FARKLI AÇIDAN İSRAİL VE TÜRKİYE
İsrail’in durumuna, birde Fransız parlamentosuna yeni seçilen İstanbul doğumlu Yahudi Prof. Dr. Esther Benbassa’nın gözüyle bakalım.
28 Eylül 2011 tarihli Akşam Gazetesi’ne verdiği röportajdan iki nakil:
“-Arap Baharı sizce İsrail’deki dengeleri nasıl etkileyecek?
-Bence etkilemeye başladı zaten. İsrail de 50-60 senedir hiç sosyal hareket olmamıştır. İlk defa 300-400 bin kişi sokaklarda. Birçok entelektüel bu sosyal hareket başlamadan önce “Bizde de Arap ilkbaharının gelmesi lâzım, biz de bir Filistin devletinin kurulmasını istiyoruz” diye imza kampanyası başladı. Birkaç hafta sonra da sosyal hareket başladı. Şimdi tamamen sosyal bir hareket. Ama bence yoğurt, süt, kira parası yüzünden 300-400 bin kişi sokağa inmez! Bence bir süre sonra bu bir politik hareket olacak. Bu yeni politik oluşumda Filistin devletine bir hassasiyet de doğacak. Zaten İsrail basınından okuduğum kadarıyla, halkın büyük çoğunluğu bir Filistin devletinin kurulmasından yana.”
Yoğurt, süt, kira parası işin vesilesi. Mesele çürümüş siyonist sistemin artık insanları tedirgin ediyor olması, tatmin etmemesi… Aynı Kemalizm gibi. Anlaşılıyor ki, dünya sistemi her köşe, her bucakta yer ile yeksan oluncaya kadar bu hareketlilik durmayacak.
İkinci nakil:
"-Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?
-(…) en büyük sorunlardan biri İslâm’ın yeri. Her geldiğimde dinin, İslam’ın etkisinin daha fazla arttığını hissediyorum. Ben çocukken Taksim’de iftar çadırı hiç görmemiştim. Dinin etkisi giderek artıyor. Benim tek korkum Türkiye’nin Avrupa birliğine girmemesinin sonu, yüzünü Müslüman Doğu’ya dönmesi ve giderek daha da İslâm’ın etkisi altına girmesi.”
Korku hep aynı; İSLÂM’IN YERİ… Korkunun ecele faydası yok!