Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NAMAZ VAKİTLERİNİN SIRRI.... (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Sen namazını tekrar kılıver

Sen namazını tekrar kılıver

Bir şeyi olduğunun tersine göstermeye, riya yani gösteriş denir. Riya, ahiret amellerini yapıp ahiret yolunda olduğunu göstererek, dünya arzularına kavuşmak, ibadetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmaktır. Kısacası gösteriş yani dünya kazancına dini alet etmektir. Peygamber efendimiz; (Dünyada riya ile ibadet edene, kıyamet günü, “ey kötü insan! Bugün sana sevap yoktur. Dünyada kimler için ibadet ettin ise, sevaplarını onlardan iste denir) buyurmuştur.

Başkalarının sevgisine ve övmelerine kavuşmak için, dünya işleri ile, onlara iyilik yapmak, riya olur. İbadet ile olan riya bundan daha kötüdür. Allahü teâlânın rızasını hiç düşünmeden yapılan riya, hepsinden daha fenadır.

Riya ile yapılan farzlar sahih yani ibadet borcu ödenmiş olur ise de, sevabı olmaz. Şöhret için vaaz vermek, nasihat etmek, kitap yazmak da riya olur. Münakaşa etmek, başkalarından üstün görünmek ve övünmek için ilim öğrenmek de, riya olur. Dünyalık elde etmek, yani mal, mevki elde etmek için ilim öğrenmek de, riya olur. Riya ise, haramdır. Herkesin yanında sünnetlere uygun olarak, yalnız iken ise, edeplere uymayarak yapılan ibadetler de, riya olur. Hadis-i şerifte; (Başkalarına gösteriş için namazını güzel kılan, yalnız olduğu zaman böyle kılmayan, Allahü teâlâyı tahkir etmiş olur) buyuruldu.

Gösteriş için namaz kılmak riyakârlıktır. Böyle namaz kabul edilmez. Farzlar yapılırken araya riya, gösteriş karışmaz. Nafile ibadetlerde ise, gösteriş çok olur. Elbiseyi herkese gösteriş için giymemelidir ki, günahtır. Riya ve gösteriş için tesbih kullanmak mekruhtur. İnsanı israfa sürükleyen sebeplerden birisi de; riya ve gösteriş yapmaktır.

Dürr-ül-muhtarda buyuruluyor ki:
“Ticaret yapmak ve haccetmek için giden kimsenin, hac niyeti fazla ise, sevap kazanır. Sevabın miktarı, hac niyetinin çokluğuna göre değişir. Ticaret niyeti çok ise veya iki niyet eşit ise, hac sevabı kazanamaz. Fakat, şartlarını yerine getirdi ise, yalnız farzı yapmış olur. Farzı yapmamak azabından kurtulur. Gösteriş için yapılan her ibadet, hayrat ve hasenat sevabı da böyledir.”

Riyanın zıddı, aksi ihlastır. İhlas, dünya faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allahü teâlânın rızası için yapmaktır. İhlas sahibi, ibadet yaparken başkalarına göstermeyi hiç düşünmez. Bunun ibadetlerini başkalarının görmesi ihlasına zarar vermez. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâyı görür gibi ibadet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmektedir) buyuruldu.

Süleyman bin Ceza hazretleri buyuruyor ki:
“Riya, gösteriş yapma! Yalan yere sofuluk satma! Nasıl isen, öyle görün! Sende olmayan bir şeyi var gibi gösterip, kendine bühtan eyleme! Peygamber efendimiz; (Kendini âlim gösteren cahiller, Cehenneme gideceklerdir) buyurmuştur.”

Vaktiyle bir derviş varmış. Bir ramazan ayında bu dervişi iftara davet etmişler ve o da davete icabet edip gitmiş. Fakat orada fazla bir şey yiyememiş ve yatsıdan önce evine gelmiş, hanımından da bir sofra hazırlamasını istemiş.

Hanımı da;
-Sen davette değil miydin, ne sofrası, ne yemeği? demiş. Derviş;
-Sorma hanım, eğer çok yersem, arkamdan ‘Bu halis derviş değilmiş’ diye konuşmalarından korktum ve bu sebeple fazla bir şey yiyemedim, demiş. Bunun üzerine hanımı;
-İyi o zaman, ben sofrayı hazırlayıncaya kadar sen de akşam namazını kılıver. Zaten sofrayı da ancak hazırlarım demiş. Hanımından bunları işiten derviş;
-İyi ama ben akşam namazını orada, hem de imam olarak kılmıştım cevabını verir. O zaman dervişin hanımı;
-Sen arkamdan kötü konuşurlar diye pek yemek yiyemediğine göre, arkamdan iyi konuşsunlar diye de namazı uzatmışsındır. Bu sebeple sen, akşam namazını bir daha kılıver, o arada ben de sofrayı hazır ederim, deyivermiş.

Derviş, hanımının bu sözleri üzerine derin derin düşünceye dalar, aklı başına gelir, yaptığından tevbe ederek riya yani gösteriş derdinden kurtulup halis bir Müslüman olur.

Hakiki bir Müslüman, ibadetlerini herkesin yanında gösteriş olarak yapmaz. Zaten nafile olan ibadetler gizli olarak yapılır. İyi bir Müslüman, iyilik yapmak veya sadaka vermek isterse, bunu gizli olarak ve iyilik yaptığı veya sadaka verdiği insanın kalbini kırmadan, onu incitmeden, yaptığı iyiliği başına kakmadan yapar. Allahü teâlâ, bunun böyle yapılmasını Kur’an-ı kerimde birçok yerlerde emir buyurmaktadır.

Netice olarak ibadet, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsanına kavuşmak için yapılan ibadet, ona tapınmak olur. Allahü teâlâya ihlas ile ibadet etmemiz emir olundu. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlânın birliğine iman edenden, namazı, zekatı ihlas ile yapandan Allahü teâlâ razı olur) buyuruldu.

 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
Namaz ve Tesettür

Namaz ve Tesettür


İkisi de her zaman için boynumuza borç iki emr-i ilâhîden biri adına diğerini ihmal eden bir tutum, normal şartlarda, düşünülemez. “Şu emre uyuyorsan, diğerine uyman şart değil” demeye kulların ne kendileri, ne başkaları için hakkı ve yetkisi yoktur.

Ancak, bugünün tablosuna baktığımızda, biri yokken diğerinin olabildiği hayatlar hatırı sayılır bir çoklukla karşımıza çıkıyor. Bu durumun en göze çarpan tezahürlerinden birini, gündelik hayatın içinde tesettürsüz olmakla birlikte beş vakit namaz kılanlar, buna karşılık tesettürlü olduğu halde beş vakit namaz kılmayanlar vâkıası teşkil ediyor. Genel olarak, beş vakit namaz kılan hanımların tesettür emrine, tesettürlü hanımların da beş vakit namaz emrine riayet ettikleri de bir vâkıa olmakla birlikte, ikisinden yalnızca birine riayet edildiği durumlar da az değil.

Böyle bir tablo karşısında, namaz ile tesettür arasında hangisi lehine bir vurguda bulunulduğu sorusunu sorduğumuzda ise, vurgunun genelde tesettür lehine olduğunu söylemek zor değil. Bunun en önemli sebebi ise, tesettürün ‘daha görünür’ olması olsa gerek. Nitekim, birçok mütedeyyin ailenin, çevreden gelmesi muhtemel olumsuz değerlendirmelerin de endişesiyle, ergenlik çağına gelmiş kız çocuklarının tesettürüne beş vakit namazdan daha fazla vurguda bulunduklarını biliyoruz. Bunun bir yansıması ise, bazı mütedeyyin ailelerin çocuklarının veya bazı ailelerde eşlerin tesettürlü olduğu halde beş vakit namaz kılmıyor oluşları...

Bu gözlemime binaen, şahsen, değişik vesilelerle, artık birer genç kız olmuş çocuklarının veyahut eşlerinin ‘tesettürsüz’ oluşlarından dolayı üzülen ve bu meseleyi nasıl halledebileceklerini soran annelere, babalara veya eşlere, öncelikle şu soruyla karşılık veriyorum: “Kızınız (veya eşiniz) beş vakit namaz kılıyor mu? ” Cevap ‘evet’ ise, cevabın kıldığı beş vakit namazın onu bir gün tesettüre de götüreceği şeklinde oluyor. Cevap ‘hayır’ ise, öncelikli vurgunun ‘namaz’a olması gerektiğini söylüyorum.

Zira, biliyoruz ki, namaz, her birine uymamız gereken İslâmî vecibeler silsilesinin ilk sırasında yer alıyor. Siyer kitaplarında, Cebrail aleyhisselamın daha ilk vahyin geldiği gün Hz. Peygamber’e namazı da öğrettiği şeklinde rivayetler mevcut. Ki, mü’minlerin daha en baştan itibaren, Mekke hayatı boyunca namaz kılıyor olduklarını hem Mekkî sûrelerdeki namaza dair âyetlerden, hem hadislerden, hem yine siyer kitaplarından öğreniyoruz. Beş vakit namazın ise, Mirac’ın bir meyvesi olarak yine Mekke döneminde emredildiğini biliyoruz. Oruç, zekat, hac, tesettür gibi emirleri getiren âyetler ise, Medine yıllarında nazil olmuş âyetler... Bu silsilenin de gösterdiği gibi, namaz, insanı aklı, kalbi ve ruhuyla bütünüyle ilâhî emirlere riayete hazırlayan bir ‘âzam ibadet’ hükmünde. (Ki, Bediüzzaman’ın 1922’de Ankara’da ‘namaza dair’ beyannamesinden rahatsız olan malum şahsa “İslâmiyette imandan sonra en yüksek hakikat namazdır” diye başlayan bir karşılık vermesi de, hapishane hayatı boyunca da mahpuslara en ziyade söylediği şeylerden birinin ‘farz namazlar’ olması da bu sırdan olsa gerek.)

Diğer taraftan, namazı, başka bütün ibadetlerin bir bakıma fihristesi olması, onların hepsinin bir çekirdeğini taşıması itibarıyla da ‘âzam bir ibadet’ olarak görüyoruz. Bu bakımdan, beş vakit namaz kılan bir hanıma veya genç kıza kelimenin tam anlamıyla ‘tesettürsüz’ demek de haksız ve yakışıksız düşüyor. Zira, ‘setr-i avret’ olarak, tesettür, namazın şartlarından biri. Dolayısıyla, gündelik hayatın içinde sokakta, okulda veya işyerinde tesettürsüz gördüğümüz bir genç kız veya bir hanım, en azından beş vakit namazını kılarken güzelce tesettüre bürünüyor.

Tesettür üzerine daha dün okuduğum bir kitapta gördüğüm şu ‘tesettür’ süreci, bu bakımdan dikkat çekici: birinci aşamada namaz esnasında tesettür, ikinci aşamada camiye veya dinî toplantılara giderken tesettür, üçüncü aşamada tam olarak tesettüre bürünme.

Bu bakımdan, tesettürün de bir emr-i ilâhî olduğunu asla unutmadan ve atlamadan, merkezinde namazın olduğu bir hayat inşa etmemiz; çocuklarımızı, eşlerimizi ve dostlarımızı da merkezinde namazın olduğu bir hayata davet etmemiz gerekiyor.

Karakalem’in yeni sayısında Prof. Dr. Ümit Meriç’le Pınar Demir’in yaptığı söyleşi, başka şeyler kadar, bu bakımdan da bana son derece anlamlı gözüktü. Kendi ifadesiyle tesettürünü ‘ne gizleyen, ne de ilan eden,’ kendisini ‘bir bayrak olarak ortaya atma gibi bir tasa’ duymadan tesettüre karar veren Prof. Dr. Meriç’in şu cümlelerini çok ama çok dikkat çekici buldum: “Başımı örtmekle İslâmî kimliğim görünür hale geldi. Fakat aslında bu 1977’den beri devam eden bir süreçti. Başımı örttüğüm zaman, yirmiiki yıldır namaz kılan, oruç tutan bir insandım. (...) Ben hayatının bir dönemini namazsız geçiren bir insan olarak namazsızlığın ne demek olduğunu iyi biliyorum. Benim hayatım secdeden önce ve secdeden sonra diye ikiye ayrılabilir. Yani, benim hayatımda bir milat var. O da bir sabah ezanıyla ilk namazı kıldığım gündür.”
 

AFRA_NUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ocak 2007
Mesajlar
2,128
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
s.a.bende tesettüre girmeden önce 5 yıl namaz kıldım ama hep eksik hissediyodum kendimi içime sinmiyodu.kapanmak için bildik türlü bahanelerim vardı herkesde olduu gibi ama gönlümde hep bu istek vardı.sonra nasip oldu kapandım şimdi ikisi bir arada inşallah.benim dikkatimi tesettürlü olupta namaz kılmayanlar daha çok çekiyo.yani bişeylerin bilincine varıp Allah rızası için kapanıyor fakat namaz kılmıyorlar bunu anlayamıyorum.ozaman demekki tam bir bilinç yok gibi geliyo bana .çünki bahanesi yok.emeğine sağlık ALLAH RAZI OLSUN selametle kardeşim
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
iStAnBuLL
esselamü alyküm seni burda görmek ne güzel canım ablam....
gidicimisin yoksa temelli kalmayamı geldin:]
şaka maka çok güzel bir konuya değinmişsin ablacım ...
Rabbım istiyipte kapanamayan herkese nasıp etsin inşaAllah...
insan kendını okadar huzurlu hissedıyorki...bunu sende bılıyorsun...
buaralar okadar güzel haberler alıyoruz ki herkes kapanıyor...ne mutlu bizlere...
ama şunu çok ıyı anladım... gerçekten canı gönulden isteyen herkese Rabbım nasıp ettı....seni çok özledim ablacım...görüşelim artık......:A:A dua ile...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm ablacım,
Emeğinize ve o güzel yüreğinize sağlık olsun inşallah..Paylaşımınız çok güzel ve de aydınlatıcıydı..Rabbimiz c.c razı olsun, ecrinizi ziyadesiyle en güzel ve en hayırlı bir şekilde iki cihanda da size lütfeylesin inşallah..Rabbimiz c.c her iki farzı ve emri de tamamıyle hayatımıza vakıf kılsın..

Değerli Ablacım,
Rabbimiz c.c, hicretinizi kabul eylesin, Rabbimizi ve bizleri çok sevindirdiniz..Bu tadı tattıran, nasip eyleyen Rabbimize hamdü senalar olsun, Rabbimiz c.c adımlarınızı sabit, kalbinizi emin kılsın inşallah ablacım..Ne mutlu size..Aciz kardeşiniz, size her daim duacıdır..Rabbimiz c.c gıyabımızda ettiğimiz duaları, katında bizlerden kabul buyursun inşallah..Amin..

En Emin c.c'ye emanetsiniz ablacım..Rabbimiz c.c mübarek eylesin hicretinizi inşallah..Selam ve baki dualar ile..B)B)
 

ashab_kiram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
650
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36

İkisi de her zaman için boynumuza borç iki emr-i ilâhîden biri adına diğerini ihmal eden bir tutum, normal şartlarda, düşünülemez. “Şu emre uyuyorsan, diğerine uyman şart değil” demeye kulların ne kendileri, ne başkaları için hakkı ve yetkisi yoktur.

Ancak, bugünün tablosuna baktığımızda, biri yokken diğerinin olabildiği hayatlar hatırı sayılır bir çoklukla karşımıza çıkıyor. Bu durumun en göze çarpan tezahürlerinden birini, gündelik hayatın içinde tesettürsüz olmakla birlikte beş vakit namaz kılanlar, buna karşılık tesettürlü olduğu halde beş vakit namaz kılmayanlar vâkıası teşkil ediyor. Genel olarak, beş vakit namaz kılan hanımların tesettür emrine, tesettürlü hanımların da beş vakit namaz emrine riayet ettikleri de bir vâkıa olmakla birlikte, ikisinden yalnızca birine riayet edildiği durumlar da az değil.

Böyle bir tablo karşısında, namaz ile tesettür arasında hangisi lehine bir vurguda bulunulduğu sorusunu sorduğumuzda ise, vurgunun genelde tesettür lehine olduğunu söylemek zor değil. Bunun en önemli sebebi ise, tesettürün ‘daha görünür’ olması olsa gerek. Nitekim, birçok mütedeyyin ailenin, çevreden gelmesi muhtemel olumsuz değerlendirmelerin de endişesiyle, ergenlik çağına gelmiş kız çocuklarının tesettürüne beş vakit namazdan daha fazla vurguda bulunduklarını biliyoruz. Bunun bir yansıması ise, bazı mütedeyyin ailelerin çocuklarının veya bazı ailelerde eşlerin tesettürlü olduğu halde beş vakit namaz kılmıyor oluşları...

Bu gözlemime binaen, şahsen, değişik vesilelerle, artık birer genç kız olmuş çocuklarının veyahut eşlerinin ‘tesettürsüz’ oluşlarından dolayı üzülen ve bu meseleyi nasıl halledebileceklerini soran annelere, babalara veya eşlere, öncelikle şu soruyla karşılık veriyorum: “Kızınız (veya eşiniz) beş vakit namaz kılıyor mu? ” Cevap ‘evet’ ise, cevabın kıldığı beş vakit namazın onu bir gün tesettüre de götüreceği şeklinde oluyor. Cevap ‘hayır’ ise, öncelikli vurgunun ‘namaz’a olması gerektiğini söylüyorum.

Zira, biliyoruz ki, namaz, her birine uymamız gereken İslâmî vecibeler silsilesinin ilk sırasında yer alıyor. Siyer kitaplarında, Cebrail aleyhisselamın daha ilk vahyin geldiği gün Hz. Peygamber’e namazı da öğrettiği şeklinde rivayetler mevcut. Ki, mü’minlerin daha en baştan itibaren, Mekke hayatı boyunca namaz kılıyor olduklarını hem Mekkî sûrelerdeki namaza dair âyetlerden, hem hadislerden, hem yine siyer kitaplarından öğreniyoruz. Beş vakit namazın ise, Mirac’ın bir meyvesi olarak yine Mekke döneminde emredildiğini biliyoruz. Oruç, zekat, hac, tesettür gibi emirleri getiren âyetler ise, Medine yıllarında nazil olmuş âyetler... Bu silsilenin de gösterdiği gibi, namaz, insanı aklı, kalbi ve ruhuyla bütünüyle ilâhî emirlere riayete hazırlayan bir ‘âzam ibadet’ hükmünde. (Ki, Bediüzzaman’ın 1922’de Ankara’da ‘namaza dair’ beyannamesinden rahatsız olan malum şahsa “İslâmiyette imandan sonra en yüksek hakikat namazdır” diye başlayan bir karşılık vermesi de, hapishane hayatı boyunca da mahpuslara en ziyade söylediği şeylerden birinin ‘farz namazlar’ olması da bu sırdan olsa gerek.)

Diğer taraftan, namazı, başka bütün ibadetlerin bir bakıma fihristesi olması, onların hepsinin bir çekirdeğini taşıması itibarıyla da ‘âzam bir ibadet’ olarak görüyoruz. Bu bakımdan, beş vakit namaz kılan bir hanıma veya genç kıza kelimenin tam anlamıyla ‘tesettürsüz’ demek de haksız ve yakışıksız düşüyor. Zira, ‘setr-i avret’ olarak, tesettür, namazın şartlarından biri. Dolayısıyla, gündelik hayatın içinde sokakta, okulda veya işyerinde tesettürsüz gördüğümüz bir genç kız veya bir hanım, en azından beş vakit namazını kılarken güzelce tesettüre bürünüyor.

Tesettür üzerine daha dün okuduğum bir kitapta gördüğüm şu ‘tesettür’ süreci, bu bakımdan dikkat çekici: birinci aşamada namaz esnasında tesettür, ikinci aşamada camiye veya dinî toplantılara giderken tesettür, üçüncü aşamada tam olarak tesettüre bürünme.

Bu bakımdan, tesettürün de bir emr-i ilâhî olduğunu asla unutmadan ve atlamadan, merkezinde namazın olduğu bir hayat inşa etmemiz; çocuklarımızı, eşlerimizi ve dostlarımızı da merkezinde namazın olduğu bir hayata davet etmemiz gerekiyor.

selamun aleyküm kerdeşim derçekten çok güzel bi yazı foma eklemişsin.ALLAH razı olsun.ALLAHA emanet ol
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
s.a.bende tesettüre girmeden önce 5 yıl namaz kıldım ama hep eksik hissediyodum kendimi içime sinmiyodu.kapanmak için bildik türlü bahanelerim vardı herkesde olduu gibi ama gönlümde hep bu istek vardı.sonra nasip oldu kapandım şimdi ikisi bir arada inşallah.benim dikkatimi tesettürlü olupta namaz kılmayanlar daha çok çekiyo.yani bişeylerin bilincine varıp Allah rızası için kapanıyor fakat namaz kılmıyorlar bunu anlayamıyorum.ozaman demekki tam bir bilinç yok gibi geliyo bana .çünki bahanesi yok.emeğine sağlık ALLAH RAZI OLSUN selametle kardeşim


Rabbimiz hepimizden razı olur inşaALLAH...

selam ve dua ile...
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
esselamü alyküm seni burda görmek ne güzel canım ablam....
gidicimisin yoksa temelli kalmayamı geldin:]
şaka maka çok güzel bir konuya değinmişsin ablacım ...
Rabbım istiyipte kapanamayan herkese nasıp etsin inşaAllah...
insan kendını okadar huzurlu hissedıyorki...bunu sende bılıyorsun...
buaralar okadar güzel haberler alıyoruz ki herkes kapanıyor...ne mutlu bizlere...
ama şunu çok ıyı anladım... gerçekten canı gönulden isteyen herkese Rabbım nasıp ettı....seni çok özledim ablacım...görüşelim artık......:A:A dua ile...




gerçekten Rabbimiz bütün yüreği ile isteyen bütün kullarına nasip etsin. Hidayet ona yürüyenlere koşar. Rabbimiz bizleri yolundan ayırmasın. Bu arada ben her daim burda kalıcıyım Rabbimizin izni ile...

selam ve dua ile...
 

CEVDET-71

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
60
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
62
SELAMÜN ALEYKÜM KARDEŞİM SİZLERİ ÖZLEDİK TEKRAR HOŞ GELDİNİZ ACMIŞ OLDUĞUNUZ KONU COK GÜZEL ELİNİZE GÖNLÜNÜZE SAĞLIK RABBİME EMANET OLUN SELAM VE DUA İLE KALIN KARDEŞİM BENİM.
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamün Aleyküm ablacım,


Emeğinize ve o güzel yüreğinize sağlık olsun inşallah..Paylaşımınız çok güzel ve de aydınlatıcıydı..Rabbimiz c.c razı olsun, ecrinizi ziyadesiyle en güzel ve en hayırlı bir şekilde iki cihanda da size lütfeylesin inşallah..Rabbimiz c.c her iki farzı ve emri de tamamıyle hayatımıza vakıf kılsın..

Değerli Ablacım,
Rabbimiz c.c, hicretinizi kabul eylesin, Rabbimizi ve bizleri çok sevindirdiniz..Bu tadı tattıran, nasip eyleyen Rabbimize hamdü senalar olsun, Rabbimiz c.c adımlarınızı sabit, kalbinizi emin kılsın inşallah ablacım..Ne mutlu size..Aciz kardeşiniz, size her daim duacıdır..Rabbimiz c.c gıyabımızda ettiğimiz duaları, katında bizlerden kabul buyursun inşallah..Amin..


En Emin c.c'ye emanetsiniz ablacım..Rabbimiz c.c mübarek eylesin hicretinizi inşallah..Selam ve baki dualar ile..B)B)



selamünaleyküm kardeşim,

beni en çok yüreklendiren,en çok dinleyen yol gösteren canım kardeşim sonunda Rabbimizin izni ile bu nurlu ve kutlu yolda daha da güçlendim iman zırhımın üzerine tesettür zırhınıda giydim. Rabbimize sonsuz hamdü senalar ediyorum ve bütün kullarına nasip etmesi için dua ediyorum.

selam ve dua ile...
 

Ümmü-Seleme

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
51
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
NAMAZ kılmayanların basına gelecek 15 sıkıntı

NAMAZ kılmayanların basına gelecek 15 sıkıntı

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Namazı özürsüz kılmayan kimseye, ALLAHü teâlâ onbeş sıkıntı verir.

Bunlardan altısı dünyada, üçü ölüm zamanında, üçü kabirde, üçü kabirden

kalkarkendir.


Dünyada olan altı azap:

Dünyada çekeceği azaplar:

1- Namaz kılmayanın ömründe bereket olmaz.

2- ALLAHü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendine kalmaz.

3- Hiçbir iyiliğine sevap verilmez.

4- Duâları kabûl olmaz.

5- Onu kimse sevmez.

6- Müslümanların birbirlerine yaptıkları iyi duâlarının buna fâidesi olmaz.


Ölürken çekeceği azaplar:

1- Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2- Aç olarak ölür.

3- Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.


Mezarda çekeceği acılar:

1- Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2- Kabri Cehennem ateşi ile doldurulur. Gece, gündüz onu yakar.

Cehennem ateşi dünya ateşine benzemez.

3- ALLAHü teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünya yılanlarına

benzemez. Hergün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.

Kıyâmette çekeceği azaplar:

1- Cehenneme sürükleyen azap melekleri yanından ayrılmaz.

2- ALLAHü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3- Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.)

Namaz kılmayanın ömründe, bereket olmaz. Ömründe, hayır ve menfaat

görmez. Ömrü çeşitli hastalıklarla, sıkıntılarla geçer. Ma'nevî huzûru

olmaz. Sahip olduğu dünyalıklar onu rûhî sıkıntıdan kurtaramaz
__________________

alıntıdır...
 

ysm_in

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
115
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Konum
istanbul
Paylaşımınız çok güzeldi emeğinize sağlık RABB'im bu paylaşımınızdan ders çıkaranlardan eylesin inş.. RABB'im razı olsun sizden.

off off !:A

selametle :gulegule
 

petek

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Eyl 2006
Mesajlar
26
Tepki puanı
0
Puanları
0
s.a kardeş çok güzel bir şeye değinmişsin tebrikler.allah razı olsun..
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamun aleykum kardeşim ellerinize yüreğinize saglık rabbim razı olsun
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
EsSelamuAleyküm Kardeşim;
Allah(CC) razı olsun Kardeşim..Elinize-yüreğinize sağlık..
Selam ve baki dua ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

ekremeee

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2007
Mesajlar
3,902
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
allah razı olsun çok önemli paylaşım allaha emanet olun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt