Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,637
- Tepki puanı
- 1,009
- Puanları
- 113
- Yaş
- 67
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
66. DERS MÜSLÜMANLARLA MÜŞRİKLER ARASINDA EVLENMENİN HÜKÜMLERİ 2
Ayetlerin Lafzî Tahlili 2
Âyetlerin İcmali Manaları 2
Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler 3
Âyetlerdeki Şer'i Hükümler 4
Birinci Hüküm: Anlaşmalarda Yapılan Akit, Erkekleri İçine Aldığı Gibi Kadınları Da İçine Alır Mı?. 4
İkinci Hüküm: Müşrik Bir Kadın Müslüman Olarak İslâm Ülkesine Gelirse Onun Hükmü Nedir?. 4
Üçüncü Hüküm: Putperest Bir Kadınla Evlenmek Caiz Midir?. 6
Dördüncü Hüküm: Resululfah Kadınlarla Nasıl Beyatfeşlrdi?. 6
Kadınlarla Tokalaşmanın Haram Olduğuna Delalet Eden Naslar 6
Beşinci Hüküm: Ayetteki, «...(Emredeceğin) Herhangi Bir İyilik Hususunda Sona Asi Olmamaları...» İfadesinden Maksat Nedir? 7
Âyetlerden Alınacak Dersler 7
Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler 7
66. DERS MÜSLÜMANLARLA MÜŞRİKLER ARASINDA EVLENMENİN HÜKÜMLERİ
10- Ey İman edenler, (kendi ifadeletince) mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah onların İmanlarını daha İyi bilendir ya. Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kafirlere döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadınlara) sarfettikleri (mehri) onlara (Kafirlere) verin. Skin onları nikahla almanızda, men iri erini verdi*ğiniz takdirde, üzerinize bîr günah yoktur. Kafir zevcelerinizi (nikahınız al*tında) tutmayın. Saıfettiğiniz (mehrjî isteyin. (Kafirler de size hicret eden mümin kadınlara} harcadıktan (mehri) İstesinler. Bu Allanın hükmüdür. Aranızda o hükmeder. Allah hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahi*bidir.
11- Eğer zevcelerinizden birşey sizden kafirlere kaparda siz de muharebede ganimete kavuşursanız zevceleri gitmiş olan (müslüman)faro harcadıkları (mettir) kadar verin. O Allah'tan Korkun ki, siz (hepiniz) O'na inananlarsınız.
12- Ey peygamber, mümin kadınlar —Allah'a hiçbir şeyi eş tutma*maları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, evlatlarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri, (emredeceğin) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamaları şartıyla— sana beyat-leşmeye geldikleri zaman beyatlerini kabul et. Onlar İçin Allahtan mağ*firet isteyiver. Çünkü Allah çok yarfığayıcı, çok esirgeyicidir.
13- Ey iman edenler, üzerlerine Allah in gazcb ettiği o kavim İle dost olmayın ki, mezarların yoranından olan kefirler nasıl ü m idlerini kes-dilerse onlar da öylece ahtretten ümldierini kesmişlerdir.
Ayetlerin Lafzî Tahlili
(Mühâcirâtin): Muhâcerat, hicret kökünden gelir. Hicret, lügatta, bir yerden diğer bir yere göçmektir. Şer'i ıstılahta İse kafir memleketten İslâm memleketine göçmektir.
(Famtehinuhünne); İmtihan kökünden gelen bir fiildir. İmtihan, lügatta, tecrübe etmek, sınamaktır.
(Ücurehünne): Burada ücretten maksat mahirdir.
(Busemil kevafir): isem, ismetin çoğuludur, ismsı İse lügatta, ipe ve iki şeyi birbirine bağlayan herşeye denir. Bu âyetteki manası ise nikahtır. Buna göre âyetin manası, «Kafir olan kanlarınıza iddet beklemeyin. İslâm oluşunuzla aranızdaki bağ kopmuştur.» otur.
(Ves'elû ma enfaktüm): Yani sizden birinizin zevcesi mürted olup kafirlere dönerse ona ödediğiniz mehri kafirlerden İsteyin.
(Vel yeselüma enfegû); Müşriklerin zevceleri
müstüman olup size İltihak ettiklerinde evlenmek istediğinizde onların ka*fir kocalarına mahirlerini İade ediniz.
(Fateküm): Elinizden çıksa.
(Feâkabtüm): Yani, savaşta onlardan aldıklarınız.
(Bibühtanin): Bühtan, yalan ve batıl şeydir.
(Ma'rufln): Maruf, şeriatın güzel gördüğü şeydir.
(Latetevellev gavmen): Müminleri bırakarak kafirleri dost edinmeyin.
(Yetsûmlnelahire): Yeisû, ye's kökünden gelen bir fiildir. Ye's. birşey d en umut kesmektir.
Âyetlerin İcmali Manaları
Allahu taala şöyle buyurmaktadır: Ey müminler, küfür ülkesinden iman ülkesine dinlerinden ötürü ve Resulullahı sevdikleri İçin hicret edip gelen mümin kadınları, imanlarının hakiki olup olmadığı hususunda imtihun edin. Acaba onlar Isla mı hak olarak bilip sevdikleri için mi gelmiş* terdir, yoksa müslüman olan bir erkeği sevdikleri İçin mi gelmişlerdir? Yoksa kocaları fakirdir de dünya malına tamaen mi gelmişlerdir?
Ey müminler, bu imtihandan sonra delil ve emarelerle onların haki*katen mümin olduklarını anladığınız zaman, onları kafirlere iade etmeniz helal değildir. Çünkü Allahu taala mümin bir kadını müşrik bir erkeğe mu*bah kılmamıştır. Sizin de o hicret eden kadınların eski kafir kocalarına, evliliklerinde Ödemiş oldukları mehri ödemeniz lazımdır. O hicret eden kadınların eski mehirlerint kocalarına verdikten sonra veni bir mehir ve*rerek onlarla evlenmenizde bir vebal yoktur.
Herhangidir müminin kendisiyle hicret etmeyen kafir bir karısı varsa, küfür sebebiyle aralarındaki nikah bağı kopmuştur. O kadın için iddet say*mak da lazım değildir. Zira İslâm, mümin erkeklere müşrik bir kadınla evlenmeyi mubah kılmamıştır.
Herhangi bir kadın Islâmdan sonra mürted olarak kafir ülkeye iltihak ederse onlarla muamele yaptığınız zaman, müşrike bir kadın muamelesi yapın. Zira kadının mürted olmasıyla aradaki nikah ve evlilik bağı kop*muştur. Böyle bir kadının müslüman bir erkeğin harim-i İsmetinde bulun*ması caiz., değ İldir.
Mürted kadınlarınız kafirlere iltihak ederlerse, nasıl müslüman olarak size katılan kadınların mehirierlni kocalarına veriyorsanız, evliliğinizde o kadınlara vermiş olduğunuz mehri kafirlerden isteyin.
Bu hüküm Allah (cc)'ın size meşru kıldığı bir hükümdür. Ondan dön*meyiniz, bir başka hükümie değiştirmeyiniz. Zira Allahu taala hakkıyla bilen hüküm ve hikmet sahibidir. O ancak tam bir hikmetin İcabını meşru kılar.
Ey müminler, sizden İslâm olmanız hasebiyle ayrılan veya İslâm ol*duktan sonra İrtidat ederek ayrılan kadınlarınızın (nehirlerini müşrikler ödemedikleri takdirde, kafirlerle savaştığınızda onlardan aldığınız ganl- metleri taksim etmeden önce, küfür hasebiyle kocalarından ayrılan ka- dınların mehirlerint kocalarına verin. Tasdik ettiğiniz Allah (cc)'tan kor- kun ve onun adil şeriatına inanın.
Ayetin devamında Ailahu taala Peygambere şöyle hitab etmektedir: Ey Muhammed, sana beyat İçin gelen mümin kadınlarla, sana uymaları ve itaat etmeleri şartıyla beyatlaş. Orilara, hiçbir şeyi Allah (cc)'a ortak koş- mamalarını, cahlliyet devrinde yaptıkları gibi çocuklarını diri diri gömmemelerini şart kıl. Sokakta buldukları çocukları da kocalarına ilhak et*mesinler. O kadınlara bu şartlar ve diğer Islanıl hükümler üzerine beyat ver. Yapmış oldukları boyatın Icablarınt yaptıkları takdirde onlar İçin Al*lah (co)'tan rahmet ve mağfiret talebinden bulun. Allahu taala tövbe edip yolunu doğrultana çok mağfiret edici, çok esirgeyicidir.
Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler
Birinci incelik: Muhacir kadınlar, mümin oldukları takdirde neden imtihan edilirler? Hicretin sebebinin bilinmesi için. Acaba bu kadın Allah (cc) ve Resul (sav)'ünü sevdiği için mi, yoksa dünya için mi hicret et*miştir?
İbni Zeyd şöyle der: «Bize neden o kadınları imtihan etmemiz emre*dildi? Çünkü Mekke'de kocasına kızan bir kadın, «Andolsun ki Muham-mede iltihak ederim.» derdi.»
İbni Atobas (ra)'tan şöyle rivayet edilir: «Mekke'den hicret eden bir kadın, «Ö'ndan başka mabud olmayan Allah (cc)'a andederlm ki kocama kızdığım için, Mekke'yi sevmediğim İçin, dünyayı taleb ettiğim için değil, Allah (cc) ve Resul (sav)'ünü sevdiğim için hicret ettim.» diye yemin eder*se Resulullah (sav) kadının kocasına mehrini ve bütün harcadığını öder, kadını iade etmezdi.» [1]
İkinci incelik: Âyetin akışındaki «Allah (cc) onların İmanlarını daha iyi bilendir ya.» cümlesinin araya girmesinin sırrı şudur: Bizim onların za*hiren imanlı olduklarını bilmemiz kafidir. Gerçekten kalbten İman edip et*mediklerini ancak Allahu taala bilir. Biz zahire göre hükmederiz. Allahu taala sırrı ve gizliyi bildiğinden sırların bilinmesi ona dittir.
Üçüncü incelik: Hicret eden kadınların geri çevrilmemelerinin hik*meti şudur: Kadınlar daha ince duygulu, daha çabuk dönen, fitne ve be*laya karşı daha dayanıksız oldukları İçin Allahu taala onları müşrik ko*calarına teslim etmeyi yasaklamıştır,
Dördüncü incelik: Allahu taala, müslüman olan bir kadının mehrini. kocasına İade etmeyi emretmiştir. Bu emir, İslâmın riayet ettiği ahde ve*fanın şartlarındandır.
Kurtubî: «Müslüman olan bir kadın ilâ kocası arasındaki nikah bağı kendiliğinden çözülmüştür. Allahu taala eski kocasının iki yönlü bir zarara uğramaması için ödedikleri mehrin kendilerine iade edilmesini emretmiş*tir. Çünkü karısı kendisinden ayrıldığı için bir zarara uğramıştır, ödediği mehir kendisine İade edilmezse bundan dolayı da ikinci bir zarara uğ*rayacaktır. Allahu taala ahde vefanın numunesini göstererek onların ko*calarına mehirlerinln iade edilmesini emretmiştir.» [2]
Beşinci incelik; (Bunlar onlara helal değHdir. Onlar da bunlara he*lal olmazlar.» âyeti, İmanla küfür arasında bir bağ olmadığına İşaret eder, Kocası kafir olan bir kadın İslâmı kabul ettiği zaman kocasına haram olur. Çünkü aralarında bir benzerlik kalmamıştır. Kadın müslüman, erkek ka*firdir. Kadının müslüman olmasıyla aralarındaki bağ kopmuştur.
Bu âyet, imanla küfür arasında bir bağ olmadığını gösterdiği gibt imanın sağladığı bağın nesebi bağdan daha kuvvetli olmadığına delalet eder.
Altıncı İncelik; Rivayete göre, Mekke'nin fethinde Resulullah (sav) kadınlardan beyat altrken Ebu Süfyan'ın karısı Hİnd blnti Utbe de kadın*ların arasındaydı. Ancak HInd, Uhud'da Hz. Hamza'ya yaptığı fenalıktan ötürü Resulullah (sav)'tan korktuğu için yüzünü örtmüştü. Resulullah (sav) bu beyat sırasında Allahu taalanın ilgili âyetteki «hırsızlık yapmamaları» emrini okuyunca Hind, «Ebu Süfyan cimri bir erkektir. Biz yememiz için onun malından gizlice alırız.» dedi. Bunun üzerine orada hazır bulunan Ebu Süfyan, «Gizlice aldıkların helal olsun.» dedi.
Resulullah (sav) gülümseyerek, «Sen HInd misin?» dedi. HInd, «Alla*hu taala geçmişi affeder. Ey Allah (cc)'ın peygamberi, sen affet ki Allah (cc) da seni affetsin.» dedi. Resulullah (sav) âyetteki, «zina etmemeleri» jBmrinl söyleyince Hind, «Hür kadın zina yapar mı?» dedi. Resulullah (sav), fevladlarını öldürmemeleri» emrini okuyunca HInd, «Evladlanmız küçüktü büyüttük, fakat büyüdükleri zaman onları siz öldürdünüz.» dedi. Bunun Üzerine Hz. Ömer katılırcasına güldü. Hind'in oğlu Hanzele Bedir Savaşın*da Öldürülmüştü. Resulullah (sav), «elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri» âyetini okuyunca, Hind, «Allaha andolsun ki iftira çok çirkin blrşeydir.» dedi. Resulullah (sav), «(emredeceğin) herhangi bir İyilik hususunda sana asi olmamaları» âyetini okuyunca Hind, «Ya Resu*lullah, Allah (cc)'a andofsun ki biz burada sana herhangi birşeyde isyan etmek İçin oturmadık.» dedi.» [3]
Yedinci incelik: Ferra: «Cahtliyet döneminde kadınlar buldukları her*hangi bir çocuğu alarak kocalarına «Bu senin çocuğundur.» derlerdi. İşte bu sözleri, onların «Elleriyle ayaklan orasında düzdükleri» bir' iftira idi.»
Zemahşerî: «Elleriyle ayaklan arasında bir iftira...» âyeti, kadınlar buldukları çocukları yalandan, kocalarına Isnad etmelerini iftira olarak vasıflandırmaktadır. Çünkü kadının toatnı elleriyle ayakları arasındadır. Çocuk ayaklarının arasından doğar. Bazı alimlere göre de, «Elleriyle ayak*ları arasında b4r İftira düzüp...» âyetinden maksat, elleriyle ayaklan ara*sında doğurmadığı çocuğu kendisine isnad etmektir. İşte islâm bunu ya*saklamıştır. Çünkü bu, cahlliyet adetidir.» [4]
Âyetlerdeki Şer'i Hükümler
Birinci Hüküm: Anlaşmalarda Yapılan Akit, Erkekleri İçine Aldığı Gibi Kadınları Da İçine Alır Mı?
Resululiah (sav)'ın Kureyş müşrikleri ile yaptığı Hudeybiye Anlaşma*sındaki bir maddeye göre, Mekke'den Medine'ye kaçan birisi iade edilecek, Medine'den Mekke'ye kaçan birisi İse İade edilmeyecekti. Hudeybiye An*laşmasından sonra İslâmı kabul eden Ümmü Gülsüm bintl Uhbe isimli bir kadın Mekke'den Medine'ye hicret etmişti. Kocası arkasından gelerek onu almak İstedi. Kadın Resulullah (sav)'a, «Ya Resuluilah, ben kadınım. Kadınların ne kadar zayıf olduklarını bilirsin. Eğer beni kafirlere iade edersen bana İşkence ederler. Ben de dayanamam.» dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) kadının kocası ile akrabalarına, «Hudeybiye Anlaşmasın*daki «Muhammed'e gelenler İade edilir.» şartı, yalnız erkeklere aittir.» dedi. Bunun üzerine âyet nazil oldu. Resulullah (sav) kadını imtihan et*tikten sonra alıkoydu.
Kurtubî: «Alimler, Hudeybiye Anlaşması maddelerinde veya umumi ifadesinde kadınların olup olmadığı hususunda İhtilaf etmişlerdir. Bazı alimlere göre anlaşmanın metninde sarahaten kadınlarla ilgili hükümler de vardı. Ancak hiçkimsenln haberi olmadan Allahu taala, Medine'ye hic*ret eden kadınların İadesi hakkındaki cümleyi kaldırmıştır. Böylece yalnız erkeklerle ilgili cümle kalmıştır. Bunun için Resulullah (sav), Medine'ye hicret eden kadını geri göndermemiştir. Bazı alimlere göre isa, anlaşmanın metninde kadınlarla İlgili bir hüküm yoktur. Anlaşmada yalnızca müslü*man olarak Medine'ye hicret eden erkeklerle İlgili bir madde vardır. Buna göre metnin zahiri erkeklere şamil geldiği gibi kadınlara da şamil gelmektedir. Ancak AİIahu taala kadınların anlaşma metninden çıkarılmasını mevzumuz âyetle beyan ederek iki şeyden dolayı kadınları erkeklerden ,. ayırmıştır. Birincisi, kadınlar erkeklerin beşeri arzularını tatmin ettiklerinden AİIahu taala mümin kadınları müşrik erkeklere haram kılmıştır, ikin*cisi, kadınlar erkeklerden daha yumuşak kalblidir ve işkenceye dayana-madıkları İçin dinden daha kolay dönebilirler. Fakat müşrik bir kadın Medine'ye hicret ederse o korun mayarak İade edilir.» [5]
Kurtubî sözlerine şöyle devam eder: «Bu âyet, Resulullah (sav)'ın müşriklerle yaptığı anlaşmadaki kadınlarla ilgili maddeyi neshederek ka*dınları bu maddeden çıkarmıştır. Bu görüş, hadislerin Kur'an ile neshedile-, ceğinl kabul eden görüştür.»
Fahreddin Razi; Dahhak'tan naklederek şöyle der: «Anlaşma metnin*de kadınlarla İlgili bir madde vardı. Buna göre müşrik bir kadın Mekke'den Medine'ye hicret ederse hemen iade edilecekti. Fakat Mekke'den evli bir kadın müslüman olarak Medine'ye hicret ederse kadın iade edilemeyecek ancak kocasına kadının mehri He harcadıkları ödenecekti. Buna karşılık Medine'den kaçan mümin bir kadın iade edilecekti. İrtidat ederek Mekke'ye kaçan evli bir kadın İse İade edilmeyecek ancak kadının mehri ile kendisine harcananlar iade edilecekti.»
Bu görüşe göre âyet anlaşmaya uygundur. Bu görüş insanı tatmin etmektedir. Bu görüşün dışındakilerin hepsi araştırılmaya muhtaçtır. Çünkü hepsi İslâmın ruhuna zıttır. İslâmda ahde vefa müslümanlara vacibtir. [6] Şu halde taraflardan herhangi birislftln anlaşma metnini karşı tarafın mu-ü vafakatını almadan feshetmesi veya tahsis etmesi uygun değildir. O halde f uygun olan Dahhak'ın görüşüdür.
Bu hususta Seyyid Kutub da şöyle der: «Anlaşılan şudur ki, Hudeybiye anlaşmasının metninde kadınlar hususunda kesin bir hüküm yoktu. İşte nazil olan bu iki âyet, İslâm ülkesine hicret eden kadınların iade edil*melerine mani oldu. Kadınlar gerek bünye, gerek haleti ruhiye bakımından zayıf oldukları İçin yapılan işkencelere katlan a mayarak dinlerinden çıka*bilirlerdi. Kadınların iadesine mani olan âyetlerle bu mevzuda ki devlet nizamı en adil teamül İle tanzim edilmiştir.» [7]
İkinci Hüküm: Müşrik Bir Kadın Müslüman Olarak İslâm Ülkesine Ge*lirse Onun Hükmü Nedir?
«Bunlar onlara helal değildir. Onlar do bunlara helal olmazlar.» âye*ti, müslüman olan bir kadın ile müşrik kocası arasındaki bağların koptuğu*na delalet eder.
Fakihler, mümin kadın ile kafir kocası arasında vaki olan ayrılığın ka*dının müslüman oluşundan dolayı mı, yoksa İslâm ülkesine gelişinden do*layı mı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir.
İmam Ebu Hanlfe (ra)'nin görüşüne göre, kadınla kocasının ayrılma*sının sebebi, kadının müslüman oluşu değil, kocasının memleketinden ay*rılıp İslâm ülkesine gelmesidir.
Cumhura (Şafii, Maliki ve Hanbeliler) göre İse, kadının Kocasından ayrılmasının sebebi müslüman oluşudur. Bu ayrılık kadının İddetinin bit*mesiyle tahakkuk eder. Müslüman olan bir kadının kocası, karısının id-deti dolmadan önce müslüman olursa kadın yine onun zevcesidir. [8]
Hanefilerin delilleri:
1- «Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz on-farı kafirlere döndürmeyin.» âyeti. Bu âyet, mümin kadınla kocasının ayrı*lığının sebebinin İslâm ülkesine hicret etmesi olduğuna delalet eder. Eğer aralarındaki evlilik devam etseydi onun kocası İte beraber olması lazımdı.
2- «(Kafir zevcelerinin bu kadıniaru) sarfettikleri (mertr!) onlara (kafirlere) verin.» âyeti. Eğer aralarındaki evlilik devam etseydi, müşrik olan kocası mehrîni geri almaya hak kazanamazdı. Zira bir erkeğin hem kadına, hem de kadına verdiği mehire sahip olması caiz değildir.
3- «Sizin onları nikahla almanızda, mahirlerini verdiğiniz tokdlrd« üzerinize bir günah yoktur.» âyeti. Eğer evlilik devam etseydi o kadınla herhangi üir erkeğin evlenmesi caiz olmazdı.
4- «Kafir zevcelerinizi (nikahınız altında) tutmayın.» âyeti.
5- Hanefi fukahasına göre. darui harbte kocası olsa bile esir dü*şen bir kadınla istibradan sonra münasebette bulunmak, müslüman ol-masa bile, caizdir. Bu münasebeti mubah kılan ise, ülkelerin ayrı olma*sıdır.
Resulullah (sav) esir düşen müşrik kadınlar hakkında, «Gebe olan bir kadınla doğumuna kadar, gebe oimayan kadınla da aybaşı hali İle Istibra olana kadar münasebette bulunulmaz.» buyurmuştur. [9]
Cumhurun delilleri:
1- Müslüman olan kadınla müşrik kocası arasındaki ayrılığın yega*ne sebebi İslâmdır. Çünkü müslüman olan bir kadının tekrar bir kafire verilmesi caiz değildir. Eğer aralarındaki ayrılığın sebebi kadının islâm ülkesine hicret etmesi olsaydı, İslâm ülkesine izinli olarak gelen müşrik bir kadının da kocasından ayrılması gerekirdi. Hiçbir fakiri böyle blrşeye hükmetmemiştlr.
2- Mücahid (ra)'den şöyle rivayet edilir: «Resulullah (sav), «Müslü*man olan kadın henüz iddette İken müşrik kocası da müslüman olursa ka*dın onun zevcesidir.» buyurmuştur.» [10]
3- İbni Abbas (ra)'tan şöyte rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav), kızı Zeyneb (r.anha)'i kocası Ebul As bin Rebia'ya eski nikahı ile geri ver*miştir. Zeynep Medine'ye hicret etmiş, kocası ise Mekke'de müşrik olarak kalmıştı. Zeynep'in Iddeti dolmadan Ebul As bin Rebla da müslüman oldu. Resulullah (sav) da Zeynep'i ona yeni bir nikah yapmadan geri verdi,» [11]
Kurtubî: «Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kafirlere döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bun*lara helal olmazlar.» âyeti kesin şekilde ortaya koyuyor ki, mümin bir ka*dının kafir bir erkekle evlenmesi, mümin bir erkeğin müşrik bir kadınla evlenmesi helal değildir. Bu âyete göre müslüman bir kadının kocasından ayrılmasının yegane sebebi, kadının müslüman oluşudur.» [12]
Özet olarak Hanefİlere göre, evli çiftten birisi müslüman olarak İslâm ülkesine hicret ederse aralarında ayrılık vaki ofur. Darul İslama hicret e-den kadın Iddet beklemez. Darul Harbten hicret ederek İslâm ülkesine gelen kadınla hamile olmadığı takdirde İddet beklemeden evlenmek mu*bahtır. Çünkü Allahu taala «Sizin onları nikahla almanızda mehlrlerlni ver*diğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur.» buyurmuştur. Âyette, koca*sından hicretle ayrıldığı için kadının İddet beklemesini emretmemfştir.
Cumhura göre ayrılığın yegane sebebi Darul İslama hicret değil, müs*lüman olmaktır. Eğer kadın kocasıyla temas etmeden önce müslüman olursa ayrılık hemen vaki olur, iddet beklemesi farz değildir.
Eğer kocası ile münasebette bulunduktan sonra müslüman olursa ayrılık iddetinin bitimiyle vaki olur. Eğer kadının İddetl dolmadan kocası da müslüman olursa o yine onun karışıdır. Eğer kocası Iddet bitene kadar müslüman olmazsa kadın ondan tamamen ayrılır.
Cumhurun bir başka delilleri de Ebu Süfyan ila karısı Hind'in müs- lüman oluşlarıdır. Hind, kocasından birkaç gün sonra müslüman olmuş*tur. Bu süre İçinde Iddeti dolmamış olduğundan Ebu Süfyan ile eski nl- kanları ile yeniden birleştiler.
Her iki görüşün delillerini özetle sergiledik. 8u hususta daha geniş bilgi için fıkıh kitaplarına bakılabilir.
Ayetlerin Lafzî Tahlili 2
Âyetlerin İcmali Manaları 2
Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler 3
Âyetlerdeki Şer'i Hükümler 4
Birinci Hüküm: Anlaşmalarda Yapılan Akit, Erkekleri İçine Aldığı Gibi Kadınları Da İçine Alır Mı?. 4
İkinci Hüküm: Müşrik Bir Kadın Müslüman Olarak İslâm Ülkesine Gelirse Onun Hükmü Nedir?. 4
Üçüncü Hüküm: Putperest Bir Kadınla Evlenmek Caiz Midir?. 6
Dördüncü Hüküm: Resululfah Kadınlarla Nasıl Beyatfeşlrdi?. 6
Kadınlarla Tokalaşmanın Haram Olduğuna Delalet Eden Naslar 6
Beşinci Hüküm: Ayetteki, «...(Emredeceğin) Herhangi Bir İyilik Hususunda Sona Asi Olmamaları...» İfadesinden Maksat Nedir? 7
Âyetlerden Alınacak Dersler 7
Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler 7
66. DERS MÜSLÜMANLARLA MÜŞRİKLER ARASINDA EVLENMENİN HÜKÜMLERİ
10- Ey İman edenler, (kendi ifadeletince) mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah onların İmanlarını daha İyi bilendir ya. Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kafirlere döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadınlara) sarfettikleri (mehri) onlara (Kafirlere) verin. Skin onları nikahla almanızda, men iri erini verdi*ğiniz takdirde, üzerinize bîr günah yoktur. Kafir zevcelerinizi (nikahınız al*tında) tutmayın. Saıfettiğiniz (mehrjî isteyin. (Kafirler de size hicret eden mümin kadınlara} harcadıktan (mehri) İstesinler. Bu Allanın hükmüdür. Aranızda o hükmeder. Allah hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahi*bidir.
11- Eğer zevcelerinizden birşey sizden kafirlere kaparda siz de muharebede ganimete kavuşursanız zevceleri gitmiş olan (müslüman)faro harcadıkları (mettir) kadar verin. O Allah'tan Korkun ki, siz (hepiniz) O'na inananlarsınız.
12- Ey peygamber, mümin kadınlar —Allah'a hiçbir şeyi eş tutma*maları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, evlatlarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri, (emredeceğin) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamaları şartıyla— sana beyat-leşmeye geldikleri zaman beyatlerini kabul et. Onlar İçin Allahtan mağ*firet isteyiver. Çünkü Allah çok yarfığayıcı, çok esirgeyicidir.
13- Ey iman edenler, üzerlerine Allah in gazcb ettiği o kavim İle dost olmayın ki, mezarların yoranından olan kefirler nasıl ü m idlerini kes-dilerse onlar da öylece ahtretten ümldierini kesmişlerdir.
Ayetlerin Lafzî Tahlili
(Mühâcirâtin): Muhâcerat, hicret kökünden gelir. Hicret, lügatta, bir yerden diğer bir yere göçmektir. Şer'i ıstılahta İse kafir memleketten İslâm memleketine göçmektir.
(Famtehinuhünne); İmtihan kökünden gelen bir fiildir. İmtihan, lügatta, tecrübe etmek, sınamaktır.
(Ücurehünne): Burada ücretten maksat mahirdir.
(Busemil kevafir): isem, ismetin çoğuludur, ismsı İse lügatta, ipe ve iki şeyi birbirine bağlayan herşeye denir. Bu âyetteki manası ise nikahtır. Buna göre âyetin manası, «Kafir olan kanlarınıza iddet beklemeyin. İslâm oluşunuzla aranızdaki bağ kopmuştur.» otur.
(Ves'elû ma enfaktüm): Yani sizden birinizin zevcesi mürted olup kafirlere dönerse ona ödediğiniz mehri kafirlerden İsteyin.
(Vel yeselüma enfegû); Müşriklerin zevceleri
müstüman olup size İltihak ettiklerinde evlenmek istediğinizde onların ka*fir kocalarına mahirlerini İade ediniz.
(Fateküm): Elinizden çıksa.
(Feâkabtüm): Yani, savaşta onlardan aldıklarınız.
(Bibühtanin): Bühtan, yalan ve batıl şeydir.
(Ma'rufln): Maruf, şeriatın güzel gördüğü şeydir.
(Latetevellev gavmen): Müminleri bırakarak kafirleri dost edinmeyin.
(Yetsûmlnelahire): Yeisû, ye's kökünden gelen bir fiildir. Ye's. birşey d en umut kesmektir.
Âyetlerin İcmali Manaları
Allahu taala şöyle buyurmaktadır: Ey müminler, küfür ülkesinden iman ülkesine dinlerinden ötürü ve Resulullahı sevdikleri İçin hicret edip gelen mümin kadınları, imanlarının hakiki olup olmadığı hususunda imtihun edin. Acaba onlar Isla mı hak olarak bilip sevdikleri için mi gelmiş* terdir, yoksa müslüman olan bir erkeği sevdikleri İçin mi gelmişlerdir? Yoksa kocaları fakirdir de dünya malına tamaen mi gelmişlerdir?
Ey müminler, bu imtihandan sonra delil ve emarelerle onların haki*katen mümin olduklarını anladığınız zaman, onları kafirlere iade etmeniz helal değildir. Çünkü Allahu taala mümin bir kadını müşrik bir erkeğe mu*bah kılmamıştır. Sizin de o hicret eden kadınların eski kafir kocalarına, evliliklerinde Ödemiş oldukları mehri ödemeniz lazımdır. O hicret eden kadınların eski mehirlerint kocalarına verdikten sonra veni bir mehir ve*rerek onlarla evlenmenizde bir vebal yoktur.
Herhangidir müminin kendisiyle hicret etmeyen kafir bir karısı varsa, küfür sebebiyle aralarındaki nikah bağı kopmuştur. O kadın için iddet say*mak da lazım değildir. Zira İslâm, mümin erkeklere müşrik bir kadınla evlenmeyi mubah kılmamıştır.
Herhangi bir kadın Islâmdan sonra mürted olarak kafir ülkeye iltihak ederse onlarla muamele yaptığınız zaman, müşrike bir kadın muamelesi yapın. Zira kadının mürted olmasıyla aradaki nikah ve evlilik bağı kop*muştur. Böyle bir kadının müslüman bir erkeğin harim-i İsmetinde bulun*ması caiz., değ İldir.
Mürted kadınlarınız kafirlere iltihak ederlerse, nasıl müslüman olarak size katılan kadınların mehirierlni kocalarına veriyorsanız, evliliğinizde o kadınlara vermiş olduğunuz mehri kafirlerden isteyin.
Bu hüküm Allah (cc)'ın size meşru kıldığı bir hükümdür. Ondan dön*meyiniz, bir başka hükümie değiştirmeyiniz. Zira Allahu taala hakkıyla bilen hüküm ve hikmet sahibidir. O ancak tam bir hikmetin İcabını meşru kılar.
Ey müminler, sizden İslâm olmanız hasebiyle ayrılan veya İslâm ol*duktan sonra İrtidat ederek ayrılan kadınlarınızın (nehirlerini müşrikler ödemedikleri takdirde, kafirlerle savaştığınızda onlardan aldığınız ganl- metleri taksim etmeden önce, küfür hasebiyle kocalarından ayrılan ka- dınların mehirlerint kocalarına verin. Tasdik ettiğiniz Allah (cc)'tan kor- kun ve onun adil şeriatına inanın.
Ayetin devamında Ailahu taala Peygambere şöyle hitab etmektedir: Ey Muhammed, sana beyat İçin gelen mümin kadınlarla, sana uymaları ve itaat etmeleri şartıyla beyatlaş. Orilara, hiçbir şeyi Allah (cc)'a ortak koş- mamalarını, cahlliyet devrinde yaptıkları gibi çocuklarını diri diri gömmemelerini şart kıl. Sokakta buldukları çocukları da kocalarına ilhak et*mesinler. O kadınlara bu şartlar ve diğer Islanıl hükümler üzerine beyat ver. Yapmış oldukları boyatın Icablarınt yaptıkları takdirde onlar İçin Al*lah (co)'tan rahmet ve mağfiret talebinden bulun. Allahu taala tövbe edip yolunu doğrultana çok mağfiret edici, çok esirgeyicidir.
Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler
Birinci incelik: Muhacir kadınlar, mümin oldukları takdirde neden imtihan edilirler? Hicretin sebebinin bilinmesi için. Acaba bu kadın Allah (cc) ve Resul (sav)'ünü sevdiği için mi, yoksa dünya için mi hicret et*miştir?
İbni Zeyd şöyle der: «Bize neden o kadınları imtihan etmemiz emre*dildi? Çünkü Mekke'de kocasına kızan bir kadın, «Andolsun ki Muham-mede iltihak ederim.» derdi.»
İbni Atobas (ra)'tan şöyle rivayet edilir: «Mekke'den hicret eden bir kadın, «Ö'ndan başka mabud olmayan Allah (cc)'a andederlm ki kocama kızdığım için, Mekke'yi sevmediğim İçin, dünyayı taleb ettiğim için değil, Allah (cc) ve Resul (sav)'ünü sevdiğim için hicret ettim.» diye yemin eder*se Resulullah (sav) kadının kocasına mehrini ve bütün harcadığını öder, kadını iade etmezdi.» [1]
İkinci incelik: Âyetin akışındaki «Allah (cc) onların İmanlarını daha iyi bilendir ya.» cümlesinin araya girmesinin sırrı şudur: Bizim onların za*hiren imanlı olduklarını bilmemiz kafidir. Gerçekten kalbten İman edip et*mediklerini ancak Allahu taala bilir. Biz zahire göre hükmederiz. Allahu taala sırrı ve gizliyi bildiğinden sırların bilinmesi ona dittir.
Üçüncü incelik: Hicret eden kadınların geri çevrilmemelerinin hik*meti şudur: Kadınlar daha ince duygulu, daha çabuk dönen, fitne ve be*laya karşı daha dayanıksız oldukları İçin Allahu taala onları müşrik ko*calarına teslim etmeyi yasaklamıştır,
Dördüncü incelik: Allahu taala, müslüman olan bir kadının mehrini. kocasına İade etmeyi emretmiştir. Bu emir, İslâmın riayet ettiği ahde ve*fanın şartlarındandır.
Kurtubî: «Müslüman olan bir kadın ilâ kocası arasındaki nikah bağı kendiliğinden çözülmüştür. Allahu taala eski kocasının iki yönlü bir zarara uğramaması için ödedikleri mehrin kendilerine iade edilmesini emretmiş*tir. Çünkü karısı kendisinden ayrıldığı için bir zarara uğramıştır, ödediği mehir kendisine İade edilmezse bundan dolayı da ikinci bir zarara uğ*rayacaktır. Allahu taala ahde vefanın numunesini göstererek onların ko*calarına mehirlerinln iade edilmesini emretmiştir.» [2]
Beşinci incelik; (Bunlar onlara helal değHdir. Onlar da bunlara he*lal olmazlar.» âyeti, İmanla küfür arasında bir bağ olmadığına İşaret eder, Kocası kafir olan bir kadın İslâmı kabul ettiği zaman kocasına haram olur. Çünkü aralarında bir benzerlik kalmamıştır. Kadın müslüman, erkek ka*firdir. Kadının müslüman olmasıyla aralarındaki bağ kopmuştur.
Bu âyet, imanla küfür arasında bir bağ olmadığını gösterdiği gibt imanın sağladığı bağın nesebi bağdan daha kuvvetli olmadığına delalet eder.
Altıncı İncelik; Rivayete göre, Mekke'nin fethinde Resulullah (sav) kadınlardan beyat altrken Ebu Süfyan'ın karısı Hİnd blnti Utbe de kadın*ların arasındaydı. Ancak HInd, Uhud'da Hz. Hamza'ya yaptığı fenalıktan ötürü Resulullah (sav)'tan korktuğu için yüzünü örtmüştü. Resulullah (sav) bu beyat sırasında Allahu taalanın ilgili âyetteki «hırsızlık yapmamaları» emrini okuyunca Hind, «Ebu Süfyan cimri bir erkektir. Biz yememiz için onun malından gizlice alırız.» dedi. Bunun üzerine orada hazır bulunan Ebu Süfyan, «Gizlice aldıkların helal olsun.» dedi.
Resulullah (sav) gülümseyerek, «Sen HInd misin?» dedi. HInd, «Alla*hu taala geçmişi affeder. Ey Allah (cc)'ın peygamberi, sen affet ki Allah (cc) da seni affetsin.» dedi. Resulullah (sav) âyetteki, «zina etmemeleri» jBmrinl söyleyince Hind, «Hür kadın zina yapar mı?» dedi. Resulullah (sav), fevladlarını öldürmemeleri» emrini okuyunca HInd, «Evladlanmız küçüktü büyüttük, fakat büyüdükleri zaman onları siz öldürdünüz.» dedi. Bunun Üzerine Hz. Ömer katılırcasına güldü. Hind'in oğlu Hanzele Bedir Savaşın*da Öldürülmüştü. Resulullah (sav), «elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri» âyetini okuyunca, Hind, «Allaha andolsun ki iftira çok çirkin blrşeydir.» dedi. Resulullah (sav), «(emredeceğin) herhangi bir İyilik hususunda sana asi olmamaları» âyetini okuyunca Hind, «Ya Resu*lullah, Allah (cc)'a andofsun ki biz burada sana herhangi birşeyde isyan etmek İçin oturmadık.» dedi.» [3]
Yedinci incelik: Ferra: «Cahtliyet döneminde kadınlar buldukları her*hangi bir çocuğu alarak kocalarına «Bu senin çocuğundur.» derlerdi. İşte bu sözleri, onların «Elleriyle ayaklan orasında düzdükleri» bir' iftira idi.»
Zemahşerî: «Elleriyle ayaklan arasında bir iftira...» âyeti, kadınlar buldukları çocukları yalandan, kocalarına Isnad etmelerini iftira olarak vasıflandırmaktadır. Çünkü kadının toatnı elleriyle ayakları arasındadır. Çocuk ayaklarının arasından doğar. Bazı alimlere göre de, «Elleriyle ayak*ları arasında b4r İftira düzüp...» âyetinden maksat, elleriyle ayaklan ara*sında doğurmadığı çocuğu kendisine isnad etmektir. İşte islâm bunu ya*saklamıştır. Çünkü bu, cahlliyet adetidir.» [4]
Âyetlerdeki Şer'i Hükümler
Birinci Hüküm: Anlaşmalarda Yapılan Akit, Erkekleri İçine Aldığı Gibi Kadınları Da İçine Alır Mı?
Resululiah (sav)'ın Kureyş müşrikleri ile yaptığı Hudeybiye Anlaşma*sındaki bir maddeye göre, Mekke'den Medine'ye kaçan birisi iade edilecek, Medine'den Mekke'ye kaçan birisi İse İade edilmeyecekti. Hudeybiye An*laşmasından sonra İslâmı kabul eden Ümmü Gülsüm bintl Uhbe isimli bir kadın Mekke'den Medine'ye hicret etmişti. Kocası arkasından gelerek onu almak İstedi. Kadın Resulullah (sav)'a, «Ya Resuluilah, ben kadınım. Kadınların ne kadar zayıf olduklarını bilirsin. Eğer beni kafirlere iade edersen bana İşkence ederler. Ben de dayanamam.» dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) kadının kocası ile akrabalarına, «Hudeybiye Anlaşmasın*daki «Muhammed'e gelenler İade edilir.» şartı, yalnız erkeklere aittir.» dedi. Bunun üzerine âyet nazil oldu. Resulullah (sav) kadını imtihan et*tikten sonra alıkoydu.
Kurtubî: «Alimler, Hudeybiye Anlaşması maddelerinde veya umumi ifadesinde kadınların olup olmadığı hususunda İhtilaf etmişlerdir. Bazı alimlere göre anlaşmanın metninde sarahaten kadınlarla ilgili hükümler de vardı. Ancak hiçkimsenln haberi olmadan Allahu taala, Medine'ye hic*ret eden kadınların İadesi hakkındaki cümleyi kaldırmıştır. Böylece yalnız erkeklerle ilgili cümle kalmıştır. Bunun için Resulullah (sav), Medine'ye hicret eden kadını geri göndermemiştir. Bazı alimlere göre isa, anlaşmanın metninde kadınlarla İlgili bir hüküm yoktur. Anlaşmada yalnızca müslü*man olarak Medine'ye hicret eden erkeklerle İlgili bir madde vardır. Buna göre metnin zahiri erkeklere şamil geldiği gibi kadınlara da şamil gelmektedir. Ancak AİIahu taala kadınların anlaşma metninden çıkarılmasını mevzumuz âyetle beyan ederek iki şeyden dolayı kadınları erkeklerden ,. ayırmıştır. Birincisi, kadınlar erkeklerin beşeri arzularını tatmin ettiklerinden AİIahu taala mümin kadınları müşrik erkeklere haram kılmıştır, ikin*cisi, kadınlar erkeklerden daha yumuşak kalblidir ve işkenceye dayana-madıkları İçin dinden daha kolay dönebilirler. Fakat müşrik bir kadın Medine'ye hicret ederse o korun mayarak İade edilir.» [5]
Kurtubî sözlerine şöyle devam eder: «Bu âyet, Resulullah (sav)'ın müşriklerle yaptığı anlaşmadaki kadınlarla ilgili maddeyi neshederek ka*dınları bu maddeden çıkarmıştır. Bu görüş, hadislerin Kur'an ile neshedile-, ceğinl kabul eden görüştür.»
Fahreddin Razi; Dahhak'tan naklederek şöyle der: «Anlaşma metnin*de kadınlarla İlgili bir madde vardı. Buna göre müşrik bir kadın Mekke'den Medine'ye hicret ederse hemen iade edilecekti. Fakat Mekke'den evli bir kadın müslüman olarak Medine'ye hicret ederse kadın iade edilemeyecek ancak kocasına kadının mehri He harcadıkları ödenecekti. Buna karşılık Medine'den kaçan mümin bir kadın iade edilecekti. İrtidat ederek Mekke'ye kaçan evli bir kadın İse İade edilmeyecek ancak kadının mehri ile kendisine harcananlar iade edilecekti.»
Bu görüşe göre âyet anlaşmaya uygundur. Bu görüş insanı tatmin etmektedir. Bu görüşün dışındakilerin hepsi araştırılmaya muhtaçtır. Çünkü hepsi İslâmın ruhuna zıttır. İslâmda ahde vefa müslümanlara vacibtir. [6] Şu halde taraflardan herhangi birislftln anlaşma metnini karşı tarafın mu-ü vafakatını almadan feshetmesi veya tahsis etmesi uygun değildir. O halde f uygun olan Dahhak'ın görüşüdür.
Bu hususta Seyyid Kutub da şöyle der: «Anlaşılan şudur ki, Hudeybiye anlaşmasının metninde kadınlar hususunda kesin bir hüküm yoktu. İşte nazil olan bu iki âyet, İslâm ülkesine hicret eden kadınların iade edil*melerine mani oldu. Kadınlar gerek bünye, gerek haleti ruhiye bakımından zayıf oldukları İçin yapılan işkencelere katlan a mayarak dinlerinden çıka*bilirlerdi. Kadınların iadesine mani olan âyetlerle bu mevzuda ki devlet nizamı en adil teamül İle tanzim edilmiştir.» [7]
İkinci Hüküm: Müşrik Bir Kadın Müslüman Olarak İslâm Ülkesine Ge*lirse Onun Hükmü Nedir?
«Bunlar onlara helal değildir. Onlar do bunlara helal olmazlar.» âye*ti, müslüman olan bir kadın ile müşrik kocası arasındaki bağların koptuğu*na delalet eder.
Fakihler, mümin kadın ile kafir kocası arasında vaki olan ayrılığın ka*dının müslüman oluşundan dolayı mı, yoksa İslâm ülkesine gelişinden do*layı mı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir.
İmam Ebu Hanlfe (ra)'nin görüşüne göre, kadınla kocasının ayrılma*sının sebebi, kadının müslüman oluşu değil, kocasının memleketinden ay*rılıp İslâm ülkesine gelmesidir.
Cumhura (Şafii, Maliki ve Hanbeliler) göre İse, kadının Kocasından ayrılmasının sebebi müslüman oluşudur. Bu ayrılık kadının İddetinin bit*mesiyle tahakkuk eder. Müslüman olan bir kadının kocası, karısının id-deti dolmadan önce müslüman olursa kadın yine onun zevcesidir. [8]
Hanefilerin delilleri:
1- «Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz on-farı kafirlere döndürmeyin.» âyeti. Bu âyet, mümin kadınla kocasının ayrı*lığının sebebinin İslâm ülkesine hicret etmesi olduğuna delalet eder. Eğer aralarındaki evlilik devam etseydi onun kocası İte beraber olması lazımdı.
2- «(Kafir zevcelerinin bu kadıniaru) sarfettikleri (mertr!) onlara (kafirlere) verin.» âyeti. Eğer aralarındaki evlilik devam etseydi, müşrik olan kocası mehrîni geri almaya hak kazanamazdı. Zira bir erkeğin hem kadına, hem de kadına verdiği mehire sahip olması caiz değildir.
3- «Sizin onları nikahla almanızda, mahirlerini verdiğiniz tokdlrd« üzerinize bir günah yoktur.» âyeti. Eğer evlilik devam etseydi o kadınla herhangi üir erkeğin evlenmesi caiz olmazdı.
4- «Kafir zevcelerinizi (nikahınız altında) tutmayın.» âyeti.
5- Hanefi fukahasına göre. darui harbte kocası olsa bile esir dü*şen bir kadınla istibradan sonra münasebette bulunmak, müslüman ol-masa bile, caizdir. Bu münasebeti mubah kılan ise, ülkelerin ayrı olma*sıdır.
Resulullah (sav) esir düşen müşrik kadınlar hakkında, «Gebe olan bir kadınla doğumuna kadar, gebe oimayan kadınla da aybaşı hali İle Istibra olana kadar münasebette bulunulmaz.» buyurmuştur. [9]
Cumhurun delilleri:
1- Müslüman olan kadınla müşrik kocası arasındaki ayrılığın yega*ne sebebi İslâmdır. Çünkü müslüman olan bir kadının tekrar bir kafire verilmesi caiz değildir. Eğer aralarındaki ayrılığın sebebi kadının islâm ülkesine hicret etmesi olsaydı, İslâm ülkesine izinli olarak gelen müşrik bir kadının da kocasından ayrılması gerekirdi. Hiçbir fakiri böyle blrşeye hükmetmemiştlr.
2- Mücahid (ra)'den şöyle rivayet edilir: «Resulullah (sav), «Müslü*man olan kadın henüz iddette İken müşrik kocası da müslüman olursa ka*dın onun zevcesidir.» buyurmuştur.» [10]
3- İbni Abbas (ra)'tan şöyte rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav), kızı Zeyneb (r.anha)'i kocası Ebul As bin Rebia'ya eski nikahı ile geri ver*miştir. Zeynep Medine'ye hicret etmiş, kocası ise Mekke'de müşrik olarak kalmıştı. Zeynep'in Iddeti dolmadan Ebul As bin Rebla da müslüman oldu. Resulullah (sav) da Zeynep'i ona yeni bir nikah yapmadan geri verdi,» [11]
Kurtubî: «Fakat siz de mümin kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kafirlere döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bun*lara helal olmazlar.» âyeti kesin şekilde ortaya koyuyor ki, mümin bir ka*dının kafir bir erkekle evlenmesi, mümin bir erkeğin müşrik bir kadınla evlenmesi helal değildir. Bu âyete göre müslüman bir kadının kocasından ayrılmasının yegane sebebi, kadının müslüman oluşudur.» [12]
Özet olarak Hanefİlere göre, evli çiftten birisi müslüman olarak İslâm ülkesine hicret ederse aralarında ayrılık vaki ofur. Darul İslama hicret e-den kadın Iddet beklemez. Darul Harbten hicret ederek İslâm ülkesine gelen kadınla hamile olmadığı takdirde İddet beklemeden evlenmek mu*bahtır. Çünkü Allahu taala «Sizin onları nikahla almanızda mehlrlerlni ver*diğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur.» buyurmuştur. Âyette, koca*sından hicretle ayrıldığı için kadının İddet beklemesini emretmemfştir.
Cumhura göre ayrılığın yegane sebebi Darul İslama hicret değil, müs*lüman olmaktır. Eğer kadın kocasıyla temas etmeden önce müslüman olursa ayrılık hemen vaki olur, iddet beklemesi farz değildir.
Eğer kocası ile münasebette bulunduktan sonra müslüman olursa ayrılık iddetinin bitimiyle vaki olur. Eğer kadının İddetl dolmadan kocası da müslüman olursa o yine onun karışıdır. Eğer kocası Iddet bitene kadar müslüman olmazsa kadın ondan tamamen ayrılır.
Cumhurun bir başka delilleri de Ebu Süfyan ila karısı Hind'in müs- lüman oluşlarıdır. Hind, kocasından birkaç gün sonra müslüman olmuş*tur. Bu süre İçinde Iddeti dolmamış olduğundan Ebu Süfyan ile eski nl- kanları ile yeniden birleştiler.
Her iki görüşün delillerini özetle sergiledik. 8u hususta daha geniş bilgi için fıkıh kitaplarına bakılabilir.