Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Türkiye de DARBE YAPAN Sorusturulamaz????????? (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
12 EYLÜLÜN TÜRKİYE'YE DARBESİ

650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
50 siyasi tutuklu idam edildi.
71 bin kişi TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
299 kişi cezaevlerinde yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi "kaçarken" vuruldu.
95 kişi "çatışmada" öldü.
73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.
43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.
30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesinin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.

(1)Bir tarih, 12 Eylül 1980 - Ahmet Kahraman - Milliyet: 15 Eylül 1988
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Milli Güvenlik belgesine göre 'vatandaş' iç düşman...

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ndeki tehlikeler: İrtica, bölücülük ve aşırı sol!
Türkiye’nin “yeni gündem maddesi” haline gelen Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi (MGSB), iç ve dış tehditlerin sıralandığı, milli güvenlikle ilgili önceliklerin anlatıldığı “Bakanlar Kurulu dokümanı” niteliği taşıyor.
28 Şubat sürecinde, 1997’de Mesut Yılmaz Hükümeti döneminde, MGSB’de kapsamlı değişiklik yapılarak bölücülük ile irticai faaliyetler iç tehdit sıralamasında birinci derece olarak nitelendirilmişti. 2001’de Ecevit hükümeti döneminde de değişiklik yapılan belge, Ak Parti iktidarı döneminde ise 2004’te güncellenmişti.
Taraf gazetesinde yayımlanan “Balyoz Darbe Planı” iddiaları sonrası tartışmaların odağına oturan MGSB için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “İlk gördüğümde tüyler ürperticiydi, çok ciddi değişiklikler yapıldı” yorumunu yapmıştı. Son olarak 2005 Kasım’da Cumhuriyet gazeseti Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın ayrıntılarını verdiği belgede, iç tehdit unsurları olarak irtica ve bölücülük gösteriliyordu.
İç güvenlik ve öncelikler
Türkiye’nin temel siyasetinin “Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesine oturtulduğu” dile getirilen belgede, iç güvenliğe yönelik şu ayrıntılar dikkati çekiyor:
- Türkiye’nin üniter yapısını, demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerini korumak ve geliştirmek gereklidir. Türkiye’nin bütünlüğünü korumanın temel yolu Atatürk milliyetçiliğidir.
- Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aşırı sol akımlardır. Türkiye bunlarla mücadele ederken temel evrensel değerlerden de vazgeçmemelidir.
- Türkiye’nin bütünlüğünü etkileyecek temel tehdit oluşturan örgütlerin ve ideolojilerin toplum içinde taban kazanmalarını önleyecek bir sosyal çalışma yapmak gereklidir. İstismarcı misyonerlik faaliyetlerine izin verilmemelidir.
- Basın özgürlüğü anayasada ifadesini bulmuştur. Bunu kesinlikle korumak gereklidir.
- Türkiye Cumhuriyeti etnik temele dayalı olarak kurulmamıştır. Kuruluş esası, tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dildir. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü temel ilkedir.
- Mahalli dil ve kültürler bireysel özgürlük kapsamındadır. Bu özgürlüklerin kötüye kullanılmaması önem taşımaktadır. Bölücü örgütün bu unsurları kendi amaçları doğrultusunda kullanmamasını sağlamak gereklidir.
- İrticai faaliyetler içte ve dışta sürmektedir. Bunlarla mücadele ederken, toplumun dini duygularını incitmemeye özen gösterilmelidir. Bu bağlamda toplumun dini duygularını kullanmak isteyenlere de izin verilmemelidir.
- Aşırı sol unsurların şiddete dayalı faaliyetleri, sınıf ayrımcılığı yaratmaya dönük çabaları önlenmelidir.
Hassas yörelere özel ilgi
MGSB'de Türkiye'nin hassas bölgelerine de özel bir bölüm ayrıldı. Bu bölgeler tek tek ifade edildi ve yapılması gerekenler sıralandı. Hassas yöreler başlığı altında yer alan bölgelerin başında Hatay geliyor. Suriye ile son dönemde iyi ilişkilere girildiği ancak bu ülkenin Hatay politikasından tam olarak vazgeçmediği anımsatılıyor. Burada toprak-nüfus dengesine dayalı bir faaliyet olduğuna dikkat çekiliyor. Karadeniz bir bölge olarak ayrıca işleniyor ve Rum Pontus faaliyetlerine vurgu yapılıyor. Bölgeye yönelik dışarıdan kaynaklı bir propaganda politikası olduğu belirtiliyor. Daha önceki MGSB'lerden farklı olarak son yapılan değişiklikte yabancılara toprak satışına da atıfta bulunuluyor. Yabancıların hassas yörelerde gayrimenkul edinmelerinin dikkatle izlenmesi gerektiği belirtiliyor.
Gökçeada ve Bozcaada da hassas bölgeler arasında yer alıyor. İki adaya dönük özel bir kalkınma, ekonomi politikası uygulanması gerektiği vurgulanıyor. Ermenistan'ın ve Ermenilerin Türkiye'deki faaliyetleri bu bölüm içinde işleniyor ve özellikle Doğu Anadolu'nun bazı illerine dikkat edilmesi gerektiği belirtiliyor. Deprem kuşağı da Türkiye'nin hassas bölgeleri olarak belgede yer alıyor. Bu bölgelerdeki ekonomik değeri yüksek stratejik tesislerin durumunun masaya yatırılması isteniyor.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
140220101300023334751_2.jpg

Ülkücüler Kenan Evren'i affetmemeli
Teoman, Evren'i alkışlayan çocuklar, coplarla tecavüz eden gardiyanları da alkışlıyor. Ülkücüler, coplu tacizleri anlatırken ağlıyorlardı, diyerek Ülkücülere seslendi: Bu iş...

'Kenan Evren'i alkışlayan üniversite öğrencilerine 'Salak' diyen Teoman, Bugün Gazetesi'nden Şebnem ÖZCAN'a konuştu.

İŞTE O RÖPORTAJ:

'Salak kelimesi onlar için iltifat sayılır...'Kenan Evren'i alkışlayan üniversite öğrencilerine 'Salak' diyen Teoman, zehir zemberek sözlerle darbecileri yerden yere vurdu.İşte çok konuşulacak röportaj...

