Sevgi, kalbin sevdiğine meyletmesidir.”
“Sevgi, kalbin sevdiğiyle huzura ermesidir.”
“Sevgi, kalbin yalnızca sevdiğiyle meşgul olmasıdır.”
“Sevgi, sıkıntıyla azalmayan iyilikle artmayan bir iradedir.”
“Sevgi, kapıdan hiç ayrılmamaktır.”
“Sevgi, kalpte yanan bir ateştir. Sevgilinin arzusu dışındaki her şeyi yakıp kül eder.”
“Sevgi, Allah’ın emirlerine uymak konusunda samimiyet, Rasulullah’ın sünnetine riayet konusunda ihlâstır.”
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Ne kötü bir kuldur, zorbalık edip haddi aşan fakat Cebbar ve Âlâ olanı unutan! Ne kötü bir kuldur, kendini beğenip kibirlenen, Kebir ve Müteal olanı unutan! Ne kötü bir kuldur, gaflete dalıp vaktini boş şeylerle geçiren, kabri ve çürümeyi unutan! Ne kötü bir kuldur, haddi aşıp inat eden hayatın başlangıcı ve sonunu unutan! Ne kötü bir kuldur, dini kullanarak dünyevi kazanç elde etmeye çalışan! Ne kötü bir kuldur, şüpheli şeylere dalarak dinini bozan! Ne kötü bir kuldur, ihtirasları kendini yöneten! Ne kötü bir kuldur, hevası kendisini sapıtan! Ne kötü bir kuldur, arzuları kendisine hâkim olan!” (Tirmizi)
“Allah çokça tevbe edenleri ve içi dışı temiz olanları sever.” (Bakara 222)
“Allah sabredenleri sever.” (Al-i İmran 146)
“Allah işini güzel yapanları sever.” (Al-i İmran 148)
“Allah adil olanları sever.” (Maide 42) buyurmaktadır.
Allah sevgisi kulun iki cihanda en büyük sermayesidir. Allah’a rağbet etmek O’nun rızasını istemek, O’na kavuşmayı özlemek hoş bir hayatın esasıdır.
Huzurun, mutluluğun, lezzetin kemali Allah sevgisinin kemaliyle mümkündür. Sevginin kemali ise tüm imkânlarını sevilenin sevgisi yoluna adaması, O’na yakın olmayı, O’na kavuşmayı her şeye tercih etmesiyle mümkündür.
Akıllı kul, Allah sevgisini gaye edinmeli ve ona ulaştıracak vasıtalara sarılmalıdır.
Kur’an-ı okuyup, anlayıp, yaşamak, her halinde Allah’ı hatırdan çıkarmamaya çalışmak.
Allah’ın sevdiklerini kendi sevdiklerine tercih etmek, Allah’ın esma ve sıfatlarını anlamaya çalışmak, Allah’ın ihsanını müşahede etmek, seher vakitlerinde Rabbi ile baş başa kalmaya çalışmak, salih ve sadıklarla beraber olmaya çalışmak ve dua etmek.
“Hicretin en faziletlisi Allah’ın sevmediği şeyleri Allah için terk etmektir.... (Ebû Dâvûd, Edeb 113
İnsanların iyi kimselerle beraber olması, kalplerine hayat verir, canlandırır. Kötü kimselerle beraber oldukları zaman da kalpleri ölür. kötü insanlarla oturup kalktığımız zaman kalbimiz ölür. İyi insanlarla oturup kalktığımız zaman da Allahu Zülcelâl kalbimizi onlarla ihya eder, diriltir.
Allah c.c. sevdiklerini imtihan eder.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: “Allahu Teâlâ bir kulunu severse ona bela verir.” (Taberani)
Bu hadisi şerifin manası açıktır. Allahu Zülcelâl, bir kulunu sevmek isteyince onu dener. Yani onun sevgiye layık olup olmadığını ortaya çıkarmak için onu çeşitli bela ve musibetlerle imtihan eder. Allahu Zülcelâl, kulunun samimiyetini ortaya çıkarmak için onu imtihan ettiği şey, bela olabildiği gibi nimet de olabilir. Bela imtihanı sabırla, nimet imtihanı ise şükürle kazanılır.
Şu bir gerçektir ki, Allahu Zülcelâl’in kulunu sevdiğinin en açık ve şaşmaz alameti, onu hayır ve taatlere muvaffak etmesi, şer ve günahlardan korumasıdır.
Âlimlerden bir zat şöyle demiştir: “Sen Allahu Zülcelâl’i sevdiğin zaman, O’nun seni imtihan ettiğini görürsen bil ki, O da seni sevmek ister.” Denilmiştir ki: “Allah bir kulu severse, ona rahmet nazarıyla nazar eder. Eğer Allah bir kula rahmet nazarıyla nazar ederse ona azap etmez.”