Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müziği dine sokmak (2 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Müziği dine sokmak

Hızlı ve sinsi bir şekilde dinin içine müzik sokulmaya çalışılıyor. Çünkü dini bozmanın en kolay yollarından biri budur. Hıristiyanlığı aslından uzaklaştıran önemli unsurlardan biri de Kiliselere müziğin sokulmasıdır. İslamiyet’i de Hıristiyanlığın durumuna düşürmek için müziğe ağırlık verilmektedir. Bir gazete haberi şöyledir:
“Yedikule Zindanları, iftardan sonra zindan duvarlarını sarsacak kadar tempolu bir konsere tanıklık etti. Mustafa Özcan’ın Kur’an tilavetinden sonra Avusturya’dan gelen ve daha çok Türk Tasavvuf Musikisi icrasıyla tanınan Abdurrahman Toprak, soğuktan titreyen kalabalığı kendine eşlik ettirmeye çalışarak ilahi söyledi. Ardından bir zamanların ‘Yeşil Pop’çuları sahneye çıktı. Daha sonra heyecanla Yusuf İslam’ın geldiği müjdelendi. Hip Hop şarkılarıyla İslam çağrısı yapan, ramazan münasebetiyle özel olarak getirtilen Amerikalı müzik grubu Native Deen (Yerli Din) de sahnede yerini aldı. Her biri en fazla 20 yaşında üç tane çikolata renkli Afro-Amerikan, başlarındaki beyaz takkeler ile koşarak sahneye fırladı. Grubun üyeleri Joshua Salem, Naim Muhammed ve Abdülmelik Ahmed sahnede izleyici ile kurdukları diyalog açısından Yedikule Zindanlarındaki kalabalığı adeta kendinden geçirdi. En fazla ortaokul öğrencisi oldukları her hallerinden belli çocuklar, başlarına beyaz namaz takkelerini geçirmiş sahnenin hemen önünde ‘hip hop’ figürleriyle dans ettiler. Gece, Native Deen’in genç üyeleri ile öncüleri olan Yusuf İslam’ın birlikte söylediği sazlı sözlü ‘Taleal Bedru’ ile noktalandı...”

Ramazan aylarında yoğunlaştırılan bu faaliyetler projenin birinci aşamasıdır: Bu aşamada maksat, dinimizce haram olan müziği meşru hâle getirmek. Daha sonra da, müziği Hıristiyanlıkta olduğu gibi ibadetin bir parçası haline sokmak. Birinci aşamada hayli yol alındı.

Ramazanda pek çok otelin kapısında, “Canlı müzik eşliğinde iftar” afişlerini gördük. İşte İstanbul’da beş yıldızlı bir otelin ilanı: “Zengin bir mönünün sonunda Çeşmi bülbül Fasıl Grubu eşliğinde her akşam iftar...” Dört kız, ellerinde tambur, kanun ve ud eşliğinde, “Ben yanarım yane yane”, ”Sordum sarı çiçeğe...” ilahilerini seslendiriyorlar iftarda. Ardından saz eserleri... Akşama kadar Allah için oruç tutan, akşam genç kızların seslendirdiği Klasik Türk Müziği eşliğinde iftar ediyor.

Şapla şeker karıştı. Eskiden saflar ayrı ve netti. Kim ne yaptığını biliyordu. İçki içen meyhaneye, eğlenecek olan eğlence yerine, ibadet edecek olan da, camiye giderdi. Haram işleyen de günahını bildiği için üzülürdü. Yaptığını meşru görmediği için de küfre düşmezdi. Şimdi her şey birbirine karışmış durumda. İbadet mi yapıyor, eğleniyor mu belli değil. Bütün bunlar müziği ve haramları meşrulaştırmanın, haramı helali birbirine karıştırmanın yani “Dini sulandırma” projesinin bir parçasıdır.

Görünüşe bakıldığında bu davranışlar halkın cahilliğine veriliyorsa da, bu o kadar basit bir olay değildir. Müslümanlar bu hâle planlı bir şekilde, belli bir proje doğrultusunda getiriliyor. Bu projenin içeride ve dışarıda bayraktarlığını yapan pek çok kimse var. Rock Müziğin başını çeken Cat Stevens diğer ismi ile Yusuf İslam’ın takip ettiği çizgi hayli enteresan. Önce İslam âlimlerinin kitaplarından ve çevresindeki Müslüman kimselerden müziğin haram olduğunu öğrenip Müslüman olmasıyla beraber müziği de bırakıyor. Daha sonra birden fikir değiştiriyor. Bu değişikliği de kendince şöyle yorumluyor:
“Başlangıçta müzik konusunda şüphelerim oluşmuştu. Daha sonra Kur’ana ve hadislere baktım, müzik ile ilgili bir şey göremedim. İyi, faydalı şeyleri İslamiyet emrediyor. Müzik iyi ve faydalı olduğuna göre, haram olamaz diye yorumladım. Yeniden çalışmaya başladım...”

Binlerce İslam âlimi, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak müziğin haram olduğunu söylüyorlar; bu ise, göremedim, diyor. Demek ki bir yönlendirenler var. Kendisine, “Yedikule’de hip-hop grubu Native Deen ile birlikte sahneye çıktınız. Bu hip-hop tarzını nasıl buluyorsunuz?” diye soruyorlar, o da, “Native Deen, gençleri İslam’a ve Allah’a çağırıyor. Albümleri insanlık adına son derece olumlu mesajlar içeriyor. Bence gayet de başarılı bir hip-hop örneği ortaya çıkarıyorlar” diyor.

Yani dinimizin haram kıldığı müzik vasıtasıyla gençler İslam’a çağrılıyor. Böyle çağrılarla gelenlerin İslami anlayışının, yaşayışının ne olduğunu bilmek zor değildir. (Mehmet Oruç, Türkiye, 2005)

Müzik ve teganni .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

tevhit06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Müzik eşlğinde söylenen ilahileri ben seviyorum. müziksüz söylenen ilahilerden pek hoşlanmıyorum içinde gümbür gümbür müzik çalan ilahiler beni costuruyor.

Müzik aşığın aşkını fasıkın fıskını artırır. aşk deyince yanlış anlaşılmasın aşk ilahidir vuslatla çoğalır. Kadın erkek arasındaki isteklere aşk diyorlar o aşk değildir.istektir arzudur vuslatla biter.
 

ozlem_yagmur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Mar 2008
Mesajlar
197
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Bende müzikli ilahileri dinlerken ALLAH c.c dahada coşuyorum. tevhid arkadaşımızın dediği gibi kadın erkek arsındakı aşk değil.aşk ilahidir.TEVHİD ARKADAŞIMA KATILIYORUM.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz

Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
CEVAP
Asla doğru değildir. Bu sözü söyleyenin bir hoca olmaması gerekir. Veya bir yanlış anlama var. Cahilce bir söz olup, dinen çok yanlıştır. Çünkü müzik, haram ise, haram iyi niyetle de işlense helal olmaz. Mesela kuvvetlenmek için içki içilmez. İçki içen, namaz kılmaya kuvvet bulmak niyeti ile içiyorum dese bir kıymeti var mıdır? Bir fahişe de, niyetim sadece erkeklerin ihtiyacını gidermektir dese, iyi niyetle onlara yardım ediyorum dese, zina haram olmaz mı? Bildirilen hadis-i şerif mubahlar içindir.

Sual: Bir hoca, “Müzik, çalgı ne kadar müstehcen olursa olsun Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur” dedi. Haram olan şey mubah olabilir mi?
CEVAP
Çok yanlış bir kıyas. Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu ve açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü, anlamazlar. Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Karıya kıza bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse İslamiyet'e uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. (Kimya-i saadet)

“Çalgı insanı Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur” demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Müzik eşlğinde söylenen ilahileri ben seviyorum. müziksüz söylenen ilahilerden pek hoşlanmıyorum içinde gümbür gümbür müzik çalan ilahiler beni costuruyor.

Müzik aşığın aşkını fasıkın fıskını artırır. aşk deyince yanlış anlaşılmasın aşk ilahidir vuslatla çoğalır. Kadın erkek arasındaki isteklere aşk diyorlar o aşk değildir.istektir arzudur vuslatla biter.


Büyük İslam Alimin İmamı Gazalinin böyle sözleri de var : "müzik fasıkın fıskını aşıkın aşkını arttırır." Ayrıca Hz. Mevlananın (ks) Ney hakkında söylediklerini biliyorsunuz.
Gerçektende fasığın dinlediği vesvesedir, müzik olsun olmasın farketmez..

şehevi duyguları tatmin eden müzikler haramdır.

Allahı hatırlatan ,insanın derununu coşturan , zikre vesile olanların haram olması m ü m k ü n değildir !

Gerçekten haram olanlara dikkat edelim...
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
İmam-ı Gazali hazretleri ve musiki

İmam-ı Gazali hazretleri ve musiki

نعىمة;687212' Alıntı:
Büyük İslam Alimin İmamı Gazalinin böyle sözleri de var : "müzik fasıkın fıskını aşıkın aşkını arttırır." Ayrıca Hz. Mevlananın (ks) Ney hakkında söylediklerini biliyorsunuz.
Gerçektende fasığın dinlediği vesvesedir, müzik olsun olmasın farketmez..

şehevi duyguları tatmin eden müzikler haramdır.

Allahı hatırlatan ,insanın derununu coşturan , zikre vesile olanların haram olması m ü m k ü n değildir !

Gerçekten haram olanlara dikkat edelim...[/COLOR][/SIZE][/B][/SIZE]



Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama, İmam-ı Gazali hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de çalgı haramdır.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:
Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gafillerin sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:

Gıybet, veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s.580)

İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)

Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı, çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre – Kıyamet ve Ahiret, s.36)

Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)

Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa, yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (K. Saadet s.207)

Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s.231)

Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/218)

Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması caizdir. (İhya 2/802)

Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri, namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya 2/815)

Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleri dinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (K. Saadet s. 321) [Bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevi hazretleri buyuruyor ki:
(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak, boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram olduğunu bildirmişlerdir.]
İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu harekete geçirir. (İhya 2/675)

Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan, yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s.325)

Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s.329)

Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rast gele çalsa da, ustalıkla çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s.326)

Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah olur. (K. Saadet s.322)

Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K. Saadet s.322) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi nağmeli sesleri de haram değildir.]

Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K.Saadet s.323)

Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/695)

Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/827)

Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek üzülmek, ağlamak sevaptır. Ancak Allahü teâlânın kaza ve kaderini beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s.324)

Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet s.323-324)

Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir. (İhya 2/690)

Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet s.324)

Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s.324)

Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da haramdır. (K. Saadet s.326)

Çalgı âletleri üçe ayrılır:
1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.
2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.
3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l Kulub - Kalblerin Keşfi)

Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak değildir. (İhya 2/685)

İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib gibileridir. (İhya 2/701)

Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/686)

Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s.333) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]

Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya 2/823)

Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye başladılar. [Buhari’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet olmaz. (K. Saadet s.333)

İmam-ı Gazali hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:

1- İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları çalmak ve dinlemek haramdır.

2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.

3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.

4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek caiz değildir.

5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir. Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz değildir.

6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullahı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.

7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır. Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere yasaktır.

Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam alimlerinin çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.

Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) denmiyor. Resulüne de uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullaha uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)

Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]

(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]

(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:

Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik olduğu bildirilmiştir.

İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.

İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Böyle âyetler olmasa bile Resulullahın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde bildiriliyor.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır. (1/152)


İmam-ı Gazali hazretleri ve musiki .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Hayır, Ayrıca İmanda artar ve Eksilir Ehli Sünnet Alimlerine Göre ,hadislere göre bu sitede ise aksi yazıyor..

Herşey doğru tercüme edilmiştir...ben arabçasını de okudum

Allahın zikrine vesile olanın haram olması mümkün değildir ! Allahı zikir haram değildir farzdır !
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Kuranı çalgı ile okumak haramdır
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
şehevi duyguları tahrik eden müziklerde haramdır
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41



1. Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun inleyişi ayrılık hikâyesidir.
2. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın herkes etkilenmekte ve inlemektedir.
3. Kavuşma derdini açıklayabilmek için ayrılık açılarıyla parça parça olmuş bir kalp isterim.
4. Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.
5. Ben her yerde, her mecliste inledim durdum. Kötülerle de iyilerle de düşüp kalktım.
6. Herkes kendi anlayışına göre benim dostum oldu. İçimdeki sırları araştırmadı.
7. Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kabiliyet yoktur.
8. Beden ruhtan, ruh bedenden gizli değildir. Lakin herkesin ruhu görmesine izin yoktur.
9. Şu ney’in sesi ateştir, hava değildir. Her kimde bu ateş yoksa, o kimse yok olsun.
10. Neydeki ateş ile ilahî şaraptaki kabarış, hep aşk eseridir.
11. Ney yârinden ayrılmıs olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri bizim nurani ve zulmani perdelerimizi, yani kavuşmaya engel olan perdelerimizi yırtmıştır.
12. Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem hoş sesli, hem çekici bir şeyi kim görmüştür?
13. Ney kanlı bir yoldan bahseder, Mecnunane aşkları hikâye eder.
14. Dile kulaktan başka müşteri olmadığı gibi, maneviyatı idrak etmeye de Allah yolunda kendinden geçenden başka alıcı yoktur.
15. Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrumiyetten ve ayrılıktan hasıl olan ateşlerle arkadaş oldu. Yani ateşlerle yanmalarla geçti.

Mesnevi, Hz. Mevlana (ks)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
نعىمة;687216' Alıntı:
Kuranı çalgı ile okumak haramdır

Kuranı Kerim okumak zikir değilmi. Neden haram olsunki sizin mantığınıza göre. Allahı hatırlatıyor işte...!!!
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Yorum yapmamanızı tavsiye ederim. Bu sebebden cevab vermek istemiyorum. Yazdıklarınız kendi mantığınıza dayanıyor. Bir ehli sünnet aliminden nakil yapamıyorsunuz. Çünkü elinizde delil yok.

İstediğiniz gibi inanmakta serbessiniz elbette. Sade nasibi olan arkadaşları uyarmak istedim.Elbette kimseye inandırmak gibi bir gayemiz yok.

İslamiyyet nakil dinidir, selim olan akla uygundur.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Yorum yapmamanızı tavsiye ederim. Bu sebebden cevab vermek istemiyorum. Yazdıklarınız kendi mantığınıza dayanıyor. Bir ehli sünnet aliminden nakil yapamıyorsunuz. Çünkü elinizde delil yok.

İstediğiniz gibi inanmakta serbessiniz elbette. Sade nasibi olan arkadaşları uyarmak istedim.Elbette kimseye inandırmak gibi bir gayemiz yok.

İslamiyyet nakil dinidir, selim olan akla uygundur.

birincisi kendi görüşüm değil bu, kendi görüşlerimi yazmamaya çalışıyorum

İkincisi Hz. Mevlana (ks) , büyük bir Velinin sözlerini yazdım

Ne İmam Gazalinin nede Abdülkadir Geylaninin (ks) Kitablarında sokuşturluma yoktur. bu iddialar uydurmadır.
sokuşturulma günümüz kafalarında vardır !


Büyük İslam Alimin İmamı Gazalinin böyle sözleri de var : "müzik fasıkın fıskını aşıkın aşkını arttırır."




1. Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun inleyişi ayrılık hikâyesidir.
2. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın herkes etkilenmekte ve inlemektedir.
3. Kavuşma derdini açıklayabilmek için ayrılık açılarıyla parça parça olmuş bir kalp isterim.
4. Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.
5. Ben her yerde, her mecliste inledim durdum. Kötülerle de iyilerle de düşüp kalktım.
6. Herkes kendi anlayışına göre benim dostum oldu. İçimdeki sırları araştırmadı.
7. Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kabiliyet yoktur.
8. Beden ruhtan, ruh bedenden gizli değildir. Lakin herkesin ruhu görmesine izin yoktur.
9. Şu ney’in sesi ateştir, hava değildir. Her kimde bu ateş yoksa, o kimse yok olsun.
10. Neydeki ateş ile ilahî şaraptaki kabarış, hep aşk eseridir.
11. Ney yârinden ayrılmıs olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri bizim nurani ve zulmani perdelerimizi, yani kavuşmaya engel olan perdelerimizi yırtmıştır.
12. Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem hoş sesli, hem çekici bir şeyi kim görmüştür?
13. Ney kanlı bir yoldan bahseder, Mecnunane aşkları hikâye eder.
14. Dile kulaktan başka müşteri olmadığı gibi, maneviyatı idrak etmeye de Allah yolunda kendinden geçenden başka alıcı yoktur.
15. Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrumiyetten ve ayrılıktan hasıl olan ateşlerle arkadaş oldu. Yani ateşlerle yanmalarla geçti.

Mesnevi, Hz. Mevlana (ks)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
نعىمة;687218' Alıntı:



1. Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun inleyişi ayrılık hikâyesidir.
2. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın herkes etkilenmekte ve inlemektedir.
3. Kavuşma derdini açıklayabilmek için ayrılık açılarıyla parça parça olmuş bir kalp isterim.
4. Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.
5. Ben her yerde, her mecliste inledim durdum. Kötülerle de iyilerle de düşüp kalktım.
6. Herkes kendi anlayışına göre benim dostum oldu. İçimdeki sırları araştırmadı.
7. Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kabiliyet yoktur.
8. Beden ruhtan, ruh bedenden gizli değildir. Lakin herkesin ruhu görmesine izin yoktur.
9. Şu ney’in sesi ateştir, hava değildir. Her kimde bu ateş yoksa, o kimse yok olsun.
10. Neydeki ateş ile ilahî şaraptaki kabarış, hep aşk eseridir.
11. Ney yârinden ayrılmıs olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri bizim nurani ve zulmani perdelerimizi, yani kavuşmaya engel olan perdelerimizi yırtmıştır.
12. Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem hoş sesli, hem çekici bir şeyi kim görmüştür?
13. Ney kanlı bir yoldan bahseder, Mecnunane aşkları hikâye eder.
14. Dile kulaktan başka müşteri olmadığı gibi, maneviyatı idrak etmeye de Allah yolunda kendinden geçenden başka alıcı yoktur.
15. Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrumiyetten ve ayrılıktan hasıl olan ateşlerle arkadaş oldu. Yani ateşlerle yanmalarla geçti.

Mesnevi, Hz. Mevlana (ks)

Halbuki ;

Sual: Mesnevi’de, (Dinle neyden…) deniyor. Buradaki ney’den maksat çalgı mıdır, yoksa bir benzetme mi yapılmıştır?
CEVAP
Ney çalgıdır; fakat buradaki ney çalgı değildir. Çalgının her çeşidi haramdır. Mevlana Cami hazretleri buyuruyor ki:

Mesnevinin birinci beytinde, (Dinle neyden, nasıl anlatıyor, ayrılıklardan şikayet ediyor) deniyor. Burada neyden maksat, İslam dininde yetişen kâmil, yüksek insan demektir. Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuştur. Zihinleri her an, Allahü teâlânın rızasını aramaktadır. Ney, Farsça’da, yok demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu çalan kimseden hasıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp, kendilerinden, Allahü teâlânın ahlakı, sıfatları ve kemalatı zahir olmaktadır. Neyin üçüncü manası, kamış, kalem demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de, hep Allahü teâlânın ilhamı iledir. (Mesnevi şerhi)

Çeşitli sual ve cevaplar .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Halbuki ;

Sual: Mesnevi’de, (Dinle neyden…) deniyor. Buradaki ney’den maksat çalgı mıdır, yoksa bir benzetme mi yapılmıştır?
CEVAP
Ney çalgıdır; fakat buradaki ney çalgı değildir. Çalgının her çeşidi haramdır. Mevlana Cami hazretleri buyuruyor ki:

Mesnevinin birinci beytinde, (Dinle neyden, nasıl anlatıyor, ayrılıklardan şikayet ediyor) deniyor. Burada neyden maksat, İslam dininde yetişen kâmil, yüksek insan demektir. Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuştur. Zihinleri her an, Allahü teâlânın rızasını aramaktadır. Ney, Farsça’da, yok demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu çalan kimseden hasıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp, kendilerinden, Allahü teâlânın ahlakı, sıfatları ve kemalatı zahir olmaktadır. Neyin üçüncü manası, kamış, kalem demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de, hep Allahü teâlânın ilhamı iledir. (Mesnevi şerhi)

Çeşitli sual ve cevaplar .:.: www.dinimizislam.com :.:.

selamün aleyküm,
değerli Huyela kardeş;

harama benzetme mi olur ? zaten " Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle" diyor...

ama tabi benzetme de var, neyin sesi hasret sesidir diyor, bunu anlamak için dinlemek lazım yoksa nerden bilesin...?

ayrıca daha sonrada :

Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kabiliyet yoktur.


bu düz anlayışı bırakın lütfen , Peygamberimizin (sav) yasakladığı zina ve şehvettir . bunları tahrik eden herşeyden sakınmalıdır. müziksiz olsa bile söylenen şarkılar bu duyguları tahrik ediyorsa onlarda haramdır .

bunlar neyde mi var yoksa insanda mı ?

İmamı Gazali bu yüzden müsiki aşıkın aşkını fasıkın de fıskını arttırır demiştir.

Peygamberimiz (sav) Medineye gelirken Medine halkı def çalarak "Tala'a l bedru" söylemişlerdi..


Her aşırılık yasaktır. İfrata ve tefrite kaçmak yoktur.

Günümüz fitnesi hakkında ne düşünüyorsunuz, Hz. Muhammedi (sav) kelimeyi şehadetten çıkardıkları hakkında ?

Çünkü bu öyle bir fitnedir ki İslamı kökten yok ediyo..
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
نعىمة;687787' Alıntı:
selamün aleyküm,
değerli Huyela kardeş;

harama benzetme mi olur ? zaten " Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle" diyor...

ama tabi benzetme de var, neyin sesi hasret sesidir diyor, bunu anlamak için dinlemek lazım yoksa nerden bilesin...?

ayrıca daha sonrada :

Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kabiliyet yoktur.


bu düz anlayışı bırakın lütfen , Peygamberimizin (sav) yasakladığı zina ve şehvettir . bunları tahrik eden herşeyden sakınmalıdır. müziksiz olsa bile söylenen şarkılar bu duyguları tahrik ediyorsa onlarda haramdır .

bunlar neyde mi var yoksa insanda mı ?

İmamı Gazali bu yüzden müsiki aşıkın aşkını fasıkın de fıskını arttırır demiştir.

Peygamberimiz (sav) Medineye gelirken Medine halkı def çalarak "Tala'a l bedru" söylemişlerdi..


Her aşırılık yasaktır. İfrata ve tefrite kaçmak yoktur.

Günümüz fitnesi hakkında ne düşünüyorsunuz, Hz. Muhammedi (sav) kelimeyi şehadetten çıkardıkları hakkında ?

Çünkü bu öyle bir fitnedir ki İslamı kökten yok ediyo..

ve aleyküm selam.

İmamı Gazali bu yüzden müsiki aşıkın aşkını fasıkın de fıskını arttırır demiştir.

diyorsunuz... bu söz yanlış anlaşılıyor. yani sima ifadesi geçiyor. sima ise çalgısız insan sesidir. yani sima kelimesi müzik diye yanlış anlaşıldığından mubah olan müzik varmış gibi anlaşılıyor.

yoksa çalgının her çeşidinin yasak olduğunu imam-ı gazali haazretleri yine kendisi bildiriyor. müzik başka sima ( yani çalgısız insan sesi ) başkadır.

Hepsi bir kenara düşünün 50-100 sene öncesine kadar çalgılı ilahimi vardı. Eshabı kiram tabi-in tebe-i tabi in ve bütün tasavvuf büyükleri çalgı çalarak ilahimi söylemişler.

Medineye teşriflerinde "aleyhisselatü vesselam" "Tala'a l bedru" okunmasına gelince...
o zaman içkinin haram olduğunu belirten ayeti kerime bile gelmemişti . Yani ahkam ayetleri yeni yeni inmeye başlayacak. Dolayısıyla çalgı aletlerini yasaklayan ayeti kerimelerde gelmemişti.
Bu konular böyle forumda ayak üstü konuşulacak şeyler değil. Huccet senet getirmek gerekir. Bu sebebden diyorum ya amacım tartışmak değil katiyyen .Allahü teala muhafaza eylesin. Sadece ilgilenen araştırmak isteyen arkadaşlarımı uyarmak istedim. Yazıları aldığım siteler ve kitablarda kaynak olarak belirtilmiş. Arzu eden arkadaşlarımız oradanda araştırabilirler.

Günümüzün fitnesi hakkında ne düşünüyorsunuz demişsiniz. Estağfirullah , Allahü teala nın dini hakkında benim gibi cahillerin ne düşündüğünün ne kıymeti olur.

Ehli sünnet alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecmain" ittifak halinde buyuruyorlarki;
Peygamberimiz Muhammed "aleyhisselamın" peygamberliğini kabul etmeyen kafirdir. O hal üzere tevbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemde kalır.

Dua eder dua beklerim.

Peygamberlere iman .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
ve aleyküm selam.

İmamı Gazali bu yüzden müsiki aşıkın aşkını fasıkın de fıskını arttırır demiştir.

diyorsunuz... bu söz yanlış anlaşılıyor. yani sima ifadesi geçiyor. sima ise çalgısız insan sesidir. yani sima kelimesi müzik diye yanlış anlaşıldığından mubah olan müzik varmış gibi anlaşılıyor.

yoksa çalgının her çeşidinin yasak olduğunu imam-ı gazali haazretleri yine kendisi bildiriyor. müzik başka sima ( yani çalgısız insan sesi ) başkadır.

Hepsi bir kenara düşünün 50-100 sene öncesine kadar çalgılı ilahimi vardı. Eshabı kiram tabi-in tebe-i tabi in ve bütün tasavvuf büyükleri çalgı çalarak ilahimi söylemişler.

Medineye teşriflerinde "aleyhisselatü vesselam" "Tala'a l bedru" okunmasına gelince...
o zaman içkinin haram olduğunu belirten ayeti kerime bile gelmemişti . Yani ahkam ayetleri yeni yeni inmeye başlayacak. Dolayısıyla çalgı aletlerini yasaklayan ayeti kerimelerde gelmemişti.
Bu konular böyle forumda ayak üstü konuşulacak şeyler değil. Huccet senet getirmek gerekir. Bu sebebden diyorum ya amacım tartışmak değil katiyyen .Allahü teala muhafaza eylesin. Sadece ilgilenen araştırmak isteyen arkadaşlarımı uyarmak istedim. Yazıları aldığım siteler ve kitablarda kaynak olarak belirtilmiş. Arzu eden arkadaşlarımız oradanda araştırabilirler.

Günümüzün fitnesi hakkında ne düşünüyorsunuz demişsiniz. Estağfirullah , Allahü teala nın dini hakkında benim gibi cahillerin ne düşündüğünün ne kıymeti olur.

Ehli sünnet alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecmain" ittifak halinde buyuruyorlarki;
Peygamberimiz Muhammed "aleyhisselamın" peygamberliğini kabul etmeyen kafirdir. O hal üzere tevbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemde kalır.

Dua eder dua beklerim.

Peygamberlere iman .:.: www.dinimizislam.com :.:.

yukarda belirttiğim sebeblerden dolayı müzik konusunda fikirlerimiz ayrılıyor.

"Peygamberimiz Muhammed "aleyhisselamın" peygamberliğini kabul etmeyen kafirdir. O hal üzere tevbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemde kalır."

Bu sözler için çok teşekkür ederim kardeşim Allah razı olsun diyorum

Allaha emanet olun
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Cenabı Hak cümlemizden razı olsun . Ama benim fikrim değil o haşa. Olurmu öyle şey.Nakletmekten başka nasibim yok.

Sizde Allahü tealaya emanet olunuz.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Birde buna bakın isterseniz. Gönlüm el vermedi yazmadan duramadım.


İmam- Rabbani Hazretleri 1. cild 266. mektubun sonunda buyuruyorki ;

Bu fakîre göre islâmiyyetin izn vermediği şeylerin, hâsıl edeceği bütün hâller, zevkler, hep istidrâcdır. Zîrâ, kâfirlerde ve fâsıklarda da böyle hâller hâsıl olmakda ve bu kâinât aynasında, onlar da, tevhîd, keşf gibi şeyler öğrenmekde, içlerine doğmakdadır. Eski Yunân felesoflarından ve Hindistândaki cûkiyye [Berehmen dînindeki dervîş] ve Berehmen papaslarında da, bu hâller görülmekdedir. Hâllerin doğru olmasına alâmet, islâmiyyete uygun olmaları ve harâm şeylerden hâsıl olmamalarıdır. Simâ [mûsikî] ve raks [dans], lehv ve la’bdır, ya’nî oyundur. Lokmân sûresi altıncı âyetinde, (Lehv-el-hadîs) tegannî ile okumağı yasak etmek için indi. Abdüllah ibni Abbâsın “radıyallahü anhümâ” talebesinden olan, imâm-ı Mücâhid, Tâbi’înin büyüklerindendir. Bu âyet-i kerîmenin, tegannîyi yasak etdiğini bildirdi. (Medârik tefsîri)nde, [ve büyük âlim Senâullah-i Pânî Pûtî hazretlerinin on cild olan (Tefsîr-i Mazharî)sinde], (Lehv-el-hadîs) musikî demekdir diyor. Abdüllah ibni Abbâs ve Abdüllah ibni Mes’ûd “radıyallahü anhüm”, bu âyet-i kerîmenin, tegannîyi yasak etdiğine yemîn etmişdir. İmâm-ı Mücâhid, Furkan sûresi, yetmişikinci âyetinin meâl-i şerîfinin, (Günâhları afv ve magfiret edilecek olanlardan biri, tegannî, şarkı okunan yerlerde bulunmıyanlardır) olduğunu bildirdi. İ’tikâdda mezhebimizin imâmı olan, Ebû Mensûr-i Mâ-Türîdînin, (Zemânımızdaki, tegannî ile okuyan hâfızların, nağmelerini işiterek, Kur’ân-ı kerîmi ne güzel okudun diyen kimse, kâfir olur. Karısı boş olur. O zemâna kadar, yapdığı ibâdetlerinin sevâbı gider) dediğini, kitâblar yazmakdadır. Ebû Nasr-ı Debbûsî buyuruyor ki, kâdî Zahîreddîn-i Hârezmî buyurdu ki, (Bir şarkıcıdan veyâ başka bir yerden tegannî dinliyen veyâ başka, herhangi bir harâm işi gören kimse, harâm olduğuna inanarak veyâ inanmıyarak, bunlara, ne güzel dese, o anda îmânı gider. Çünki Allahü teâlânın emrine ehemmiyyet vermemiş olur. İslâmiyyete kıymet vermiyen kimsenin, kâfir olacağını, bütün müctehidler, sözbirliği ile bildirmişdir. Böyle kimselerin ibâdetleri kabûl olunmaz. Önce kazanmış olduğu sevâblar yok edilir. Böyle felâketden Allahü teâlâya sığınırız!).

Mûsikînin harâm olduğunu bildiren, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ve fıkh âlimlerinin yazıları o kadar çokdur ki, saymak güçdür. Tegannînin câiz olduğunu gösteren, mensûh bir hadîs veyâ bir fetvâ görülürse, ehemmiyyet vermemelidir. Çünki hiçbir âlim, hiçbir zemânda, tegannînin mubâh olduğuna fetvâ vermemiş, raks [dans] etmeğe izn verilmemişdir. İmâm-ı Zıyâeddîn-i Şâmî “rahmetullahi aleyh”, (Mültekıt) adındaki kitâbında böyle bildirmekdedir.

Tesavvufcuların birşeyi yapıp yapmaması, halâl veyâ harâm olmasını göstermez. Onlara bakılmaz. Yapdıklarına da birşey demeyiz. Ma’zûr görürüz. Onların hâlini, Allahü teâlâ bilir ve bildiği gibi karşılar. Birşeyin halâl veyâ harâm olduğunu anlamak için, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin, imâm-ı Ebû Yûsüf Ensârînin ve imâm-ı Muhammed Şeybânînin sözlerine bakılır. Ebû Bekr-i Şiblî ve Ebül-Hüseyn-i Nûrî ve Cüneyd-i Bağdâdî “rahmetullahi aleyhim” gibi, tesavvuf büyüklerinin yapıp yapmadıklarına bakılmaz. [Fekat, bunların islâmiyyetden verdikleri haberler çok doğrudur. Bildirdiklerinin hepsine inanmak ve uymak lâzımdır.] İslâmiyyetden ve tarîkatden haberi olmıyan, ham sofular, pîrimiz böyle yapdı diye, behâne ederek, hayhuy etmeği, tegannî ve dans etmeği, din ve ibâdet hâline sokmuşlar. Bunlarla sevâb kazanıyoruz sanmışlar. En’âm sûresinin yetmişinci ve A’râf sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim “sallallahü aleyhi ve sellem”! Dinlerini, ibâdetlerini, [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurulmuşdur.

Yukarıda bildirilenlerden anlaşılıyor ki, harâm olduğu kat’î olan işleri, beğenen kâfir olur. Müslimân değildir, mürted olmuşdur. [Hâlbuki harâmları, tatlı gelse dahî, çirkin bilerek, üzülerek yapanlar kâfir olmaz.] O hâlde, düşünmeli ki, harâmlara kıymet verenlerin ve bunları ibâdet bilenlerin hâli ne oluyor? Cenâb-ı Hakka sonsuz hamd ve şükr olsun ki, bizi yetişdiren büyüklerimiz, bu pisliğe bulaşmadı. Kendilerine uyarak, bu şenî’ şeyleri yapmakdan bizleri kurtardılar. İşitdiğime göre, büyük üstâdımın kıymetli oğulları, tegannîye tutulmuş. Cum’a geceleri toplanıp, ilâhîler, kasîdeler okumağı âdet edinmiş. Orada bulunan tanıdıklarımızın çoğu da, bunlara uyup, geliyormuş. Bunu duyunca çok, hem de pekçok hayret etdim. Başkalarının talebesi, kendi üstâdlarının yapdığını behâne ederek, onlar da yapıyor. İslâmiyyetin yasak etdiğini, pîrlerinin yapması ile örtbas ediyorlar. Hakları olmamakla berâber, kendilerine pîrlerini siper ediyorlar. Hâlbuki, bizim arkadaşlarımız, bu kabâhatlerine acabâ neyi behâne edebilecekler? Hem islâmiyyet harâm etmiş, hem de büyüklerimiz kaçınmışdır. Bu işi, islâmiyyet de, tesavvuf da beğenmiyor. İslâmiyyet men’ etmeseydi bile, yalnız büyüklerimizin yolunda bulunmıyan şeyleri yapmak, ne kadar çok şenî’ olurdu? Ayrıca, islâmiyyet de harâm etdiğinden, şenâ’atin büyüklüğünü düşünmelidir. Hepinize selâm ederim.

[İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleri, üçüncü cildin yetmişikinci mektûbunda, hâce Hüsâmeddîn Ahmede buyuruyor ki:

(Kur’ân-ı kerîmi, kasîdeleri ve mevlidi güzel sesle okumak câizdir. Harâm olan, nağme yapmak, ya’nî sesi mûsikî perdelerine uydurmakdır ki, harfler değişmekde, ma’nâ bozulmakdadır. Bunları, nağme yapmadan ve Allah rızâsı için okumak şartı ile, güzel sesle okumak câizdir. Fekat, dinlerini kayırmıyanlar, bu şartları gözetmiyeceklerinden, buna da müsâ’ade etmemek, bu fakîre dahâ uygun geliyor). Kadın, erkek, bir arada olmamak da lâzımdır].


http://kitap.hakikatkitabevi.com/cgi-bin/cgi.exe/mjdmktb/query=*/doc/{@2309}?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt