Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Risale-i Nur'u Okuyunca Anlamıyorum (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

canan_18

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2008
Mesajlar
127
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
cnn17.tr.gg
Arkadaşlar bu bir tek benim değil bir çok arkadaşımın da sorunu...Okuduğumuz zamn anlamıyoruz.Buradaki bazı ablalarla birlikte olunca anca anlayabiliyoruz lakin bu anlama sadece onlara bağlı yani sadece onlar okuduklarından anlayabiliyor.Ne yapmam gerek anlamam için!!!
 

Peçeli-Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
2,111
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
Konum
Malatya
Es-Selamü Aleyküm hıım doğrudur helede ilk okumaya başlıyorsanız sıkıntı çekersiniz bu konuda size tavsiyem size yardımcı olan ablalarla bir müddet okumaya devam edin sonra kendiniz okuyun 1-2 defa. anlamını bilmediğiniz kelimelerin manasını öğrenin birde öyle okuyun biliyorum çok meşaketli ama ben böyle öğrenerek anladım.İnşaallah sizede bir faydası olur.Allah'a emanet olun.Şimdiden hayırlı bayramlar....:H
 

nuri sezer

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
benimde nacizane tavsiyem sadece okuyun. çünkü risale-i nur sadece akla hitab etmez. kalb ve ruh da ondan gıdasını alır.
ben ilk başladığım zamanlar elimde abdullah yeğin abinin lügatı saaatlerimi geçirirdim.. ama bir kaç sayfa ilerleyemzdim. hemde konu bütünlüğünü tamamen unuturdum. abinin biri bu halimi gördü ve 'illa ki anlayacam diye okuma. bir tesbih bir zikir gibi düşün. o niyetle oku ama sadece oku'. diye tavsiyede bulundu.gerçekten de bir kaç ay sonra arapça kelimelerin kökenine inebilme ve geçen bazı cümlelere anlam verebilme istidadım o kadar çok arttı ki bende hayret ettim. artık elime lügatı ayda bir defa bile almıyom.
hatta daha da ilerisi olarak şunu söyleyimşimdi derslerime risale-i nurdaki kelimelerin ekserisi arapça kökenli olduğu için bir kurtarıcı gibi yardım ediyo.
ama şunu da belirteyim; benim önceden bir arapça geçmişim vardı...
fakat risale-i nur bambaşka edebiyat yüklü bir gemi.... bu yüzden sadece onu imani mevzulara akli çözümler getiren bir külliyat değil bir çok yanü havi bir eser olarak düşünmeliyiz. aklımıza hitab etmese de diğer latifelerimize hitabı kuşkusuzdur... günde en az 20 sayfa anlamasanız dahi okuyun derim ama imkanınız varsa anlauyan birinden dinlemek de nurun ala nur olur.........
MEASSELAME....
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
devamlı okursanız kelimelere aşina olacaksınız...ilk başlarda normal bunlar :)
 

canan_18

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2008
Mesajlar
127
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
cnn17.tr.gg
Allah hepinizden razı olsun.Bu arada Bayramınız mübarek olsun.Rabbim nice senelere sevdiklerinizle beraber sağlık ve afiyetince erişebilmeyi nasip etsin
 

gamzeliw

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2008
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
:a35:selamün aleyküm ya aslında ben risale-i nur hiç okumadım ama bana arkadaşım hediye etti sağolsun.Bende okumaya başladım insan anlamaya çalıştıkça huzur buluyo bide anladım mı daha güzel oluyo tabiki herkese amel edebileceği ilimler nasip etsin rabbim amin inşallah.ilim olması güzel ama bide amel olmayınca öğrenmenin bi faydası yok o yüzden ben derimki amel edelim boş işler yerine ilmimizi kuvvetlendirelim
 

bıyıklıbiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eki 2008
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
risaleleri okuyunca başım ağırmaya başlıyor benim, sorun dilde değil sanırım, başka bir şey var

celcelütiye hakkında bilgileri olan var mı nedir o ?

insanın rüyası bir şeye delil saylıyor mu ? yani ben bugün rüyamda birini görsem bana dese ki " olum risale yaz " ...
 

leyla_serdar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 May 2007
Mesajlar
339
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamun aleykum arkadaslar, risale-i nur bilmiyordum, bende merak ettim, ayni huzuru paylasmak istiyorum, insallah nasib olur, bilgileriniz için rabbim (cc) sizden razi olsun, Selametle.
 

Hakendiş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
risaleleri okuyunca başım ağırmaya başlıyor benim, sorun dilde değil sanırım, başka bir şey var

celcelütiye hakkında bilgileri olan var mı nedir o ?

insanın rüyası bir şeye delil saylıyor mu ? yani ben bugün rüyamda birini görsem bana dese ki " olum risale yaz " ...



Selamün aleyküm, şer'an rüyayla amel edilmez kardeşim, anlamak için nasıl kolayına geliyorsa öyle yap, yani nasıl daha kolay anlıyorsan öyle yap, önemli olan anlayıp, bu hakikatleri kalb dünyamıza yerleştirmek...
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Amacınız sadece feyizlenmek ve öğrenmekse yani İlla Risale-i Nur okumak değilse,Ahmet Mahmut Ünlü hocanın risalelerini de okuaybilirsiniz tavsiye ederim açık ve bilgi dolu...
Selametle...
 

kulun biri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2008
Mesajlar
99
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
bende çok hevesleniyorum anlamak için. inşallah birgün anlayarak okuyacağım. haa dostlar birde en son çıkan risale-i nur lügatsız ama açıklamalı imiş alıp okuyan varmı aranızda. tavsiye eder misiniz?
 

bıyıklıbiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eki 2008
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Selamün aleyküm, şer'an rüyayla amel edilmez kardeşim, anlamak için nasıl kolayına geliyorsa öyle yap, yani nasıl daha kolay anlıyorsan öyle yap, önemli olan anlayıp, bu hakikatleri kalb dünyamıza yerleştirmek...

İYİ DEEE......(5 dk sessizlik ) hakikatın NE olduğunun bir önemi var mı ? :a33:
 

Monolog

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ağu 2008
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Selamün aleyküm, şer'an rüyayla amel edilmez kardeşim, anlamak için nasıl kolayına geliyorsa öyle yap, yani nasıl daha kolay anlıyorsan öyle yap, önemli olan anlayıp, bu hakikatleri kalb dünyamıza yerleştirmek...

şeran tanımını yapar mısın?
kelime anlamı kötü demek de

Kötü rüyayı nasıl anlarız?

İyi rüyayı nasıl analrız?
farkı nerden bileceğiz?

Bırakalım rüya görmeyi
Rüya gördüm diye bir yalan söyleyebilir mi her nefsi olan mahluk?
 

bıyıklıbiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eki 2008
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
şimdi biraz nur alemine daldım tekrar baktım bu sorulara cevab verdikten sonra size daha çok sorularım olacak :)
peşinen teşekkürlerimi sunuyorum..
 

Hakendiş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
şeran tanımını yapar mısın?
kelime anlamı kötü demek de

Kötü rüyayı nasıl anlarız?

İyi rüyayı nasıl analrız?
farkı nerden bileceğiz?

Bırakalım rüya görmeyi
Rüya gördüm diye bir yalan söyleyebilir mi her nefsi olan mahluk?


Selamün aleyküm kardeşim, şer'an yani şeriat bakımından, bir de şeran var o ayrı... Kastettiğim şeriat bakımından...
 

Hakendiş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İYİ DEEE......(5 dk sessizlik ) hakikatın NE olduğunun bir önemi var mı ? :a33:

Kardeşim, hakikat yani anlamı gerçek... Mesela, tevhidin ne olduğunu bilmeden, yani Allah'ın varlığını ve birliği gerçeğini kesin delillerle, kendi iç alemimizde anlamadan, bilmeden hakiki imana kavuşmuş olamayız. Dolayısıyla hakikat yani gerçek, birinci derecede önemlidir. Bu eserler niçin yazılmış Üstadımız(r.a.) tarafından, insanların imanının kurtulması için değil mi? Bizim bu eserleri okumaktaki amacımız; orada anlatılan iman hakikatlerini yani Allah'ın varlığını ve birliğini anlatan gerçekleri ve daha birçok imani konuları anlayıp imanımızı kuvvetlendirmek ve böylelikle Allah'ın izniyle kabre imanla girebilmek... Ve anlayabildiklerimizi insanlara tebliğ etmek, insanların da imanlarının kurtulmasına vesile olmak kardeşim. Bediüzzaman Hazretlerinin davası da kendi deyimiyle iman kurtarma davası değil mi? Yani hakikati anlamak, esastır... Üstadımız bile kendi eserini mesela haşir risalesini tam hatırlamıyorum sayısını çok defa okumuş... O bile kendi eserini tekrar tekrar okurken biz neden okumayalım.

Allah'a emanet ol.
 

Monolog

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ağu 2008
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Selamün aleyküm kardeşim, şer'an yani şeriat bakımından, bir de şeran var o ayrı... Kastettiğim şeriat bakımından...

Himm uygulama olarak rüya veya ilhamlar asla delil sayılmaz ve kesin gerçek olarak nitelendirelemz
yani ilham iyi veya kötü yorumlanabilir

bu bağlamda
1
besmele_i_serif.gif

İmam-ı Ali’nin (radıyallahü anh)

Risale-i Nur’a dair üçüncü bir kerametidir.

Evet, On Sekizinci ve Yirmi Sekizinci Lem’alarda izah ve isbat edilen iki zâhir kerametini teyid ve takviye ederek Kaside-i Celcelutiye’sinde, Siracü’n-Nur’dan sarahat derecesinde haber verdiği gibi, yine o Kaside’de Siracü’n-Nur’un en namdar risalelerine parmak basıyor, âdeta alkışlıyor; ve sekiz adet remiz ile meşhur bir kısım risalelerini gösteriyor.

BİRİNCİSİ: Risale-i Nur’a tasrih eden, 2
sualar_663_1.gif
fıkrasından sonra Süryani lisanıyla esma-i hüsnadan istimdad ve suver-i Kur’aniye ile bir münacat yapıyor. Tam otuz üç surelerle öyle garip ve manidar bir tarzda zikrediyor ki; bir kısım sırları ve gaybî haberleri dahi bildirmek istediği anlaşılıyor. Ben sıkıntılı bir zamanda İmam-ı Ali’nin (radıyallahü anh) Ayetü’l-Kübra namını verdiği “Yedinci Şua”ı bitirdiğim aynı vakitte —itikadımca bana acele bir mükâfat ve bir ücret olarak— geceleyin Celcelutiye’yi okudum. Birden bu ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali radıyallahü anh, Risale-i Nur ile çok meşguldür. Mecmuundan haber verdiği gibi kıymetdar risalelerine de işaret derecesinde remzedip ima ediyor. Eğer sarih bir surette gaybdan haber vermek (çok zararları bulunduğundan hikmete münafi olduğu cihetle) hikmet-i ilâhiye tarafından yasak olmasa idi tasrih edecekti. Meselâ; sureleri tâdad ederken, yirmi beşinciye geldiği vakit diyor ki:

3
sualar_663_2.gif


1- Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
2- Siraci'n-Nur yanıp parlıyor, gizli ve aşikâre.
3- Tebareke, Nûn, Mearic, Hümeze, Tekvir, Zariyat; hizb hizb, ayet ayet Kur'an surelerinin hakkı için, bunları okuyanın okuduğu adedince ve nazil olan ayet ve sureler sayısınca, indirdiğin bütün faziletli kitapların faziletleri hakkı için ey Rabbim, senden yardım diliyorum.
8. Şua
Sayfa 663
Kaynak

KURAN tefsirini ilham ile yapan bir kişi olduğunu görüyoruz...

Yani bu şekilde ilhamlar ile dolu bir şeye tefsir demek
ilhamı delil saymaktır
dediğin gibi de şeri esasa aykırıdır

Burası en çarpıcı yer olup
hz. ali'yi gaibi bile biri göstermesi ki celceluyet muhabbeti
orası da 7. şuadan başlıyor

RİSALE-İ NUR için "ilham-ı ilahi" gibi bir tabir kullanmak
şeri esas ve fıkıh ilkesine aykırıdır.
Risale-i Nur bir tefsirden çok
bir öçğreti kitabı gibi durmaktadır...
ayrıca tam anlamı ile tefsir de değildir
bir tür "MESNEVİ"
veya "KABBALA" gibi öğretiler ile dolu bir kitaptır sadece
ve KURAN dan ayetler kullanması veya şahsın kendince yorumlaması
kitabın tefsir olduğu anlamına gelmez


isterseniz detayına kadar bu konuyu da tartışırız.
 

Hakendiş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Himm uygulama olarak rüya veya ilhamlar asla delil sayılmaz ve kesin gerçek olarak nitelendirelemz
yani ilham iyi veya kötü yorumlanabilir

bu bağlamda

8. Şua
Sayfa 663
Kaynak

KURAN tefsirini ilham ile yapan bir kişi olduğunu görüyoruz...

Yani bu şekilde ilhamlar ile dolu bir şeye tefsir demek
ilhamı delil saymaktır
dediğin gibi de şeri esasa aykırıdır

Burası en çarpıcı yer olup
hz. ali'yi gaibi bile biri göstermesi ki celceluyet muhabbeti
orası da 7. şuadan başlıyor

RİSALE-İ NUR için "ilham-ı ilahi" gibi bir tabir kullanmak
şeri esas ve fıkıh ilkesine aykırıdır.
Risale-i Nur bir tefsirden çok
bir öçğreti kitabı gibi durmaktadır...
ayrıca tam anlamı ile tefsir de değildir
bir tür "MESNEVİ"
veya "KABBALA" gibi öğretiler ile dolu bir kitaptır sadece
ve KURAN dan ayetler kullanması veya şahsın kendince yorumlaması
kitabın tefsir olduğu anlamına gelmez


isterseniz detayına kadar bu konuyu da tartışırız.


Ben senin niyetini anlayamadım anlasam baştan hiç muhatab almazdım neyse, ben seni tanır gibiyim bir yerlerden ya hadi neyse... Maalesef düşmanımız çok...

Rüya ve ilhamla amel edilmez ancak genel bir hüküm çıkarmak; güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali, Bediüzzaman Said Nursi gibi kişilere mahsustur. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir. İlhamla amel etmek şeriata bütün bütün zıt değildir. İslam uleması tarafından bazı kriterler belirlenmiştir. İslamın hükümlerine zıt olmamak kaydıyla, güvenilir kişiler ilham konusunda müstesnadır. Vahiy yolu peygamberlere, sezgi ve ilham yolu da, velilere mahsustur. (Yani sana bana has değil, kafaya göre cüz'i ilmimizle böyle büyük Zatları tenkid etmeyelim sonra açıkta kalırız öbür tarafta Allah muhafaza...)

"Andolsun nefse ve ona bir takım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilhâm edene!.."(Şems,91/7-8)

Risale-i Nur Külliyatı adlı Kur'an tefsirinin müellifi olan Zat, en güzel şekilde açıklamış. (ilmi gör sen)

"Kalbine ilhamî bir tarzda gelen cüz'î mânÂları "kelâmullah" tahayyül edip, âyet tabir etmeleridir. Ve onunla, vahyin mertebe-i ulyâ-yı akdesine bir hürmetsizlik gelir. Evet, balarısının ve hayvânâtın ilhâmâtından tut, tâ avâm-ı nâsın ve havâss-ı beşeriyenin ilhâmâtına kadar ve avâm-ı melâikenin ilhâmâtından tâ havâss-ı kerrûbiyyûnun ilhâmâtına kadar bütün ilhâmat, bir nevi kelimât-ı Rabbâniyedir. Fakat mazharların ve makamların kabiliyetine göre, kelâm-ı Rabbânî, yetmiş bin perdede telemmu eden ayrı ayrı cilve-i hitab-ı Rabbânîdir."(Yirmidokuzuncu mektup)



"Dördüncüsü: Müfrit bir kısım ehl-i tasavvuf, ilhamı, vahiy gibi zanneder ve ilhamı vahiy nevinden telâkki eder, vartaya düşer. Vahyin derecesi ne kadar yüksek ve küllî ve kudsî olduğu ve ilhâmat ona nispeten ne derece cüz'î ve sönük olduğu, On İkinci Sözde ve i'câz-ı Kur'ân'a dair Yirmi Beşinci Sözde ve sair risalelerde gayet katî ispat edilmiştir."(Yirmidokuzuncu Mektup)


"Ammâ sâir kelimât-ı İlâhiye ise, bir kısmı has bir itibar ile ve cüz'î bir ünvan ve hususi bir ismin cüz'î tecellîsiyle ve has bir rubûbiyetle ve mahsus bir saltanatla ve hususi bir rahmetle zâhir olan kelâmdır. Hususiyet ve külliyet cihetinde dereceleri muhteliftir. Ekser ilhamât bu kısımdandır. Fakat derecâtı çok mütefâvittir. Meselâ, en cüz'îsi ve basiti, hayvanâtın ilhamâtıdır. Sonra avâm-ı nâsın ilhamâtıdır. Sonra avâm-ı melâikenin ilhamâtıdır. Sonra evliyâ ilhamâtıdır. Sonra melâike-i izâm ilhamâtıdır. İşte, şu sırdandır ki, kalbin telefonuyla vâsıtasız münâcât eden bir velî der: Yani, "Kalbim benim Rabbimden haber veriyor." Demiyor, "Rabbü'l-âlemînden haber veriyor." Hem der: "Kalbim, Rabbimin aynasıdır, arşıdır." Demiyor, "Rabbü'l-âlemînin arşıdır." Çünkü, kabiliyeti miktarınca ve yetmiş bine yakın hicabların nisbet-i ref'i derecesinde, mazhar-ı hitâb olabilir.

İşte, bir padişahın saltanat-ı uzmâsı haysiyetiyle çıkan fermanı, âdi bir adamla cüz'î bir mükâlemesinden ne kadar yüksek ve âlî ise ve gökteki güneşin feyzinden istifade, aynadaki aksinin cilvesinden istifadeden ne derece çok ve fâik ise, Kur'ân-ı Azîmüşşan dahi o nisbette bütün kelâmların ve hep kitapların fevkındedir.

Kur'ân'dan sonra, ikinci derecede kütüb-ü mukaddese ve suhuf-u semâviyenin, dereceleri nisbetinde, tefevvukları vardır. O sırr-ı tefevvuktan hissedardırlar. Eğer bütün cin ve insanın Kur'ân'dan tereşşuh etmeyen bütün güzel sözleri toplansa, yine Kur'ân'ın mertebe-i kudsiyesine yetişip, tanzîr edemez. Eğer Kur'ân'ın İsm-i Âzamdan ve her ismin âzamlık mertebesinden geldiğini bir parça fehmetmek istersen..."(Onikinci söz)



"Sonra ilhamlar cihetine baktı, gördü ki:

Sâdık ilhamlar, gerçi bir cihette vahye benzerler ve bir nevi mükâleme-i Rabbâniyedir; fakat iki fark vardır.

Birincisi: İlhamdan çok yüksek olan vahyin ekseri melâike vasıtasıyla; ve ilhamın ekseri vasıtasız olmasıdır. Mesela, nasıl ki, bir padişahın iki suretle konuşması ve emirleri var.

Birisi: Haşmet-i saltanat ve hakimiyet-i umumiye haysiyetiyle bir yaverini, bir valiye gönderir. O hakimiyetin ihtişamını ve emrin ehemmiyetini göstermek için, bazan, vasıta ile beraber bir içtima yapar, sonra ferman tebliğ edilir.

İkincisi: Sultanlık ünvanıyla ve padişahlık umumî ismiyle değil, belki kendi şahsıyla hususî bir münasebeti ve cüz'î bir muamelesi bulunan has bir hizmetçisiyle veya bir âmi raiyetiyle ve hususî telefonuyla hususî konuşmasıdır.

Öyle de, Padişah-ı Ezelînin, umum âlemlerin Rabbi ismiyle ve kâinat Hâlıkı ünvanıyla, vahiyle ve vahyin hizmetini gören şümullü ilhamlarıyla mükâlemesi olduğu gibi; herbir ferdin, herbir zîhayatın Rabbi ve Hâlıkı olmak haysiyetiyle, hususi bir surette, fakat perdeler arkasında onların kabiliyetine göre bir tarz-ı mükâlemesi var.

İkinci fark: Vahiy gölgesizdir, sâfidir, havassa hastır. İlham ise gölgelidir, renkler karışır, umumîdir. Melâike ilhamları ve insan ilhamları ve hayvanat ilhamları gibi, çeşit çeşit, hem pek çok envâlarıyla, denizlerin katreleri kadar kelimat-ı Rabbâniyenin teksirine medar bir zemin teşkil ediyor.

-1-

âyetinin bir vechini tefsir ediyor anladı.

Sonra, ilhamın mahiyetine ve hikmetine ve şehadetine baktı, gördü ki: Mahiyeti ile hikmeti ve neticesi dört nurdan terekküp ediyor.

Birincisi: Teveddüd-ü İlâhî denilen kendini mahlûkatına fiilen sevdirdiği gibi, kavlen ve huzuren ve sohbeten dahi sevdirmek, vedûdiyetin ve rahmâniyetin muktezasıdır.

İkincisi: İbâdının dualarına fiilen cevap verdiği gibi, kavlen dahi perdeler arkasında icabet etmesi, rahîmiyetin şe'nidir.

Üçüncüsü: Ağır beliyelere ve şiddetli hallere düşen mahlûkatlarının istimdatlarına ve feryatlarına ve tazarruatlarına fiilen imdat ettiği gibi, bir nevi konuşması hükmünde olan ilhâmî kavillerle de imdada yetişmesi, rububiyetin lâzımıdır.

Dördüncüsü: Çok âciz ve çok zayıf ve çok fakir ve çok ihtiyaçlı ve kendi malikini ve hâmisini ve müdebbirini ve hâfızını bulmaya pek çok muhtaç ve müştak olan zîşuur masnularına, vücudunu ve huzurunu ve himayetini fiilen ihsas ettiği gibi, bir nevi mükâleme-i Rabbâniye hükmünde sayılan bir kısım sadık ilhamlar perdesinde ve mahsus ve bir mahlûka bakan has ve bir vecihte, onun kabiliyetine göre, onun kalb telefonuyla, kavlen dahi kendi huzurunu ve vücudunu ihsas etmesi, şefkat-i ulûhiyetin ve rahmet-i rubûbiyetin zarurî ve vâcip bir muktezasıdır diye anladı.

Sonra ilhamın şehadetine baktı, gördü: Nasıl ki, güneşin faraza şuuru ve hayatı olsaydı ve o halde, ziyasındaki yedi rengi, yedi sıfatı olsaydı, o cihette, ışığında bulunan şuâları ve cilveleri ile bir tarz konuşması bulunacaktı. Ve bu vaziyette, misalinin ve aksinin şeffaf şeylerde bulunması; ve her ayna ve her parlak şeyler ve cam parçaları ve kabarcıklar ve katreler, hattâ şeffaf zerrelerle herbirinin kabiliyetine göre konuşması; ve onların hâcâtına cevap vermesi; ve bütün onlar güneşin vücuduna şehadet etmesi; ve hiçbir iş, bir işe mâni olmaması; ve bir konuşması, diğer konuşmaya müzahemet etmemesi bilmüşahede görüleceği gibi, aynen öyle de: ezel ve ebedin Zülcelâl Sultanı ve bütün mevcudatın Zülcemâl Hâlık-ı Zîşanı olan Şems-i Sermedînin mükâlemesi dahi onun ilmi ve kudreti gibi, küllî ve muhit olarak herşeyin kabiliyetine göre tecellî etmesi; hiçbir suâl bir suâle, bir iş bir işe, bir hitap bir hitaba mâni olmaması ve karıştırmaması bildebahe anlaşılıyor. Ve bütün o cilveler, o konuşmalar, o ilhamlar birer birer ve beraber bil'ittifak o Şems-i Ezelînin huzuruna ve vücub-u vücuduna ve vahdetine ve ehadiyetine delâlet ve şehadet ettiklerini aynelyakîne yakın bir ilmelyakînle bildi." (7. şua)


Daha bunların üstüne söz tanımam. Konu kapanmıştır, sen de hiç devam ettirme... Bu konularda tartışmak istemiyorum. (Tefsir konusuna hiç girmiyorum, yazılacak şey çok, direktman seni Risale-i Nura havale ediyorum, kendisi en güzel şekilde gösteriyor.)
 

kjviespe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
68
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Himm uygulama olarak rüya veya ilhamlar asla delil sayılmaz ve kesin gerçek olarak nitelendirelemz
yani ilham iyi veya kötü yorumlanabilir

bu bağlamda

8. Şua
Sayfa 663
Kaynak

KURAN tefsirini ilham ile yapan bir kişi olduğunu görüyoruz...

Yani bu şekilde ilhamlar ile dolu bir şeye tefsir demek
ilhamı delil saymaktır
dediğin gibi de şeri esasa aykırıdır

Burası en çarpıcı yer olup
hz. ali'yi gaibi bile biri göstermesi ki celceluyet muhabbeti
orası da 7. şuadan başlıyor

RİSALE-İ NUR için "ilham-ı ilahi" gibi bir tabir kullanmak
şeri esas ve fıkıh ilkesine aykırıdır.
Risale-i Nur bir tefsirden çok
bir öçğreti kitabı gibi durmaktadır...
ayrıca tam anlamı ile tefsir de değildir
bir tür "MESNEVİ"
veya "KABBALA" gibi öğretiler ile dolu bir kitaptır sadece
ve KURAN dan ayetler kullanması veya şahsın kendince yorumlaması
kitabın tefsir olduğu anlamına gelmez


isterseniz detayına kadar bu konuyu da tartışırız.

Bak kardeşim iki medeni insan gibi münazara edeceğine söz ver, sana bu meseleyi açıklayım.Aferin bak kendin bir şekilde itiraz etsende, zaten bir şeyler anlamışsın.Evet Mesnevide bu türden yazılmış bir eserdir, İmamı Rabbani Hazretlerinin mektubatıda ve hatta verdiğin örnek çok doğrudur,Kabbalada bu türdendir;fakat ilhamı ve açılımı zulmani olan bir istidrac hali eseridir.Senden haber bekliyorum, bana sana söylediğim şartlara uymaya söz ver, sana yarına kadar bu konuda bu meslenin nasıl olduğunun açılımını yapan, bir açıklama yazısı hazırlayım.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt