Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muhtazafın düşündükleri! (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Yaşamak!
Selamün aleyküm kardeşlerim.. Önce tatile giden kardeşlerime hayırlı tatiller sağlık ve sıhhat içinde dinlenir gelirsiniz diyorum. Ve Yazıma yeni bir konu ile başlıyorum. Üç aylara girdik demeden aylar süratle bitmeye devam ederken giden kaybı anlamaktır, yaşamak. Günlerin ve zamanın biteceğini anlıyarak zamanı değerlendirmektir, yaşamak. Ömürün insana verilen mühdet olduğunu anlayarak, tefekkür etmektir, yaşamak. Bu geçen zamanı teraziden geçirdim, mi kardamı, yım zarardamı demektir, yaşamak. İşte bu muhasebeyi dosdoğru yapabilmektir, yaşamak. Bu muhasebeyi yapabilme erdemliğini kabul edebilmektir, yaşamak. Bu mübarek ayları değerlendirerek, niçin sorusunu sorabilmektir, yaşamak. Bütün olumsuzluklarımıza rağmen Rahmanın kulu olduğumuzu idrak edebilmektir, yaşamak. Ve günahlarımıza tövbe ederek O‘ na sığınmaktır, yaşamak. Yanındaki ve uzaklardaki kanadı kırık insanlara kol kanat germektir, yaşamak. Bir meclise veya evine girdiğinde selam vererek onlara güven vermektir, yaşamak. Miras konusunda ve yaşamında adil olmaktır, yaşamak. Yaradana samimi ve içten göz yaşları dökerek tövbe etmektir, yaşamak. O‘ nun kitabından yaşama reçetesini alarak emrine uygun hayatı sürdürmektir, yaşamak. O‘ nun resulünü kendimize örnek alarak ahirete hazırlanmaktır, yaşamaktır. Dini kendimize göre değil kendimiz dinin emrettiği gibi olmaktır, yaşamak. Bütün bu güzellikleri yaparken birileri ne der dememektir, yaşamak. Vefa, güven, sevgi, merhamet, saygı, ahlak, huzur, sınır vesair nerede dedirtmemektir, yaşamak. Yaşamak ise RAB’bin verdiği mühdet ve kulun verdiği imtihanın adıdır.
M.S.A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Hatıralarımda saklı olan ve kaygısız gençlere.....
Zamanın birinde Wetzlar gençliği olarak bir piyes hazırladık. O zamanlar gençler aktif ama ihtiyarlar tutucu. Gençleri kötü yerlere gitmesinler diye camiye getirmenin yollarını arıyoruz. İhtiyarlar ve orta yaşlılar yok namaz kılmayanlar camiye gelmesin. Biz istiyoruzki biraz esnek davranılsın, daha bir çoğu cami nedir bilmiyor. 12 eylül ortamında Türkiyede okula gitmiş. Bir çoğu okullarını bırakıp kaçmış terör belasından kurtulmak için. Almanyada değişik bir ortama girmiş. Hem Almanya’ya uyum sağlasın hem de cemiyet disiplinine alışsınlar istiyoruz. Ama canları sağ olasıca büyüklerimiz yok olmaz, taviz yok diyorlar. Sonra izin zamanı geldi herkes izine gitti geldi. Gençlerle bir yerde buluştuk ve hadi camiye gidelim gençlik merkezinde meseleleri konuşalım dedik. Camiye gittikki odayı açmışlar gençliği yeni yönetime devretmişler. Bir 12 eylülde bize yapmışlar tabi şok geçirdik ama yılmadık. O zamanlar Dillenburg camisi açıktı. Wetzlar camiinde görev yapmış bir abimiz vardı İbrahim hoca. Sol fikirli olsun sağ fikirli olsun bütün gençleri camiye toplamıştı. Ne kadar olumsuz sorular sorulsa sorulsun cevabı hazırdı. Bu abimizide wetzlar camiinden ihrac ettiler. Tabii Dillenburg camii sahip çıktı. Hafta sonları arabalara biniyor İbrahim hocanın sohbetine katılıyorduk. İbrahim hoca o günkü gündeme göre bir piyes hazırladı ve azimli bir çalışma ile piyesi hazırladık. Başrollerdede Karamanlı, Nevşehirli,Tarsuslu, Sivaslı, Burdurlu, Erzincanlı, Tuncelili, Mersinli, Konyalı, Nigdeli, Hataylı, Kırşehirli, Aksaraylı daha bilemediğim yerlerden gençler vardı. 50 kişiye yakın genç. Piyes hazırlandı ya Wetzlar önce bizde sahne alacak Dillenburg hayır biz yetiştirdik bizde sahne alacak. Bu kavgaların arasında hem bizim insanlarımız eridi gitti, hemde piyes. Sonra yılmadık davamızın adamı olduğumuzu ispat etmek için uğraştık ve hala camiimizin çakıl taşıyız. Gidenler kaybolup gitti mücadelede edenler toplumun sayğın kişileri oldu. ALLAH c.c. hiçbirimizin ayağını cemaatten camiden cemiyetten kaydırmasın. Yoksa ne ismin kalır nede sanın. Bugünlere gelinceye kadar ne zorluklar çekildi. Şimdi bütün imkanlar var sen sadece sana miras bırakılan camilere sahip çıkacaksın. Camilerin bize ihtiyacı yok. Bizim camilere ihtiyacımız var. Gençliğinizin verdiği heyecanı camilerde insanlara yardım edilen yerlerde harcayın. Bulunduğunuz toplumda faydalı kişiler olunki sayğı duyasınız. Gençler çok iyi düşünmeli onlar bizlerin geleceği fakat onların geleceği onların çocukları. Hatıralarımdaki bu sayfayı sizlere aktarayım istedim. Faydalı olmuşsam ne mutlu bana. ALLAH c.c. bizlere aklıselim versin feraset versin bütün doğrular süzülüp elimizden tutup bizleri alıp götürsün. Burada yazıma son verirken Geçmiş kandillerinizin geçmiş ve gelecek cumalarınızın ve bayramlarınızın hayırlara vesile olmasını Herşeyin sahibi olan yüce RAB’bimden dilerim. ALLAH’a emanet olun. Selam ve dua ile. M.S.A.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Yaşamak!
Selamün aleyküm kardeşlerim.. Önce tatile giden kardeşlerime hayırlı tatiller sağlık ve sıhhat içinde dinlenir gelirsiniz diyorum. Ve Yazıma yeni bir konu ile başlıyorum. Üç aylara girdik demeden aylar süratle bitmeye devam ederken giden kaybı anlamaktır, yaşamak. Günlerin ve zamanın biteceğini anlıyarak zamanı değerlendirmektir, yaşamak. Ömürün insana verilen mühdet olduğunu anlayarak, tefekkür etmektir, yaşamak. Bu geçen zamanı teraziden geçirdim, mi kardamı, yım zarardamı demektir, yaşamak. İşte bu muhasebeyi dosdoğru yapabilmektir, yaşamak. Bu muhasebeyi yapabilme erdemliğini kabul edebilmektir, yaşamak. Bu mübarek ayları değerlendirerek, niçin sorusunu sorabilmektir, yaşamak. Bütün olumsuzluklarımıza rağmen Rahmanın kulu olduğumuzu idrak edebilmektir, yaşamak. Ve günahlarımıza tövbe ederek O‘ na sığınmaktır, yaşamak. Yanındaki ve uzaklardaki kanadı kırık insanlara kol kanat germektir, yaşamak. Bir meclise veya evine girdiğinde selam vererek onlara güven vermektir, yaşamak. Miras konusunda ve yaşamında adil olmaktır, yaşamak. Yaradana samimi ve içten göz yaşları dökerek tövbe etmektir, yaşamak. O‘ nun kitabından yaşama reçetesini alarak emrine uygun hayatı sürdürmektir, yaşamak. O‘ nun resulünü kendimize örnek alarak ahirete hazırlanmaktır, yaşamaktır. Dini kendimize göre değil kendimiz dinin emrettiği gibi olmaktır, yaşamak. Bütün bu güzellikleri yaparken birileri ne der dememektir, yaşamak. Vefa, güven, sevgi, merhamet, saygı, ahlak, huzur, sınır vesair nerede dedirtmemektir, yaşamak. Yaşamak ise RAB’bin verdiği mühdet ve kulun verdiği imtihanın adıdır.
M.S.A


Allah razi olsun..
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Rabbim yolunda olanlardan eylesin daima...
Ümitsiz olma, düş yollara.. hadi hadi durma!
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Dertlerimiz Hepimizin Derdi!
Selamların en güzeli olan ALLAH’ ın selamı rahmeti bereketi hidayeti mağfireti ebedi ve daima üzerinize ve bütün Müslümanların üzerine olsun.
Hayatımızda yaşamımızda hesabını vereceğimiz ve boşa geçirdiğimiz zamanlarımızda yapılan hataları, küçük veya büyük fark etmez ya göremiyoruz, yada hala işin ciddiyetinde değiliz.
İnsanoğlu şu dünya denen imtihan mekanını tarumar etmiş yaşanmaz hale sokmuştur.
Çıkar kavgaları yüzünden nice mazlumun mağdurun sabilerin kanı dökülmüştür.
Bu sebepden kardeş kardeşin kanını bile dökmeye yetmiştir.
Artık çıkarlar menfaatler en ön planda çıkarak, nice sağlam ve yıkılmaz görünen devletler bir , bir yıkılıp gitmiştir.
Dava, din, saygı, sevgi, hatır, tanıdık gibi kavramlar dilde söylenir oldu.
Fakat dert bir değil ki.
Biz başörtüsü ile uğraşırken bizden sandıklarımız tesettür, moda kadın hakları derken birde baktık ki kadınlarımızı tesettürden çarpıtarak çıkmış bile.
Kabul etsek te etmesek te kadınlarımız tesettür demeye bin şahit bir halde sokaklarda rahatça dolaşıyorlar.
Artık güven ve birbirimize inancımız tamamen tükenmek üzere.
Ortaya bir senaryo atılıyor ve Müslüman ise bu işe figüran oluyor.
Onlarda pazarını kurup malı götürüyor.
Daha sonra ne oluyor?
Tesettür moda adı altında tesettürden çıkarılan Müslüman kadın tamamen giyiminde modacılara teslim oluyor.
Pekalâ İslamın emrettiği tesettür nerede?
İslam tevhid dinidir.
Aksini iddia eden varsa söylesin.
Evet gelelim meselenin ana hedefine.
İnsan dünyada yaşayan canlıların içinde en zor büyüyen ve olgunlaşması zaman alan bir varlıktır. Hayatını yaşadığı her yaşın kıymetini bilerek İslama ve insanlığın gerektirdiği gibi yaşayarak, aklını ve tecrübesini de bu işte kullanarak yaşarsa, ve birde kul olmanın hazzını tadarsa, dünyada, da ahirette, de en mesut bahtiyar insan olur.
ALLAH' u tealânın izni ile, ne hayır ve güzellikler istiyorsan bizleri yaradan RAB' bil aleminden iste. O’ kulunun istediklerini hiç bir zaman geri çevirmez, ama er ama geç isteklerin yerine gelir.
Tek biz istemeyi ve kul olabilmeyi bilelim.
Her olayın, güçlülüğün, güzelliğin, bir hikmeti var, O' nun katında.
Sen daima hayırlı olanı iste.
Belki senin istediğin şekilde değilde imtihan ile verecek Mevla.
Öyle ise hamdet ve sabret. Niçin küçük bir diken acısı hissettiğinde feryadı fiğan edersin.
RAB' bine iltica et.
Nefsin peşine takılıp gitme. Nefsini, de terbiye olmaya ve itaate çağır.
Eğer ben bütün bunlara tabi oldum diyorsanız.
O zaman ALLAH imanınızı daim etsin. Gelelim insanların birbirleri ile dayanışmasına.
Dünya Müslümanları hala işin acilliğini anlayamadı.
Vicdanım kanıyor.
Fakir fukara ve orta gelirliler ellerinde yeterince olmadığı halde elinden gelen yardımı yapmaya çalışırken bu ümmetin zenginleri nerede?
Kimisi hanımı modayı sevdiği için moda evi satın alıyor, kimisi altın kaplama banyo yaptırıyor, kimileri de yatlarda vesair cink atıyor!
İstisnalar kaideyi bozmaz.
Evet!
Vicdanlarımızı körelttik önce dededen nineden başlıyarak sonra anne babalarımızı dışarı atarak, devam ettik, şimdide yavrular atılıyor, vicdansız ebeveyn tarafından yavrular öldürülür oldu. İnsanlarda vicdanlar köreldi, adam sende bana ne Afrika, dan, Asya, dan yanımdaki komşuma hatta akrabama eyvallah demem diyor.
Evet!
Vicdanlar dumura uğradı uğratıldı ey vicdan neredesin gel artık.
Bu masumların sokaktaki bir köpek kadarda mı haysiyeti yok insanlık adına yardıma çağırıyorum. Öyle ki din ve ırk ayrımı yapmadan insanlar yardımlaş sa dünyada bir tek aç insan kalmaz.
Ama nerde, insan, insan olmayı bir türlü beceremedi.
Sadece bu konuda mı?
Daha nice konular var işlenecek.
Müslüman kardeşlerimin dikkatine.
İtikat konusunda hepimizin bir çok hataları var.
İnsan oğlu yaratıldığından beri nice hatalar la dolu bir hayat yaşadı.
Kimileri yaptığı hataları kendinde aynanın aksetmesi gibi gördü.
Kimileri de inatla hataların üzerine giderek hem kendini hem de bazılarını yaktı.
Her zaman dediğimiz gibi.
Hayat insanın en büyük sermayesi iken değersiz bazı şeyler için harcayıp kendini de harcadı.
Izdırap ve acıları sanki mıknatıs gibi çekerek hem kendi hayatını hem başkalarının hayatını zehir etti. Acaba diye kendimize bir soru sorsak arkasından ne çıkar dersiniz.
İslamı bilmediğimizden bütün başımıza gelen olumsuzluklar.
İtikadi inancımızı tam bilelim ki Amelimizi doğru yapalım.
Öyle ise İslam itikadı ve ameli olarak öğrenelim.
O zaman göreceğiz ki bir çok yerde hatalar vermekteyiz.
İslam inancı çok ince ve nazik bir zemin de durur.
Mesela sevgi konusunda RAB' bimden fazla kimseye sevgi veremem çünkü bu mülkün sahibi, ve bizimde sahibimiz ancak O' dur.
Öyle ise küçük işlerle değil ufuktaki geleceğe ve geleceğinde ALLAH’ ın emri olduğunu bilerek sadece O’ na odaklanacağız.
Gerisi verilen görevleri yapabilmektir.
Öyle ise kul olmayı bileceğim. Kul olabildim mi diye kendimi sorgulayacağım?
İşte o zaman bütün hazineler senindir.
Bütün bunları niçin yazıyorsun diye bir ses geliyor kulağıma.
Evet şunun için yazıyorum.
Binlerce insan yatırlardan ziyaret yerlerinden hatta ismen uydurulmuş mezarlardan medet umuyor. Ey Müslüman dediğim gibi çara ALLAH‘ a katıksız imandan geçer gerisi boş.
Ömrünüzü boş olan işlerle geçirmeyin.
Şu Mübarek Ramazan ayını hayırla yad edelim.
Onun verdiği fırsatları değerlendirelim.
Bol, bol tövbe edelim, bütün açık ve gizli günahlarımız için ALLAH’ a sığınalım.
Sahi bu ramazan tövbemizin başlangıcı niçin olmasın.
Gelin kul olmanın hazzını duyalım sadece kalbimizde değil en kılcal damarlarımızda dahi hissedelim. ALLAH c.c. Ramazanımızı bütün ümmete hayırlı eylesin.
Fitr bayramımız bütün ümmete mübarek olsun. ALLAH’ a emanet olun muhterem dostlarım.
Selam ve dua ile.
M.S.A.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Hatıralarımda saklı olan ve kaygısız gençlere.....
Zamanın birinde Wetzlar gençliği olarak bir piyes hazırladık. O zamanlar gençler aktif ama ihtiyarlar tutucu. Gençleri kötü yerlere gitmesinler diye camiye getirmenin yollarını arıyoruz. İhtiyarlar ve orta yaşlılar yok namaz kılmayanlar camiye gelmesin. Biz istiyoruzki biraz esnek davranılsın, daha bir çoğu cami nedir bilmiyor. 12 eylül ortamında Türkiyede okula gitmiş. Bir çoğu okullarını bırakıp kaçmış terör belasından kurtulmak için. Almanyada değişik bir ortama girmiş. Hem Almanya’ya uyum sağlasın hem de cemiyet disiplinine alışsınlar istiyoruz. Ama canları sağ olasıca büyüklerimiz yok olmaz, taviz yok diyorlar. Sonra izin zamanı geldi herkes izine gitti geldi. Gençlerle bir yerde buluştuk ve hadi camiye gidelim gençlik merkezinde meseleleri konuşalım dedik. Camiye gittikki odayı açmışlar gençliği yeni yönetime devretmişler. Bir 12 eylülde bize yapmışlar tabi şok geçirdik ama yılmadık. O zamanlar Dillenburg camisi açıktı. Wetzlar camiinde görev yapmış bir abimiz vardı İbrahim hoca. Sol fikirli olsun sağ fikirli olsun bütün gençleri camiye toplamıştı. Ne kadar olumsuz sorular sorulsa sorulsun cevabı hazırdı. Bu abimizide wetzlar camiinden ihrac ettiler. Tabii Dillenburg camii sahip çıktı. Hafta sonları arabalara biniyor İbrahim hocanın sohbetine katılıyorduk. İbrahim hoca o günkü gündeme göre bir piyes hazırladı ve azimli bir çalışma ile piyesi hazırladık. Başrollerdede Karamanlı, Nevşehirli,Tarsuslu, Sivaslı, Burdurlu, Erzincanlı, Tuncelili, Mersinli, Konyalı, Nigdeli, Hataylı, Kırşehirli, Aksaraylı daha bilemediğim yerlerden gençler vardı. 50 kişiye yakın genç. Piyes hazırlandı ya Wetzlar önce bizde sahne alacak Dillenburg hayır biz yetiştirdik bizde sahne alacak. Bu kavgaların arasında hem bizim insanlarımız eridi gitti, hemde piyes. Sonra yılmadık davamızın adamı olduğumuzu ispat etmek için uğraştık ve hala camiimizin çakıl taşıyız. Gidenler kaybolup gitti mücadelede edenler toplumun sayğın kişileri oldu. ALLAH c.c. hiçbirimizin ayağını cemaatten camiden cemiyetten kaydırmasın. Yoksa ne ismin kalır nede sanın. Bugünlere gelinceye kadar ne zorluklar çekildi. Şimdi bütün imkanlar var sen sadece sana miras bırakılan camilere sahip çıkacaksın. Camilerin bize ihtiyacı yok. Bizim camilere ihtiyacımız var. Gençliğinizin verdiği heyecanı camilerde insanlara yardım edilen yerlerde harcayın. Bulunduğunuz toplumda faydalı kişiler olunki sayğı duyasınız. Gençler çok iyi düşünmeli onlar bizlerin geleceği fakat onların geleceği onların çocukları. Hatıralarımdaki bu sayfayı sizlere aktarayım istedim. Faydalı olmuşsam ne mutlu bana. ALLAH c.c. bizlere aklıselim versin feraset versin bütün doğrular süzülüp elimizden tutup bizleri alıp götürsün. Burada yazıma son verirken Geçmiş kandillerinizin geçmiş ve gelecek cumalarınızın ve bayramlarınızın hayırlara vesile olmasını Herşeyin sahibi olan yüce RAB’bimden dilerim. ALLAH’a emanet olun. Selam ve dua ile. M.S.A.



Allah razi olsun bizlerele paylastiniz icin cok tesekkurler evet oyle guzel demissinizki camilerin bize degil bizlerin camilere ihtiyacimiz var..ama artik insanlar o manavi havayi solmak icin degil maksat gezmek icin gidiyorlar...aah ALLAH riza ici gidip sadece oradiki manaviyati amaya calisak artik her vakit namazi orda kilmak isteriz...tesekkuler..ve aleykum selam
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Selamun aleykum,
Bir öneride bulunmak istiyorum umarım yanlış anlamazsınız
Paylaşılan yazılar adeta birbirine kennetlenmiş kelimeler , ne denmek istiyor hemen anlıyamazsın,
Şimdi önerim yazı daha açık net olsa, aralı , sorularda dur, bırak kelimeyi orda..
Sayfa mı yetmedi? gec aşşagıya, tamam göstericem biraz kızmayın olur mu? Çünkü okumak istiyorum paylaşımlarınızı...

Dertlerimiz Hepimizin Derdi!
Selamların en güzeli olan ALLAH’ ın selamı rahmeti bereketi hidayeti magfireti ebedi ve daima üzerinize ve bütün Müslümanların üzerine olsun.
Hayatımızda yaşamımızda hesabını vereceğimiz ve boşa geçirdiğimiz zamanlarımızda yapılan hataları,
küçük veya büyük farketmez ya göremiyoruz, yada hala işin ciddiyetinde değiliz.
İnsanoğlu şu dünya denen imtihan mekanını tarumar etmiş yaşanmaz hale sokmuştur.
Çıkar kavgaları yüzünden nice mazlumun mağdurun sabilerin kanı dökülmüştür.
Bu sebebden kardeş kardeşin kanını bile dökmeye yetmiştir.
Artık çıkarlar menfaatler en ön planda çıkarak, nice sağlam ve yıkılmaz görünen devletler bir , bir yıkılıp gitmiştir.
Dava, din, saygı, sevgi, hatır, tanıdık gibi kavramlar dilde söylenir oldu.
Fakat dert bir değilki.
Biz başörtüsü ile uğraşırken bizden sandıklarımız tesettür, moda kadın hakları derken birde baktık ki kadınlarımızı tesettürden çarpıtarak çıkmış bile.
Kabul etsekte etmesek te kadınlarımız tesettür demeye bin şahit bir halde sokaklarda rahatça dolaşıyorlar.
Artık güven ve birbirimize inancımız tamamen tükenmek üzere.
Ortaya bir senaryo atılıyor ve Müslüman ise bu işe figuran oluyor.
Onlarda pazarını kurup malı götürüyor.
Daha sonra ne oluyor?


Böyle nasıl?
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Selamun aleykum,
Bir öneride bulunmak istiyorum umarım yanlış anlamazsınız
Paylaşılan yazılar adeta birbirine kennetlenmiş kelimeler , ne denmek istiyor hemen anlıyamazsın,
Şimdi önerim yazı daha açık net olsa, aralı , sorularda dur, bırak kelimeyi orda..
Sayfa mı yetmedi? gec aşşagıya, tamam göstericem biraz kızmayın olur mu? Çünkü okumak istiyorum paylaşımlarınızı...




Böyle nasıl?


ALLAH razı olsun kardeşim niçin kızayım acele olunca böyle oluyor. Düzeltiyorum son paylaşımımı.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Yüreğinize sağlık ve ellerinize sağlık, böyle çok güzel açık ve net olmuş
Kızmadıgınıza sevindim, insanlar güzel eleştiriye bile tahammül edemiyorlar, neyse siz anladınız..
Konu güzel tabiki ama tek, tek ele alalım bence, tesettür derin bir yara anlayanı görürsem alnından öpücem ama yok ki?
Ne bayanlar, ne beyler anlamıyor ölçü:? Vücudu belli etmeyen ve açık diyeyim beylerin ilgisini çekmeyen, bayanlar bunu çok iyi bilir ama:
gençler için çok zor, sevdiklerine hoş görünmek isterler, rekabet etmek isterler ama bilmezler ki....?
Yaradan kimi yazmışsa o gelecek eline.. ah bilseler, bilseler

Kul olmayı bilmek??
Bunu bilsek sorun olur mu?
Kendimizi bilsek sorun olur mu?
İmanı bilmek? İslamı bilmek? bilinse ayrılıklar olur mu???
Canım yanar, Rabbul alemin deriz, deriz döneriz sadece bizim Rabbimiz deriz..
İnşallah öğreneceğiz, anlatalım, bilenlere desem?
Sen kimsin? hadi ordan diyeceklerini de adım gibi bilirim
Ne Yapalım?? Örnek olalım, hoşgörülü olalım
Sabır gerekli bize, hiç bir insanı günahkar, kafir görmemek bu kolay mı sizce?
En zoru bu! Ama Resul (s.a.v) kime geldi? diye düşünsek?
Tüm insanlıga desek , bu kötü bakışımız değişir mi? değişmiyor ne yazık ki...
Daha inanana bile anlayışımız yok iken, zor, zor ama umutsuz değilim, diyorum ki
Rabbim islamı bizim elimizle (İslama inananların eli ile yücelt) yücelt ...Rabbim isterse , kafirin eliyle bile yüceltir, bu beni çok üzmüştü...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Diyorlarki herşey zamanla geçer.
Herşey zamanla geçiyor zannediyoruz ve zannediyordum.

Ama aslında hiçbir şey geçmiyor.
Zamanla olaylar kabuk bağlasada yüreğimdeki yara, biri dokunduğunda yine acıyor!
Susturun içimdeki susmayan bizi.

Susturun dayanılmaz acılarımızı.
Silin gözlerimdeki akan yaşları.
Uzaklara bakıyorum nemli gözlerimle.
Hatıralarıma vatanımın sokaklarında nasıl oynadığım aklıma geliyor.
Dalıp gidiyorum.
Zil sesine irkilerek hayallerimden ayrılıyorum.
Daha Sonra yeniden dalıyorum ve dedemin dor atı aklıma geliyor.
Umudlarımı verdiğim o ıssız sokaklar geliyor, gözlerimin önüne.
Sonra aklıma!
Her izine gittiğimde herşeyin bozulduğunu görerek nasılda üzülüyorum.
Sonra köylerdeki geçirdiğim o güzel günleri hatırlıyorum.
Gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor.
Ve düşünmeyi bırakarak kendi kendime mırıldanıyorum:
-Beynimizi bile işgal etmişler.
-Düşünemiyoruz yani düşünmeyi bile beceremiyoruz.
Kimse derdini bilmesin istiyorsunuz.
Ama velakin içinizdeki acılar, sizden zorla alınanlar sizi rahat bırakmıyor.
Benim derdim, benim kardeşlerim, benim vatanım, benim davam, benim düşüncem.
Geriye ne kaldı diye arkama bakıyorum ve önüme bakıyorum.
Adaplarımdan, sahip olduklarımdan gördüklerimden birşey kalmamış.
Evet zamanla kabuk bağlasada yüreğimdeki yara, biri dokunduğunda yine acıyor.........


Hemde nasıl ağlatırcasına.....

M.S.A..
[/FONT]​


 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Yeni Bir Güne Başlarken!
Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu!

Kardeşlerim!

Düşünmek istiyorum ve....
Gözlerimi yumuyorum ve düşünüyorum.

Gözlerimin önüne kardeş kanıyla, haksızlıkla, yalanla, dolanla kardeşlerine zulmediyor.

Ve bu insanlar kendini Müslüman zanneden egoist, hasis, zalim, acımasız tipler.


Ne yazıkki, bu tipler biz haklıyız, havalarıyla ortalıkta caka atarak geziyorlar.

Müslümanlar olarak hala yanlış kulvarlarda koşuyorlar.

Her grub kendi tezlerini karşısındakine kabul ettirmeye uğraşıyor.

Genel olarak şunu görüyorum!

Biz haklıyız, biz doğru yoldayız, fırka-i naciye biziz, şartıyla şartlanmış bu gruplar.

Bizim fırkaya, tarikata, mezhebe, partiye girmezseniz, haliniz perişan.

Yahu!

Bu din ne şii’nin nede sunni’nin nede vahhabi’nin nede herhangi birilerinin tekelinde.

Karar verecek olan herşeyin yaratıcısı olan güç sahibi olan ALLAHU zül Celaldir.

Herkes cenneti sanki parsellemişler.

Şunu dersen cennete öbürü bunu dersen cennete.

Bizim bu durumda hıristiyanlıktan geriye neyimiz kalıyor.

ALLAH c.c. aşkına aklınızı başınıza alın.

Size gerek olmayanlarla uğraşmayın islamı öğrenin ve yaşayın.

Lütfen samimi bir şekilde İslami ilimleri okuyun, İslami ilmi tahsil edin.

Müslüman kardeşlerinizi sevin sevmek zorundasınız, kin taşımayın içinizi karartmayın.
Evinizde eşinize, çocuklarınıza, dışarıda kardeşlerinize sevimli merhametli olun.

ALLAH c.c. merhametli olanı sever.

Bu arkası gelmeyen tartışmalardan kardeş kinlerinden bıktım usandım.

Sahi biz ne zaman müslüman olacağız?

Ne zaman mümin olmaya aday olacağız?

M.S.A.

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Yaşamak!
Selamün aleyküm kardeşlerim..
Önce tatile giden kardeşlerime hayırlı tatiller sağlık ve sıhhat içinde dinlenir gelirsiniz diyorum.
Ve Yazıma yeni bir konu ile başlıyorum.
Üç aylara girdik demeden aylar süratle bitmeye devam ederken giden kaybı anlamaktır, yaşamak.
Günlerin ve zamanın biteceğini anlıyarak zamanı değerlendirmektir, yaşamak.
Ömürün insana verilen mühdet olduğunu anlayarak, tefekkür etmektir, yaşamak.
Bu geçen zamanı teraziden geçirdim, mi kardamı, yım zarardamı demektir, yaşamak.
İşte bu muhasebeyi dosdoğru yapabilmektir, yaşamak.
Bu muhasebeyi yapabilme erdemliğini kabul edebilmektir, yaşamak.
Bu mübarek ayları değerlendirerek, niçin sorusunu sorabilmektir, yaşamak.
Bütün olumsuzluklarımıza rağmen Rahmanın kulu olduğumuzu idrak edebilmektir, yaşamak.
Ve günahlarımıza tövbe ederek O‘ na sığınmaktır, yaşamak. Yanındaki ve uzaklardaki kanadı kırık insanlara kol kanat germektir, yaşamak.

Bir meclise veya evine girdiğinde selam vererek onlara güven vermektir, yaşamak.
Miras konusunda ve yaşamında adil olmaktır, yaşamak.
Yaradana samimi ve içten göz yaşları dökerek tövbe etmektir, yaşamak.
O‘ nun kitabından yaşama reçetesini alarak emrine uygun hayatı sürdürmektir, yaşamak.
O‘ nun resulünü kendimize örnek alarak ahirete hazırlanmaktır, yaşamaktır.
Dini kendimize göre değil kendimiz dinin emrettiği gibi olmaktır, yaşamak.
Bütün bu güzellikleri yaparken birileri ne der dememektir, yaşamak.

Vefa, güven, sevgi, merhamet, saygı, ahlak, huzur, sınır vesair nerede dedirtmemektir, yaşamak.
Yaşamak ise RAB’bin verdiği mühdet ve kulun verdiği imtihanın adıdır.

M.S.A.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Dostlarla Hasbihal.

ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi magfireti ebedi ve daima üzerinize olsun sevgili dostlarım.
Bu yazımda belki yine kıymetli vakitlerinizi alacağım için şimdiden hakkınızı helal edin.
Hergün üzerimize yeni bir gün doğarken günümüzü Acaba nasıl geçiriyoruz?

Bir Müslüman olarak İslam dini gibi bir nimet in kıymetini biliyormuyuz?
Acaba nerede ve nasıl değerlendireceğimizi, kıymetli vakitlerimizi nerede harcayacağımızı, hangi kardeşimize, ne gibi yararlar yapabileceğimizi, ev halkımız için ne kadar vakit ayırabileceğimizi, kaç dostumuza ve kişiye gülümseyerek hatırını alabileceğimizi hiç aklımıza getirdikmi?
İhtiyacı olan düşkünlere nasıl yardım edeceğimizi ve dünya’da herhangi bir yerde ki kardeşlerimizi aklımıza getirince kalbimizde sıcaklığını hissettikmi? Hissedebiliyormuyuz?
Zalimlerin zulmüne karşı direnen kardeşlerimize manevi de olsa destek verdikmi?
Yukarda sayılanların herhangisini hiç düşündükmü?
Bu konuda kafamızı hiç yordukmu?
Peygamber efendimiz Muhammed (S.A.V.) bir hadisinde şöyle der: (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. Tirmizî, Birr, 36.
Evet zamanımızı ALLAH c.c. rızası için harcamak için hala niye boşa geçiriyoruz.
Her güzel hareketimizi sevapla süslesek kötümü?
Yukarıdaki hadiste güzel hareketlerimiz sevabtır, anlamı çıkıyor. Öyle ise hala niye duruyoruz!
Biz bu kıymetli zamanları nerede geçiriyoruz?
Bir not tutup, kar zarar hesabı yapsak diyorum.
Dünya’ya şöyle bir bakıyoruz, durumlar hiç düşündüğümüz eksende gitmiyor.
Dünya ekseni devamlı kaygan bir zeminde ayaklarımızın altından kayıyor.
Müslümanlar olarak bu durumda biz kişisel olarak ne yapıyoruz? Sadece seyrediyoruz, günümüzü gün ediyoruz.
Zamanımızı ilgisiz boş şeylerle geçiriyoruz.
Veya?
Ne yazıkki zaman bizim aleyhimize işliyor.
Geri sayım çalışıyor, bittiği anda bu dünya’daki sayfamız kapanıyor, veya kapanacak.
Şimdi gelelim günümüze acaba yukarıdaki hadisden ne anlıyoruz? Tebessüm ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, iyiliği yapmasını, kötülükleri yapmamasını söylüyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, Yolunu kaybedene yardım ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, yolda yürürken ayağa takılacak bir nesneyi kaldırıyorsun, sadaka sevabı alıyorsun tabii bütün bunları yaparken niyetinde ALLAH (c.c.) rızası olacak.
Bakıyoruz!
Bir hadiste bile bize neler anlatılıyor.
Bütün iyilikler, güzellikler, doğru olan herşey insanoğlu için yani insan eksenli.
Hem bir gülümseme ile gönülleri, iyiliği ve kötülüğü bildirmekle yaşamına düzeni, yolunu kaybedene yol göstermekle zaman israfını, ve bütün bunları topladığımızda insana zarar verilmemesini görüyoruz.
Evet durumu değerlendirip baktığımızda, herşey nasıl, da insan eksenli.
RAB’bül alemin nasıl da insana önem veriyor, ALLAH’ın (c.c.) resulü‘de (s.a.v.) bize öyle yansıtmış.
Ama biz hep nankörlük yapıp kendimizi beğendik nefsimizle hareket ettik.
Kaybettiğimiz güzellikleri yeniden yaşatmak adına haydi kardeşlerim diyorum.
Kutlu mücadelemizde yenilgi seçip pısırık ot gibi mi yaşayacağız. Yoksa! Zafere giden yolda sıçrama taşımı olacağız..
Biz ne mehdiyi ne, de kıyameti bekliyelim.
Birbirlerimizin ne açığını ne eksik bir tarafını arayalım.
Her baktığımız nesne,de O‘ nu görelim, yaradanın nakşı ile nakışlanalım, güzeli, iyiyi, doğruyu görelim.
Hergün bir ayeti bir sünneti bir güzelliği öğrenelim, yaşayalım ve ailemizle yaşayalım.
Sonrada bu güzellikleri toplumda cemiyetlerde yaşayalım.
Bak o zaman hayatımız
ne kadar, da güzelleşecek ne kadar da mutlu ve huzurlu olacak.
Ruh aleminiz de O‘ nun sevgisinden başka haz duymayacak ve ruh aleminiz nasıl bir düzene girecek.
O‘ na bu itaatinizin semeresi olarak aileniz de huzurlu olacak, bu huzuru elle tutarcasına hissedeceksiniz.
Bütün bunları yapabilmek için beyninizden başlıyacaksınız ve ben bu işi yapacağım komutunu vereceksiniz.
İşte o zaman neler olacağını göreceksin.
İster bir hanımefendi ister bir beyefendi olun bu iş sadece sizin komutunuza bağlı.
Defteri sağ tarafından verilenlerden olmak istiyorsak bir kere daha düşünelim.
Ve defteri sağ tarafından verilenlerden olmaya gayret edelim İnşaALLAH.
M.S.A..

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Hasbihal….
[FONT=&quot]Önce selam ile başlıyalım kelama. [/FONT]
[FONT=&quot]ALLAH’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun dostlarım. [/FONT]
[FONT=&quot]Güllerimiz bahçıvanını beğenmeyip terk edince! [/FONT]

[FONT=&quot]Hani bizim bahçedeki güllerimiz diye mırıldanırız. [/FONT]
[FONT=&quot]Güllerimiz bizim bilmediğimiz başka bir bahçıvana gülerken sonrada yaprak dökümünde bizim bahçelerimizi terkettiler. [/FONT]
[FONT=&quot]Şimdi hepisi uzaklarda boynu bükük hayata küs bir vaziyette etrafa serpildiler. [/FONT]
[FONT=&quot]Ağlıyorlar gözde yaş kalmadığı için yürekten. [/FONT]
[FONT=&quot]Yaptıkları hataları bildiklerinden ve geriye dönüş cesareti olmadığından. İçlerinde bir kin var. [/FONT]
[FONT=&quot]O kin sevgi pınarında yıkanamadıklarından ve sevgi boşluğunu dolduramadıklarından, sevgiyi başka yerde aradıklarından. [/FONT]
[FONT=&quot]Yine, ara, sıra ufuklara bakıyorlar. [/FONT]
[FONT=&quot]Yalnız bıraktıkları bahçıvanı görebilirmiyiz diye. [/FONT]
[FONT=&quot]Heyhat! [/FONT]
[FONT=&quot]Sonra görüyorlarki geldikleri yerde değişmiş. [/FONT]
[FONT=&quot]Geriye kalan güllerde sararıp solmuş. [/FONT]
[FONT=&quot]Bu durumlara dayanamayan bahçıvan bu dünyayı terk etmiş. [/FONT]
[FONT=&quot]Bunu fırsat bilen diğer yaban otları ve çiçekleri bahçede nefes alacak yer bırakmamışlar. Geriye kalan çiçekler nefes alacak durumda değilmiş ama yaşam mücadelesi veriyorlarmış. [/FONT]
[FONT=&quot]Yeni yuvaya dönen çiçekler kardeşlerine yardım edip yuvayı kurtarmak istemişler.[/FONT]
[FONT=&quot] Uzun ve zahmetli bir uğraşıdan sonra başarmışlar. [/FONT]
[FONT=&quot]Şimdi bahçe yine eskisi gibi sade ve çekici….[/FONT]
[FONT=&quot] M.S.A.[/FONT]
[/FONT]​

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Kısa bir öz eleştiri veya nefis muhasebesi....

Sizlerle paylaşacağım bu konu belki herkesi rahatsız eden ve toplumun yarası olan verdiğimiz herhangi bir sözün arkasında duramama meselesidir.

Bu konu beni hep rahatsız etmiştir.
Müslümanın görevi söz verince yerine getirmesidir.
Söz verilince yerine getirmek bizim hasletlerimiz yani Müminin hasletlerindendir.
Söz verilince yerine getirilir.
Bu işin lamı cimi olmaz diyorum.
Gelin nefis muhasebesi yapalım ve nefsimize soralım.
Her söz verilince işimiz bitince artık boşvermi?
Yoksa sözün eri olmak ve sözünün eri olmakmı?
Peki sözümüze sahip çıkmazsak halk arasında ne kadar güveniliriz?
Gerçekten kişi olarak verdiğimiz sözü yerine getiriyormuyuz? Yoksa getiremiyormuyuz!
Sonrada karşımızdaki insanlardan birşeyler istemeye hakkımız varmı?
Niçin ve ne hakla istiyoruz?

Ayetleri, hadisleri insanların kalbine korku vererek aracı yapmaya ne hakkımız var?
Bu iş nereye kadar devam edebilir.
Bu insanları inançsızlığa sürüklemezmi?
Ve bu yaptığımız iman güven yıkımdan sonra bunun hesabını vereceğimizi düşünebiliyormuyuz?
Acaba insanların gözlerine baka, baka daha ne kadar yalan söyleyebiliriz?
Gibi soruları doldurabiliriz.
Mühüm olan bu sorular kafamızda bir soru işareti bıaktımı? Yalanlarla, dolanlarla ancak kendimizi aldatırız.
Müslüman olduğumuzun bilinci ile ve O şerefi sırtımızda taşıyarak hayatımızı idame ettirmeliyiz.
Gül Muhammedimin ümmeti olabilmek için onun gibi emin olmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Sevgili dostlarım.
M.S.A.

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Hayat acılarla, gülümsemelerle dolu.
Sana ayrılan zaman ise kısa bir an bazen düşünmeye bile zamanın kalmaz seni alır götürür.
Bakarsınki daha neler, neler yapacaktın, nasıl olduda bu kısa an bitiverdi dersin.

Gözlerinle ensevdiğin kişileri ararsın, uzakta ise bir anda bütün gücünü toplayarak pencereye koşarsın.
Acaba görebilirmiyim bir umud ama canın ayaklarından kesilmeye başlar.
Anlarsınki zaman bitmiş ömür denen dünya hayatı bitti bitecek.
Malların, eşin, çocukların gözlerinin önünden şerit gibi geçer.
Anlarsınki ALLAH’ tan başka dost yok.
Vaktin varsa şahadet getirirsin.
Ve emaneti teslim edersin.
Öyleyse bu dünya önemsenmeyecek kadar değersiz.
ALLAH’a emanet olun dostlarım.
Selam ve dua ile.
M.S.A

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Entel Müslümanlar...

En önde hep onlar.
Paraları ile en iyi Müslüman onlar.
Bütün her şeyi satın alacağını zanneden onlar.
Sözde hüseyinler, zeynepler olurlar.
Arabanın en kıyağına biner caka satarlar.
Kardeşlerine yukardan bakarlar.
Kadınları modanın en kıralını giyerler.
Tesettürü moda sanırlar.
Herşeycikler onlara sorulmalı.
Siyaset onların tekelinde.
Ve bütün bunların islami cemaatleri ne duruma getirtiği ortada.
Hep islamdan taviz vere, vere bir kuşa benzedik.
Her yerlerimizden yontulduk.
Kolumuz kanadımız kırıldı.
ALLAH yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Ve Soruyorum:
Düşünmezmisiniz?
M.S.A.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Tatlı dilli güleryüzlü olabilmek....

Hayatın her anında ve yaşamında tatlı dilli ve güleryüzlü olabilmek.

Hayatını O’nun rızası ile O’nun rızasına uygun yaşayarak O’nun rızasını alabilmek değilmidir?
O’nun sevgi denizinden alarak O sevgiyi insana dağıtmak ve hayatı paylaşmak değilmidir bütün uğraşlar.
Efendimize RAB’bül alemin demiyormu:
Ey peygamber eğer onlara karşı kırıcı, huysuz, katı yürekli ve sert olsaydın etrafından dağılır giderlerdi.” (Al-i İmran: 3/159)
Ve bir hadiste efendimiz şöyle buyuruyor:
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. Tirmizî, Birr, 36.
Atalarımız:
Tatlı dil yılanı ininden, acı dil insanı dininden çıkarır
Diyerek, bu hususu çok güzel bir şekilde özetlemişlerdir
İşte bu hususu anlatan bir hikaye:
“Küçük bir kız çocuğu, bir parkta bir bankın üzerine oturmakta olan çok üzüntülü ve hiç tanımadığı bir adama gülümseyerek bakmış
Küçük kızın bu gülümseyişi adamın moralini düzeltmiş ve kendisini daha iyi hissetmesine sebep olmuş
Adam bu moral içinde, yakın bir geçmişte kendisine yardım etmiş olan bir dostuna teşekkür etmediğini hatırlamış ve hemen bir teşekkür notu yazarak bu dostuna göndermiş
Arkadaşından teşekkür notunu alan dostu o kadar çok memnun olmuş ki, bu memnuniyet içinde, her öğlen gidip yemek yediği lokantadaki garsona yüklü miktarda bahşiş vermiş

Garson, ilk defa almış olduğu böyle bir bahşiş karşısında tabi ki çok sevinmiş
Bu sevinç içinde, kazandığı paranın bir kısmını, akşam eve giderken, her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasının içine koyuvermiş
İki gündür boğazından aşağı bir lokma geçmeyen bu fakir adam, garsonun yaptığı bu yardıma öyle çok sevinmiş ki, hemen lokantaya gidip ilk defa karnını güzel bir şekilde doyurmuş
Sonra da, bir apartmanın bodrum katında bulunan bir odadan ibaret evine doğru sevinç
whistle.gif
ları çalarak yürümeye başlamış
Neşeli, neşeli yürürken, bir saçak altında soğuktan titreyen bir köpek yavrusu görmüş ve hemen bu yavruyu kucağına alıp evine götürmüş ve karnını güzelce doyurmuş
Karnı doyan ve gecenin soğuğundan kurtulan, küçük köpek yavrusu da çok mutlu olmuş Sıcak odada sabaha kadar sağa sola koşuşturmuş durmuş
Ancak apartman da, gece yarısına doğru bir yangın başlamış ve etrafı dumanlar sarmış
Dumanı koklayan köpek yavrusu başlamış acı, acı havlamaya Köpeğin sesine önce fakir adam uyanmış, daha sonra da apartman sakinleri uyanıp, birer, birer kalkmışlar
Apartmanda ki vahim manzarayı görmüşler
Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan çocuklarını kucaklayıp dışarı çıkarmışlar ve onları ölümden kurtarmışlar… ”
Bütün bunları düşünerek....
Bir gülümseme bir tatlı dil nelere ve nerelere gideceğini düşünerek.
Bir gülümseme ile bir tatlı dille ailemizi mutlu ederek kendimize çeki düzen verelim.
En güzel günler sizin olsun efendim.
Sizleri emanetin sahibine emanet ediyorum.
Selam ve dua ile.
M.S.A.....

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Hayatın gerçekleri!
Mevsimlerin en olgunu sonbaharı bitirirken hayatın en verimli zamanının biterek sona ermek üzere olduğunu anlamanın zamanı gelmedimi?
Kışa bir adım kala hala direnmenin ne anlamı var.
Teslim olmak daha anlamlı değilmi?
Kış bittikten sonra hayatın yeniden canlanması sizin için anlamlı değilmi?
Hayat baharla canlanır, dirilir, fışkırır herşey de hayat emaresi görülür.
Emredildiği üzere görevini yerini getirir bütün tabiattaki canlılar.
Planında proğramında ne varsa onu uygular.
Ya insan böylemi?
İnsanın görevi ve bu dünya denen hana geliş sebebi apayrı.
Birbiri ile iyi ilişkiler içinde geçinecekler.
Paylaşımda, alışverişte, aile içinde hayatın her anında adaletli olacaklar.
İnsan ve cin şeytanları ile uğraşacaklar.

Kul olmanın görevlerini yerine getirecekler.
Hasretleri olacak.
Seveni sevmeyeni olacak.
Geriye bir ad bırakacak ama nasıl?
Bunu da her insan kendisi karar verecek.
Haydi geriye hayırla anılacak bir isim bırakmak için çaba sarfedelim......
M.S.A.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,546
Tepki puanı
896
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
An!
An varki bitirir seni, beni
Ruhumuzda fırtılar vereni,
Alıp götürür bir yerlere,
Götürürler Salihi nerelere.
M.S.A.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt