E
Ebu İbrahim
Mevlana Halid Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın yönü, karşıda bulunması yoktur, madde, cisim değildir. Sayılı değildir. Ölçülmez. Onda değişiklik olmaz. Mekanlı değildir. Bir yerde değildir. Zamanlı değildir. Öncesi, sonrası, önü arkası, altı üstü, sağı solu yoktur. Bunun için, insan düşüncesi, insan bilgisi, insan aklı, Onun hiçbir şeyini anlayamaz. Onun nasıl görüleceğini de kavrayamaz. El, ayak, yön, yer ve bunlar gibi, Allah için caiz olmayan kelimelerin, âyet ve hadislerde bulunması, bizim anladığımız ve bildiğimiz, bugün kullanılan manalarda değildir. Böyle âyet ve hadislere Müteşabihat denir. Bunlar, kısa veya uzun olarak, Tevil olunur. Yani, Allah’a yakışacak başka mana verilir. Mesela, (Allah’ın eli, onların ellerinin üstündedir) ve (Arş’ın üzerine istiva eden Allah, nerede olursanız olun, sizinle beraberdir) mealindeki âyetler için, burada ne murat edilmişse, öylece inandım demeli. Allah’ın ilmi, bizim ilmimize, benzemez. Onun eli de, elimiz gibi değildir, istivası da bizim istivamıza benzemez, beraber olması bizim beraber olmamıza benzemez demelidir. (İtikadname)
Şimdi şu konu ile s on bir kaç satır cümle söyleyelim konuyu kapatalım....
yukarda alıntıladığım yazı ve benzerlerinde gördüğünüz görebileceğiniz üzre konuya istinaden getirdikleri deliller ancak TASAVVUF kökenli bakış açısına sahip insanların görüşlerini beyan ederler...
ALLAH C.C un 7 Kat semanın üzerinde yaratıklarından ayrı olarak keyfiyetine göre ARŞ' ına istiva ettiğinin KUR' AN dan delilleri...
Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. Bakara / 144
«Güzel söz O'na yükselir. Onu da iyi amel yükseltir-(28),
«Ben senin dünya hayatına son verir ve kendime yükseltirim»(29),
«Göktekinin sizi yere geçirmesmden emin mi oldunuz? Bakarsın ki o (yer durmadan) çalkalanmaktadır. Yahut göktekinin üzerinize taş yağdırıcı (rüzgâr) göndermesinden emin mi oldunuz?»(30),
«Aksine Allah onu kendisine yükseltmiştir»(31),
«Melekler de, ruh da O'na yükselir»(32),
«Gökten yere işi düzenler, sonra ona yükselir»(33),
'Üstlerindeki Rab-lerinden korkarlar»(34).
Altı yerde de:
«Sonra Arş'a istiva etti"(35) buyurulmaktadır.
«O Rahman ki Arş'a istiva etti»(36).
Firavn'un söylediğini haber verirken de: «Ey Hâmân, benim için yüksek, bir köşk bina et. Olur ki yollara, göklerin yollarına ulaşırım da, Musa'nın ilâhına muttali olurum»(37)
buyurmaktadır. Yine şöyle buyurulur:
«(O) Hakim ve Hamid'den indirilmedir»(38).
«Bunun (Kur'ân-ı Kerim'in) muhakkak Rabbin tarafından hak olarak indirildiğini bilirler»(39)
v.s.
28) 35 Fâtır, 10
29) 3 Âl-i İmrân, 55
30) 67 Mülk, 16
31) 4 Nisa, 158
32) 70 Meâric, 4
33) 32 Secde, 5
34) 16 Nahl, 50
35) 7 A'râf, 54; 10 yûnus, 3; 13 Ra'd, 2; 25 Furkan, 59; 32 Secde. 4; 57 Hadid, 4
36) 20 Tâhâ, 5
37) 40 Mü'min, 36
38) 41 Fussilet, 42
39) 6 En'âm, 114
Sünnetten Delilleri:
Resûlüllah (s.a.v.)'in Rabbine miracı (yükselmesi) ve meleklerin Allah'ın yanından inip O'na yükselmeleri;
Resûlüllah (s.a.v.)'in, gece ve gündüz nöbetleşe olarak inip çıkan melekler hakkındaki şu sözleri; "Aranızda geceleyenler Rablerine yükselirler. O, kullarını daha iyi bildiği halde kendilerine sorar..»(40)
Haricîler hakkındaki şu sözü: «Bana inanmıyor musunuz ki, gökteki bana inanıp güvenmektedir»(41).
Rukye hadisindeki şu sözü: «Gökteki Rabbimiz, adın mukaddes Oldu »(42) Yine Ev'al hadisindeki şu sözü: "... Onun üzerinde Arş, Arş'm üzerinde Allah ve O, bu haldeyken ne yaptığınızı bilir»(43).
Ruhun kabzı ile ilgili hadîste de şöyle buyurmaktadır: «...Nihayet Allah'ın bulunduğu göğe o ruhu götürür»(44).
Ebû Davud'un «Sünen»inde Cübeyr b. Mut'im'den nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir: «Bir a'râbi Resûlüllah (s. a.v)'e gelerek: Ya Rasulallah, canlar sıkıntıya düştü; çoluk-çocuk aç kaldı ve mal yok olup gitti. Bizim için Allah'a dua et. Seninle Allah'tan şefaat diliyor ve Allah'la senden şefaat diliyoruz. Resûlüllah, Allah'ı teşbih etti (ve o kadar hiddetlendi ki, Ashabı üzerinde bile bu-nun etkisi görüldü. Sonra o a'râbiye şöyle dedi: Yazıklar olsun sana! Allah'ın ne demek olduğunu biliyor musun? Allah'la, kullarının hiçbirinden şefaat istenilmez. Allah'ın şanı bundan yücedir. Allah Arş'ı
üzeredir ve Arş'ı, gökleri ile yeri üzerindedir, işte şöyle (bu arada parmaklarını kubbe gibi yaptı)(45).
Câbir b. Abdillah' tan nakledilen sahih bir rivayette şöyle denilmektedir: «Resûlüllah (s.a.v.) Arafat günü hitap ettiği en büyük topluluğun bulunduğu sırada: «Tebliğ ettim mi?» diyordu. Hazır bulunanlar da «Evet» diyorlardı. Bu sırada Resûlüllah (s.a.v.) parmağını yukarıya kaldırdıktan sonra o topluluğa işaret ediyordu ve.-«Allah'ım, şahit ol» diyordu. Resûlüllah bunu birkaç defa tekrar etti(46)
Yine cariye ile ilgili hadîste belirtildiği üzere, Peygamber (s.a.v.) cariyeye Allah'ın nerede olduğunu sormuş, cariye «Göktedir» cevabını verince onun azad edilmesini emretmiş ve böyle söylemesinin imanına delil olduğunu kabul etmiştir. Allah'ın, yaratıkların yukarısında, yücelerde olduğuna işaret eden daha pek çok hadîs vardır.
Buna işaret eden icmâ delillerine gelince, Enes b. Malik'-den rivayet edilen, sahih bir nakilde şöyle denilmektedir: «Hz. Zeyneb, Resûlüllah'ın diğer hanımlarına karşı övünür ve: Sizleri aileniz evlendirdi, beni ise yedi göğün yukarısından Allah evlendirdi, derdi(47)
Alimlerin görüşleri;
Hammad b. Zeyd'i duydum - Cehmiyye'den bahisle -: Onlar, gökte bir şey yoktur, demeğe gayret ediyorlar. İbn Ebi Hatim de, - Basra ehlinin ilimde, dinde imamı - Said b. Âmir ed-D a b ' i' nin yanında Cehmiyye'den söz edildiğini, bunun üzerine onun: Onların görüşü Yahudi ve Hıristiyanlardan daha kötüdür. Bütün din sahipleri müslümanlarla birlikte, Allah Teâlâ'nın Arş üzerinde olduğunu söylüyorlar, bunlar ise, Arş üzerinde bir şey yoktur dediklerini söylediğini nakleder.
İmamlar imamı Muhammed b. İshak b. Huzeyme de şöyle demektedir: Allah'ın, göklerinin yukarısında, Arş'ın üzerinde ve yaratıklarının dışında olduğunu söylemeyen, tevbe etmeğe davet edilir. Tevbe ederse, ne âlâ. Etmeyecek olursa, boynu vurulup çöplüğe atılır. Böylece hem kıble ehli, hem de zımmîlerin ondan dolayı eziyet görmeleri önlenmiş olur.
İmam Ahmed'in rivayetine göre Şurayh b. en- Nu' man dedi ki: Abdullah b. Nafi' es-Saiğ dedi ki: Malik b. Enes'in şöyle dediğini duydum: Allah göktedir, ama ilmi her yerdedir. İlminden boş hiçbir yer yoktur.
Evzaî -ki Etbau'Tabiin döneminde dört imamdan biriydi: Hicaz ehlinin imamı Mâlik; Şam ehlinin imamı Evzaî; Basra ehlinin imamı Leys ve Irak ehlinin imamı da Sevrî idi - Tabiîn döneminde Allah'ın Arş'ın üzerinde olduğuna ve sem'î sıfatlarına imanın meşhur ve yaygın olduğunu belirtmiştir. Evzaî bu sözünü, Allah'ın Arş'ın üzerinde oluşunu ve sıfatlarını reddeden Cehm'in ortaya çıkışından sonra söylemiş, böylece Selefin, C e h m ' in görüşünün aksine bir görüşe sahip olduklarım ifade etmiştir.
Hallal - tamamı imam olan kişilerden müteşekkil - bir sened-le Süfyân b. Uyeyne' nin şöyle dediğini nakletmektedir: Râbia b. Ebî Abdirrahman'a «O Rahman Arş'a istiva etti» âyetinin anlamı soruldu: Nasıl istiva etmiştir? Cevaben dedi ki: İstiva meçhul değildir. Nasıllığı ise akılla bilinmez. Risalet, Allah'tandır; Resulün görevi tebliğ, bize düşen de tasdik etmektir.
Râbia b. Ebî Abdirrahman'nı talebesi Mâlik b. E n e s' ten de böylesi, ya da benzeri bir rivayet nakledilmiştir.
İmam Şafiî şöyle demiştir: Ebû Bekir'in hilâfeti hak olup Allah gökte buna hükmetmiş ve kullarının kalbini Ebû Bekir'-in hilâfeti üzere birleştirmiştir.
Sadece Şafiî' nin bu konuda söyledikleri derlense yeterli olurdu. Şafii 'nin ashabından Abdülaziz b. Yahya el-Kinâ-ni el-Mekki «er-Reddü alel-Cehmiyye» isimli kitabında «ulüvv mes'elesi» ni inceleyerek Allah'ın Arş'ın üzerinde olduğunu ifade etmektedir. Gerçekte hadîs, fıkıh, sünnet ve tasavvuf ehlinden olup da İmam Şafiî'ye meyledip bu konuda söz söylememiş kimse hemen hemen yok gibidir.
Senedlerle Ebû Hanîfe' den rivayet edilen meşhur «el-Fık-hu'1-Ekber» isimli kitapta Ebû Muti' el-Hakem b. Abdil-1 ah'tan şöyle dediği nakledilir.
Ebû Hanîfe'ye «el-Fıkhu'1-Ek-ber»i sordum. Dedi ki: işlediği herhangi bir günahtan dolayı kimseyi tekfir etmemendir. Ebû Hanife sözü nihayet şuraya getirir:Rabbim gökte midir, yoksa yerde midir, bilmiyorum diyen küfre girmiştir. Çünkü Allah: «O Rahman Arş'a istiva etmiştir» buyurmaktadır. Arş'ı da yedi göğün yukarısındadır. Dedim ki: Eğer Allah Arş'ın üzerindedir ama Arş gökte midir, yoksa yerde midir, onu bilmiyorum derse ne olur? Yine kâfir olur, dedi. Allah'a dua edilirken yukarıya doğru dua edilir, aşağıya doğru değil.
Ali b. el-Medinî'ye: «Üç kişi, aralarında fısıltı ile konuşurken dördüncüleri mutlaka Allah'tır....»(48) âyeti soruldu. Cevap olarak, âyetin öncesini okuyun dedi. «Görmez misin Allah, göklerdekini ve yerdekini hep bilir»(49).
Ebû İsa et-Tirmizî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Allah, kitabında vasfettiği gibi Arş üzerindedir. İlim, kudret ve hâkimiyeti ise, her yerdedir.
Hanefî imamlardan Ebû Yûsuf'a, Müreysî' nin, haberi sıfatları ve Allah'ın Arş'ın üzerinde oluşunu inkâr ettiği haberi geldiğinde, onu kırbaçlamak üzere harekete geçmiş, ancak Müreysî kaçtığından arkadaşını fena halde kırbaçlanılmıştır. Ebû Hanife'-nin ashabından bu konuda nakledilenler sayılamayacak kadar çoktur.
İmam Mâlik' ten de, Cehm'in görüşüne çağıranların tevbe etmelerinin isteneceği ve peşlerinden namaz kılınmayacağı nakledilmiştir. Mâlik'in ashabından meşhur İmam Muhammed b. Abdillah b. Ebî Zemeneyn «Usûlü's-Sünne» konusunda yazdığı kitabında şöyle demektedir:
Sünnet Ehlinin görüşlerinden biri de: Allah'ın Arş'ı yarattığı, bütün yaratıkların üstünde yükseklik ve yukarıda oluşu Arş'a tahsis ettiği, sonra da: «O Rahman Arş'a istiva etti» âyetinde buyurulduğu üzere, dilediği gibi Arş'a istiva etmiştir. Uzak olup görünmeyen O sübhan, ilim ve kudretiyle yakındır.
Ahmed b. Hanbel ve ashabına gelince, onlar bu konuda daha meşhurdur. Eş'arî ekolünün kendisine nisbet edildiği E b û' 1 -Hasen Ali b. İsmail el-Eş'arî de îbn Hanbel'e uymuş ve şöyle demiştir:
Eğer biri: Mutezile, Kaderiyye, Cehmiyye, Harûriyye, Rafize ve Mürcie'nin görüşlerini reddediyorsunuz, peki sizin görüşünüz nedir? diyecek olursa, deriz ki: Görüşümüz ve Allah'a bağlandığımız din;
Rabbimizin Kitab'ına, Peygamberimiz Muhammed'in sünnetine, sahabe, tabiin ve hadis imamlarından yapılan rivayetlere sarılmaktır. Biz buna bağlıyız. Ahmed b. Hanbel'in-Allah yüzünü ağartsın, derecelerini yükseltsin ve ona bol bol sevap versin - söylediklerini söylüyoruz. Onun görüşlerine aykırı görüşlere karşı çıkıyoruz. Çünkü faziletli imam, kâmil önder odur. O öyle biridir ki, sapıklık ortaya çıktığında, Allah hakkı onunla açıkladı, izlenecek yolu gösterdi. Bid'atçıların bid'atlarını onunla giderdi. Aldatanların aldatmasını, şüphecilerin şüphelerini onunla yok etti. Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun, o, önde giden bir imam, değeri büyük bir kimseydi.
Özet olarak deriz ki: Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, onların Allah'tan getirdiklerine ve güvenilir râvilerin Rasûlüllah (s.a.v.)'den rivayet ettiklerine inanırız. Bunlardan hiçbir şeyi reddetmeyiz. Allah birdir ve kendisinden başka ilâh yoktur. Tektir, hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde, her şey O'na muhtaçtır. Ne eşi, ne de çocuğu vardır. Muhammed, O'nun kulu ve elçisidir. Onu hidayet ve hak dinle göndermiştir. Cennet, haktır. Kıyamet mutlaka kopacaktır, bunda şüphe yoktur. Allah, kabirdekileri diriltecektir. Allah, Arş'ı üzere istiva etmiştir. Nitekim O şöyle buyurmaktadır: «O Rahman ki Arş'a istiva etmiştir»(50), ihtilâf ettiğimiz hususlarda Rabbimizin kitabına, Peygamberimizin sünnetine ve müslümanların icmâına müracaat ederiz.
E ş ' a r î nihayet şöyle der: Biri çıkıp: İstiva hakkında ne dersiniz? diyecek olursa, deriz ki: Allah Arş'ı üzerine istiva etmiştir. Nitekim O, şöyle buyurmaktadır: «O Rahman Arş'a istiva etmiştir».
Karşı görüşler tamamen mesnetsiz, delilden gerçeklikden uzak kendi itikadının ALİM ilan ettiği TASAVVUF ehlinin sözlerinden ibarettir.
Konuyu son kez toparladım artık diyecek sözüm yok..!!