RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.
Bu surenin ana teması, insanı evrenin merkezi olduğuna inandıran ve böylece onu, gözlem ve deneye dayanarak kazandığı bilgi ile yetinmeye , görünürde insanın gelişmesine katkıda bulunan -servet, güç yahut "ilerleme" kompleksi gibi bütün düzmece değerlere ve sahte/hayalî güçlere kulluk etmeye ve ne kadar aşikar da olsa, kendi üstünlük vehmine ters düşen bir hakikati inkar etmeye zorlayan kibirlenmedir, büyüklük taslamadır. İnsanın kendine yeterli olduğu şeklindeki küstahça varsayım, ilk vahyedilen surelerden biri olan Alak (96) suresinin 6-7. ayetlerinde değinilmiş olan bir yanılgı, yeniden dirilmenin ve Hesap Günü'nde Allah'ın nihaî yargılayıcılığının inkarı demek olan, insanın ilahî bir rehberliğe ihtiyaç duymadığı yargısını da beraberinde getirir. Bu tema, ilk olarak, "yalnızca hakikati inkara şartlanmış olanlar, Allah'ın mesajlarını sorgulamaya yeltenirler" ifadesinde vurgulanmış ve sure boyunca çeşitli şekiller almıştır: Nitekim, "onların içinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri küstahça bir kendini beğenmişlik (duygusun)dan başka bir şey yoktur" ve "Allah'ın mesajlarını bile bile reddedenlerin zihinleri çarpılmıştır" çünkü, "Allah kibirli zorbaların kalplerini mühürler" , onları bu dünyada manevî bir körlüğe ve öteki dünyada azaba mahkum eder. Kur'an'da sıkça rastlandığı gibi, bu fikirler, ilk peygamberlerin kıssaları ve geçmiş inkarcıların akibeti hakkındaki değinmeler aracılığıyla anlatılmaktadır: "Allah'ın kulları için her zaman uyguladığı yol yöntem budur" Surenin ismini oluşturan anahtar kelime, 3. ayetinden alınmıştır. Fakat sure aynı zamanda Mü'min olarak da adlandırılmaktadır. Burada kasdedilen, yanlış yoldaki yurttaşlarını Hz. Musa'nın tebliğinin doğruluğu konusunda ikna etmeye çalışan "Firavun ailesinin mümin ferdi"dir. Otoritelerin tümü, bu surenin ve bunu takip eden altı surenin Mekke döneminin son yıllarına ait olduğunda hemfikirdirler.
Bu surenin ismini rica ediyoruz.
k.s.e.o.