Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namaz Kilmaya Gidiyoruz.Gaflette Olan,Nefsine Yenik Düşen Kalmasın. (2 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
*Namaz zulmetten nûr’a âşıkâre bır çıkış.
Kalma karanlıklarda nûr’a çıkmaya çalış.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
*Namaz kulun münâcâtıdır. Münâcat;ulu yaratanı ile kulun ulvi bir mülâkatı ve konuşmasıdır.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
*Âkıl isen, kıl namazı, çünkü saâdet tâcıdır,
Sen namazı şöyle bil ki mü’minin miracıdır.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
*Namaz da bir tür duâ’dır. Duâ ise, inanan kişinin silâhı, ibâdetlerin özü, arz ve semâvâtın nûrudur.
 

abdulvedud

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Mar 2009
Mesajlar
144
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
kıl vakit namazını
bırak dünya nazını
sonra kılardım diyenlerin
biz kıldık cenaze namazını
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Namaz kılınan, dua edilen, şükredilen, Kuran okunan, sürekli Allah’ın adının yüceltildiği evlerde apayrı bir sıcaklık ve huzur hâkim olur. Bunun dışında bir evde huzurun ve mutluluğun yakalanması mümkün değildir. Evlerinize girdiğinizde mutlaka eşinize, çocuklarınıza selam vererek, güler yüzle girin. Üzerinizde daima Allah’ın size bağışladıklarının farkında olmanın neşesi ve mutluluğu olsun. Eğer imanınız varsa tüm hazinelere kavuşmuşsunuz demektir. Sizde bunu her eve girdiğinizde ailenize, dostlarınıza hissettirin. Asla ama asla size bunca nimeti veren, eş ve çocuklar bağışlayan Rabbinizi unutmayın. Eğer kendisi unutursa bir gün gelip de Yaratıcısı tarafından unutulmayı göze alabilir mi insan?...

“…Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu…” (Tevbe Suresi, 67)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
nat2-1.jpg




"Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Namazı özürsüz kılmayan kimseye, Allahü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Bunlardan altısı dünyada,
üçü ölüm zamanında, üçü kabirde,
üçü kabirden kalkarkendir.


Dünyada çekeceği azaplar:

1- Namaz kılmayanın ömründe bereket olmaz.

2- Allahü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendine kalmaz.

3- Hiçbir iyiliğine sevap verilmez.

4- Duâları kabûl olmaz.

5- Onu kimse sevmez.

6- Müslümanların birbirlerine yaptıkları iyi duâlarının buna fâidesi olmaz.

Ölürken çekeceği azaplar:

1- Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2- Aç olarak ölür.

3- Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

Mezarda çekeceği acılar:

1- Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2- Kabri Cehennem ateşi ile doldurulur. Gece, gündüz onu yakar. Cehennem ateşi dünya ateşine benzemez.

3- Allahü teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir.
Dünya yılanlarına benzemez.
Hergün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.


Kıyâmette çekeceği azaplar:

1- Cehenneme sürükleyen azap melekleri
yanından ayrılmaz.

2- Allahü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3- Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.)
Namaz kılmayanın ömründe, bereket olmaz.
Ömründe, hayır ve menfaat görmez.
Ömrü çeşitli hastalıklarla, sıkıntılarla geçer.
Ma'nevî huzûru olmaz.
Sahip olduğu dünyalıklar onu rûhî sıkıntıdan kurtaramaz"



 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Namaz Kılmamanın Cezası Ve Namazı Kılmanın Önemi

Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem” buyurdu ki;
“İki farz namazı bir araya getirmek büyük günâhlardandır.”

Yani, bir namazı vaktinde kılmayıp, vaktinden sonra kılmak büyük günâhtır.

Bir hadîs-i şerîfte buyruldu ki,
“Bir namazı vakti çıktıktan sonra kılan kimseyi, Allahü teâlâ seksen hukbe Cehennem’de bırakacaktır.”

1 Hukbe = 80 Ahiret yılı
1 Ahiret günü = 1000 Dünya yılı

Yukarıda ki Hadis-i Şerif’ten anladıklarım doğruysa; 1 vakit namazı bile bile vaktinden sonra kılan veya hiç kılmayan için, 80 hukbe Cehennem azabı verilecektir. (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir). Eğer bu böyle ise günde 5 vakit namazını kılmayan için 400 hukbe Cehennem azabı verilecek demektir (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir).

1 vakit namazın cezası 80 hukbe;
1 hukbe = 80 Ahiret yılı
1 ahiret günü = 1000 dünya yılı

(1 Ahiret yılının kaç günden oluştuğunu bilmediğim için, 1 ahiret yılını dünyada ki gibi 365 gün olarak aldım.)

365 Ahiret günü X 1000 Dünya yılı = 365 000 Dünya yılı.
(yani 1 ahiret yılı 365 000 dünya yılına denktir.)

1 Hukbe 80 ahiret yılı ise;
365 000 dünya yılı X 80 Ahiret yılı = 29 200 000 Dünya yılı
(yani 1 hukbe 29 200 000 dünya yılına denktir.)

1 vakit namaz için 80 hukbe Cehennem azabı verileceğine göre;
80 X 29 200 000 = 2 336 000 000 yıl sadece bir vakit namaz için Cehennem’de kalınacak olan süredir.(dünya yılı)

Yani sadece bir vakit namaz ibadetimizi yapmadığımız takdirde 2 336 000 000yıl Cehennem’de azab çekeceğiz.(Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir)

5 vakit namazın cezası 80X5 = 400 hukbe;

1 hukbe = 29 200 000 dünya yılı ise

400 hukbe;

400 X 29 200 000 = 11 680 000 000yıl sadece bir günlük namaz ibadeti için Cehennem’de kalınacak olan süredir.(dünya yılı)

Yani bir günlük namaz ibadetimizi yapmadığımız takdire 11 680 000 000 yıl Cehennem’de azab çekeceğiz! (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir). Halbuki sizde bilirsiniz ki 5 vakit namaz için harcanan zamanı toplasak günde 1 saat bile etmez.

Peki 1 saat için 11 680 000 000 yıl Cehennem’de kalmaya değer mi?
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
44

......
....Çilesini çekmediğimiz şey bizim değildir.
Zor şartlarda namaz kılmanın çilesi varsa, Allah için çile çekmek en büyük saadet.
"Çeşitli sebeplerle namaz kılmıyoruz." diyorlar.
Onlara diyorum ki:
"Hiç değilse bazen, bir vakit namaz kılmak lazım. O namazla ne oluyor? Müslüman, Müslümanlığını ilan ediyor.
(Hekim oğlu İsmail yazısından alıntı bir paragram )


Van İçin İkindi Namazı Vakti...


Selam ve dua ile
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Allahü Ekber

Allahü Ekber
Allahü Ekber




hey sen bakmadan geçme bu yazana
işin var ise ertele uyma dünyaya
HAK hakkı bilene verecektir hakkı
sen almak istemez misin hakkını



Ezan sesi gibi var mı dünyada
Cümle alem ibadette huşu da
Sen sanır mısın böyle kalacak dünya
HAK bilir , zamanı gelmeden uy O'na(c.c.)


Sev namazı dile namazi kıl namazi
Kalb görür göz gibi merak etme sen
RABBİM (c.c.) bilir hak ile batılı ayıranı
Sen de ayır kardeş namaz ile şeytanı




haydi namaza
haydi namaza
haydi namaza



vakit İKİNDİ vakti........uyma şeytana
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
nat2-1.jpg




"Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Namazı özürsüz kılmayan kimseye, Allahü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Bunlardan altısı dünyada,
üçü ölüm zamanında, üçü kabirde,
üçü kabirden kalkarkendir.


Dünyada çekeceği azaplar:

1- Namaz kılmayanın ömründe bereket olmaz.

2- Allahü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendine kalmaz.

3- Hiçbir iyiliğine sevap verilmez.

4- Duâları kabûl olmaz.

5- Onu kimse sevmez.

6- Müslümanların birbirlerine yaptıkları iyi duâlarının buna fâidesi olmaz.

Ölürken çekeceği azaplar:

1- Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2- Aç olarak ölür.

3- Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

Mezarda çekeceği acılar:

1- Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2- Kabri Cehennem ateşi ile doldurulur. Gece, gündüz onu yakar. Cehennem ateşi dünya ateşine benzemez.

3- Allahü teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir.
Dünya yılanlarına benzemez.
Hergün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.


Kıyâmette çekeceği azaplar:

1- Cehenneme sürükleyen azap melekleri
yanından ayrılmaz.

2- Allahü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3- Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.)
Namaz kılmayanın ömründe, bereket olmaz.
Ömründe, hayır ve menfaat görmez.
Ömrü çeşitli hastalıklarla, sıkıntılarla geçer.
Ma'nevî huzûru olmaz.
Sahip olduğu dünyalıklar onu rûhî sıkıntıdan kurtaramaz"




ikindi namazı hadi namaza...
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
44

Vakit öğle...

Van için Öğle Namazı vakti.
Rabbimiz kabul eylesin amin.

Selam ve dua ile
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Namaz kılınan, dua edilen, şükredilen, Kuran okunan, sürekli Allah’ın adının yüceltildiği evlerde apayrı bir sıcaklık ve huzur hâkim olur. Bunun dışında bir evde huzurun ve mutluluğun yakalanması mümkün değildir. Evlerinize girdiğinizde mutlaka eşinize, çocuklarınıza selam vererek, güler yüzle girin. Üzerinizde daima Allah’ın size bağışladıklarının farkında olmanın neşesi ve mutluluğu olsun. Eğer imanınız varsa tüm hazinelere kavuşmuşsunuz demektir. Sizde bunu her eve girdiğinizde ailenize, dostlarınıza hissettirin. Asla ama asla size bunca nimeti veren, eş ve çocuklar bağışlayan Rabbinizi unutmayın. Eğer kendisi unutursa bir gün gelip de Yaratıcısı tarafından unutulmayı göze alabilir mi insan?...

“…Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu…” (Tevbe Suresi, 67)
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
Kıl beni ey namaz..

İnsan kıl beni..

Doğru kıl..

Duru kıl..

Diri kıl beni..

İnsan kıl bu bedeni..

Rükû rükû doğrult eğriliklerimi..




... Ankara için sabah namazı vakti ...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:

— Oğlum, namaz hiç bu vakte bırakılır mı?

Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.

Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Hep ‘ne oluyorsa?’ namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına onbeş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, “Yine geciktirdim namazı,” dedi kendi kendine....

Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazını edâ etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi.... “Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana.” dedi. Çok seviyordu onu... Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki, hicâbından renkten renge girerdi.

O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde... Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. “Ne kadar da yorulmuşum.” dedi. Daldı gitti öylece...

Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu.

Yüreği, yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.

Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. “Benim ismimi mi okudunuz?”, dedi, dudakları titreyerek....

Kalabalık birden yarılmış, bir yol oluşmuştu önünde... İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar.

Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.... “Şükürler olsun.” dedi, kendi kendine ve devam etti; “Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşturuyor, malını İslâm yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım.”

Kirpiklerinden aşağıya gözyaşları dökülürken, “Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” diyordu. Ama bir yandan da “O’nun için ne yapsam az, Cennet’i kazanmama yetmez.” diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi.

Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyor; sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.

Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kâğıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.

Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi Cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten donakalmıştı.

“Olamaaaaz.” diye bağırdı. Sağa-sola koşturdu. İnanamıyordu. “Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım.” diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehenneme doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?

Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.

“Hizmetlerim... Oruçlarım…Okuduğum Kur’ân‘lar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?” , diyordu...

Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler, sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.

Resûlullah, “Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler.” buyuruyordu. “Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu.

“Namazlarım... Namazlarım... Namazlarım.” diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı, Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.

Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birdenbire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu.

Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu. Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. “Siz de kimsiniz?” dedi.

İhtiyar gülümsedi:

“Ben senin namazlarınım.”

“Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum.” dedi... İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; başını salladı;

“Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?..”

Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt