Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ŞİİR ODASI (1 Kullanıcı)

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Miraç Hüzünlüydü feza, ebu talip yok,
Semirmişti kavim, hazandı gülüm,
Baba yok, anne yok, çile çok mu çok,
Katmer katmer çile, dumandı gülüm.

Mescid-i haram'a gitti gizlice,
İsrâ ve miraç-ı gördü o gece,
Ayılttı cebrail buyur miraç'a,
Kudüs büklüm büklüm, zamandı gülüm.

Ferman bahtın açık, huzuruma gel,
Semaviydi ödül rahmaniydi el,
Emretti burak'a o ne müthiş hal,
Burak ahenk ahenk, dermandı gülüm.

Refref'e binince vardı huzura,
Görünce cemali erdi huzura,
Aldı " üç hediyedurdu huzura,
Müjde nakış nakış fermandı gülüm.

Olsan da günahkâr ömer bin kere,
Tövbe eden alır dedi tezkere,
Miraç olmuş namaz günde beş kere,
Bakara suresi imandı gülüm.
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
O Gece Bir nur oluştu semada bilmem ki nice,
Resul-ü ekrem mürteza doğdu o gece.
Gönüllere pür-ü safa doldu sanki gizlice,
Habibimiz muhammet mustafa doğdu o gece.

Dertlilere deva olan,gönüllere safa veren,
İnsanlığın kılavuzu,önder olup yol gösteren,
Kainatta insanlara allah'ından kelam veren,
Habibimiz,muhammet mustafa doğdu o gece.

Gök yüzünde dolaştı hep huriler,melekler,
İnsanlığa,sanki bereketin geldiğini muştular,
Saf durdular,amine'nin yardımına koştular,
Habibimiz,muhammet mustafa doğdu o gece.

Gönüllere iman doldu,hoşnut oldu insanlar
Sanki birden,huzur ve mutluluğu buldular,
Gecenin güzelliğini şaşırmadan hayra yordular,
Habibimiz,muhammet mustafa doğdu o gece

Sanki haktan rahmet geldi indi gökten yerlere,
Sevgi dolu gül bahçesi,kokusunu verdi bizlere,
Derman geldi,fer-i sönmüş bi-çarecik gözlere,
Habibimiz,muhammet mustafa doğdu o gece…

Yeryüzünde hakka açtı elini dua etti insanlar,
Selam durdu adeta ovalarda,saf,saf oldu nebatlar,
Ahmet-i muhammet mustafa diye ötüştü kuşlar,
Habibimiz muhammet mustafa doğdu o gece.

Dört bir yanında pervane oldu sanki melekler,
Atlastandı adeta muhammedi saracak o belekler,
Cümle alem dua edip,diz üstünde resulü beklediler,
Müjde oldu,habibimiz,peygamberim doğdu o gece…..
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Gül Bestesi Gül mevsimi geldi mi her şey bize yâr olur
Gönüller gül kokarken geceler nehâr olur

Bad-ı saba getirir diyâr-ı gülden koku
Figan eden bülbüle şifayâb rüzgâr olur

Gözyaşıyla yoğrulur şebnemler yanağında
Dönüşür yağmurlara damlalar cuybâr olur

Yağmur damlalarıyla yıkanırken gülistan
Dile gelir goncalar çiçekler gülnâr olur

Gül derip gül yüzünden armağanlar taşısam
Çoraklaşan şu dünya yemyeşil diyâr olur

Gül renginle boyanır kuşanır özlemini
Kalbim aşkınla yanıp tutuşarak var olur

Ey bülbülün sevdası sultanı gülistanın
Sensiz bütün mevsimler bize sonbahar olur
Rıfkı Kaymaz
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Sevdan Düştü Gönlüme Mevlit kandili

Sevdan düştü gönlüme,
Sen yerleştin yüreğime
Ateşinle çeşni oldun kalbime,
Bir ben vardım kendimde,
Sende yaşar oldun içimde.

Sevdan düştü gönlüme,
Sevgin girdi kalbime,…..,
Şavkın vurdu,gözlerimin içine,
Mühür oldun iz bıraktın yüreğime,
Şimdi benden ala sen yaşarsın içimde…..

Gül oldun,güller açtı bahçemde,
Bülbül oldun, hep hak oldu lehçemde
Hak korkusu daim oldu sinemde,
Kainatta mutluluğu buldum seninle,
Bir ben vardım,sen de oldun içimde….

Sevdan düştü gönlüme,
Varlığın kandil oldu anlımda,
Yoldaş arar iken seni buldum dünyamda,
Aşkın yanar oldu,acizane bağrımda,
Bir ben vardım sen de oldun dünyamda.

Sevdan düştü yüreğime,
Şükür olsun, nasip oldu dileğime
Yolun buldum,ben koyuldum peşine,
Nazar değmez inşallah sana olan sevgime,
Bir ben vardım,şimdi sen yerleştin içime……..
Selahattin Ölmez
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Selam Sana Ya Muhammed Mustafa Gelişini haber verdi nebîler,
Son dönemde gelir ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.

İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.

Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü'l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü yusuf'a.

Ceddin ibrahim'in hanif dininde,
Bazen tüccar oldun kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.

Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.

Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu mushaf'a.

Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri cennet tenindi,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.

Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya muhammed mustafa,
Şefâatin göster koyma a'râfa.

Ahlâkın kuran'dı âdabın furkân,
Ashâbın ışıktı, ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya muhammed mustafa,
Ehl-i beyte canlar feda bin defa!

Şah ali, fatıma, hasan, hüseyin,
Sevdam zeynep ile zeynel abidin,
Sensin kıblem, sensin kevser, sensin din!
Selam sana ya muhammed mustafa,
Her zerrene halit feda bin defa.


Tasavvuf yolcusundan, Halit Özdüzen
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Sevgili Peygamberim Bütün alemler senin için yaratıldı.
Alemlere rahmettin, yaresülallah...
Senden önce dünya karanlıktaydı.
Nurunla aydınlattın, yaresülallah...

İnsanlık tarihinde tektin.
Melekler sana imrenirdi, yaresülallah...
Kötülüklere karşı bir settin.
İyiliği emrettin, yaresülallah...

Sen gelmeden, kız çocukları didri diri gömülürdü.
Bu vahşete dur dedin, yaresülallah...
Sen gelmeden, vahşetler vahşetlere gebeydi.
Adaletin huzur verdi, yaresülallah...

Seninle insanlık kendini buldu.
Dünya nurlandı, yaresülallah...
Seninle insanlar kölelikten kurtuldu.
Özgürlüğü tanıdı, yaresülallah...

Hiçbir insan senin kadar sevilmedi.
Sen kalplerdeki aşksın, yaresülallah...
Hiçbir insan, senin verdiğini veremedi.
Sen islamı_insanlığı verdin, yaresülallah...
Yılmaz Çelik
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Ey Rabbim ! Yaratmak sadece sana mahsus,
Her şey kudret elin de senin.
Ol deyince oluverir dilediğin,
Yarattığın her şey kusursuz senin.

Sen! hükmedenler hükmedenisin,
Şanın her alem de yüce senin.
Arş senin,kürs senin,
Övülmeye layık olan yalnız sensin.

Bütün hazineler,ilimler senin,
İsteyeni ilimle yüceltirsin.
Dilediğini zenginlikle imtihan edersin
İlmin ezelden her şeyi kuşatmış senin

Sen! her yerdesin,her şeydesin,
Tüm kainat tespihte seni her an.
Ne uyku tutar seni,ne yorgunluk duyarsın,
Zaman ve mekanların üstünde olan sensin.

İnanan da inanmayan da kulun senin,
Hiç kimsenin ibadetine ihtiyacın yok senin.
Her canı bedenine emanet verirsin,
Eninde sonunda dönülecek olan sensin.

Din gününün sahibi sensin,
Her hesabı kolayca görürsün.
Mazlumun ahını yer de bırakmazsın,
Zalimi zulmün de bir çığlıkta boğarsın.

Dört kitabın sahibi sensin,
Levhi mahfuz'dan verdin hepsini.
Sevgilinin kalbine indirdin kuran'ı kerim'i
Müslümana emrindir yaşamak şeriat rejimini.

Senin gazabından sana sığınıyoruz,
Bizi koru, bizi gözet,bizi yalnız bırakma.
Son nefeste iman üzere canımızı kabzet,
Bizleri mahşer de sevdiklerinle beraber haşret
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Salabe Peygamberimiz (s.a.v ) zamanında ,
Müminler vardı hep etrafında...
Salabe de onlardandı.
Peygamberimizin hemen ardında,
Ön saflarda yerini alır ,
Namaz kılardı.
Mescidin kuşu gibi,
Devamlı gelenlerdendi...
Beş vakit namazını kaçırmazdı.
Bir gün , bir istekte bulundu :
"-ya resulullah (s.a.v) bir şey isteyeceğim,
"-bilmem ki nasıl diyeceğim..."
Diye çekinerek söylendi.
Peygamber (s.a.v) :
"-söyle hayır mıdır ?"
"-yoksa bir derdin mi vardır salabe..." dedi.
Salabe :
"- ya resulullah (s.a.v) ben de,
" zengin olmak , mal ve mülk sahibi olmak...
"-istiyorum..ama bir türlü olmuyor ! "
"-yoksullara da yardım ederim..." dedi.
Yüce peygamber (s.a.v) gülümseyerek :
"-salabe , benim de fazla bir malım yok..."
"-ama bir ihtiyacım da yok !"
"-fazla malı ne yapacaksın ?" dedi.
Salabe' nin aklı ve fikri zenginlikteydi.
Zengin olmak, sürülerle koyun sahibi olmak...
Uçsuz bucaksız çiftlik sahibi olmak istiyordu.
Salabe, kendisi yalvarıyor yakarıyor ,
Bir türlü zenginlik bulamıyordu.
Bu yüzden , peygamberimize (s.a.v) ısrar ediyor :
"-ya resulullah (s.a.v) bana bir dua et..."
" allah bana zenginlik versin ! " diyordu.
Üst üste , yüce peygamber'e (s.a.v) israr edince,
Peygamber de (s.a.v) dua ediyordu.
Nihayet , bir gün bu dua kabul gördü.
Yüce allah , salabe'ye zenginlik verdi...
Salabe 'nin üç beş koyunu çoğalıverdi.
Sürüler sürüler doldu taştı.
Salabe , bir çiftlik aldı.
Çoban yetiştiremiyordu...
Salabe, çobanın yanına takıldı.
Sabah erkenden gecelere kadar ,
Sürülerle meşguldu...
Peygamber (s.a.v) artık salabe'yi göremiyordu.
Etrafındakilere soruyordu :
"-salabe hasta mıdır, gören var mı ?" diyordu.
Salabe önce beş vakit namazı terk etmişti.
"-koyunları kurt kapar ,"
"-sürümün başında olmalıyım ..." diyordu.
Bütün bunları yüce peygamber'e (s.a.v) anlattılar.

- 2 -
Peygamber (s.a.v) üzgün üzgün :
"-ah ! salabe ah...sürüyü kurttan kurtarmış ama..."
"-ne yazık ki yüreğini çoktan,
"- çoktan kurta kaptırmış..." diyordu.
Bu ibret tablosunu bütün müminler,
Acıyarak seyrediyordu...
"- yazık oldu salabe'ye..."
"- dünya malına taptı..." diyorlardı.
Salabe , uçsuz bucaksız çiftlikte
Sürülerle meşguldu.
Öylesine çoğalmışlardı ki,
At sırtında ancak kovalıyordu...
Salabe , ara sıra cuma günleri
Geldiği camiiyi tamamen terk etti.
Salabe'nin vakti yoktu.
Salabe'nin malı mülkü istediği gibi,
Hatta istediğinden de çoktu...
Peygamber (s.a.v) soruyordu :
"-salabe hasta mı ?"
"-salabe'yi gören var mı ?..."
Müminler :
"- yok ,salabe hasta değildir..."
"- salabe çiftlikte malının başında..."
Diyorlardı.
Peygamber (s.a.v) üzgün üzgün içinden :
"-ah ! salabe , keşke istemeseydi..."
"- dinlemedi beni...yazık , çok yazık etti."
Diyordu.
Zekat toplama zamanı idi...
Herkes malına göre seve seve ,
Hatta en iyisini , en gencini
Kendi eliyle sürüden ayırıp veriyordu.
Toplayan görevliler :
"- yok en iyisi olmasın..."
"-en genci olması da gerekmez..."
"- sakat olmasın, hasta olmasın yeter !"
Dediği halde,
Müminler seve seve ,
"- resulullah'a (s.a.v) canımız feda..."
"-alın en iyisini götürün !" dediler.
Sıra salabe'nin çiftliğine gelmişti.
Salabe'ye durumu anlattılar :
"- resullulah (s.a.v)'ın emridir..."
"-malıyın zekatını alacağız !" dediler.
Salabe :
"-bunu peygamber (s.a.v) mi istedi..."
"-siz biraz başka yerleri dolaşın..."
"- bana sonra uğrayın ! "
"-ben hele bir düşüneyim..." dedi.
Zekat toplayanlar, oradan ayrıldılar.
Sonra tekrar geldiler...
"-evet, salabe sıra sende..." dediler.
Salabe, çok sıkıntıda :
"-şimdi bu zekatı ne yapacak peygamber (s.a.v) ?"
Diye mırıldandı.
Sahabiler tekrar açıklayıp :

-3-
"- bu zekatı zenginden alıp,"
"-yoksullara yardım edeceğiz !" dediler.
Salabe , öfkelenerek :
"- benim malım nasıl alınır ?"
"- ben bunca emek sarf ederek,"
"-başkasına ben nasıl veririm..."
"-yoksa peygamber (s.a.v) ,"
"-haraç mı istiyor benden ?..." deyince,
Müminler sinirlendi :
"-sana gelene kadar,"
"-senden önce herkes ,"
"-seve seve verdiler..."
"seni ağzından çıkanı,"
"-duymuyor mu kulağın ?" dediler.
Ve oradan çarçabuk ayrıldılar.
Topladıkları hayvan sürüsü ile döndüler...
Peygamberimiz (s.a.v) daha bir şey duymadan :
"- yazık oldu...salabe'ye" diye söylendiler.
Çünkü , bir ayet gelmişti.
Tevbe süresi 75. ayet :
"- eğer allah bize verirse,"
"- elbetteki zekatını dağıtacağız..."
Ve ardından 77. ayet :
"-verdikleri söze ters düştüklerinden,"
"-kıyamete kadar ,"
"-kalplerinde bu ikiyüzlülükle beklesinler..."
Yüce allah'ın emri buydu.
Peygamberimiz (s.a.v) okumuştu...
Bütün müminler suskundu.
Medine'de suskunluk vardı.
Bu ayetlerin muhatabı belliydi...
Salabe verdiği sözü çok çabuk unuttu..
"-benim alın terim,"
"-neden fakire vereyim ?" diyordu.
Gelenler vermemişti.
Üstelik yüce peygamber'e (s.a.v) dil uzatmıştı.
Birden, içini kavurucu bir sıcak bastı.
Sürüden ayırdığı koyunlarla,
Geldi yüce peygamber'imizin huzuruna :
Peygamber (s.a.v.) salabe'ye :
"- senin malını alamayız !"
"-senin hakkında ayet indi..."
"-senin malını, artık versen de alamayız!" dedi.
Sonra ekledi :
"-zekat ancak müslümanlardan alınır."
"-kalbinden nifak saçanların malı alınmaz..."
Bütün müminler , duymuştu.
Salabe, donup kalmıştı.
Daha sonraki yıllarda,
Salabe kendini affettirmek için,
Hz.ebubekir'e (s.a.v.), ve hz. ömer'e (s.a.v.) de geldi...
Ama onlar da kabul etmediler...
"-senin malını artık alamayız !..." dediler.
Son olarak hz.osman'a (s.a.v) koştu,
O da aynı şeyi söylediler :
"-senin malını artık alamayız !.."

- 4 -
Salabe azap içinde idi...
Salabe sıkıntıdan çatlıyordu.
Bir türlü zekatını veremiyordu.
Salabe borçlu öldü...
Varlık ve zenginlik içinde iken,
Salabe yüce allah'a borçlu öldü...
Salabe dilden dile ,
Anlatıldı nesilden nesile...
Yüce allah,
Hiç kimseyi böylesine,
Salabe gibi...
Dilden dile düşürmesin !
Gözü doymayan insanlara,
Zenginliği de vermesin !
Ama nafile...
Etrafta dolu salabe ,
Yoksullar inleyip dururken :
"-ne olur bak şu hale be ?..."
Az çok verenler biraz oluyor,
Eskiden olduğu gibi...
Yoksulu ancak yoksul koruyor !
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Ravzana Varmaya Geldim
Aşkinla Yanmaya Geldim
Günah Yüklü Omuzlarla
Ravzana Varmaya Geldim

Bursadan Selam Getirdim
Salatü Selamla Geldim
Dua Eden ümmetinle
Ravzana Varmaya Geldim

Sira Sira Direklerin
Cennet Bahçesidir Evin
Mihrabinla Mimberin
Ravzana Varmaya Geldim

Gördüm Okçular Tepesini
Aşkinla Yanan Sahabeni
Uhudta Kirilan Dişini
Ravzana Varmaya Geldim

Girdim Cennet Bahçesine
Dua Eden ümmetinle
şefaat Bekleyen Gönüllerle
Ravzana Varmaya Geldim

Ebubekir Ile ömeri
Sadik Dost Ile Adaleti
Damadin Haya Abidesi
Ravzana Varmaya Geldim

Amca Oğlundur H.z Ali
Gözbebeğindir Onun Zevcesi
Hasan Ile Hüseyini
Ravzana Varmaya Geldim

Ezan Okuyan Bilali
Aşkinla Inleyen Kütükleri
Bastiğin O Güzel Yerleri
Ravzana Varmaya Geldim
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Yine Taşti Yüregim Bugün Boşalmak Ister
Yaradan Rabbim Ile Baş Başa Kalmak Ister
Doldu Gözlerim Yaşla Yaşini Silmek Ister
Yine Mahsun Oluyor Seyyidina Muhammed

Biz Enşerefli ümmet Tertemiz Nesil Iken
Halimizi Gören Kalp Oluyor Dikendiken
Sen Ise Dünyaya Taptin Küstü Ahiret
Nasil şefaat Eder Seyyidina Muhammed

Ne Onu Taniyor Bilmek Hayatini
Düşünmekte Her Ferd Kendi Rahatini
Komşun Acindan ölsün Modern Döşe Katini
Eski Hayat Denilmiş Terk Edilmiş Sünnet
Böylemi Emrediyor Seyyidina Muhammed

örtüsüne El Atti Diye O Alçak Koca Gavur
Koca Antep Olmuştu Küffar Karşisindasur
O Neslin Torunlari Nasil Böyle Olur
Dayanamam Allahim Bunasil Rezalet
çünkü önderi Degil Seyyidina Muhammed

Dayanamam Ok Olup Yayimdan Firlasam
Kalplerin önünden Kalin Perdeyi Açsam
Nurullaha Alisin Yaraaaab Bbkuluna şehadet
Nasip Olsun Muhammed ümmetine şefaat

Kur_an Ayeti Yerine Küfür Aleti çaliyor
Baba Kiz Yaninda Sefalete Daliyor
Ana özevladini Sokaklara Saliyor
Ne Saygi Ne Sevgi Nede Küçüğe Merhamet
çünkü önderi Değil Seyyidina Muhammed

Yeter Eygönül Susmak Hiç Bilmiyorsun
Dokunsam Bir Alev Alacak Bir Korsun
Islami Terk Edene Rabbim Tez Elden Sorsun
Dilden Degil Gönülden Söylüyor Diye ümmet
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
HEYHAT GÖNLÜM!
must3.gif
Akıbetini fikretmez misin sen
Yüce Mevla'yı zikretmez misin sen
Bir kere dahi şükretmez misin sen
Gönül nedir bu ihtirasın,kibrin......
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
boyŞiir Adı: MÜNACAT
must3.gif
Nefsimle beraber oldum,
Affet isyanımı Rabbim.
Suçumu bildim Sana geldim,
Affet isyanımı Rabbim!

Acep yanar mıyım narda?
Ya Rabb bu biçare darda!
Halim n'ola benim orda?
Affet isyanımı Rabbim!

Sensin Rahman Sensin Rahim,
Sensin Sultan Sensin Kerim.
Gece gündüz şunu derim:
Affet isyanımı Rabbim!

Unuttum zikri,Kuran'ı,
Unuttum yüce Rahman'ı.
Çoğalttım cürm ü isyanı,
Affet isyanımı Rabbim!

Yaptım hata ettim zarar,
Yaş dökerim leyl ü nehar.
Affet şu gümrahı!Zinhar;
Atma cehenneme Rabbim!
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Şiir Adı: EYLÜL GAZELİ
must3.gif
Solar bütün çiçekler,bir gamlı sümbül kalır,
Dünya baharın böye,bir diken bir gül kalır.

Ah eder bülbül ağlar,gülzâr hep efgân olur,
Sonunda ona mahzun,pörsümüş bir gül kalır.

Bir gülün ömrü kadar,bir devrandır bir ömür,
Gün batar,akşam olur,sonra bir eylül kalır.

Fani sevgiler göçer,sevdamız yalan olur.
Savrulur zamanlara,bomboş bir gönül kalır.

Yıkılır hayal köşkü,mülkümüz talan olur,
Gülşenimiz hâr olur,bir gamlı bülbül kalır.

Gafletle geçer ömür,zikirsiz,tefekkürsüz,
Fani bahçede solgun,pörsümüş bir gül kalır.

Saadet göçüp gider,konmaz dallarımıza,
Bahar biter,yaz geçer,sana bir eylül kalır.

Çalan olmaz kapını,şitaya meyledince,
Biter baharın yazın,sana bir eylül kalır.





Dünyadan son nasibin,son hazzın yaşamaktan,
Son ışık,son renk işte...Seni bürüsün diye,
Mağribi akşamlarda son ışıklar sönmeden,
Gün batmadan ufkunda,gül pembe bir tül kalır.
İşte budur gençlikten arta kalan varlığın,
Devran döner,gün söner,sararan ufuklarda,
Ömründen son nasibin,son hazzın yaşamaktan,
Sana bir diken,
Bir gül,
Ve bir de...
Gamlı bir eylül kalır...
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Gormeden beni boylesine ceken
Ey Resul beni benden eden
Senin hasretindir,ozlemindir
Bu ilahi Aska gonul vermemdir

Baska birsey dusunmez oldum
Senin yoluna bas koydum
Yarab nasib eyle diye
Aglamaktan bi care oldum

Bu beden Senin hasretinle dolu
Bilsemki Sana kavusmanin yolu,
iskence,cile,elem keder
Inan canim veririm her sefer

Ey RESULUM sen olmazsan bizler ne olurduk
Ummetim,ummetim demeseydin
Illede Ummetim demeseydin
Canlarin cani bizler ne olurduk!!!

Bunu dusundukce icim parcalaniyor
Biz bunu bildigimiz halde
Ummetin dunyaliklara,nefse aldaniyor
Senin bizleri boylesine sevdigini bildigimiz halde...

EY RESUL SANA LAIK OLMAK ICIN
RABBIMIN CENNETINE NAIL OLMAK ICIN
GAFLET UYKUSUNDAN UYANMAK ICIN
BIR YOL VARKI HAKKIN YOLU
BURDAN SAPMADAN ILERLEMEK ICIN
NASIP EYLESE RABBIM,RAVZANA GELMEK ICIN
EL ACIP DUALARIMI EKSIK ETMEM
BASKA BIRSEY ISTEMEM,VALLAHI ISTEMEM
SENI COOOK SEVDIGIM ICIN!!!!!!!!!!!!
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
kabındayım ey rasuli kibriya
bu günahkar seni eder temenna

sen var iken kime yalvarayım ben
her lahza oldum isyana müptela

şefaat isterim amma ne yüzle
sultanım sensin umut sensin reca

kıl bir nutfe o engin nazarından
şadan et n'olur acı şu ednaya
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Hayatın her safhasında
Acı çekecektir mümin
Dünya ona cehennemdir
Mükafatını alır bir gün

Güneşin altında çıra gibi yansa da
Sıcaktan kemikler içinde ilikler erise de
Önüne kandan irinden engeller çıksada
Herdem ümitvar olacak mümin
Alacak mükafatını elbet birgün
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Ne Sınavlardan Geçtik...


Ne sınavlardan geçtik...
Sınandığımızı hiç bilmeden.
Ne soruların ortasından kovulduk cevapsız.
Gördüklerimizi gözetmedik.
Gözettiklerimiz her hakikatin aması.
Emr-i bi'l-maruftu şehirlerimizin noksanı.
Her söz sahibinden ayrıydı.
Ayrıldıkça söz ayarsızlanırdı.
Kim kimdir? Ve kim kimin içindir?
Sorular hep orta yerde.
Cevaplar telaşsızdı.
Uzağımızda olan kimdir?
Yakınımızdaki neden yanımızdaki değildir?
Söz bunca uzunken gün niye kısadır? Merhameti emziren.
Kalabalıklar, kabalıktan uzak tutamaz kendini.
Her şey karışır birbirine.
İyilik iyiliğe uzak düşer, kötülük herkesin nasibi olur ayırımsız.
Her kabiliyet kerndi yolunu bulur.
Her yol kabiliyet değildir ama.
'Göz herkesi görür, kendini göremez' der alim.
Her gözün gözü başka bir bilinç'e açılır çünkü.
Çünkü bir bilinçte kalmaktır saltanatımız.
Onun için aşkın yoluna düşer.
Onun için kendimizi adarız ilme.
Onun için yazmaya cehtederiz ismimizi su üstüne.
Gah anılan olmaktır arzumuz.
Gah aranan.
Düşse de nasibimize gah hatıra gah vefa;
Aç kalır en doymaz yanımız.
Başkalarını seyrettiğimiz kadar kendimizi seyredemeyişimizdir: Adı cefa.
Ne ilk günahımız yanıbaşımızdadır.
Ne sonuncusunun tövbesi saklıdır, içimizde yangın.
Unutuşun zakkum tadıyladır her kavga.
Yine de akıllar veririz dört bir yana,
Kendi aklımızın her molasında.
'Şöyle olduğu için' deriz. Açıklamalar getiririz.
'Böyle olduğu için' diyerek bütün ilginç formülleri tüketiriz.
'Ben zaten demiştim ki' diye başlar kendine dönük methiyelerin ilk cümlesi.

Ne sınavlardan geçeriz sınandığımızı bilmeden.
Yarım kalan cevaplar hanemize yazılır gönülsüz.
'İyilik yapılmadan kapatılan gün, yaşanmamıştır' der bilge kitaplar.
Günlerin kapısı onun için açıktır.
Onun için bereketsizdir akrep ile yelkovan.
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
İBADET

Küçük bir tebessüm, içten bir selâm,
Dosta hatır soran, bir iki kelâm,
Kısaca diyor ki, insana İslâm;
İhlâsla yaptığın, herşey ibâdet...


Doğuştan var olan, îman özüyle,
İlimler kaynağı, Kur'ân sözüyle,
Maddeye hükmeden, gönül gözüyle;
Herşeyde bir mânâ, görmek ibâdet...

Kalbin, 'istem dışı' vuruşlarını,
Göklerin, direksiz duruşlarını,
Maddenin verdiği, ipuçlarını;
Akıl tığlarıyla, örmek ibâdet...


Bahar tenindeki, binbir kokudan,
Binbir kanattaki, renkli dokudan,
Balıktaki pul pul, gümüş takıdan;
Onu 'Vareden' e, varmak ibâdet...


Gönül buzlarını, sevgiyle delmek,
Melekle insanın, farkını bilmek,
Kulda kusur varsa, affedip silmek,
Kırılmış bir kalbe, girmek ibâdet...


Ölümün açtığı, derin yarayı,
Kapatmaz... Versen de, köşkü sarayı.
Bir evlâd kaybeden, bahtı karayı,
Dilin merhemiyle, sarmak ibâdet...


Bakıp da kişinin amellerine,
Dünyayı terkedip, giden birine;
Cennet cehenneme hüküm yerine,
Kulluk sınırında, durmak ibâdet...


''Neme lâzım'' sözü, korkuya perde.
Hiçbir zaman devâ, olmadı derde.
Zorbanın, hükümdar olduğu yerde;
Mazlum hesabını, sormak ibâdet...


Bir rüyâ tokluğu, dünyalık sefâ,
Gör ki; ne cânânda, ne canda vefâ.
O dost pınarından, günde beş defa;
Secde şerbetini, içmek ibâdet...


İftar saatinde, paslı dillerle;
Sağnak dualardan, kopan sellerle;
Yedi kat semâyı, delen ellerle;
Sabır sofrasını, açmak ibâdet...


Sanma ki, mezarlık, tenhâ, korkulu,
Duâlar bekleyen, ruhlarla dolu.
Kim ki; kabristana, düşerse yolu;
Bir fatihâ ile, geçmek ibâdet...


Hâkk aşkıyla doruklara çıkıp da;
Beytullah'a, kalp gözüyle bakıp da;
Gönül tüllerinden, kanat takıp da;
O çorak çöllere, uçmak ibâdet...


Servet, şöhret, makâm, nişan ve ünvân;
Hepsi, bu dünyada birer imtihan.
Tut ki; alkışlarla, dolsa da cihân,
Gurur ve kibirden, kaçmak ibâdet...


Her kimse, diline, mahşerde kefil;
O dil ki; yargıda, tanık ve delil.
Benlik şahikâsı, nutuklar değil;
Hâkk için söylenen, sözdür ibâdet...


Bir uzay var amma... Sınırı nerde?
Göz nereye baksa, bir kara perde.
Fizik ilimlerin, sustuğu yerde;
Karanlığı delen, gözdür ibâdet...


Firdevs'e adaydır, gelen her beden,
O'na ancak varır, Kur'ân'la giden.
Bize fırsat için, ömür lûtfeden;
Lâtif sevgiliye, azdır ibâdet...


Allah aşkı ile, dolanlar için;
O yüce makâm'ı bulanlar için;
Namazı, mî'raç'la, kılanlar için;
Âşıktan Mâşûk'a, nazdır ibâdet...


Biliyorsa eğer, göz bakmasını;
Bir ziyafet görür, çorba tasını.
Dünya sofrasının, her lokmasını,
Nîmet bilinciyle, tatmak ibâdet...


Her gece, uykuya dalmadan önce;
Hesaba dalıp da, inceden ince;
Rabb'in huzurunda, durup kalbince,
Şehâdet getirip, yatmak ibâdet...


O, sabâ makâmı, tiz perdelerden,
Çağlayıp inerken, minârelerden,
Yağarken sabahın nûru seherden;
Yorganı fırlatıp, atmak ibâdet...


Bir görünmez kazâ, olsa da neden;
Hasta yatağında, kıvransa beden;
Mevlâ'dan gelene, isyân etmeden;
Sancılara sabır, katmak ibâdet...


Ahlâkın güzeli, Rabb'in nîmeti;
Kusur gizleyene, açar Cenneti.
Taa mezara kadar, dost emâneti;
Sırları kusmadan, yutmak ibâdet...


Bilim; temellere, hızla inerken,
Kubbede güneşler, yanıp sönerken;
Mikrodan makroya, bu çark dönerken;
Durup, düşünceye, dalmak ibâdet...


Bu ölüm telâşı, bu korku neden?
Ayrılacak bir gün, can ile beden.
Gerçeği görüp de; henüz ölmeden;
Ölümle, arkadaş olmak ibâdet...


Şu insan bedeni, gör ki; mû'cize,
Her hücresi Hâk'tan emânet bize,
Damla karışmadan, henüz denize;
Nefes kıymetini, bilmek ibâdet...


Elinde neşterle, hasta başında;
Belinde silahla, sınır taşında;
Yol kesen eşkiyâ, kâtil peşinde;
Görev inancıyla, dolmak ibâdet...


Ticâreti, yol seçip de giderken;
Kâr ve zarar hesapları güderken;
Hele bir işçiye, ücret öderken;
Vicdanla başbaşa, kalmak ibâdet...


Sevgi; sabunudur, gönül kirinin.
Rahmet bedeli var, her özverinin.
Hele bu dünyadan, giden birinin;
Varsa, kul borcunu, silmek ibâdet..
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ELİF DEDİM

ben aşık oldum mevlaya
uymadım yalan dünyaya
ellerimi açıp arsı alaya
muhammedi bir aşkla ELİF DEDİM

yakasız gömlek giyeceğiz beyaz
ömür bilinmez ne kadar çok ne kadar az
tefekkür edip kılalım namaz
ilahi bir aşkla ELİF DEDİM

ya muhammed mustafa
varım yoğum sana feda
himmet eyle edelim eda
ağlamaklı bir sesle ELİF DEDİM

bugün ehli dünya yarın ehli kabir
analım mevlayı eyleyelim zikir
kalmasın gönlümüzde zerre kibir
döndüm yüzüm beytullaha ELİF DEDİM

kıble i istikamet beytullah
iki cihan seyidi habiballah
dilimizde daim olsun kelamullah
lailaheillallah muhammedin resulallah

alem hayran nur yüzüne
ümmet hasret nur cemaline
bir nasihat eyle canlar kurban tek sözüne
salavatı şerifler hep senin özüne

düşme gaflete çakesin zahmet
sığın mevlaya eylesin rahmet dayan rab ba iste hidayet
dayan rab ba iste hidayet
iki cihanda hak!!ümmeti muhammed

bulalım kaybolan benliğimizi
hak tan gayrı kim duyar bizi
vakit varken görsek halimizi
dönelim rahmana...
cennetehli eylesin cümlemizi

dinleme hain nefsini
unut batılı bozma seytan hapsini
nida et semaya hak kın 99 ismini
haykır gafillere duyur sesini

allahuekber kur'an rehber
cenab ı ahmed mahmudu
muhammed mustafa sallallahu aleyhi vessellem
hürmetine ziynetlendi dünyamız
yer gök cümle alem

desin kalpler allah bir allah tek
salih amel ilim takva gerek
haydi canlar olalım tek ruh tek yürek
olsun dilimizde daimi kelamullah

EŞHEDÜENLAİLAHEİLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
BEN_BİR "BAŞöRTÜLÜYÜM"
ELİMİZDE İSLAM SANCAKLARI
GöNLÜMÜZDE UMUT PARILTILARI
HERGEçEN GÜN KAYBOLAN ÜMİTLERLE
BEN BİR BAŞöRTÜLÜYÜM

PAçAVRA GİBİ YERLERE ATILAN öRTÜMÜZ
HABİBİN MİRASIDIR BİZE BAŞöRTÜMÜZ
İTİLİP çEKİŞTİRİLMEKLE GEçEN BU öMRÜMÜZ
SöYLÜYORUM BİZ BAŞöRTÜLÜYÜZ

İçİMİZ YANIYOR BU ZULÜMLERE
AYŞE FATMA,ZEYNEPLERE...
DAVAMIZDAN HİçBİR ZAMAN VAZGEçMEYE
TAKTINIZ SİZDE BİR BAŞöRTÜYE

İSLAM SANCAĞI ELİMİZDE
KOR GİBİ TAŞIRIZ ONU YÜREĞİMİZDE
BU MİRASDIR EBEDE GöTÜRÜLEN öMRÜMÜZDE
KURAN ,SÜNNET, BAŞöRTÜMÜZLE

MAPUSLARA GİRİLDİ çİLELER çEKİLDİ..
KALBİMİZDE YANKILANAN İSMİN LE DUALAR EDİLDİ
MÜSLÜMAN GENçLERİZ DUA EDERİZ
BAŞöRTÜMÜZE LEKE SÜRDÜRMEYİZ

OKUL KAPILARINDAN DöNDÜRDÜLER
PAçAVRA GİBİ SAçIMIZDAN çEKTİLER
GöNÜLLERİ SIZLAMAYAN O KARDEŞLERE
EDİVERDİK çOK DUA BİZLERDE..

BAŞöRTÜLÜYÜM çEKİYORUM çİLELERİ
BAŞöRTÜLÜYÜM GURURLA SöYLÜYORUM BU SöZLERİ
EBRU KARDEŞİNİZ SESLENİVERDİ TÜM İMANSIZLARA
BİTMİYECEK BİLSİNLER Kİ BU DAVAMIZDA
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt