Evet, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Bu din, kendisini bilmeyen, hâl ve dilinden anlamayan insanlar arasında neş'et etti. Bir gün gelecek, ilk ortaya çıktığı anki garipliğine tekrar dönecek ve bir kere daha gurbet yaşayacak. Müjdeler olsun gariplere!.” buyurmuş; sonra da “Onlar, bozguncuların yakıp yıktıklarını yapıp ıslah etmekle uğraşan kimselerdir.” diyerek garipleri tavsif etmiştir.
Dinin kaynağı Kur'ân'dır. Din derin bir gurbet daha yaşayacaksa, demek ki, Kur'ân da o gurbetten nasibini alacaktır. İşte, dini değerlerin horlandığı, halkın bütünüyle fesâda koştuğu, kalabalıkların anarşiye ve nihilizme yürüdüğü o gün, bir zümre de himmetlerini tamamıyla ıslâha teksif edecek, yıkılan değerleri tekrar asıl kâideleri üzerinde yükseltmeye koşacaklardır. Efendimizin diliyle kendilerine müjdeler çekilen kutlular işte o muslihlerdir. Aslında, o gün Kur'ân garip olduğu gibi ondan istifâde etmeyen insanların da elim bir gurbet yaşamaları söz konusudur. O hidâyet kaynağına sırt dönenler de gariptir; zira, şu vahşetzârda, şu gurbethânede insanın gurbetinin giderilmesi ancak Kur'ân-ı Kerim'in rehberliği ve refâketiyle, onun enis olmasıyla mümkündür.
Bugün de iç içe iki gurbet yaşanıyor; insanların çoğu pek acı bir gurbet, “Kur'ânsızlık gurbeti” yudumlarken Kur'ân da cemaatsizlik gurbeti yaşıyor. Keşke, insanlar Kur'ân'ın haremgâhına yürüyüverseler, ona karşı muhabbet izhâr ederken kelâm-ı ilâhiye ve hakikatlerine gerçekten sâhip çıksalar… “Kelâm-u Rabbinâ” deyip saygılarını ifâde ettikleri aynı anda, o saygının gereğini yerine getirme adına da aşk u şevkle kanatlansalar… Yâni Kur'ân ile insanlar arasında sahih bir izdivac gerçekleşse ve bir şeb-i arûs olsa… İşte o zaman insanlar, hem kendi gurbetlerinden sıyrılmış, hem de Kur'ân-ı Kerim'in çehresinden o gurbetin tozunu silmiş olacaklardır. Böyle bir vuslatla Kur'ân-ı Kerim'in gurbetinin giderilmesi de, zannediyorum, ona her zaman sahip çıkan fikir işçileri, bu devrin garipleri sayesinde gerçekleşecektir.
İnsan aklının, beşer idrâk, zekâ, kabiliyet ve istidâdının çok üstünde işler yaparak hep sulh ve ıslah yörüngeli yaşayan aşkın insanlar Kur'ân-ı Kerim'in gurbetini izâle edeceklerdir.
Elverir ki onlar, durdukları yerde hep konumlarının hakkını verme duygusuyla bulunsun ve tam bir rehber tavrı ortaya koysun. Zâten, beşerin öyle örnek insanlara ve kaliteli rehberlere ihtiyacı vardır. Ne zaman müracaat edilirse edilsin, kahvesinin köpüğü üzerinde, tavşan kanı gibi çayı buğu buğu, sinesi de herkese açık rehberlere… Evvelâ kendi üzerlerindeki o gurbet tozu-toprağını silip atarak Kur'ân'ın gurbetini giderecek ve sonra da onun hidayetiyle kurbet ufkuna doğru seyahate çıkacak olan fikir işçilerine...
M.Fethullah GÜLEN
Ümit Burcu / Kırık Testi-4