RE: NAMAZ KILMAYANDA BULUNAN EKSİKLİKLER.....
RE: NAMAZ KILMAYANDA BULUNAN EKSİKLİKLER.....
Günahtan korunmanın
en güzel çaresi namaz
Sevgili din kardeşlerim!
Beş vakit namazda huzur vardır. Mânevî feyizler ve ruhsal zevkler vardır. Bunların da ötesinde nice sırlar ve nice hikmetler vardır ki, dil ile anlatılamaz, kalem ile yazılamaz ve akıl bunları kavrayamaz.
Dost ve düşmanın bildiği bir gerçek vardır. Beş vakit namazlarını Kur'an'ın ve Sünnet'in belirlediği kurallar içerisinde inanç, bilinç, huşû ve ihlâs ile dosdoğru kılanlar, alkol, kumar, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, faiz ve adam öldürme gibi büyük ve çirkin suçları işlemedikleri gibi, güçleri nisbetinde küçük günahlardan da sakınırlar.
Tüm bunlara rağmen, insan bir beşerdir ve beşer hatasız olamaz. Bu açıdan bakıldığında, beş vakit namazı kılan müslümanların da yanılgıya düşebileceği ve küçük de olsa bazı günahları işleyebileceği bir gerçektir.
Günahlardan korunma açısından en etkili ve en güvenilir silah, namaz olduğu gibi, günahların imha ve yok edilmesinde en etkili ve en güvenilir silah, yine namazdır.
Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste peygamberimiz:
"Bir kişi güzelce abdest alsa, tırnak altlarına kadar bedenindeki (abdest organlarındaki) günahları dökülür." buyurmuştur.
Müslim, Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayet ettikleri bir hadiste Peygamberimiz: "Büyük günahlardan sakınıldığı sürece beş vakit namaz ile cuma namazı diğer cumaya kadar, arada işlenen günahlara kefârettir (onları örter, gizler.)" buyurmuştur.
Buhârî ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste ise Peygamberimiz:
"Sizden birinizin kapısı önünden bir nehir aksa ve (o kişi) her gün beş defa bu nehirde yıkansa, o kişide kir diye bir şey kalır mı?" (diye sorunca) sahâbe:
"Hayır, kir diye bir şey kalmaz." dediler.
Peygamberimiz: "Beş vakit namaz da böyledir. Allah, namaz ile günahları giderir." buyurdu.
Sahâbeden biri, bize göre küçük; ama ona göre dağlar gibi büyük bir günahın içinde kendini buluvermişti. Allah'ı hatırladı, hemen tevbeye başladı ve ağlayarak mescide gitti. Allah korkusundan tir tir titreyerek ve ağlayarak ikindi namazını güçlükle kıldı. Namazdan sonra Peygamberimize yaklaştı, ağlayarak suçunu anlattı ve ne yapması gerektiğini sordu. Peygamberimiz daha cevap vermeden Cebrâil geldi ve "Hasenât seyyiâtı giderir" âyetini getirdi. Bunun üzerine Peygamberimizin yüzü güldü ve ağlamakta olan sahâbeye: "Kıldığın ikindi namazı ile o günahın bağışlandı." müjdesini verdi.
Ya namaz kılmayanlar!
Namaz kılmayanların kulakları çınlasın ve Allah onlara da beş vakit namazı düzenli bir şeklide kılmayı nasip eylesin. (Amin.)
Beş vakit namazı inanç, bilinç ve ihlâsla kılanlar, büyük günahlardan sakınmaları koşulu ile abdest almaya başladıkları anda, damlayan abdest suları ile birlikte günahları dökülmeye başlar.
Namaz için el bağlayıp, Allah huzurunda dikildikleri ve gönülleri Yüce Mevlâ'ya yöneldiğinde günahları incelerek zamanla yok olur gider.
Günahları yoksa?
Aldıkları sevapları katlana, katlana amel defterlerine yazılır, gönülleri nurlanır ve onlar daha kârlı çıkarlar.
Ya namaz kılmayanlar?
Onların işi gerçekten zor, hem de çok zor. Neden mi?
Abdest, namaz gibi günahsavar silâhlardan ve ibadetlerden yoksun olanların, en küçük günahları affedilmeksizin zerre zerre amel defterlerine yazılır ve gönülleri günahlarla kararır.
Sürekli biriken ve büyüye büyüye altından kalkılamaz hâle gelen günahlarına her gün, günde beş vakit kılmadıkları namazların büyük günahları da eklenince, sırat köprüsü bu yükü çekemez ve bunlar cehenneme yuvarlanır giderler.
İşin çok daha acı bir yönü var.
Alınları secde görmeyenler, günde beş defa Allah'a isyan edenler, Kur'an'a sırt çeviren ve ezana kulak tıkayanlar… Sanki onlara günah işleme hakkı ve imtiyazı verilmiş gibi, kendileri güle oynaya ve açıkça günah işlerlerken…
Hacıların, hocaların ve beş vakit namazı kılan müslümanların en küçük günahlarını eleştirir dururlar.
Yüce Allah insanları İslâm fıtratı üzere ve eşit şartlarda yaratmıştır. Dili, rengi ve ırkı ne olursa olsun, herkes Allah'ın kuludur ve Hz. Âdem ile Havva'nın torunudur.
Ruh bedende ve can tende olduğu sürece tevbe kapısı herkese açıktır.
HER NAMAZ KİŞİYİ KÖTÜLÜKLERDEN
KORUYABİLİR Mİ?
Abdullah b. Abbas Hazretlerinin sohbetine gelenlerden biri, gözlerini haramdan koruyamadığını; bir diğeri, dilini yalandan ve gıybetten koruyamadığını; bir diğeri, kızdığı zaman öfkesine hâkim olamadığını ve bir diğeri de aşırı dünya sevgisinden dolayı haram kazançtan kendini koruyamadığını söylediler ve kurtuluş için bir çözüm önermesini rica ettiler.
Abdullah b. Abbas, her birine, "Namazı daha güzel, daha doğru kıl!" diye cevap verince, dinleyenlerden biri: "Ya Abdullah! Arkadaşlarımız sana ayrı ayrı şikâyetlerde bulundular. Sen ise, her birine namazı daha güzel ve daha doğru kılın diye cevap verdin. Dayandığın kaynak nedir?" der. Ona cevaben:
"Sana vahiy olunan kitabı (Kur'an'ı) oku ve namazını dosdoğru ve güzelce kıl. Kuşkusuz namaz (her türlü) fuhşiyattan ve münkerattan korur." (Ankebût, 45) âyetini okuyunca, dinleyenlerin hepsi tatmin oldular ve Allah'ın kesin teminatına güvendiler. Namazın, sahibini (kılan kişiyi) her türlü kötülüklerden koruyacağı kesindir ve Allah'ın teminatı altındadır.
Ancak, Allah'ın teminatı, şartın tam ve noksansız olmasına bağlıdır. Makinenin düğmesine hafifçe dokunulur ve güzelce basılmazsa makine çalışmaz. Namaz da tembel tembel ve gelişigüzel kılınırsa, sahibini kötülüklerden koruyamaz.
Çünkü "essalâtü"deki Lâm, ahd (belirlilik) içindir. Yâni Kur'an'ın ve Sünnet'in belirlediği kurallar çerçevesinde, inanç, bilinç, huşû ve ihlâsla namazını dosdoğru ve güzelce kıl demektir.
Bu şartların doğrultusunda kılınan namazın, sahibini, kılan kişiyi her türlü fuhşiyattan, yüz kızartıcı, çirkin günahlardan ve münkerattan, diğer kötülüklerden koruyacağı, Allah'ın kesin teminatı altındadır.
Hz. Enes bildiriyor; "Ensârdan bir genç hakkında peygamberimize: 'Yâ Resûlullah! Falan genç burada (mescidde) beş vakit namazını çok güzel kılıyor; ama geceleri de bazı fuhşiyattan geri kalmıyor.' diye şikâyette bulundular. Peygamberimiz:
"Onun (güzel kıldığı) namazı, yakında onu her türlü fuhşiyattan alıkoyacaktır." dedi ve gerçekten öyle oldu.
Yüce Allah, Mü'minûn sûresinin başında, "Kurtuluşa eren gerçek mü'minlerin namazlarını huşû ile kıldıklarını ve lağviyattan, boş sözlerden ve gereksiz işlerden kaçındıklarını bildiriyor." Cehennemden kurtularak, cennete ve Cemâlullah'a kavuşan ve ebedî kurtuluşa, mutluluğa eren gerçek mü'minler, namazlarını huşû, huzur ve ihlâsla, dosdoğru ve güzelce kılar, günah olmadığı hâlde her türlü boş sözlerden, gereksiz ve anlamsız işlerden kaçınır ve Allah yolunda din için çalışırlar. Altınlı, marklı gün yapıp, doyasıya eğlenenlerin, belirli kanallardaki sapık yayınları ve müstehcen filmleri kaçırmayanların, beş yıldızlı otellerde eğlenenlerin, futbol maçlarını nefeslerini keserek izleyenlerin, Kur'an Kursları'nı kapatıp, Kur'an öğrenimini engelleyenleri, İmam Hatipleri kapatıp, inançlı, ahlâklı ve dürüst bir gençliğin yetişmesini engelleyenleri ve inançlı kızlarımızı, eli kanlı teröristler gibi yerlerde sürükleyenleri alkışlayanların kulakları çınlasın.