprüsünden geçirenler, Kelime–i Tevhidden Muhammed’ür Resulüllah’ı çıkartarak teslis ehline rahmet arayanlar, diyalog fitnesi ile takvimlerinde şehadet cümlesinden Hz. Muhammed (sav)’in ismini çıkaranların vay haline! Şefaat–i uzma’dan da mahrum kalacaklardır…
Dinin ne?
Bu soruya, “Dinim İslam” diyecek olanlar, “Allah katında ancak din İslam’dır”(Ali İmran: 191), “Kim İslam’dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz”(Ali İmran: 85) ve “Sizin için din olarak İslam’ı seçtim”(Maide: 3) diyen Kur’an’ın Sahibine gönül kulağı verenler ve inananlardır.
Bizi dünyada ve ahirette kurtaracak olan İslam’dır. İslam, kitabı Kur’an, peygamberi Hz. Muhammed (sav), Rabbi Allah olan dindir.
Kitabın Ne?
Bu soruya, Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenler, bazı ayetlerinin tarihsel olduğunu bugün geçerli olmadığını söyleyenler, “Ilımlı Kur’an” icat edenler, yazdıkları meallerle Kur’an ayetlerinin açıklamalarına muharref İncil ve Tevrat’tan alıntılar koyanlar, İncil ile namaz kılmaya fetva verenler, papazın duasına amin diyenler “Kitabım Kur’an” diyemezler.
Doğru cevap: Kıblem Kâbe
“Yüzünü Mescid–i Haram’a çevir” emrini alan Peygamberimiz (sav) ashabı ile eda etmekte olduğu öğle namazının farzının son iki rekatını Kâbe’ye doğru yönelerek kıldı. Kim bundan sonra Kudüs’e dönerse, Kâbe yerine Vatikan’da, patrikhanede, Donn kilisesinde kıble ararsa ziyana uğrayacaktır. Donn kilisesi ile Ravza arasına köprü kuranlar Kabe’yi hatırlamayacaktır. “Hz. İbrahim de buluşalım” sloganıyla dinlerarası diyalog fitnesine bulaşanlar Hz. İbrahim makamının etrafında dolanarak tavaf(!) etmeye çalışıyorlar. Tavaf ancak Hz. İbrahim’in de Hz. Muhammed Mustafa’nın da, tüm nebi ve salihlerin de yaptığı gibi Kâbe’nin etrafında dolaşarak yapılır. Müminlerin Kâbesi Beytullahtır. Hacer’ül Evsed’i, Hatim’deki Hz. İsmail ve Hz. Hacer makamını içinde barındırır ve Makam–ı İbrahim de onun yakınındadır.
Bu zikredilen soruların cevapları çok mühimdir. Bunlara sağlam cevap verenler ardından gelen suallere de sağlam cevap vereceklerdir: Cennet haktır, Cehennem haktır, Mizan haktır, Hesap haktır…
Bize sorulacak daha pek çok sorular vardır. Öncelikle bu önemli ilk aşamayı kazanıp kazanmadığımıza bakalım…
Rabbim imanımızı korusun ve istikametten ayırmasın…
***
Mezara gömülen müslümanın başında, iyi hal sahibi bir kimsenin verdiği “telkin” şöyledir (mealen):
“Ey Abdullah! Ey filan oğlu! Hayatında inandığın ve devam ettiğin şekilde: Eşhedüenlâilaheillâllah ve eşhedü enne Muhammeden Resulüllah” şehadet kelimesini söyle. Şüphesiz Cennet haktır, mevcuttur. Cehennem haktır, öldükten sonra dirilmek haktır, kıyamet haktır, bundan şüphe yoktur. Yüce Allah kabirde olanları diriltip mahşer yerine toplayacaktır.
Sen hatırla ki, Allah’ın Rab olduğuna, dinin İslam olduğuna, Muhammed (sav)’in peygamber olduğuna, Kur’an’ın imam, Kâbe’nin kıble ve müminlerin kardeş olduğuna razı bulunmuş idin.
Ey Abdullah! De ki: Allah’tan başka ilah yoktur. De ki: Rabbim Allah’tır. Dinim İslam’dır. Peygamberim Muhammed (as)’dır. Ya Rabbi bu ölüyü yalnız bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın.

Abdullah Terzi,
Yeni Mesaj Gazetesi yazarı
 

cakamo

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
DÜZCE
selamunaleyküm;
allah cümlemizi kıyametin dehşetinden korusun allah razı olsun kardeşim.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Allah kullarını bağışlayandır

Allah kullarını bağışlayandır

Ebu Zerrin–il–Gıfari (ra), Rasulullah (sav)’ın Rabbinden rivayet ettiği hadisi kudside şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım, sizin aranızda da zulmü haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, Benim hidayette kıldıklarımdan başka hepiniz delalettesiniz. O halde benden hidayet isteyin ki size hidayet vereyim. Ey kullarım, benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız. Öyle ise benden yiyecek isteyin ki size yiyecek vereyim. Ey kullarım, Benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki size giyecek vereyim. Ey kullarım, siz gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben de bütün günahları affederim. Öyle ise benden af isteyin sizi affedeyim. Ey kullarım, siz bana zarar veremezsiniz ki zarar veresiniz. Yine siz bana fayda veremezsiniz ki fayda veresiniz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinlerinizin sizin aranızda en müttaki adamın kalbi gibi olsalar yine de mülkümde bir şey artmaz. Ey kullarım, evvel geçenleriniz sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz sizin aranızda en facir (iskankâr) adamın kalbi gibi olsalar, yine de mülkümden bir şey eksilmez.
Ey kullarım, evvel geçenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz bir yerde dursalar da benden isteseler, ben de her birinize istediklerini versem bu benim yanımdaki (hazinem)den bir şey eksiltmez. Ancak denize batırılan iğnenin eksilttiği gibi eksiltir. Ey kullarım, onlar sizin amellerinizdir. Sizin hesabınıza olanları ben zaptederim. Sonra onları size vereceğim. Kim hayır bulursa Allah’a hamdetsin. Kim de başka şey bulursa kendisinden başkasını kınamasın".

Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.
Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah Efendimiz (sav)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
"İnsanın eklemlerinden her biri için güneş doğan her günde bir sadaka gerekir. İki kimse arasında adil olman sadakadır. Bir kişiye hayvanına binerken yardım edip bindirmen veya eşyasını onun üzerine kaldırıvermen sadakadır. Kelime–i tayyibe (güzel söz, kelime–i tevhid) sadakadır. Namaz için attığın her adım için sadaka (sevabı) vardır. Eza veren şeyi yoldan kaldırman sadakadır".
Nevvas b. Sem’an (ra) Peygamber (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
"Birr, ahlâk güzeliğidir. Günah ise, nefisde iz bırakan ve insanların bilmesini sevmediği şeydir". Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.

www.yenimesaj.com.tr
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt