Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kaza namazı olan sünnet ve nafile namaz kılabilir mi (1 Kullanıcı)

ebuzer25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
1,845
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
huyela kardeşim şimdi konuyu okudum ama bugun biraz dalgın oldugumdan cok iyi anlayamadım şimdi sünnetleri kaza diye niyet etmek dogrumudur.bunun hanefi meshebine göre uygun olmadıgını biliyorum ama siz bunu savunuyorsunuz sanırım yoksa benmi yanlış anladım.eger izah ederseniz sevinirim.selametle kal
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyetinde, (Farz olan ibadetler ödenmeden nafileler kabul olmaz) buyurdu. (Kitab-ül Harac) BU BÖLÜMÜ BEN TAM ANLAYAMADI NASIL NİYET EDEBİLİRİZ SÜNNET VE KAZAYA BURAYI ACARMISINIZ HUYELA?ÇOK MÜHİM BİR KONU VE BEN BUNU ÖĞRENMELİYİM...ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM....

Estağfirullah efendim. Biz teşekkür ederiz. Umarım aşağıdaki cevab yeterli olur. Anlaşılamıyan yer varsa inşaallahü teala açıklarız.

Sual: Sünnetleri kılarken kaza namazına nasıl niyet edilir?
CEVAP
Kaza namazlarını kılıp bir an önce farz borcundan kurtulmak lazımdır. Fırsat buldukça kaza namazı kılmalıdır. Hesabın kolay olması için, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edilirse ve aşağıda bildirildiği gibi kılınırsa, bir günlük kaza namazı kılınmış olur.

Sabah namazının sünnetine vacib diyen âlimler de olduğu için sabah namazının sünnetine sünnet diye niyet etmelidir.

Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını ve öğlenin ilk sünnetini kılmaya) diye niyet edilir. Aynen farz gibi kılınır. Son iki rekatta zamm-ı sure okunsa da olur, okunmasa da olur. Çünkü dört rekatlı farz namazların son iki rekatında zamm-ı sure okumakta mahzur yoktur.

Öğle namazının son sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını ve öğlenin son sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

İkindi namazının sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

Akşam namazının sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir ve [akşam namazı gibi] üç rekat kılınır. Üç rekat nafile olmadığı için, böyle niyet uygun olmaz sananlar var. Peygamber efendimiz, akşamın farzından sonra 2, 4, 6 rekat sünnet kılmıştır. Bir kimse de akşamın farzından sonra herhangi bir namaz kılarsa, bu sünneti yerine getirmiş olur.

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

Yatsının son sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış vitir vacibi ve yatsının son sünnetini kılmaya) diye niyet ederek üç rekat vitir namazı kılınır. Burada da farzdan sonra, bir namaz kılındığı için sünnet yerine gelmiş olur.

Böylece bir günlük kaza namazı kılınmış olur, sünnetler de terkedilmiş olmaz. Bir kişi, böyle kaza kılarken vaktin sünnetine diye niyet etmese de yine sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü sünnet, vaktin farzından başka bir namaz kılmak demektir. (N. Fıkhıyye)

Kaza namazı her zaman kılınır. Sadece akşama 45 dakika kala, güneş doğduktan sonra 50 dk geçinceye kadar ve öğleye 20 dk kalınca kaza kılınmaz. Bunun haricinde her zaman kaza kılınır.

Cumanın sünnetlerini ve teravih namazını, kuşluk, evvabin, teheccüd gibi nafile namazları kılarken de aynı şekilde niyet edilir. Mesela gece kalkan kimse, abdest aldıktan sonra, (İlk kazaya kalan … namazının farzını ve teheccüd namazı ve sübha namazı kılmaya) diye niyet edebilir.

İstihare namaz, hacet namazı gibi nadiren kılınan istisna nafile namazlarda, küsuf ve husuf namazları cemaatle kılındığı zaman, kazaya niyet edilmez. Bunlar ne namazı ise o niyetle, yani nafile niyetiyle kılınır.

Kaza kılarken erkeklerin ezan ve ikamet okuması sünnettir. Birden fazla kaza namazı kılarken, her defasında ezan okunmasa da olur. İkameti okumalıdır.

Cumanın ilk sünnetini kılarken, (Cumanın sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Cumanın farzından sonra 10 rekat namaz kılınır. Bunun ilk dört rekatını kılarken, (Cumanın son sünnetine ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. İkinci dört rekatı kılarken, (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir ve farz gibi kılınır. Buna zuhr-i ahir namazı denir, mutlaka kılmalıdır. Cuma namazı kabul olmazsa, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer. Sonra iki rekat daha kılınır, buna da (Vaktin son sünnetini ve ilk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir.


Kaza namazları .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu niyetlere niyet edilmesi evlâdır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakıl bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evlâdır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Ama abi ehli sünnet alimleri 'rahmetullahi teala aleyhim ecmain' öyle buyurmuyor .

Buyrun orjinal vesikalardan bakın isterseniz

Orijinal Vesikalar - 1 .:.: www.dinimizislam.com :.:.

Orijinal Vesikalar - 2 .:.: www.dinimizislam.com :.:.

Orijinal Vesikalar - 3 .:.: www.dinimizislam.com :.:.


Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır.

Sual: Peygamberimiz, (Sünnetimi terk edene şefaatim haramdır) buyurduğuna göre, sünnetler yerine kaza kılmak haram olmuyor mu?
CEVAP
Hayır, kaza kılınca, sünnete de uyulmuş olur. Bunu birkaç yönden açıklayalım:

1- Sünnetler yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, farzın yanında nafile namaz da kılardı. Kıldıkları bize sünnet olmuştur. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Farzın yanında kaza kılınca yine sünnet kılınmış oluyor. Sadece farz kılıp yanında hiçbir şey kılmayan, ancak o zaman sünneti terk etmiş olur. (Nevadir-i Fıkhiye)

2- Kaza borcu olanın sünnet ve nafile kılması, ahmaklıktır. Dört mezhepte de kaza kılması gerekir. Din kitaplarında diyor ki:
Kaza namazı borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Bey ve Şira risalesi)

Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m.48] (Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefi âlimlerinden Abdulhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu olanın, sünnetleri de kabul olmaz. Çünkü sünnetler de nafiledir.)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m.48)

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Üzerinde farz borcu olanın nafile ibadetlerini, Allahü teala kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

3- (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) hadis-i şerifindeki sünnet, namazın sünnetleri değildir, diğer sünnetler de değildir. İslamiyet demektir. Burada sünnet, yol demektir. Benim sünnetim demek, benim yolum demektir. Şeyh-ul-islam İbni Kemal Paşazade hazretleri, (Şerh-ı hadis-i erbain) kitabında, (Sünnetimi terk edene şefaatim haram oldu) hadis-i şerifini açıklarken buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifteki sünnet, İslamiyet demektir; çünkü mümin, büyük günah işlese de şefaatten mahrum kalmaz. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimden, büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Ebu Davud]

Gerek namazın sünnetlerini ve gerekse diğer sünnetleri terk etmek, büyük günah değildir. Büyük günahlara şefaat edilince, sünneti terk edene elbette şefaat edilir.

