Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NuRDaN BİR ŞeLALE:GARİPLER (3 Kullanıcı)

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
Selamun Aleyküm emeğinize sağlık Allah c.c. razı olsun ... Rabbim İki Cihandada Mutluluk Versin inşallah ...

Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…
Ne mutlu!..


Allah'a emanet olun selam ve dua ile ..
 

zamannamaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2007
Mesajlar
438
Tepki puanı
0
Puanları
0
Meraklı ve küçümseyici bakışlar altında kalsa da, örtüsüne bürünüp övülmeyi Rabbinden bekleyenler…
Selamun aleyküm , çok güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık olsun inşallah.
Selam ve dua ile..
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
Şu karanlık kalabalıklar içerisinde, nurdan birer şelale gibi akıp duran ‘gariplere’ merhaba!..

Aminenurum Allah ebeden raı olsun ....
emeklerine sağlık...canım kardeşim...
Allaha emanet ol....B)


 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…



Ne mutlu!..
14azpy6.gif


bacım hayırlı günleriniz olsun selam sevgi dua muhabbetle kalasın kardeşcagızım :a44:
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Şu karanlık kalabalıklar içerisinde, nurdan birer şelale gibi akıp duran ‘gariplere’ merhaba!..

“Müslümanlık garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak avdet edecektir. Ne mutlu o gariplere!” (Müslim)



Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…
Ne mutlu!..


***Allah(c.c)razı olsun.***


amin ecmain inşaALLAH kardeşim
muhabbetle
baki selamlar
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Selamun Aleyküm emeğinize sağlık Allah c.c. razı olsun ... Rabbim İki Cihandada Mutluluk Versin inşallah ...

Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…
Ne mutlu!..

Allah'a emanet olun selam ve dua ile ..

aleyküm selam kardeşim
teşekkür ederim
amin ecmain inşAllah kardeşim
sizde ALLAHU TEALA ya emanet olunuz
baki selamlar
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Meraklı ve küçümseyici bakışlar altında kalsa da, örtüsüne bürünüp övülmeyi Rabbinden bekleyenler…
Selamun aleyküm , çok güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık olsun inşallah.


Selam ve dua ile..


aleyküm selam kardeşim
teşekkür ederim
muhabbetle
baki selamlar
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Şu karanlık kalabalıklar içerisinde, nurdan birer şelale gibi akıp duran ‘gariplere’ merhaba!..


Aminenurum Allah ebeden raı olsun ....
emeklerine sağlık...canım kardeşim...
Allaha emanet ol....B)


bacım teşekkür ederim
ALLAHU teala sendende razı olsun cann
muhabbetle
baki selamlar:a44:
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
wwwmowjeldohacomborderspw8.gif


Şu karanlık kalabalıklar içerisinde, nurdan birer şelale gibi akıp duran ‘gariplere’ merhaba!..

Dinini, namusunu, iffetini korumak için türlü sıkıntılara, mahrumiyetlere katlananlara merhaba!..

Herkesin cehennemi bir çılgınlığa kapılıp günah ateşlerine atıldığı bir zamanda, takva ipine sımsıkı sarılıp, Yüce ALLAH’a doğru gitmeye çalışanlara merhaba!..

Enes bin Mâlik -radıyALLAHu anh-den rivâyet edildiğine göre, Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Müslümanlık garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak avdet edecektir. Ne mutlu o gariplere!” (Müslim)

Garipler kimdir?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuşlardır:

“Garipler o kimselerdir ki, halk tarafından bozulmuş olan sünnetimi ıslah ederler, öldürülmüş olan sünnetimi de ihyâ ederler.” (Tirmizî)

Evet, ne mutlu Sünnet-i Seniyye bürhanına sımsıkı sarılıp, onu ihya eden gariplere… Ve onlar gibi olamasalar da o garipleri taklit etmeye çalışanlara!..

“Garipler sayıları pek az olan sâlih kişilerdir. Bu kişiler sâlih olmayan bir topluluk içinde yaşarlar. Yaşadıkları bu topluluk içinde kendilerini seven az, buğz eden ise çoktur.” (Ahmed bin Hanbel)

Alimlerin ittifakla, ‘o zaman bu zamandır’ dedikleri, ‘karanlık gece parçaları gibi fitneler’in dört bir yanı tuttuğu, şu ahir zamanı delip geçercesine yaşayanlar… Şu hadis-i Nebeviyi, gözlerine sürme yapsınlar;

“Muhakkak ki sizin arkanızda karanlık gece parçaları gibi fitneler vardır. O fitneler içerisinde, sizin üzerinde bulunduğunuz inancın benzerine sımsıkı yapışan bir kimse için, sizden elli kişinin sevabı kadar sevap vardır.”

Ashâb-ı kiram: “Yâ Resulellah! Onlardan elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır değil mi? (Yani sizden kelimesi yanlışlıkla mı kullanıldı?)” diye sorduklarında buyurdu ki:

“Hayır! Sizden elli kişinin sevabı kadar sevap alır. Çünkü siz iyiliklerde yardımcı bulursunuz, fakat onlar bulamazlar.” (Ebu Dâvud - Tirmizî - İbn-i Mâce)

Ne büyük bir müjde! Bir tanesine bile asla ulaşılması mümkün değilken, ‘elli Sahabenin sevabı kadar’ sevap kazanmak!..

Evliyaya göre garip; ya hâl itibariyle veya örf itibariyle olan gariplerdir. “Hâlen garip olan kimseler, fâsid olan ve günahların bolca işlendiği bir zamanda sâlih olan kimselerdir. İlmen garip olan kimseler, cehaletin diz boyu olduğu zamanda, âlim olan kimselerdir. Veya münafık bir kavim içerisinde, dosdoğru olan kimselerdir. İşte kendilerine ‘müjdeler olsun’ ifadesinin ve müjdesinin sunulduğu kimseler bunlardır.”

Cahiliye misali bir topluluk içerisinde yaşarken, dinin izzetini muhafaza edenler..
Kınayanın kınamasına aldırış etmeyenler…
Meraklı ve küçümseyici bakışlar altında kalsa da, örtüsüne bürünüp övülmeyi Rabbinden bekleyenler…

Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…

Ne mutlu!..
................
 

Şevki_Şagmanlı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2008
Mesajlar
49
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
degerli kardeşim fevkalede güzel bir yorum mevla sizler gibi degerli kardeşlerimizi tevhit ve iman noktasın,da bereketlendirsin
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
[quo

güzel hocam çok teşekkür ederim özledik sizi inşaALLAH daha sık görürüz herşey gönlünüzce olsun yüreginize saglık baki selamlar
]
 

firdes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
1,974
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Konum
½ $@K@RY@'dannn:D *1984*
esselamunaleyküm verahmetullahi veberekatuhu:)

esselamunaleyküm verahmetullahi veberekatuhu:)

paylaşm için allah cc razi olsun..
selam ve baki dualarimla.
 

oznuragan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Haz 2008
Mesajlar
57
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
maşallah kardeşim ne kadar güzel bir paylaşım Allah razı olsun.Rabbim yar ve yardımcınız olur inşallah..selam ve dua ile..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
İslamiyet, fertlerin azgınlıkta canavarları geride bıraktığı, cemiyetin bozulduğu ve dejenere olduğu bir devirde ve çevrede zuhur etmiştir.

Peygamberimizin (a.s.m.) etrafında halka olan bahtiyar cemaat, çevrelerinde yadırganmış, garip karşılanmış, adeta başka bir alemden gelmiş insanlar nazarıyla bakılmıştır. Belli sayıda olmaları, her hareketlerinin mevcut cemiyete uymaması ve hakkı kabul etmeyen kimseler arasından çekildikleri için onlara hep yabancı gözüyle bakılmıştır. Sonunda dini vecibelerini yaşamak ve üzerlerine düşen tebliğ vazifesini rahatlıkla yerine getirmek için bazı Sahabiler Peygamberimizin (a.s.m.) izniyle kendi yaşadıkları beldeyi terk etmek zorunda kalmışlar, böylece gariplikleri ve gurbetleri daha da artmıştır. Sonraları, bilindiği gibi, Medine'ye hicret meydana gelmiştir.

Allah'ın emirlerine boyun eğen ve sadece Hak rızası için garipliğe ve gurbete razı olan mü'minleri Peygamberimiz şöylece müjdelemektedir:

“İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!”Gariplerin kim olduğunu soran Abdullah bin Mesud'a, Peygamberimiz, “Kabilelerinden dinleri için ayrılıp uzaklaşanlardır” buyurmuştur.(1)

Bu hadis-i şerifi izah eden alimler günümüze de ışık tutan açıklamalar yapmışlardır. Merhum Elmalılı, Neml Suresini 93 ayetini tefsirinde “İslâm'ın istikbali gece değil, gündüzdür. Sönük değil, parlaktır. Ara sıra basan gece zulmetleri onu dinlendirip tekrar uyandırmak içindir. Bu mana çok bilinen bir hadis ile şöyle beyan buyurulmaktadır” dedikten sonra yukarıda geçen hadis-i şerifi zikretmekte ve şöyle demektedir:

“Birçok kimseler bu hadisi hep mü'minleri korkutmak için söylemişler, onları ümitsizliğe ve bedbinliğe sokmuşlardır. Bu hadis, ‘İslam garip olarak zuhur etti, ileride tekrar garip olarak zuhur edecek' manasındadır. Hadiste geçen “Fetuba (Ne mutlu) kelimesi korkutmak için değil, müjde içindir. Çünkü onlar, Sabikunlar (İslamı ilk yayan bahtiyar kimseler) gibidir.” (2)

Kıyamet alametlerinin birçoğunun zuhur ettiği zamanımızda İslam hakikatlerini ve iman nurlarını öğrenip yayarak Sahabilerin yolundan giden mü'minleri Elmalılı, Sabikun-ı Evveline (Sahabilere) benzetmektedir. Çünkü aslından uzaklaştırılmaya çalışılan İslam hakikatleri ve inkara kalkışılan imani meseleler o mücahit mü'minler tarafından ihya edilmeye çalışılmaktadır. Nitekim bu hadisin Tirmizi'de geçen rivayetinin sonunda Peygamberimiz (a.s.m.), “Ne mutlu o garip, mü'minlere ki, insanların benden sonra bozdukları sünnetimi ıslah ederler” buyurmaktadır.(3)

Buna göre, hadiste geçen garipler Peygamberimizin (a.s.m.) sünnet-i seniyesini, onun mübarek yolunu kendisine rehber eden mü'minlerdir. Bid'at ve hurafelerin her tarafı istila ettiği bir zamanda bir sünnetin ihyası çok büyük ecir ve sevaba kavuşmaya da vesile olmaktadır. Nitekim zamanımız mü'minlerini de içine alan bir müjdesinde Peygamberimiz (a.s.m.), “Bid'aların ve dalaletlerin istilası zamanında Sünnet-i Seniyeye ve hakikat-ı Kur'aniyeye temessük edip (tutunup, uyup) hizmet eden, yüz şehit sevabını kazanabilir”(4) buyurmaktadır.

İslami meselelerin garip kaldığı ve hakkıyla yaşayanların azalmaya yüz tuttuğu günümüzde bu tatlı Peygamber (a.s.m.) müjdesine nail olmak ve manevi büyük ecirlere ermek için gayret ve hamiyete ihtiyaç vardır.

Kaynaklar:
1. Müslim, İman: 232.
2. Hak Dini Kur'an Dili, 7:3713.
3 Tirmizi; İman: 13.
4. Kadı İyaz. eş-Şifa, 1:27.
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
içinde ümidi canlandıracak olan gariplerin bulunduğu bir toplumu Allah helâk etmeyecektir Evet, gariplerin arkasında Allah vardır ve insan garipse sahibi Allah'tır
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
wwwmowjeldohacomborderspw8.gif

Şu karanlık kalabalıklar içerisinde, nurdan birer şelale gibi akıp duran ‘gariplere’ merhaba!..

Dinini, namusunu, iffetini korumak için türlü sıkıntılara, mahrumiyetlere katlananlara merhaba!..

Herkesin cehennemi bir çılgınlığa kapılıp günah ateşlerine atıldığı bir zamanda, takva ipine sımsıkı sarılıp, Yüce ALLAH’a doğru gitmeye çalışanlara merhaba!..

Enes bin Mâlik -radıyALLAHu anh-den rivâyet edildiğine göre, Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Müslümanlık garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak avdet edecektir. Ne mutlu o gariplere!” (Müslim)

Garipler kimdir?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuşlardır:

“Garipler o kimselerdir ki, halk tarafından bozulmuş olan sünnetimi ıslah ederler, öldürülmüş olan sünnetimi de ihyâ ederler.” (Tirmizî)

Evet, ne mutlu Sünnet-i Seniyye bürhanına sımsıkı sarılıp, onu ihya eden gariplere… Ve onlar gibi olamasalar da o garipleri taklit etmeye çalışanlara!..

“Garipler sayıları pek az olan sâlih kişilerdir. Bu kişiler sâlih olmayan bir topluluk içinde yaşarlar. Yaşadıkları bu topluluk içinde kendilerini seven az, buğz eden ise çoktur.” (Ahmed bin Hanbel)

Alimlerin ittifakla, ‘o zaman bu zamandır’ dedikleri, ‘karanlık gece parçaları gibi fitneler’in dört bir yanı tuttuğu, şu ahir zamanı delip geçercesine yaşayanlar… Şu hadis-i Nebeviyi, gözlerine sürme yapsınlar;

“Muhakkak ki sizin arkanızda karanlık gece parçaları gibi fitneler vardır. O fitneler içerisinde, sizin üzerinde bulunduğunuz inancın benzerine sımsıkı yapışan bir kimse için, sizden elli kişinin sevabı kadar sevap vardır.”

Ashâb-ı kiram: “Yâ Resulellah! Onlardan elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır değil mi? (Yani sizden kelimesi yanlışlıkla mı kullanıldı?)” diye sorduklarında buyurdu ki:

“Hayır! Sizden elli kişinin sevabı kadar sevap alır. Çünkü siz iyiliklerde yardımcı bulursunuz, fakat onlar bulamazlar.” (Ebu Dâvud - Tirmizî - İbn-i Mâce)

Ne büyük bir müjde! Bir tanesine bile asla ulaşılması mümkün değilken, ‘elli Sahabenin sevabı kadar’ sevap kazanmak!..

Evliyaya göre garip; ya hâl itibariyle veya örf itibariyle olan gariplerdir. “Hâlen garip olan kimseler, fâsid olan ve günahların bolca işlendiği bir zamanda sâlih olan kimselerdir. İlmen garip olan kimseler, cehaletin diz boyu olduğu zamanda, âlim olan kimselerdir. Veya münafık bir kavim içerisinde, dosdoğru olan kimselerdir. İşte kendilerine ‘müjdeler olsun’ ifadesinin ve müjdesinin sunulduğu kimseler bunlardır.”

Cahiliye misali bir topluluk içerisinde yaşarken, dinin izzetini muhafaza edenler..
Kınayanın kınamasına aldırış etmeyenler…
Meraklı ve küçümseyici bakışlar altında kalsa da, örtüsüne bürünüp övülmeyi Rabbinden bekleyenler…

Ne mutlu!.. İki cihanda da saadeti arzulayanlara…
Ne mutlu!..

merhaba garib dininden taviz vermeyen gariblere...( bu din garib başlamıştır ve garib olarak Allaha dönecektir)...

ve ,...diğer yandan , ...bir başka grup "nurlu" garibler var ki tıpkı bu hadislerde haber verildiği gibi hak din İslamdan çıkıp Ehli kitaba iltihak ettiler ve kelimeyi şehadeti parçalayıp İslamın temeline dinamit koydular :

“Hiç şüphesiz siz, kendinizden önceki milletlerin yoluna adım adım, karış karış, tıpatıp uyacaksınız. Öyle ki onlar keler deliğine girseler, siz de girmeye kalkışacaksınız.” Bunun üzerine sahabe Rasulullah’a Hıristiyan veya Yahudileri ima edip etmediğini sorunca, Rasulullah (s) da sesini yükselterek ya kim olacaktı? diye cevap vermiştir.( Buhari.Tecrid 9/1410)

http://forum.islamiyet.gen.tr/islam...-ummetim-adina-korktugum-en-onemli-fitne.html

Bu fitnenin “teknik adı” nin fitnesidir. Hakkı örttüğü, Hz. Muhammed’in nübüvvetini setrettiği, hakkı silip süpürmeye kalkıştığı için “Mesih” adı da verilmektedir ki, işte bu deccal ve çömezleri kıyamete yakın zamanda türeyecektir. Bunların sayısı 30 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların tamamı, son peygamber Hz. Muhammed’i devredışı bırakarak kimisi kendisini peygamber, (kimi de Mesih) olarak öne çıkartacaktır (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).

Bu deccaller ve çömezleri, başka topluluklardan değil, maalesef Müslümanlar arasından türeyecektir. Hz. Peygamberin haber verdiği, ahir zamandaki bu küçüklü–büyüklü tüm deccalerin ortak vasfı, Müslümanları yegane Hak din olan İslam’dan ve son peygamber Hz. Muhammed’den soğutup uzaklaştırarak Ehl–i Kitab’ın (Hristiyan ve Yahudilerin) “muharref akaidleri”ne doğru sürüklemektir.

-Bu en büyük fitnenin temsilcileri, ehl–i kitap ile “amentüde ittifak”larının olduğunu açıkça ilan edeceklerdir.

-Bunlar, Kur’an–ı Kerim’in “yasaklayıcı açık hükümleri”ne rağmen Müslüman kadınları Hristiyan ve Yahudilerle evlendirip nikâhlama çığırı açacaklardır.

-Bunlar, Kelime–i Şehadet’teki “Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanma ve ikrar etme”nin “cennetlik olmak için şart olmadığı”nı yayacaklardır...

Kısaca, hadis–i şeriflerde haber verildiği üzere Hıristiyan ve Yahudilere iltihak edeceklerdir
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).


Bu nebevi ikazlar çerçevesinde, irili ufaklı deccallerin ve çömezlerinin tamamının ortak vasfının “Müslüman kılıklı gizli Hristiyan veya Müslüman kılıklı gizli Yahudi” olacakları görülür. En büyük fitne de, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın (ra) beyan ettiği üzere, işte bu deccallar eliyle ümmet–i Muhammed’in, onların gireceği keler deliğine girmeye varıncaya kadar “Haçlı akaidi”ne sürüklenmesidir
(Buhari, Sahih, Kitab’ül Fiten, 92/6094–6095).

Bu büyük fitnenin, “itikadî tehditleri” kadar, Hicaz bölgesinin ve İstanbul’un yeniden işgali ve insanlık dışı cefaların pervasızca sergilenmesi gibi “siyasi boyutları” da olacağı, bizzat Hz. Peygamber tarafından haber verilmektedir
(Ebu Davud, Sünen, Melahim 3/4294).

Bütün peygamberlerin ümmetlerini ikaz ettikleri en büyük fitne, işte bu Deccal fitnesidir.
Deccal de, basiret ehli Müslümanların fark edecekleri biçimde simasında “kâfir” yazan tam bir küresel yalancıdır, iki yüzlü, Müslüman kılıklı Haçlıdır
(Buhari, Sahih, Fiten, 92/6094–6095 –7131–7179; Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).

Elindeki ateşi soğuk su, suyu ise ateştir; yani ateşi su, suyu da ateş gösterecek kadar, Hakkı batıl batılı da Hak gösterecek kadar maharetli bir Mesih’üd Deccaldir.
(Buhari, Sahih, Fiten, 92/7130).

Ahir zamanda sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için; Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist ve Hinduist tüm insanlık için en büyük bela, Hz. Peygamberin haber verdiği işte bu "Müslüman kılıklı gizli Haçlılar”dır. Teknik ifadesiyle “irili–ufaklı deccaller”; sayısı 30 ila 70 arasında değişeceği haber verilen büyük–küçük Deccal takımıdır (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).

Bu büyük fitnenin karşısında, ümmet–i Muhammed’den kıyamete dek dimdik ayakta duracak, Hz. Muhammed’in getirdiği imanı temsil edecek Sırat–ı Müstakim üzere Hak üzere bir grup sürekli olarak olacaktır. Onlar Allah’ın yardımını göreceklerdir. Allah’ın emri (olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak’tan ayrılanlar onlara asla zarar veremeyecektir”
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9)

Hz. Peygamberin Yüce Allah’a sığındığı üzere, Allah nefsimizi, neslimizi ve insanlığı bu büyük Deccal fitnesinden muhafaza etsin
(Buhari, Sahih, Fiten, 92/7129).



http://forum.islamiyet.gen.tr/fikih...sunnet-akaidine-gore-dinlerarasi-diyalog.html


Ve iman edenlere Kurani ikaz : "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir. "

(Maide ,54)

kafirlere karşı hoşgörülü değiller, tersine şiddetlidirler, müminlere karşı hoşgörüldürler :)

"Ey iman edenler! Yahudileri ve
Hıristiyanları dost edinmeyin
. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizder
kim onları dost edinirse, o da onlardandır
. Şüphesiz Allah, zalimler
topluluğuna yol göstermez."
"Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza (küresel) bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuktan

görürsün. Umulur ki Allah bir fütuhat, yahut katından bir emir getirecek de onlar , içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır “

( Maide Suresi 51-52-53-54-55-56 ) demekki Allahın apaçık emrine karşı gelip ne gibi bahaneler uydursalar uydursunlar aslında küresel felaketten korktukları için Ehli kitaba iltihak ediyorlar ....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt