sekerdjelif
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 2 Mar 2007
- Mesajlar
- 116
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Merhaba,
Bence bizi yanlış tanıma sebeplerine -yani Arap sanmak, Müslüman olup başımızı örtüp örtmediğimizin sorulması vb., kendimiz yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla neden oluyor ve sonra da neticelere bakıp üzülüyoruz.
“Kendi etti kendi buldu” gibi bir konu oluyor.
Bir iki ay önce Philadelphia Halk Kütüphanesine Orhan Pamuk gelmişti. Kar romanının tanıtımını yapmaya. Koşa koşa gittim, yalnız bırakmayalım, destekleyelim böyle güzel organizasyonları anlamında.
Vardık salona ve en öndeki koltuklara bir Türk arkadaşımla beraber oturduk. Merak içerisinde bekliyoruz. Orhan Bey geldi.
Tasvir ettiği ülke sanki Türkiye değildi.
Yazı yazmak özgürce hala zormuş ülkemizde, Erzurum'a ya da diğer doğu illere öyle her isteyen elini kolunu sallayarak gidemez, giderse de başına binbir türlü bela gelirmiş. Kar’ı yazabilmek için yayınevi, Orhan Bey’e zarar ziyan gelmesi diye polislere haber vermiş, kalacağı otel uyarılmış, basın kartı çıkarılmış vb. Ve bunlar yani olumsuzluklar hala devam ediyormuş.
Bunları dinleyenlerin 95%i Amerikalı idi. Ve maalesef soru-cevap kısmında ise gelen sorular:
Hala Türkiye’de seyahat etmek korku verici mi?
Böyle aydın bir kişi olarak ne gibi zorluklar var yaşanılan?
Baskı var mı yazılan konulara, kitap içeriklerine?
Tamam bir çok eksik var ülkemizde.
Ama hiç mi iyi bir yanımız yoktu söylenebilecek o akşam.
Bir Türk hanım Orhan Bey’e sordu:
Bu kadar olumsuzluklara rağmen hiç memnun olduğunuz bir husus yok mu?
Orhan Bey ise cevap verdi:
"Ben Turizm Bakanı değilim. Türkiye'yi pazarlamaya gelmedim" dedi.
Ortada kitap yazmış aydın bir kişi. Artık kim ikna edebilir bu toplantıya katılanları.
Gerçeklerin gizlenmesi gibi bir beklentim yoktu dinlerken.
Ama Amerikalı hocam 6 kez ülkemizin doğu illerinde kar tatilini yapabilmiş ve hala memnuniyetle yaşadıklarını anlatabiliyorsa, demek ki biz o kadar da kötü durumda değiliz.Yazık oldu o akşamıma...
Bence bizi yanlış tanıma sebeplerine -yani Arap sanmak, Müslüman olup başımızı örtüp örtmediğimizin sorulması vb., kendimiz yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla neden oluyor ve sonra da neticelere bakıp üzülüyoruz.
“Kendi etti kendi buldu” gibi bir konu oluyor.
Bir iki ay önce Philadelphia Halk Kütüphanesine Orhan Pamuk gelmişti. Kar romanının tanıtımını yapmaya. Koşa koşa gittim, yalnız bırakmayalım, destekleyelim böyle güzel organizasyonları anlamında.
Vardık salona ve en öndeki koltuklara bir Türk arkadaşımla beraber oturduk. Merak içerisinde bekliyoruz. Orhan Bey geldi.
Tasvir ettiği ülke sanki Türkiye değildi.
Yazı yazmak özgürce hala zormuş ülkemizde, Erzurum'a ya da diğer doğu illere öyle her isteyen elini kolunu sallayarak gidemez, giderse de başına binbir türlü bela gelirmiş. Kar’ı yazabilmek için yayınevi, Orhan Bey’e zarar ziyan gelmesi diye polislere haber vermiş, kalacağı otel uyarılmış, basın kartı çıkarılmış vb. Ve bunlar yani olumsuzluklar hala devam ediyormuş.
Bunları dinleyenlerin 95%i Amerikalı idi. Ve maalesef soru-cevap kısmında ise gelen sorular:
Hala Türkiye’de seyahat etmek korku verici mi?
Böyle aydın bir kişi olarak ne gibi zorluklar var yaşanılan?
Baskı var mı yazılan konulara, kitap içeriklerine?
Tamam bir çok eksik var ülkemizde.
Ama hiç mi iyi bir yanımız yoktu söylenebilecek o akşam.
Bir Türk hanım Orhan Bey’e sordu:
Bu kadar olumsuzluklara rağmen hiç memnun olduğunuz bir husus yok mu?
Orhan Bey ise cevap verdi:
"Ben Turizm Bakanı değilim. Türkiye'yi pazarlamaya gelmedim" dedi.
Ortada kitap yazmış aydın bir kişi. Artık kim ikna edebilir bu toplantıya katılanları.
Gerçeklerin gizlenmesi gibi bir beklentim yoktu dinlerken.
Ama Amerikalı hocam 6 kez ülkemizin doğu illerinde kar tatilini yapabilmiş ve hala memnuniyetle yaşadıklarını anlatabiliyorsa, demek ki biz o kadar da kötü durumda değiliz.Yazık oldu o akşamıma...