Bu röportaj Teoman adına milat olacak! Onun 'Savaşçı' yönüne tanık olup şaşıracaksınız! Nasıl Fransızlar'ın tarihinde düşmana karşı kılıcını eline alıp cesurca sallayan Jeanne Darc'ları varsa, artık bizim de giyotin gibi keskin diliyle kendince yanlışı doğrudan kesip atan bir Teoman'ımız var. O hiç olmadığı kadar şeffaf ve net! Eminim her satırını nefes nefese okuyacaksınız!

Size, Rock müziğinin 'Asi Çocuğu' diyorlar bunu hak edecek ne yaptınız?

Bana herkes öyle davranıyor ama ben kendimi asi biri gibi görmüyorum. Benim, "Gerçek asi" dediğim insanlar var, onlar sisteme toptan karşıdır. Bende öyle şeyler yok. Ben sadece, canımın istemediği şeyleri yapmam. Kimileri buna "Şımarıklık", kimileri "Asilik" diyor. Asi olmak gibi bir hedefim de yok.

Sözünüzü esirgemediğiniz için mi acaba?

Utanıyorum birilerinden bir şeyleri gizlerken. Ama buna kim karar verecek? Paparazziler değil! Ben diyorum ki, "Beni seviyorsanız benim kusurlarım da var ve onları saklamayacağım. Ona göre beni seversiniz, sevmezsiniz. Ama ben, siz beni sevin diye takla atmayacağım."

Kenan Evren'e çattınız! Onun, 1980 ihtilalinden pişmanlık duymaması sizi çıldırtıyor mu?

Çıldırtıyor. Sinirime dokunuyor. Ben aslında büyük bir laf ettiğimi düşünmüyorum. 1980'deki bu işin acısını çekmiş o kadar çok kişi var ki! Birincisi; ben bir insan olarak bir şey söyledim. Kenan Evren beni hapse mi attı? Annemi hapse mi attı, işkence mi yaptı? Hayır! Ama başkalarına yaptı.

Neden korktuğumuzu bilmediğimiz bir dönemdi. Ürkek yaptılar, bütün toplumu hasta ettiler. O keyfi hareketleri yapan, zekası da harika (!) olmayan Kenan Evren, Türkiye'nin başına geçti, kendisini ikinci Atatürk zannetti, tırnağı olamayacakken. "Büyük bir Atatürkçü" olduğumdan söylemiyorum bunu.

Çocuktum ama birinin zeki, diğerinin olmadığını görecek yaştaydım. Kenan Evren ve şürekası bu ülkeye acayip kötülükler yaptılar. Kendini zeki zanneden, anaokulu seviyesinde beyne sahip biriydi. Kötü bir insan olmasının yanında en kötüsü; gücü vardı.

KENAN EVREN ÖLMEDEN ÖNCE UTANIP ÖYLE GÖÇSÜN

Anarşist bir yapınız var . Ne yapmak lazım sizce?

90 yaşındaki adamı hapse atsınlar diye söylemiyorum ama en azından ölmeden önce, utansın, yüzüne tükürülsün ve sonunda bu dünyadan bir fare gibi göçüp gitsin istiyorum.

Kenan Evren adı hiç de iyi anılmayacak biri olacak. Çocukları, torunları utanacak ondan. Ama ben, o ölmeden bunları görsün ve rezil olsun istiyorum. İnşallah da uzun yaşar utancıyla beraber.

REZİL EDİLMELİLER

O dönemin gerekliliğini savunanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sağ-sol kavgası darbecilerin bahanesi olamaz. Ben zaten darbeye değil, sonrasındaki hoyratlığına, sadizmine, vahşetine, üçkağıtçılığına, kendini zeki zanneden gerizekalılıklarına ve yüzsüzlüklerine takığım 12 Eylülcüler’in. Vicdanlarda yargılanmalılar, rezil edilmeliler.

Bu iş solcuların üstüne kalmasın. Ülkücüler devlete karşı akıldışı aşırı sadakatlerinden dolayı devleti affedeceğiz derken, Kenan Evren gibi bir adamı da affetmemeliler. Onları da copla taciz ettiler, Evren ve katilleri...

Mahkeme tutanaklarını okudum. O ülkücü çocuklar, işkencecilerin coplu tacizlerini anlatırken ağlıyorlardı. Ve bunu mantıklı bir nedenden yapmadılar, sadist oldukları için yaptılar.

İNSANLARA DIŞKI YEDİRDİLER

“Devleti devireceklerdi, etrafta insanlar ölüyordu" diye şöyle dört satırlık durum çizdiler. Öyle olmadı ki. İnsanlığa karşı hayvanlar tarafından yapıldı. Soru bile sormadılar. Sadece işkence ettiler, tecavüz ettiler, lağımlara sallandırıp dışkı yedirdiler, öldürdüler.

Hesap sorulamadığını görünce de kasım kasım kasıldılar, alkışlandılar, Marmaris'e gittiler, resimler yaptılar. Üniversiteli çocuklar bunları alkışlıyor! Yani bu benim dayanabileceğim bir şey değil.

SANATÇILAR SELÜLİT VE CİP DÜŞÜNÜYOR

Sizden başka hiçbir sanatçı kalkıp bunları bu şekilde dile getirmedi, size destek çıkan da olmadı, sebep ne düşündünüz mü?

Benim sanatçıdan saydıklarım benle aynı düşünüyor. Geri kalanlar da selülit, cip, ‘Türkiye'nin en güzel kadını benim’ gibi meselelerle uğraşıp, ‘Sanatçı halka örnek olmalıdır’ diyorlar. Ama aralarında 'Mor ve Ötesi' gibi benden çok daha fazla bu işlerle uğraşanlar var Allah’tan... Gencecik de çocuklar... Harun'a söyleyeceğim, üniversite konserlerinde çeksin fırçasını çocuklara, okumuş cahil olmasınlar diye!

İŞKENCENİN ZEVKİNİ ÇIKARDILAR

Siz neler yaşadınız?

Ergenliğimin başlarında, 12 Eylül belası geldi başımıza.

Tamamen yeteneksiz, zekası kıt, kalpsiz insanlar tarafından yönetildik. İşin kötüsü, zevkini çıkardılar işkencenin, kendilerini bir şey zannettiler. Berbat tiplerdi, Türkiye'yi mahvettiler. Genç kızları alıyorlar tecavüz ediyorlar. Baba oğlu alıyorlar, ayrı ayrı dövüyorlar.

Bunlar normal insanın dayanabileceği şeyler değil. Üniversitedeki, Evren'i alkışlayan çocuklar, coplarla tecavüz eden gardiyanları da alkışlamış oluyor. “Salak” lafına alınmışlar, böyle birini alkışladıktan sonra, benim lafım onlara iltifat olarak gelmeli!



(Bugün)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Heybende Kin, Mataranda Kan Vardı!

Vah vah, pek üzüldün. Arka bahçen virane mi oldu? Zakkum açmıyor mu ağaçlar, tünemiyor mu baykuşlar? Ummadığın taş, baş mı yarıyor? Bak gördün mü, müvekkiline sahip çıkamadın. Oysa avukatıydın, çağın vebasının.
Dosyalara bakamıyor musun? Bu yüzden için mi parçalanıyor?
Delillerin toplanmasını istesen, “Bırak siyaseti giy cübbeyi!” derler, diye mi çekiniyorsun. Çekinme çekinme. Cesur ol canım. Nasılsa herkesin Taraf’ı belli. At adımını, ardına bile bakma!
Akıl edemedin mi, bir yolunu bulup karargaha girmeyi? “İyi giderken işler, bu da nerden çıktı?” diyorsun, bir de uluorta.
Gerine gerine: “Aslında görünmez iktidar biziz. Bakmayın % 22’lere, 47’lere. Cezayir’de iki katını almışlar da ne olmuş? Keser döner, sap döner…” diye de ekliyorsun.
İşin hep keserle, orakla, çekiçle, örsle, balyozla. Şöyle sevgiden, aşktan, kardeşlikten, eşitlikten, haktan bahsettiğini hiç duymadı Anadolu.
Şam’ın Esat’ından güç alıyordun, besbelli. Hama’yı yerle bir eden tirandan. 82’nin akıbeti bulsun diye Fatihliyi, çok uğraştın, didindin bir hayli.
Harp oyunlarını, Muavenet batırılınca düşünmeyip, dışarıya kedi, içeriye aslan kesilenlere kılavuzluk ettin. “Bir yanlışlık da biz yapalım, abd denizaltısına!” diyenlere dudak büktün.
……………………..
Yetmişine bastın. Dikili ağacın yok. “Bu da benim attığım temel. Şu fabrikayı açmak da bana nasip oldu! Şimdi boy veriyor, organizeler!” diyemeden göçüp gideceksin şu alemden.
Sahi ne yaptın, dünden bugüne? Karaoğlan’ın burnundan getirdin, anasından emdiğini. Eline yüzüne bulaştırdın, kısa bakanlığı. Karneye mahkum ettin; köylüyü, şehirliyi. Gram benzin bulamadılar sayende.
‘Düttürü’ ile açıldı işlerin. Akdeniz’de sosyete avukatıydın; bir elin yağda, ötekisi balda. “Yetişiyor bizimkiler!” diyordun. Yaşıtların adliyede, harbiyede, bahriyede, tıbbiyede, mülkiyede işleri kotarıyor, sana da işaret fişeği çakıyorlardı.
“Gel!” dediler, bir gün sana. Geldin ama, heybende kin, mataranda kan vardı. Puslu ve yaslı ülkemde aynı tas, aynı hamamdı.
Adliye’nin başındaki vur al taktiğiyle savaşıyor, harbiye’nin tepesindeki Hama-Halepçe-Cizre üçgeninde bitmeyen kavganın senaryosunu yazıyor…
Bahriye’deki “Ne olur, ne olmaz!” diyerek sağa sola hazırlıklar(!) koyuyor, tıbbiye’deki 80’lik hastayı kamusal alandan bağıra bağıra yolluyor, mülkiye’deki Sivas’ı, Gazi’yi… ayarlıyordu.
……………………………….
Orak, dipten gelen bir dalga idi. Kökünden yakalayıp yana yatıran… Havada birkaç künde atıp hızlıca yere inen…
Sibirya’da ne olduysa aynısı yaşandı ülkemde. Stalin yerinden yurdundan etti Ahıskalıyı… Haymana, Palulunun yeni mekanı.
Epik kahramanlıklar, lirik ağıtlara bıraktı yerini. Didaktik kavgalar, pastoral şiirlerde kayboldu. Moskova’nın çoktan unuttuğu, Ankara’da hortladı aniden. ‘Din afyondur!’u Konya’ya dayatmak zoraki nikahtı.
Duvarlar yıkıldı. İki Berlin birleşti. Çavuşesku’dan geriye, Bükreş zindanlarından yükselen çığlıklar kaldı. Lakin orak el değiştirdi. Yerli malı siyasi, bit pazarına düşen orak’a sahip çıktı. Asimetrik savaş sürüyordu.
Çekiç gibi indin, kamusal alana(!) Yaradan’ın mülkünden yaradılanı kovmak ancak senin mesleğindi. Lat, Menat, Uzza, Hubel aşkına; Athena, Europa, Ezop, Olimpos aşkına, öz vatanına sığdırmadın inananı!
Örs demire değince dağlar erirmiş. Kurt hakanı emzirirmiş. Yok artık! Dünyayı devirirmiş. Eski tüfek kurt unuttu da sana bıraktı, tozlanmış masalları. Adına ‘Ergenekon’ dedin; vatanseverlikti, diğer adı(!)
Nasıl buldun, buluşturdun! Nerden tanırdı, savcı gazeteciyi, otelci matbaacıyı, benzinci savaş ağasını, sanatçı sanayiciyi…?
Maaşı halktan alıp, hesabı pentagon’a vermek acıtmadı mı içini?
Balyoz’u Nemrut’a, Nil’i Firavun’a sor, iyi bilirler!… Balyozla randevusu varmış Nemrut’un, acısı dinsin diye. Sineğe boyun eğen, ilahlık taslıyordu, halkına…
“Nil’in suyu benim!” diyordu Firavun. Benim dediği, boğdu bıraktı, ibret olsun diye kıyıya.
…………………………
Tarih bazen lazım olur. Evrenin bilgisini sunar, Hayat Kitabı. Bugün, umudun yeşerdiği gün olsun. Saatler yarım kalan fethe ayarlı.
İçerdekine haber uçur: “Dün nerdeydim, bugün nerde!” diyor mu? Dışardaki, “Sıra bende mi?”nin hesabını yapıyor mu?
Ah’ı alınan analar, yetim bırakılan yavrular, gencecik dul kadınlardır onları kodese sokan… Hücrenin dar penceresine bakıp:
“İyi ki de yakalanmışız, 250 bin yurttaşa kürek cezası, depremin bile yıkamadığı camiye suikast, sonra bir velvele, bir debdebe, bir gaile… Vahşi Batı’yı bile kıskandırmışız, anlaşılan! Sahi biz kimin…?” derler mi acaba?
Sor bakalım, sana sorulmadan önce…

islamcihad.jpg

Tarık Sezai KARATEPE
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Kenan Evren Tek Kurşun Sıkacak...
İNTERNETHABER.COM- Yargılanmayı kabul etmeyen Kenan Evren, böyle bir durumda tek kurşunu kafasına sıkarak hayatına son vereceğini açıkladı..
Aradan 30 yıl geçti ama acıları taptaze.. Kardeşin kardeşe kurşun sıktığı dönemin sembol ismi de Kenan Evren. Anayasa değişikliği paketinde 12 Eylül darbecilerinin sembolik de olsa yargılanmasının önünü açıyor.
Yine de yargılanmanın önü açılırsa ve savcılar 93 yaşındaki Evren'in kapısına dayanırsa tepkisi ne olacak? Bir yıl önce "Evet' oyu verilir de hakkımda dava açılırsa, kendi işimi kendim bitiririm. Bir kurşun yeter!” demişti. Evren benzer sözleri bir yıl sonra Bodrum Yalıkavak'taki yakınlarına tekrar etmiş. İşte o sözleri Hürriyet yazarı Rahmi Turan köşesinde aktarıyor:

“Ben böyle bir durumu kabul edemem. Tabancamdaki kurşunlardan biri, her şeyi bitirmeye yeter. Sadece bir kurşun! Bumm! Ben, kendi işimi kendim hallederim. Onlara beni yargılama zevkini tattırmam! Hepimizin hakkındaki hükmü tarih verir!”

12_eylul_evren.jpg
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
Kenan Evren Tek Kurşun Sıkacak...
İNTERNETHABER.COM- Yargılanmayı kabul etmeyen Kenan Evren, böyle bir durumda tek kurşunu kafasına sıkarak hayatına son vereceğini açıkladı..
Aradan 30 yıl geçti ama acıları taptaze.. Kardeşin kardeşe kurşun sıktığı dönemin sembol ismi de Kenan Evren. Anayasa değişikliği paketinde 12 Eylül darbecilerinin sembolik de olsa yargılanmasının önünü açıyor.
Yine de yargılanmanın önü açılırsa ve savcılar 93 yaşındaki Evren'in kapısına dayanırsa tepkisi ne olacak? Bir yıl önce "Evet' oyu verilir de hakkımda dava açılırsa, kendi işimi kendim bitiririm. Bir kurşun yeter!” demişti. Evren benzer sözleri bir yıl sonra Bodrum Yalıkavak'taki yakınlarına tekrar etmiş. İşte o sözleri Hürriyet yazarı Rahmi Turan köşesinde aktarıyor:

“Ben böyle bir durumu kabul edemem. Tabancamdaki kurşunlardan biri, her şeyi bitirmeye yeter. Sadece bir kurşun! Bumm! Ben, kendi işimi kendim hallederim. Onlara beni yargılama zevkini tattırmam! Hepimizin hakkındaki hükmü tarih verir!”
12_eylul_evren.jpg

sıkacak yürek var mı ki!..
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
Bu ABD uşaklarında o yürek yok gönüldaşım...
Bu ABD uşakları ancak kendi vatan evlatlarını sehpalarda sallandırmayı bilirler...

bilirler ! bide utanmadan bu bu milletin karşısına "elim titremedi" derler..şerefsiz soysuylardan başka ne beklenir ki!
birileride olara alkış tutar!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Zekeriya Beyaz'a Ergenekon baskını

Milletin dinine düşmanlık yaparken, arkasında ne işler çeviriyormuş...

images

Zirve Yayınevi davası kapsamında 7 ilde arama yapılıyor. Evi arananlar arasında ilahiyat profesörü Zekeriya Beyaz da var.


Ergenekon davasıyla birleştirilen Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı soruşturması kapsamında İstanbul, Ankara, Malatya, Antalya, Konya, Trabzon ve Adana'da bazı adreslerde arama yapılıyor.

İstanbul'da evi arananlar arasında ilahiyat profesörü Zekeriya Beyaz da var.

Zekeriya Beyaz aramanın misyonerlikle ilgili çalışmaları hakkında olduğunu söyledi.

'SAİD-İ NURSİ'YLE İLGİLİ KİTAP TASLAĞINI ALDILAR'

Zekeriya Beyaz'ın kızı Gökçen Beyaz da aramayla ilgili, "Sabah erken saatlerde polis bir arama kararıyla birlikte geldi. Ergenekon operasyonu kapsamında, Doğu Perinçek ve Hurşit Tolon'un misyonerlikle ilgili, kışkırtıcı söylemlerde bulundukları ve babamın da bunun içinde olduğuna dair arama kararı vardı. Evden misyonerlikle ilgili hiçbir belge alınmadı. Evden sadece Said-i Nursi ve Nurculukla ilgili çıkacak olan bir kitap vardı sadece onunla ilgili belgeleri aldılar" diye konuştu.

KÜÇÜK: CİNAYETTE ADI GEÇENLERLE BİR İLGİM YOK

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Küçük'ün evinde de arama yapılıyor.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, soruşturma kapsamında sabah saatlerinde, Küçük'ün Eryaman'daki evinde arama başlattı.

Edinilen bilgiye göre, Prof. Dr. Abdurrahman Küçük hakkında tutuklama kararının olmadığı sadece arama kararı bulunduğu öğrenildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda evinde arama yapıldığını belirten Küçük, ''Malatya'daki cinayetle ilgili olarak arama kararı var. Kitaplara, dergilere, bilgisayar kayıtlarına bakıyorlar. Benim bu tür olaylarla ilgili uzaktan yakından ilgim yok'' diye konuştu.

Kendisinin bilim adamı olarak misyonerlik konusunda araştırmalar yaptığını ve kitaplar yazdığını söyleyen Küçük, ''Zirve Yayınevi cinayetinde adı geçenlerle bir ilgim yok. Onları ne tanırım ne de telefonla konuştum'' ifadelerini kullandı.

Küçük'ün başkanı olduğu belirtilen Türkiye Dinler Tarihi Derneği'nde de arama yapıldığı bildirildi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, soruşturma kapsamında, Prof. Dr. Küçük'ün başkanı olduğu belirtilen Türkiye Dinler Tarihi Derneği'nin Necatibey Caddesi’nde bulunan adresinde arama başlattı.

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Filiz'in üniversite yerleşkesindeki lojmanında arama tamamlandı. Ekipler, Filiz'in üniversitedeki odasında arama çalışmasına başladı.

Lojmandaki aramanın tamamlanmasının ardından Prof. Dr. Şahin Filiz evinden, polisler ve avukatı Serkan Ergül ile birlikte Edebiyat Fakültesi'ndeki çalışma odasına getirildi. Prof. Dr. Filiz, gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine aramaların tamamlanmasından sonra açıklama yapabileceğini söyledi.

Bu arada, aramaların yapıldığı üniversite yerleşkesine bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileri de geldi.

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Albayrak'ın lojmandaki evinde ve fakültedeki odasında arama yapılıyor.

Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Doç. Dr. Albayrak'ın ÇÜ Balcalı Yerleşkesi'ndeki evi ile fakültedeki odasında arama başlattı.

Doç. Dr. Albayrak'ın üniversitede dinler tarihi ve metodolojisi, mukayeseli halk inançları, dinlerarası ilişkiler ve diyalog imkanları konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdiği öğrenildi.

MEHMET AYDIN'IN EVİNDEKİ ARAMA TAMAMLANDI

Konya'da da Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın evinde yapılan arama tamamlandı.

Alınan bilgiye göre, Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın merkez Meram ilçesi Melikşah Mahallesi'ndeki evinde yaklaşık 4 saat arama yaptı.

Aramada bazı belgelere el konulduğu bildirildi.

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümünde uzun yıllar görev yapan Prof. Dr. Aydın'ın geçen yıl emekli olduğu fakat üniversitede halen ders verdiği öğrenildi.

Malatya İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce'nin evi ve üniversitedeki odası aranıyor.

Cöhce'nin evinde ve fakültedeki ofisinde aramaların devam ettiği, aramalara Malatya adliyesindeki özel yetkili bir savcının da eşlik ettiği öğrenildi.

Vali Mutlu: Arama var, gözaltı yok

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Zirve Yayınevi cinayetine ilişkin bugün yapılan çalışmaların arama mahiyetinde olduğunu belirterek, ''Gözaltı şeklinde değil'' dedi.

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Şeyhülislam Hayri Efendi İlköğretim Okuluna yaptığı ziyaret sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Vali Mutlu, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında yapılan aramalara ilişkin sorusu üzerine Vali Mutlu şunları söyledi:

''Devam etmekte olan soruşturmayla ilgili Zirve Yayınevine yapılmış olan saldırıya ilişkin daha önceden yapılmış tutuklamalar vardı. Bugünkü çalışmalar arama mahiyetinde ev ve iş yerlerinde yapılıyor. Gözaltı şeklinde değil.

Ajanslar
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
resim182226_1.jpg

MÜSLÜMANA ZULÜM...
28 Şubat sürecinde, daha imam hatip lisesi 2. sınıfa giden, 14 yaşındaki Yakup Köse, İBDA-C üyesi olmakla suçlanmış, işkence sonucu zorla ve tehditle ifadesi alınmış ve tam 10 yıl, suçsuz yere hem de çocuk ıslah evleri yerine azılı mahkumların, katillerin kaldığı E ve F tipi cezaevlerinde yatmış...

28 Şubat sürecinin aktörlerinden hesap sormaya hazırlanan Köse, yaşadıklarını Akit’e anlattı...

28 Şubat darbe sürecinin karanlık yüzü her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. 28 Şubat sürecinde gözaltına alınan Antalyalı imam hatip lisesi öğrencisi Yakup Köse’nin, adını bile bilmediği İBDA-C örgütü üyesi olma iddiasıyla yaklaşık 10 yıl hapiste yattığı ortaya çıktı. “DERGİYİ DELİL GÖSTERİP GÖZALTINA ALDILAR” Akit’e konuşan Köse, yaşadığı korku dolu günleri şöyle anlattı: “28 Şubat darbe sürecinde Antalya İmam Hatip Lisesi 7. Sınıf öğrencisi iken İBDA-C örgütü üyesi olmak ve örgüt adına eylemler yapmak iddiasıyla gözaltına alındım. Örgütle bağlantıya delil olarak evde buldukları bir dergiyi ve sıhhi tesisatçı olan babamın evdeki borusunu gösterdiler. Halbuki hiçbir eyleme karışmadım. İBDA-C’nin ne olduğunu bile bilmiyorum” “POLİSLER ZORLA İFADE ALDI” “O zamanlar Avrasya Feribotu kaçırılmıştı. Refah Partisi Antalya İl Başkanlığı, Avrasya Feribotu’na destek mitingi yapmıştı. Ben de oraya katılmıştım. Bir gece evimize operasyon düzenlediler. Beni alıp götürdüler. Emniyette polisler zorla ifademi aldılar. Savcıya çıkarken polisler ‘Sakın ifadeni değiştirme. Eğer değiştirirsen. Seni götürür sabaha kadar döveriz’ dediler. ‘Babanı ve kardeşini de içeri alırız’ dediler. ‘Zaten yaşın küçük hemen çıkarsın merak etme’ diyorlardı. Aralarında birbirlerine ‘İyi operasyon yaptık değil mi, iyi prim alırız. 25 milyon alır mıyız?’ diye soruyorlardı. O zamanlar dindar insanlara operasyon yapmanın karşılığında ödül alıyorlardı.” MAHKEME, TALEPLERİ REDDETTİ “İzmir DGM’de yargılandım. Zaten 3 defa duruşmaya katıldım. Her duruşma 5 dakika falan sürüyordu. Hakime ‘Benim bir suçum yok. İmam hatipte okurken Taraf dergisini spor dergisi diye aldım, okudum o kadar. Bir de gösteriye katılmaktan başkada bir şey yapmadım. Ne örgütü bilirim ne de atılı suçları bilirim’ dedim. Ayrıca yaşım küçük olduğu için Çocuk Mahkemesi’nde yargılanmak istediğimizi yazılı olarak talep ettik. Ancak Mahkeme reddetti. Özellikle de babamın tesisat borusu konusunda talebimiz oldu. Onu da reddettiler. Ne olduğunu anlayamadık zaten. 2-3 ayda her şey bitti.” “9 GÜN İŞKENCE GÖRDÜM” “9 gün Terörle Mücadele’de işkence gördüm. 14 yaşındaydım. Sorguda ne olduğunu bile anlamadığım, bilmediğim sorular soruldu. Bana kabul edersem çıkacağımı, dışarıda ailemin beni beklediğini söylediler. Ben de o zaman bana uzatılan kağıtları korkuyla imzaladım. Aslında İBDA-C’nin açılımını bile bilmiyordum.” “ANNEMİN ELİNİ BİLE ÖPMEME İZİN VERMEDİLER” “Mahkemeye çıkarıldım ve hemen tutuklanma kararı verildi. Bir gün infaz kalemi iddianamemi getirdi, aldım okuyorum. Acaba tahliyem mi geldi diye. Maalesef ben neymişim ki devleti anayasal düzenin silah zoruyla devirmeye teşebbüs etmişim. Emin olun o an anayasa, düzen, teşebbüs kavramlarını bile anlamayacak kadar yetersizdim... Mahkemeye çıkarıldım. Annem de gelmişti mahkemeye. Tam 1,5 senedir annemi görememenin hasretiyle elini öpmek istedim. Bir komutan annemi ve beni itti; ‘Yassak’ dedi. Bunu hiç unutamam.” 18 YIL HAPİS CEZASI VERİLDİ “Hakimin suratını görünce bütün umutlarım yıkıldı. Karar verildi; ‘Yakup Köse’nin anayasal düzenin silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs ettiği suçu anlaşıldığından 146/1 maddesi idam cezasına, iyi halinden dolayı müebbet hapis cezasına, yaşının 18 yaşından küçük olduğu için 55. madde uygulanarak 18 yıl 8 ay hapsine’ diyerek kararı verdi ve kalemimi kırdı.” “ÇOCUK MAHKEMESİ YERİNE DGM’DE YARGILANDIM” “Antalya, Nazilli, Bandırma, Eskişehir ve Bolu’da E tipi cezaevlerinde kaldım. Yaklaşık 10 yıl içeride kaldım. İçeride adam öldürmekten, yaralamaktan ve çeşitli suçlardan insanlar vardı. İnsanlar, ‘Siyasi suçluya bak’ diye benimle dalga geçiyorlardı. Aslında yasal olarak çocuk ıslah evine konmam gerekirken E ve F tipi cezaevlerine koydular. 14 yaşında olduğum için Çocuk Mahkemesi’nde yargılanmam gerekirken neden DGM’de yargılandım? Çocuk ıslah evine konmam gerekirken neden E ve F tipine konuldum? Bu mudur ıslah etme? Bu mudur topluma kazandırma? Bundan sonra geçmişin izlerini nasıl sileceğim?” “28 ŞUBATÇILARA DAVA AÇACAĞIM” “2005 yılının başında cezaevinden çıktım. İşsizim, insanlar bana garip gözlerle bakıyor. 10 yıldır içeride haksız yere yatırılmamın hesabını kim verecek? Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında o zamanki mahkeme süreçlerini etkileyecek belgelerin çıktığını görüyoruz. Zaten benim tutuklanmamı o zaman DGM’nin üyesi olan askeri hakim istemişti. Yani birileri tarafından dikte ettirildiği anlaşılıyor. 28 Şubat sürecinin bütün aktörlerinden hesap sormak istiyorum. Maddi ve manevi tazminat davası açacağım.”

Yeni Akit

http://habervaktim.com/haber/182226/ihl ... zulmu.html

http://www.ihlassondakika.com/haber_14- ... 72092.html
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
f88184f0701d446f9316c35d11902528.jpg


Evren 1 hafta içinde ifadeye bekleniyor

12 Eylül'ü soruşturan Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği, darbenin mimarları Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya ve Nejat Tümer'e 'ifadeye gelin' tebligatı gönderecek.

12 Eylül askeri darbesi soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği, soruşturmanın kapsamını belirledi. Savcılığın, Ankara’daki soruşturmayı darbeyi gerçekleştiren komuta kademesiyle sınırlı tutma kararı aldığı ve dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden hayatta olan Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya’ya hafta başında ifade tebligatı göndereceği kaydedildi. Evren ve iki MGK üyesinin bir hafta içerisinde ifadelerine başvurulacağı belirtildi.

‘Zırhınız kalktı, ifadeye gelin’

Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer’e gönderilecek tebligatta, geçici 15. maddenin kalktığını hatırlatarak ifadeye gelmelerini isteyecek. Darbe komuta kademesinin ifadelerini ise Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen bizzat alacak. Savcılar, komutanların gelmeme ihtimali üzerinde ise henüz bir değerlendirme yapmadı.

Suç duyuruları mağdur illere

12 Eylül soruşturmasını Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen’in refakatinde Kozmik Oda Savcısı Mustafa Bilgili ve Özel Yetkili Savcı Kemal Çetin yürütüyor. 12 Eylül soruşturmasında savcılığın Ankara’da darbe döneminde mağdur olanlar ile darbe komuta kademesi dışındaki tüm suç duyurularını mağdur illerin başsavcılıklarına gönderme kararı aşamalı olarak uygulanacak. Savcılar Ankara’da biriken 4 bin suç duyurusunu mağdur illere dağıtmaya başladı. Şikayetlerde önemlilik sırasına göre illere dağıtım yapan savcılık, 12 Eylül soruşturmasının hızlı ilerlemesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Tazminat isteği değerlendirilecek

12 Eylül rejimi nedeniyle ailesini kaybeden veya haksız yere işkenceye maruz kalanlar, darbe mağduru oldukları gerekçesiyle devletten tazminat talep edebilecek. 12 Eylül mağdurlarının devletten tazminat alabilmeleri için soruşturma sürecinde mağdur olduklarının tespit edilmesi ve bilirkişi raporlarıyla kanıtlanması gerektiği öğrenildi. Ayrıca tazminat talep eden mağdurların durumunu özel yetkili savcılığın değerlendireceği ve gerekli mağdurlara tazminatlarının ulaştırılacağı öğrenildi.

REFERANDUMDA HALK ‘DARBECİLER YARGILANSIN’ DEMİŞTİ

Geçici 15. Madde zırh sağlamıştı

ANAYASA’nın geçici 15. maddesi, 12 Eylül referandumunda kaldırılmış ve darbecilerin yargılanmasının önü açılmıştı. Geçici 15. madde kaldırılmadan önce Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce 1987 yılında “işkenceden işkenceciler olduğu kadar devletin de sorumlu olmasına” karar verilmiş, ancak Kenan Evren yine Geçici 15 dolayısıyla yargılanamamıştı.

Star
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
187171_100001630852286_4201642_n.jpg

Yakup Köse

Necdet Özel !

Yeni genel kurmay başkanı Necdet Özel...Malumunuzdur ki yaş toplantısına 2 gün kala genel kurrmay başkanı ve yanında 3 komutan istifa etmiş bir kaos ortamı peydahlamaya çalışmışlardır...ama yemedi...
Bu durumda devreye b planı girdi ve tek istifa etmeyen janndarma genel komutanı Nejdet Özel ilk önce prosedür gereği kara kuvvetleri komutanı olmuş yaş toplantısından sonrada genel kurmay başkanı olmuştur...
Hiç sanıldığı gibi değildir ortam yani birlerinin düşündüğü gibi yeni genelkurmay başkanı hükümetten yana biri değil mecbur bırakılmış ve genelkurmay başkanı olmuştur. Ordu burda hamlesini güzel yapmış ve bu hamlenin tuzağına Ak Parti'yi de çekmiştir...Yeni müstakbel genel kurmay başkanı ilk yaş toplantısında deşifre olan Saldıray Berk'le başörtü düşmanı diğer komutanı harcamış,diğer komutanlıklara istediği şahsısları yerleştirmiştir...bundan sonra ne olacaktır...?
Çiçeği burnunda kurmay başkan zamanı şartları ve hadiseleri izleyecektir ve hadisede kendine bir misyon belirliyicektir...bu şartları izleme ve kullanma taktiği çok sinsice yapılacak karda yürüyüp izini belli etmemeye çalışcaktır...çünkü Necdet Özel ergenekonun son komutanı ve son kozudur...
Yakın tarihe bakarsak önümüzde bir Ahmet Necdet Sezer örneği vardır Demirelden sonra cumhurbaşkanı arayışlarında Ergenokon kızağında meydan yerine sürülen Ahmet Nejdet'le hasta adam Ecevit'i kandırmışlar ve Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kadar yerleştirmişlerdir...ne kadarda sevimli gösterilen Sezer tüm Türkiye'nin önünde hasta adama kitap fırlatmış ülkede bir kaos ortamına izin vermiştir...
Ergenekon bunu hep yapar...ama Necdet Özel son kozlarıdır hükümetin Necdet Özel'e dikkat etmesi gerekiyor...Aman Allahım ! çakma Taraf Nejdet Özel hakkında istihbarat toplaya dursun ben Anadolunun sesi Anadolu Haber Günlüğü'nde bu olayı ifşaa ettiğim için mutluyum...ha unutmadan Necdet Özel 'de biraz üzülecek bu ifşa olayına ama napalım komplo teorileri böyle bişey işte...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
28 Şubatla Hesaplaşma Vaktidir.

resim174746_1.jpg


28 Şubat hala daha insanımızın üzerinde etkisini sürdürüyor.14 yaşında bir çocuğa idam veren zihniyetin Müslüman Anadolu insanına reva gördüğü akılalamaz uygulamalar ise bugün yeniden sorgulanmaktadır.'28 Şubat'tan Hesap Saorulsun' Platformu'nun yaptığı açıklamayı sizlerlede paylaşıyoruz.

Unutmuyorum... Unutmuyoruz... Unutturmayacağız...

Hesap soracağım... Hesap soracağız... Hesap verecekler.....

Anadolu halkının ekmeğini yiyerek yediği kapa pisletme gayretinde olanların; o halkın millî ve ahlakî değerlerine operasyon yapanlara rahat vermeyeceğiz...
Fikrimizin şiarı gereği inançlı, inatçı ve kararlı biçimde, bu İslâm ve Anadolu düşmanları milletin önünde hesap verene kadar ne pahasına olursa olsun yürüyeceğim, yürüyeceğiz, yürüteceğiz...
Haklı zeminde yürüdüğümüz bu yolda, sineklere değil bataklıklara karşı mücadele vereceğim ve vereceğiz...

28 Şubat’ta botlarıyla her bastıkları hânenin hesabını soracağız... 28 Şubat darbe kararları vesilesiyle verilen her haksız ve ağır cezayı belgeleriyle ifşâ edeceğiz ve bu kararların iptal edilmesi için elimizden geleni yapacağız... Bu süreçte zulüm görmüş bütün insanlarla buluşup, hesap sormak için aynı çatı altında birleşecek ve gücümüze güç katacağız... Hiç birini diğerinden ayırt etmeksizin, bütün sivil toplum kuruluşlarıyla, derneklerle, partilerle, yayın organlarıyla görüşeceğiz...
Biliyoruz ki 28 Şubat’tan hesap sormak, imanî, insanî ve vicdanî bir meseledir... Davamızda haklı olduğumuz için sesimiz gür ve keskin çıkıyor... Şimdiden söyliyelim ki, korkan biz değil 28 Şubat’çılar olacaktır... Bu yüzden, muhtemel bütün engellemelere rağmen tavrımızdan zerre taviz vermeyeceğiz...

Aydınlık bir gelecek için hepimiz elimizden geleni yapacak, 28 Şubat’ın bütün aktör ve piyonlarını ifşâ edeceğiz... O süreçte zulüm görmüş bütün kardeşlerimizle görüşerek, onları dinleyerek, duyduklarımızı 28 ŞUBAT’TAN HESAP SORUYORUZ PLATFORMU’muz tarafından açılacak sosyal paylaşım alan ve sitelerinde yayınlayacağız...

Bu sürecin uzantısı olarak gördüğümüz ve aynı kişilerin tertipleyip “Hayata Dönüş” ve “Noel Baba” olarak isimlendirdikleri cezaevi operasyonlarının hangi katiller tarafından organize edildiğini, nasıl müthiş bir dezenformasyonla basına yansıtıldığını, nasıl onlarca insanın katledildiği ve yüzlercesinin de yaralandığını deşifre edeceğiz... Bu katliamların ele başları yargılanıp cezalandırılana ve kendilerine verilen “devlet üstün hizmet madalyaları” geri alınana kadar, solcusuyla sağcısıyla İslâmcısıyla yâni “insan” olarak susmayacağız...

28 Şubat sürecinin keyfî uygulamalarına maruz kalan ve zulmü zirve noktasında yaşayanlar olarak, kanunî anlamda bütün hukukî şartları zorlayacak ve taleplerimiz kabul edilene kadar direneceğiz... Yeni anayasa çalışmalarında meclise giderek, tüm bu isteklerimizi etkili ve yetkili mercîlerin önüne koyacağız...

Misyonumuz, haklı taleplerimizin gereği yapılana ve yeni anayasa reformu çerçevesinde bu mevzularda düzenlemelere gidilene kadar devam edecektir...
Susmayacağız ki, sıra başkalarına gelmesin...

Konuşacağız ki, işkenceciler hesap versin...

Haykıracağız ki, ABD ve İsrail patentli darbeciler hukukun sillesini yesin...

Madem ki “üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçildi”, o hâlde 28 Şubat gibi bir “üstünlerin hukuku” devrinde verilen tüm haksız kararlar kaldırılmalı, tüm davalar yeniden görülmeli, tüm karalananlar aklanmalı, haksız ve insafsız cezalara çarptırılan herkese şerefi, hakları ve hürriyeti derhal iade edilmelidir...


28 ŞUBAT’TAN HESAP SORULSUN PLATFORMU Adına ,

Yakup Köse

PLATFORMUN fACEBOOK SAYFASI:
28 Şubat Yargı Kararları İptal Edilsin | Facebook
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bahsedilen O Asker Benim Oğlum'

24275.jpg


Tunceli'nin Hozat ilçesinde intihar ettiği açıklanan er Murat Oktay Can'ın babası Oktay Can, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in internete düşen ses kaydında 'Kendi erimizi alnından vurduk' diye bahsettiği askerin kendi oğlu olduğunu iddia etti

.Tunceli'nin Hozat ilçesinde intihar ettiği açıklanan er Murat Oktay Can'ın babası Oktay Can, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in internete düşen ses kaydında 'Kendi erimizi alnından vurduk' diye bahsettiği askerin kendi oğlu olduğunu iddia etti.

"Bir kişi, G-3 tüfeğiyle kendini alnının ortasından nasıl vurabilir?" diye soran Can, Genelkurmay'ın açıklamasına itibar etmeyerek konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımıştı. Acılı baba hak arayışını sürdürürken, internete düşen ses kaydıyla oğlunun intihar etmediğinin en yetkili ağız tarafından itiraf edildiğini ileri sürdü. Oktay Can, "Oğlum saat 18.45'te vurulmuş, ancak sabahın ilk ışıklarına kadar orada bekletilmiş. Vurulduğu anda hastaneye götürülmemiş. Sağlık ekibi çağrılmamış. Ben sağlıklı bir şekilde gönderdim. Benim çocuğum, komutanı tarafından vuruldu." diye konuştu.
(Zaman)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
E-Muhtıra Genelkurmay'ın sitesinden kaldırıldı

Genelkurmay Başkanlığı, yıllardır sitesinde tuttuğu 27 Nisan'da yapılan ve e-muhtıra olarak isimlendirilen bildiriyi sonunda kaldırdı. İşte sitenin son hali.

Genelkurmay Başkanlığı, yıllardır sitesinde tuttuğu 27 Nisan'da yapılan ve e-muhtıra olarak isimlendirilen bildiriyi sonunda kaldırdı.

Genelkurmay Başkanlığı Org. Necdet Özel'in atanması sonrası revizyona hız verdi. Peşpeşe atılan adımların sonuncusu 27 Nisan'da yapılan ve sadece internet sitesinde yayınlanan e-muhtıra olarak da tabir edilen bildirinin kaldırılması oldu.

Genelkurmay Başkanlığı'nın 27 Nisan 2007'de yayınladığı bildiri, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nın resmi internet sitesinden kaldırıldı.

Genelkurmay Başkanlığının ''www.tsk.tr'' adresli internet sitesi güncellendi. Güncelleme, Genelkurmayın internet sitesinde ''Genelkurmay internet sitesi güncellenerek kamuoyunun hizmetine sunulmuştur'' şeklinde duyuruldu.

Daha önceki basın duyuruları ve açıklamalar, internet sitesinden kaldırıldı. Böylece tartışmalara konu olan 27 Nisan'daki açıklama da siteden kaldırıldı.

Güncelleme sonrasında basın duyurusu ve açıklamaları, internet sitesinde sadece son 7 gün içinde yayımlananları kapsar hale getirildi.

İŞTE TSK.TR'NİN SON GÖRÜNÜMÜ:

tsk_site.jpg
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
30
Konum
Konya
Hayırlı olsun.
İnşaALLAH terör belası biter, tüm pislikler temizlenir.

bu ikisi birbirine bağlı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt