Çok sevindim canım .
Rabbim tamamına erdirir İnşAllah
Dua edicem senin için herşey gönlünce olsun
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
Kapanmak isteyipte kapanamayan arkadaşlar haydi buyrun... (8 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan -Burcu-
- Başlangıç tarihi
Çok sevindim canım .
Rabbim tamamına erdirir İnşAllah
Dua edicem senin için herşey gönlünce olsun
Seneye imam hatip okuluna gideceğim, ve artık tamamen kapanacağım yani
küçük meleğim hep böyle temiz kal inşallah.....
TesettürLüyüm çünkü; kadınlık vasfıyla değiL, insan vasfıyla hayatta ilerlemek istiyorum..
Tesettürlüyüm çünkü; ehli imana zarar vermek istemiyorum..
Tesettürlüyüm çünkü; tesettürün en baş vasfı başörtüsünü ilk önce kalbimde sonra kafamda taşıyorum..
Tesettürlüyüm çünkü; islamı yaşamayı kolaylaştırıyor, hayatımın her safhasına yaymamı sağlıyor....
Tesettürlüyüm çünkü; bana Rabbimi hatırlatıyor ve hatırlatanlardan olmak istiyorum..
Tesettürlüyüm çünkü; KULUM DİYE YADEDİLENLERDEN OLMAK İSTİYORUM….. !!!
Esselamu aleyküm ve Rahmetullahkapanalı tam 42 gün olmuş...
maşallah barekallah
hayırlı ve daim olsun güzel kardeşim..:a12:
tesettür nurunuzla nice insanlara vesile olmanız duasıyla...
tesettürünüz...deriniz yüreğiniz olsun..insan yüreği olmadan yaşayamaz..
baki selam ve dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsinizB)
Meryem olamadık bari hanne olalım
Meryem olamadık bari hanne olalım
MERYEM OLAMADIK BARİ HANNE OLALIM
Allah’a adanmıştı Meryem onun hizmetkârı olacaktı. Tertemiz yetişecekti. Bir tomurcuktu, büyüyecek, yetişecek gül oluverecekti. Kıymetli bir kristal gibi etrafına keskin ışıltılar saçacaktı. Adını tarihe yazdıracak, Rabbinin övgüsünü kazanacak ve O’nun kitabında hikâyesi okunacaktı nesilden nesile. Meryem suresinde Allah (c.c) Meryem’e verdiği değeri anlatır. Ayrıca Al-i İmran suresinde de bu konuya değinerek Allah’ın hizmetkârlığına sunulan o nadide çiçekten bahseder. Bütün bu anlatımlar boşuna değildir; bir maksadı vardır Rabbimizin elbet. Meryem suresini anlamak için, Meryem’i ve Meryem’in adanma kıssasını iyice bilmek gerekir.
Meryem kimdi, neden Allah’a adandı? Allah onun adaklığını neden güzel bir şekilde kabul buyurdu? Bütün bu olayların ayrıntılarını bilmek ve mesajını idrak edebilmek gerekir. O zaman yaşanan olayları inceleyelim ve günümüzle kıyas yapmaya çalışalım. Aslında aynı ortam ve aynı zihniyeti taşıyan insanlar arasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Aradan yüzyılların geçmesi zihniyetleri değiştirmemiş. Öylesi kötü bir ortamda yetişen Meryem tertemiz kalmayı başarmış Rabbinin övgüsünü kazanmıştı.
Biz Meryem olamadık. Annelerimiz ise ya Meryem’i tanımadıklarından ya da bizleri öyle nadide bir çiçek gibi yetiştirme cesaretlerinin olmayışından bizleri yetiştiremediler. Bizler için artık Meryem olmak imkânsız. Peki, neden Hanne olma yoluna gitmiyoruz o zaman? Meryem’i Meryem yapan Hanne değil miydi? Eğer Hanne çok geç yaşlarda ve çok zor şartlarda sahip olduğu biricik ciğerparesini Allah’a adamasaydı, onu Rabbine bir teşekkür olarak sunmasaydı, belki ne Meryem olurdu ne İsa. Ne Hanne’yi tanırdık ne de İmran ailesini. Kolay bir şey değil elbet insanın kendinden bir parça olan evladından vazgeçmesi. Bunu yapabilmek kesinlikle iman gücüne bağlıdır. Demek ki bizim içimizde onlar gibi imanı doruğa ulaşmış kimseler yetişmemiş. Nasıl yetişsin ki? İlim elde etmek öyle basite alınıyor ki hatta gereksiz bile görülüyor. İnsanlar ağızdan duyma bilgilerle hareket ediyorlar. Okumayan öğrenmeyen bir toplum nasıl Meryem yetiştirsin, nasıl Hanne yetiştirsin?
Ben İmran ailesiyle tanıştığım zaman çok gençtim yirmi dört yaşındaydım ve iki çocuk annesiydim üçüncü ve son çocuğumun doğmasına ise iki aylık bir süre vardı. Kız mı yoksa oğlan mı bilmiyordum ama Hanne’nin yapmış olduğu o eşsiz davranış beni çok etkilemişti. Onun bu davranışını takdir eden Rabbimizin, ondan övgü ile bahsedişi, o aileye olan hayranlığımı bir kat daha arttırmıştı. Kararımı vermiştim ben de doğacak çocuğumu Allah'a adayacaktım. Öyle de yaptım. Çocuğum kız doğdu aklıma Hanne’nin sözleri geldi: “Rabbim onu kız doğurdum hâlbuki erkek kız gibi değildir, adını da Meryem koydum bunu benden kabul buyur.” benim çocuğum da kızdı ve “Allah Meryem’i kabul ettiyse benim kızımı da kabul eder” diye düşündüm. Eder etmesine de ortada bir sorun vardı; Meryem’i verecek bir ‘beyt’ vardı bir de onu yetiştirecek Zekeriya Peygamber… Peki, benim kızımı kim yetiştirecekti, bu kızcağızı nereye teslim edeceğim, onu pak ve temiz yetiştirecek güven duyacağımız kim vardı? Ortada örnek alınacak, dört dörtlük diyebileceğimiz birileri yoktu ki, varsa da ben tanımıyordum. Öyleyse yapılacak bir tek şey kalıyordu kızımı kendim yetiştirecektim, ama nasıl? Henüz ben yetişmemiştim ki! Daha yeni dinimi tanıyor-öğreniyordum. Öğrendiğimle amel etmeye çalışıyordum. O kadar çok uzak kalmıştık ki dinimizden; kalbimiz bomboştu. Cahili şeyler yerleşmişti, bunlardan kurtulmak ve yerini doğrularla doldurmak gerekiyordu. Bu o kadar kolay değil ki. İki işlem gerekiyor önce, boşaltacaksın sonra temizleyeceksin. Boşalan yeri pırıl pırıl yapacaksın ki oraya Rabbinin gönderdiği emir ve yasakları yerleştiresin, dinini kalbine içirebilesin.
Fıkrada anlatıldığı gibi: Adamın biri hocaya gider amacı Kur’an öğrenmektir. Hocaya der ki: “Hocam ben Kur’an öğrenmek istiyorum birazcık da biliyorum ve ilerletmek istiyorum.” Hoca: “Hayhay, Hoş geldin safa geldin, yalnız on liranı alırım.” Adam “Başla göz üstüne” der. Hemen arkasından bir adam daha gelir. Bu kişi de hocaya: “Hocam ben Kur’an öğrenmek istiyorum ama hiç bilmiyorum.” Der. Hoca bu sefer: “Hayhay buyur yalnız beş liranı alırım” der. Bu duruma öfkelenen ilk adam, öne atılıp itiraz eder: “Ama hocam bu haksızlık! Ben Kur’anı biraz biliyorum benden on lira alıyorsun o hiç bilmediği halde ondan beş lira alıyorsun olur mu böyle şey?” Hoca sakin sakin bakıyor adama ve diyor ki: “Evladım sana iki işlem yapacağım önce sileceğim sonra yazacağım, ötekine ise tek işlem, sadece yazacağım.”
Etrafıma bakınıyorum da kimse çocuğunu Allah'a adamıyor, korkuyorlar. Çok ilmin, fazla imanın insanı delirteceğini düşünüyorlar. Eğer öyle olsaydı âlimlerimizin hepsi delirirdi. Allah'a adanmak günümüz insanını bu kadar korkuturken insanın ezeli ve büyük düşmanı olan şeytana çocuklarını seve, seve adıyorlar. Sonra da çocuklardan sadakat bekliyorlar. Siz Rabbine karşı isyan edip büyüklük taslamaya çalışan şeytanın sadakatsiz ve nankör olduğunu bile bile çocuğunuzu onun kucağına atmadınız mı? Şimdi niye onların sadakatsizliğinden, saygısızlığından veryansın ediyorsunuz? Bu sizlerin tercihleriydi çocukların bir suçu yok.
Kur’an kurslarına göndermediniz beyinleri yıkanır diye ama müzik, resim, folklor kurslarına zorla gönderdiniz. Güya çocuklarımız sosyal olacaklardı. Evet, oldular da, lakin bu sosyalleşme beraberinde doyumsuzluğu, isyanı, kibri ve ukalalığı da getirdi. Kur’an kurslarında da sosyalleşiyorlardı, artı olarak anne-babaya, büyüklere karşı saygıyı ve hoşgörüyü de öğreniyorlardı. Çünkü oralarda Allah sevgisiyle tanışıyor kalplerindeki güzellikler ortaya çıkıyor, paylaşmayı öğreniyorlar, merhamet duyguları geliştiriyorlardı.
İşte bu şekilde sakat düşünen insanlar yüzünden Meryemler yetişemiyor.
Ben de bunun acısını çok yaşadım. Allah'a adadığım kızımı yetiştirebilmek için hızlı bir çalışma içine girdim; “kendimi yetiştireceğim ve kızımın yanlış şeylerle beslenmesine izin vermeyeceğim” dedim. Elimden geldiğince yetiştirmeye çalışıyorum. İnşallah meyvesini de (Hz İsa gibi) alırız. Toplumu değiştirecek eski tabuları yıkacak çalışmalar yaparlar.
Gerçi biz ne kadar yetiştirmeye çalışsak ta bozuk olan toplumdan etkilenmiyor değiller. Tabi bilgilendikçe de sorguluyorlar. Bir keresinde kızım bana geldi dedi ki: “Anne okuldaki arkadaşım bazen bana çikolata ikram ediyor ama ben istemeyince de kızıyor.” Ona istememe nedenini sorduğumda şu açıklamayı yaptı: “Onun babası tekel bayisi çalıştırıyor; içki satıyor. İçki satmak haram değil mi? Eğer o haramsa ondan kazanılan para da haramdır. O parayla alıyor arkadaşım çikolataları. Ben de haramdır diye yemek istemiyorum o da bana küsüyor.” Çok şaşırmıştım, onun böyle hassas olmasına. Daha küçücüktü bunu analiz edecek yaşta değildi. Demek ki yanılmışım yaşı küçüktü ama verilenleri çok güzel kavrıyordu. Bu beni umutlandırmış çok da sevindirmişti. Elimizde öyle güzel yetişmeye hazır fidanlar var ki… Bizler Meryem olamadık ama Hanne olup Meryemler yetiştirebiliriz. Bizler Meryemler yetiştiremesek, o güzel fidanlarımız bozulacak ve ortaya merhametsiz vahşi ‘Hint’ler olup çıkacaklar. Asla unutmayalım ki İsalar Meryemler sayesinde yetişir Emine GÜNEŞ
yazıyı okuyunca çok duygulandım ve sizlerle paylaşmak istedim....Nefsime hitaben... çok güzeldi..Emine kardeşimiz çok güzel ifade etmiş..Yüreğine sağlık...Rabbim hayırlı nesiller yetiştirmeyi nasip etsin...Önce işe kendimizden başlamak gerekiyor iki işlem..önce sileceğiz temizleyeceğiz yüreğimizi kirlerden..nefsimizi terbiye edip..sonra bütün Güzelliklere Hoşgeldin diyeceğiz..Yüreğimize yerleştireceğiz İnşallah...Yol Uzun Meşakatli..Sabırla Teslimiyetle..Sevgiyle ilerleyeceğiz..Bu Yola Niyet Edip ilerlemek bile Lütuf..
Rabbim bizi Yolundan ayırmasın inşallah...
Meryem olamadık bari hanne olalım
MERYEM OLAMADIK BARİ HANNE OLALIM
Allah’a adanmıştı Meryem onun hizmetkârı olacaktı. Tertemiz yetişecekti. Bir tomurcuktu, büyüyecek, yetişecek gül oluverecekti. Kıymetli bir kristal gibi etrafına keskin ışıltılar saçacaktı. Adını tarihe yazdıracak, Rabbinin övgüsünü kazanacak ve O’nun kitabında hikâyesi okunacaktı nesilden nesile. Meryem suresinde Allah (c.c) Meryem’e verdiği değeri anlatır. Ayrıca Al-i İmran suresinde de bu konuya değinerek Allah’ın hizmetkârlığına sunulan o nadide çiçekten bahseder. Bütün bu anlatımlar boşuna değildir; bir maksadı vardır Rabbimizin elbet. Meryem suresini anlamak için, Meryem’i ve Meryem’in adanma kıssasını iyice bilmek gerekir.
Meryem kimdi, neden Allah’a adandı? Allah onun adaklığını neden güzel bir şekilde kabul buyurdu? Bütün bu olayların ayrıntılarını bilmek ve mesajını idrak edebilmek gerekir. O zaman yaşanan olayları inceleyelim ve günümüzle kıyas yapmaya çalışalım. Aslında aynı ortam ve aynı zihniyeti taşıyan insanlar arasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Aradan yüzyılların geçmesi zihniyetleri değiştirmemiş. Öylesi kötü bir ortamda yetişen Meryem tertemiz kalmayı başarmış Rabbinin övgüsünü kazanmıştı.
Biz Meryem olamadık. Annelerimiz ise ya Meryem’i tanımadıklarından ya da bizleri öyle nadide bir çiçek gibi yetiştirme cesaretlerinin olmayışından bizleri yetiştiremediler. Bizler için artık Meryem olmak imkânsız. Peki, neden Hanne olma yoluna gitmiyoruz o zaman? Meryem’i Meryem yapan Hanne değil miydi? Eğer Hanne çok geç yaşlarda ve çok zor şartlarda sahip olduğu biricik ciğerparesini Allah’a adamasaydı, onu Rabbine bir teşekkür olarak sunmasaydı, belki ne Meryem olurdu ne İsa. Ne Hanne’yi tanırdık ne de İmran ailesini. Kolay bir şey değil elbet insanın kendinden bir parça olan evladından vazgeçmesi. Bunu yapabilmek kesinlikle iman gücüne bağlıdır. Demek ki bizim içimizde onlar gibi imanı doruğa ulaşmış kimseler yetişmemiş. Nasıl yetişsin ki? İlim elde etmek öyle basite alınıyor ki hatta gereksiz bile görülüyor. İnsanlar ağızdan duyma bilgilerle hareket ediyorlar. Okumayan öğrenmeyen bir toplum nasıl Meryem yetiştirsin, nasıl Hanne yetiştirsin?
Ben İmran ailesiyle tanıştığım zaman çok gençtim yirmi dört yaşındaydım ve iki çocuk annesiydim üçüncü ve son çocuğumun doğmasına ise iki aylık bir süre vardı. Kız mı yoksa oğlan mı bilmiyordum ama Hanne’nin yapmış olduğu o eşsiz davranış beni çok etkilemişti. Onun bu davranışını takdir eden Rabbimizin, ondan övgü ile bahsedişi, o aileye olan hayranlığımı bir kat daha arttırmıştı. Kararımı vermiştim ben de doğacak çocuğumu Allah'a adayacaktım. Öyle de yaptım. Çocuğum kız doğdu aklıma Hanne’nin sözleri geldi: “Rabbim onu kız doğurdum hâlbuki erkek kız gibi değildir, adını da Meryem koydum bunu benden kabul buyur.” benim çocuğum da kızdı ve “Allah Meryem’i kabul ettiyse benim kızımı da kabul eder” diye düşündüm. Eder etmesine de ortada bir sorun vardı; Meryem’i verecek bir ‘beyt’ vardı bir de onu yetiştirecek Zekeriya Peygamber… Peki, benim kızımı kim yetiştirecekti, bu kızcağızı nereye teslim edeceğim, onu pak ve temiz yetiştirecek güven duyacağımız kim vardı? Ortada örnek alınacak, dört dörtlük diyebileceğimiz birileri yoktu ki, varsa da ben tanımıyordum. Öyleyse yapılacak bir tek şey kalıyordu kızımı kendim yetiştirecektim, ama nasıl? Henüz ben yetişmemiştim ki! Daha yeni dinimi tanıyor-öğreniyordum. Öğrendiğimle amel etmeye çalışıyordum. O kadar çok uzak kalmıştık ki dinimizden; kalbimiz bomboştu. Cahili şeyler yerleşmişti, bunlardan kurtulmak ve yerini doğrularla doldurmak gerekiyordu. Bu o kadar kolay değil ki. İki işlem gerekiyor önce, boşaltacaksın sonra temizleyeceksin. Boşalan yeri pırıl pırıl yapacaksın ki oraya Rabbinin gönderdiği emir ve yasakları yerleştiresin, dinini kalbine içirebilesin.
Fıkrada anlatıldığı gibi: Adamın biri hocaya gider amacı Kur’an öğrenmektir. Hocaya der ki: “Hocam ben Kur’an öğrenmek istiyorum birazcık da biliyorum ve ilerletmek istiyorum.” Hoca: “Hayhay, Hoş geldin safa geldin, yalnız on liranı alırım.” Adam “Başla göz üstüne” der. Hemen arkasından bir adam daha gelir. Bu kişi de hocaya: “Hocam ben Kur’an öğrenmek istiyorum ama hiç bilmiyorum.” Der. Hoca bu sefer: “Hayhay buyur yalnız beş liranı alırım” der. Bu duruma öfkelenen ilk adam, öne atılıp itiraz eder: “Ama hocam bu haksızlık! Ben Kur’anı biraz biliyorum benden on lira alıyorsun o hiç bilmediği halde ondan beş lira alıyorsun olur mu böyle şey?” Hoca sakin sakin bakıyor adama ve diyor ki: “Evladım sana iki işlem yapacağım önce sileceğim sonra yazacağım, ötekine ise tek işlem, sadece yazacağım.”
Etrafıma bakınıyorum da kimse çocuğunu Allah'a adamıyor, korkuyorlar. Çok ilmin, fazla imanın insanı delirteceğini düşünüyorlar. Eğer öyle olsaydı âlimlerimizin hepsi delirirdi. Allah'a adanmak günümüz insanını bu kadar korkuturken insanın ezeli ve büyük düşmanı olan şeytana çocuklarını seve, seve adıyorlar. Sonra da çocuklardan sadakat bekliyorlar. Siz Rabbine karşı isyan edip büyüklük taslamaya çalışan şeytanın sadakatsiz ve nankör olduğunu bile bile çocuğunuzu onun kucağına atmadınız mı? Şimdi niye onların sadakatsizliğinden, saygısızlığından veryansın ediyorsunuz? Bu sizlerin tercihleriydi çocukların bir suçu yok.
Kur’an kurslarına göndermediniz beyinleri yıkanır diye ama müzik, resim, folklor kurslarına zorla gönderdiniz. Güya çocuklarımız sosyal olacaklardı. Evet, oldular da, lakin bu sosyalleşme beraberinde doyumsuzluğu, isyanı, kibri ve ukalalığı da getirdi. Kur’an kurslarında da sosyalleşiyorlardı, artı olarak anne-babaya, büyüklere karşı saygıyı ve hoşgörüyü de öğreniyorlardı. Çünkü oralarda Allah sevgisiyle tanışıyor kalplerindeki güzellikler ortaya çıkıyor, paylaşmayı öğreniyorlar, merhamet duyguları geliştiriyorlardı.
İşte bu şekilde sakat düşünen insanlar yüzünden Meryemler yetişemiyor.
Ben de bunun acısını çok yaşadım. Allah'a adadığım kızımı yetiştirebilmek için hızlı bir çalışma içine girdim; “kendimi yetiştireceğim ve kızımın yanlış şeylerle beslenmesine izin vermeyeceğim” dedim. Elimden geldiğince yetiştirmeye çalışıyorum. İnşallah meyvesini de (Hz İsa gibi) alırız. Toplumu değiştirecek eski tabuları yıkacak çalışmalar yaparlar.
Gerçi biz ne kadar yetiştirmeye çalışsak ta bozuk olan toplumdan etkilenmiyor değiller. Tabi bilgilendikçe de sorguluyorlar. Bir keresinde kızım bana geldi dedi ki: “Anne okuldaki arkadaşım bazen bana çikolata ikram ediyor ama ben istemeyince de kızıyor.” Ona istememe nedenini sorduğumda şu açıklamayı yaptı: “Onun babası tekel bayisi çalıştırıyor; içki satıyor. İçki satmak haram değil mi? Eğer o haramsa ondan kazanılan para da haramdır. O parayla alıyor arkadaşım çikolataları. Ben de haramdır diye yemek istemiyorum o da bana küsüyor.” Çok şaşırmıştım, onun böyle hassas olmasına. Daha küçücüktü bunu analiz edecek yaşta değildi. Demek ki yanılmışım yaşı küçüktü ama verilenleri çok güzel kavrıyordu. Bu beni umutlandırmış çok da sevindirmişti. Elimizde öyle güzel yetişmeye hazır fidanlar var ki… Bizler Meryem olamadık ama Hanne olup Meryemler yetiştirebiliriz. Bizler Meryemler yetiştiremesek, o güzel fidanlarımız bozulacak ve ortaya merhametsiz vahşi ‘Hint’ler olup çıkacaklar. Asla unutmayalım ki İsalar Meryemler sayesinde yetişir Emine GÜNEŞ
yazıyı okuyunca çok duygulandım ve sizlerle paylaşmak istedim....Nefsime hitaben... çok güzeldi..Emine kardeşimiz çok güzel ifade etmiş..Yüreğine sağlık...Rabbim hayırlı nesiller yetiştirmeyi nasip etsin...Önce işe kendimizden başlamak gerekiyor iki işlem..önce sileceğiz temizleyeceğiz yüreğimizi kirlerden..nefsimizi terbiye edip..sonra bütün Güzelliklere Hoşgeldin diyeceğiz..Yüreğimize yerleştireceğiz İnşallah...Yol Uzun Meşakatli..Sabırla Teslimiyetle..Sevgiyle ilerleyeceğiz..Bu Yola Niyet Edip ilerlemek bile Lütuf..
Rabbim bizi Yolundan ayırmasın inşallah...
Selamün Aleyküm...
Öncelikle Güzel paylaşımlarını istifademize sunuduğun için Allah c.c. Senden razı olsun...
Asıl hamd ve övgüler Alemlerin Rabbı Rahman ve Rahim olana mahsustur..
hamd olsun ki kavuşturdu...
Hoşgeldin Sevgili kardeşimiz...
Çok güzel bir yazı paylaşmışsın.. yazan Emine GÜNEŞ hocamızdan da Allah c.c.razı olsun.. kalemine yüreğine sağlık...
üstünde durmamız gereken bir tespit.
ve zor da olsa Meşakatlide olsa önemli bir gerçek..
İşe kendimizden başlar isek.. yarına en azında bizden daha bilinçli bir nesil yetiştirebiliriz...
değerlerine gözükapalı sahip çıkacak nesil...
kardeş katletmekle değil İslamı tebliğ etmekle meşgul bir nesil...
Tv başlarında dizi izlemekten oburlaşmakla değil, ilim yolunda bir deri bir kemik kalmış nesil...
İnşallah başladık...
Bende kendimden başladım...
Ve inşallah Musab Eminimi öyle yetiştireceğim...
Rabbimiz bu yolda bizleri bilinçlenenlerden eylesin...
Rabbimizin Zalimlimler hoşlanmasa da tamamlayacağım dediği NUR emanetine gereğince sahip çıkanlardan eylesin...
amin..
selam ve dua ile
Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah...
bizler yüreklerimizi vedaya alıştırdık..Her ayrılık bir merhaba..
Rabbimizin izniylede yürekler duada ayrı gibi görünsekte Herdaim dualarımdaydınız...değerli ablacığım değerli abim..ve kardeşlerim..bazen tek tek bazen toplu tüm islamiyet gen.tr deki kardeşlerim diye Arz ettim Yüce Rabbim'e
Her şey nasip işi...eğer burada bir şeylere paylaşıyorsak,aslında biz çıkıyoruz Rabbimiz paylaştırıyor...Bunun lütuf olduğunu bilip şükür etmek gerekir..inşallah paylaşılanlar bu vesile ile bizlerede hayr olarak hanemize misafir olur..
4 aydır evdeydim..diğer süreçte eski işyerimin kapanması evrak toparlanma süreci ile geçti..evdede bilgisayar olmadığı için uzun süre siteye giriş yapamadım..Çok şükür Rabbimiz'e uzun süredir Ramazan_ı şerif'te evde değildim onun güzelliğini yaşadım çok şükür...Allah'ın izniyle aklımdaydınız..Beraat ablacığım bebeğiniz/meleğimiz büyümüştür abla olmuştur Rabbim sağlıklı hayırlı ömürler nasip etsin MirErhan abimiz Musab hep aklımdaydı İnşallah Sağlığına kavuşmuştur..Rabbim Hayırlı kul hayırlı evlat eylesin..Sağlık Sıhat içersinde inşallah..Rabbim bütün kardeşlerimizin Gönüllerindeki hayırlı duaları kabul eylesin..cümlemizi hayra yönlendirsin..
MirErhan abimiz benide bilgilendirip düzeltmiş oldunuz..Rabbim razı olsun...
selametle kalın
baki selam ve dualarımla..
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu
Yüreği Güzel, Kalemi Güzel kardeşim....
Yazılarınla eskisi gibi coşturuyor , göz dolduruyorsun...
Bizden öte evlatlarımızı hatırlaman bile bizler için tarif edilemez bir duygu..
Allah Celle celaluhu razı olsun...
Kardeşim....Gitsek de...Kalsak ta.....bizler gönül birliği etmişçesine burdayız aslında.....
Sürelerin anlamı yok.....Her gelişimizde kaldığımız yerden...aynı sevgiyle devam ediyoruz..
Bizler burdaki tüm kardeşlerimizi Allah Celle Celaluhu rızası için seviyor ve sayıyoruz..Yokluklarına üzülüyor Varlıkları ile mutlu oluyoruz...
RABBİM tüm kalpleri bilendir...HAMDLAR O'na....
Kardeşim....Dualarla birlikteyiz...
Dualarım seninle...
ALLAH'A c.c. emanet ol .
Yazılarınla eskisi gibi coşturuyor , göz dolduruyorsun...
Bizden öte evlatlarımızı hatırlaman bile bizler için tarif edilemez bir duygu..
Allah Celle celaluhu razı olsun...
Kardeşim....Gitsek de...Kalsak ta.....bizler gönül birliği etmişçesine burdayız aslında.....
Sürelerin anlamı yok.....Her gelişimizde kaldığımız yerden...aynı sevgiyle devam ediyoruz..
Bizler burdaki tüm kardeşlerimizi Allah Celle Celaluhu rızası için seviyor ve sayıyoruz..Yokluklarına üzülüyor Varlıkları ile mutlu oluyoruz...
RABBİM tüm kalpleri bilendir...HAMDLAR O'na....
Kardeşim....Dualarla birlikteyiz...
Dualarım seninle...
ALLAH'A c.c. emanet ol .
Selamün aleyküm kardeşlerim...Arasırada olsa sitemize uğruyorum.Lakin bazı sağlık sorunları yaşadığım için üzgünüm.İnşaallah tam şifaya kavuşursam devamlı bir şekilde paylaşımlarımız olacaktır.Gelelim konumuza..
Her ne kadar bu fikrim biraz farklı da olsa üzüldüğüm nokta kız öğrencilerin kılık kıyafet meselesi ile ilgilidir...
Yeni milli eğitim döneminde okullarda ki kız öğrencilerin kılık kıyafeti oldukça dine aykırı olup mini etek giymektedirler.Buna göre bu kızlar dindersi, Kur'an-ı Kerim ve siyer derslerinde böyle mi okuyacaklar?.Vay anam vay!.Edepli olmak hak getire!.
Öncelikle M.Eğitim Bakanlığı, kız çocuklarına etek uzunluğu sınırı koysalardı çok daha iyi olurdu.Lakin bunu unuttular mı bilmem ama her halde sonradan bu kıyafetlere çekidüzen vereceklerini umuyorum..
Her ne kadar bu fikrim biraz farklı da olsa üzüldüğüm nokta kız öğrencilerin kılık kıyafet meselesi ile ilgilidir...
Yeni milli eğitim döneminde okullarda ki kız öğrencilerin kılık kıyafeti oldukça dine aykırı olup mini etek giymektedirler.Buna göre bu kızlar dindersi, Kur'an-ı Kerim ve siyer derslerinde böyle mi okuyacaklar?.Vay anam vay!.Edepli olmak hak getire!.
Öncelikle M.Eğitim Bakanlığı, kız çocuklarına etek uzunluğu sınırı koysalardı çok daha iyi olurdu.Lakin bunu unuttular mı bilmem ama her halde sonradan bu kıyafetlere çekidüzen vereceklerini umuyorum..
okuyup kiymetini taktir ettigim bir eser olon Hanimlar Rehberi'ni kapanmak isteyen kardeslerime tavsiye ediyorum. Bu kucuk cep kitabini tamamiyle okumaniz sizlere neden kapanmaniz gerektigi konusunda yanliz aklinizi değil kalbinizide her zor gibi gorunen sikintilara karsi sarsilmaz kilmaya buyuk vesile olacaktir kanatimce.
HANIMLAR REHBERİ
ayrica tesettur risalesi (24.lema) daha kisa.gerçi hanimlar rehberinin içinde var buna fazla vakit ayirmak istemeyenlere kolaylik olur(pardon ama biz dunyaya ne için gonderildik!!!)
http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/index.php?tid=57
HANIMLAR REHBERİ
ayrica tesettur risalesi (24.lema) daha kisa.gerçi hanimlar rehberinin içinde var buna fazla vakit ayirmak istemeyenlere kolaylik olur(pardon ama biz dunyaya ne için gonderildik!!!)
http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/index.php?tid=57
Selamun aleykum arkadaslar..
benim icin dua edenler, kapanmamda destek olanlar selam sizlere ve diger yeni katilan arkadaslara..
Cuma günü, yani tesettürümün 71.gününde artik rüyalarimada giren pardesuma kavustum!
BAsta bunu katrepare kardesim olmaz üzere sizlerle paylasmak istedim.
Maddi durumumuz su aralar dar olsada Rabbim esimden razi olsunki bu dilegimi yerine getirdi.
giysinin üzerinde pardesunun olmasi ne kadarda mühimmis, sanki derim oldu..
tabi aynalarda kendime bakip önce yadirgayip sonra gülümsüyorum.
Tamamen alismak zaman gerektirecektir elbette, fakat simdiden memnun oldugumu söylemek isterim.
Her ne kadar giysilerime dikkat ettiysemde su iki ay icerisinde kendimi sanki tam tesettürlü degilmisim gibi hissettim.
Hamd olsun.
benim icin dua edenler, kapanmamda destek olanlar selam sizlere ve diger yeni katilan arkadaslara..
Cuma günü, yani tesettürümün 71.gününde artik rüyalarimada giren pardesuma kavustum!
BAsta bunu katrepare kardesim olmaz üzere sizlerle paylasmak istedim.
Maddi durumumuz su aralar dar olsada Rabbim esimden razi olsunki bu dilegimi yerine getirdi.
giysinin üzerinde pardesunun olmasi ne kadarda mühimmis, sanki derim oldu..
tabi aynalarda kendime bakip önce yadirgayip sonra gülümsüyorum.
Tamamen alismak zaman gerektirecektir elbette, fakat simdiden memnun oldugumu söylemek isterim.
Her ne kadar giysilerime dikkat ettiysemde su iki ay icerisinde kendimi sanki tam tesettürlü degilmisim gibi hissettim.
Hamd olsun.
Selamun aleykum arkadaslar..
benim icin dua edenler, kapanmamda destek olanlar selam sizlere ve diger yeni katilan arkadaslara..
Cuma günü, yani tesettürümün 71.gününde artik rüyalarimada giren pardesuma kavustum!
BAsta bunu katrepare kardesim olmaz üzere sizlerle paylasmak istedim.
Maddi durumumuz su aralar dar olsada Rabbim esimden razi olsunki bu dilegimi yerine getirdi.
giysinin üzerinde pardesunun olmasi ne kadarda mühimmis, sanki derim oldu..
tabi aynalarda kendime bakip önce yadirgayip sonra gülümsüyorum.
Tamamen alismak zaman gerektirecektir elbette, fakat simdiden memnun oldugumu söylemek isterim.
Her ne kadar giysilerime dikkat ettiysemde su iki ay icerisinde kendimi sanki tam tesettürlü degilmisim gibi hissettim.
Hamd olsun.
Muhterem kardeşim.Tesettüre büründüğünüz için sizden Allah razı olsun diyorum.Ancak çevre ve aile baskısıyla olan tesettüre bürünmenin de hiçbir anlamı yoktur.İnsanlar ve sevdikleriniz hep gelip geçicidir.Ahiret hayatı ise bakidir.Buna göre baki olan seçilmelidir.
Çarşaf en güzel tesettür giyim şeklidir.Diğerleri ise batının müslümanlara uydurduğu manto veya pardesü her ne kadar kadını tesettüre büründürmüş gibi gösterse de dar olanını giymek te caiz değildir.Çarşafa bürünmek kadınların nefsine çok ağır gelmektedir.Nefse ağır gelen bir şeyi yapmak Allah'ın rızasını kazandırır.Birilerin teşvik ve tavsiyesiyle pardesüyü meth etmesi İslam'a uygun değildir.Ben bir kadın olsaydım hiçbir şek ve şüphe etmeden derhal çarşafa bürünürdüm.Bu farz olan tesettür ne hikmetse kadınlarımıza çok ağır gelmektedir.Bu ise imanın zayıflığındandır.Sahabe kadınları tesettür emri gelince derhal hiç düşünmeden hemen bu Allah'ın emrine teslim oldular.İşte imanlı hanımlarında yapabileceği en güzel amelde budur.Sizler sahabe hanımlarını kendinize örnek alırsanız gerçek yolu bulmuş olursunuz.İnşaallah ileri ki zamanda çarşaf giymeyi benimsersiniz.Biraz nefsinizi zorlayın ve çevrenizin dedikodularını kulak ardı edin.Siz bir nefsin imtihanındasınız.İnşaallah bunu da kazanırsınız.Allah yar ve yardımcınız olsun...
Vallahi sasirdim yaziniza. Beni tanimadan cevreyle kapandigim gibi birsey yazmisiniz, keske önceki yazilarimida okumus olabilseydiniz.
"Bu farz kadinlara agir gelmekte.." demissiniz elbetteki herkes kendi bilmeli lakin o kadar cok carsafli hanim gördüm ki yaninda kisa kollu gezen esi ile. Evet erkeklere uzun kollu giyinmek farz degildir fakat Peygamberimiz´in s.a.v hayatina baktigimda buda hos degildir. Hanimlarin cocukluktan gelen yetistirilme tarzindan dolayi daha mütevazi yasadiklarina inaniyorum, keske beylerde hanimlarini desteklesede bizlerde kapandigimizda hep hosgörü ile karsilassak...