Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,637
- Tepki puanı
- 1,009
- Puanları
- 113
- Yaş
- 67
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
44. DERS HZ. AYŞE'YE ATILAN İFTİRADAN SONRAKİ HÜKÜMLER
22- Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, ak*rabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur
etmesin, affetsin. Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz? Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir.
23- Namuslu (kötülüklerden) habersiz mümin kadınlara (iftira) a-tanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler. Onlar için büyük de bir azab var.
24- O günde ki aleyhlerinde kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayak*ları onların neler yapıyor (diklerine şahitlik edecektir.
25- O gün Allah onlara hak olan cezalarını tastamam verecek, şüp*hesiz onlar da Allahın apaşlkar hakkın ta kendisi olduğunu bileceklerdir.
26- Kötü kadınlar (ve kötü sözler) kötü erkeklere, kötü erkekler kö*tü kadınlara (ve kötü sözlere), temiz kadınlar (ve temiz kelimeler) ise te*miz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara (ve tmiz kelimelere yakı*şır). Bunlar (o temiz kadınlar ve temiz erkekler) o (iftiracıların) diyecek*lerinden çok uzaktırlar. Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır.
Âyetlerin Lafzı Tahlili
(Ye'teli): Yemin etme manasındadır.
(Ulül fadii): Dindar ve salih kişiler.
(El saeti): Saat aslında genişlik manasındadır. Burada İse malı ve rızkı çok olan demektir.
(En yü'tû): İbni Kuteybe'ye göre burada bir «la» harfi hofzolunmuştur. Buna göre kelimenin manası, dindar ve hali vakti yerinde olan kişiler böyle yemin yapmasınlar demektir.
(Vel ya'fû): Afv kelimesinden gelen bir fiildir. Yapılan kötülükleri yok etme, affetme manasına gelir.
(Elmuhsenâti): Namuslu, şerefli ve temiz kadınlar.
(Elgâfilâti): Fuhuştan haberi olmayan, iratta
kalbine dahi gelmeyen kadınlar.
(Lüinû): Lanet kökünden gelir. Allah (cc)'ın rahmetinden kovulma, uzaklaşma demektir.
(Teşhedü): ikrar ve bildiğini itiraf etme manasına
gelir.
(Yuveffihim): Yüveffi. tevliyet kökünden gelir. Burada blrşeyin hakkını tam vermeye denir.
(Myıwhümüllk): Yani Atlahu taalaogünde onların cezalannı tam olarak verir demektir.
(El haNsâtü MI habisine): Habisat. habis'ln ço0uludur. Habis, pis şeye denir. Yani pis kadınlar pis erkekler İçindir de*mektir.
(Mûberreûne): Temizdirler, nezihtirler manasma (Mağfiretün): Mağfiret, günahları yok etmek
(Ve nzkün kerim): Buradaki manası cennettir.
Ayetlerin İcmali Manaları
Allahu taala icmalen şöyle buyurmaktadır: Dindar, muttaki, faziletli ve rızıkları bol kişiler, fakirlere, muhacirlere evvelce yaptıkları yardımı on*ların İşledikleri günahlardan dolayı kesmek için yemin, etmesinler. Onların işledikleri suçları affederek serbest bıraksınlar. Daha evvel verdiklerini kesmeyerek yardımlarına devam etsinler.
Allahu taala müminlere de şöyle hitap etmektedir: Ey müminler, Al*lahu taalanın sizi, günahlarınızı affederek hayırlı kimselerle birlikte cen*nete koymasını istemez misiniz?
Allahu taala daha sonra, habersiz, İmanlı, namuslu ve zinadan uzak kadınlara iftira atanları İftiralarından dolayı lanetlediğini, onları rahmetin*den'kovduğunu, dünyada had vurulacağını, ahirette de en büyük aazbauğ-rayacoklarını haber vermektedir. Yalnız bu azabla da kalmayarak o kor*kunç günde aleyhlerinde kendi elleri, dilleri ve ayakları dünyada iffetli, ha*bersiz ve temiz kadınlara yapmış oldukları isnadın iftira olduğuna dair şe-hadet edecektir. Onların karşılaşacakları bu feci durumu herkes seyrede*cek, onlar hakimlerin en adili olan Allahu taalanın adil cezasına çarpıla*caklardır. Onlar, kıyamet gününde Allah (cc)'ın hiç kimseye zerre kadar zulmetmeyeceğini ve açık bir Hakk olduğunu anlayacaklardır.
Allahu taala bu âyetlerle Resulullah (sav)'ın temiz ve şerefli zevcesi olan Hz. Ayşe'nin münafık ve sapıkların iftirasından uzak olduğunu en ke*sin bir burhan ile haber vermiştir. Resulullah (sav) temiz ve güzel olarak yaratıldığından ona da temiz kadınlar nasib edilmiştir. Zaten Allah (cc)'ın can olan nizamı da budur. Kötü ve pis kadınlar pis ve kötü erkeklere, pis sözler ve pis erkekler de pis kadınlara mahsustur. Temiz sözler ve temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlaradır. Fuhuşla it*ham edilen pak zevceler itham olundukları o kötü suçtan tamamen uzak*tırlar. Nasıl uzak olmasınlar ki, Allah (cc)'ın en şerefli Resul (sav)'ünün zev*celeridirler. Eğer onlar temiz olmasaydılar Allahu taala onları en sevdiği Kuluna naslb etmezdi. O pak ve temiz zevcelere Allahtan mağfiret ve şe*refli bir rızık vardır.
Ayetlerin Nüzul Sebebleri
1- Taberî Hz. Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ayşe'ye iftira a-tanlar hakkında. «O uydurma haberi (iftirayı) getirenler içinizden (mahdut) bir zümredir...» (Nur: 11) ve devamı âyetler nazil olduktan sonra Hz. Ebu-oekir, iftirayı yayanlar arasında bulunan ihtiyacını karşıladığı yakın akra*bası Misdah'a bir daha yardım etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üze*rine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyeti na*zil oldu. Âyetin nüzulünden sonra Hz. Ebubekir. «Allah (cc)'a yemin ede*rim ki muhakkak Allah (cc)'ın bana mağfiret etmesini isterim.» diyerek Misdah'a tekrar nafakasını vermeye başladı ve «Allah (cc)'a yemin ederim ki. ona yaptığım yardımı ebediyyen kesmeyeceğim.» dedi.[55]
2- İbni Munzır, Hz. Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: «Misdah bin Jsase kibrinden dolayı iftira atanlara katıldı. Halbuki Ebubekir (ra)'in yakını idi ve geçimini onun yardımı ile sağlıyordu. Hz. Ebubekir, ona ebedly-yen yardım etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üzerine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyeti nazil oldu. Âyetin nü*zulünden sonra Hz. Ebubekir onu tekrar himayesine alarak yardımına de*vam etti ve «Bundan sonra birşey üzerine, ondan başkasını daha hayırlı gördüğüm takdirde yemin etmem. Şayet yemin edersem, yeminimi bozarak daha hayırlı olanı yaparım.» dedi.» [56]
Diğer bir rivayete göre, Resulullah (sav) nazil olan âyeti Hz. Ebube-kir'e okudu ve «Allah (cc)'ın sana mağfiret etmesini istemez misin?» bu*yurdu. O da, «Evet.» dedi. Resulullah (sav), «öyleyse Misdah'ı affet ve hakkından vazgeç.» buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ebubekir, «Allah (cc)'a yemin ederim ki daha evvel yaptığım yardımı fazlasıyla yapacağım.» diye*rek Misdah'a önceki yardımının iki katını yapmaya başladı. [57]
Ayetlerin tefsirindeki incelikler
Birinci incelik: «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi o-lanlar.» âyeti Hz. Ebubekir'in faziletinin en büyük şahididir. Bu âyet gös*teriyor ki o, sahabilerin en faziletlisidir.
Fahreddin Razi şöyle der: «Müfesslrler, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyetinin maksadının Hz. Ebubekir ol*duğunda icma etmişlerdir. Bu âyet onun Resulullah (sav)'tan sonra halkın en efdali olduğuna delalet ediyor. Zira Allahu taala bu âyetle onu açıkça methetmektedir. Allahu taaianın birini sırf zenginliğinden dolayı methet*mesi caiz değildir, öyleyse faziletten maksat, Ebubekir (ra)'in dindeki üs*tünlüğüdür. Eğer âyetteki «fazilet» sırf dünyevi manada olsaydı, sonraki «servet sahibi» ifadesinin tekrar edilmemesi lazım gelirdi. Allahu taala ona bu fazileti isbat ettiğine göre Resulullah (sav)'tan sonra sahabilerin en faziletlisi olması icabeder.» [58]
Ebussuud da şöyle demektedir: «Ayetteki, «Sizden fazilet sahibi olan» İfadesinden maksat, dindeki fazilettir. Bu âyet, Hz. Ebubekir'in sahabilerin en efdali olduğuna kafi delidir.»
ikinci incelik: «Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz?» âyeti herne kadar bir topluma hitap ediyorsa da asıl hitap edilen Hz. Ebubeklr'-dir. Hitabın çoğul biçimde yapılması saygı içindir.
Fohreddin Razi: «Allahu taalanın bir şahsa «siz» diye hitabetmesi o-nun büyüklüğünü bildirmek içindir.» [59] der.
Hz. Ebubekir bu âyeti duyduktan sonra «Evet ya Rabbi ben yarlıgan-mamı severim.» dedi ve Misdah'a nafakasını vermeye devam etti.
Üçüncü İncelik: İbnl Cevzî, «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mü*min kadınlar...» âyetinin tefsirinde şöyle der: «Niçin iftira atılan kadınlar zikrediliyor da erkekler zikredilmiyor? Zira mümin bir kadına iftira atan bitişi onunla birlikte bir mümin erkeğe de iftira atmış bulunuyor. Ancak atılan iftira daha çok kadınlara zarar verdiği için kadınlar zikredilmiş, er*kekler zikredilmemiştir.» [60]
Dördüncü incelik: Allahu taala Nur Suresinin başındaki. «Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan...» (Nur: 4) âyetinde namuslu kadınlar başka bir vasıf anılmadan zikredilmiştir. Mevzumuz âyette ise namuslu kadınlar diğer vasıflarıyla birlikte. «Namuslu, (kötülüklerden) ha*bersiz mümin kadınlar...» şeklinde zikredilmiştir. Bu âyet. müminlerin an*neleri olan Resulullah (sav)'ın zevcelerine aittir. Tabii ki bunların en baş*ta geleni Hz. Ayşe'dir. Bu temiz kadınları itham etmek, aynı zamanda Re*sulullah (sav) ve aile efradını da itham etmektir.
ibni Abbas (ra). Nur Suresini okuyup tefsir ederken bu âyete gelince şöyle buyurur: «Bu âyet, Resulullah (sav)'ın zevceleri Hz. Ayşe hakkın*dadır. Allahu taala Resulullah (sav)'ın pak zevcelerine iftira atanlar İçin tövbeden de söz etmemiştir. Halbuki diğer mümin kadınlara iftira atanların tövbe etmeleri halinde tövbelerinin kabul edileceği beyan edilmiştir.» ibni Abbas (ra) daha sonra. «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mümin kadın*lara (iftira) atanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler. Onlar için bü*yük de bir azab var.» âyetini okuyarak Resulullah (sav)'in zevcelerinin bü*yüklüğü ve onlara karşı işlenen suçun cezasının ağırlığını ifade etmiştir. Bunun üzerine cemaattan bazdan ayağa kalkarak İbni Abbas (ra)'ın bu güzel tefsirine karşılık başını öpmüşlerdir.[61]
Besinci incelik: «Kötü kadınlar kötü erkeklere...» âyeti içtimai ha-ratın en mühim bir noktasına parmak basmaktadır: Pis insanlar ancak bendiler! gibi pis kimselerle anlaşıp birleşebilirler. Temiz ve nezih İnsan*ca- da ancak temiz ve nezih insanlarla anlaşır, birleşirler. Mademki Re-
sululloh (sav), bütün temizlerin en temizi. Hz. Adem'den günümüze kadar gelmiş ve gelecek İnsanların en efdalidir. Hz. Ayşe'nin de kadınların en temiz ve nezihlerinden olması lazımdır. Onun hakkında söylenenler ancak yalan ve iftiradır. Nitekim Kur'anda Resulullah (sav)'ın zevceleri hakkında. «Bunlar (o temiz kadınlar ve erkekler) o (iftiracıların) diyeceklerinden çok uzaktırlar. Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır.» buyurulmaktadır. Pak zevcelerin temiz olduklarına bundan daha kafi bir şahit olamaz.
Altıncı İncelik: Zemahşerî. Keşşaf isimli tefsirinde şöyle der: «Allahu taala dört kişiyi dört şeyle temizlemiştir:
1- Züleyha'nın gösterdiği —«Onun (kadının) yakınlarından bir şa*hit de şehadet etti ki, eğer gömleği önünden yırtıldıysa (kadın) doğru söy*lemiştir, bu ise yalancılardandır. (Yok) eğer gömleği arkadan yırtıldıysa (kadın) yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyişlerdendir.» (Yusuf: 26-27)— şahitle Yusuf aleyhisselamı zina iftirasından.
2- Elbiselerini akıtan taşla Musa aleyhisselamı hastalık şüphesin*den.[62]
3- Hz. isa'nın beşikte mucize kabilinden «Ben Allah (cc)'ın kulu*yum...» diyerek konuşması ile Hz. Meryem'i zina ithamından.
4- Kıyamete kadar okunacak mucize kitabıyla Hz. Ayşe'yi zina if*tirasından.
Allahu taalanın Hz. Ayşe'yi temizlemesi ile diğerlerinin temizlenme*leri arasında büyük bir fark görülmektedir. Bu fark. Hz. Aşye'yi Allahu taa*lanın bizzat kendisinin temlzlemesldir. Bu temizleme. Allah (cc) katında Resulullah (sav)'in derecesinin yüksekliğini. Hz. Adem'in soyunun efendisi olduğunu göstermektedir. Resulullah (sav)'ın büyüklüğünü tahkik etmek İsteyen, ifk âyetlerini okusun ve Allahu taalanın onun harimine iftira atan*lara nasıl gazab ettiğini düşünsün ve ithamı Allahu taalanın nasıl nef*yettiğini görsün.» [63]
Hz. Ayşe'nin Özellikleri
Hz. Ayşe'den şöyle rivayet edilmiştir: cAndolsun ki. bana hiçbir kadına verilmeyen dokuz şey verilmiştir: .Resulullah (sav)'a benimle evlenme em*rini getirdiğinde Cebrail aleyhisselam benim suretimde gelmiştir. Resulul*lah (sav) benden başka hiçbir bakire ile evlenmemiştir. Resulullah (sav), benim odamda ve benim yatağımda vefat etmiştir. Resulullah (sav), benim odama defnedilmiştir. Melekler onu benim odamda ziyaret etmişlerdir. Va*hiy nazil olurken diğer kadınlar odayı terkederlerdi. fakat benim odam*da, biz aynı yatakta iken vahiy nazil olurdu. Ben onun halifesi ve dostu*nun kızıyım. Benim beratım semadan inmiştir. Ben temiz yaratıldım ve en temiz olanın yanında yaşadım. Bana moğfiret ve şerefli bir nzık vadoiun-muştur.» [64]
Ayetlerdeki Şer'i Hükümler
Birinci Hüküm: İşlenen Günah Sallh Amelleri Yok Eder Mi?
Müfessirler âyetteki. «...Akrabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin, affetsin.» İfadesinden maksadın Misdah bin Üsase olduğunu söylemişlerdir. Çünkü o. Hz. Ebubekir'in ya*kını ve Bedir*e iştirak eden muhacirlerdendi. Hz. Aşye'ye atılan iftira hadi*sesine katılmış, fakat sonra tövbe etmişti.
Şüphe yok ki zina iftirası büyük bir günahtır. Ehil sünnet ve cemaat alimleri bu âyeti delil alarak işlenen günahın sallh omel'eri iptal etmeye*ceğine hükmetmişlerdir. Zira Allahu taala Misdah'ı zina İftirasına karıştık*tan sonra da Allah yolunda hicret etmekle vasıflandırmıştır. Bu vasıf met*hedilecek bir vasıftır, öyleyse bu âyet. Misdah'ın hicretle kazandığı se*vabın zina iftirası sebebiyle iptal edilmediğine delalet ediyor.
Ehli sünnet alimlerine göre şirk ile irtidat hariç hiçbir günah insan*ların sallh amelini yok etmez. Ancak, kesinlikle haram olan blrşeyi helal bilerek yaparsa mürted ve salih amelleri yok olur. Zira Allahu taala, «Kim İman ettikten sonra kafir olursa her halde bütün yaptığı boşuna git*miştir ve o ahirette en çok ziyana uğrayanlardandır.» (Malde: 5) ve «İçi*nizden kim dbıkıden döner de o kafir olarak ölürse onların (o gibilerin) yaptığı İsler dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Onlar o ateşin (ce*hennemin) arkadaşlarıdır. Onlar orada (bir deha çıkmamak üzere) ebedi kalıcılardır.» (Bakara: 217) buyurmaktadır.
İkinci Hüküm: Kötülük Yapanı Affetmek Farz Mıdır?
Fakihler, kötülük yapanı affetmenin ve hakkından vazgeçmenin güzel ve mendub olduğunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Allahu taala, «...verme*lerinde kusur etmesin, affetsin.» buyurmaktadır. Âyetteki «affetsin». İfa-deslndeki emir birşeyi farz eden emirlerden değildir. Hayırlı olanı ifade eden bir emirdir. Zira insanların kötülük yapandan kısas taleb etmeleri caizdir. Eğer buradaki emir farz kılmak manası taşısaydı. kısası taleb et*mek caiz olmazdı. Fakihierin bu görüşünü. «Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülük (bir misilleme)dir. Fakat kim affeder, barışı sağlarsa mükafatı Allaha aittir. Şüphe yok ki O, zalimleri asla sevmez.» (Şura: 40) âyeti de teyid eder.
Resulullah (sav) da şöyle buyurmaktadır: «insan ancak kendisini zi*yaret etmeyen akrabasını ziyaret ederek, zalimleri affederek ve iyilik yap*mayanlara iyilik yaparak fazilet sahibi olur.» [65] öyleyse kötülük yapan bir kimseyi affetmek sünnettir, mendubtur.
22- Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, ak*rabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur
etmesin, affetsin. Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz? Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir.
23- Namuslu (kötülüklerden) habersiz mümin kadınlara (iftira) a-tanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler. Onlar için büyük de bir azab var.
24- O günde ki aleyhlerinde kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayak*ları onların neler yapıyor (diklerine şahitlik edecektir.
25- O gün Allah onlara hak olan cezalarını tastamam verecek, şüp*hesiz onlar da Allahın apaşlkar hakkın ta kendisi olduğunu bileceklerdir.
26- Kötü kadınlar (ve kötü sözler) kötü erkeklere, kötü erkekler kö*tü kadınlara (ve kötü sözlere), temiz kadınlar (ve temiz kelimeler) ise te*miz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara (ve tmiz kelimelere yakı*şır). Bunlar (o temiz kadınlar ve temiz erkekler) o (iftiracıların) diyecek*lerinden çok uzaktırlar. Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır.
Âyetlerin Lafzı Tahlili
(Ye'teli): Yemin etme manasındadır.
(Ulül fadii): Dindar ve salih kişiler.
(El saeti): Saat aslında genişlik manasındadır. Burada İse malı ve rızkı çok olan demektir.
(En yü'tû): İbni Kuteybe'ye göre burada bir «la» harfi hofzolunmuştur. Buna göre kelimenin manası, dindar ve hali vakti yerinde olan kişiler böyle yemin yapmasınlar demektir.
(Vel ya'fû): Afv kelimesinden gelen bir fiildir. Yapılan kötülükleri yok etme, affetme manasına gelir.
(Elmuhsenâti): Namuslu, şerefli ve temiz kadınlar.
(Elgâfilâti): Fuhuştan haberi olmayan, iratta
kalbine dahi gelmeyen kadınlar.
(Lüinû): Lanet kökünden gelir. Allah (cc)'ın rahmetinden kovulma, uzaklaşma demektir.
(Teşhedü): ikrar ve bildiğini itiraf etme manasına
gelir.
(Yuveffihim): Yüveffi. tevliyet kökünden gelir. Burada blrşeyin hakkını tam vermeye denir.
(Myıwhümüllk): Yani Atlahu taalaogünde onların cezalannı tam olarak verir demektir.
(El haNsâtü MI habisine): Habisat. habis'ln ço0uludur. Habis, pis şeye denir. Yani pis kadınlar pis erkekler İçindir de*mektir.
(Mûberreûne): Temizdirler, nezihtirler manasma (Mağfiretün): Mağfiret, günahları yok etmek
(Ve nzkün kerim): Buradaki manası cennettir.
Ayetlerin İcmali Manaları
Allahu taala icmalen şöyle buyurmaktadır: Dindar, muttaki, faziletli ve rızıkları bol kişiler, fakirlere, muhacirlere evvelce yaptıkları yardımı on*ların İşledikleri günahlardan dolayı kesmek için yemin, etmesinler. Onların işledikleri suçları affederek serbest bıraksınlar. Daha evvel verdiklerini kesmeyerek yardımlarına devam etsinler.
Allahu taala müminlere de şöyle hitap etmektedir: Ey müminler, Al*lahu taalanın sizi, günahlarınızı affederek hayırlı kimselerle birlikte cen*nete koymasını istemez misiniz?
Allahu taala daha sonra, habersiz, İmanlı, namuslu ve zinadan uzak kadınlara iftira atanları İftiralarından dolayı lanetlediğini, onları rahmetin*den'kovduğunu, dünyada had vurulacağını, ahirette de en büyük aazbauğ-rayacoklarını haber vermektedir. Yalnız bu azabla da kalmayarak o kor*kunç günde aleyhlerinde kendi elleri, dilleri ve ayakları dünyada iffetli, ha*bersiz ve temiz kadınlara yapmış oldukları isnadın iftira olduğuna dair şe-hadet edecektir. Onların karşılaşacakları bu feci durumu herkes seyrede*cek, onlar hakimlerin en adili olan Allahu taalanın adil cezasına çarpıla*caklardır. Onlar, kıyamet gününde Allah (cc)'ın hiç kimseye zerre kadar zulmetmeyeceğini ve açık bir Hakk olduğunu anlayacaklardır.
Allahu taala bu âyetlerle Resulullah (sav)'ın temiz ve şerefli zevcesi olan Hz. Ayşe'nin münafık ve sapıkların iftirasından uzak olduğunu en ke*sin bir burhan ile haber vermiştir. Resulullah (sav) temiz ve güzel olarak yaratıldığından ona da temiz kadınlar nasib edilmiştir. Zaten Allah (cc)'ın can olan nizamı da budur. Kötü ve pis kadınlar pis ve kötü erkeklere, pis sözler ve pis erkekler de pis kadınlara mahsustur. Temiz sözler ve temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlaradır. Fuhuşla it*ham edilen pak zevceler itham olundukları o kötü suçtan tamamen uzak*tırlar. Nasıl uzak olmasınlar ki, Allah (cc)'ın en şerefli Resul (sav)'ünün zev*celeridirler. Eğer onlar temiz olmasaydılar Allahu taala onları en sevdiği Kuluna naslb etmezdi. O pak ve temiz zevcelere Allahtan mağfiret ve şe*refli bir rızık vardır.
Ayetlerin Nüzul Sebebleri
1- Taberî Hz. Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ayşe'ye iftira a-tanlar hakkında. «O uydurma haberi (iftirayı) getirenler içinizden (mahdut) bir zümredir...» (Nur: 11) ve devamı âyetler nazil olduktan sonra Hz. Ebu-oekir, iftirayı yayanlar arasında bulunan ihtiyacını karşıladığı yakın akra*bası Misdah'a bir daha yardım etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üze*rine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyeti na*zil oldu. Âyetin nüzulünden sonra Hz. Ebubekir. «Allah (cc)'a yemin ede*rim ki muhakkak Allah (cc)'ın bana mağfiret etmesini isterim.» diyerek Misdah'a tekrar nafakasını vermeye başladı ve «Allah (cc)'a yemin ederim ki. ona yaptığım yardımı ebediyyen kesmeyeceğim.» dedi.[55]
2- İbni Munzır, Hz. Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir: «Misdah bin Jsase kibrinden dolayı iftira atanlara katıldı. Halbuki Ebubekir (ra)'in yakını idi ve geçimini onun yardımı ile sağlıyordu. Hz. Ebubekir, ona ebedly-yen yardım etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üzerine, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyeti nazil oldu. Âyetin nü*zulünden sonra Hz. Ebubekir onu tekrar himayesine alarak yardımına de*vam etti ve «Bundan sonra birşey üzerine, ondan başkasını daha hayırlı gördüğüm takdirde yemin etmem. Şayet yemin edersem, yeminimi bozarak daha hayırlı olanı yaparım.» dedi.» [56]
Diğer bir rivayete göre, Resulullah (sav) nazil olan âyeti Hz. Ebube-kir'e okudu ve «Allah (cc)'ın sana mağfiret etmesini istemez misin?» bu*yurdu. O da, «Evet.» dedi. Resulullah (sav), «öyleyse Misdah'ı affet ve hakkından vazgeç.» buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ebubekir, «Allah (cc)'a yemin ederim ki daha evvel yaptığım yardımı fazlasıyla yapacağım.» diye*rek Misdah'a önceki yardımının iki katını yapmaya başladı. [57]
Ayetlerin tefsirindeki incelikler
Birinci incelik: «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi o-lanlar.» âyeti Hz. Ebubekir'in faziletinin en büyük şahididir. Bu âyet gös*teriyor ki o, sahabilerin en faziletlisidir.
Fahreddin Razi şöyle der: «Müfesslrler, «Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar...» âyetinin maksadının Hz. Ebubekir ol*duğunda icma etmişlerdir. Bu âyet onun Resulullah (sav)'tan sonra halkın en efdali olduğuna delalet ediyor. Zira Allahu taala bu âyetle onu açıkça methetmektedir. Allahu taaianın birini sırf zenginliğinden dolayı methet*mesi caiz değildir, öyleyse faziletten maksat, Ebubekir (ra)'in dindeki üs*tünlüğüdür. Eğer âyetteki «fazilet» sırf dünyevi manada olsaydı, sonraki «servet sahibi» ifadesinin tekrar edilmemesi lazım gelirdi. Allahu taala ona bu fazileti isbat ettiğine göre Resulullah (sav)'tan sonra sahabilerin en faziletlisi olması icabeder.» [58]
Ebussuud da şöyle demektedir: «Ayetteki, «Sizden fazilet sahibi olan» İfadesinden maksat, dindeki fazilettir. Bu âyet, Hz. Ebubekir'in sahabilerin en efdali olduğuna kafi delidir.»
ikinci incelik: «Allahın sizi yarlıgamasını sevmez misiniz?» âyeti herne kadar bir topluma hitap ediyorsa da asıl hitap edilen Hz. Ebubeklr'-dir. Hitabın çoğul biçimde yapılması saygı içindir.
Fohreddin Razi: «Allahu taalanın bir şahsa «siz» diye hitabetmesi o-nun büyüklüğünü bildirmek içindir.» [59] der.
Hz. Ebubekir bu âyeti duyduktan sonra «Evet ya Rabbi ben yarlıgan-mamı severim.» dedi ve Misdah'a nafakasını vermeye devam etti.
Üçüncü İncelik: İbnl Cevzî, «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mü*min kadınlar...» âyetinin tefsirinde şöyle der: «Niçin iftira atılan kadınlar zikrediliyor da erkekler zikredilmiyor? Zira mümin bir kadına iftira atan bitişi onunla birlikte bir mümin erkeğe de iftira atmış bulunuyor. Ancak atılan iftira daha çok kadınlara zarar verdiği için kadınlar zikredilmiş, er*kekler zikredilmemiştir.» [60]
Dördüncü incelik: Allahu taala Nur Suresinin başındaki. «Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan...» (Nur: 4) âyetinde namuslu kadınlar başka bir vasıf anılmadan zikredilmiştir. Mevzumuz âyette ise namuslu kadınlar diğer vasıflarıyla birlikte. «Namuslu, (kötülüklerden) ha*bersiz mümin kadınlar...» şeklinde zikredilmiştir. Bu âyet. müminlerin an*neleri olan Resulullah (sav)'ın zevcelerine aittir. Tabii ki bunların en baş*ta geleni Hz. Ayşe'dir. Bu temiz kadınları itham etmek, aynı zamanda Re*sulullah (sav) ve aile efradını da itham etmektir.
ibni Abbas (ra). Nur Suresini okuyup tefsir ederken bu âyete gelince şöyle buyurur: «Bu âyet, Resulullah (sav)'ın zevceleri Hz. Ayşe hakkın*dadır. Allahu taala Resulullah (sav)'ın pak zevcelerine iftira atanlar İçin tövbeden de söz etmemiştir. Halbuki diğer mümin kadınlara iftira atanların tövbe etmeleri halinde tövbelerinin kabul edileceği beyan edilmiştir.» ibni Abbas (ra) daha sonra. «Namuslu, (kötülüklerden) habersiz mümin kadın*lara (iftira) atanlar dünyada da, ahirette de lanetlendiler. Onlar için bü*yük de bir azab var.» âyetini okuyarak Resulullah (sav)'in zevcelerinin bü*yüklüğü ve onlara karşı işlenen suçun cezasının ağırlığını ifade etmiştir. Bunun üzerine cemaattan bazdan ayağa kalkarak İbni Abbas (ra)'ın bu güzel tefsirine karşılık başını öpmüşlerdir.[61]
Besinci incelik: «Kötü kadınlar kötü erkeklere...» âyeti içtimai ha-ratın en mühim bir noktasına parmak basmaktadır: Pis insanlar ancak bendiler! gibi pis kimselerle anlaşıp birleşebilirler. Temiz ve nezih İnsan*ca- da ancak temiz ve nezih insanlarla anlaşır, birleşirler. Mademki Re-
sululloh (sav), bütün temizlerin en temizi. Hz. Adem'den günümüze kadar gelmiş ve gelecek İnsanların en efdalidir. Hz. Ayşe'nin de kadınların en temiz ve nezihlerinden olması lazımdır. Onun hakkında söylenenler ancak yalan ve iftiradır. Nitekim Kur'anda Resulullah (sav)'ın zevceleri hakkında. «Bunlar (o temiz kadınlar ve erkekler) o (iftiracıların) diyeceklerinden çok uzaktırlar. Onlar için mağfiret ve çok şerefli rızık vardır.» buyurulmaktadır. Pak zevcelerin temiz olduklarına bundan daha kafi bir şahit olamaz.
Altıncı İncelik: Zemahşerî. Keşşaf isimli tefsirinde şöyle der: «Allahu taala dört kişiyi dört şeyle temizlemiştir:
1- Züleyha'nın gösterdiği —«Onun (kadının) yakınlarından bir şa*hit de şehadet etti ki, eğer gömleği önünden yırtıldıysa (kadın) doğru söy*lemiştir, bu ise yalancılardandır. (Yok) eğer gömleği arkadan yırtıldıysa (kadın) yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyişlerdendir.» (Yusuf: 26-27)— şahitle Yusuf aleyhisselamı zina iftirasından.
2- Elbiselerini akıtan taşla Musa aleyhisselamı hastalık şüphesin*den.[62]
3- Hz. isa'nın beşikte mucize kabilinden «Ben Allah (cc)'ın kulu*yum...» diyerek konuşması ile Hz. Meryem'i zina ithamından.
4- Kıyamete kadar okunacak mucize kitabıyla Hz. Ayşe'yi zina if*tirasından.
Allahu taalanın Hz. Ayşe'yi temizlemesi ile diğerlerinin temizlenme*leri arasında büyük bir fark görülmektedir. Bu fark. Hz. Aşye'yi Allahu taa*lanın bizzat kendisinin temlzlemesldir. Bu temizleme. Allah (cc) katında Resulullah (sav)'in derecesinin yüksekliğini. Hz. Adem'in soyunun efendisi olduğunu göstermektedir. Resulullah (sav)'ın büyüklüğünü tahkik etmek İsteyen, ifk âyetlerini okusun ve Allahu taalanın onun harimine iftira atan*lara nasıl gazab ettiğini düşünsün ve ithamı Allahu taalanın nasıl nef*yettiğini görsün.» [63]
Hz. Ayşe'nin Özellikleri
Hz. Ayşe'den şöyle rivayet edilmiştir: cAndolsun ki. bana hiçbir kadına verilmeyen dokuz şey verilmiştir: .Resulullah (sav)'a benimle evlenme em*rini getirdiğinde Cebrail aleyhisselam benim suretimde gelmiştir. Resulul*lah (sav) benden başka hiçbir bakire ile evlenmemiştir. Resulullah (sav), benim odamda ve benim yatağımda vefat etmiştir. Resulullah (sav), benim odama defnedilmiştir. Melekler onu benim odamda ziyaret etmişlerdir. Va*hiy nazil olurken diğer kadınlar odayı terkederlerdi. fakat benim odam*da, biz aynı yatakta iken vahiy nazil olurdu. Ben onun halifesi ve dostu*nun kızıyım. Benim beratım semadan inmiştir. Ben temiz yaratıldım ve en temiz olanın yanında yaşadım. Bana moğfiret ve şerefli bir nzık vadoiun-muştur.» [64]
Ayetlerdeki Şer'i Hükümler
Birinci Hüküm: İşlenen Günah Sallh Amelleri Yok Eder Mi?
Müfessirler âyetteki. «...Akrabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin, affetsin.» İfadesinden maksadın Misdah bin Üsase olduğunu söylemişlerdir. Çünkü o. Hz. Ebubekir'in ya*kını ve Bedir*e iştirak eden muhacirlerdendi. Hz. Aşye'ye atılan iftira hadi*sesine katılmış, fakat sonra tövbe etmişti.
Şüphe yok ki zina iftirası büyük bir günahtır. Ehil sünnet ve cemaat alimleri bu âyeti delil alarak işlenen günahın sallh omel'eri iptal etmeye*ceğine hükmetmişlerdir. Zira Allahu taala Misdah'ı zina İftirasına karıştık*tan sonra da Allah yolunda hicret etmekle vasıflandırmıştır. Bu vasıf met*hedilecek bir vasıftır, öyleyse bu âyet. Misdah'ın hicretle kazandığı se*vabın zina iftirası sebebiyle iptal edilmediğine delalet ediyor.
Ehli sünnet alimlerine göre şirk ile irtidat hariç hiçbir günah insan*ların sallh amelini yok etmez. Ancak, kesinlikle haram olan blrşeyi helal bilerek yaparsa mürted ve salih amelleri yok olur. Zira Allahu taala, «Kim İman ettikten sonra kafir olursa her halde bütün yaptığı boşuna git*miştir ve o ahirette en çok ziyana uğrayanlardandır.» (Malde: 5) ve «İçi*nizden kim dbıkıden döner de o kafir olarak ölürse onların (o gibilerin) yaptığı İsler dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Onlar o ateşin (ce*hennemin) arkadaşlarıdır. Onlar orada (bir deha çıkmamak üzere) ebedi kalıcılardır.» (Bakara: 217) buyurmaktadır.
İkinci Hüküm: Kötülük Yapanı Affetmek Farz Mıdır?
Fakihler, kötülük yapanı affetmenin ve hakkından vazgeçmenin güzel ve mendub olduğunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Allahu taala, «...verme*lerinde kusur etmesin, affetsin.» buyurmaktadır. Âyetteki «affetsin». İfa-deslndeki emir birşeyi farz eden emirlerden değildir. Hayırlı olanı ifade eden bir emirdir. Zira insanların kötülük yapandan kısas taleb etmeleri caizdir. Eğer buradaki emir farz kılmak manası taşısaydı. kısası taleb et*mek caiz olmazdı. Fakihierin bu görüşünü. «Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülük (bir misilleme)dir. Fakat kim affeder, barışı sağlarsa mükafatı Allaha aittir. Şüphe yok ki O, zalimleri asla sevmez.» (Şura: 40) âyeti de teyid eder.
Resulullah (sav) da şöyle buyurmaktadır: «insan ancak kendisini zi*yaret etmeyen akrabasını ziyaret ederek, zalimleri affederek ve iyilik yap*mayanlara iyilik yaparak fazilet sahibi olur.» [65] öyleyse kötülük yapan bir kimseyi affetmek sünnettir, mendubtur.