(Sünnet yerine kaza kılma, şefaatten mahrum kalırsın) diyenlerin, sünnetlerin çoğunu yapmadıkları görülür. Bu sünnetler hakkında, bu linkteki yazıda bilgi var:

Unutulan sünnetler ve farzlar .:.: www.dinimizislam.com :.:.

Bunlara uymak elbette büyük nimet ve saadettir ama bunlardan bir kısmını yapmayan Müslümana, (Sen şefaatten mahrum kalırsın) demek çok yanlış olur; çünkü Peygamber efendimiz, büyük günah işleyenlere bile şefaat edecektir. (Ebu Davud)



Kaza namazlarının belli vakitleri yoktur. Üç kerahet vakti dışında, istenilen her vakitte kaza namazı kılınabilir.

Bu doğru işte.

kaynak: Büyük İslâm İlmihali

Selam ve dua eder dua beklerim.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Selam ve dua eder dua beklerim.

aleykumselam degerli kardesim
Allahu Teala razi olsun

not: yukarida "Yarensin" rumuzlu uyeye cevap verirken; anladigim kadariyla niyet konusunda yanlis degerlendirmede bulunmussunuz yani ayni anda bir namazin hem sunnetine hemde gecmis namazi kazaetmeye diye bu dogrumu! verdiginiz vesikalarda bu sekilde yazmiyor zaten mantiken de boyle sey olmaz bu gecmis senelerin kurbanini kesmeyen bir insanin kurban bayraminda kurbanini keserken ayni anda hem bu sene için hemde gecmis senelerin kurbanina niyet etmeye benzer diye dusunuyorum!
selamlar
 

Erzurumli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
1
Puanları
0
Esselamu aleykum,

Ulemanın ihtilafda kaldığı konularda onlar yaptıkları isabete ve isabet edemedikleri içtihate de sevap alırlar ,içinden çıkılmayacak bir mevzu değildir,
20 yıl kaza borcu olan bir kişi (ki-toplumumuzda bu kişilerden çok var) şimdi namaza başlamış olsa 20 yıl kaza namazı kılacaktır,ancak ihtilafda kalmamak için sünnet namazlarınıda kılmak ister,bu sebeple hergün farzlardan evvel ve sonra ve adı geçen zamanlarda da diğer sünnet olan namazları kılar ve hergünde 1 günlük veya elinden ne kadar gelirse okadar kaza namazı kılar ancak bunu hergün aksatmadan yaparsa eğerki 10. senesinde vefat dahi etse öldüğünde hergün aynı ameli işler olarak ölünce bir rivayete göre << İnsan hayatta iken hangi sabit amelleri yapar üzere ölürse kabrinde de o ameller kıyamete kadar ona yaptırılır,>> der,yani kabirde bütün borçlar tamamlatılır,hergün 1 günlük kaza namazını kılmak farzların evvel ve sonrasındaki sünnetleri kılmamaktan daha efdaldir,
Cuma namazı kaç rekattır diye sorulsa sadec 2 rekat farzdır denmez, sünnetleri ile beraber 10 rekattır denir? Peki sünnetsiz kılınan 2 rekat cuma namazı her ne kadar doğru gibi gözüksede ,benim kazalarım var bu sebeple sünnetlerim kabul olmuyor diyip kılmamak olmaz,Efendim bütün sünnetleri kılınız ancak hergün 1 günlük kaza namazı eda ediniz Allah Teala çokca bağışlayıcıdır... (Nacizane fikrimizdi)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Esselamu aleykum,

Ulemanın ihtilafda kaldığı konularda onlar yaptıkları isabete ve isabet edemedikleri içtihate de sevap alırlar ,içinden çıkılmayacak bir mevzu değildir,
20 yıl kaza borcu olan bir kişi (ki-toplumumuzda bu kişilerden çok var) şimdi namaza başlamış olsa 20 yıl kaza namazı kılacaktır,ancak ihtilafda kalmamak için sünnet namazlarınıda kılmak ister,bu sebeple hergün farzlardan evvel ve sonra ve adı geçen zamanlarda da diğer sünnet olan namazları kılar ve hergünde 1 günlük veya elinden ne kadar gelirse okadar kaza namazı kılar ancak bunu hergün aksatmadan yaparsa eğerki 10. senesinde vefat dahi etse öldüğünde hergün aynı ameli işler olarak ölünce bir rivayete göre << İnsan hayatta iken hangi sabit amelleri yapar üzere ölürse kabrinde de o ameller kıyamete kadar ona yaptırılır,>> der,yani kabirde bütün borçlar tamamlatılır,hergün 1 günlük kaza namazını kılmak farzların evvel ve sonrasındaki sünnetleri kılmamaktan daha efdaldir,
Cuma namazı kaç rekattır diye sorulsa sadec 2 rekat farzdır denmez, sünnetleri ile beraber 10 rekattır denir? Peki sünnetsiz kılınan 2 rekat cuma namazı her ne kadar doğru gibi gözüksede ,benim kazalarım var bu sebeple sünnetlerim kabul olmuyor diyip kılmamak olmaz,Efendim bütün sünnetleri kılınız ancak hergün 1 günlük kaza namazı eda ediniz Allah Teala çokca bağışlayıcıdır... (Nacizane fikrimizdi)

Aleyküm selam abi. Bu konuda 17 tane fetva mevcut. Hepside ehli sünnet alimi. Bu büyüklerin delilleri ile birlikte yazdıklarını bırakıpta acizane diyerekte fikrinizi söylemenizi sizin gibi ehli sünnet olan bir arkadaşa yakıştıramadık.

Bizi mazur görünüz.

Dostlara doğru söylemeli ,
Düşmanları güler yüzle idare etmeli.
 

ebuzer25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
1,845
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
huyela kardeşim şimdi konuyu okudum ama bugun biraz dalgın oldugumdan cok iyi anlayamadım şimdi sünnetleri kaza diye niyet etmek dogrumudur.bunun hanefi meshebine göre uygun olmadıgını biliyorum ama siz bunu savunuyorsunuz sanırım yoksa benmi yanlış anladım.eger izah ederseniz sevinirim.selametle kal

huyela kardeşim benim sorumu cevaplamıcanmı:(biliyorsunuz sizin yazılarınızı takip ederim ve size o anlamda cok güvenirim inanın bu konuyu okudum ama hala ne denmek istendigini anlamadım.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
aleykumselam degerli kardesim
Allahu Teala razi olsun


Cenabı Hak cümlemizden razı olsun teşekkür ederiz.

not: yukarida "Yarensin" rumuzlu uyeye cevap verirken; anladigim kadariyla niyet konusunda yanlis degerlendirmede bulunmussunuz

Yanlış anlamışsınız...

yani ayni anda bir namazin hem sunnetine hemde gecmis namazi kazaetmeye diye bu dogrumu!
Evet doğru.

verdiginiz vesikalarda bu sekilde yazmiyor

O vesikalarda bunun aksini iddia eden birşey yazmıyor.

zaten mantiken de boyle sey olmaz
Mantıkla din olmaz. İslamiyet nakil dinidir selim olan akla uygundur.

Hazret-i Ali de buyuruyor ki:
(Din, akıl ve görüş ile olsaydı, mestin üstünü değil, altını meshetmek daha uygun olurdu. Ben Resulullahın hep mestlerinin üstünü meshettiğini gördüm.) [Ebu Davud]


bu gecmis senelerin kurbanini kesmeyen bir insanin kurban bayraminda kurbanini keserken ayni anda hem bu sene için hemde gecmis senelerin kurbanina niyet etmeye benzer diye dusunuyorum!

İşte araya akıl karışınca bizim gibiler müctehidliğe soyunduğu zamanlar böyle çarpık düşünceler çıkıyor.

Neden derseniz...

Geçmiş senenin kurbanını kurban bayramında kesmediğiniz zaman bu artık kesilmez canlı hayvan vakire verilir yada bedeli kadar altın verilir ki bu vacibtir sünnet değil. E bu seneki kurban zaten vacib . Sizin verdiğiniz örnekte iki vacib bir araya getiriliyor. Halbuki burada sünnetler kılınırken kazaya niyet ediliyor. Yani biri emir diğeri tavsiye. Kurban konusunda ise ikiside vacib. iki vacib bir araya getiriliyor.
Yani verdiğiniz örnekle bunun arasındaki fark şark ile garb gibi.

selamlar

Selam ve dua eder dua beklerim.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
selamun aleykum

niyet konusunda bakiniz; a) Hanefî ve Hanbelî Mezheplerine göre, niyet, namazın sıhhat şartlarındandır. Hanefî Mezhebine göre, namaz, niyetle, âdet ve alışkanlıklardan ve bizzat namazlar birbirinden ayırdedilir.

b) Şafiî ve Malikî Mezheplerine göre, niyet, namazın rükünlerinden birisidir.


kurban ornegini veririken size sunu anltmak istedim;(bendebiliyorum ilgisi olmadigini) yani bununla gecmis senelerin kurbani derken ne kadar ilgsiz se sizin verdigiiz veya yazdiginiz namaza niyetederken sunnetmi yoksa kazaya kalmis namazami niyet o kadar ilgisiz degilmi kardesim kisi bu sekilde namaza niyat ederse akli karisacaktir sunnetmi yoksa kaza namazimi diye ve bu dusuncelerle namazini tamamlayacaktir ama her zaman icinde bir tereddut olacaktir ve bu arada kendini namaza tam veremedigindn namaz eksik olacaktir.. yani Husu...

selam ve dua ile kaliniz..
 

ebuzer25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
1,845
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?
Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

burası dikkatimi cekti
huyela mesela benim dinledigim sohbette bir hoca efendi şöyle demişti iki niyet bir anda olmaz diye kazaya niyet ederse sünnet terk edilir sünnete niyet ederse kaza olmaz diye duymuştum.birde bu şekilde sünneti kaza diye niyet edenlerin şafii mezhebinde oldugunu duymuştum.ama sadece duymuştum belirli bir kaynaktan ögrenmedim.sakın beni yanlış anlama muhalefet etmek niyetiyle bunu yazmadım böyle düşünürsen üzülürüm.selametle kal.bana sen yine acıkla olurmu:)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?
Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

burası dikkatimi cekti
huyela mesela benim dinledigim sohbette bir hoca efendi şöyle demişti iki niyet bir anda olmaz diye kazaya niyet ederse sünnet terk edilir sünnete niyet ederse kaza olmaz diye duymuştum.

Demek ki o hoca efendi nakletmemiş aklından söylemiş. Bakın eğer nakletseydi neleri nakletmesi lazım gelirdi. Ehli sünnet alimleri binlerle kitan yazdılar.Bunları bırakıpta kendi aklından konuşmak cahillik alametidir.

Bir iş için birkaç niyet


Sual: Bir iş için birkaç niyet edilir mi? Mesela teheccüd kılan kaza ve sübha namazına da niyet eder mi?
CEVAP
Evet iyi olur. Camide oturmak taattir. Caminin Allahü teâlânın evi olduğunu düşünerek giren, onu ziyarete de niyet ederse sevabı daha çok olur. Namaz kılmayı beklemek için, camide itikâf edip ahireti düşünmek için, vaaz dinlemek için de niyet ederse, her niyeti için ayrı sevaba kavuşur. Bunun gibi, bu kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, şık giyinirse, camiye saygı için, camideki müslümanları incitmemek için, temiz olmak, sıhhatli olmak için, İslam’ın vakarını, şerefini korumak için niyet edince, her niyeti için ayrı sevap kazanır.

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Sünnet namazlar da nafiledir. Camiye girince, iki rekat namaz kılmak sünnettir. Buna Tehıyyat-ül-mescid denir. Camiye girince, farz veya sünnet kılmak bunun yerine geçer. Başka namaz kılarken tehıyyat-ül-mescid için de ayrıca niyet gerekmez ise de, niyet edilirse iyi olur.) [Redd-ül Muhtar s.710]

Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s.90)

Sünnet kılarken kazaya da niyet gerekir. (Ramiz-ül-mülk Trablus Fetva emini)

Tatarhaniyye’de, (Sünnet kılarken kazaya da niyet daha iyidir) deniyor. (Uyun-ül-besair s.103)

İlk veya son sünnet demeden hepsini farz diye niyet ederek kılanın namazı sahih olur. Çünkü, sünnete, farz diye niyet edilirse, sünnet sahih olur. İlk kıldığı farz, sonraki sünnet olur. (Fetava-i kübra)

Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız, (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi. Sünnet demezdi. Farzdan başka namaz kılınca sünnet de kılınmış olur. (Halebi-yi kebir)

Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet yapılırsa, iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmam-ı Muhammed’e göre ise, o namaz sahih olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten iki namazdır. İki imama göre, farzı kılınmış olur. Halbuki, camiye girince kılınan herhangi bir namaz, tehıyyat-ül-mescid yerine de geçtiği için, farz kılarken tehıyyat-ül-mescid olarak da niyet etmek de caiz olur. Yalnız farza niyet edince de, iki namaz birlikte kılınmış olur. (İbni Âbidin)

Sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu için, sünnetin kazaya benzerliği tehıyyat-ül-mescid namazının farza benzerliği gibidir. Yani, sünnet kılarken vaktin farzına niyet edilmez ama, kazaya kalmış bir namaza veya başka bir nafileye de niyet edilebilir. (İslam Ahlakı, Tahtavi)

Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Vaktin farzını kılarken, sünnete de niyet edilirse, sünnet sahih olmaz. Fakat, kaza kılarken sünnete de niyet etmek sahih olur. (Eşbah)

Nafile kılmak isteyen, önce namaz kılmayı adamalı, sonra, nafile yerine, bu adak namazı kılmalı. Sünnet namazları adadıktan sonra kılan, bu sünnetleri kılmış olur. (Dürr-ül Muhtar s.458)

Nezr edilen namazı kılmak vacip olduğu için, vacip sevabı hasıl olur. Sünnet yerine, nezr olunan namaz kılınınca, sünnet de kılınmış olur. (Redd-ül Muhtar)

Sünnetleri önceden nezr edip de, nezir olarak kılmak daha iyidir. (Halebi, Merakıl-felah)

Öğle sünnetini kılmadan önce (4 rekat namaz kılmak nezrim olsun) dense, sonra nezir olarak kılınsa, hem vacip sevabı kazanır, hem de öğle namazının sünneti kılınmış olur. Kulun, kendine vacip ettiği namazı kılması ile, sünnet terk edilmiş olmayınca, farz olan namazı kılınınca, sünnet elbette terk edilmiş olmaz. Hem kaza kılınmış olur, hem de sünnet kılınmış olur. (Seadet-i Ebediyye)


birde bu şekilde sünneti kaza diye niyet edenlerin şafii mezhebinde oldugunu duymuştum.ama sadece duymuştum belirli bir kaynaktan ögrenmedim.

Duyduğunuz doğru ama eksik. şöyleki kaza namazı borcu olanın nafile ve sünnet kılması sadece şafii değil diğer üç meshebde haramdır buyuruluyor. Hanifi meshebinde ise haram değil isede kabul olmaz buyuruluyor. Bunu anlamayanlar o sadece safii mezhebindeymiş diyor. Halbuki dört meshebdede kaza namazı borcu olanların sünnetleri kılarken kazaya niyet etmeleri ve bu korkunç günahtan bir an önce kurtulmaları lazım gelir.Yani iki mesheb arasındaki tek fark biri haram diyor diyeri kabul olmaz diyor. Netice olarak dört meshebde sünnetler kılınırken kazaya niyet edilecek diyor.

sakın beni yanlış anlama muhalefet etmek niyetiyle bunu yazmadım böyle düşünürsen üzülürüm.selametle kal.bana sen yine acıkla olurmu:)

:))

Açıkladım ...Yok yok yanlış anlamam. ağzı olan konuşuyor kafanızın karışması normal. Ama şunu unutmayın ki imam-ı rabbani hazretlerinin sözüdür;

Bir yere bağlanan herşeye kavuşur, her yere bağlanan hiç bir şeye kavuşamaz.[/
QUOTE]

Dualarınızı beklerim.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Soru

Hanefi ve Şafii mezheplerine göre kaza namazlarının hükmü nedir? Kaza namazlarını bitirmeden sünnet veya nafile namaz kılınamaz mı? Bu konu ile ilgili Hanefi ve Şafii mezhep imamları ne söylemişlerdir? Bir de namaza yeni başlamış ve de geç başlamış bir müslümana "önce …. yıllık kaza namazlarını bitirmen lazım" denildiği takdirde o kişi zaten yeni yeni başlayacak olduğu namaz ibadetinden soğumaz mı? Bu ne derece doğru?

Cevap

İlk sorudan başlayalım

1. Kaza namazı bulunan kimsenin 5 vakit namazın önünden ve arkasından kılınan sünnet (ratibe) namazları kılıp kılmayacağı konusunda Hanefî ve Şafiî mezhepleri farklı görüşler benimsemiştir.

Hanefî mezhebine göre bu durumdaki bir kimsenin sünnet namazları terk etmesi uygun değildir. Hem kazalarını, hem de sünnetleri kılacaktır. Ancak nafile namazlar böyle değildir. Yani nafile namazlarla meşgul olmaktansa, borç olarak zimmetinde durmakta olan namazların kazasını bir an önce yerine getirmesi gerekir.

Şafiî mezhebinde ise kaza borcu bulunan kimsenin, üzerindeki kaza borçlarını bitirene kadar sünnet namazları kılması doğru değildir. Sünnet namazların durumu bu olunca, nafile namazlarla meşguliyeti terk etmesi bu kişiye –Şafiî mezhebine göre– evleviyetle gereklidir.

(Bu konuyla ilgili olarak 11-13 Kasım 2004 tarihlerinde bu köşede yazdığım yazılara bakılabilir. Ayrıca bkz.

Ebubekir Sifil, Ebubekir Sifil)

Burada herkesin kendi özel durumunu dikkate alarak bu mezheplerden birisiyle amel etmesi –Allahu a'lem– en uygun yoldur. Vakit konusunda sıkıntısı olanlar bu meselede Şafiî mezhebinin içtihadıyla amel ederler. Böylece borcu bir an önce ödeyip bitirme konusunda işi daha sıkı tutmuş olurlar. Vakti bol olanlar ise Hanefî mezhebinin içtihadıyla amel ederek bir taraftan kaza borçlarını ödemiş, diğer taraftan da Sünnet namazların sevabından mahrum kalmamış olurlar.

Bu ve benzeri meseleleri gereğinden fazla büyütüp yeni ihtilaf alanları ve ayrılık konuları oluşturmamaya dikkat etmelidir.

2. Namaza yeni başlamış bir kimse eğer namazın ehemmiyetini bütün ağırlığıyla hissederek başlamış ise, günde 15 dakikasını kaza namazlarına ayırmak onun için bir "yük" değil, "zevk" olacaktır. Hayatî bir eksiğini/hatasını telafi etmek insana niye ağır gelsin ki?

Bu durumdaki kimse, kaza namazlarını kılmayı aksatmamaya elinden geldiğince hassasiyet gösterirse Allah Teala ona bu işi kolaylaştırır. Burada önemli olan, insanımıza "namaz şuuru"nun gereği gibi yerleştirilmesidir.

Namaza yeni başlamış bir kimse eğer "kazaları da kılmalısın" dendiğinde gerçekten namazdan soğuyacak gibi ise, namazı tamamen terk etmesindense bu meselede Şafiî mezhebinin içtihadıyla amel etmesi ve kazalarını bitirene kadar sünnet namazları kılmaması uygun olur.

Vallahu a'lem.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Namaz ( Kaza Borcu Olan Sünneti Terk Edebilir mi ? )
Hocam, bazıları kaza namazi olanin sünnetlerle mesgul olmamasi gerektigini söylüyor.Esimle 3-4 senedir bunun tartismasi içerisindeyiz.Bazı eserlerde"Mümin farzla mesgul olmalidir.Onlari yerine getirdikten sonra sünnetlere amel etmeye çalismalidir.Farzlari tam yapmadan sünnetlerle mesguliyet ahmakliktir.Farzlardan önce sünnetlerle mesgul olan birinin ameli kabul olmaz." ... Bunun gibi birçok söz var.Bu sözlere bakarak sünnet yerine kazaya kalmis farzlari mi kilmamiz gerekiyor ? Böyle yaparsak sünneti terketmis olmuyormuyuz ? Sünnet namazlarini kilarken hep tedirgin kiliyorum.Kaza namazlarimida gün içerisinde kilmaya çalisiyorum.Sünnet namaz, nafile yerine mi geçiyor ? Beni aydinlatirsaniz çok sevinirim.
Cevap :

Müslüman akıl ve büluğ çağından itibaren beş vakit namazını kazaya bırakmadan kılmakla mükelleftir. Namazların kazaya bırakılması,kasden terkedilmesi büyük günahtır, bununla kişi suç işlemektedir. Kazaya kalan namazlarını da bir an evvel kaza etmesi farzdır. Elbetteki öncelikle farzlar ifa edilecektir. Ancak keyfi olarak terkedilen farzları kaza edeceğim, üzerimde kaza borcu var, sünnetleri kılamamam diye düşünmek isabetli bir yaklaşım değildir. Vakitlere bağlı olan sünnet namazlar kılınmalı , bunların dışında nafile namazla meşgul olmaktansa kaza namazı kılmak daha isabetli ve faziletlidir. Farz ve vacib namazların dışındakiler nafile namaz grubuna girer, ancak beş vakit namaza bağlı olarak kılınan namazlar revatib , yani düzenli olarak kılınan sünnetlerdir. Yukarıdaki ifadelerden kazaya kalan namazları kılıp sünneti kılmamak değil, bil'akis umumî olarak bütün farzlara önem verilip öncelikle ifa edilmesi gerektiği, nafilelerle meşgul olup farzları terketmemek ve ihmal etmemek gerektiği anlaşılır.O halde beş vakit namazda farzlardan önce ve sonra kılınan sünnetler terkedilmemeli ve bir an önce de kazaya kalan namazlar kılınmalıdır.

Doç. Dr. Mustafa Karataş

degerli kardeslerim kaza namazi ile ilgili sizlere yardimci olacagini dusundugumden degerli hocalarimizin yazilarini buraya aktardim..

Bir Kıssa


Şeytan aleyhilla'ne bir gün birine insan şekline girip arkadaş oldu. Adam sabah kalktığında besmele hamdele yok, Sabah namazını kılmaz öylece güne başlar. Öğle vakti olur yine namazını kılmaz ikindi vakti gelir adamın yine namazla alakası yok. Şeytan merak eder akşam olunca ne olacak? Akşam olur, namazını kılmaz Yatsı okunup adam namaz kılmadan yatmaya hazırlandığında Şeytan dayanamayıp kendini tanıtır ve derki; ben bir defa Rabbime secde etmedim kovuldum ve lanetlik oldum. Sen ise aynı günde bu kadar Allah'ın emrini çiğnedin senin şerrin benden çoktur. Ben senin şerrinden Allah'a sığınırım. Deyip onu terk eder.

Allahu Teala bizleri tam manasiyla namazlarini eda eden hakiki kullarinin arasina dahil eylesin..
selam ve dua ile...
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Soru

Hanefi ve Şafii mezheplerine göre kaza namazlarının hükmü nedir? Kaza namazlarını bitirmeden sünnet veya nafile namaz kılınamaz mı? Bu konu ile ilgili Hanefi ve Şafii mezhep imamları ne söylemişlerdir? Bir de namaza yeni başlamış ve de geç başlamış bir müslümana "önce …. yıllık kaza namazlarını bitirmen lazım" denildiği takdirde o kişi zaten yeni yeni başlayacak olduğu namaz ibadetinden soğumaz mı? Bu ne derece doğru?

Cevap

İlk sorudan başlayalım

1. Kaza namazı bulunan kimsenin 5 vakit namazın önünden ve arkasından kılınan sünnet (ratibe) namazları kılıp kılmayacağı konusunda Hanefî ve Şafiî mezhepleri farklı görüşler benimsemiştir.

Bu fark sadece şu ki;

Şafi meshebi kaza borcu olanın sünnet veya nafile ( her sünnet nafiledir her nafile sünnet değildir ) kılması haramdır diyor. Hanifi meshebi ise haram demiyor kabul olmaz diyor. Yani her iki meshebde sünnetler kılınırken kazaya niyet edilecek diyor. Yukarıda açıklamıştık.


Hanefî mezhebine göre bu durumdaki bir kimsenin sünnet namazları terk etmesi uygun değildir. Hem kazalarını, hem de sünnetleri kılacaktır.

Tamamem kendi yorumu. Kendisine kalsın. Biz yukarıda ehli sünnet alimlerinin sözlerini naklettik. Orjinal kaynaklarda gösterdik. Bütün bunlara rağmen başka şeyler arıyorsanız size diyecek bir şeyimiz yok dilediğiniz gibi amel ediniz.

Ancak nafile namazlar böyle değildir. Yani nafile namazlarla meşgul olmaktansa, borç olarak zimmetinde durmakta olan namazların kazasını bir an önce yerine getirmesi gerekir.

Bu kadar olur. Yukarıdada yazdık her sünnet nafiledir. Ama her nafile sünnet değildir diye. Yani farz ve vacib olmayan bütün namazlar nafiledir zaten.

Sual: Nafile namaz nedir? Beş vakit namazın sünnetleri de nafile namaz mıdır?
CEVAP
Nafile namaz, farz ve vacibden başka namazlar demektir. Beş vakit namazın sünnetleri ve diğer vacib olmayan namazlar, nafiledir. Müekked olan ve olmayan, bütün sünnetler nafiledir. Önce birkaç hadis-i şerif bildirelim:

(Öğlenin farzından önce 4, sonra 2, akşam ve yatsının farzından sonra 2, sabahın farzından önce 2 rekât olmak üzere günde 12 rekât nafile kılan Cennete girer.) [Nesai]

(Öğlenin farzından önce ve sonra 4 rekât nafile kılmaya devam edene Cehennem haram olur.) [Tirmizi]

Âişe validemiz, (Resulullah, sabah namazının iki rekât nafilesi hariç, diğerlerini devamlı kılmazdı) buyurdu. (Buhari)

Bütün fıkıh kitapları, sünnetlerin de nafile olduğunu bildirmektedir. Birkaç misal verelim:

1- Nafile, farz ve vacib olmayan ibadetlerdir. Bütün sünnetlere nafile denir. (Tahtavi)
2- Nafileler, revatib ve regaib olarak ikiye ayrılır. Revatib, müekked ve gayrı müekked olarak farzlardan önce veya sonra kılınan sünnetlerdir. Regaib ise Duha, Evvabin ve Teheccüd gibi diğer nafilelerdir. Sünnetlere nafile denmesi, nafile tabirinin daha şümullü olmasındandır. Her sünnet nafiledir, ama her nafile sünnet değildir. (Nimet-i İslam)
3- Nafileleri ve Revatib sünnetleri, yalnız namaz kılmaya veya sünnetten başka bir namaza niyet ederek kılınca, sahih olur. (Eşbah)
Görülüyor ki, namaz vakti içinde, o vaktin farzından başka kılınan her namaz, mesela kaza namazı, o vaktin sünneti de olur. Sünnet yerine, kazaya da niyet edince sünnet terk edilmiş olmuyor.
4- Yalnız namaza niyet edilerek kılınan sünnet sahih olur; çünkü beş vakit namazın sünneti demek, Resulullahın kıldığı namaz demektir. Bu namazlara sünnet ismi sonradan verilmiştir. Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi. (Sünnet kılmaya) diye niyet etmezdi. Her vakit içinde böyle kılınan her namaz, sünnet ismi verilen namaz olur. (Redd-ül muhtar, Uyun-ül besair, Halebi)
5- (Tecnis) kitabında bildirildiği gibi, beş vakit namazın sünnetleri nafile namazdır. Nafile niyeti ile de kılınır. (Redd-ül-muhtar)
6- Beş vakit namazın sünnetleri ve teravih namazı, nafile namazdır. Bunları kılarken, yalnız namaza diye niyet yetişir. (Dürr-ül-muhtar, Dürer)
7- Beş vakit namazın sünnetleri ve diğer vacib olmayan namazlar, nafiledir. Müekked olan ve olmayan, bütün sünnetler nafiledir. (Dürr-ül-muhtâr, Redd-ül-muhtar, Halebi)
8- Her sünnet nafiledir; fakat her nafile sünnet değildir. (Redd-ül-muhtar, Nimet-i İslam)
9- Beş vakit namazın sünnetlerini özürsüz oturarak kılmak caizdir. Çünkü bu sünnetler, nafile namazdırlar. (Cevhere, Hidaye)
10- Nafile namaz denince, sünnetler de anlaşılır. Kadı İmam-ı Ebu Zeyd, (Nafile kılmak, farzdaki kusurları tamamlamak için emrolundu. Bir kimse, farzı kusursuz kılabilirse, sünnetleri kılmadığı için buna bir şey denemez) buyurdu. (Dürer)
11- Farz borcu olanın nafile namazları kabul olmaz. Sünnetler de nafiledir. (N. Fıkhiyye)
12- Sünnetler yerine kaza kılınca, sünnet sevabı da hâsıl olur. (Mekt. Masumiyye 2/63)
13- Diğer 3 mezhepte de aynen Hanefi’deki gibi sünnetler nafiledir. (Mezahib-i erbea)
14- Nafilenin kıymeti, farzın yanında hiç gibidir. Okyanus yanında, bir damla kadar bile değildir. Sünnet de, farzın yanında, okyanus yanındaki bir damla gibidir. (Mekt. Rabbani 1/260)
15- Regaib ve revatib namazlar sevabda ve üstünlükte farza ulaşamaz. Hiçbir nafile ile farz borcu ödenmez. Avamın iddia ettiği gibi farzı bırakıp nafileyle uğraşmanın, mesela, Evvabinin farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmenin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127)
16- Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m.48]
Bu hadisi açıklayan Hanefi âlimlerinden Abdulhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
(Bu hadis-i şerif, farz borcu olanın, sünnetlerinin kabul olmayacağını gösteriyor; çünkü sünnetler de nafiledir.)


Şafiî mezhebinde ise kaza borcu bulunan kimsenin, üzerindeki kaza borçlarını bitirene kadar sünnet namazları kılması doğru değildir. Sünnet namazların durumu bu olunca, nafile namazlarla meşguliyeti terk etmesi bu kişiye –Şafiî mezhebine göre– evleviyetle gereklidir.

Şafii meshebinde kaza namazı borcu olanın nafile kılmasının haram olduğunu yukarıdada belirtmiştik.

(Bu konuyla ilgili olarak 11-13 Kasım 2004 tarihlerinde bu köşede yazdığım yazılara bakılabilir. Ayrıca bkz.

Ebubekir Sifil, Ebubekir Sifil)

Burada herkesin kendi özel durumunu dikkate alarak bu mezheplerden birisiyle amel etmesi –Allahu a'lem– en uygun yoldur. Vakit konusunda sıkıntısı olanlar bu meselede Şafiî mezhebinin içtihadıyla amel ederler. Böylece borcu bir an önce ödeyip bitirme konusunda işi daha sıkı tutmuş olurlar. Vakti bol olanlar ise Hanefî mezhebinin içtihadıyla amel ederek bir taraftan kaza borçlarını ödemiş, diğer taraftan da Sünnet namazların sevabından mahrum kalmamış olurlar.

Tamamem kendi yorumu. Bir sorun bakalaım hangi kitabtan almış nerede yazıyormuş bu. Vakti bol olanlar diyor. Sorarın size bir saat sonrasına çıkma senedinizmi varda vakti bol olanlar diyor. Adamın 10 sene kaza namazı borcu var , hangi vakitten bahsediyorsun. bu borçları bitirene kadar ölmiyeceğine senet alması lazım. Kimseninde elinde böyle bir senedi yok. Kaza namazları her kılınmadığı beş dakikada bir günahı katlanarak yazılır. Bu sebebden her fırsatta ve sünnetleri kılarken hep kaza namazı kılması bir an önce bu günahtan kurtulması gerekir.

Bu ve benzeri meseleleri gereğinden fazla büyütüp yeni ihtilaf alanları ve ayrılık konuları oluşturmamaya dikkat etmelidir.

Meseleyi büyülten yok. Ortada ihtilafta yok. Ehli sünnet alimleri bu konuda ittifak etmiş. Cahillerin kendi kafalarına göre senetsiz konuşmasının bizim için hiç bir kıymeti yok.

2. Namaza yeni başlamış bir kimse eğer namazın ehemmiyetini bütün ağırlığıyla hissederek başlamış ise, günde 15 dakikasını kaza namazlarına ayırmak onun için bir "yük" değil, "zevk" olacaktır. Hayatî bir eksiğini/hatasını telafi etmek insana niye ağır gelsin ki?

Bu durumdaki kimse, kaza namazlarını kılmayı aksatmamaya elinden geldiğince hassasiyet gösterirse Allah Teala ona bu işi kolaylaştırır. Burada önemli olan, insanımıza "namaz şuuru"nun gereği gibi yerleştirilmesidir.

Namaza yeni başlamış bir kimse eğer "kazaları da kılmalısın" dendiğinde gerçekten namazdan soğuyacak gibi ise, namazı tamamen terk etmesindense bu meselede Şafiî mezhebinin içtihadıyla amel etmesi ve kazalarını bitirene kadar sünnet namazları kılmaması uygun olur.


Vallahu a'lem.


Arkadaşım ben size kaç tane islam aliminin sözünü sayfa numarasına kadar söyledim. Bunun üzerine sizin birilerinin yorumlarını önüme sürmeniz hiç hoş değil. Senediniz deliliniz varsa konuşalım. Yoksa birilerinin kendi kafalarına göre yaptıkları yorumları önüme getirmeyin lütfen.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Namaz ( Kaza Borcu Olan Sünneti Terk Edebilir mi ? )
Hocam, bazıları kaza namazi olanin sünnetlerle mesgul olmamasi gerektigini söylüyor.Esimle 3-4 senedir bunun tartismasi içerisindeyiz.Bazı eserlerde"Mümin farzla mesgul olmalidir.Onlari yerine getirdikten sonra sünnetlere amel etmeye çalismalidir.Farzlari tam yapmadan sünnetlerle mesguliyet ahmakliktir.Farzlardan önce sünnetlerle mesgul olan birinin ameli kabul olmaz." ... Bunun gibi birçok söz var.Bu sözlere bakarak sünnet yerine kazaya kalmis farzlari mi kilmamiz gerekiyor ? Böyle yaparsak sünneti terketmis olmuyormuyuz ? Sünnet namazlarini kilarken hep tedirgin kiliyorum.Kaza namazlarimida gün içerisinde kilmaya çalisiyorum.Sünnet namaz, nafile yerine mi geçiyor ? Beni aydinlatirsaniz çok sevinirim.
Cevap :

Müslüman akıl ve büluğ çağından itibaren beş vakit namazını kazaya bırakmadan kılmakla mükelleftir. Namazların kazaya bırakılması,kasden terkedilmesi büyük günahtır, bununla kişi suç işlemektedir. Kazaya kalan namazlarını da bir an evvel kaza etmesi farzdır. Elbetteki öncelikle farzlar ifa edilecektir. Ancak keyfi olarak terkedilen farzları kaza edeceğim, üzerimde kaza borcu var, sünnetleri kılamamam diye düşünmek isabetli bir yaklaşım değildir. Vakitlere bağlı olan sünnet namazlar kılınmalı , bunların dışında nafile namazla meşgul olmaktansa kaza namazı kılmak daha isabetli ve faziletlidir.

Yukarıda kendisi yazıyor Kazaya kalan namazlarını bir an evvel kaza etmesi farzdır diye sonra yine kendi yorumunu sokuyor. Hangi sünnet farzın yerini tutabilir.?

Farz ve vacib namazların dışındakiler nafile namaz grubuna girer, ancak beş vakit namaza bağlı olarak kılınan namazlar revatib , yani düzenli olarak kılınan sünnetlerdir. Yukarıdaki ifadelerden kazaya kalan namazları kılıp sünneti kılmamak değil, bil'akis umumî olarak bütün farzlara önem verilip öncelikle ifa edilmesi gerektiği, nafilelerle meşgul olup farzları terketmemek ve ihmal etmemek gerektiği anlaşılır.O halde beş vakit namazda farzlardan önce ve sonra kılınan sünnetler terkedilmemeli ve bir an önce de kazaya kalan namazlar kılınmalıdır.

Doç. Dr. Mustafa Karataş

degerli kardeslerim kaza namazi ile ilgili sizlere yardimci olacagini dusundugumden degerli hocalarimizin yazilarini buraya aktardim..

Bir Kıssa

Değerli hocalarımız dediğin bu zevat televizyonda milletin önünde cemaatle tesbih namazı kılmış. Salih kimselerden işittik. Hem üç kişi cemaatle tesbih namazı kılıyor hemde hoparlör kullanıyor. Cemaatle teravih haricinde herhangi bir nafile namaz kılmanın mekruh olduğu kitablarda yazıyor. Bu ise milyonlarda kişinin önünde bu ameli işliyor. Nerde kaldı üç kişiyle namaz kılarken hoparlör takıyor. Üstüne üstlük millet evden buna uyarak namaz kılmış. Vehamete bakarmısınız. Yakında camilere televizyon koydurup yada televizyonlara merkezi imam çıkarıp evden buna uyabilirsiniz diye sözde fetva verirlerse onlarıda koyarsınız buralara olurmu !!!

Tabi bir yolculuk bu siz mustafa karataşın gemisine binin. Bizde geçmişte yaşamış kıymetli islam alimlerinin gemisine bindik inmeyede niyetimiz yok elhamdülillah. Nasib meselesi.


Şeytan aleyhilla'ne bir gün birine insan şekline girip arkadaş oldu. Adam sabah kalktığında besmele hamdele yok, Sabah namazını kılmaz öylece güne başlar. Öğle vakti olur yine namazını kılmaz ikindi vakti gelir adamın yine namazla alakası yok. Şeytan merak eder akşam olunca ne olacak? Akşam olur, namazını kılmaz Yatsı okunup adam namaz kılmadan yatmaya hazırlandığında Şeytan dayanamayıp kendini tanıtır ve derki; ben bir defa Rabbime secde etmedim kovuldum ve lanetlik oldum. Sen ise aynı günde bu kadar Allah'ın emrini çiğnedin senin şerrin benden çoktur. Ben senin şerrinden Allah'a sığınırım. Deyip onu terk eder.

Allahu Teala bizleri tam manasiyla namazlarini eda eden hakiki kullarinin arasina dahil eylesin..
selam ve dua ile...

Amin inşaallahü teala.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
siz gecenlerde arkadasin birine su sekilde cevap vemistiniz bende ayni cevabi size veriyorum!!
Sukuut!!!
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Arkadaşım ben size kaç tane islam aliminin sözünü sayfa numarasına kadar söyledim. Bunun üzerine sizin birilerinin yorumlarını önüme sürmeniz hiç hoş değil. Senediniz deliliniz varsa konuşalım. Yoksa birilerinin kendi kafalarına göre yaptıkları yorumları önüme getirmeyin lütfen.

buyurun size senet de delil de...

1. Bir müslüman namazını, ya uyku, unutma, dalgınlık... gibi dinen meşru sayılan bir mazeretle; veya mazeretsiz olarak geçirmiş olabilir. İster mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olarak, her ne şekilde olursa olsun, namazını vaktinde edâ etmemiş olan bir kimsenin, onu kaza ederek, borcunu ödemesi gerekir. Ancak, meşru bir mazeretle vaktinde kılınmamış bir namaz, ilk fırsatta kaza edildiği takdirde, her hangi bir sorumluluk söz konusu olmaz. Nitekim Rasûlüllah (s.a.s.) :
"Her kim bir namazı unutur veya ondan gaflet edip uyuyakalırsa, onu hatırladığında hemen kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur..." buyurmuştur. (2)


(2) Buhari, es-Sahih, 1/148 (Mevâkit; 37) İst., 1315; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/26-27, Kahire, 1380/1961; Mansur Ali Nâsıf, et-Tâcü'l-câmi, 1/147, Kahire, 1381/1961; Tecrid Tercemesi, 2/537 (Hadis No: 354), Ankara, 1975.


Şüphesiz mazeret sayılan uyku, namaza kalkmamak üzere yatıp uyumak değildir. Namazı geçirmeme azmi ile gerekli tedbir alındğı halde uyanamamak veya uyuyup kalmaktır. Nitekim Rasûlüllah (s.a.s.) Efendimiz, bir gece seferinde son derece yorulmuş olan ashabına, ancak içlerinden birini kendilerini namaza uyandırmak üzere görevlendirdikten sonra istirahat için izin vermiş, fakat herkes uykuya dalınca, görevli de uyuyuvermiştir. Konu ile ilgili rivayetlerden, bir kaç defa tekerürü muhtemel bulunan bu olayda, Rasûlullah (s.a.s.) sabah namazını güneş doğup yükseldikten sonra, yine cemaatle kıldırmıştır. (3)
Hendek savaşında da zor bir gün Rasûlüllah (s.a.s.) ve ashabı, öğle, ikindi ve akşam namazlarını vaktinde kılma imkanı bulamamışlar; bu üç vakti, yatsı namazından önce tertip üzere, cemaatle kaza etmişlerdir. (4)


(3) Buhari, a.g.e., 1/148 (Mevakıt, 35); Şevkânî, a.g.e., 2/29; M. Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147, Tecrid Tercemesi, 2/252-260 (Hadis No: 226) ve 2/532 (Hadis No: 352).
(4) Buhari, a.g.e. 1/148 (Mevâkıt, 38) ve 3/233 (Cihâd, 98) ve 5/48 (Meğâzî, 29); İbn Hümam, Fethu'l-Kadir, 1/349, Bulak 1315; Zeyleî, Nasbü'r-râye, 2/164, Beyrut, 1393/1973.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Görüldüğü üzere, meşru mazeretlerle vaktinde edâ edilemeyen namazlann daha sonra kaza edilmesi Rasûlüllah (s.a.s.) in kavlî ve fiilî sünnetiyle sabittir. Mazeretsiz terkedilmiş namazların kaza edilip edilemeyeceğine gelince :

2. Kasden namazı terketme günahının, kaza ile telâfisinin mümkün olmayacağı, esâsen Rasûlüllah (s.a.s.) in bu konudaki söz ve uygulamalannın hep mazeret sebebiyle vakti geçirilmiş namazlarla ilgili olduğu düşüncesinden hareketle, sahabeden Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Sa'd b. Ebî Vakkas, İbn Mes'ud, Selman Fârisî ve tâbiundan el-Kasım b. Muhammed, Muhammed b. Sîrin, Mütarraf b. Abdillah, Ömer b. Abdilaziz, Büdeyl b. Meysere ve Sâlim b. Ebi'l-Ca'd ile Dâvud ez-Zâhîri, İbn Hazm ve İbn Rüşd gibi Zâhiri mezhebi müctehit ve fakihleri kasden terkedilmiş olan namazların kaza edilemeyeceği görüşünde iseler de, (5) başta dört mezheb müctehid ve fakihleri olmak üzere İslâm âlimlerinin cumhuruna (çoğunluğuna) göre, edâsı farz olan namazların, mazeretsiz (kasden) terkedilmiş de olsa, kazası da farzdır. (6)

Cumhur bu hükme mesnet olmak üzere:
a. Hadis-i şeriflerde unutma, uyku gaflet... gibi, şuur dışı haller sebebiyle vakti geçirilen namazların kazası emredildiğine göre, mazeretsiz terkedilen namazlann kazasının evleviyetle gerekeceği (7)
b. Hadis-i şeriflerde yer alan "nisyan" (unutma) kavramının, kasden terketmeyi de ifade ettiği; çünkü bu kelimenin, ister zuhûlen, ister kasden olsun, (Tevbe Sûresi, âyet : 67 ve Haşr Sûresi, âyet : 19 da olduğu gibi) mutlak "terk" anlamında da kullanıldığı (8)


(5) Aynî, Umdetü'l-kari, 2/602, İst., 1308; ibn Hazm, el-Muhallâ, 1/238, Beyrut, 1352; Şevkânî, es-Seylü'l-cerrâr, 1/289, Beyrut, 1405/1985; Tecrid Tercemesi, 2/538-539.
(6 ) Aynî a.g.e., 2/206; Abdurrahman el-Cezîrî, el-Mezâhibu'l-erbea, 1/488, Kahire ts., Tecrid Tercemesi, 2/538-539.
(7) Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27; Mansur Ali Nâsıf, a.g.e., 1/147; Tecrid Tercemesi, 2/539.
(8) Aynî, a.g.e., 2/608; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
c. Yine unutma veya uyku gibi şuur dışı haller sebebiyle geçirilen namazlann kazası ile ilgili hadis-i şeriflerde yer alan "onun bundan başka keffareti yoktur." ifadesinin, mazeretsiz olarak namaz vaktini geçirenlere de delâlet ettiği; çünkü mazeretle vakti geçirmiş olanlar için günah olmadığından, keffaretin de söz konusu olamayacağı; (9)

d. Namazı kasden terkedenlerin de, Cenab-ı Hakk'ın emrine muhatap olmaları dolayısıyla, onlar üzerine de namazın borç olduğu; borcun ise ancak ödenmekle zimmetten düşeceği; (10) nitekim Rasûlüllah (s.a.s.) in de: "Allah'a olan borç, ödenmeye en lâyık olandır," (11) buyurduğu;

e. Namazın edâsı ile ilgili emrin, edâ edilmediği takdirde kaza için de emir sayılacağı, çünkü emirle vacip olan şey, edâ edilmedikçe emrin hükmünün devam ettiği... (12) gibi delillere dayanmışlardır.


(9) Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27.
(10) Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 2/27-28; es-Seylül-cerrâr, 1/289.
(11) Buhari, a.g.e., 2/240 (sıyam, 42); Müslim, es-Sahih, 2/804 (Sıyâm, 154-155 No: 1147) Kahire, 1374/1955.
(12) Aynî, a.g.e., 2/608; Şeyhzâde Abdurrahman b. Muhammed, Mecmeu'l-enhur, 1/144, İst., 1328; Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, Haşiye ala Merâki'l-felâh, sh. 357-358.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt