Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA (3 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen öğrenciler var. Öğretmenler sınıflara, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını ''normalleştirip''; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar.

Kızlar yanlarında eteklerini kısaltabilmek için iğne taşıyor


Hayatın ya tamam ya devam kısmı lise sıralarından geçiyor. İyi bir gelecek hedefliyorsanız, iyi bir lisede olmalı ve iyi bir eğitimden geçmelisiniz. Liseye kadar okuyup gelebilmek için sadece çaba sarf etmek gerekiyor. Kimileri için hayata yönelik önemli bir geçiş noktası ve atlama taşı olan lise çağı bazı gençler için hayatın kararmaya başladığı dönem olabiliyor. Çünkü, günümüzdeki lise ortamı çok farklı ve bambaşka.

Aslında çocuklar aynı çocuklar, öğretmenler de aynı öğretmenler; ama zihinler, beklentiler, umutlar, hayaller ve o hayallere ulaşma tercihleri o kadar karışık ki. Ya çalışıp çok başarılı okuyup hayatta bir yere geleceksiniz ya da çevrenize bakıp ''bazı ödünler'' vererek ''bir anda'' o yere gelmeye çalışacaksınız.

Öğrenci bir yandan dersi kırıp arkadaşlarıyla ''ortam yapma'' merakında, diğer yandan da devamsızlık yaptıkları gün sayısı arttıkça stresi artıyor. Bir de öğretmenlerin sürekli hatırlattığı o büyük sınav, yani ÖSS sıkıntısı var. Eğer o gence otokontrol ve hedef duygusu verilmemişse maalesef devam da ÖSS de ikinci planda kalıyor. Kendilerine o kadar çok ''ortam'' yapıyorlar ki; ama yine de şu zihinlerini kurcalayan sorulardan kurtulamıyorlar. ''Onunki...'' olmak, ''bırakılmak'', ''terk edilmek'', ''ex'' olmak anlam dünyalarını darmadağın ediyor. Mesela, daha bu yıl başında bir liseli arkadaşımız intihara teşebbüs etti. Eğer babası yakalayamamış olsaydı şu anda aramızda değildi belki de. ''Neden?'' diye sorduğumuzda ise cevap gayet kendinden emin ve net: ''Beni kimse anlamıyor!''. Ama senin konuştuğun ''dil''i zaten kimse anlamıyor ki, seni birileri anlayabilsin! İntihardan sonra ise alkol ve sigaraya yöneliyor. Bunları henüz lise birinci sınıftaki bir kız yapıyor.

Okula girişte saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen o kadar çok kız ve erkek öğrenci var ki. Öğretmenler, yukarıya, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını ''normalleştirip''; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar. Fakat öğrenciler makyaj eşyalarını da, saçlarını yapabilmek için gerekli toka ve malzemeleri de, eteklerini kısaltabilmek için gerekli iğneleri de yanlarında taşıyorlar. Abartmadan söylüyorum çantasında elektrikli saç kıvırma aleti olan bile var!

Erkeklerde ise saçlardan kıyafetten daha önemli şeyler var onlar için. Mesela okula arabayla gelmek gibi. Eğer bir erkek öğrenci, kravatını düzgün bağlamışsa, birkaç düğmesini açmamışsa diğer arkadaşları tarafından aşağılanıyor. ''Batak'' kavramına son zamanlarda alkol, sigara ve uyuşturucu ile birlikte evli erkeklerle beraber olmak da katılmış durumda. Bunun için okuldan atılmış bir arkadaşımız bile var! Alkol ve sigara başta olmak üzere ''arkadaş tavsiyesiyle'', özentiyle alınan zararlı maddeler de giderek yayılıyor.


Magazin programları gençlerin kafasını karıştırıyor

* Tabii ki sadece okumak isteyen, yanlış yollara sapmamaya çalışan öğrenciler de var. Fakat onların normal kıyafetleriyle dalga geçiliyor. Hatta bazıları dışlanmamak için kendine söylenenleri yapıyor.

* Artık kız-erkek ilişkileri saklanmıyor. Hatta olmayanlara ''eş'' aranıyor. Zaten kafalarımızı karıştıran yeteri kadar şey varken bir de bunlara diziler, magazinler, dergiler ekleniyor. Sanki bütün bunlar lise gençliği hedeflenerek çıkarılıyor.

* TV dizileri çok etkiliyor. Şu aralar moda olan töre dizileri sonucu kendine ''ağa'' arayan kız arkadaşlarımız var mesela.

* O kadar çok insan var ki bu koridorlarda yürüyen. Birinin hikâyesi şöyle mesela: Küçükken abisi ve kendinin gözü önünde babası, annesini öldürmüş. Bu kız gerçekten insanın gözünün içine farklı bakıyor. Bir arkadaşı var. Onun babası ise onları bırakıp Almanya'ya gitmiş. Bir daha da görmemiş babasını. Birbirlerini anladıklarını sanıyorlar. İkisi de hayata kaşları çatık bakıyor ve aralarına kimse giremiyor.

* Bir arkadaşımız var. Babası kanserden vefat etmiş. Ama o onlar gibi değil. Onu tanıdım tanıyalı doktor olmak istiyor. Kanser hastaları için.

* Kızlar burunlarını, dudaklarını, kaşlarını deldirme hevesine girmişler. Erkekler de kızlar gibi okul dışına çıktıklarında küpelerini takıveriyorlar.



alıntıdır...

 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

s.a
bence televizyon karşısında vakit geçirmemeli herkes internet başında zaman kaybetmemeli saatlerce telefon konuşmaları vs.... gençlik bunları yapmamalı acaba gerçekte onlarmı suçlu yoksa bizmi kötü örnek oluyoruz herkes sorumluluk almalı sigara içme demeyelim önce biz bırakalım sigara içmeyi yani önce biz yapmalıyız bişeyleri sonra söylemeliyiz. aeo eline emeğine sağlık bacım. aeo
 

Allah_affetsin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
139
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

a.s kardeşim..ben lise 2 öğrencisiyim..fakat erzurumda bir ilçede anadolu lisesinde okuyorum..benim lisemde bu gibi şeyler yok...hatta biz sınıfın kızlarıyla ablalara gideriz namazlarımızı kılarız ve tebihat getirir sohbetler yaparız..ama merkezdeki okullarda durum üstteki yazıda geçen durumdan hiç farklı değil..bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü okuduğum ilçe hem çok ahlaklı hemde insanları çok iyi.yani yinede islamdan bişiler kapmışlar diyebileceğim insanlar...gerçektende liselerde vaziyet çok kötüye gidiyor...artık türlü ahlaksızlıklar çok doğal bir hale gelmiş ve yapmıyanlarda dışlanıyor...bunu görebiliyorum..evet öğretmenler öğrenciler hep aynı ama ailelerin yetiştirme tarzımı desem yada ne bileyim artık bi yobazlaşma yolunamı girdik desem..hangisi doğru olur bilemem...tek bildiğim artık aileler çok serbest bırakmışlar çocuklarını doğurup sokağa atıyorlar sanki...Allah doğru yola iletsin AMİN...
 

KERAY

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Mar 2007
Mesajlar
129
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

SELAMUN ALEYKÜM BENDE BU KONUDA HAYRETLER İÇİNDEYİM SABAHLARI İŞE GİDERKEN ÖĞRENCİLERİN DAVRANIŞLARINI GİYİNİŞLERİNİ HAYRETLE İZLİYORUM NASIL YARDIMCI OLUNACAĞINI BİLEMİYORUM.AİLELER BU KONUDA ÇOK FEDEKAR OLMALILAR
 

derya_derya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

ÖZENTİ VAR GALİBA.ARKADAŞ ÇOK ÖNEMLİ.ÇOK ETKİLİ.BIRAK DÜZ LİSELERİ ŞİMDİ İMAM HATİPLER BİLE ESKİ TADINDA DEĞİL.ÇEVRENİN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK AMA İŞ AİLEDE BİTİYOR.AİLE ÇOCUĞUNA GEREKLİ BİLGİLERİ VERMİŞSE ÇOCUĞUN İÇİNE ALLAH İNANCINI,KORKUSUNU VE SEVGİSİNİ YERLEŞTİRMİŞSE O ÇOCUK ÖZÜNE DÖNER.RABBİM KENDİ SEVGİSİYLE DOLU NESİL YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN İNŞ.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Re: ''lise gençliği'' uçurumun kiyisinda

Re: ''lise gençliği'' uçurumun kiyisinda

tsunami yazdı:
s.a
bence televizyon karşısında vakit geçirmemeli herkes internet başında zaman kaybetmemeli saatlerce telefon konuşmaları vs.... gençlik bunları yapmamalı acaba gerçekte onlarmı suçlu yoksa bizmi kötü örnek oluyoruz herkes sorumluluk almalı sigara içme demeyelim önce biz bırakalım sigara içmeyi yani önce biz yapmalıyız bişeyleri sonra söylemeliyiz. aeo eline emeğine sağlık bacım. aeo



ve aleyküm selam. bazı önlemleri mutlaka almak gerekiyor tabi, tv ve bilgisayar başında harcanan zamanların en asgariye indirilmesi gibi.. fakat burada asıl mesele, kapitalist ve siyonist şovenlerin, gençlerimizi islami şuurdan uzaklaştırmak için yürüttükleri açıktan ve gizliden her türlü propagandadır.. onları sözümona sanatçılara özendirmeye çalışmak, islamdan başka her şeye ilgilerini yoğunlaştırmak kısacası islamdan koparmak birinci hedefleri durumunda... bunda da yazık ki başarılı oluyorlar.. aileler sağlam bir islami bilinç veremedikçe böyle yoldan çıkmalar olabiliyor. bu gençlerin ilacı islam.. Allah razı olsun yorum için selametle kalın.B)
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

S.A. ABLAM,
ALLAH C.C. RAZI OLSUN BÖYLE GÜZEL BİR KONUYU GÜNDEM ETTİĞİN İÇİN.
MAALESEF GENÇLİĞİMİZ FRENİ PATLAMIŞ OTOBÜS GİBİ UÇURUMDAN AŞAĞI GİDİYOR VE BUNU ÖNLEMEK İÇİN BİR ŞEYLERDE YAPILMIYOR. YAPANLARDA YAZIDA DA BAHSEDİLDİĞİ GİBİ YOBAZ V.S. DENEREK TEPKİ ALIYOR
BAKIN SENE 96'DA BAŞIMDAN GEÇEN BİR OLAYI ANLATAYIM SİZLERE,

ADANADA BİR ARKADAŞ SINAVA GİRECEKTİ, BENDE BERABER GİTTİM , O SINAVA GİRDİ BEN OKULUN BAHÇESİNDE BEKLİYORDUM.
O SIRADA YUKARIDAKİ GİBİ BİR GRUP GENÇ GELDİ ORALARDA ŞAKALAŞIP, OYNAŞIP GİTTİLER, GİDERKEN DE SONRADAN ÖĞRETMEN OLDUĞUNU ÖPRENDİĞİM BİRİNE ARKADAŞLARI İEL VEDALAŞIR GİBİ AYRILDILAR.

SONRA BİRAZ SOHBET ETTİK ÖĞRETMENLE,
DEDİM BU NASIL İŞTİR HOCAM, BİZİM ZAMANIMIZDA ÖĞRENCİ ÖĞRETMENİ GÖRDÜĞÜNDE KALDIRIM DEĞİŞTİRİRDİ, ŞİMDİ İSE LAKAYT VE GAYRİ CİDDİ DEDİM.
BANA DEDİ Kİ,
ARTIK BİZ OKULLARDA ÖĞRETMENLİK YAPMIYORUZ, SINIFTA ÇOCUKLARA GARDİYANLIK YAPIYORUZ , BİRBİRLERİNİ VURMASINLAR CAMDAN ATLAMSINLAR DİYE DEDİ.
VARIN GERİSİNİ SİZ HESAP EDİN. BU OLAY 1996 DA OLDU.
K.S.EO.
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

aliye_aliye yazdı:
tsunami yazdı:
s.a
bence televizyon karşısında vakit geçirmemeli herkes internet başında zaman kaybetmemeli saatlerce telefon konuşmaları vs.... gençlik bunları yapmamalı acaba gerçekte onlarmı suçlu yoksa bizmi kötü örnek oluyoruz herkes sorumluluk almalı sigara içme demeyelim önce biz bırakalım sigara içmeyi yani önce biz yapmalıyız bişeyleri sonra söylemeliyiz. aeo eline emeğine sağlık bacım. aeo

ve aleyküm selam. bazı önlemleri mutlaka almak gerekiyor tabi, tv ve bilgisayar başında harcanan zamanların en asgariye indirilmesi gibi.. fakat burada asıl mesele, kapitalist ve siyonist şovenlerin, gençlerimizi islami şuurdan uzaklaştırmak için yürüttükleri açıktan ve gizliden her türlü propagandadır.. onları sözümona sanatçılara özendirmeye çalışmak, islamdan başka her şeye ilgilerini yoğunlaştırmak kısacası islamdan koparmak birinci hedefleri durumunda... bunda da yazık ki başarılı oluyorlar.. aileler sağlam bir islami bilinç veremedikçe böyle yoldan çıkmalar olabiliyor. bu gençlerin ilacı islam.. Allah razı olsun yorum için selametle kalın.B)
a.s
canım sen doktor olsan ve bir hasta gelse hastalığına teşhis koyulsa yazacağın ilacıda bilsen ama bunu yapmak yerine hastanın kendiliğinden iyileşmesini beklemek doğrumu acaba bişeyleri zaman geçmeden onları kaybetmeden yapmalıyız yapılan trafik kazasından sonra alınan önlemler kaybedilenleri getirirmi acaba neyse rabbim yar ve yardımcımız olsun aeo
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

Allah_affetsin yazdı:
a.s kardeşim..ben lise 2 öğrencisiyim..fakat erzurumda bir ilçede anadolu lisesinde okuyorum..benim lisemde bu gibi şeyler yok...hatta biz sınıfın kızlarıyla ablalara gideriz namazlarımızı kılarız ve tebihat getirir sohbetler yaparız..ama merkezdeki okullarda durum üstteki yazıda geçen durumdan hiç farklı değil..bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü okuduğum ilçe hem çok ahlaklı hemde insanları çok iyi.yani yinede islamdan bişiler kapmışlar diyebileceğim insanlar...gerçektende liselerde vaziyet çok kötüye gidiyor...artık türlü ahlaksızlıklar çok doğal bir hale gelmiş ve yapmıyanlarda dışlanıyor...bunu görebiliyorum..evet öğretmenler öğrenciler hep aynı ama ailelerin yetiştirme tarzımı desem yada ne bileyim artık bi yobazlaşma yolunamı girdik desem..hangisi doğru olur bilemem...tek bildiğim artık aileler çok serbest bırakmışlar çocuklarını doğurup sokağa atıyorlar sanki...Allah doğru yola iletsin AMİN...

ve aleyküm selam kardeşim. bu çağa göre çok şanslısınız siz o zaman.. erzurumda da böyle şeylere rastlanabilmesi beni şaşırttı.. sanırım ben meseleyi sadece büyük şehirlere aitmiş gibi düşündüm belki de... ya da en azından doğu bölgelerimizin buradan bir nebze de olsa iyi olacağını düşünmüştüm.. rabbim ıslah eylesin, islamdan ayırmasın inşallah. selametle . Allah razı olsun katılımınız için..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

KERAY yazdı:
SELAMUN ALEYKÜM BENDE BU KONUDA HAYRETLER İÇİNDEYİM SABAHLARI İŞE GİDERKEN ÖĞRENCİLERİN DAVRANIŞLARINI GİYİNİŞLERİNİ HAYRETLE İZLİYORUM NASIL YARDIMCI OLUNACAĞINI BİLEMİYORUM.AİLELER BU KONUDA ÇOK FEDEKAR OLMALILAR

ve aleyküm selam kardeşim, onlara sağlam bir şekilde islami terbiyeyi, islami ahlakı aşılamalıyız. islam ahlakından kopuldukça bunlar olacak her zaman.. rabbim yardım etsin inşallah. Allah razı olsun yorum için. selametle kalın.
 

carmelo89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Haz 2006
Mesajlar
452
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

kardeşim güzel bir konuya değinmişsin 1 yıl önce mezun oldugumda durum asagı yukarı tarif ettiğin gibiydi
Allah biz gencleri ıslah etsin(AMİN)
 

handan06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2007
Mesajlar
2,070
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

güzel bi konu emeğine sağlık artık liseler gençlerimiz bozuldu allah kimseyi doğru yoldan saptırmasın amin
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

derya_derya yazdı:
ÖZENTİ VAR GALİBA.ARKADAŞ ÇOK ÖNEMLİ.ÇOK ETKİLİ.BIRAK DÜZ LİSELERİ ŞİMDİ İMAM HATİPLER BİLE ESKİ TADINDA DEĞİL.ÇEVRENİN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK AMA İŞ AİLEDE BİTİYOR.AİLE ÇOCUĞUNA GEREKLİ BİLGİLERİ VERMİŞSE ÇOCUĞUN İÇİNE ALLAH İNANCINI,KORKUSUNU VE SEVGİSİNİ YERLEŞTİRMİŞSE O ÇOCUK ÖZÜNE DÖNER.RABBİM KENDİ SEVGİSİYLE DOLU NESİL YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN İNŞ.

haklısınız kardeşim, yazık ki ölye.. üniversitelerde de ilahiyat fakülteleri bunlardan pek farklı değil, istisnaları var mutlaka... her şey ailede bitiyor. Allah razı olsun kardeşim. selametle inş.
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

s.a kardeşim eline meğine sağlık.allah razı olsun canım kardeşim çok anlamlı bir paylaşım.gündem sorunu malesef.evet malsef aynen o yazdıkların gibi.%90 gençlik.yanlış yönlendirmeler malsef model alma yöntemi kullanan gençliğimizi çok kötü bir şekilde şekillendiriyor.çok fazla asiler ve onların bildikleri herşeyin üstünde malesef.çok fazla öernekleri gözümün önünde dolaşıyo hatta evin içinde hatta.ama bizmki asi gençlik,asabi,dediğim dedik olandan.gençleri yönlendirmek.biz bir üst gençlerin görevi yaşlandık gerçi ama.şaka bir yana ailelere ve bize çok fazla görevler düşüyo.iletişim araçlarını tvleri.pcleri... doğru amaçlarlakullanmak gerek.ailelerin çocuklarıyla hergün konuşması bişeyleri paylaşması doğruy yanluışı anlatması gerek.yani çok fazla sorumluluğumuz var
allah yar ve yardımcımız olsun
selametleB)
 

Allah_affetsin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
139
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

aliye_aliye yazdı:
Allah_affetsin yazdı:
a.s kardeşim..ben lise 2 öğrencisiyim..fakat erzurumda bir ilçede anadolu lisesinde okuyorum..benim lisemde bu gibi şeyler yok...hatta biz sınıfın kızlarıyla ablalara gideriz namazlarımızı kılarız ve tebihat getirir sohbetler yaparız..ama merkezdeki okullarda durum üstteki yazıda geçen durumdan hiç farklı değil..bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü okuduğum ilçe hem çok ahlaklı hemde insanları çok iyi.yani yinede islamdan bişiler kapmışlar diyebileceğim insanlar...gerçektende liselerde vaziyet çok kötüye gidiyor...artık türlü ahlaksızlıklar çok doğal bir hale gelmiş ve yapmıyanlarda dışlanıyor...bunu görebiliyorum..evet öğretmenler öğrenciler hep aynı ama ailelerin yetiştirme tarzımı desem yada ne bileyim artık bi yobazlaşma yolunamı girdik desem..hangisi doğru olur bilemem...tek bildiğim artık aileler çok serbest bırakmışlar çocuklarını doğurup sokağa atıyorlar sanki...Allah doğru yola iletsin AMİN...

ve aleyküm selam kardeşim. bu çağa göre çok şanslısınız siz o zaman.. erzurumda da böyle şeylere rastlanabilmesi beni şaşırttı.. sanırım ben meseleyi sadece büyük şehirlere aitmiş gibi düşündüm belki de... ya da en azından doğu bölgelerimizin buradan bir nebze de olsa iyi olacağını düşünmüştüm.. rabbim ıslah eylesin, islamdan ayırmasın inşallah. selametle . Allah razı olsun katılımınız için..

artık doğu batı diye bişi kalmadı inançsızlık imansızlık tüm dünyayı çepeçevre sardı...yani erzurumda bazı değerler halen daha korunsada okuldaki kız erkek ilişkilerine pek karışılmıyor galiba...ben lise 1i merkezde okudum sonra sırf etkilenmemek için ilçeye geçtim iyikide geçmişim ilçeye...şimdi geldiğim merkez okulunun iyice zıvanadan çıktığını duydum çok üzüldüm...Allah razı olsun bu yazıyı yazıcıdan çıkarttım pazartesi sınıfın panosuna asıcam..bakalım sınıfımdakiler ne düşünecek..büyüdükçe bazı şeyleri aşılamayı dahada çok istiyorum...Allah razı olsun...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
ALLAH C.C. RAZI OLSUN BÖYLE GÜZEL BİR KONUYU GÜNDEM ETTİĞİN İÇİN.
MAALESEF GENÇLİĞİMİZ FRENİ PATLAMIŞ OTOBÜS GİBİ UÇURUMDAN AŞAĞI GİDİYOR VE BUNU ÖNLEMEK İÇİN BİR ŞEYLERDE YAPILMIYOR. YAPANLARDA YAZIDA DA BAHSEDİLDİĞİ GİBİ YOBAZ V.S. DENEREK TEPKİ ALIYOR
BAKIN SENE 96'DA BAŞIMDAN GEÇEN BİR OLAYI ANLATAYIM SİZLERE,

ADANADA BİR ARKADAŞ SINAVA GİRECEKTİ, BENDE BERABER GİTTİM , O SINAVA GİRDİ BEN OKULUN BAHÇESİNDE BEKLİYORDUM.
O SIRADA YUKARIDAKİ GİBİ BİR GRUP GENÇ GELDİ ORALARDA ŞAKALAŞIP, OYNAŞIP GİTTİLER, GİDERKEN DE SONRADAN ÖĞRETMEN OLDUĞUNU ÖPRENDİĞİM BİRİNE ARKADAŞLARI İEL VEDALAŞIR GİBİ AYRILDILAR.

SONRA BİRAZ SOHBET ETTİK ÖĞRETMENLE,
DEDİM BU NASIL İŞTİR HOCAM, BİZİM ZAMANIMIZDA ÖĞRENCİ ÖĞRETMENİ GÖRDÜĞÜNDE KALDIRIM DEĞİŞTİRİRDİ, ŞİMDİ İSE LAKAYT VE GAYRİ CİDDİ DEDİM.
BANA DEDİ Kİ,
ARTIK BİZ OKULLARDA ÖĞRETMENLİK YAPMIYORUZ, SINIFTA ÇOCUKLARA GARDİYANLIK YAPIYORUZ , BİRBİRLERİNİ VURMASINLAR CAMDAN ATLAMSINLAR DİYE DEDİ.
VARIN GERİSİNİ SİZ HESAP EDİN. BU OLAY 1996 DA OLDU.
K.S.EO.

ve aleyküm selam abi... anlattığınız olay gerçekten ibretlikti ve gelinen noktanın ne kadar da vahimleştiğini gösteriyor.. ve bu tam 11 sene önce gerçekleşmiş.. bu noktalara varılacağı demek o zamanlardan belliydi.. değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.. Allah razı olsun.. rabbim bizlerin yardımcısı olsun inşallah.Allaha emanet olun. selam ve dua ile...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

tsunami yazdı:
aliye_aliye yazdı:
tsunami yazdı:
s.a
bence televizyon karşısında vakit geçirmemeli herkes internet başında zaman kaybetmemeli saatlerce telefon konuşmaları vs.... gençlik bunları yapmamalı acaba gerçekte onlarmı suçlu yoksa bizmi kötü örnek oluyoruz herkes sorumluluk almalı sigara içme demeyelim önce biz bırakalım sigara içmeyi yani önce biz yapmalıyız bişeyleri sonra söylemeliyiz. aeo eline emeğine sağlık bacım. aeo

ve aleyküm selam. bazı önlemleri mutlaka almak gerekiyor tabi, tv ve bilgisayar başında harcanan zamanların en asgariye indirilmesi gibi.. fakat burada asıl mesele, kapitalist ve siyonist şovenlerin, gençlerimizi islami şuurdan uzaklaştırmak için yürüttükleri açıktan ve gizliden her türlü propagandadır.. onları sözümona sanatçılara özendirmeye çalışmak, islamdan başka her şeye ilgilerini yoğunlaştırmak kısacası islamdan koparmak birinci hedefleri durumunda... bunda da yazık ki başarılı oluyorlar.. aileler sağlam bir islami bilinç veremedikçe böyle yoldan çıkmalar olabiliyor. bu gençlerin ilacı islam.. Allah razı olsun yorum için selametle kalın.B)
a.s
canım sen doktor olsan ve bir hasta gelse hastalığına teşhis koyulsa yazacağın ilacıda bilsen ama bunu yapmak yerine hastanın kendiliğinden iyileşmesini beklemek doğrumu acaba bişeyleri zaman geçmeden onları kaybetmeden yapmalıyız yapılan trafik kazasından sonra alınan önlemler kaybedilenleri getirirmi acaba neyse rabbim yar ve yardımcımız olsun aeo


B)B)B)B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

selamun aleykum...

Allah c.c. razı olsun güzel konu elinize saglık...Rabbim bizlere yardım etsin elimizden imanımızı almasın inş...

EFENDİMİZ DÖNEMİNDE MÜSLÜMAN GENÇLİĞİN ROLÜ
Yrd. Doç.Seyfullah Kara


Gençlik, kişinin enerji dolu ve hareketli olduğu en dinamik çağdır. Genç insan sahip olduğu enerjiyi harcayabilmek için daha çok harekete ihtiyaç duyar. Bu itibarla o, birçok meseleyi çözebilecek heyecan, dinamizm ve fiziksel beceriye de sahiptir; kendisine fırsat verildiğinde çok önemli başarılara imza atabilecek yeteneğe sahip bulunmaktadır. Ciddi görevleri yerine getirebilecek kabiliyet, genç insanda daima mevcuttur. Esas olan, gençteki bu kabiliyeti keşfedip, onu geliştirmek, bunun için de ona görevler vererek sorumluluk bilincini kazandırmaktır.

Asr-ı Saadet’te Efendimiz’in, gençliğin bu tür özelliklerini azami ölçüde dikkate alarak değerlendirdiği, açık bir biçimde görülmektedir. Çünkü O (s.a.s.), gençleri, tebliğ ve irşat faaliyetleri dahil, devlet teşkilatının en üst kademelerine kadar hemen her alanda görevlendirmiştir. Gençler ise, Allah’ın Resulü’nü hiçbir zaman mahcup etmemişler, O’nun güvenini boşa çıkarmamışlar ve kendilerine verilen çok ciddi dini ve idari görevleri, hakkıyla yerine getirmişlerdir. Bu görevler arasında müsteşarlık, valilik, sekreterlik, hâkimlik, komutanlık, sancaktarlık, istihbaratçılık, güvenlik görevliliği, maliyecilik, öğretmenlik gibi çok önemli devlet görevleri bulunmaktadır 1.

Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ümmetimin en hayırlıları benim zamanımda yaşayanlardır”2 buyurmak suretiyle, genelde bütün ashabı taltif ederek övmüştür. Bununla beraber, onun, gençliğe ayrı bir önem verdiğini söylememiz gerekir. Bunun sebebini de, Hz. Peygamber’in, “Bana gençliğin yardımı lütfedildi”3 sözünde aramak gerekmektedir. Zira onların sahip olduğu enerji ve dinamizm, bir hareketi yükseklere götürebilecek ölçüdedir. İslâmiyet büyük ölçüde de gençlerin omuzlarında yükselmiştir.

Hz. Peygamber dönemini dikkatlice incelediğimizde, genç jenerasyonun İslâm’ın mesajını yaşlılardan daha önce ve daha büyük bir arzu ve iştiyakla kabul ettiğini görmekteyiz. Bu nedenle ilk Müslümanların büyük çoğunluğunu gençlik kesimi oluşturmuştur. Gençlerin İslâm dinine rağbeti o kadar fazla olmuştur ki, hicret sırasında Ubeyde b. Haris gibi oldukça yaşlı bir-iki kişi dışında, İslâm mensuplarının büyük ekseriyeti Müslüman oldukları zaman otuz yaşın altında idi ve ancak bir veya iki kişi otuz beşin üzerinde bulunuyordu. En nüfuzlu ailelerin, en nüfuzlu soyların gençleri İslâm’a koşup, kutlu davasında Allah’ın Elçisi’ne destek ve yardımcı olmuşlar, O’nu en olumsuz şartlar altında bile yalnız bırakmamışlardır.

Bu gençler arasında sayabileceğimiz Ali b. Ebî Talib Hz. Peygamber’in amcasının oğluydu. Hz. Ali İslâm’dan önce Allah’ın Resulü’nün evinde kalıyordu. Babası Ebû Talib, Hz. Peygamberi müşriklere karşı bütün imkânlarıyla korumasına rağmen, Müslüman olmamıştı. Ama Hz. Ali, daha İslâm’ın ilk gününden itibaren Müslüman olmuş, Hz. Hatice’den sonra İslâm’ın ilk mensubu olma şerefini kazanmıştır; Müslüman olduğunda ise henüz on yaşlarındaydı. Böylece o, daha İslâm’ın başlangıcından itibaren hep İslâmiyet’in içinde olmuştur. Onun ağabeyi Ca’fer b. Ebî Talib de ilk Müslüman olanlardandır4 ve Hz. Ali’den on yaş büyük olduğuna göre5, Müslüman olduğunda 20 yaşlarında bir delikanlıdır. Hz. Ca’fer’in hanımı Umeys’in kızı Esma’nın da ilk Müslüman olan6 genç hanımlardan olduğu anlaşılmaktadır.

İlk Müslümanlardan bir diğeri de, henüz daha delikanlılık çağında İslâm’ı tercih etmiş olan ve Efendimiz’in, kendisine “havarim” diye iltifat ettiği Zübeyr b. Avvam’ dır7. Zübeyr Müslüman olduğunda daha on iki yaşındaydı8. Mekke döneminin ilk ve aynı zamanda çilekeş Müslümanlarından Habbab b. el-Eret’i de zikretmemiz gerekir. O, altıncı Müslüman olarak on altı yaşlarında10 bir delikanlıydı. Osman b. Maz’ûn on dördüncü Müslüman olduğunda genç grup içinde bulunuyordu. Kardeşi Kudame b. Maz’ûn da ilk Müslümanlardan olup, Müslüman olduğunda yirmi yaşının biraz üstünde idi11.

İlk Müslümanlar arasında gençlik kervanında kimler yoktu ki; Allah Resulü (s.a.s.) kutsal mesajına gönlünü açtığında on dokuz yaşında olan Sa’d b. Ebî Vakkas; Uhud savaşında kendi bedenini Allah’ın Resûlü’ne siper eden, ilahi daveti kabulde ilk sıraları alan ve İslâm’la şereflendiğinde on dört veya on sekiz yaşlarında olan Talha b. Ubeydullah; Müslüman olur olmaz Kur’ân’ı müşriklerin arasında okuyacak kadar medeni cesarete sahip olan, cılız fiziğine karşın küfrün elebaşlarına meydan okuyan, on altıncı Müslüman olduğunda on altı yaşları civarında olduğu anlaşılan Abdullah b. Mesûd; Mekke döneminde tebliğ ve irşat faaliyetleri için evini Peygamberimize tahsis eden ve İslâmiyete girdiğinde on yedi, on sekiz yaşlarında olduğu anlaşılan Erkam b. Ebî’l-Erkam; hicret sırasında yirmi iki yaşlarında olan Saîd b. Zeyd ve en fazla onunla aynı yaşlarda bulunan hanımı Hattab’ın kızı Fâtıma; Yeni Müslüman olduğunda daha on yedi yaşlarında bulunan ve Hz. Ebû Bekr’in kızı olan Esmâ12; annesinin bütün servetini elinin tersiyle bir kenara iten ve hayatına yönelik bütün tehdit ve işkenceleri göze alarak kendisini Hz. Peygamber’in getirdiği ilahi mesaja vakfeden, sonuçta Uhud savaşında şehit olduğunda, Allah Resûlü’nün, şehadetine göz yaşı döktüğü Mus’ab b. ‘Umeyr13 ve burada adını zikredemeyeceğimiz daha pek çok genç…

Burada şunu da hemen ifade etmemiz gerekir: Allah Resûlü’nün kutsal davetini öncelikle kabul edenler sadece Mekkeli gençler değildir; aynı zamanda Medineli gençler de onun bu ulvî mesajını Medineli yaşlılardan önce kabul etmişlerdir. Bilindiği gibi Allah Resulü (s.a.s.)’e en zor anlarında Medineliler kucak açmış ve ona beyatta bulunmuşlardır. O, Ensar’ı ancak mümin olanların seveceğini, münafıkların sevmeyeceğini, her kim onları severse, Allah’ın onu seveceğini, kim de sevmezse Allah’ın da onu sevmeyeceğini söylemiştir14. Yine Allah’ın Elçisi, “Eğer Ensar bir yol tutsa, ben de Ensar’ın yolunu tutardım. Şayet hicret olmasaydı, Ensar’dan biri olmak isterdim”15 demiştir.

İşte Allah’ın Elçisi’nin böylesine büyük değer verdiği Medineli Müslümanlar arasında İslâm dini ile müşerref olanların ilklerini de gençler teşkil ediyordu. Tıpkı Mekke’de olduğu gibi, Medine’de de, İslâm dinine karşı duran yaşlılarla, Müslüman olup İslâmiyet’i destekleyen oğullarından oluşan gençler vardı. Bunun en tipik örnekleri, Medine’nin ileri gelen saygın kişilerinden olup kıskançlığından ötürü Hz. Peygamber’den yüz çeviren Ebû Amir ile Uhud savaşında şehitlik mertebesine ulaşacak ve cansız bedeni melekler tarafından yıkanacak kadar Allah’ın Resûlü’ne bağlı olan oğlu Hanzala16; Münafıkların reisi olan Abdullah b. Ubeyy ile İslâm toplumunu ifsat etmek ve Allah’ın Elçisi’ni alaya almak için her fırsatı değerlendiren babasını öldürmek isteyecek kadar samimi ve güçlü bir Müslüman olan oğlu Abdullah’tır17.

Medineli gençler kuşkusuz bu ikisiyle sınırlı değildir. Onlar arasında, daha hicretten üç yıl önce Mekke’ye gelen ve Akabe’de bulunduğunda oradaki reislerin en küçüğü olan Es’ad b. Zürâre18; yine ikinci Akabe beyatında beyat ettiği sırada on üç-on dört yaşlarında olup oradakilerin en genci bulunan Ukbe b. Amr19; on beş yaşlarında iken ikinci akabe beyatında hazır bulunan Cabir b. Abdillah20; Akabe’de Allah’ın Elçisi’ne beyat ettiği sırada yirmi dört yaşında olduğu anlaşılan Mesleme b. Selâme21; babasından çok önce Akabe’de Hz. Peygamberi koruma sözü veren Muaz b. Amr22…ve daha birçokları.

Görülüyor ki, yaşlı Medinelilerin çoğu Medine’de şirk üzerinde bulunurlarken, onların ya çocukları ya da yeğenleri, Allah Resûlü’ne her ne pahasına olursa olsun itaat edeceklerine ve onu koruyacaklarına dair söz veriyorlardı.

Bütün bunlar bize şunu apaçık göstermektedir ki, Hz. Peygamber’in yardımcısı olan ve İslâm dinini omuzlayanların büyük çoğunluğunu gençler oluşturmuştur. Başka bir ifadeyle, İslâm dini büyük ölçüde gençlerin omuzlarında yükselmiş, layık olduğu yere ve zaferlere onlarla koşmuştur. Şurası gerçek ki, günümüzde de İslâmiyet, usulüne uygun bir şekilde insanlara takdim edilirse, ona ilk önce koşacak olanların gençlik kitlesi olacağı bilinmelidir. Çünkü İslâm dini verdiği evrensel ve insani mesajlarla gençliği cezp etmeye müsait bir dindir.

Bilinmesi gereken önemli bir husus şudur ki; bu gençler sadece verdiği sözlerle kalmamışlar, bu sözlerin gereğini yerine getirerek, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) inanılmaz bir bağlılık göstermek suretiyle, Peygambere nasıl sadakatte bulunulacağına dair de eşsiz örnekler sergilemişlerdir. Gerçekten gençlik, İslâmî davete ilk önce koşan kitle olduğu gibi, Allah Resulü’nü koruma konusunda da en fazla özen gösteren kesim olmuştur. Allah’ın Resûlü, daha ilk tebliğini yapıp müşrikler tarafından sataşmalara ve tehditlere maruz kaldığı andan itibaren, gençlik tarafından büyük bir titizlikle korumaya alınmıştır.

Bir keresinde Hz. Peygamber aşikâre davete başlamak üzere akrabalarına yemek vermişti. Bu yemekte Allah’ın Resûlü onları Allah’a iman etmeye davet etti; oradakiler bu daveti hoş karşılamadılar; tehditler savurup tam dağılıp gideceklerken, Hz. Ali ortaya atılarak, “Gerçi benim görüşüm kısa, kollarım zayıf, yaşım buradakilerin hepsinden küçüktür; fakat bütün bunlara rağmen, ben seni bu işte korur, arka çıkarım ey Allah’ın Resûlü” demişti. Orada bulunanlar ise buna sadece gülmüşlerdi. Bu sırada Hz. Ali on üç yaşında henüz gençliğin başlangıç noktasında bulunan bir delikanlıydı23. Aynı Hz. Ali yirmi yaşlarında bir genç iken, hicret esnasında Hz. Peygamberin yatağına ölümü göze alarak yatmış, Allah’ ın Elçisi’nin habersizce hicret etmesini sağlayarak, onu ölümden kurtarmıştı24.

Eğer Hz. Ali için, Resûlüllah’ın akrabası olduğu ve onu korumasının normal görülmesi gerektiği söylenirse, Ebû Leheb’in de Hz. Peygamber’in amcası olduğunu, ancak ona en fazla düşmanlık edenler arasına girdiğini hatırlatırız. Öyleyse Hz. Ali’nin bu fedakarlığı bir akrabalık fedakarlığı değil, ancak bir iman fedakarlığı olarak kendisini apaçık göstermektedir.

Talha b. Ubeydullah’ın bir genç olarak Uhud savaşında Hz. Peygamberi korumak için gösterdiği yoğun çaba gerçekten her türlü takdirin üzerindedir. O, Hz. Peygambere inen kılıç darbelerine karşı elini uzatarak kendisini kalkan yapması nedeniyle eli kesilmiş ve çolak kalmıştır. Onun bu korumasına rağmen Hz. Peygamber çok zor duruma düşünce, hatta yaralanınca, onu savaş hengâmesinden kurtarmak için sırtına yüklemiş ve büyük bir kaya parçası üzerine çıkararak kurtulmasını sağlamıştır. Bundan sonra Allah’ın Resûlü, hayatı pahasına kendisini koruyan ve kurtaran bu genç için Hz. Ebû Bekir’e “Ey Ebû Bekir! Bugün cennet Talha’ya vacip oldu” demiştir25.

Abdullah b. Zeyd, meşhur kadın sahabi Ümmü Umâre’nin iki oğlundan biridir. Uhud savaşında Hz. Peygamberi çok yakından koruyarak onun takdirini kazanmıştır. Abdullah ve ailesinin gösterdiği sadakat ve kahramanlık, Allah’ın Elçisi tarafından, bu ailenin cennette kendisine komşu kılınması niyazı ile mükafatlandırılmıştır26.

Adı geçen Ümmü Umâre’nin diğer oğlu Habib b. Zeyd’in Allah’ın Resûlü’ne bağlılığı ise kelimenin tam anlamıyla destansı bir bağlılıktır. Bu bağlılık onu şehitlik makamına yükseltmiştir. Hz. Peygamber onu, peygamberlik iddiasında bulunan Müseylimetü’l-Kezzâb’a elçi olarak göndermişti. Ancak Müseylime, Habib’i tutukladı; ona Muhammed’in peygamber olduğuna inanıp inanmadığını sordu. Habib, Hz. Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehadet ettiğini söyledi. Bunun üzerine Müseylime kendisinin de peygamber olduğuna inanıp inanmadığını sordu. Habib bu soruya “Ben sağırım, seni duymuyorum” diye cevap verdi. Bu soru ve aynı cevap defalarca tekrarlandı; her cevapta Müseylime, Habib’ in bir uzvunu kesti; Habib bu şekilde uzuvları tek tek kesilerek şehit edildi27. O, Allah’ın Elçisine olan inanç, sevgi ve bağlılığı nedeniyle, parçalanarak şehit edilmeyi göze aldı, takiyye yapmaya bile gerek duymadı. Ruhsatla değil, azimetle amel etmeyi tercih etmişti.

Mekke müşrikleri, Resûlüllah’ı Mekke’ye sokmadıkları bir dönemde münafıkların reisi Abdullah b. Ubeyy’e haber göndererek, istediği takdirde kendisinin Mekke’ye gelebileceğini ve Kabe’yi tavaf edebileceğini söylemişlerdi. Bunu duyan Abdullah b. Ubeyy’in oğlu Abdullah, babasına “Allah her yerde nifakını açığa çıkararak seni rezil edecektir. Allah’ın Elçisi tavaf etmediği halde sen gidip tavaf edeceksin, öyle mi?!” dedi. İbn-i Ubeyy samimi Müslüman olan ve Allah’ın Resûlü’ne tam bir sadakatle bağlı olan oğlu Abdullah’dan yüz çevirdi. Oğlu ise babasına, “Resûlüllah tavaf etmedikçe ben de etmeyeceğim” diyerek rest çekti. Abdullah’ın babasına bu resti Hz. Peygamberi son derece sevindirdi. Abdullah, Hz. Peygambere olan engin sevgisi nedeniyle münafık babasını bir kalemde silip atmış ve Peygambere olan bağlılığını ortaya koymuştur.

Asrı Saadet dönemi Müslüman gençliği, Allah’ın Elçisi’ne canlarını feda etmek üzere bağlanmışlardı. Nitekim Hudeybiye antlaşmasının imzalanmasından az önce sahabe, canlarını feda etmek üzere Hz. Peygambere beyat ettiklerinde, ilk beyat eden kişi, yirmi yaşlarında bir genç olan Ebû Sinan el-Esedî olmuştur28. Bundan başka yine Hudeybiye antlaşması sırasında yirmi yaşlarında bir delikanlı olduğu anlaşılan Abdullah b. Ebî Evfâ29, on yedi yaşlarında olan Abdullah b. Yezid el-Hatmî30, on altısında Abdullah b. Ömer b. Hattab31 gibi daha birçok genç insan, meşhur “Bey’atu’r-Rıdvan”da Allah için canlarını feda edeceklerine dair Resûlüllah’a büyük bir iman ve sadakatle söz vermişlerdir.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, genç nesil sadece iman etmekle kalmamış, aynı zamanda imanları uğruna canlarını da feda etmekten çekinmemişlerdir. Genç nesil duygularının saflığı, haksızlıklara tahammülsüz oluşları ve evrensel fikirleri kabule müsait olmaları dolayısıyla, Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği ilahi mesaja rağbet etmiştir. İlk Müslümanların büyük çoğunluğunun gençlerden oluşmasının nedeni budur.

Gençlerin bu teslimiyetine karşılık yaşlı nesil, büyük çoğunluk itibariyle eski inançlarından vazgeçmemiş, bunun da ötesinde Hz. Peygambere yürekten bağlı olan bu gençlere karşı her türlü zulüm ve işkencelerde bulunmuştur. Onlar bu yeni inanca ve evrensel mesaja kulaklarını tıkamışlar, geçmişin şartlanmışlığından kendilerini kurtaramamışlardır. Dar kalıpların içine gömülmüş olan bu ihtiyar nesil, içinde bulunduğu şablonun dışına çıkmaya cesaret edememiş veya çıkmak istememiştir. Çünkü onlar, içinde yaşadıkları toplumda belli bir kariyer ve makama sahiptiler. Belki bunları yeni inanç ve düzende kaybetmekten korkuyorlardı. İslâmiyeti kabul eden bu gençler arasında babası toplumda önde gelen insanlar da vardı. Ancak bu gençler, özellikleri itibariyle ilahi mesajı kavramaya ve kabule müsait olduklarından, İslâm dinine ve onun yüce peygamberine kucak açmakta gecikmediler. Onlar için önemli olan, makam, mevki ve menfaat değildi; asıl önemli olan evrensel ilahi mesajın haklılığıydı. İslâm’ın getirdiği insanî mesajlar ve ortaya koyduğu ilahi hedefler, gençlerin tertemiz fıtratlarıyla buluşunca, İslâmiyete doğru bir gençlik akını oluşmuştur. Gençler cahiliye döneminin savunulamaz inanç ve haksızlıklarını bir kenara iterek, ilahi mesaj ve hedefleri kendilerine şiar edinmişlerdir. Böylece Allah’ın Resûlü büyük bir başarıyla gençleri kendi safına çekmeyi bilmiştir. Bütün bunlar ışığında denilebilir ki, İslâmiyet, temelde genç insanlar hareketi şeklinde yayılma imkanı bulmuştur.

İslâm’ın çok kısa zamanda tüm Arabistan’a ve oradan da kıtalar ötesi ülkelere yayılışının altında, gençlikteki dinamizmin imanla buluşmasından kaynaklanan olağanüstü manevi güç yatmaktadır. Öyleyse öncelikle yapılması gereken şey, imanlı nesillerin yetişmesini sağlamak ve onlara iman bilinci yanında, inandığı değerler için fedakarlık yapabilme şuur ve idrakini kazandırmaktır. Böylesi gençlerin yetişmesi sadece ümmet için değil, tüm insanlık alemi için hayatî derecede gereklidir. Çünkü, İslâm’ın evrensel mesajının iman bilincine ulaşmış gençlerin eliyle insanlığın önüne sunulması sayesinde, bugün her bir tarafı kan ve gözyaşıyla sulanmış yeryüzü toprakları acı verici çehresinden kurtulacaktır. Hiç kuşku yok ki, tüm insanlık hasret kaldığı huzur dolu, saadet dolu çağlara bu gençlerin eliyle taşınacaktır.

*Atatürk Üniv. İlahiyat Fak. Öğrt. Üyesi skara@yeniumit.com.tr




DİPNOTLAR

1. Bu konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Kara, Seyfullah, Peygamber Döneminde Gençlik, İstanbul, 2003.
3. El-Buhârî, Muhammed b. İsmail, Sahîhu’l-Buhârî, Mutâbıu’ş-Şuûb, b.y.y., 1378, V, 2.
4. Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, edit. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul, 1992, I, 386.
5. İbnu Hişam, a.g.e., I, 275; ez-Zehebî, Muhammed b. Ahmed b. ‘Usmân, es-Sîretu’n- Nebeviyye, nşr. Hüsameddin Kuddûsi, Beyrut, 1988, s. 78.
6. İbnu Abdilberr, Ebû ‘Umer Ahmed b. Muhammed, el-İstîâb fî Esmâi’l-Ashâb, (İbnu Hacer, el-İsâbe kenarında), Beyrut, ts., I, 210.
7. İbnu Hişam, a.g.e., I, 275; ez-Zehebî, a.g.e., s. 78.
8. İbnu Hişam, a.g.e., I, 266; Ebû’l-Fidâ, a.g.e., I, 116; ez-Zehebî, a.g.e., s. 78.
9. İbnu Hacer, Şihâbuddin Ahmed b. Ali el-Askalânî, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Beyrut, ts., I, 545.
10. a.g.e., I, 416.
11. İbnu Abdilberr, a.g.e., III, 262.
12. İbnu Hişam, a.g.e., I, 271.
13. İbnu Abdilberr, a.g.e., III, 471; İbnu Hacer, a.g.e., III, 460.
14. A.k., V, 40.
15. A.k., V, 38.
16. Avn eş-Şerîf, Kasım, Neş’etü’d-Devleti’l-İslamiyye alâ Ahdi Resûlillah, Beyrut, 1991, s. 20.
17. El-Heysemî, Nûreddîn Ali b. Ebî Bekr, Mecmeu’z-Zevâid ve Menbau’l-Fevâid, Beyrut, 1967, IX, 318.
18. İbnu Hacer, a.g.e., I, 34.
19. İbnu Abdilberr, a.g.e., III, 105; Uğur, Mücteba, “Ebû Mesûd el-Bedrî”, DİA, İstanbul, 1994, X, 187.
20. İbnu Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî, el-Maarif, çev. Hasan Ege, İstanbul, ts., s. 211; Canan, İbrahim, Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Ankara, 1988, II, 89.
21. Ahmed Cevdet, Kısâs-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, Sadeleştiren: Mahir İz, Ankara, 1985, III, 190.
22. İbnu Kesîr, Ebû’l-Fidâ, İsmail, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Riyad, 1988, III, 163-164.
23. Et-Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l-Umem ve’l-Mulûk, Beyrut, ts., II, 320-321; Berki, Ali Himmet-Keskioğlu, Osman, Hatemü’l-Enbiyâ Hz. Muhammed ve Hayatı, Ankara, 1981, s. 69.
24. İbnu Kesîr, a.g.e., III, 174.
25. El-Buhârî, a.g.e., V, 27; İbnu Abdilberr, a.g.e., II, 220.
26. Çakan, İsmail Lütfi, “Abdullah b. Zeyd”, DİA, İstanbul, 1988, I, 143.
27. İbnu Abdilberr, a.g.e., I, 328.
28. İbnu Hişam, a.g.e., III, 330; İbnu Abdilberr, a.g.e., IV, 83.
29. A.k., II, 265.
30. Çakan, İsmail Lütfi, “Abdullah b. Yezid el-Hatmî”, DİA, İstanbul, 1988, I, 143.
31. Kandemir, M. Yaşar, “Abdullah b. Ömer b. Hattab”, DİA, İstanbul, 1988, I, 126.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

carmelo89 yazdı:
kardeşim güzel bir konuya değinmişsin 1 yıl önce mezun oldugumda durum asagı yukarı tarif ettiğin gibiydi
Allah biz gencleri ıslah etsin(AMİN)

siz de izmirdensiniz. ve buradaki durumu da çok iyi biliyorsunuz.. haklısınız. amin bizleri yolundan ayırmasın inşallah rabbimiz... buna çok çooook ihtiyacımız var.. Allah razı olsun yorum için. selametle kalın
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
RE: ''LİSE GENÇLİĞİ'' UÇURUMUN KIYISINDA

aliye_aliye yazdı:
Saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen öğrenciler var. Öğretmenler sınıflara, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını ''normalleştirip''; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar.

Kızlar yanlarında eteklerini kısaltabilmek için iğne taşıyor


Hayatın ya tamam ya devam kısmı lise sıralarından geçiyor. İyi bir gelecek hedefliyorsanız, iyi bir lisede olmalı ve iyi bir eğitimden geçmelisiniz. Liseye kadar okuyup gelebilmek için sadece çaba sarf etmek gerekiyor. Kimileri için hayata yönelik önemli bir geçiş noktası ve atlama taşı olan lise çağı bazı gençler için hayatın kararmaya başladığı dönem olabiliyor. Çünkü, günümüzdeki lise ortamı çok farklı ve bambaşka.

Aslında çocuklar aynı çocuklar, öğretmenler de aynı öğretmenler; ama zihinler, beklentiler, umutlar, hayaller ve o hayallere ulaşma tercihleri o kadar karışık ki. Ya çalışıp çok başarılı okuyup hayatta bir yere geleceksiniz ya da çevrenize bakıp ''bazı ödünler'' vererek ''bir anda'' o yere gelmeye çalışacaksınız.

Öğrenci bir yandan dersi kırıp arkadaşlarıyla ''ortam yapma'' merakında, diğer yandan da devamsızlık yaptıkları gün sayısı arttıkça stresi artıyor. Bir de öğretmenlerin sürekli hatırlattığı o büyük sınav, yani ÖSS sıkıntısı var. Eğer o gence otokontrol ve hedef duygusu verilmemişse maalesef devam da ÖSS de ikinci planda kalıyor. Kendilerine o kadar çok ''ortam'' yapıyorlar ki; ama yine de şu zihinlerini kurcalayan sorulardan kurtulamıyorlar. ''Onunki...'' olmak, ''bırakılmak'', ''terk edilmek'', ''ex'' olmak anlam dünyalarını darmadağın ediyor. Mesela, daha bu yıl başında bir liseli arkadaşımız intihara teşebbüs etti. Eğer babası yakalayamamış olsaydı şu anda aramızda değildi belki de. ''Neden?'' diye sorduğumuzda ise cevap gayet kendinden emin ve net: ''Beni kimse anlamıyor!''. Ama senin konuştuğun ''dil''i zaten kimse anlamıyor ki, seni birileri anlayabilsin! İntihardan sonra ise alkol ve sigaraya yöneliyor. Bunları henüz lise birinci sınıftaki bir kız yapıyor.

Okula girişte saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen o kadar çok kız ve erkek öğrenci var ki. Öğretmenler, yukarıya, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını ''normalleştirip''; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar. Fakat öğrenciler makyaj eşyalarını da, saçlarını yapabilmek için gerekli toka ve malzemeleri de, eteklerini kısaltabilmek için gerekli iğneleri de yanlarında taşıyorlar. Abartmadan söylüyorum çantasında elektrikli saç kıvırma aleti olan bile var!

Erkeklerde ise saçlardan kıyafetten daha önemli şeyler var onlar için. Mesela okula arabayla gelmek gibi. Eğer bir erkek öğrenci, kravatını düzgün bağlamışsa, birkaç düğmesini açmamışsa diğer arkadaşları tarafından aşağılanıyor. ''Batak'' kavramına son zamanlarda alkol, sigara ve uyuşturucu ile birlikte evli erkeklerle beraber olmak da katılmış durumda. Bunun için okuldan atılmış bir arkadaşımız bile var! Alkol ve sigara başta olmak üzere ''arkadaş tavsiyesiyle'', özentiyle alınan zararlı maddeler de giderek yayılıyor.


Magazin programları gençlerin kafasını karıştırıyor

* Tabii ki sadece okumak isteyen, yanlış yollara sapmamaya çalışan öğrenciler de var. Fakat onların normal kıyafetleriyle dalga geçiliyor. Hatta bazıları dışlanmamak için kendine söylenenleri yapıyor.

* Artık kız-erkek ilişkileri saklanmıyor. Hatta olmayanlara ''eş'' aranıyor. Zaten kafalarımızı karıştıran yeteri kadar şey varken bir de bunlara diziler, magazinler, dergiler ekleniyor. Sanki bütün bunlar lise gençliği hedeflenerek çıkarılıyor.

* TV dizileri çok etkiliyor. Şu aralar moda olan töre dizileri sonucu kendine ''ağa'' arayan kız arkadaşlarımız var mesela.

* O kadar çok insan var ki bu koridorlarda yürüyen. Birinin hikâyesi şöyle mesela: Küçükken abisi ve kendinin gözü önünde babası, annesini öldürmüş. Bu kız gerçekten insanın gözünün içine farklı bakıyor. Bir arkadaşı var. Onun babası ise onları bırakıp Almanya'ya gitmiş. Bir daha da görmemiş babasını. Birbirlerini anladıklarını sanıyorlar. İkisi de hayata kaşları çatık bakıyor ve aralarına kimse giremiyor.

* Bir arkadaşımız var. Babası kanserden vefat etmiş. Ama o onlar gibi değil. Onu tanıdım tanıyalı doktor olmak istiyor. Kanser hastaları için.

* Kızlar burunlarını, dudaklarını, kaşlarını deldirme hevesine girmişler. Erkekler de kızlar gibi okul dışına çıktıklarında küpelerini takıveriyorlar.



alıntıdır...

S.A. ÇOK ACI BİR DURUM YORUM YAPAMIYORUM..:( "RABBİM OKUYAN KARDEŞLERİMİZE DOĞRU YOLU GÖSTERSİN, BU BATAĞA SAPLANANLARI KURTARSIN" (AMİN)
BU DURUMA SEBEP OLANLAR, BİRGÜN ŞERİATI ÇOK ARAYACAK..

SELAM VE DUA İLE KAL KARDEŞİM.. ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞIMINDAN DOLAYI.. SELAMETLE..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt