Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muhtazafın düşündükleri! (1 Kullanıcı)

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
İçinizden geçenleri o kadar güzel kaleme almışsınız ki..Geçmişten günümüze özlemlerden hasrete duadan dileğe herşeyi buldum yazılarınızda kardeşim.Yüreğine sağlık,kaleminde yüreğinde ki AŞK ateşide sönmesin .Allah razı olsun.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
İçinizden geçenleri o kadar güzel kaleme almışsınız ki..Geçmişten günümüze özlemlerden hasrete duadan dileğe herşeyi buldum yazılarınızda kardeşim.Yüreğine sağlık,kaleminde yüreğinde ki AŞK ateşide sönmesin .Allah razı olsun.

ALLAH sizlerdende RAZI olsun kardeşim.
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
Muhtazaf ağabey şahsi siteni de gezmeye çalıştım ..
Emeğine kalemine yüreğine sağlık ..
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
İçimizdeki Çocuk!
İçindeki küçük çocuğa uyupta dostlarına kırgınım diye kötüleme.
Yarın dostun yüzüne nasıl bakarsın.
Hata her kula mahsustur.
Doğrusu hatadan dönebilmektir.
M.S.A.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Müslüman’ı Sevebilmek![/FONT]
[FONT=&quot]Müslümanı sevebilmek, müslümanım diyenlerin birbirlerini kardeş duygusu ile sevmesidir. Müslüman görünüpte sevmeyenlerde ise münafıklık belirtisi görünmektedir. Müslümanlar gerçekten ALLAH, u zül CELAL, in emrettiği gibi sevmiş olsalardı, bu ayrılık ve ğayrılık olmazdı. Bizde bu durumlarda olmaz daha güçlü ve kuvvetli durumda olur zulum gören insanları korumaya devam ederdik. Din, dil, ırk ayrımı olmaksızın şimdi biz kendimizi korumaktan aciz bir durumda sürünüyoruz. Seversen kardeşini ALLAH, da seni sever, korursan ALLAH, da korur yoksa daha çok bekleriz. VESSELAM. M.S. A[/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
64716bcd3957e866ffff80edfffffff2.gif


Bir Söz.
Karşındaki insanı eleştirmek aşagılamak istiyorsan, önce aynaya bak.

Sonra içinden ne geliyorsa onu söyle.
Birgün pişmanlığın fayda vermeyeceğini bilerek.

M.S. A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Nereye Kadar?
Muhterem kardeşlerim önce ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi hidayeti magfireti üzerinize üzerimize daima ve ebedi olsun. Salat ve selam O’ nun rasulüne ehline ve ashabına olsun. Mazuratı sebebim Söz verince yerine getirmektir. Söz verince yerine getirmek Müminin hasletlerindendir. Söz verilince yerine getirilir. Acaba önce kendi nefsimize soralım. Ne kadar güveniliriz? Verdiğimiz sözü yerine getiriyormuyuz? Getiremiyorsak! Birşeyleri karşımızdaki insandan bir şeyler istemeye hakkımız varmı? Ne hakla istiyoruz. Ayetlerle hadislerle insanların kalbine korku vererek nereye kadar devam edebilir. Bu insanları inançsızlığa sürüklemezmi? Ve bu yaptığımız yıkımdan sonra bunun hesabını vermeyeceğimizi sanıyoruz. Acaba hizmet yapabilmek için muhtaç olduğumuz insanların gözlerine baka, baka daha ne kadar yalan söyleyeceğiz? Selam ve dua ile.
M.S.A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Dostlarla Hasbihal.

Dostlarla Hasbihal.


Dostlarla Hasbihal.
ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi magfireti ebedi ve daima üzerinize olsun sevgili dostlarım.
Bu yazımda belki yine kıymetli vakitlerinizi alacağım için şimdiden hakkınızı helal edin.
Hergün üzerimize yeni bir gün doğarken günümüzü Acaba nasıl geçiriyoruz?
Bir Müslüman olarak İslam dini gibi bir nimet in kıymetini biliyormuyuz?
Acaba nerede ve nasıl değerlendireceğimizi, kıymetli vakitlerimizi nerede harcayacağımızı, hangi kardeşimize, ne gibi yararlar yapabileceğimizi, ev halkımız için ne kadar vakit ayırabileceğimizi, kaç dostumuza ve kişiye gülümseyerek hatırını alabileceğimizi hiç aklımıza getirdikmi?
İhtiyacı olan düşkünlere nasıl yardım edeceğimizi ve dünya’da herhangi bir yerde ki kardeşlerimizi aklımıza getirince kalbimizde sıcaklığını hissettikmi? Hissedebiliyormuyuz?
Zalimlerin zulmüne karşı direnen kardeşlerimize manevi de olsa destek verdikmi?
Yukarda sayılanların herhangisini hiç düşündükmü?
Bu konuda kafamızı hiç yordukmu? Peygamber efendimiz Muhammed (S.A.V.) bir hadisinde şöyle der:
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.
Tirmizî, Birr, 36.
Evet zamanımızı ALLAH c.c. rızası için harcamak için hala niye boşa geçiriyoruz.
Her güzel hareketimizi sevapla süslesek kötümü?
Yukarıdaki hadiste güzel hareketlerimiz sevabtır, anlamı çıkıyor.
Öyle ise hala niye duruyoruz!
Biz bu kıymetli zamanları nerede geçiriyoruz?
Bir not tutup, kar zarar hesabı yapsak diyorum.
Dünya’ya şöyle bir bakıyoruz, durumlar hiç düşündüğümüz eksende gitmiyor.
Dünya ekseni devamlı kaygan bir zeminde ayaklarımızın altından kayıyor.
Müslümanlar olarak bu durumda biz kişisel olarak ne yapıyoruz?
Sadece seyrediyoruz, günümüzü gün ediyoruz.
Zamanımızı ilgisiz boş şeylerle geçiriyoruz. Veya?
Ne yazıkki zaman bizim aleyhimize işliyor.
Geri sayım çalışıyor, bittiği anda bu dünya’daki sayfamız kapanıyor, veya kapanacak.
Şimdi gelelim günümüze acaba yukarıdaki hadisden ne anlıyoruz?
Tebessüm ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, iyiliği yapmasını, kötülükleri yapmamasını söylüyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, Yolunu kaybedene yardım ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, yolda yürürken ayağa takılacak bir nesneyi kaldırıyorsun, sadaka sevabı alıyorsun tabii bütün bunları yaparken niyetinde ALLAH (c.c.) rızası olacak. Bakıyoruz!
Bir hadiste bile bize neler anlatılıyor.
Bütün iyilikler, güzellikler, doğru olan herşey insanoğlu için yani insan eksenli.
Hem bir gülümseme ile gönülleri, iyiliği ve kötülüğü bildirmekle yaşamına düzeni, yolunu kaybedene yol göstermekle zaman israfını, ve bütün bunları topladığımızda insana zarar verilmemesini görüyoruz. Evet durumu değerlendirip baktığımızda, herşey nasıl, da insan eksenli. RAB’bül alemin nasıl da insana önem veriyor, ALLAH’ın (c.c.) resulü‘de (s.a.v.) bize öyle yansıtmış.
Ama biz hep nankörlük yapıp kendimizi beğendik nefsimizle hareket ettik.
Kaybettiğimiz güzellikleri yeniden yaşatmak adına haydi kardeşlerim diyorum.
Kutlu mücadelemizde yenilgi seçip pısırık ot gibi mi yaşayacağız. Yoksa!
Zafere giden yolda sıçrama taşımı olacağız..
Biz ne mehdiyi ne, de kıyameti bekliyelim.
Birbirlerimizin ne açığını ne eksik bir tarafını arayalım.
Her baktığımız nesne,de O‘ nu görelim, yaradanın nakşı ile nakışlanalım, güzeli, iyiyi, doğruyu görelim. Hergün bir ayeti bir sünneti bir güzelliği öğrenelim, yaşayalım ve ailemizle yaşayalım.
Sonrada bu güzellikleri toplumda cemiyetlerde yaşayalım.
Bak o zaman hayatımız ne kadar, da güzelleşecek ne kadar da mutlu ve huzurlu olacak.
Ruh aleminiz de O‘ nun sevgisinden başka haz duymayacak ve ruh aleminiz nasıl bir düzene girecek. O‘ na bu itaatinizin semeresi olarak aileniz de huzurlu olacak, bu huzuru elle tutarcasına hissedeceksiniz. Bütün bunları yapabilmek için beyninizden başlıyacaksınız ve ben bu işi yapacağım komutunu vereceksiniz.
İşte o zaman neler olacağını göreceksin.
İster bir hanımefendi ister bir beyefendi olun bu iş sadece sizin komutunuza bağlı.
Defteri sağ tarafından verilenlerden olmak istiyorsak bir kere daha düşünelim.
Ve defteri sağ tarafından verilenlerden olmaya gayret edelim İnşaALLAH.
M.S.A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Birazda gerçekleri düşünelim!
Dünya zenginleri kapitalist zihniyet, üretimini daha çok satabilmek. İhtiyaç dışı malı piyasaya sürüm yapması gerektiğinden. Sinsi bir planla en mahrem yerimizden vurdular. Nasılmı? Nasıl olsun! Namus, ar, aile, çocuk, anne baba kavramlarını zamanla birbirlerine yabancılaştırarak. Dünyada dengeler öyle değiştiki insanlar hatta bu işleri düzenleyenler bile fark edemedi. Hayatta en çok korktuğum şey insanların süratle değişimleri idi, oda oldu. Ve dogduğum günden bugüne kadar 53 sene geçti. Bir insan yaşamında azıcık zaman içinde nelerimizi vermedik. İnsanlar öyle değiştiki hala idrak edemiyorum. Daha doğrusu kabullenemiyorum. İnsan bu kadar esnek olurmu? Sanki bütün dünya insanlığı 11 şiddetinde bir deprem geçirdi. Ama velakin bu durum kimsenin umurunda bile değil. Eğer böyle bir depremi dünyadaki başka bir yaratılmış geçirse idi dengeleri değişirdi. Ahlaken kültürel ve dinsel anlayışımız 180 derece değişti. Ama bizim biz adem oğlunun umurunda bile değil. Sadece bir hedefimiz var! Günümüzü gün edelim, hayatı yaşayalım, en güzel yaşam benim yaşamım olsun. Ahh…. Ahhh… Hangisini sayayım hangisini anlatayım. Adam geliyor benim dağlarımdan bütün bitkisel yapıyı ve dolayısı ile vatanımın varlığını çalıyor, gidiyor. Bizim olan o varlığı bize kalmasın diye de dağlarıma zehir saçıp gidiyor. Kimsenin umurunda değil, bir ALLAH’ın kulu ne yapıyorsun demiyor. Adam bu götürdüklerini genlerini değiştirerek kendine has hale getirdikten sonra bize satıyor. Bize sattığı o tohumları bizim aleyhimize kullanıyor. Kimsede çıt yok. Neslimizi bozuyor, bünyemize zarar veriyor, insanımızı yok ediyor. Yediğimiz içtiğimiz haram veya zararlı maddelerden oluşuyor. Kimse sormuyor. Son 200 senede dünyanın dengesini insan oğlunun zehirlemesi ile adeta yaşanmaz hale geldi. Torunlarımıza, geleceğimize, acı, hastalık ve elem miras bırakıyoruz. Ama! Yine umurumuzda bile değil. Bencil ve sadece kendini düşünen, refah içinde yaşayayımda gerisi teferruat diyen insanlarla dolu şu dünyada insan gibi yaşamak büyük bir marifet. Düşünen ve gerçegi gören insan için yaşamak ve yaşamaya çalışmak çok zor. Çünkü bu dünyada 7 milyar insan içinde artık kendini yapayalnız hissediyorsun. Ne düşüncelerini ne fikirlerini destekliyorlar nedebu sorunlara çare üretmeye yaklaşmıyorlar. Belkide doğrular için uğraşanlara bu deli neler düşünüyor diye gülüyorlardır. Ama yaklaşan tehlikeden hiçmi hiç haberleri yok. Bunu anlamak için biraz düşünmek yeter de artar. Ama ne yazıkki düşünmemek için adeta direniyorlar. Ve insana şöyle bir bakıyorlar sonra da fazla gölge yapma abi başka ihsan istemem, diyerek espri yapıyorlar kendilerince. Ciddiyet denen nesnenin yanına uğramamış bu insanların eline verilmiş bütün ipler. İstedikleri gibi at oynatıp kılıç kuşanıp biran önce insan neslini yok etmek için uğraşıyorlar. Kendi iplerini de kestiklerinden haberleri olmadan. Müslümanların yaradılışına uyğun yaşamak gerekirken. Vahyedilen ayetlerle, hadislerle hakikat yoluna girmek gerekirken. Eglence olan şu dünya hayatıyla kendimizi aldatıyoruz. Yunus larımızın Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz. Sözlerine nasılda kulak tıkadığımızın delilleri değilmi şu yaşam sandığımız hayat. ALLAH’a emanet olun Selam ve dua ile. M.S.A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Yeni Bir Güne Başlarken!

Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu!
Kardeşlerim!
Düşünmek istiyorum ve.... Gözlerimi yumuyorum ve düşünüyorum.
Gözlerimin önüne kardeş kanıyla, haksızlıkla, yalanla, dolanla kardeşlerine zulmediyor.
Ve bu insanlar kendini Müslüman zanneden egoist, hasis, zalim, acımasız tipler.
Ne yazık ki, bu tipler biz haklıyız, havalarıyla ortalıkta caka atarak geziyorlar.
Müslümanlar olarak hala yanlış kulvarlarda koşuyorlar.
Her gurub kendi tezlerini karşısındakine kabul ettirmeye uğraşıyor.
Genel olarak şunu görüyorum!
Biz haklıyız, biz doğru yoldayız, fırka-i naciye biziz, şartıyla şartlanmış bu gruplar.
Bizim fırkaya, tarikata, mezhebe, partiye girmezseniz, haliniz perişan.
Yahu!
Bu din ne Şii’nin nede Sunni’nin nede Vahhabi’nin nede herhangi birilerinin tekelinde. Karar verecek olan her şeyin yaratıcı olan güç sahibi olan ALLAHU zül Celaldir.
Herkes cenneti sanki parsellemişler.
Şunu dersen cennete öbürü bunu dersen cennete.
Bizim bu durumda Hıristiyanlıktan geriye neyimiz kalıyor.
ALLAH c.c. aşkına aklınızı başınıza alın.
Size gerek olmayanlarla uğraşmayın İslamı öğrenin ve yaşayın.
Lütfen samimi bir şekilde İslami ilimleri okuyun, İslami ilmi tahsil edin.
Müslüman kardeşlerinizi sevin sevmek zorundasınız, kin taşımayın içinizi karartmayın. Evinizde eşinize, çocuklarınıza, dışarıda kardeşlerinize sevimli merhametli olun.
ALLAH c.c. merhametli olanı sever.
Bu arkası gelmeyen tartışmalardan kardeş kinlerinden bıktım usandım.
Sahi biz ne zaman Müslüman olacağız?
Ne zaman mümin olmaya aday olacağız?
M.S.A
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Diyorlar ki her şey zamanla geçer.
[/FONT]
Her şey zamanla geçiyor zannediyoruz ve zannediyordum.

Ama aslında hiçbir şey geçmiyor.
Zamanla olaylar kabuk bağlasa da yüreğimdeki yara, biri dokunduğunda yine acıyor!
Susturun içimdeki susmayan bizi.


Susturun dayanılmaz acılarımızı.
Silin gözlerimdeki akan yaşları.
Uzaklara bakıyorum nemli gözlerimle.
Hatıralarıma vatanımın sokaklarında nasıl oynadığım aklıma geliyor.
Dalıp gidiyorum.
Zil sesine irkilerek hayallerimden ayrılıyorum.
Daha Sonra yeniden dalıyorum ve dedemin dor atı aklıma geliyor.
Umutlarımı verdiğim o ıssız sokaklar geliyor, gözlerimin önüne.

Sonra aklıma!
Her izine gittiğimde her şeyin bozulduğunu görerek nasılda üzülüyorum.

Sonra köylerdeki geçirdiğim o güzel günleri hatırlıyorum.
Gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor.
Ve düşünmeyi bırakarak kendi kendime mırıldanıyorum:
-Beynimizi bile işgal etmişler.
-Düşünemiyoruz yani düşünmeyi bile beceremiyoruz.
Kimse derdini bilmesin istiyorsunuz.
Ama velakin içinizdeki acılar, sizden zorla alınanlar sizi rahat bırakmıyor.
Benim derdim, benim kardeşlerim, benim vatanım, benim davam, benim düşüncem.
Geriye ne kaldı diye arkama bakıyorum ve önüme bakıyorum.
Adaplarımdan, sahip olduklarımdan gördüklerimden bir şey kalmamış.

Evet zamanla kabuk bağlasa da yüreğimdeki yara, biri dokunduğunda yine acıyor.........
Hemde nasıl ağlatırcasına.....
M.S.A.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Hayat acılarla, gülümsemelerle dolu.
Sana ayrılan zaman ise kısa bir an bazen düşünmeye bile zamanın kalmaz seni alır götürür.
Bakarsın ki daha neler, neler yapacaktın, nasıl oldu da bu kısa an bitiverdi dersin.


Gözlerinle en sevdiğin kişileri ararsın, uzakta ise bir anda bütün gücünü toplayarak pencereye koşarsın.

Acaba görebilir miyim bir umut ama canın ayaklarından kesilmeye başlar.

Anlarsın ki zaman bitmiş ömür denen dünya hayatı bitti bitecek.

Malların, eşin, çocukların gözlerinin önünden şerit gibi geçer.
Anlarsın ki ALLAH’ tan başka dost yok.

Vaktin varsa şehadet getirirsin.

Ve emaneti teslim edersin.
Öyleyse bu dünya önemsenmeyecek kadar değersiz.
ALLAH 'a emanet olun dostlarım.

Selam ve dua ile.
[FONT=&quot]M.S.A[/FONT]
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Muhtazaf abıı
yazıların bır harıka çok guzeller
RABBİM senden razı olsun böyle güzel yazılar paylaştığın için
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Nereye kadar?
Nereye bu gidiş yolların biteceğini bile, bile niçin bu lades. Hayata ve yaşamın içine bakıyorum. Aileler hızlı bir şekilde dağılırken sebep şiddetli geçimsizlik. Peki bu geçimsizliğin en tetikleyici sebebi ne? İsraf haddinden fazla harcama doyumsuzluk. Peki inanç yönünden bakıyoruz, bir çoğumuz İslamı ebeveynlerinden miras almışlar. Araştırıyorsunuz, araştırıyoruz. İnsanlarımızın bir çoğu İslam’ dan bi haber yani bilgi dağarcığında bir şey yok. İşte bu anlamda bu durumu nasıl düzeltebiliriz? İşler bu eksende iken ne yapabiliriz? Hayatın en dar sokağına girdiğimizi ve bu labirentin içinden çıkacağımızı kendimize inandırmamız gerekmez mi? İnsan olduğumuzu ve bu işe en yakın dostumuzdan başlamamız gerekmez mi? İşte bu noktada insan yaptığı bir ikaz için dostuna teşekkür etmez mi? Bütün bu güzellikleri bana veya bize hatırlatıyor diye. Yok nasihattan anlamadın ve eski tas eski hamam işe devam diyorsan insana sormazlar mı? Bu gidiş nereye ve nereye kadar? Bütün ömrünü boşu boşuna bir hiç uğruna harcarken neredeydin demezler mi? Ve bütün zorluklara rağmen ayaktayım diyorsan. Kendimi ve ailemi ait olduğum yerde görmek istiyorum birlik ve beraberlik içinde diyorsan. Daha geç kalmadın ne kadar erken başlarsan kardır. Yarın olmayabilirsin. İkilemde isen otur ve düşünme melekesini çalıştır belki işe yarar. Bütün bunları düşünüyorum diyorsan, o zaman diyecek bir şey kalmıyor. Yok beni bu meseleler ilgilendirmiyor israfda ne diyorsan. Nereye kadar bütün bunlar diye size soruyorum. Nereye kadar? Bu sorudan sonra israftan diyorum ki israftan kaçınırsak aile biz ve toplum kazanacak kaçınmazsak hepsi kaybedecek. En azından deneyelim! Her lazım olan alet ve edevattan birer tane olması gerekirken bir kaç tane almayalım. Yemede içmede aşırıya gitmeyelim. İnancımızı öğrenip doğru olanı yapalım. Ondan sonrada ellerimizi RAB’ BÜL alemine dua ve tövbe edelim. O bereketimizi verecek ve bizde böylece paylaşmayı öğreneceğiz. Öyle ise daha ne duruyoruz. Elleri kolları sıvayarak işe başlıyalım.
M.S.A.

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Muhtazaf abıı
yazıların bır harıka çok guzeller
RABBİM senden razı olsun böyle güzel yazılar paylaştığın için

ALLAH c.c. sizden de razı olsun kardeşim.
Almanyada aylık mahalli bir Türk gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum.
O yazıları burada da paylaşıyorum.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Kısa bir öz eleştiri veya nefis muhasebesi....[/FONT]
[FONT=&quot]Sizlerle paylaşacağım bu konu belki herkesi rahatsız eden ve toplumun yarası olan verdiğimiz herhangi bir sözün arkasında duramama meselesidir. [/FONT][FONT=&quot]Bu konu beni hep rahatsız etmiştir. Müslümanın görevi söz verince yerine getirmesidir. Söz verilince yerine getirmek bizim hasletlerimiz yani Müminin hasletlerindendir. Söz verilince yerine getirilir. Bu işin lamı cimi olmaz diyorum. Gelin nefis muhasebesi yapalım ve nefsimize soralım. Her söz verilince işimiz bitince artık boş ver mi? Yoksa sözün eri olmak ve sözünün eri olmak mı? Peki sözümüze sahip çıkmazsak halk arasında ne kadar güveniliriz? Gerçekten kişi olarak verdiğimiz sözü yerine getiriyor muyuz? Yoksa getiremiyor muyuz! Sonrada karşımızdaki insanlardan bir şeyler istemeye hakkımız varmı? Niçin ve ne hakla istiyoruz? Ayetleri, hadisleri insanların kalbine korku vererek aracı yapmaya ne hakkımız var? Bu iş nereye kadar devam edebilir. Bu insanları inançsızlığa sürüklemez mi? Ve bu yaptığımız iman güven yıkımdan sonra bunun hesabını vereceğimizi düşünebiliyor muyuz? Acaba insanların gözlerine baka, baka daha ne kadar yalan söyleyebiliriz? Gibi soruları doldurabiliriz. Mühim olan bu sorular kafamızda bir soru işareti bıraktımı? Yalanlarla, dolanlarla ancak kendimizi aldatırız. Müslüman olduğumuzun bilinci ile ve O şerefi sırtımızda taşıyarak hayatımızı idame ettirmeliyiz. Gül Muhammedimin ümmeti olabilmek için onun gibi emin olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Sevgili dostlarım.[/FONT]
M.S.A.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
ALLAH c.c. sizden de razı olsun kardeşim.
Almanyada aylık mahalli bir Türk gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum.
O yazıları burada da paylaşıyorum.

Anladım MasALLAH ne kadar güzel inşALLAH bizlerde her daim paylaşırsınız, cünku gerçekten yazılarnız çok ama çok güzeller, okumadan geçmek mümkün değil...
bizleri bu güzel yazılarınızdan mahrum bırakmadınız için, vakit ayırıp paylaştınız için ne kadar teşekkür edilse azdır...
ALLAH İKİ CİHANDADA SİZDEN RAZI OLSUN....
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,544
Tepki puanı
889
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Dostlara Nasihat!
Önce ALLAH'ın selamı rahmeti, bereketi, hidayeti, mağfireti ebedi ve daima müslümanların üzerine olsun. O’ nun elçisi nebisi ve peygamberi olan Muhammet Mustafa s.a.v efendimize ehline, aline ashabına selam olsun. Onların kutlu yolundan yürüyenlere, vahyin getirdiğini anlayıp vahdete koşanlara selam olsun... RAB'bül alemin olan yüce Mevlamıza ne kadar hamd etsek azdır. Sevgili Kardeşlerim! Bugün istedimki! Sizlerle dertleşelim. Çünkü! Bugünlerde huzurlu olmadığımı hissettim. Yüreğimde, yine hasret rüzgarları esiyor. Gözlerimde yaş, içimde fırtınalar kopuyor. Hasretin o içimdeki ızdırabı sanki beni yakıyor. Dünyadaki bütün olumsuzlukların sonunda güzel şeyler olacak gibi yüreğimde de umutlar beliriyor. Hüzünle sevinç arasında sıkışıp kaldım. Hakkımızda ne hayırlı olduğunu bilemeyiz. Sebebine gelince! Bugünlerde en çok düşündüğüm konu insan gerçekleri bildiği halde niçin inat ederek o gerçekleri kabul etmez. Nefsinin kurbanı olarak şeytanın isteklerine boyun eğer. Bilmediği konularda niçin ahkam çeker. Kardeşim dediği insanları nasıl öldürür? Ne hakla? Neye dayanarak? Rabbim bizi doğruları kabul eden eğrilerden kaçan kullarından eylesin. Ömrümüzden günler, dakikalar, saniyeler, saliyeler hatta saliseler eksilirken bizimde vaktimiz eksilip durur. Nasıl desem, nasıl anlatsam bilemiyorum. Hergün yatağımıza yatarken o günün hesabını yaptıkmı? Kardamıyız, zarardamıyız? Kendi nefsimizi ne kadar kontrol edebilirsek, o kadar az hata yaparız. Tabii ki RAB'bil aleminin yardımı olduğu müddetçe. Haydi diyorum sevgili kardeşlerim bu günden sonra nefis muhasebesi yapmadan yatağımıza yatmayalım. Diyeceksiniz ki, bunları bizlere zaten hep hatırlatıp duruyorsun. Kardeşlerim sizleri bir Müslüman olarak çok seviyorum. İstiyorum ki ahirette hepimiz komşu olalım. Bir Müslümanın ayağına taş dokansa etkileniyorum. Çünkü! Kendimi vücudumdaki organlarımdan birine zarar gelmiş gibi hissediyorum. Bak yine hatıralarım sanki sislenerek gözümün önüne geldi. Her gün olan olaylarla birlikte beni kederlendirdi. Sanki her günün hüznü, acı, gözyaşı, çile, ızdırap ve hırsı bitmiyor. Her gün insanlar birbirini yerken, en akıllı yaratık olan insan. En vahşi olan yine insan. Güzel düşlere bile fırsat bırakmıyor. Zaman denen mühlet akıp gidiyor. Şöyle diyorum! Küçücük dünyamda yalnızlık denizine dalıp hatıralarımı canlandırsam. Kesinti yapmadan hesabın çarpmasını, bölmesini, çıkarmasını ve toplamasını yaparak gecelerimde yeniden RAB’bime iltica ederek duygulansam. Ah Kardeşlerim herhalde hiçbir zaman böyle bir fırsatım olmayacak. Şu dünya' ya dün geldik, bugün yaşıyoruz, yarın ne olacak bilemiyorum. Çünkü yarını RAB'bimden başka kimse bilemez. Bu dünya‘ da ardından dua gibi tasadduk gibi devam eden güzel şeyler bırakmak istiyorsan. İnsanları sabırla dinlemeyi ve yanlışların varsa yanlışlarını fakat karşındaki yanlış ise onunda kalbini kırmadan yaklaşmak. Arkanda seni sevenlerin olmasını kim istemez. Her hareketimiz kontrol ediliyorken. Şöyle düşünsek! her taraf kameralarla donatılmış bütün zamanın gözetleniyor. İşte yaşamımızı ona göre ayarlasak diyorum. Bu hisle ve duygu ile yaşamımızı devam etmeyi öğrenirsek. Dilimize, gözümüze ve arımıza sahip olursak. Hayatımızı bir nebze düzene sokarız diye düşünüyorum. Diyerek! Başka bir konuya geçiyorum. Sizlere soruyorum vefa nedir? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” (Mevlana Celaleddin Rûmi) Mevlana öyle demiş ama vefanın ne olduğunu bütün uğraşıma rağmen çevremdeki insanlara bile bir türlü anlatamadım. Üstelik kuru gürültü yaparak beni dinlemediler bile.. Onlar ne anlatırsa ben dinliyorum. Dinlemeyi öğrensinler diye ama nafile. Konudan konuya geçiyorum. İşte yine aklıma geldi. İyiki bu kağıdı kalemi bulmuşlar. En azından bu sahifeler beni dinliyor. Sahifelerin olması büyük bir nimet. Senelerdir dertlerimi bu sahifelere yazarak dertlerime hamal ediyorum. İnsanlar dünyanın hızlı temposuna ayak uydurmaya çalışırken kıymetli ömürlerini de kıymetsiz şeylerle tüketme peşinde. Kimsenin nasihat dinleyecek kulağı örnek alacağı idraki yok. Bu halleri düşünürken geceleri ağlıyorum ve dışarı bakıyorum. Onlarla birlikte diri, diri gömüldüğümü anımsıyorum. Sizlere hangi yaramı anlatayım diye düşünürken. Gecenin ve gündüzün RAB'bi olan ALLAH c.c. hatırlıyorum. O zaman içime bir sıcaklık ve rahatlık geliyor. RAB'bim sana şükürler olsun diyorum. Artık insanlar olarak hep yalnızları oynuyoruz. İnsanlar arasındaki güven problemi derya gibi büyürken adaletli olanlar bitmek üzere. Vahdetin kapısından kimileri geçmez iken kendi doğrularının ama gerçekte yanlışların peşinden süratle gitmekteyiz. Vahdetin tam ortasına çomak sokarak birbirimizden ayrışmaktayız. Her gurup, hizip kendine göre cennette yer edinmekte sanki adete parsellemekte. İslam dini hiçbir zaman kimi isimlere veya hanedanlara gelmemiştir. İslam dini insanlara bir uyarı ve ikazdan başka bir şey değildir. Anlayabilirsek! Yaptıklarımızın birde hesabını verecegimizi unutmayalım. İslamın yaşama biçimini nasıl algıladığımız değil İslamı hayatıma nasıl daha iyi uygularım olmalıdır. Dedikse de herkes olmuş Allame ilmi delilleri önceden hazırlanmış. (Kendilerine göre şartlanmışlar) Kulaklar mühürlenmiş gözler görmek istediğini diller istediği şekilde konuşuyor. Artık insanlar kendiğinden oluşacak güzelliklerin vakti zamanını beklemekte. Bütün bu düşüncelerimi kağıda döktükten sonra. Hicranla dolan yüreğimdeki acı biraz dindimi bilemem! Tarumar olmuş kubbede üç beş kırıntı kalmışsa eğer bırakın gitsin şu yaralı yüreğim.. Dertlerimizden biride birbirimizi çok az görebilme veya ziyaretlerimiz. Evet birbirlerimizi hiç ziyaret etmiyoruz. Yine diyorum ki hepimiz yalnızları oynuyoruz. Herhalde hayatın en zor günlerini geçiriyoruz. Gelecekte acaba nasıl olacak? Artık dertleşecek dostlarımızda kalmadı. Ne İmanı ne vahdeti düşünüyoruz. Herkes kendi gurubunu ön plana alıp islam kardeşliğini bir tarafa bırakmış. Kimin cennete kimin cehenneme gideceğini hesaplıyoruz. Elimizde bir kantar tartıp duruyoruz. Benim şeyhim, benim mezhebim, benim partim, benim, benim derken bencilleşip gidiyoruz. E dert çok dertlenen yok. Gurur tepede bir türlü Şeytan ve nefs Adem oğlunu rahat bırakmıyor. Hep aynı teraneler aynı lakırtılar. Kardeşiz biz kardeş. Desemde kimse duymuyor be Kardeşlerim. Eh sevgili kardeşlerim hoş beş edelim dedik nerelere geldik. Dert çok olunca hangisinden başlayacağımızı şaşırdık. İstedik ki kardeş olduğumuzu unutmayalım. Paylaştıkça dertlerimizi azaltalım. Diyerek sözlerime son veriyorum…
M.S.A.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
ve aleykum selam muhtazaf abii
yazilarin okadar guzel okadaar etkileyici okadar ictenki okurken cok duygulaniyorum
okadar ictenlikle dlile getirip yorumluyorsunuz ki onlarin ustune yorum getiremiyorum
sanki okurken icimdekini dile getiremediklerimi okuyorum..
bir tek yapa bildigim sey tesekkur edebilmek yazilariniz icin tekrar tekar tesekkur ediyorum...
masALLAH Diyorum
RABBIM HER DAIM SIZDEN RAZI OLSUN
bize boyle guzel yazilar okutunuz icin
boyle insanlarin varligini bilmek cok guzel
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt