Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SÜNNET YERİNE KAZA NAMAZI KILMAK (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Farz borcu olanın sünnet kılması
Sual: Kaza namazı borcumuz var iken, duha ve tesbih gibi nafile namazları kılmak caiz mi?
CEVAP
Namazın kazaya kalma sebebi önemlidir. Eğer namaz şer�i bir özürle kazaya kalmışsa, mesela, seferde; sel, yırtıcı hayvan, eşkıya, anarşist gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya hayvan üzerinde ima ile de kılmak mümkün değilse, annenin veya çocuğunun telef olacağı zaman ebenin ve acil ameliyatlarda doktorun müdahalesi esnasında kılınamamışsa ve uyku, unutmak gibi bir özürle namaz kaçırılmışsa, kazayı önce kılmak gerekmez, bahsedilen nafile namazları kılmakta hiç mahzur olmaz. Çünkü namazın bu özürle kazaya kalması günah değildir.

Böyle bir özürle kaçırılan namazlara faite namaz denilmektedir. Çünkü, bir Müslüman namazlarını terk etmez. Ancak yukarıda bildirilen bir özür ile kaçırabilir. Bir özür ile kaçırılmış namaz ile özürsüz, kasten terkedilmiş namazın hükmü aynı değildir. Namazları, bir özürle fevt ederek kazaya bırakmak günah olmadığı için, bunların kazalarını, nafile kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. (Redd-ül muhtar, Halebi, Hindiyye)

Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:
Büyük âlim İbni Nüceym�e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

Hamza Efendi hazretlerinin Bey� ve Şir�a risalesinin şerhinde, (Kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. Sünnetlere nafile denir.

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer�e yaptığı vasiyetinde, (Farz olan ibadetler ödenmeden nafileler kabul olmaz) buyurdu. (Kitab-ül Harac)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftah-ün-necat]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuh-ul gayb m.48]

Bu kitabı şerh eden Hanefi âlimi Abdülhak-ı Dehlevi, (Bu hadis, farz borcu olanın, sünnetlerinin de kabul olmayacağını bildiriyor) buyuruyor. Abdülkadir-i Geylani hazretleri (Farz borcu varken sünnet ile meşgul olmak ahmaklıktır. Çünkü sünnetleri kabul olmaz) buyuruyor. (Fütuh-ul gayb ve şerhi)

Farzın yanında nafile ve sünnet, deniz yanında bir damla bile değildir. (Mekt. Rabbani)

Bu vesikalara rağmen, Allah�ın emri olan farzı bıraktırıp, Duha, Tesbih, Teheccüd gibi nafileleri kıldırmaya çalışıyorlar. Bir kimse, ömründe hiç nafile kılmasa, ahirette ceza verilmez. Fakat bir farzı terk etmenin cezası çok büyüktür. Düşman karşısında, bir farz namazı kılmak mümkün iken, terk etmenin cezası, 700 büyük günaha bedeldir. (Câmi�-ül-fetâvâ)

O halde Resulullah efendimizin emrine uyup bir an önce kazaları bitirmeye çalışmalıdır.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Bir iş için birkaç niyet
Sual: Bir iş için birkaç niyet edilir mi? Mesela teheccüd kılan kaza ve sübha namazına da niyet eder mi?
CEVAP
Evet iyi olur. Camide oturmak taattir. Caminin Allahü teâlânın evi olduğunu düşünerek giren, onu ziyarete de niyet ederse sevabı daha çok olur. Namaz kılmayı beklemek için, camide itikaf edip ahireti düşünmek için, vaaz dinlemek için de niyet ederse, her niyeti için ayrı sevaba kavuşur. Bunun gibi, bu kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, şık giyinirse, camiye saygı için, camideki müslümanları incitmemek için, temiz olmak, sıhhatli olmak için, İslam�ın vakarını, şerefini korumak için niyet edince, her niyeti için ayrı sevap kazanır.

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Sünnet namazlar da nafiledir. Camiye girince, iki rekat namaz kılmak sünnettir. Buna Tehıyyat-ül-mescid denir. Camiye girince, farz veya sünnet kılmak bunun yerine geçer. Başka namaz kılarken tehıyyat-ül-mescid için de ayrıca niyet gerekmez ise de, niyet edilirse iyi olur.) [Redd-ül Muhtar s.710]

Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s.90)

Sünnet kılarken kazaya da niyet gerekir. (Ramiz-ül-mülk Trablus Fetva emini)

Tatarhaniyye�de, (Sünnet kılarken kazaya da niyet daha iyidir) deniyor. (Uyun-ül-besair s.103)

İlk veya son sünnet demeden hepsini farz diye niyet ederek kılanın namazı sahih olur. Çünkü, sünnete, farz diye niyet edilirse, sünnet sahih olur. İlk kıldığı farz, sonraki sünnet olur. (Fetava-i kübra)

Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız, (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi. Sünnet demezdi. Farzdan başka namaz kılınca sünnet de kılınmış olur. (Halebi-yi kebir)

Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet yapılırsa, iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmam-ı Muhammed�e göre ise, o namaz sahih olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten iki namazdır. İki imama göre, farzı kılınmış olur. Halbuki, camiye girince kılınan herhangi bir namaz, tehıyyat-ül-mescid yerine de geçtiği için, farz kılarken tehıyyat-ül-mescid olarak da niyet etmek de caiz olur. Yalnız farza niyet edince de, iki namaz birlikte kılınmış olur. (İbni Âbidin)

Sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu için, sünnetin kazaya benzerliği tehıyyat-ül-mescid namazının farza benzerliği gibidir. Yani, sünnet kılarken vaktin farzına niyet edilmez ama, kazaya kalmış bir namaza veya başka bir nafileye de niyet edilebilir. (İslam Ahlakı, Tahtavi)

Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Vaktin farzını kılarken, sünnete de niyet edilirse, sünnet sahih olmaz. Fakat, kaza kılarken sünnete de niyet etmek sahih olur. (Eşbah)

Nafile kılmak isteyen, önce namaz kılmayı adamalı, sonra, nafile yerine, bu adak namazı kılmalı. Sünnet namazları adadıktan sonra kılan, bu sünnetleri kılmış olur. (Dürr-ül Muhtar s.458)

Nezr edilen namazı kılmak vacip olduğu için, vacip sevabı hasıl olur. Sünnet yerine, nezr olunan namaz kılınınca, sünnet de kılınmış olur. (Redd-ül Muhtar)

Sünnetleri önceden nezr edip de, nezir olarak kılmak daha iyidir. (Halebi, Merakıl-felah)

Öğle sünnetini kılmadan önce (4 rekat namaz kılmak nezrim olsun) dense, sonra nezir olarak kılınsa, hem vacip sevabı kazanır, hem de öğle namazının sünneti kılınmış olur. Kulun, kendine vacip ettiği namazı kılması ile, sünnet terk edilmiş olmayınca, farz olan namazı kılınınca, sünnet elbette terk edilmiş olmaz. Hem kaza kılınmış olur, hem de sünnet kılınmış olur. (Seadet-i Ebediyye)

Birkaç niyetli namaz
Sual: Birkaç niyet isimli yazıda, camiye girince, ilk sünneti kılarken tehıyyat-ül mescide, yeni abdest alınmışsa sübha namazına, yolculuğa çıkılacaksa, tehıyyat-ül menzile de niyet edilebilir denmişti. Peki camiye geldiğimizde ikindinin ve yatsının farzı kılınırken de bu şekilde niyet edebilir miyiz?
CEVAP
Evet niyet edilebilir. Böylece niyet sevabı da alınır. Vaktin sünneti ile vaktin farzına birlikte niyet edilmez. Mesela öğlenin sünnetine veya farzına dururken, hem farz, hem de sünnete diye iki niyet edilirse, imam-ı Muhammed�e göre ikisi de sahih olmaz, imam-ı a�zam ile imam-ı Ebu Yusuf�a göre ise sadece farz kılınmış olur. Ama yukarıda bildirilen namazlara niyet edince, her üç imama göre de sahih olur.

Bir namazda iki üç niyet
Sual: Kazası olan bir kimse, sünnetleri kılarken sadece kazaya niyet etse, sünnete niyet etmese, yine sünnet kılınmış olur mu? Eğer cevap evet ise, o zaman niyet etmenin faydası ne oluyor?
CEVAP
Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra nafile namaz kılardı. Allah rızası için namaza diye niyet ederdi. Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra nafile namaz kıldığı için bize bu namazları kılmak sünnet olmuştur. Yani farzlar ile beraber kılınan sünnetlerin hepsi nafiledir. Sünnet diye niyet etmek şart değildir, nafile dense de, Allah rızası için namaza... dense de olur.
Şimdi biz, farzın yanında nafile veya kaza namazı kılsak yine o sünneti işlemiş oluyoruz. Gece teheccüd namazı için kalkıp iki rekat nafile namaz kılsak, sonra baksak ki, sabah namazının vakti girmiş, artık sünnet kılamayız, kıldığımız iki rekat nafile sünnet yerine geçer. (Eşbâh)

Sünneti de kılmaya diye niyet edince, niyetin sevabını da alıyoruz. Yeni abdest alınca mesela öğlenin sünnetini kılmaya başlarken, hem abdest için şükür namazına, camide kılıyorsak, hem de tehıyyat-ül-mescid namazına, kazamız varsa hem de kaza namazına ve vaktin sünnetine diye niyet etmemiz iyi olur. Böylece sevaplar fazlalaşır. Burada sadece vaktin sünneti ile vaktin farzına aynı anda niyet etmek caiz olmaz.

İbni Âbidin hazretleri, (Tehıyyat-ül-mescid) namazını anlatırken buyuruyor ki:
Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet yapılırsa, iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmam-ı Muhammed�e göre ise, o namaz kabul olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten iki namazdır. Camiye girince kılınan herhangi bir namaz, tehıyyat-ül-mescid yerine de geçtiği için, farz kılarken tehıyyat-ül-mescid olarak da, ayrıca niyet etmek, imam-ı Muhammed�e göre de caiz olur. Yalnız farza niyet edince de, bu iki namaz birlikte kılınmış olur. (Redd-ül Muhtar)

Kaza namazı ile sünnet, vaktin farzından başka bir namaz olduğu için, tek bir namaz iki niyet ile kılınır.

Sual: Bir takvim yaprağında, (Kaza ile sünnete birlikte niyet edilmez) diyor. Doğru mudur?
CEVAP
Fıkıh kitaplarında (Vaktin farzı ile vaktin sünnetine birlikte niyet edilmez. Niyet edilirse farz kılınmış olur, sünnet sahih olmaz) diyor. Ama kaza namazı ile vaktin sünnetine niyet edilir. Hatta kaza namazı ile sübha namazına, tehıyyat-ül mescid namazına, kuşluk namazına, teheccüd namazına ve diğer nafile namazlara niyet edilirse hem o nafile kılınmış olur, hem de kaza namazı. Bazı cahil ve art niyetli kimseler, (Vaktin farzı ile vaktin sünnetine birlikte niyet edilmez) kaidesini kaza ile vaktin sünnetine de edilmez diye uydurup yalan söylüyorlar. Hiçbir din kitabında öyle bir şey yoktur. Kaza namazı ile vaktin sünneti dahil, her türlü nafile namaza niyet etmek sahihtir.

Bir namazda birkaç niyet
Sual: Yeni abdest alarak camiye girip imamla beraber yatsının farzını kılarken, sübha namazına da niyet edilebilir mi?
CEVAP
Evet, niyet edilebilir. Ayrıca camiye girince tehıyyet-ül-mescit namazına, sefere çıkılacaksa, tehıyyet-ül-menzil namazına da niyet edilebilir.

Vaktin farzı ile vaktin sünnetine birlikte niyet edilmez. Niyet edilirse sadece farz kılınmış olur. Sünnet kılınmamış olur. Fakat camiye girince kılınan farz veya sünnet herhangi bir namaz, tehıyyet-ül-mescit yerine de geçer. Ancak tehıyyet-ül-mescit için de niyet edilirse, niyet etmek sevabı da alınır. (Redd-ül-muhtar)

Vaktin sünnetini kılmaya başlarken, vaktin farzı hariç, kaza namazına, yeni abdest alınmışsa sübha namazına, camide ise tehıyyet-ül-mescit namazına, sefere çıkılacaksa tehıyyet-ül-menzil namazına da niyet edilebilir.

Sual: Abdest alıp camiye giren kimse, öğlenin sünnetine değil de, bir kaza namazına niyet etse, hem öğlenin sünneti, hem sübha namazı, hem tehıyyet-ül-mescid namazı da kılınmış olur mu?
CEVAP
Evet, bunlara ayrıca niyet etmese de, hepsi kılınmış olur. Ama niyet edilirse ayrıca niyet sevabı da alınmış olur. Onun için sünneti kılarken, (İlk kazaya kalmış öğlenin farzını, vaktin sünnetini, sübha namazını ve tehıyyet-ül-mescid namazını kılmaya) diye niyet ederek kılmalı, niyet sevabından mahrum kalmamalıdır.

Farz, sünnet ve kaza namazı
Sual: Tam İlmihal�de, (Farz namaz ile sünnet namaz birbirinden başka oldukları için, farzı kılarken, sünnete de niyet etmek caiz olmuyor. Yani sünnet sahih olmuyor. Kaza namazı ile sünnet namaz birbirlerinden başka olmadıkları için, kaza kılarken sünnete de niyet etmek sahih oluyor) deniyor. Kaza namazı ile sünnet namaz ne bakımdan aynıdır, vaktin farzını kılarken niye vaktin sünnetine de niyet edilmez?
CEVAP
Resulullah efendimiz, farzlardan önce veya sonra, bazılarında hem önce hem sonra, nafile namaz kılmıştır. Farzın yanında bir namaz daha kıldığı için bize de sünnet olmuştur. Yani sünnet olan, farzdan başka ayrıca namaz kılmaktır. Hem vaktin farzına, hem vaktin sünnetine birlikte niyet edilemez. İkisi farklı namazlardır. Ayrı ayrı kılınır.

Nafile namazları için de, kaza namazları için de, belli bir vakit yoktur. Bundan dolayı, nafile olsun kaza olsun, bir vakitte farz namazdan başka herhangi bir namaz kılınınca, mesela sünnetleri kılarken, kazaya da niyet edilirse, sünnet de yerine gelmiş olur.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Sünnet terk edilmiş olmaz
Sual: Peygamberimiz, (Sünnetimi terk edene şefaatim haramdır) buyurduğuna göre, sünnetler yerine kaza kılmak haram olmuyor mu?
CEVAP
Hayır, kaza kılınca, sünnete de uyulmuş olur. Bunu birkaç yönden açıklayalım:

1- Sünnetler yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, farzın yanında nafile namaz da kılardı. Kıldıkları bize sünnet olmuştur. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Farzın yanında kaza kılınca yine sünnet kılınmış oluyor. Sadece farz kılıp yanında hiçbir şey kılmayan, ancak o zaman sünneti terk etmiş olur. (Nevadir-i Fıkhiye)

2- Kaza borcu olanın sünnet ve nafile kılması, ahmaklıktır. Dört mezhepte de kaza kılması gerekir. Din kitaplarında diyor ki:
Kaza namazı borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Bey ve Şira risalesi)

Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m.48] (Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefi âlimlerinden Abdulhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu olanın, sünnetleri de kabul olmaz. Çünkü sünnetler de nafiledir.)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m.48)

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Üzerinde farz borcu olanın nafile ibadetlerini, Allahü teala kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

3- (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) hadis-i şerifindeki sünnet, namazın sünnetleri değildir, diğer sünnetler de değildir. İslamiyet demektir. Burada sünnet, yol demektir. Benim sünnetim demek, benim yolum demektir. Şeyh-ul-islam İbni Kemal Paşazade hazretleri, (Şerh-ı hadis-i erbain) kitabında, (Sünnetimi terk edene şefaatim haram oldu) hadis-i şerifini açıklarken buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifteki sünnet, İslamiyet demektir; çünkü mümin, büyük günah işlese de şefaatten mahrum kalmaz. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimden, büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Ebu Davud]

Gerek namazın sünnetlerini ve gerekse diğer sünnetleri terk etmek, büyük günah değildir. Büyük günahlara şefaat edilince, sünneti terk edene elbette şefaat edilir.

(Sünnet yerine kaza kılma, şefaatten mahrum kalırsın) diyenlerin, sünnetlerin çoğunu yapmadıkları görülür. Bu sünnetler hakkında, sitemizde bu linkteki yazıda bilgi var:
# Unutulan sünnetler ve farzlar

Bunlara uymak elbette büyük nimet ve saadettir ama bunlardan bir kısmını yapmayan Müslümana, (Sen şefaatten mahrum kalırsın) demek çok yanlış olur; çünkü Peygamber efendimiz, büyük günah işleyenlere bile şefaat edecektir. (Ebu Davud)
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Nafile farz ile mukayese edilmez
Sual: İş yerinde bazı namazları kılamadığım için bir hocaya ne yapacağımı sordum. O da, (Nafile namaz, kılınmamış farzların yerine geçer. Akşam eve gidince o kadar nafile kılarsın. Yahut daha önce nafile kılmış isen, bu nafileler farza sayılır) dedi. O zaman bir gece bir haftalık nafile kılsam, bir hafta hiç namaz kılmasam bir sakıncası olur mu?
CEVAP
Çok yanlış. Namazı, zaruretsiz kazaya bırakmak haramdır. Namazı kazaya bıraktığı için tevbe etmek ve kaza borçlarını ödemek farzdır. Milyon rekat nafile namaz, iki rekat farzın yerine geçmez. Milyonlarla nafile sadaka, bir lira zekat borcunu ödeyemez. Ömür boyu nafile oruç tutan, Ramazan ayındaki bir günlük farz orucun yerine geçmez. Bin kere umreye gidilse bir farz hac yerine geçmez.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Zekat niyeti ile fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü zekat vermek, farzı yapmaktır. Sadakalar ise, nafile ibadettir. Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmayıp ve zekat verdirmeyip, nafileleri güzel gösteriyor. (3/17)

İnsanı Allahü teâlânın rızasına kavuşturacak işler, farzlar ve nafilelerdir. Farzların yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak, bin yıl nafile ibadetten daha çok faydalıdır. Hangi nafile olursa olsun, ne kadar halis niyetle yapılırsa yapılsın hepsi böyledir. Hatta farzları yaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti, hatta bir edebi gözetmek de böyle çok faydalıdır. (1/29)

Bir hadis-i şerifte, (Allah�ın bir kulunu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır) buyuruluyor. Bir farzı yapmayıp, bir nafile ibadeti yapmak da, boşuna uğraşmaktır. (1/123)

Nafilenin kıymeti, farzın yanında hiç gibidir, okyanus yanında bir damla gibi bile değildir. Sünnet de farzın yanında okyanus yanındaki bir damla su gibidir. (1/260)

Büyük fıkıh âlimi seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri, Dürr-ül-muhtar haşiyesinde buyuruyor ki:
(Farzdan bir şey noksan yapılırsa, nafile namazlarla tamamlanır) hadis-i şerifi de nafilelerin farzlardaki kusurları tamamlayacağını bildirmektedir.(Tahtavi)

(Tamam yapılmamış olan namaz, zekat ve başka farzlar, nafilelerle tamamlanır) hadis-i şerifini İbni Âbidin hazretleri şöyle açıklıyor: İmam-ı Beyheki, "Bu hadis-i şerif, yapılmış olan farzlar içindeki sünnetler noksan kalırsa, nafilelerin bunları tamamlayacağını bildirmektedir. Yoksa yapılmamış farzların yerine nafilelerin geçeceğini bildirmiyor" dedi. Şu halde, nafileler, terkedilmiş olan farzları değil, noksan olarak kılınan namazlardaki kusurları tamamlar. (Redd-ül muhtar)

İnsan kusursuz iş yapamaz. Nafileler farzlarda olan kusurları tamamlar. Kurtuluş ise, farzları noksansız yapmaktadır. Kaza namazını geciktirmek büyük günah olur. Kaza geciktikçe; günahlar katlanarak artar, sayılamayacak kadar çoğalır. Hadis-i şerifte, (Bir farz namazı özürsüz kılmayan, 80 hukbe Cehennemde kalacaktır) buyuruluyor. (Tergib-üs salât)

Farz namazları kazaya bırakmak büyük günahtır. Kaza etmeye gücü varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur. (Kebair ve segair)

Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafiledir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın, nafilesi kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire, Fütuh-ul-gayb, Zahire-i Fıkh]

Sual: Gündüz işte çalıştığım için öğle ile ikindiyi kılamıyor, akşam eve gelince kaza ediyordum. Bir arkadaş, (Nafileler farzı tamamlar, gece evde 8 rekat nafile kılınca, öğle ile ikindi kılınmış olur) diyor. Kaza kılmayıp nafile mi kılmalıyım?
CEVAP
(Çalıştığım için öğle ile ikindiyi kılamıyorum) demek beynamaz özrü, yani sudan bahane olur, geçersiz bir gerekçedir. Dini bir özür olmadan namazı bırakmak çok büyük günahtır, içki içmekten ve diğer bütün günahlardan daha büyüktür. İş namaza mani olmaz veya olmamalıdır. Tuvalette olsun namazı kılmalıdır. Gerekirse iki namazı [öğle ile ikindiyi] cem edip, yani birleştirip bir vakitte kılınabilir. Namazı kazaya bırakmamak için cem etmek geçerli bir özürdür.

Öğle paydosunda, öğle ile ikindi 8-10 dakikada kılınabilir. Namaz için bu kadar zaman ayırmamak bir Müslümana yakışmaz.

Eğer bir özürle namaz kılınamazsa, muhakkak kaza edilmelidir. Milyon rekat nafile namaz kılınsa, iki rekat farz yerine geçmez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Farz ibadetin yanında nafile ibadetin hiç kıymeti yoktur, deniz yanında damla bile değildir. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir. Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor, nafileyi teşvik ediyor. Halbuki bir altın zekat vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevaptır.) [1/29, 3/17]

Dikkat edilmişse, (Nafile, farzın yanında denizde damladır) denmiyor, (damla bile değildir) deniyor, (hiç kıymeti yok) deniyor. Onun için farz ile nafile, hatta sünnet ile nafile asla mukayese edilemez. Ömür boyu nafile namaz kılınsa iki rekat farz namaz yerine geçmez. Şunu bunu değil, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarını ölçü almalıdır.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Nafileler farzlar yerine geçmez
Sual: Bir hoca, (Fıkıh kitaplarında, duha, tehıyyat-ül-mescid, evvabin, tesbih namazı gibi nafile namazları kılmak, kaza namazı kılmaktan evla olduğu yazıldığı için, kaza namazı kılmak yerine, bu nafileleri kılmak gerekir) dedi. Ben bu nafile namazları kılmayıp, kaza namazı kılıyorum. Yanlış mı yapıyorum?
CEVAP
Doğru yapıyorsunuz. Nafileler hiçbir zaman farzın yerine geçmez. Bir kimse, farzları, vacipleri kılsa, fakat ömründe hiç nafile kılmasa nafile kılmadığı için sorumlu olmaz.

Daha önemlisini yapmak için sünnet terk edilir. Mesela, sabah camiye gelen, imam teşehhüdde ise, sünneti kılmadan imama uyar. Daha sonra da sünneti kılmaz.

Cemaat ile namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Mekruh işlememek için, sabahın sünneti bile terk edilir. (İmdad-ül fettah)

Vakit daralınca, ilk sünneti kılmak, farzın kazaya kalmasına sebep olursa, bu sünneti kılmak haram olur. (Hadika)

Bir hakim, vazifesini yapmak için, sabahtan başka namazların sünnetlerini terk edebilir. (Mülteka)

Hakimin vazifesi, farz-ı ayn olmadığı halde, sünnetleri terk etmek için özür sayılınca, birikmiş kazaları ödemek, farz-ı ayn olup, cezası da pek şiddetli iken, bunları ödemek elbette özür olur. Abdestte uzuvları üç kere yıkamak müekked sünnettir. Su pahalı ise, hava soğuk ise, böyle bir özürle bu sünneti terk etmek, yani bir kere yıkamak caizdir. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Bazıları, �Nafileler farzın yerine geçer. Onun için, gündüz namaz kılmayıp gece nafile kılıyoruz� diyorlar. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Nafile farzın yerine geçmez. İmam-ı Rabbani hazretleri (Nafile farzın yanında denizde damla bile değildir) buyuruyor.

Nafile farzın yerine geçseydi, sadaka, hayır hasenat yapanların verdikleri, zekat yerine sayılır, ayrıca zekat farzına lüzum kalmazdı.

Nafile farzın yerine geçseydi, nafile hac, umre yapanların yaptıkları hac farzının yerine kabul edilir, ayrıca hac farzına lüzum kalmazdı.

Nafile farzın yerine geçseydi, nafile oruç tutanların tuttukları oruç, farz olan Ramazan orucunun yerine kabul edilir, ayrıca Ramazanda oruç tutmaya lüzum kalmazdı.

Nafile farzın yerine geçseydi, vakitleri ve şartları belirli olarak 5 vakit namaz farz olmaz, farzı vaktinde kılmamak yani kazaya bırakmak büyük günah olmazdı. Namazı kazaya bırakmak haramdır, kaza etmedikçe farz borcundan kurtulamaz. Bir farz namazı, vakti çıktıktan sonra kılmakla, yani kaza etmekle, kazaya bırakma günahı affolmaz. Ayrıca tevbe etmesi de gerekir.

Hadis-i şerifte, (Bir namazı, bilerek, özürsüz kılmayan, seksen hukbe [1 hukbe 80 yıl] cehennemde kalacaktır) buyuruluyor. Bu müthiş günahların altından kurtulabilmek için, namazları bir an önce kaza etmek gerekir. (Tergib-üs-salât)

İbni Nüceym hazretleri buyuruyor ki:
Farz namazları vaktinde sonraya bırakmak büyük günah olup, ancak tevbe etmekle affolur. Tevbe ederken, kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir. Kaza etmeye gücü varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur. (Kebair ve segair)

Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafiledir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Farz namaz borcu olanın, nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire Fütuh-ul-gayb, Zahire-i Fıkh]

Bunun gibi, hayatında hiç sadaka vermeyene, hiç hayır hasenat yapmayana, hiç umreye nafile hacca gitmeyene, hiç nafile oruç tutmayana ceza bildirilmedi. Farzların yerlerine geçselerdi, hem ceza bildirilirdi, hem de farzlara lüzum kalmazdı.

Sual: Ramazan ayının son Cuma namazından sonra kefaret-i namaz denilen dört rekâtlık namaz kılınırsa, bütün kaza borçlarının, affedileceği söylenmektedir. Bu kefaret namazı nasıl kılınır?
CEVAP
Kefaret namazı kılmakla, kaza borçları affedilmez. Sadece, namazları vaktinde kılmama ve geciktirme günahları için, yapılan tevbenin kabulüne vesile olur. Dört rekât kılınır. Her rekâtında, bir Fatiha, bir Âyet-el kürsi ve 10 Kevser suresi okunur. (Kazaya bıraktığım ve kazasını geciktirdiğim namazların, günahlarının affolması için, bu namazı kılmaya) diye, niyet edilir.

S. Ebediyye kitabında şöyle bildiriliyor:
Kefaret-i namaz ve mübarek zamanlarda yapılan diğer ibadetler, kaza edilmiş olan farz namazların, kazaya bırakma ve kazasını geciktirme günahlarının affolması maksadıyla yapılan tevbenin, kabul olması içindir. Yoksa kılınmamış namazlar, kaza edilmedikçe, hiçbir suretle affolmaz. Nitekim oruç kefareti de, oruç borcunu ödemiyor. Gün sayısınca orucun ayrıca kaza edilmesi de lazım oluyor.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Farz borcu varken
Sual: Zekat borcu varken sadaka vermek, Ramazandan oruç borcu varken nafile oruç tutmak ve diğer farz borcu varken nafilesini yapmak caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Çünkü farzın önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En faziletli cihad farzları ifa etmektir.) [İ. Ahmed]

(Herkes nafile ile meşgul iken, siz farzları yapmaya çalışın!) [Miftah-ün-necat]

(Farzı yapmakla Allah�a yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz.) [Beyheki]

(Farz namaz borcu olanın, nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire]

(Kıyamette önce namazdan sorulur. Namaz doğru kılındı ise, kurtulur, namaz bozuksa perişan olur.) [Hakim]

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
(Allah�ın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece yapsan kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini kabul etmez.) [Kitab-ül Harac]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Nafilelerin farzlar yanındaki değeri, okyanus yanında bir damla gibi bile değildir.) [m. 260]

(Nafile ibadet, bir farzı terk etmeye sebep olursa, ibadet olmaz, zararlı olur.) [m. 123]

Şu halde, bir insanın bir milyon lira zekat borcu olsa, bu farz borcunu ödemeden, bir milyon cami yaptırsa, milyonlarca insana, milyarlarca sadaka verse kabul olmaz.

Hiçbir mazereti yokken, Ramazan-ı şerifte bir gün oruç tutmayan, ömür boyu nafile oruç tutsa kabul olmaz. Hatta Ramazandaki farz orucunu kaza ettikten sonra, yine her gün oruç tutsa, Ramazan-ı şerifte tutmanın sevabına kavuşamaz. Kaza edince, yalnız borçtan kurtulur. Ramazanda tutmuş gibi sevap kazanamaz. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(�Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurması yakın hamileye benzer. Doğumu yakınken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allah, nafile namazlarını kabul etmez� hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz.) [Fütuh-ul-gayb m. 48]

Yolculuğa çıkarken iki rekat namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa, kaza kılmalıdır! Çünkü kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Bey ve Şir�a risalesi)

Dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mütehassıs olan Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Yıllarca kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kaza namazına niyet ederek kılmalıdır. Böyle niyet etmek, dört mezhepte de gerekir) buyuruyor.

Sünnetleri kılarken kaza namazına da niyet etmek gerektiği, Trablus Fetva emini Ramiz-ül-mülk'ün, Eşşihab'daki fetvasında da bildirilmektedir. Tatarhaniyye'de, (Sünnet kılarken kaza namazına da niyet etmek daha iyidir) deniyor. (Uyun-ül-besair s. 103)

Sünnetleri kılarken, kazaya niyet edilirse, sünnetler de kabul olur. (Fetava-i kübra)




Sünneti terk etmek günah mı?
Sual: Sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünnet de kılınmış oluyor, sünnetler terk edilmiş olmuyor. Peki, bir kimse, hiç sünnet kılmasa günah olmaz mı?
CEVAP
Bu hususta din kitaplarımızda bildirilenleri nakledelim:

1- İbni Hümam buyuruyor ki: Sünnetleri kılmamak, sevablarına ve yüksek derecelere kavuşmamaya sebep olur. (Cevhere, Dürr-ül-münteka, Redd-ül muhtar, Tahtavi)

2- Müekked ve gayri müekked sünnetleri terk etmek günah olmaz. Bunları terk eden, yalnız sevablarına ve yüksek derecelere kavuşamaz ve azarlanır. (Halebî-yi sagir)

3- Sabahın sünneti çok faziletli olmasına rağmen, kılmayan için, bir ceza bildirilmedi. (Tahavi)

4- Sünnetleri özürsüz terk eden, günaha girmezse de, sorguya çekilip, azarlanır. (S. Ebediyye)

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Saçları dağınık biri gelip, Resulullaha sordu:
� Ya Resulallah İslam nedir?
� Günde beş vakit namaz kılmaktır.
� Beşten fazla değil mi?
� Hayır, nafile kılmak isteyen kılabilir. Bir de yılda bir ay Ramazan orucu vardır.
� Bundan başka, oruç yok mu?
� Nafile olarak tutmak isteyen tutabilir. Bir de zengin için malının zekâtı vardır.
� Bundan fazlası var mıdır?
� İsteyen nafile olarak sadaka verebilir.
� Vallahi bundan ne fazla, ne de noksan yaparım.
� Bunları yapan mümin, kurtuluşa erer.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

İslam âlimlerinden bazıları, bu hadis-i şerife istinaden, nafile ibadetler yapılmasa da, sünnetler kılınmasa da, günah olmayacağını, esas işin farzları noksansız yapmaya çalışmak olduğunu bildirmişlerdir. Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:

(En faziletli cihad farzları ifa etmektir.) [İ. Ahmed]

(Herkes nafile ile meşgul iken, siz farzları yapmaya çalışın!) [Miftah-ün-necat]

(Farzı yapmakla Allah�a yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz.) [Beyheki]

(Farz ibadetleri yapan, insanların en âbidi olur.) [İbni Adiy]

(Kazaya kalmış namaz borcu olanın nafile namazları kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire]

Hazret-i Ebu Bekir buyurdu ki:
Allahü teâlâ, farz borcu olanın, bunları ödemeden, nafile ibadetini kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Nafilelerin farzlar yanındaki değeri, okyanus yanında bir damla bile değildir. (1/260)
Nafile ibadet, bir farzı terk etmeye sebep olursa, ibadet olmaz, zararlı olur. (1/123)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, borçlunun alacaklıya hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m.48)

Farzı terk etmek gibi, geciktirmek de büyük günahtır. Sünnetler kılınırken kazaya da niyet edilmezse, farz olan kaza namazı geciktirilmiş, günaha girilmiş olur. Onun içtin sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmeli, böylece sünnetler kılındığı gibi, kaza borcu da ödenmiş olur. (Nevadir-i fıkhıyye)
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Sünnet namaz ne demek
Sual: Cemaate yetişebilmek için, bazen ikindinin sünnetini iki rekat olarak kılmak caiz dendi. Bir de akşamın sünneti iki iken üç rekat kaza kılmak, yine yatsının son sünneti yerine üç rekat vitir kılmak caiz mi? Üç rekatlık nafile namaz olmayacağı için sünneti terk etmiş olmuyor muyuz? Tam İlmihâl�de bu konuda bilgi var mı?
CEVAP
Farzın yanında, bir namaz kılmakla sünnet de kılınmış oluyor, rekat sayısı önemli değildir. Yani ikindinin ilk dört rekat sünneti yerine, akşamın üç rekatlık kazası veya sabah namazının iki rekatlık kazası da kılınabilir. Kazası olmayan insan da böyle yapmakla sünneti terk etmiş olmaz.

Bu konunun S. Ebediyye�de kaza namazı bahsinde geçen kısımlarından bazıları şöyledir:
1- (Büyük âlim İbni Nüceym�e soruldu ki, bir kimsenin kazaya kalmış namazları olsa, sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsının sünnetlerini, bu namazların kazalarına niyet ederek kılsa, bu kimse sünnetleri terk etmiş olur mu?) Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü, beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. (Nevadir)de diyor ki, sünnet yerine kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur. Kaza borcu olanlar, her namaz vakti, o vaktin farzından başka namaz kılarak, sünneti yerine getirmiş olur) buyurdu.

2- (Eşbah)da buyuruyor ki, (Beş vakit namazın ilk ve son sünnetlerini, yani müekked sünnetleri kılarken, sünnet olduğuna niyet etmek lazım değildir. Revatib sünnetler, nafile niyeti ile veya yalnız namaza niyet ederek sahih olur. Yani o vaktin sünneti olur. Ayrıca sünnet diye niyet etmeye lüzum yoktur. Mesela fecr doğmadan, teheccüd niyeti ile, iki rekat kılınca, fecrin başlamış olduğu, sonradan anlaşılsa, bu namaz, sabah sünneti yerine geçer. Teravihde de, teravih olduğuna niyet etmek şart olmadığı haberi sağlamdır. Bunun gibi, kazaya kalmış öğle namazı olmayan kimse, Cuma namazından sonra kıldığı dört rekata (Vaktine yetişip kılmamış olduğum son öğleyi kılmaya) niyet etse, sonra Cuma namazının sahih olduğu anlaşılsa, sağlam ve sahih habere göre, bu dört rekat, Cuma sünneti olur.

(Nafileleri ve Ratibe sünnetleri, yalnız namaz kılmaya veya sünnetten başka bir namaza niyet ederek kılınca, sahih olur.) Görülüyor ki, namaz vakti içinde, o vaktin farzından başka kılınan her namaz [mesela kaza namazı], o vaktin sünneti de olur.

İbni Âbidin, namaza niyeti anlatırken diyor ki, (Derin âlimlere göre, yalnız namaza niyet edilerek kılınan sünnet sahih olur. Çünkü, beş vakit namazın sünneti demek, Peygamber efendimizin kıldığı namaz demektir. Bu namazlara sünnet ismi sonradan verilmiştir. Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi. (Sünnet kılmaya) diye niyet etmezdi. Her vakit içinde böyle kılınan her namaz, sünnet ismi verilen namaz olur.)

(Beş vakit namazın sünnetleri ve teravih namazı, aslında nafile namazdır. Bunları kılarken, yalnız namaza diye niyet yetişir.)

(Camiye girince iki rekat namaz kılmak sünnettir. Buna (Tehıyyat-ül-mescid) namazı denir. Camiye girince, farz, sünnet ve herhangi bir namaz kılınırsa, tehıyyat-ül-mescid de kılınmış olur. Kılınan namazlara, tehıyyat-ül-mescid diye de ayrıca niyet etmeye lüzum yoktur.

3- Abdülhakim efendi hazretleri buyurdu ki:
Sünnet namaz demek, farzdan başka kılınan namaz demektir. Farzdan evvel veya sonra olan sünnet yerine kaza kılan, bu kaza namazı ile, sünnet namazın tarifine uyduğu için, sünneti de kılmış olmaktadır. (İslam Ahlakı)

Netice:
Öğlenin ilk sünneti yerine, ikindinin veya akşamın veya yatsının veya sabah namazının kazası kılınsa, sünnet de kılınmış olur. Peki niye öğle namazının ilk dört rekat sünneti yerine, yine öğlenin kazaya kalan farzına niyet ediyoruz diye soruluyor. Böyle kılınınca hesabı kolay oluyor. Bir kimse böyle bir sene namaz kılsa, bir senelik kaza kılmış oluyor. Karışık kılarsa, yani öğlenin sünneti yerine akşamın kazasını kılsa, ikindinin sünneti yerine sabahın kazasını kılsa hesabı yine sahih olur ama, hesabı zor olur. Teker teker hesabını tutmak gerekir.

İkamet okunurken, yahut imam namaza başlamışken, hiçbir sünnet kılınmaz. cemaate yetişme imkanı varsa sabahın sünneti ayrı bir yerde kılınır. Ayrı yer yoksa o da kılınmaz. Yine Tam İlmihâl�de diyor ki:
(Cemaat ile kılınırken, nafile namaza başlamak mekruhtur.)

Farza başlanacağı sırada cemaat arasında, ikindinin sünnetini kılmak mekruh olur. Eğer iki rekat kılınca yetişme imkanı varsa, iki rekat sabah namazının kazası kılınabilir.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
İlim ehlinin söz birliği
İsmail Hakkı Bursevi hazretleri, Ruh-ul-beyan tefsirinde özetle diyor ki:
Enam suresinin 160. âyetinde, (Bir iyilik yapana on katı sevap verilir; bir kötülük ise ancak misli ile [bire bir] cezalandırılır; kimseye haksızlık yapılmaz) buyuruluyor. Bu, Allahü teâlânın Müslümanlara bir lütfudur. Gayri Müslimlerin iyiliklerine sevap verilmez. Onlara, önce iman etmek farzdır. İmansız olarak yapılan iyiliğin ahirette faydası olmaz.

Regaib ameller, revatib amellerden efdal değildir. [Nafileler revatib ve regaib olarak ikiye ayrılır. Revatib, farzlardan önce veya sonra kılınan sünnetlerdir. Regaib ise duha, evvabin ve teheccüd gibi diğer nafilelerdir.] Mesela hadis-i şerifte, (12 rekat kuşluk namazı kılana Allahü teâlâ Cennette altından köşk ihsan eder) buyuruluyor. Halbuki öğlenin sünneti kuşluk namazından üstündür. Yine hadis-i şerifte, (Akşamla yatsı arasında altı rekat [evvabin] kılana Allahü teâlâ 12 yıllık ibadet yazar) buyuruluyor. Halbuki akşam namazının sünneti ondan daha faziletlidir. Böyle örnekler çoktur. Regaib nafilelerin ecirleri, sevapları bildirilmemiş olan revatib sünnetlerden efdal değildir.

Ehli ilim ittifak etti [âlimler sözbirliği ile bildirdiler] ki, regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevapta, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların eksiklerini tamamlar. Nafileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nafile ile farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nafile ile uğraşmalarının, mesela, evvabin namazının kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyan 3/127)

Yine Ruh-ul-beyan�da Enam suresinin 165. âyetinin tefsirindeki hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
Kıyamet gününde hesaba çekilmek üzere, haram yollardan mal edinip haramlara harcayan biri getirilir. (Bunu Cehenneme götürün) denilir. Helal yollardan mal edinip helal yerlere harcayan biri getirilerek hesaba çekilir. Ona denir ki:
(Bu malları kazanırken ve sarf ederken üzerine farz olan bir namazı vaktinde kılmamış veya namazın rüku, secde ve abdestte farzları tam yapmamış olabilirsin.)
Kul der ki: (Ya Rabbi helalden kazanıp helal yerlere harcadım, hiçbir farzı zayi etmedim.)

Tekrar denir ki: (Bu kazançlarınla mal, mülk, makam ve binek elde ettin onunla övünüp, verilmesini emrettiğim hak sahiplerine, mahrem akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara vermemiş olabilirsin.)
Kul der ki: (Ya Rabbi helal yollardan kazandım ve helal yollarda harcadım bana farz ettiğin hiçbir farzı zayi etmedim, farzları yerine getirirken ihlasıma halel getirmedim malımla övünmedim, vermemi emrettiğin her şeyi zayi etmeden verdim.)

Bu zengin adamdan yardım görenler [zekat v.s. alanlar] huzura getirilip yüzleştirilir onlar derler ki: (Ya Rabbi aramızda ona mal verip zengin ettin ve ona [zekat v.s.] vermesi için emrettin. O da hiçbir farzda noksanlık yapmadan, hileye kaçmadan bize verdi.) Ve böyle sorguya devam edilir. (Ruh-ul-beyân 3/132)

Dikkat edilirse hep farzdan sual ediliyor. Allahü teâlâ, (Farz ile bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz) buyururken, Resulü de, (Kazası olanın, kıldığı nafilesi kabul olmaz) buyururken, âlimler, �sünnet ve nafileler, farzın yanında denizde damla bile değil� buyururken, farz borcu varken nafilelerle meşgul olmak ahmaklık olmaz mı?




Farzı ödemeye pot kırmak diyenler
Sual: Bir profesör der ki:
"Farz borcu olanın nafileleri kabul olmaz hadisini esas alıp, sünnet yerine kaza kılanın, farzı kazaya bıraktığı için özür dilemesi gerekirken, sünnet kılmayıp kaza kılması tekrar suç işlemek ve pot kırmaktır."
Bir başka profesörümüz de der ki:
"Farz namazlarını terk ederek bir edepsizlik işleyen kimse, sünneti bırakıp farz kılarsa, ikinci edepsizliği işlemiş olur."
Bu profesörlere verilecek cevabınız var mıdır?
CEVAP
Birinci profesörü şahsen tanıyorum, İbni Teymiyecidir. İbni Teymiye�ye göre, farz namaz kaza edilmez. Bu profesör de aynı fikirde olduğunu bizzat bana söyledi. Özür dilemek demek, farz borcunu ödemeye başlamak demektir. Farz borcunu ödemeye çalışmayan nasıl özür dileyecek ki? Sünnet kılarsa farz borcu tehir edilmiş olacak. Bir an önce kaza edilmesi gereken şeyi tehir etmek özür dilemek midir, yoka farza önem vermemek midir?

İkinci profesörü de tanıyorum. Dikkat edin, farzı terk etmeye edepsizlik diyor, haram demiyor. Sünnetle farzı aynı kefeye koyuyor. Halbuki ikinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Elbette nafilenin kıymeti, farzın kıymeti yanında hiç gibidir. Okyanus yanında, bir damla kadar bile değildir. Sünnet de, farzın yanında, okyanus yanındaki bir damla su gibidir.) [Müjdeci Mektublar m.260]

Salat, namaz demek değildir, dua demektir. Kur'anda namaz diye bir şey yok diyen, tesettürü inkâr eden zamane profesörleri çoktur.

Ama illa günümüzün profesörlerinden de örnek istiyorsan ondan da verelim:
İlahiyat fakültesi dekanlarından tefsir profesörü güzide insan Prof. Dr. Orhan Karmış diyor ki:
(Kazası olanın sünnet ve nafilelerini Allahü teâlânın kabul etmeyeceği fıkıh kitaplarında bildirilmiştir.)

Hadis profesörlerinden kıymetli ilim adamı Prof. Dr. Ramazan Ayvallı ise diyor ki:
(Kazası olanın sünnet kılarsa kabul olmayacağı hadis-i şeriflerle bildirilmektedir.)
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Bir yazarın iddialarına cevaplar
Bir okuyucumuz, bir yazarın, nafile namazları savunan iddialarını bize göndermiş, cevap vermemizi istiyor. Aşağıda bu iddia ve cevapları okuyacaksınız.

İddia: Varsayalım ki bir amca 70 yaşına gelmiş. Bu amca 70 yıllık ömründe namazlarını bazen kılmış bazen kılmamış. Gençliği de çok hızlı geçmiş hiç kılmamış. Bu adamın kaç vakit namazının kazaya kaldığını tam olarak bilmesi imkansızdır. Şimdi biz bu adama tahminen ne kadar namazın kazaya kaldıysa onları kaza et desek, fazladan kaza ettiyse ne güzel ama ya noksan kaza ettiyse! Bu amcanın sonradan yaptığı bütün nafile ibadetler çöpe mi atılacak?
CEVAP
Çöpe atılmak tabiri bir ilim adamına yakışmaz. Boşa mı gidecek veya kabul olmaz mı denebilirdi.

Resulullah efendimiz boşa gider diyorsa, kabul olmaz diyorsa elbette kabul olmaz, Resulullahın vârisi olan âlimler boşa gider diyorsa elbette boşa gider. Allah resulünden ümmetine karşı daha merhametli olan mı var yoksa? Onun ümmetinin üzerine Ondan daha fazla titreyen mi var? O kabul olmaz diyorsa elbette kabul olmaz.

İddia: Bir gün nafile namaz kılabilme ruhsatını alabilme umuduyla 70 yaşındaki bir amcanın bu kadar namazı kazaya ömrünün yeteceğini ben sanmıyorum.
CEVAP
Onun sanmaması veya benim sanmam dinde senet mi? Bu hiçbir ilim adamına yakışmaz. Sözü dinde senet olan imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Farzın yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir.) [m.29, 260]

Şimdi biz o yazara mı inanalım, yoksa 12 tarikatın şeyhi, müceddid-i elfi sani hazretlerine mi? Farzlardan sorguya çekileceğiz, nafilelerden sorguya mı çekileceğiz de bu kadar gayret gösteriliyor? Niye Resulullahın ve vârisi olan âlimlerin sözlerine itibar edilmiyor da �Ben sanmıyorum� diye kendi görüşünü din gibi savunuyor?

Peki Peygamber efendimizin şu mübarek sözlerine ne diyecek ki?
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftah-ün-necat]

(Allahü teâlâ, farzlarla bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]

(En üstün cihad, farzları edadır.) [Taberani]

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşırken, çocuğu düşürür. Artık buna, hamile denmez, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allah nafile namazlarını kabul etmez.) [Fütuh-ul-gayb m.48]

Daha çok vesika var. Resulullahın bu kadar hadis-i şerifleri varken, ne diye şahısların indi görüşlerine uyalım?

İddia: Müslümanları nafile ibadete karşı niye soğutmak isteniyor ki?
CEVAP
Bu çirkin sözü imam-ı Rabbani için mi, yoksa Resulullah için mi söylüyor?
Nafileden soğutan biz miyiz yoksa Resulullah efendimiz mi, imam-ı Rabbani hazretleri mi? Nafile denizde damla bile değil diyen kim? Din hususunda konuşurken ağızdan çıkanı kulak da duymalı. Bu din nakil dinidir. Şahsi görüşlerin dinde yeri yoktur. Bir hadis-i şerifte, (Ateşe [Cehenneme] en cüretkâr olan, fetva vermeye en cüretkâr davranandır) buyuruluyor.
İkincisi sünnetler yerine kaza kılınca zaten sünnetler terk edilmiş olmuyor. Peygamber efendimiz, farz yanında bir nafile namaz kıldığı için ona sünnet denmiştir. Bu kimseler sadece farzı mı kılıp gidiyorlar. Farzdan önce veya sonra namaz kılmıyorlar mı?

İddia: Bir örnek vereyim: Diyelim ki eniştem mübarek Ramazan-ı şerif ayındaki Kadir gecesinde camiye gitti. Sohbette hoca efendi o gecenin ve o gecede kılınacak 4 rekatlık bir tesbih namazının önemini o kadar güzel anlattı ki; eniştem geldi bu gece mübarek bir gece, tesbih namazı da çok ehemmiyetli bi namazmış, ben de bu gece Allah rızası için bi tesbih namazı kılmaya niyetlendim dese; Bizim ona dur bakalım hemşerim, senin bir sürü kaza namazı borcun var git önce onları bi bitir ondan sonra gel, senin kılacağın tesbih namazı kabul olmaz mı dememiz lazım? Ben böyle bir şey söylemekten Allah�a sığınırım.
CEVAP
Şu örneği gördünüz değil mi? Bu örnek Resulullahı tekzip etmiyor mu, imam-ı Rabbaniyi ve diğer âlimleri tekzip etmiyor mu? Niye ilmi bir vesika bildirmiyor da kendi görüşünü din gibi ortaya atıyor? Peygamber efendimizin sözünü bildirmekten Allah�a sığınmak ne demek? Hâşâ Peygamber efendimiz öyle yanlış şeyler mi söylüyor?

İddia: Bir hadisi kudside, Farzlarla kulum benim gadabımdan (azabımdan) kurtulur, nafilelerle bana (benim rızama) yaklaşır. Hadisi kudsi gayet açık; farzlar zaten boynumuzun borcu yapmak zorundayız. Yapmazsak azaba duçar oluruz.
CEVAP
Peki niye farzları kıldırmayıp da nafile ile meşgul ediyor? Demek ki azaptan kurtulmak için farzları eda şart. Kendisi de bunu intakı hak kabilinden söylemiş oldu. Farzı yapmayan Allah�ın azabından nasıl kurtulur ki? İşte kendi yazdığı hadis-i kudsi. Allah kimseyi şaşırtmasın, kendi kazdığı kuyuya kendisi düştü.
Bir kudsi hadis de şöyledir:
(Allahü teâlâ buyurur: �Benim dostlarımdan birine eza eden adam, bana harp ilan etmiş demektir. Kulum bana kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli şeyle yaklaşamaz. Kulum nafilelerle bana öyle yaklaşır ki nihayet onu severim. Onu sevdiğimde de işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse onu kendisine mutlaka veririm. Bir şeyden bana sığınırsa onu mutlaka korurum.�) [Buhari, İmam-ı Ahmed]

Gerek o ve gerekse bu hadis-i kudsi, farz borcu olmayanlar içindir. Çünkü hadis-i şerifte bu husus açıklanmıştır. Yukarıda bildirildi.

İddia: Farz namaz o denli çok mühim. Ama farzı eda ettiğimiz vakit, borçtan ve azaptan kurtuluyoruz. Nafilelerde ise böyle bir zorlama söz konusu değil. Zorlama olmadığı için de farzlarla birlikte nafile ibadet yapan Cenab-ı Hakkın rızasına yaklaşır.
CEVAP
Zorlama söz konusu olanı tehir ettirip de, zorlama söz konusu olmayanı yaptırmak akıl kârı mıdır?

Bir de Farzlarla birlikte diyor. Zaten farzları tehir etmenin cezası büyük. Nafile kılmakla kılınan namaz, boşa gitmiş olmakla kalmıyor. Farzları geciktirdiği için azaba duçar oluyor. (Halebi)

Farzları bitireceğiz ondan sonra nafilelere sıra gelir. Âlimler diyor ki:
Farzlar binanın duvarları gibidir, sünnetler ve nafileler duvarın sıvası ve süsü gibidir. Duvar olmadan duvara süs yapılmaya kalkılır mı hiç? Hadis-i şerifte nafileleri boşa gider buyurulması, işte bunun yüzündendir, duvar olmadan süs yapmak gibidir.

İddia: Teşbihte hata olmaz; Bir işçiyi düşün bu işçinin görevi nedir? Mesai saatlerinde üzerine düşen görevleri iyi bir şekilde yapmak. Bu işçi sadece görevini yaptığı için ücretini hak eder. İşini yapmazsa da işten kovulur ve zor durumda kalır. Ama bir işçi düşün ki akşam olmuş mesai saati sona ermiş ama bu işçi bir saat de fazladan çalışmış ki patronunun işi yetişsin diye. Ama bunu ne zorlamayla ne de mesai karşılığı yapmış. Yani sırf kendi rızasıyla çalışmış. Birinci işçide mesai saati biter bitmez gitmiş. Birincisine sen niye sadece mesai saatinde çalıştın senden memnun değilim denemez. Fakat ikinci işçinin patronunu ne kadar mutlu edeceğini az çok tahmin edebiliriz.
CEVAP
Ne örnek ne örnek. Yine kendi sözü ile bizim savunduğumuz doğru yolu ispat ediyor. Çünkü mesaisini bitirdikten sonra, yani çalışma mecburiyeti bittikten sonra diyor yani farz borçlarını ödedikten sonra diyor.

İşçi mesai saatinde patronun verdiği görevleri yapmak zorunda iken bunu değil de başka işleri yapması patronun rızasına aykırıdır. Mesai saati dışında yaparsa ona elbette bir şey denmez. Çünkü o mesaisinden kaytarmış, yıllarca mesaisine gitmemiştir. Allah böylece yıllarca mesaiden kaçmış kişiyi sever mi hiç? Ama kendi emrine sarılırsa onu sever. Yine onun emrini tehir edip nafilelerle meşgul olması Allah�ın emrini geciktirmektir. Önce yapması gereken Onun verdiği işlerdir. Kendi kafasına göre iş yapması, öteki işi geciktirmesi asla kabul edilmez. Bu işleri mesai dışında yapmıyor, mesai içinde yapıyor.

İşte İslam âlimlerinden nakil yapmayıp da kendi görüşünü din gibi göstermesi foyasını ve boyasını meydana çıkarıyor.

İddia: Buradan çıkarak denilebilir ki hâşâ Cenab-ı Hakkın bizim fazla mesaimize (nafilelerimize) ihtiyacı mı var? Şunu hiç unutmamak gerekir ki Cenab-ı Hakkın bizim farzlarımıza da ihtiyacı yoktur. Ama bizim bu farzlara ve nafilelere ihtiyacımız var. Üzerinde yaşadığımız dünya bir imtihan sahasıdır. Bu sahada kim farzlarla birlikte daha fazla nafile işlerse ahirette o denli yüksek makamlara nail olur.
CEVAP
Ama Hamza Efendi hazretlerinin (Bey ve Şir�a) risalesinin şerhinde, (Yolculuğa çıkmadan önce iki rekat namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa bir, iki veya üç vakit namazını kaza etmelidir! Çünkü kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. (s.6)

Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri de ahmaklıktır buyuruyor.

Ahmaklık fazilet gibi gösterilir mi hiç? Bize âlimlerden nakil versin. Kendi teşbihleri kendi örnekleri kendini ele veriyor. Âlimlerden örnek verirse hakka teslim olmuş olur.

İddia: Bir de şunu belirtmek isterim ki bu siteyi hazırlayanların üstazı Abdülhakim ARVASİ�dir. Bu zatın ameldeki mezhebi Şafii�dir. Dolayısıyla buradaki fetvalar Şafii�lere göre verilmiş fetvalardır.
CEVAP
Arvasi hazretlerinin Şafii olduğu doğrudur ama bildirdiği sadece Şafii için değil ki, dört mezhepte de böyledir buyuruyor. Gözümüzün içine baka baka böyle iftira etmesi çok ayıptır. Allah�tan korkmak lazımdır. Hangi kitabında Şafii�ye göre böyledir diğer mezheplerde böyle değildir diye yazmıştır ki? Dört mezhepte de böyledir buyuruyor. Ne iftira yapılacağı şaşırılmıştır.
Diş dolgusu için de Hanefilerin Şafii�yi taklit etmeleri gerektiğini bildiren odur. Necip Fazıl da bunu İman Atlası isimli ilmihalinde yazmaktadır. Güneş balçıkla nasıl sıvanmaya kalkılıyor ki? Mertçe biz Arvasi efendinin sözünü kabul etmeyiz desin işin içinden çıksın, niye takmak için kulp aranıyor? Niye kendi görüşleri için o zatı alet etmeye kalkıyor? O zatın eserleri meydanda. Bunları kime yutturmaya çalışıyor ki?

İddia: Zaten kaynak olarak gösterdikleri kitapların bir kısmı Şafii fıkhına dair kitaplardır. Dolayısıyla bizi bağlamaz.
CEVAP
Hangisi Şafii kitabı ki? Hazma efendinin Bey ve şir�a risalesi mi? Kudüs kadısının yazdığı Nevadir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye kitabı mı? Hanefi mezhebi hadis âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevi mi? İmam-ı Rabbani mi? Muhammed Emin efendinin Necat-ül- mü�minin mi?
Bunların hangisi Şafii ise lütfen bildirsin.

Bütün Şafii kitapları da farz borcu olanın nafile kılması haramdır buyuruyor. Ama biz Şafiileri senet olarak almıyoruz ki. O yazara sor. De ki sizin verdiğiniz örnekleri Şafiiler bilmiyor muydu? Niye nafile ile meşgul olmaya haram demişler diye sor. Diğer mezheplerde de böyledir. Hanbeliler Malikiler de böyle buyurmuştur. Kazası olan nafile ile iştigal edemez. Bütün bu âlimler, rastgele mi fetvalar vermişlerdir? Bize uymayan ictihadlarına elbette tâbi olmayız ama bu konuda uymayan bir şey yok ki.

İddia: Bir kimse bu hak mezheplerden hangisine tâbi olursa ona göre amel eder. Diğer mezhepler onu etkilemez. Bizim tâbii olduğumuz mezhebin imamları diş dolgusuna cevaz vermişler bizi bu ilgilendirir. Velev ki yanlış bile olsa biz bundan mesul olmayız.
CEVAP
Niye yalan söyleniyor ki? Kim vermiş fetvayı? Altın veya gümüş kullanmaya izin vermek, kaplamaya fetva mıdır? Bu nasıl mantık böyle? İmamlar dişi altın tel ile bağlamak caiz diyor, bu gusle mani değil dediler diye imamlara iftira ediyor. Gusle mani olmaz diyen bir imam var mı? İmam-ı a�zam mı, imam-ı Muhammed mi, imam-ı Ebu Yusuf mu, imam-ı Züfer mi, hangisi? Nasıl yalan bu?

İddia: Bu tartışmalar yeni değil. Fatih Sultan Mehmet Han zamanındaki bütün âlimleri toplamış ve bu meseleyi açıklığa kavuşturmuştur. Molla Hüsrev Hazretleri de bu tartışmaların kaynağını Mirat-ül Usul Fi Şerhi Mirgaatil Vusul sh.101 de belirtmiştir. Hadise şudur:
Hanefi âlimlerine göre üzerinde farz hac borcu olan nafile hac yapabilir. İmam-ı Şafii hazretlerine göre de yapamaz. Böyle bir kimse sefihtir. Hacir altına alınması gerekir. Uzun lafın kısası imam-ı Şafii hazretlerine göre üzerinde farz hac borcu olan nafile hac yapamaz. Bu hususi bir kaidedir. Mecelle kanunu derki; mukayyet (hususi) olan mutlak (umumi) üzerine yüklenemez. Hususi bir mesele olan farz hac-nafile hac mevzusunu umuma şamil kılıp bütün farzlar için söylemek mümkün değildir. Fıkhen de caiz değildir. Fakat buna rağmen bu şekilde hareket etmek imam-ı Şafii hazretlerinin de kemiklerini sızlatmak suretiyle İslamiyet�e vurulan bir baltadır. İnsanları İslamiyet�e karşı soğutmak ve ibadet etmekten uzaklaştırma çalışmasından başka bir şey değildir.
CEVAP
Hac başka, oruç başka, namaz başkadır. Hac ömürde bir kere farzdır, oruç yılda bir kere farzdır. Kim haccı örnek alarak namazı onun içine katmış ki? Bir kimse Ramazandan birkaç gün oruç borcu varken nafile tutabilir, çünkü daha öteki Ramazanın gelmesine epey vakit var. Ama namaz öyle mi? Borcunu ödemeden hemen öteki vakit giriyor. Oruç da öteki vakit girmiyor ki. Birbiri ile nasıl kıyas edilir? Hac ömürde bir keredir tehir edilince günah olur ise de, hac yapınca affolur. Ama namaz borcu öyle mi? Kaza edilmesi emredilmiştir. Maalesef bâtıl kıyasa, Molla Husrev hazretleri de alet edilmiştir.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Sünnet ve kaza namazında niyet
Sual: Sünnetleri kılarken kaza namazına nasıl niyet edilir?
CEVAP
Kaza namazlarını kılıp bir an önce farz borcundan kurtulmak lazımdır. Fırsat buldukça kaza namazı kılmalıdır. Hesabın kolay olması için, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edilirse ve aşağıda bildirildiği gibi kılınırsa, bir günlük kaza namazı kılınmış olur.

Sabah namazının sünnetine vacib diyen âlimler de olduğu için sabah namazının sünnetine sünnet diye niyet etmelidir.

Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını ve öğlenin ilk sünnetini kılmaya) diye niyet edilir. Aynen farz gibi kılınır. Son iki rekatta zamm-ı sure okunsa da olur, okunmasa da olur. Çünkü dört rekatlı farz namazların son iki rekatında zamm-ı sure okumakta mahzur yoktur.

Öğle namazının son sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını ve öğlenin son sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

İkindi namazının sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

Akşam namazının sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir ve [akşam namazı gibi] üç rekat kılınır. Üç rekat nafile olmadığı için, böyle niyet uygun olmaz sananlar var. Peygamber efendimiz, akşamın farzından sonra 2, 4, 6 rekat sünnet kılmıştır. Bir kimse de akşamın farzından sonra herhangi bir namaz kılarsa, bu sünneti yerine getirmiş olur.

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

Yatsının son sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış vitir vacibi ve yatsının son sünnetini kılmaya) diye niyet ederek üç rekat vitir namazı kılınır. Burada da farzdan sonra, bir namaz kılındığı için sünnet yerine gelmiş olur.

Böylece bir günlük kaza namazı kılınmış olur, sünnetler de terkedilmiş olmaz. Bir kişi, böyle kaza kılarken vaktin sünnetine diye niyet etmese de yine sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü sünnet, vaktin farzından başka bir namaz kılmak demektir. (N. Fıkhıyye)

Kaza namazı her zaman kılınır. Sadece akşama 45 dakika kala, güneş doğduktan sonra 50 dk geçinceye kadar ve öğleye 20 dk kalınca kaza kılınmaz. Bunun haricinde her zaman kaza kılınır.

Cumanın sünnetlerini ve teravih namazını, kuşluk, evvabin, teheccüd gibi nafile namazları kılarken de aynı şekilde niyet edilir. Mesela gece kalkan kimse, abdest aldıktan sonra, (İlk kazaya kalan � namazının farzını ve teheccüd namazı ve sübha namazı kılmaya) diye niyet edebilir.

İstihare namaz, hacet namazı gibi nadiren kılınan istisna nafile namazlarda, küsuf ve husuf namazları cemaatle kılındığı zaman, kazaya niyet edilmez. Bunlar ne namazı ise o niyetle, yani nafile niyetiyle kılınır.

Kaza kılarken erkeklerin ezan ve ikamet okuması sünnettir. Birden fazla kaza namazı kılarken, her defasında ezan okunmasa da olur. İkameti okumalıdır.

Cumanın ilk sünnetini kılarken, (Cumanın sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Cumanın farzından sonra 10 rekat namaz kılınır. Bunun ilk dört rekatını kılarken, (Cumanın son sünnetine ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. İkinci dört rekatı kılarken, (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir ve farz gibi kılınır. Buna zuhr-i ahir namazı denir, mutlaka kılmalıdır. Cuma namazı kabul olmazsa, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer. Sonra iki rekat daha kılınır, buna da (Vaktin son sünnetini ve ilk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir.

Teravih namazını cemaatle kılmak, sünnet-i kifayedir. Yani, cemaatle kılanlar varsa, bu sünnet yerine gelmiş olur. Teravih kılarken, kazaya da niyet etmelidir. (İlk kazaya kalan � namazına ve teravih namazına) diye niyet edilir. Teravih namazı da, bir günlük kaza namazı da, 20 rekat olduğu için, bir günlük kaza kılan, teravihi de kılmış olur. Kaza kılarken, teravih dualarını da bunların arasında okuyabilir.

Camide veya evde, cemaat ile teravih kılındığı zaman, kaza borcu olan veya imamın namazının sahih olduğuna güvenmeyen kimse, namaza yeni başlayanlara önayak olup, onları namaza alıştırmak ve dedikodu, fitne çıkmasını önlemek için, cemaat ile teravih kılar. Fakat, bu imama uymaz. Niyet etmiş görünür. Kendisi, yapabilirse kaza kılar. İmam, iki rekatta bir selam veriyorsa, sabah namazı farzlarını, dört rekatta bir selam veriyorsa, diğer farzları kaza etmeğe de niyet eder. Kaza namazına da niyet edince, imamın hareketlerine uyamaz ise, yalnız teravih kılmaya niyet ederek böyle imama da uyar. Fakat, imama uymaya niyet etmeden, imamla birlikte hareket ederek kaza kılmak zor olduğu için, camiye gitmek zorunda kalan, yalnız teravih kılmaya niyet ederek imama uyar. Şafii�de ise, başka namaz kılan imama uymak caiz olduğu için, teravih kılan imama uyarak kaza namazı kılabilir.

Sual: Diğer sünnetleri kılarken kazaya niyet ettiğimiz halde sabahın sünnetini kılarken niye kazaya da niyet etmiyoruz?
CEVAP
Sabahın sünneti, diğer sünnetlere göre çok kuvvetlidir. Bazı âlimler vacib olduğunu bildirmişlerdir. Bunun için özür yokken sabahın sünnetini oturarak veya hayvan üzerinde kılmak caiz değildir. (Dürr-ül-muhtar)

Nafileleri özürsüz oturarak kılmak caizdir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan müstesnadır. (Merakıl-felah)

Nihaye, Hazain ve diğer kitaplara göre, sabah namazının sünnetinin vacip olduğunu bildiren âlimler vardır. (Redd-ül-muhtar)

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Sizi atlılar kovalasa da, sabahın iki rekat sünnetini bırakmayın.) [Ebu Davud]

(Vitir ile sabah namazının sünneti bana farzdır.) [İ. Ahmed, Taberani]

(Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.) [Müslim, Tirmizi, İ.Ahmed]

Hazret-i Aişe validemiz, (Resulullah, sabah namazının iki rekat nafilesine [yani sünnetine] diğer nafilelerden daha çok önem verirdi) buyurdu. (Buhari)

Resulullahın, sabahın farzından önce iki rekat nafileden sonra, öğlenin farzından önce de dört rekat nafile namaza da önem verdiği bildirildi. (Buhari)

Yukarıda bildirilen sebeplerden dolayı, sabah namazının sünneti yerine kaza kılınmamaktadır.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Kazası olmayanın kaza namazı kılması
Sual: Kaza namazı olmayanın, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmesi caiz midir?
CEVAP
Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, farzdan başka namaz kılmaktır. Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra bir namaz kılardı, o kıldığı için bize sünnet olmuştur. Bu hususta din kitaplarındaki ifadeler şöyledir:

1- Farzların yanında sünnetleri kılarken, farzdan başka herhangi bir namaz kılmakla, sünnet de, yerine gelmiş olur, sünnet diye ayrıca niyet etmek gerekmez. Gece kalkıp iki rekat teheccüd namaz kılan kimse, sonra baksa ki, sabah namazının vakti girmiş, artık sünnet kılamaz, kıldığı iki rekat nafile sünnet yerine geçer. (Eşbâh)

2- Farzın yanında, adak namaz kılmakla da, sünnet yerine gelmiş olur. Dürr-ül-muhtar�ın, (Nafile kılmak isteyen, önce namaz kılmayı adamalı, sonra, nafile yerine, bu adak namazı kılmalı. Sünnet namazları nezrettikten sonra kılan, bu sünnetleri kılmış olur) ifadesini, İbni Âbidin hazretleri şöyle açıklıyor: Nezredilen namazı kılmak vacib olduğu için, vacib sevabı hasıl olur. Sünnet yerine, nezredilen namaz kılınınca, sünnet de kılınmış olur. (Redd-ül-muhtar)

3- Farzların yanında sünnetleri kılarken, kaza, adak namazı veya herhangi bir nafile namaz kılmakla da, sünnet yerine gelmiş olur; çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. (Nevâdir-i fıkhiyye)

Muhammed Masum hazretleri de buyuruyor ki:
Kaza namazı kılanın, kazaları bittikten sonra kıldığı kaza namazları, nafile olur. Bunlarla, nafilelerin sevabları hasıl olur; çünkü, belli vakitlerde kılınan [beş vaktin sünnetleri, kuşluk, evvabin, teheccüd gibi] nafilelere belli niyet şart değildir. Kaza namazları, o vaktin nafileleri olur. (2/63)

Görüldüğü gibi, kaza namazı kılmakla, sünnet yerine gelmiş oluyor. Kaza borcu olmayanın da, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet ederek kılmasında hiç mahzur yoktur.

Sual: Kazası olmayanın, kıldığı kaza namazları nafile oluyor. Akşam namazını kaza edince, kazamız yoksa nafile olur. Üç rekatlık nafile olmayacağı için, akşam namazının sünnetini kılarken, kazaya da niyet etmeden kılmak gerekmez mi?
CEVAP
Yukarıda da açıklandığı gibi, farzın yanında, kaza, adak veya herhangi bir nafile kılınınca, vaktin sünneti de kılınmış oluyor. Peygamber efendimizin akşam namazından sonra altı rekat namaz kıldığı da olmuştur. Öğlenin son sünnetini dört rekat olarak da kılmıştır. Yatsının farzından sonra çok namaz kıldığı da olmuştur. Burada rekat sayısı önemli değildir. Yani kazası olmayan, akşam namazının sünnetini veya yatsı namazının son sünnetini kılarken, kazaya da niyet ederek, üç rekat kaza kılarsa, sünnet de kılınmış oluyor, yani sünnet sevabına da kavuşuyor.

Kaza ve teravih
Sual: Kaza namazı borcumuz yok. Buna rağmen, sünnetleri kılarken kaza namazına da niyet ediyoruz. Olur ya, kazaya kalmış bir namazımız varsa, onun yerine geçer. Yoksa zaten, farz yanında bir namaz kılmakla sünneti işlemiş oluyoruz. Ayrıca sünnet kılmaya dediğimiz için sünnet sevabı da alıyoruz. Evde iken, yatsı namazından sonra bir günlük kaza namazı kılıyorum, vaktin sünnetlerinde olduğu gibi, kılarken de teravihe niyet ediyorum. Bir arkadaş, yaptığın yanlış, kaza namazı olmayan, akşamın ve vitrin kazasını kılarken teravihe niyet edemez, ederse nafile olur, tek rekatlı nafile de olmadığı için kıldığın namaz boşa gider dedi. Doğrusu nedir?
CEVAP
Doğrusu sizin yaptığınızdır. Bütün sünnet namazlar nafiledir. Kaza namazı borcumuz olmasa bile, farzın yanında bir namaz kılmakla sünneti otomatikman işlemiş oluyoruz. Burada rekat sayısı önemli değil, farzın yanında bir namaz kılmamız önemlidir. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat da, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Niyetini de duruma ve ihtiyaca göre yapabiliriz. Kazayla beraber teravihe de niyet edebiliriz.

Kazası olmayan kimse, vaktin sünnetlerinde olduğu gibi, akşam ve vitrin kazasını kılarken teravihe de niyet ederse, rekatın tek olmasının önemi yok, yine teravih namazı da kılmış olur.

Kaza namazı borcu olmayan kimseler, iki kişi bile olsalar muhakkak cemaatle teravih kılmalıdır. Herhangi bir sebeple Camiye gidemeyen ve cemaat de bulamayan, o zaman kaza kılarken teravihe niyet edebilir. Bir günlük kaza kılan, o günkü teravihi de kılmış olur. Kaza kılarken, ramazanda yatsıdan sonra namaz kıldığı için, teravihe de niyet etse de, etmese de yine teravih namazı kılmış olur. Niyet ederse ayrıca niyet sevabı da alır.

Kazaya niyet
Sual: Kaza borcu olmayan kimsenin, kaza namazı kılmasında mahzur var mıdır? Sünnetleri kılarken kazaya da niyet edebilir mi?
CEVAP
Hiçbir mahzuru yoktur; hatta böyle ömür boyu kaza kılması ihtiyatlı olur. Çeşitli sebeplerle sahih olmayan namazları olmuşsa, bunlar kaza edilmiş olur. Kazası olmayan kimse, sünnetlerin haricinde, herhangi bir vakitte kaza namazı kılarsa, mesela kuşluk, Evvabin, Teheccüd namazı gibi bir namaz kılarsa o zaman, dört rekatlı farzların son iki rekâtında da zamm-ı sure okumalıdır. Beş vaktin sünnetlerini kılarken, farzların üçüncü ve dördüncü rekâtında zammı sure okumak gerekmez; okunsa da mahzuru olmaz.




Farz ve nafile
Sual: (Bize borcu olan kimse, borcunu ödese mi daha çok seviniriz, yoksa hediye getirse mi? Elbette hediye getirse daha çok seviniriz. Borcunu zaten ödemek zorundadır. Bunun gibi Allah da, farzı yapanları değil, nafile ibadet yapanları daha çok sever. Farzlar, zaten borçtur; ama nafile, fazladan ibadet olduğu için, bunlar daha önemlidir) diyenler varmış. Doğru mu?
CEVAP
Kıyas bâtıldır. Bizim sevinip üzülmemiz dinde senet olmaz. İnsan rüşvete de, kumardan kazandığına da sevinebilir. Alacaklı hediye getirirse sevinebilir; ama Peygamber efendimiz, (Menfaat getiren ödünç, faizdir) buyuruyor. Ahir zamanda, faize de sevinenler oluyor.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor. Nafilelere yol gösteriyor. Zekât yerine nafile sadakaları güzel gösteriyor. Hâlbuki zekât niyetiyle fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır; çünkü zekât vermek, farzı yerine getirmektir. Zekât niyeti olmadan verilenlerse, nafile ibadettir. Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. (1/29)

Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafileyle meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafilelerse kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48)

İsmail Hakkı Bursevi hazretleri buyuruyor ki:
Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nafileyle uğraşmalarının, mesela, evvabin namazının farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127)

Allahü teâlâ bir hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Kulumu bana yaklaştıran en kıymetli şey, farzlardır.) [Buhari]
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Kaza namazlarıyla ilgili çeşitli sorular
Sual: Kaza namazları nasıl kılınır, sırayla kılmak şart mı?
CEVAP
Aynen vakit namazı gibi kaza edilir. Kaza namazı kılarken sıra şart değildir. Fakat ne kadar kaza namazı kıldığını hesaplayabilmek için, sıra ile kılmak iyi olur.

Sual: Sünnetleri kılarken kazaya da niyet ediyoruz. Öğlenin ilk dört sünnetini kılarken ilk kazaya kalan öğlenin farzına, ikindinin sünnetini kılarken ilk kazaya kalan ikindinin farzına, akşamın sünnetini kılarken ilk kazaya kalan akşamın farzını kılmaya diye niyet ediyoruz. Öğlenin sünnetini kılarken akşamın veya yatsının farzına yahut vitre niyet edemez miyiz?
CEVAP
Fark etmez, hangisine isterseniz niyet edebilirsiniz. Ancak bunun hesabı zor olur. Öğlenin sünnetini kılarken öğlenin farzı, diğerlerinin sünnetlerini kılarken farzları da kılınırsa hesaba lüzum kalmaz. Karışık kılınca, ne kadar kaza borcu kaldı diye hesabı zor olur.

Sual: Kaza namazları hangi vakitlerde kılınır, hangi vakitlerde kılınmaz?
CEVAP
Namaz kılması tahrimen mekruh, yani haram olan vakitler üçtür. Bu vakitlerin haricinde her zaman kaza namazı kılınır. Günlük namazların arkasından da kılınır.

Kaza namazı için mekruh vakitler:
a- Sabah güneş doğunca, 50 dakika geçinceye kadar kaza ve nafile namaz kılınmaz.
b- Öğleye 20 dakika kalınca, öğleye kadar kaza ve nafile kılınmaz.
c- Akşama 45 dakika falan kaldıktan sonra artık o günün ikindisi hariç kaza namazı kılınmaz.

Sual: Mukim ve seferi iken kazaya kalan namazlar nasıl kılınır?
CEVAP
Mukimken kazaya kalan farzlar, seferde de dört rekat olarak kılınır. Seferde kazaya kalan farzlar, mukimken kaza edilince, iki rekat olarak kaza edilir. Tam olarak bilinmiyorsa, hepsini dört rekat olarak kaza etmek günah olmaz.

Sual: Hanefi fukahasının kaza namazları ile ilgili meşhur ve zahirür rivaye olan kavli şudur: Kazaya kalmış namazları kılmak nafile kılmaktan daha önemli ve daha münasiptir. Yalnız maruf sünnet ve nafileler bundan müstesnadır. Bunlar nafile niyetiyle kılınır. Fukahanın kavline ne dersiniz?
CEVAP
Fukahanın kavline kim ne diyebilir ki? Bu hüküm, sadece özürle kazaya kalan namazlar içindir, terk edilen namazlar için değildir. Aynı ifade bizim yazılarımızda da vardı. Böyle söyleyenlerin hatası (kasten yapılanla), (bir mazeretle kaçırılanı) aynı kefeye koymalarından ileri geliyor. Mesela, birisinin elinde kırılacak bir şey var, kazara çarpıyor ve onu düşürerek kırıyorsunuz, özür diliyorsunuz. Bir de kasten elinden alıp yere çarpıyorsunuz, sonra da özür diliyorsunuz. O zaman adam demez mi, ne özür dilemesi, kasten yapmadın mı, bunu demezler mi adama? Kasten namazı terk eden kâfir olur diye hadis-i şerif var. Uyuyarak, unutarak yani bir mazeretle kaçırılan namaz başka, günlerce, aylarca hatta yıllarca kasten terk edilen namaz başka.

Sual: Çok sayıda kaza borcu olan kaza borcunu ödedikten sonra tekrar tertip sahibi olur mu?
CEVAP
Evet olur.

Sual: Sünnetler yerine kaza kılan, sadece kazaya niyet etse vaktin sünnetini kılmamış mı olur?
CEVAP
Hayır vaktin sünnetini de kılmış olur, sadece niyet etme sevabı eksik olur.
Bir örnekle açıklayalım:
Cünüp olan, denize girip çıksa veya denize düşse, ağzına ve burnuna da su girmişse gusletmiş olur. Bu gusülle namaz kılar. Eğer denize girerken gusle de niyet etseydi gusle niyetin sevabına da kavuşurdu. Farzın yanında kaza kılan da, sünneti kılmış olur. Ancak vaktin sünnetine diye de niyet edilirse, niyetten hasıl olacak sevaba da kavuşur.

Sual: Kaza namazı olmayan da sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmeli mi?
CEVAP
Evet, iyi olur. Bir kimsenin kaza namazı olmasa da, kaza namazı kılmasında mahzur yoktur. Bazı namazlarımız sahih olmamış olabilir. İmam-ı a'zam hazretleri, abdestteki bir müstehabı yapmadığı için kırk yıllık namazını kaza etmiştir. Kaza etme mecburiyeti yoktu.

Sual: Akşam ve yatsının iki rekat olması gereken sünnetleri kaza kılarken üç rekat olarak kılınıyor bu sünneti değiştirmek olmaz mı?
CEVAP
Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra bir namaz kılardı, o kıldığı için bize sünnet oluyor. Akşam ve yatsıdan sonra iki rekat kıldığı gibi daha fazla da kılmıştır. Mesela altı rekat evvabin namazı kıldığı da olmuştur. Sünnet yerinde kaza kılmakla sünnet de yerine geliyor. Rekatın farklı olması buna mani değildir.

Sual: Cemaati beklerken kaza namazı kılınır mı yoksa farzı kılıp sonra mı kaza kılmalı?
CEVAP
Cemaate yetişilebilirse, kaza kılmak iyi olur. Mekruh vakitler hariç her zaman kaza kılınır.

Sual: Özür ile kaçırılan namazların kazalarını sünnetler yerine kılınca niye sünnet de yerine gelmiş olmuyor?
CEVAP
Kuşluk namazı, tehıyyat-ül-mescid namazı ve diğer nafile namazlar hakkında Hadis varit olmuş, nafile namazları kılmak da kaza kılmaktan evladır. Çünkü kazayı bir özürle bıraktık. O an ölsek kaza borcu ile ölmüş sayılmayız. Böyle kazaya kalmış namaz, birkaç vakit olur. Fazla olmaz. Sünnet ve bu nafileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. Sünnetle kazayı beraber kılmaya hiç ihtiyaç yoktur. Ama birkaç sene gibi çok kaza borcu olunca bir zaruret doğuyor. Geciktirdikçe günah yazılıyor.

Diğer üç mezhebe göre özürle kaçırılan kazalar varken sünnet kılmak haramdır. Özürle kaçırılan kaza da geciktirilmemeli diyorlar. Bunlar da hak mezhep. Kaza namazının önemini anlamalıdır.

Sual: Camide kaza namazı kılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. İşlenmiş bir günahı açıklamak da günahtır. Eskiden hiç kimsenin kaza namazı olmazdı. Bu bakımdan kaza kılınca, o namazı terk ettiği anlaşılırdı. Fakat bugün hemen herkesin kaza namazı bulunmaktadır. Camiye müslüman gelir. Müslüman da namaz kılanı ayıplamaz. Bugün kaza namazı kılmak yadırganmaz. Aksine takdir edilir. Hatta "Falanca namaza başlamış, kılmadıklarını da kaza ediyor" diye övülür. Sonra bir insanın hiç kazası olmadığı halde, kaza kılsa mahzuru olmaz.

İmam-ı a'zam hazretleri, kazaya kalmış namazı olmadığı halde, senelerce kaza namazı kılmıştır. Bu devirde kaza kılmak ayıplanmadığı için, camide kaza kılmakta da mahzur yoktur.

Camide Tehıyyat-ül mescid gibi çeşitli nafile namazlar da kılınır. Bir kimse, camide herkesten çok namaz kılsa, ne namazı kıldığı nasıl bilinebilir? Akşam namazından sonra evvabin namazı kılınır. Evvabin namazı kılana "Kaza kılıyor", kaza kılana "Evvabin kılıyor" denebilir mi? Nafile namazları kılarken, mesela tehıyyat-ül mescid namazı kılarken kazaya da niyet edilirse, her ikisi de kılınmış olur. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Sabah namazını kaçırınca, nasıl olsa kazaya kaldı diye öğleden sonra kılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Özürsüz geciktirme günahı pek büyüktür. Öğle vaktine 20 dakika kalıncaya kadar sünneti ile birlikte kaza edilmelidir.

Sual: Kaza namazı için "ilk veya son" demeden rastgele, "Kazaya kalmış namazımı kılmaya" diye niyet etmek sahih olur mu?
CEVAP
Hangi namazı kıldığını bilmek farzdır. Bir kimse, öğle vakti (Allah için namaz kılmaya) diyerek on rekat namaz kılsa, o günkü öğlenin farzını kılmış olmaz. (Bugünkü öğle namazının farzı) diye niyet etmesi gerekir. Fakat kazaya kalan namaz çok ise, böyle falanca günün kazası diye niyet etmesi mümkün olmayacağı için, (ilk kazaya kalan) veya (son kazaya kalan) diyerek niyet etmek sahih olur.

Sual: Bayılıp iki gün sonra ayılan, namazlarını kaza eder mı?
CEVAP
Bayılan kimse, 24 saat veya daha fazla zaman ayılmazsa, iyi olunca, namazlarını kaza etmez. Uyuşturucu ve ilaç gibi şeylerle aklı giden kimse, ne kadar baygın kalırsa kalsın, ayılınca kılmadığı namazlarını kaza eder.

Sual: Mesela öğle ve ikindiyi kılamayan kimse akşam namazından sonra bu namazları kaza edebilir mi?
CEVAP
Elbette kaza eder, kaza etmesi farzdır, geciktirmesi haram olur.

Sual: Şafii�de kaza namazı olanın, sünnet veya nafile kılması haram. Peki sünnet kılmak haram da, namazı kaza etmeyip boş oturmak haram değil midir?
CEVAP
Namaz iki türlü kazaya kalır. Biri uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalır. Diğeri de özürsüz, kasten kılmamakla kazaya kalır. Uyumak, unutmak gibi meşru özürle kazaya kalmış namazları kılmak farzdır. Acele edilmesi müstehaptır. Fakat terk edilen, yani özürsüz kılınmayan namazları ise acele kılmak farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimini temin etmek için çalışması gibi zaruri işler dışında, kaza namazı kılması farzdır, boş oturması günah olur. Hatta namazlarını kaza etmeden vaktin sünnetlerini kılması da günah olur. Bunların yerine kaza namazı kılmalıdır! (Mugnil muhtaç, Tenvir-ül-kulub, İrşad-ül-ibad)

Sual: 4 rekatlı kazaların son 2 rekatta zammı sure okunmasa da, yine vaktin sünneti kılınmış olur mu?
CEVAP
Evet olur. Kazası olmayan kimse, sünnetler yerine kaza kılarken, son iki rekatta zammı sure okusa da olur okumasa da. Hiç kazası olmayan, ikindinin sünnetini kılarken, kazaya da niyet etse, kıldığı nafile olur. Ama farzın yanında kıldığı için sünnet sevabına da kavuşur.

Sual: Kazası olmayan, ahir zuhurun dört rekatında zammı sure okumalı ne demektir? Farzdır, vaciptir, sünnettir gibi bir şey mi?
CEVAP
Burada okumalı demek, okumak farz, vacip demek değil, okunması iyi olur demektir.

Sual: Kaza namazı kılarken kamet okunur mu?
CEVAP
Evet erkekler okur.

Sual: Erkeklerin kaza namazı kılarken kamet okumalarının sünnet deniyor. Peygamberimiz, kaza namazı kıldı da mı kamet okumak sünnet olsun?
CEVAP
Evet Peygamber efendimiz de kaza namazı kılmıştır. Bir savaşta namaz kılma imkanı olmadı, sonradan kaza ettiler. Fakat Peygamber efendimiz, kılmasa bile, eshabına, ümmetine, namazınız kazaya kalınca ikamet okuyun buyurdu. Sabah namazına uyuyarak kalkamayanlar, kamet okuyup okumayacaklarını soruyorlardı.

Bir şeyin sünnet olması için onu mutlaka Peygamber efendimizin yapması gerekmez. Yapın diye emretmişse o sünnet olur. Yahut yaparken görüp de men etmemişse, o yine sünnet olur. Ezan okumak da sünnettir. Fakat Peygamber efendimizin ezan okuduğu kitaplarda açıkça yazmıyor. Peygamber efendimiz ezan okumamış bile olsa, ezan okumak sünnet değil, denebilir mi? Hem de İslam�ın şiarı olan bir sünnettir.

Sual: On yıldır dolgu dişle namaz kılan, şimdi bunları Şafii veya Maliki�ye göre kıldım derse, hepsi kaza edilmiş olur mu?
CEVAP
Zaruret olduğu için evet.

Sual: İkindinin farzından sonra ikindinin sünneti veya nafile namaz kılınmaz. Kaza namazı da kılınmaz mı?
CEVAP
İkindi namazını kıldıktan sonra kaza kılınır. Akşama 40 dakika kalıncaya kadar kılınır. İkindi geç kılınmışsa, yani akşama 40 dakikadan az kalmışsa artık kaza kılınmaz. Ama ikindi namazı çok geç kalsa da mesela akşama birkaç dakika kalsa da yine kılmak farzdır. Terk edilmesi haram olur.

Sual: Kaza borcu olmadığı için üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Çünkü vaktin sünneti yerinde bir namaz kılınmakla sünnet de kılınmış olur. Akşam namazının sünnetini kılarken üç rekat akşam namazının kazasını kılmaya niyet edince de, sünnet kılınmış olur. Kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okusa da olur, okumasa da.

Tâtârhâniye'de, kazaya kalmış namazı olup olmadığını bilemeyenin öğle, ikindi ve yatsının sünnetlerinde zammı sure okuması daha iyi olur buyuruldu. Bu, sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmek ve zammı sure okumak daha iyi olur demektir. (Uyun-ül-besâir s.100)
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Sual: Kazası olmayan kimse, zuhri ahiri kılarken, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okumalı dediniz. O zaman kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekmez mi?
CEVAP
Gerekmez. Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz. Okunursa secde-i sehv gerekmez.

Sual: Zekat borcumuz var iken, sadaka vermemiz uygun olur mu? Yahut zekat parası ile yol, köprü, çeşme, cami yaptırsak mahzuru olur mu? Kaza namazı borcumuz var iken, çok sevap olan tesbih namazı, kuşluk namazı kılsak sakıncası olur mu?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Nafile, farzın yanında denizde damla bile değildir.
Milyarlarca sadaka vermekle, binlerce çeşme ve cami yaptırmakla hasıl olan sevap, bir kuruş zekat sevabına eşit olamaz. Çünkü çeşme ve cami yaptırmak nafile ibadettir, zekat ise farz ibadettir.

Peygamber efendimiz, kaza namazı borcu olanın nafilelerinin kabul olmayacağını bildiriyor. Ömür boyu nafile namaz kılınsa, iki rekat farz namaz sevabına kavuşulamaz.

Nafile namaz kılmak ve farz olmayan ibadetleri yapmak yerine farzı ayn olan [herkesin kendisine lazım olan namaz, oruç gibi] ilimleri öğrenmek lazımdır. Bir kimse ömür boyu nafile ibadet etse, bir sayfa farzı ayn olan ilmi öğrenmenin sevabına kavuşamaz.
Farz-ı ayn ilimden bir şey öğrensen eğer,
Dünyanın hazinesi etmez bu kadar değer

Sual: Sünnetleri kılarken kaza namazına da niyet ediyoruz. Ancak bir arkadaş, (Yatsının son sünneti iki rekat, akşamın sünneti iki rekat iken bunu üç olarak kılmak sünneti değiştirmek olur, bid�at olur) dedi. Üç kılmak sünnete aykırı mıdır?
CEVAP
Sünnet olan farzın yanında bir namaz kılmaktır, rekat sayısı değildir. Peygamber efendimizin akşam namazından sonra altı rekat namaz kıldığı da olmuştur. Öğlenin son sünnetini dört rekat olarak da kılmıştır. Yatsının farzından sonra çok namaz kıldığı da olmuştur. Tekrar ediyoruz: Farzlardan önce veya sonra bir namaz kılmak sünnettir, rekat sayısı değil. Bu bakımdan kaza namazı kılmakla vaktin sünnetini de kılmış oluyoruz. Sünnet de terk edilmiş olmuyor.

Sual: Dört mezhepte de kılınmayan namazları kaza etmek gerekir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Bir başlayışta birkaç günlük veya birkaç vakit kaza kılınınca, hepsine birden bir ezan okumak bir defa tesbih çekmek ve bir defa dua etmek kâfi gelir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kaza kılarken her namazda ikamet okumak gerekir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kaza namazlarını tamamen kılan tertip sahibi olabilir mi?
CEVAP
Kazası kalmayan tertip sahibi olur.

Sual: Peş peşe 4-5 vaktin kaza namazını kılacaksanız sabah, öğle, akşam, yatsı, vitir şeklinde sıraya dikkat etmek gerekir mi?
CEVAP
Hayır sıraya riayet etmek gerekmez. Ancak hesabın kolay olması için, ne kadar kaza kıldığımızı bilmek için sıra ile kılmak iyi olur.

Sual: Geçmişte seferi iken kazaya kalmış olan namazlarımı bilmiyorum bunların kazası nasıl olur?
CEVAP
Bilinmeyince mukim olarak kılmakta mahzur yoktur.

Sual: Kaza namazlarını tamamlamadan vefat eden kişilerin ahirette hali ne olur?
CEVAP
Eğer samimi olarak kazaya başlamışsa, o zaman affa uğrayabilir, şefaatle affedilebilir veya ölünce iskat yaparlar, iskat sayesinde affa uğrayabilir yahut ahirette cezasını çeker ama bu daha az ihtimaldir. Çünkü kılmak için çalışmış ama bitiremeden ömrü kâfi gelmemiş. Hiç kılmayanların hâli kötü olur.

Sual: Sünnet yerine kaza kılarken, fasid olsa, bu namazı yeniden kılmak vacip olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Namazı bir iş sebebiyle kazaya bırakmak günah mıdır?
CEVAP
Farz namazı, özrü olmadan kazaya bırakmak haramdır. Bu günah kaza edince affolmaz. Kaza ettikten sonra, ayrıca tevbe etmek de gerekir. Kaza edince, yalnız namazı kılmamak günahı affolur. Kaza kılmadan tevbe edilince, terk günahı affolmadığı gibi, tehir günahı da affolmaz. Zira tevbenin kabul olması için, günahtan sıyrılmak şarttır. (Dürr-ül-muhtar)

Sual: Akşam, yatsı ve sabahın farzı gündüz kaza edilirken sesli okumak caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Çok kaza borcum var. Fıkıh bilgilerini öğrenmek için de Tam İlmihali okuyorum. Hiç vakit kaybetmeden kazaları ödemeye mi çalışmalı, yoksa fıkıh bilgilerini mi öğrenmeli?
CEVAP
Kitap okumadan yani fıkıh bilgilerini öğrenmeden yanlış namaz kılarsanız ne olacak? Kitaptan fedakârlık olmaz, yani kitap okumak lazım. Kazaları da kılmaya devam edilir.

Sual: Doğru dürüst kılamadığım namazlarım olmuştur. Şimdi bunları kaza etmem lazım mı?
CEVAP
İmam-ı a�zam hazretleri kırk senelik namazını kaza etmiştir. Halbuki bir yanlışlığı da yoktu. Hep kaza namazı kılmak iyi olur.

Sual: Namaz ve oruç kazalarının sayısını tam bilmeyen nasıl hesaplar?
CEVAP
Zannı galibe göre hesaplar.

Bayılanın namazı
Sual: Trafik kazası geçiren kimse, üç gün komada kalsa, kendine gelince, namazlarını kaza etmesi gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Deliren veya bayılan kimse, 24 saatte ayılmazsa, iyi olunca namazlarını kaza etmez. Yani hastalık, bayılmak gibi elinde olmayan bir sebeple, beş vakitten fazla namazını kılamazsa, hiç birini kaza etmez. Beşten az olursa kaza eder.

Sual: Bazı kimseler, (Kazası olmayan kimse, bir vakit içinde kaza namazı kılarsa, o vaktin farzını kılmış olur) diyorlar. Kaza namazı olmayan beş vakit namazın sünnetlerini kılarken nasıl niyet etmelidir?
CEVAP
Kazası olmasa da, sünnetleri kılarken kazaya niyet etmenin hiç mahzuru olmaz. Vaktin farzı yanında bir namaz kılınınca, sünnet de kılınmış oluyor. Yani kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederse, sünnet kılmış olur. Her vakit için ayrı ayrı bildirelim:

Öğle namazının ilk sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için vaktin sünneti de kılınmış olur. Eğer kazası varsa, bu kıldığı, kaza namazı yerine geçer. Eğer, (vaktin ilk sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur. Hatta yeni abdest almışsa, sübha namazına, camide ise, tehıyyet-ül-mescid namazına da niyet ederse, her niyeti için ayrı sevab alır. Böyle birkaç niyet etmek iyi olur. Bu sayılan nafile namazların hepsi kılınmış olur.

Öğle namazının son sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Eğer (vaktin son sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

İkindi namazının sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Akşam namazının sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek üç rekât kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Eğer (vaktin sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin ilk sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Yatsı namazının son sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış vitir vacibi kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Vitir namazı gibi 3 rekât olarak kılınır. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin son sünnetini de kılmaya) diye niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Gece teheccüt namazı kılarken:
Mesela, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Gece bir namaz kıldığı için, teheccüt namazı da kılınmış olur. Kazası yoksa sadece teheccüt namazı kılınmış olur. Eğer (teheccüt namazı kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Gündüz kuşluk namazı kılarken:
Mesela, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Eğer kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kuşluk vakti bir namaz kıldığı için, kuşluk namazı da kılınmış olur. Kazası yoksa sadece kuşluk namazı kılınmış olur. Eğer (kuşluk namazı kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Cuma günü zuhri ahiri kılarken:
(Vaktine yetişip de kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) veya (Üzerime son farz olan kılmadığım öğle namazını kılmaya) diye niyet edilir. Eğer Cuma namazı sahih olmuş ise, en son kazaya kalan öğle namazı kaza edilmiş olur. Cuma sahih olmamışsa, bugünkü öğle namazı kılınmış olur. Burada son demeyip de, ilk denirse, ilk kazaya kalan bir namaz kaza edilmiş olur, öğle namazı kılınmamış olur. Onun için son demeyi ihmal etmemelidir. Cuma sahih olmuşsa ve kaza namazı borcu da yoksa bu kıldığı nafile olur.

Sual: Bir kimse, bir an önce bitirebilmek için, kaza namazlarını, elinden geldiği kadar kılmaya çalışsa; fakat kazalarını bitirmeden ölse, borçlu olarak mı ölmüş olur?
CEVAP
Kaza namazlarını bitirmek niyetinde olduğu için, niyetine karşılık olarak, bütün kaza borçları affedilir. Bunun gibi, bir kâfir imana gelse, küfrüne tevbe edince, yani artık küfre girmeyeceğine karar verince, bu niyetine karşılık olarak, günahlarının hepsi affedilir. Bid�at ehli de, ölene kadar bid�atinden vazgeçerse, onun da günahları affolur. (İ. Ahlakı)
 

OlgunHoca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eyl 2008
Mesajlar
49
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Paylaşım için Allah Cümlenizden razı olsun Müthiş bilgilerle doluyorum bu sitede..
Hakkınızı Helal ediniz..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt