Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ. (11 Kullanıcı)

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Hafaza meleklerinin varlığı Kuran-ı kerimde hangi ayetlerde geçer?

 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Muhakkak sizin üzerinizde hafız (gözetleyici) melekler var. Kiram (değerli) kâtipler var. Her ne yaparsanız bilirler" (el-İnfitâr, 10, 11, 12).

"Yaptığınız bütün hileleri meleklerimiz kaydediyor" (Yûnus, 21).

"İnsanın arkasında ve önünde, Allah'ın emriyle onu koruyan ve yaptıklarınızı kaydeden melekler vardır" (er-Ra'd, 11).

"Hatırla ki (insanın) sağındo ve solunda oturan, yaptıklarını tespit eden iki melek vardır. İnsan bir söz söylemeye dursun, mutlak onun yanında (hayır ve şerrini) görüp gözetlemeye hazır bir (melek) vardır" (Kâf, 17, 18).

kardeşim eksiğim varsa tamamla
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

SelamünAleyküm
Ablacım sen sor İNŞAALLAH...Ablamız geldiğinde sorusunu sorar İNŞAALLAH...
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

ölçü ve tartının tam yapılması ile ilgili ayetleri yazalım

 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

S.A.
AYET BİRRRRRRR

MUTAFFİFİN SURES ,
AYET 1- Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline.

K.S.E.O.
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

SelamünAleyküm
Abi bitanesini yazmış diğerlerini de ben yazayım İNŞAALLAH...

Yetimin malına o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. hiçbir nefse gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. (6/152)

Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim Allah'a kulluk edin sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır eğer inanıyorsanız." (7/85)

Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim Allah'a ibadet edin O'ndan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir 'bolluk ve refah (hayır)' içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum." (11/84)

"Ey kavmim ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp- eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (11/85)

"Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir." (17/35)

Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın. (26/181)

Dosdoğru olan terazi ile tartın. (26/182)

Sakın mizanda 'haksızlık ve taşkınlık yapmayın.' (55/8)

Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın. (55/9)

Ki onlar insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar. (83/2)
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

SelamünAleyküm

Sorum:::HABİL VE KABİL ile ilgili ayetler hangileridir...
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Maide suresi

27. (Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.

28. “Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”

29. “Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.”

30. Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.

31. Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten aciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.

32. Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.

 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

ferit yazdı:
SelamünAleyküm

Sorum:::HABİL VE KABİL ile ilgili ayetler hangileridir...
ve aleykum selam
maide suresi 27-31. ayetler:

5/27- Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: “Seni mutlaka öldüreceğim.” (Öbürü de:) “Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder.”
5/28- “Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”
5/29- “Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur.”
5/30- Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.
5/31- Derken, Allah, ona, yeri eşeleyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. “Bana yazıklar olsun” dedi. “Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?” Artık o, pişman olmuştu.
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Nuresma sen sor sorunu istersen.Bugün yeni geldin aramıza torpil yapalım :)

 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

tugba_m yazdı:
Nuresma sen sor sorunu istersen.Bugün yeni geldin aramıza torpil yapalım :)

s.a. sağol ablacım.
zıhar nedir?zıhar ve keffareti ile ilgili ayetler nelerdir?
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

ZİHAR

Bir kimsenin karısına "sen bana anamın sırtı gibisin" diyerek, onu kendisine haram kılması. Zihar, "zehr" kökündendir, kelime anlamı sırt demektir.

İslâm öncesi Arap toplumunda bir adam, karısının herhangi bir davranışına kızdığı zaman, ona, "sen bana anamın sırtı gibisin" derdi. Bunun üzerine karısı ona haram olurdu. Fakat bu boşanma sayılmazdı. Aralarındaki aile bağları kopmasa bile helal kabul edilmezdi. Ancak tam anlamıyla boşanmış da sayılamayacağı için kadın, başka bir yol seçemezdi.

Cahiliyye dönemi toplum yapısı incelendiğinde, kadınların erkekler karşısında yok denecek kadar aı imtiyaza sahip oldukları görülmektedir. Hele kocasının sudan sebeplere dayandırarak söylediği, "Sen bana anamın sırtı gibisin" sözüyle karşılaşan kadın, tamamen yalnızlığa terk ediliyordu.

Zihar olayı, ilgili âyetler nâzil oluncaya kadar, cahiliyye döneminde yaşandığı şekliyle devam etti. Bu âyetlerin nüzul sebebi hakkında Havle binti Mâlik bin Sa'l-ebe'den şu hadis rivayet edilmiştir: "Kocam Evs b. Samit bana zihar yaptı. Ben de Rasûlüllah (s.a.s)'a giderek durumu anlattım ve şikâyet ettim. Rasûlüllah (s.a.s) bana ısrarla, Âllah'tan kork, Evs senin amca oğlundur. Ona iyi davran" diye_ buyuruyordu. Nitekim bir müddet sonra hakkımda şu âyetler nâzil oldu: "Habibim, zevci hakkında seninle mücadele eden (nihayet halinden) Allah'a da şikâyet etmekte olan (kadın)'ın sözünü (umulduğu vecih ile) Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zaten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyla işitici, kemaliyle görücüdür.

İçinizden zihar yapagelenlerin karıları, onların anaları değildir. Anaları kendilerini doğurandan başkası değildir. Şüphe yok ki onlar herhalde çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Muhakkak ki Allah bağışlayıcı, çok yarlığayıcıdır.

Kadınlardan zihar ile ayrılmak isteyip de sonra dediklerini geri alacaklar için birbiriyle temas etmezden evvel, bir köle azad etmek (lazımdır). İşte size bununla öğüt veriliyor. Allah ne yaparsanız, hakkıyle haberdardır.

Fakat kim (bunu) bulamazsa, (yine) birbiriyle temas etmezden evvel, fasılasız iki ay oruç (tutsun). Buna da güç yetiremezse altmış yoksul (doyursun). (Kefaretteki) bu (hafifletme) Allah'a ve peygamberine iman (da) sebat etmekte olduğunuz içindir. Bu (hükümler) Allah'ın (tayin ettiği) hadlerdir. (Bunları kabul etmeyen) kâfirler için ise elem verici azab vardır" (el-Mücadele, 58/1-4 bk.; İbn Kesir, Tefsir, İstanbul 1985, VIII, 8 vd).

Havle binti Mâlik bin Sa'l-ebe şöyle devam ediyor: "Ayet nâzil olduktan sonra Rasûlüllah (s.a.s); "Kocan seninle temas etmeden evvel bir köle azad etsin" dedi. Ben de "Kölesi yok" dedim. Rasûlüllah, "Öyleyse iki ay oruç tutsun" dedi. "Yâ Rasûlüllah, o yaşlıdır, o kadar oruç tutamaz" dedim. Rasûlüllah (s.a.s): "Öyleyse 60 miskini doyursun"buyurdu. "Onun sadaka verecek birşeyi de yoktur" dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s): Ben ona altmış sa' hurma vereyim " buyurdu. "Bir altmış sa' da ben veririm." dedim. Rasûlüllah (s.a.s) "İyi yaparsın. Sen onun yerine altmış yoksulu doyur ve amcaoğlunun yanına git" buyurdu.

Zihar, cahiliyye döneminde talakın en ağır şekliydi. Çünkü ziharla zevce, ebedi haram olan anne gibi, ebedi haram kılınıyordu. Bu sebeple zihar yapan birisinin zevcesini tekrar alması hiçbir şekilde caiz değildi. İslâm bu hükmü geçersiz kıldı. Yine de keffaret verinceye kadar geçici bir haramlığa sebebiyet verdiğini kabul etti. Cahiliyyet dönemindeki gibi onu kesin bir talak gibi görmedi.

Ulema, ziharın haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeple zihar yapmak caiz değildir. Üstelik yalan ve iftiradır. Zihar yapan kimse büyük günah işlemiş olur. Eğer kişi zevcesine lisanıyla zihar veya talak yaptığını söylerse, zihar veya talak yapmış olur. Niyeti isterse zihar veya talak yapmak olmasın. Önemli olan niyet değil, zikredilen sözlerdir.

Zihar yapan kimseye, keffaret verinceye kadar zevcesine yaklaşması haramdır. Ve pişman olup zevcesini geri almak isteyenlerin de keffaret vermesi farzdır.

Hanefi, Mâlikî ve Hanbelîlere göre keffaret vermeden evvel her türlü yakınlık (öpmek, sarılmak vb) haramdır. İmam Sevrî ve İmam Şâfiî'ye göre değildir. Çünkü âyette yalnız "temas" zikredilmiştir. İmam Mâlik ise, cariyeye zihar yapmayı sahih görmüştür. Ayrıca fakihler, kadının kocasına zihar yapamayacağı hususunda görüş birliğindedirler. Ve ulemanın çoğunluğu, Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerin doğrultusunda, ziharın anneye benzetme ile yapılabileceği görüşünde birleşmişlerdir. Yani kişi zevcesine "Sen bana kardeşimin vs. sırtı gibisin" dese bu zihar olmaz.

Zihar keffareti bir köle azad etmektir. Hanefîlere göre kölenin kâfir, müslüman, erkek, kadın, büyük küçük olması önemli değildir. Ancak akıllı ve azalarının tam olması gerekir. Şâfiî ve Malikilere göre, azad edilecek kölenin mü'min olması şarttır.

Eğer köle yok ise, altmış gün aralıksız oruç tutulur. Hastalık ve yaşlılık gibi sebeplerden dolayı oruç tutmayan kimseler ise, altmış fakiri doyururlar. Şâfiî ve Mâlik'e göre ise bir fakire altmış gün veya her gün için yarım sa' verilmesi yeterlidir.

Fukaranın çoğunluğuna göre zihar yapan kimse, kefaretini vermeden önce zevcesiyle münasebette bulunursa Allah (c.c)'a isyan etmiş ve günah işlemiş olur. Tevbe ederek, kefaretini verinceye kadar zevcesiyle yeniden temasta bulunamaz. Kefaretinde de artma olmaz.

Yalçın ÇETINKAYA

 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

abla sorunu alalımB)
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

Ayeti kerimesi hangi sureye aittir.Sure hakkında bilgi
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

tugba_m yazdı:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

Ayeti kerimesi hangi sureye aittir.Sure hakkında bilgi
FATIR SURESİ 1. AYET.
Otoritelerin çoğu, adını ilk ayetinde geçen, Allah'ın "göklerin ve yerin yaratıcısı" olma vasfından alan bu sureyi kronolojik olarak 25. sure (Furkân) ile 19. sure (Meryem) arasına yerleştirmektedir: Bu da, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medîne'ye hicretinden yedi veya sekiz yıl önceye tekabül etmektedir. Sureye bazı Sahâbe'nin ve birçok klasik müfessirin verdiği başka bir ad, el-Melâike ("Melekler") olup yine 1. ayete dayanmaktadır. Fâtır'ın hemen hemen tamamı, Allah'ın eşsiz yaratıcılığını ve yeniden diriltici gücünü ve aynı zamanda, iradesini peygamberleri aracılığıyla izhar etmesini konu almaktadır; "Kulları arasından yalnız anlama ve kavrama yeteneğine sahip olanlar Allah'tan [hakkıyla] korkar: [Çünkü yalnızca onlar bilir ki,] Allah kudret Sahibidir ve çok affedicidir" (28. ayetin ikinci paragrafı).

1. HER TÜRLÜ ÖVGÜ, göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri iki, üç veya dört kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. (1) O, dilediğini [kesintisiz şekilde] kendi hilkat âlemine katıp onu genişletir: (2) Kuşkusuz Allah, her şeye kâdirdir.

(1 )- Melek genel başlığı altında toplanan manevî varlık veya güçlerin "kanatlar"ı, Allah'ın vahyini pegamberlerine iletmedeki sürat ve güçlerini sembolize eden bir mecazdır. Kanatların çokluğu ("iki, üç veya dört"), belki, Allah'ın yarattığı bu evrende buyruklarının sayısız gerçekleşme yolunu vurgulamaktadır: Bu varsayım, sahih bir Hadis tarafından da desteklenmektedir. Bu Hadis'e göre Hz. Peygamber, Miraç Gecesi (bkz. Ek IV) Cebrâil'i "altıyüz kanatlı olarak" gördü (Buhârî ve Müslim'in İbni Mesûd'dan rivayeti).

(2 )- Yani, yaratma eylemi süreklidir ve kapsamı, hedefleri veya çeşitleri açısından düzenli olarak genişleyen bir eylemdir.
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt