Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

namaz (3 Kullanıcı)

@ebruli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
811
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
belcika /bursa
Teravi (Teravih namazı)

Teravi (Teravih namazı)

Tevfik Güngör

Son günlerde Teravih namazı kısa mı olur, uzun mu olur? tartışmaları gündeme geldi. Acaba "teravih namazı" nedir?

Ramazan ayında yatsıdan sonra kılınan yirmi rek'atlık gece namazıdır.

Dört rek'attan sonra dinlenme için yapılan oturmaya Arap dilinde "terviha" denilir. Bu kelimenin çoğulu olan "teravih" ise namazın bütününü ifade eder.

Teravih namazı Kur'an-ı Kerim'de yoktur. Sünnettir.

Sünnet, Hz. Peygamber tarafından sözle, fiile, zımni tasdikle veya harhangi bir surette, vazedilmiş buyrukların bütünüdür. Bu buyruklar "hadis'lerle Müslümanlar'a duyurulur.

Hz. Peygamber'in veda haccı esnasında Müslümanlar'a şöyle hitap ettiği rivayet edilmiştir: "Size iki şey bırakıyorum, bunlara tutunduğunuz müddetçe delalete düşmezsiniz. Bunlar, Allah'ın kitabı ve benim sünnetimdir."

Teravih namazı, Hz. Peygamber'in hemen hemen daima eda ettikleri rivayetine dayalı "Sünnet-i Müekkede" dir.

Üzerinde birleşilmiş olan bazı hadislere göre, Hz. Peygamber, başlangıçta Ramazan ayının son on gecesinde, teravih namazını cemaatle birlikte kılmış ise de, bu namazın bu şekilde eda edilmesi farz kılınmamıştır.

Nitekim, dört halife devrinde bu namazın münferiden kılınması da, bu hususu te'kid etmektedir.

Günümüzde yirmi rek'at olarak kılınan teravih namazının da Hz. Peygamber devrinde, sekiz rek'attan ibaret olduğu Hz. Peygamber'in Ramazan'da buna üç rek'at vitri de ilave etmek suretiyle onbire çıkardığı rivayet olunur.

Teravih namazının rek'at adedi bakımından Hanefiler'in delili, Müslim'de rivayet edilen Hz. Ömer'in uygulamasıdır. Hz. Ömer, devlet başkanı olarak insanlara Mescid-i Nebevi'de, hilafetinin son zamanlarında, bu sayı üzerinde kıldırmıştır. Sahabe kendisine uymuş, Hülefa-i raşidin'den sonra da hiç kimse teravihin cemaatle yirmi rek'at olarak kılınmasına karşı çıkmamıştır. Hz. Peygamber'in bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurduğu rivayet olunur. "Benden sonra, benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın." Beyhaki'nin İbni Abbas'tan rivayet ettiğine göre, "İbni Abbas Ramazan ayında cemaat dışında teravih namazını yirmi rek'at olarak kılar, arkasından vitir namazını eda ederdi."

Ebu Hanife'ye, Hz. Ömer'in yaptığı uygulama sorulunca şöyle dediği rivayet olunur. "Teravih kuvvetli bir sünnettir. Hz. Ömer onu kendiliğinden çıkarmadı, o bu konuda yeni bir şey icat etmedi. O ancak, bunu kendisinin dayandığı ve bildiği bir delile dayanarak yapmıştır. Resulullah'tan bir ahit olarak yapmıştır."

Bazı hadis alimleri Hz. Peygamber'in teravih namazını sekiz rek'at kılmış olduğunda ısrar ederler. Bunların dayandıkları delil, Buhari ve diğerlerinin Hz. Aişe'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir: "Hz. Peygamber, Ramazan'da ve Ramazan dışında on bir rek'attan fazla nafile namaz kılmamıştır." Yine İbni Hıbban, Sahih'inde Cebir'den şu hadisi rivayet eder: "Hz. Peygamber kendilerine sekiz rek'at namaz kıldırdıktan sonra vitir namazını kılmıştır."

Süratle bir ayda Kur'an'ı hatmedenler olduğu gibi, her rek'atta üç kısa ayet okuyup, bu namazı 30-40 dakika içinde kıldıran imamlar da vardır.

Teravih namazının camilerde imamla kılınması sünnet-i kifaye kabul edildiği için, evlerde kılınması da caiz görülmüştür. Türkiye'de teravih namazları umumiyetle camilerde kılınmaktadır.

Bu namaz esnasında verilecek selam sayısı da tespit edilmiştir. Teravih namazını, her iki rek'atta bir kere olmak üzere, bir selamla tamamlamak umumiyetle efdal sayılmışsa da, dört rek'atta bir kere de selam verilebilir.

Teravih namazı yalnız başına da kılınabilir. Fakat cemaatle kılınması daha faziletlidir. Ramazan ayı boyunca en az bir kere Kur'an'ın teravih namazında hatmedilmesi sünnettir. Eğer teravih namazını hatimle kılmak cemaate zor gelirse, onlara ağır gelmeyecek derecede kısa ve kolay ayetleri okumak sünnettir. Mesela bir uzun ayet okumak yahut üç kısa ayet okumak gibi. Kıraat ve tecvid kaidelerine rükü ve secdede tadil-i erkana riayet etmek şartıyla, teravih namazında bir veya iki kısa ayet okumak da mekruh değildir. Sübhaneke, euzü ve her teşehhütte Hz. Peygamber'e salavat getirmek terk edilmemelidir.

Teravih namazı ikişer rek'at olarak kılınır. Arada bir süre dinlenecek kadar oturulur. Selamla tamamlanır. Teravihten sonra vitir namazı kılınır. Ramazan ayı dışında vitir namazı cemaatle kılınmaz
 

aliyasir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Teravi (Teravih namazı)

RE: Teravi (Teravih namazı)

PAYLAŞIM İÇİN ALLAH RAZI OLSUN
 

yeliz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
790
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Web Sitesi
www.resulugulu.com
RE: Teravi (Teravih namazı)

RE: Teravi (Teravih namazı)

ALLAH RAZI OLSUN SAĞOL BİLGİLENDİRDİĞİN İÇİN SELAMETLE
 

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

PEYGAMBER Efendimiz (S.A.V) Hadis-i şeriflerin de buyuruyorlar ki NAMAZIN-I özürsüz olarak kılmayana Allah (c.c)'hü, On beş çeşit sıkıntı (azap) verir. Bu sıkıntıların altısını Dünyada, Üçünü Ölüm zamanında. Üçünü kabir de, Üçünü kabirden kalkınca, Üçünü de Hesaba çekildiği zaman.

O azaplar Şunlardır...

DÜNYADAKİ SIKINTILARI

1-Namazı kılmayanın ömründe bereket olamz.

2-Allahü taalanın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendinde olmaz.

3-Hiç bir iyiliğine sevap verilmez.

4-Dua'ları kabul olunmaz.

5-Menfaatçıların haricinde onu hiç kimse sevmez.

6-Müslumanların iyi dualarının o kimseye yafdası olmaz

ÖLÜRKEN ÇEKECEĞİ ACI VE AZAPLAR

1-Zelil ve kötü ve çirkin can verir.

2-Nekadar yemek yese yesin aç olarak ölür.

3-Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

MEZARDA ÇEKECEĞİ ACI VE AZAPLAR

1-Kabir onu sıkar, kemikleri bir birine geçer.

2-Kabri ateşle doldurulur, gece gündüz onu yakar.

3-Allah-ü teala kabir-e çak büyük yılanlar gönderir. Dünya yılanlarına hiç benzemez. Her gün Namaz vakitlerinde devamlı olarak o kimseyi ısırır.

KIYAMET VE MAHŞER GÜNÜ AZAPLARI.

1-Cehenneme sürüklüyen azap melekleri yanından hiç ayrılmaz.

2-Allahu teala onu son derece kızgın olarak karşılar. (Bu nedemek biliyormusunuz DİN kardeşlerim mevla teala bir KULUN-A bu şekil bakarsa o kişinin akibeti CEHENNEMDİR CEHENNEMDİR...

3-Sabahı çok çetin olur ve cehennem-e atılır
 

dryalniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eyl 2006
Mesajlar
15
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

ALLAHrazı olsun senden kardeşim....
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

Allah razı olsun abi ....Allah namaz kılmayanların yardımcısı olsun inşllh...
 

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

ECMAİN KARDEŞİM.AMİN AMİN AMİN .SELAM VE DA İLE....
 

Canan38

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
346
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

allah ryzi olsun. allah bizleri rizasina erenlerden eylesin .
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

Evet namaz kılmayanların dualarının kabul olmayacağını, yaptığı iyiliklere sevap yazılmayacağını biliyorum ama tam anlamıyla namazımı kılamıyorum
Allah bana ve benim gibi olanlara hidayet versin.Boşu boşuna peygamberimiz Namaz dinin direğidir dememiş.
vesselam
 

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

evet kardeşim namaz dinin direğidir.Namazlarımızı kazaya bırakmamaya dikkat edelim,fırsat buldukça cemaatle kılalım.Rabbim(c.c) kıldığımız namazlarımızı,tuttuğumuz oruçlarımızı makbul eylesin.Selam ve dua ile.CUMANIZ MÜBAREK OLSUN.
 

ikbal05

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 May 2006
Mesajlar
193
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
samsun
Web Sitesi
www.efemdigital.com
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

allah razi olsun abi.
ALLAH (C:C) BIZE 24 ALTIN VERIYOR EGER BU ALTINKARDAN SADECE BIRINI KUMBARAYA ATARSAK ( NAMAZ ICIN GECEN VAKIT) AHIRETIMIZ KURTULUYOR INSALLAH: ASLINDA COK BISEY DE DEGIL AMA; AMASI VAR ISTE BENDE BOSA GECEN YILLARIMA AGLIYORUM SIMDI:
ALLAHIM BENI AFFET VE DIGER NAMAZ KILMAYAN KARDESLRIMEDE YARDIM ET KI KULLUKLARINI HATIRLASINLAR:AMIN

ALLAHA EMANET OL ABIM
 

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

RE: NAMAZ KILMAYANIN DURUMU

ve aleyküm selam.Ecmain HAYIRLI CUMALAR.RABBİME EMANET OLUN
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
5 VAKİT NAMAZ

5 VAKİT NAMAZ

Sabah Namazı Vakit seher Ufukta günün kızıl çiçegi açmak üzere. Vaktin rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gecenin topragında saklı ışıktan tohumlar başlarını uzatıyor.
Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yoklugun karanlıgında yitiktin. Unutulmuşluk topragına gömülü bir tohumdun. Kimsenin adını bilmedigi, hatırını saymadıgı bir yetimdin.
Hatırla ki, unutulmuşlugun topragında Rabbin seni unutmadı. Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı. Rabbin seni yokluk gecesinden varlıgın ufkuna eriştirdi. Taze bir bahar gibi gün yüzüne çıkardı bedenini. Ete kemige bürüdü ruhunu.

Gülden tebessümler giydirdi yüzüne.
Şimdi seher vakti. Göz kapaklarının ardından kaç. Gafletin gecesinden uyan. Aç gözlerini sehere. Aç kalbini Rabbine. Uyan. Uyan, yan ve an seni hiç unutmayan Rabbini. Güneş ufukta yükselmeden, sen dualar ufkuna yüksel. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O nu unuttu u anda ananlardan ol. Haydi kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin[asm].
Şimdi sabah! Şimdi sabah namazı vakti...

Ögle Namazı Vakit ögle. Gün ortası. Dünya telaşındasın. İşler yogun. Yarım kalmış ne kadar iş var! Sanki sensiz yürümüyor hiçbir şey. Sanki sen olmasan işler hep yarım kalacak, belki hiç başlamayacak.
Ne kadar çok vazgeçilmezin var! Ne kadar vazgeçilmezsin!

Oysa dünya seni pek umursamıyor. Sessizce akıp gitmede sonsuz uzayda.. Telaşlarına inat uzakta bir kelebek yavaş yavaş kozasından çıkmada. Ötelerde bir insan son nefesini vermekte sessizce.. Bir bebek ilk kez gülümsemekte annesine...
Vakit ögle... O kadar gürültü var ki ortalıkta.. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, ruhuna yer ayır. Ebedî sükûnete hazırla kendini. Kalbini sonsuzluga bitiştir. Alnını secdeye degdir. Şimdi ögle namazı vakti!

İkindi Namazı Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Zaman ırmagı ikindinin çaglayanından dökülüyor şimdi. Ayrılıgı söylüyor hece hece. Hüzün renkli bulutlar sardı gögü.
Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale dogru akıyor ışıklar.

Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Yüzünü bu dünyadan çevirmeye hazırlıyorsun. Öbür kıyısındasın artık hayat nehrinin. Bundan sonra vaadi yok sana zamanın. Yokuş aşagı akıyor kalbin.
Vakit ikindi. Kalbini kanatıyor kuru gül yaprakları. Tutunacak dal arıyor gibisin zamana karşı. Zamanın hükmü agırlaşıyor üzerinde. Gün daha kısa geliyor artık. "Yemin olsun ki ikindi vaktine. Hüsrandadır insan." Şimdi anlıyorsun. Çünkü, yokuş aşagı akıyorsun. Dalından kopuyorsun. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman. Geriye kalan ancak iman.
Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Egil Zamanın Sahibinin önünde. Ona konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluga tutun hece hece.

Akşam Namazı Vakit akşam. Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.

Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Senin de kıyametin kopacak.
Şimdi akşam. Ölmeden önce bil ölecegini ki, yaşatıldıgını farkedesin. Herkesin senden uzaklaşacagı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet.. Herkesin unuttugu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O bilecek. Sen de O nu an şimdi. Şimdi akşam namazı vakti&

Yatsı Namazı Vakit Yatsı. Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göge yöneldi gözler.

Hatırla ki, Sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak geriye.
Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni. Belki o da unutacak.

Şimdi gece& Sabaha çok var. Işık uzaklarda. Yoklugun gecesinde, adın bile unutulmuşken, kimden meded umarsın sor kendine? Kim Sana hayat vermişse, kurumuş kemikleri toplayıp dirilten de O elbette.

Söyle kendine. Söyle kendine ki, çoklarının Seni unuttugu bu gece, Sen de herkesin unut, O nu hatırla. Söyle kendine ki, çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldıgı bu gece, Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan.
Şimdi yatsı zamanı vakti.



_SENAİ DEMİRCİ_ NOT ALINTI







---
 

candy_seker

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
49
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: 5 VAKİT NAMAZ

RE: 5 VAKİT NAMAZ

Arkadaşım emeğine yüreğine sağlık çok güzel olmuş Allah Razı Olsun

ALEMLERİN RABBİ OLAN GÜZELLER GÜZELİNE EMANET OLB);)
 

hasann

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Eki 2006
Mesajlar
132
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: 5 VAKİT NAMAZ

RE: 5 VAKİT NAMAZ

S.A KARDEŞİM PAYLAŞIMIN İÇİN ALLAH RAZI OLSUN ELİNE SAĞLIK SELAM VE DUA İLEB)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Bir Çocuğun Namaz Kılma Öyküsü...

Bir Çocuğun Namaz Kılma Öyküsü...

Türkan Hanım dindar bir ailede büyümüştü. Annesi her fırsatta ona ve kardeşlerine namaz kılmalarını söyler, hatta kızarak onları uyarırdı. Türkan Hanım namazın kılınması gerektiğine inanır, ama yine de kılmazdı, çünkü kılmak nefsine zor geliyordu. Bazen başlar, sonra terk ederdi.


Evlendi ve çocukları oldu. Annesi her geldiğinde aynı şekilde namaz kılmaları için ikaz etmeyi sürdürüyor, o da ısrarla kılmamaya devam ediyordu. Çok istemesine rağmen bir türlü nefsine galip gelemiyordu. Bir gün arkadaşları ona oturmaya geldi. İçlerinden biri annesini de yanında getirmişti. Teyze çok mübarekti. Öyle tatlı konuşuyordu ki, onu dinleyen saatler geçse usanmazdı. Teyze bir ara namaz konusuna değindi. O anlatırken, Türkan Hanım annesini hatırlamış ve annesinin eski günlerdeki namaz ikazlarını düşünüyordu. Misafirler de teyzeyi zevkle dinliyordu.

Türkan Hanımın küçük oğlu Zekeriya, dört yaşındaydı. Oynadığı oyunu bırakmış, teyzenin koltuğu dibinde iki elini yumruk yapıp yüzüne dayamış bir şekilde, kıpırdamadan dinliyordu. Annesi ikram için mutfakla salon arasında koşturup dururken mevzu değişmişti. O da onların yanına oturup sohbetin güzelliğine kapılarak çayını yudumlamaya başladı.


“Anne, senin yerine ben namaza başlayacağım”

Tam bu sırada mutfaktan bir gürültü geldi. Arkasından da oğlunun çığlığı duyuldu. Telâşla mutfağa koştu Türkan Hanım. Misafirler de korkuyla peşinden gittiler. Oğlu bir sandalye koyarak lavaboya çıkmıştı. Bir ayağı lavabonun içinde, diğeri ise dışarıdaydı. Sandalye devrilmiş yerde dururken, oğlu da lavabonun kenarında korkmuş bir şekilde asılı duruyordu. Koşup kucağına aldı. Su içeceğini zannederek:

“İsteseydin ben verirdim yavrum, ya düşüp bir yerine zarar verseydin” diye çıkıştı.

Türkan Hanım oğlunun verdiği cevabı, uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ unutamaz; çünkü şöyle demişti çocuğu:

“Anne, ben abdest alacaktım. Teyze dedi ya, namaz kılmayanlara Allah ceza verecekmiş diye. Ben de, sen ceza almayasın diye senin yerine namaza başlayacaktım.”

O an Türkan Hanım, tepeden tırnağa titrediğini hissetti. Allah, yıllarca namaz kılmayan Türkan Hanıma oğlunun davranışıyla müthiş bir ders vermişti. Yavrusuna sarılıp dakikalarca ağladı.

Bu hikâye birçok bakımdan ders verici. Aslında çocuklar büyüklere değil, anne babalar evlâtlarına namazı öğretmeli. Çünkü, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çocuklarımıza yedi yaşına geldiklerinde namaz kıldırmamızı ve on yaşına geldiklerinde ise ciddi bir şekilde üzerinde durmamızı emreder.

Çocuklarımıza -küçük yaşlarda gerek camilere ****ürerek, gerek ise evde cemaat yaparak- namazı sevdirmeli ve onlara örnek olmalıyız. Namaz çocuklara tatlı bir üslûpla, sevdirilerek anlatıldığı takdirde çocukların namaza karşı ilgi ve sevgileri kaçınılmaz olur.

B)B)B)B)
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
namazın arapça kılınması hakkında

namazın arapça kılınması hakkında

s.a.
ben daha önceki sohbetleri incelerken bir arkadaşımızın namazın türkçe kılınması hakkında ki sorusunu ve verilen cevapları okudum.yorum bölümü kapalı olduğu için sayfayı buraya taşıdım.bu diyalogları aşağıya copy pase yaptım .ben bu tartışma konusunun yeterince aydınlatılmadığını düşünüyorum.kafama takılan bazı sorular var bunlara cevap almak istiyorum.yardımcı olmanızı rica ediyorum (ilk parağraf soran arkadaşımıza, diğer iki parağraf cevaplayan arkadaşlarımıza ait)

- namaz neden arapça kılınıyor neden türkçe kılmıyoruz.
Bu benim kafamı epey karıştırıyor. Cevaplarsınız sevinirim... Bu kısmı okuyan herkes birşeyler yazsın Şimdiden ALLAH hepinizden razı olsun.

- Kardeşim çünkü yeri göğü yaratan bizlere can veren Yüce Rabbimiz öyle emretmiştir. Bize düşende O'nun sonsuz kudreti karşısında acizliğimizi bilip emirlerine itaat etmektir.

- kardeşim.sorunu okudum.bilgim dahilinde bende cevap vermeye kendimi sorumlu hissediyorum.arkadaşım bilindiği gibi kur'an 'ının dili arapçadır.namazda da buradaki sureler okunduğu için o da arapçadır.bazı şeyler vardır ki:kendi doğal dillerinden başka bir dile çevrildiklerinde orjinalliklerini kaybederler.mesela bir şiir düşünün ingilizce veya farsça yazılmış.ve onu türkçeye çevirdiniz.o hem orjinalliğini kaybeder hemde anlatılamak istenen mananın karşılığını veremez sonuçta ortaya anlamsız birşey çıkar.teşbihte hata olmasın.namazında arapça kılınışınınve farklı bir dile çevrilip öyle kılınmayışının nedeni asıl manasından sapmasını engellemektir.bir dilde mana bulan kelimeleri ,başka bir dilde aynı manaya denk getirmek çok zor ve hatta imkansız olacağından.namaz dili arapçadır.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Sehiv Secdesi

Sehiv Secdesi

Namaz içinde meydana gelen bazı yanılmalar sebebiyle namazın sonunda iki secde yapılır ki, bunlara "sehiv secdesi" denir. Namazda yanılan kimse son teşehhüdünü yaptıktan sonra yalnız sağa selam verir ve ondan sonra arka arkaya iki secde yapar ve yine teşehhüde oturur. Teşehhüd ve salavatlar okunduktan sonra her iki tarafa selam verilerek namaz tamamlanır.

Sehiv secdesinin yapılması vacibdir; ancak bu vücub vaktin müsait olmasına bağlıdır. Sabah namazından üzerine sehiv secdesi gereken bir kimse, ilk selamdan sonra hemen güneş doğmuş olursa, sehiv secdesi yapmaz.

Sehiv Secdesinin Yapılış Şekli:

Namaz sonu oturuşunda sağa selam verilir
Allahü ekber diye tekbir getirilerek secdeye varılır
Secdede secde tesbihleri söylenir
Secdeden kalkıp, oturulur
İkinci secde yapılır
Teşehhüde kalkılır, Tehiyyat ve salavatlar okunur
İki tarafa selam verilerek namaz tamamlanır

Namazda terk edilen şeyler nelerdir, ne gerekir?

Farz: Eğer terk edilen farzı namaz içindakaza etmek imkanı varsa kaza edilir, kaza edilemezse namaz fasid olur. Yeniden kılınması gerekir.
Vacib: Eğer yanılarak bir vacib terk edilmişse, sehiv secdeleriyle noksanlık giderilir. Vacib kasden terk edilmişse, namazın iadesi gerekir.
Fatihayı okumak:
Farz namazlarının ilk iki rekatın birinde Fatiha okunmayı terkinde sehiv secdesi gerekir.

Fatihanın tamamını değilde ayetlerin çoğunu okumayı terkinde sehiv secdesi gerekir. (Azı terkedilirse sehiv secdesi gerekmez.)
Nafile veya vitir namazlarının herhangi bir rekatında Fatiha okunmayı terkinde sehiv secdesi gerekir.

İki defa fatiha okunursa sehiv secdesi gerekir. Çünkü süre okunması gecikmiştir.
Zammi Süre veya en az üç kısa ayet veya bir uzun ayet okumak:
Farz namazlarının ilk iki rekatlarının birinde okunmazsa sehiv secdesi gerekir.
Nafile namazların herhangi bir rekatında okunmazsa sehiv secdesi gerekir.
Üç değil de iki kısa ayet okunsa sehiv secdesi gerekmez.
Vitir namazı kunut duaları unutulursa sehiv secdesi gerekir.

İki secdenin arasını uzatmak veya bir secdeyi unutmak sehiv secdesi gerekir.
Secde ve Rükuuda belli bir müddet durmamak sehiv secdesi gerekir.
Dört rekatlı namazların ilk oturuşu:
Bu oturuş hem farz hem sünnet namazlarda vacip olduğundan terketmek sehiv secdesi gerekir.
Tehiyyatı duasını unutmak sehiv secdesi gerekir. Birinci veya son oturuşta olması farketmez.

Vitir namazının kunutlarını unutmak sehiv secdesi gerekir.
Kunut tekbirini terketmek sehiv secdesi gerekir.

Gizli okunacak yerde sesli, sesli okunacak yerde gizli okumak sehiv secdesi gerekir.
Sünnet: Terk edilmesiyle sehiv secdesi gerekmez.


Kaynak : İslam İlmihali, Ali Fikri Yavuz, Çile Yayınları, 1977
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: namazın arapça kılınması hakkında

RE: namazın arapça kılınması hakkında

şimdide kendi soru ve yorumlarımı ekliyorum.
-namazın arapça kılınması hakkında bir kural varmı?varsa hangi kaynak veya otorite bunu bildiriyor?
-namazın veya kuran-ı kerimin kendi dilimizde veya başka dillerde okunması caizmidir?
-okuduğumuz kuran-ı kerim meallerinin arapça okunmadığı için bizlere faydası dokunacakmıdır?

bu sorulara kendi yorumum
-bildiğim kadarıyla böyle bir emir yok
-kuran-ı kerimi okumaktan maksat onun verdiği mesajları anlamak ve hayata uygulamaktır

yaşadığımız iletişim çağı nedeni ile aradığımız bilgi ve kaynaklara saniyeler içerisinde ulaşabildiğimiz için istersek arapça öğrenebilir ve arapça olarak ibadet eder ve kuran-ı kerimi anlayarak okuyabiliriz.fakat bunu yapamıyorsak kuran-ı kerimi meal olarak okuyabilir ve anlayabiliriz.fakat namazın arapça olması konusunda yeterli bir bilgim bulunmamakla birlikte bu konuda beni aydınlatmanızı rica ediyorum. belirtmeden geçemeyeceğim kendi kanatımca kuran-ı kerimin arapça lafzının insana verdiği manevi hazzı başka hiçbirşey vermemekle birlikte onu anlamanın yaşattığı duyguda tarifsiz.
lütfen bilgi ve yorumlarınızı paylaşın.ALLAH razı olsun
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Namazın Beş Vakit Olduğunun Kur'an'da Tesbiti

Namazın Beş Vakit Olduğunun Kur'an'da Tesbiti

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:


"Gündüzün iki ucunda ve gecenin bir kısmında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir."
(Hud suresi : 114)

Gündüzün iki ucu akşam ve sabah namazı, bir kısmında da yatsı namazı vardır. Üç vakit bu ayette.

"Güneşin batıya yönelmesinden gece karanlığına kadar namazı kıl. Tanyeri ağarırken de sabah namazını kıl. Zira bu namaz görülmeye değerdir."
(İsra Suresi :78)

Güneşin batıya yönelmesinden gece olana kadar kılınan namaz ikindi namazıdır. Sabah namazı tekrar edilmiştir.

"Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce ve batmasından sonra Rabbini tesbih et (namaz kıl) geceleyin ve gündüzün yanlarında da tesbih et (namaz kıl)."
(Taha suresi : 130)

Güneşin doğmasından önce sabah namazı, batmasından önce ikindi namazı, geceleyin yatsı namazı, gündüzün yanlarında akşam ve öğle namazı kılınacak. Bu ayetle beş vakit namaz sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları sabit oluyor.

Beş vakit namaz; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları Kur'an-ı Kerim içinde değişik yerlere serpiştirilerek zikredilmektedir. Bazan ikisi, bazan üçü, bazan dördü değişik bir ifade üslupla anlatılmaktadırlar. Cenab-ı Peygamberimiz, Kur'an-ı Kerim'i hem sözü ve hem de işi ile tefsir etme hakkına sahip olduğu için bu hak kendisine Allah tarafından verilmiştir sözü ve işi namazın beş olduğunu açıklamıştır.

Kaynak:
Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt