Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadınların Çalışması. (3 Kullanıcı)

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
en akıllı kişi hımmmm neyse... :)) amin...... birde bişi sorcam vaktiniz varsa tabi üstte yazdığınız sözde "vermek istemeseydi ( istek değil ) istemek vermezdi" şeklinde olmucak mı benmi yanlış hatırlıyorum?

İkiside aynı manaya çıkıyor. Bu sebebden ikiside söyleniyor. Yani cenabı Hak istek verdiği için kul istiyor. Dolayısıyla istemeyide veriyor.

İstek olunca otomatikman istemek gerçekleşiyor.

Dualarınızı beklerim.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
daha önce sizin gibi düşünüp sızlardı yüreğim. ama şimdi sızlamaz kardeşim.islama uygun yetiştirdiğimiz zaman ,zaten çocuğumuz bize bu soruyu sormaz ki kardeşim.evlatlarımızı maddiyatla değil maneviyatla doyurmaktır önemli olan .herkesin durumu süper mi olmak zorunda.Ali ve ayşe annemizin ,peygamber efendimizin hayatı süpermiydi?

Mübarek olsun.

Allahü teala bir kimseye nur vermesse o münevver olamaz.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
SELAMÜNALEYKÜM.....Hoş geldin gönüldaş..NERELERDEYDİN...Yoksa benmi görmüyordum..Allahcc yardımcın olsun..BESMELE..SELAM...Dua...

aleyküm selam abicim. Hoşbulduk. Henüz tam geldim sayılmaz. Evet bir müddet aktif bulunamıycam.

Cenabı hak doğru yolda olanların yardımcısı olsun. Dua eder dualarınızı beklerim.
 

Nur61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
bence kadinlarin calismasinda "full time" bir is olmadigi sürece bir sakinca yok...yani eviyle esiyle cocuklariyla ilgilenmesi icin vakti olmasi lazim...ben mesela ögrenciyim, inshallah diplomami aldigim zaman eczaneci olacagim..bu isi bence bayanlar zaten erkeklerden daha iyi yapiyorlar, mesela gelen yasli insanlari daha iyi dinleyebiliyor onlarla daha iyi ilgileniyorlar...ben okumaya basladigim ilk senede üniversiteyi birakmayi cok düsündüm..benim calismama gerek yok neden kendimi harab edeyim dedim, ama bi türlü birakamadim, allah biraktirmiyorsa biraktirmiyo..demek ki bu benim kaderimmis..cocukken cok insanin duasini aldim, inshallah büyüyünce "adam" olurum diye...düsünüyorum da gittigim okullara gitmis olmasaydim, okumasaydim, bir cok seyden mahrum olacaktim, bir cok seyi anlayamicaktim...hem insan elinden gelenin en iyisini yapmak zorunda..alis veris, yemek yapmak, temizlik, bunlar en fazla 3-4 saatinizi alir...cocuklar zaten okulda olacaklar...geri kalan zamanda siz napmayi düsünüyosunuz?..cogumuz evde oturup komsularla laglag edip televizyon seyrediyor olacagiz..bunun yerine faydali bir isde calismak daha iyi olmaz mi?...aksamlari da biraz kitap, kurani kerim okuruz...
insanlar müslümanlari geri kafali, beceriksiz, ilimden nasibini almamis zannediyolar...tabiki kadinin yeri evidir, bos zamaninda alis veris haric fazla gezip tozmamasi lazimdir.. ama bütün gün kendimizi eve kapatmak da kimseye fayda vermez...
 

Maviadamm

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 May 2009
Mesajlar
22
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Kadının çalışmasının dogru olması bence mumkun degil,
1 kadına 1 den fazla bakmak makruh yada gunahsa o kadınla aynı işyerinde çalışmak ne kadar dogrudur?
 

Nur61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
@maviadamm...1 den fazla bakmak ne demek?...bir kadina baska bir niyetle bakmak demektir..bunu heryerde yapabilirsin sadece isyerinde degil..ayrica erkeklerin calismadigi, sadece kadinlara ait bölümleri olan is yerleri de var...
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,266
Tepki puanı
3,644
Puanları
163
Yaş
47
alis veris, yemek yapmak, temizlik, bunlar en fazla 3-4 saatinizi alir...cocuklar zaten okulda olacaklar...geri kalan zamanda siz napmayi düsünüyosunuz?..cogumuz evde oturup komsularla laglag edip televizyon seyrediyor olacagiz..bunun yerine faydali bir isde calismak daha iyi olmaz mi?...
selamün aleyküm kardeşim.
geri kalan zamanda çalışmayan bayanlar sadece komşularla laglag mı ediyor sanıyorsunuz.bunun yerine çalışmak değilde sohbet meclislerine gitse daha güzel olmaz mı?ilim meclislerinde bulunup ilim talebesi olmak için ,Allah yolunda çalışmak ahiretimiz için daha faydalı olmaz mı?
Allaha emanet olunuz.
 

emelii

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 May 2009
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
selam yazdıklarınızın bır bölümünü okıudum arkadaslar.ben öğretmenlık okudum.dıploma öylece duruyor.calışmak ıstıyorum.hırslanıyorum.daha ıyı yasamak adına calışmak.suan evdeyım.aklım cok karısık bu konuda.cok önceden bırılerı yardım etmıstı bu sıtede bana.içim rahatladı ve dedımkı calışmayacagım.ama sımdı calışan arkadaslarımı duyuuyorum.bosuna mı okuduk dıyorum calısacagım benımde param olsun dıyorum.yanı ekonomık özgürlük.esimin bana para vermesını ıstemıyorum.gene vsveseler benı yakaladı.canım sıkılıyor.ailemde bana kızıyor ev kadınbı oldun dıye.fesat kısıler okudun da ne oldu dıyor ya da dedıkıodumu yapıyorlar ve bunlar cok zorum gıdıyor.aslında insanalrı takmak ıstemıyorum.bana öyle güzel seyler yazınkı içim rahatlasın.kuran ne dıyor rabbım ne dıyor efendımız (sav) neler söylüyor.beklıyorummmmmmmmm
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
bence kadinlarin calismasinda "full time" bir is olmadigi sürece bir sakinca yok...yani eviyle esiyle cocuklariyla ilgilenmesi icin vakti olmasi lazim...ben mesela ögrenciyim, inshallah diplomami aldigim zaman eczaneci olacagim..bu isi bence bayanlar zaten erkeklerden daha iyi yapiyorlar, mesela gelen yasli insanlari daha iyi dinleyebiliyor onlarla daha iyi ilgileniyorlar...ben okumaya basladigim ilk senede üniversiteyi birakmayi cok düsündüm..benim calismama gerek yok neden kendimi harab edeyim dedim, ama bi türlü birakamadim, allah biraktirmiyorsa biraktirmiyo..demek ki bu benim kaderimmis..cocukken cok insanin duasini aldim, inshallah büyüyünce "adam" olurum diye...düsünüyorum da gittigim okullara gitmis olmasaydim, okumasaydim, bir cok seyden mahrum olacaktim, bir cok seyi anlayamicaktim...hem insan elinden gelenin en iyisini yapmak zorunda..alis veris, yemek yapmak, temizlik, bunlar en fazla 3-4 saatinizi alir...cocuklar zaten okulda olacaklar...geri kalan zamanda siz napmayi düsünüyosunuz?..cogumuz evde oturup komsularla laglag edip televizyon seyrediyor olacagiz..bunun yerine faydali bir isde calismak daha iyi olmaz mi?...aksamlari da biraz kitap, kurani kerim okuruz...
insanlar müslümanlari geri kafali, beceriksiz, ilimden nasibini almamis zannediyolar...tabiki kadinin yeri evidir, bos zamaninda alis veris haric fazla gezip tozmamasi lazimdir.. ama bütün gün kendimizi eve kapatmak da kimseye fayda vermez...


Bir kere konuya 'bence' diyerek başlamanız yanlış. Burası bir felsefe sitesi değil. Siz bence derseniz herkes bence der. Sizce bir mahsuru olmaya bilir.Ama islamiyet kadınların erkeklere görünerek çalışmalarının mahsurlu olduğunu bildiriyor. Müslaman olarak bizlere iki seçenek düşüyor. Birincisi bence demeyi bırakıp dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek. İkincisi ise 'bence' diyerek kendi kafamızdan nefsimize fetva çıkarmak. Bugün batı bile çalışan kadınların mutsuz olduğunu ispat etmişken, müslüman hanımların bu konuda diretmesi ve çeşitli yorumlarla meşru gibi göstermeye çalışmaları esefle izlenmekte.

cogumuz evde oturup komsularla laglag edip televizyon seyrediyor olacagiz..bunun yerine faydali bir isde calismak daha iyi olmaz mi?...aksamlari da biraz kitap, kurani kerim okuruz... demişsiniz.

olmaz hanım efendi olmaz. Kimse size evinizde oturup tv. izleyin veya laglag edin demiyorki . İyi düşünürseniz yapılacak o kadar çok şey varki. Birde zannedersem çocuğunuzu 1 yaşında okula vermeyi düşünüyorsunuz. İlk yedi seneyi okula gidene kadar olan zamanı atlamışsınız. İş telaşından ve kafa karışıklığından olsa gerek. Dikkat ederseniz kuran-ı kerim ve kitab okumayı ikinci plana atmışsınız ve biraz demişsiniz. Halbuki Ahiret için daha çok çalışmak lazım. İş yerinde çeşitli sebeblerden dolayı bayanların kaçırdıkları namazlarıda hesaba katınca işin vehameti daha iyi anlaşılır. Görüceksiniz, bir zaman sonra keşke hiç çalışmasaydım demeye başlıyacaksınız.

 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Hicran Teyze

Hicran Teyze


Güzel bir cumartesi günüydü. Sibel pencereden dışarı bakıyor, bir taraftan da kahvaltı yapıyordu. (Ne güzel bir hava! Herkes dışarıda geziyor, çocuk sesleri sokağı dolduruyor, ben ise evde yalnızım. Allah’ım bana dinini bilen bir eş nasip eyle, kurtulayım bu hayattan, içinde bulunduğum bu koşuşturma bitirdi beni. Sen bana acı yarabbi!) diye dua etti. Duygulanmıştı Sibel. Gözleri nemlendi, elleriyle gözlerini sildi. Toparlamalıyım kendimi, Hicran teyzemi bir arayayım, evdeyse ona gideyim, biraz dertleşir açılırım diye düşündü. Telefon ederek ziyarete gelmek istediğini bildirdi.
Hicran hanım, çok eski bir aile dostlarıydı. İki aile memuriyet yıllarında aynı şehirde olmaları sebebiyle tanışmışlar, dost olmuşlardı. Emeklilik yıllarında da dostlukları devam etmiş, farklı şehirlerde olmalarına rağmen gidip gelmişlerdi. Hicran hanım, din kitapları okumayı seven, saliha bir hanımdı. Annesinin kapanmasına ve Kuran-ı Kerim öğrenmesine vesile olmuştu. Belki de bu sebeplerden dolayı, aileler arasında bir gönül bağı oluşmuş, muhabbetleri devam etmişti.
Sibel üniversiten hemşire olarak mezun olunca, ilk ataması Tokat’a yapıldı. Hicran hanımların da aynı memlekette olmaları, ailesini daha bir cesaretlendirerek, kızlarını Tokat’a göndermeyi kabul ettiler. Sibel hastaneye gittiğinde başhekim, örtülü olamayacağını söyleyince ailesi, (Bu kadar okudun, buraya kadar geldin, geri dönemezsin artık, devam edeceksin) dediler. Bu olay üzerine, zaten eve dönmek istemeyen Sibel başını açarak çalışmaya başladı. Ailesi Sibel’i Hicran hanıma emanet ederek memleketlerine döndüler.
Sibel, kendine ait küçük bir ev tutup azdan çoktan biraz eşyayla evini döşedi. Ara sıra ailesi de gelerek yanında kalıyor, sonra tekrar memleketlerine geri dönüyorlardı. İşte Sibel ne zaman daralsa, Hicran teyzesine gider, içini döker, Hicran teyzesinin sohbet ve nasihatleriyle rahatlardı. Tokat’a geleli 3 yıl olmuş, Sibel hem şehre, hem de arkadaşlarına iyice alışmıştı. Hicran hanım, onu kendisi gibi çalışan birkaç genç kızla tanıştırmış, hep birlikte Hicran hanımda Cumartesileri toplanıp çay içiyorlar, sohbet ediyorlar, bir yandan da ilmihal bilgileri öğreniyorlardı. Bu toplantılar, diğer kızlar gibi, Sibel’in de iple çektiği günler oluyordu. Hem bir şeyler öğreniyor, hem de birbirlerinin sıkıntılarını paylaşıyorlardı. Bir araya geldiklerinde, hepsinin ortak sorunu, çalışmanın getirdiği zorluk, yorgunluk ve hayattan duyulan bıkkınlıktı. Dini bilgileri öğrendikçe, dinimizin emir ve yasaklarının insanlar için birer nimet olduğunu, bu dini bilgileri bilen ve uyan beylerle evlilik hayatının ne kadar güzel ve kolay olacağını söyleyerek, böyle beylerle evlenmek istediklerini her fırsatta ifade ediyorlardı.
Sibel çabucak hazırlandı, Hicran teyzesiyle sohbet harika oluyordu. Gidene kadar, (Şu Hicran teyzem olmasa ben kime giderdim) diye düşünüp dualar etti içinden. Zile bastı, beklemeye başladı, bir müddet sonra kapı açıldı.
— Aman benim güzel kızım gelmiş, hoş geldin.
— Selamün aleyküm Hicran teyzeciğim.
— Ve aleyküm selam güzelim, geç bakalım içeriye!
— Şey, bir şeyler getirmiştim yeriz diye.
— Ne zahmet ettin be yavrum, ben yapmıştım bir şeyler. Eee, anlat bakalım, nasılsın iyi misin, annenlerden haberin var mı, onlar nasıllar?
— Hepimiz iyiyiz çok şükür. Size gelmeden önce, annemle konuştum çok selamları var.
— Ve aleyküm selam. Konuştuğunda benimde selamlarımı ilet, olur mu? Gelmiyorlar mı buraya?
— Şimdilik gelme niyetleri yok. Belki daha sonra gelirler. Zaten şimdi gelmesinler. Bu aralar nöbetlerim çok sıkışık, ayrılan hemşireler oldu, sayı azalınca nöbetler sıklaştı.
— Eh ne diyelim, darısı sana. İnşallah sen de bu yorucu hayattan bir an önce elini eteğini çekersin. Şu haline bak koşturmaktan, uykusuzluktan gözlerinin önü çökmüş. Bir deri bir kemik kaldın be yavrum, çok üzülüyorum senin için.
— İnşallah Hicran teyzeciğim. İnanın, ben de çok arzu ediyorum; ancak durumumu biliyorsunuz. Dinini doğru olarak bilen bir talip çıksa hiç tereddüt etmeyeceğim. Hemen işten ayrılıp kapanacağım, evimin hanımı olacağım, siz de benim için dua edin ne olur?
— Ah yavrum, hiç etmez olur muyum, ediyorum. Hem de diğer kızlara da beş vakit. Ancak seninle de daha önce konuşmuştuk bu konuyu. Örtünmek için, evlenmeyi beklemek yanlıştır. Ayrıca biliyorsun, senin şu içinde bulunduğun görüntü karşısında, sana salih bir talibin çıkması imkânsızdır. Hadi çıktı diyelim, sen onun, istediğin gibi birisi olacağını mı düşünüyorsun? Dinin emirlerini bilen birisi, hanımının başının açık olması günahının kendine de yazılacağını bilmez mi? Bunu göze alamaz elbette. Demek ki… Ah, kapı çaldı. Ben kapıya bakayım, sonra devam ederiz.
— Ben bakayım mı Hicran teyze?
— Yok, yavrum sağ ol! Ben bakarım, hem sürprizi bozulmasın.
— Ben geldim hicran teyze.
— Hoş geldin, ne güzel, ne güzel! İki sevdiğim insanla güzel bir gün geçireceğim inşallah, geç içeri de anlat, neler oldu?
— Aaa, Sibel de buradaymış hoş geldin.
— Sen de hoş geldin Zeliha.
* * *
— Nasıl, güzel bir sürpriz oldu değil mi Sibelciğim?
— Haklısın Hicran teyze, galiba tek sıkılıp bunalan ben değilmişim.
— Şey, aslında Zeliha onun için gelmedi. Ne dersin Sibel’e de söyleyelim mi Zelihacığım?
— Tabii ki, ben her şeyi paylaşırım Sibel’le zaten. Sizden sonra Sibel’e giderek ona da anlatacaktım. Mademki hepimiz buradayız…
* * *
— Ay şimdi bayılacağım, anlatın artık neler oluyor? Kız, yoksa evleniyor musun?
— Eee, tabii ki seni mi bekleyecektim? 30 yaşındayım artık olsun o kadar.
— Siz ciddi misiniz, yoksa benimle eğleniyor musunuz?
* * *
— Anlat artık Zeliha kızım, görüştün mü oğlanla neler oldu.
— Görüştüm Hicran teyzeciğim görüştüm ama…
— Aması ne? Olmadı mı yoksa?
— Maalesef olmadı.
— Neden beğenmedin mi?
— 30 yaşımı doldurdum. Bu yaştan sonra insan, beklentilerini ve kıstaslarını düşürüyor. Ben sadece dinini bilen ve yaşayıp yaşatacak olan birisi olmasını istiyordum, benim tek ölçüm buydu. Olacağını zaten düşünmüyordum; ama ailem namazını kılan birisi diye çok ısrar ettiği için görüşmeyi kabul ettim. Karşı taraf öyle bir şey söyledi ki elim kolum bağlandı.
— Ne söyledi peki?
— Önce bana evlilik adına ne beklediğimi sordu. Ben de, (Ben namazlarımı kılıyor, dinimi öğrenerek uygulamaya çalışıyorum. Evleneceğim kişinin de dinini bilen, yaşayan, bana da yaşatacak birisi olmasını isterim. Sonra hemen işten ayrılıp kapanacağım ve evimin hanımı olacağım) dedim. Bana ne dedi biliyor musunuz? (Eğer bu söyledikleriniz ve istedikleriniz doğruysa, neden şimdi yapmıyorsunuz) dedi. Bu sözler karşısında ne diyeceğimi şaşırdım. Nasıl söylenir böyle bir şey Hicran teyze? Ben kendim söylüyorum, kapanıp evimin hanımı olmak istediğimi, yani kendim istiyorum, neden yalan söyleyeyim ki?
— Peki, sonra ne oldu kızım?
— Sonra, (Madem böyle düşünüyorsunuz, o zaman samimi olduğunuzu gösterin ve hemen icraata geçin) dedi.
— Çok güzel söylemiş. Niye tamam diye cevap vermedin?
Daha önce de size söylemiştim Hicran teyze, ben dediklerimi bir başkası için değil, Allahü teâlânın emri olduğu için yapmak isterim. O yüzden hemen olmuyor. Hiç umudum kalmadı Hicran teyze. Ehl-i sünnet bir bey gelse de, beni şu keşmekeş hayattan çekip kurtarsa diye beklemek, ne bileyim...
— Elindeki nasibi kaçırıyorsun. Benim başka diyeceğim bir şey yok.
* * *
— Bakın güzellerim. İkiniz de aynı dertten muzdaripsiniz. Sizi birlikte yapan, birbirinizi bu kadar sevmenize sebep olan şey, aynı büyükleri sevmeniz, aynı dili konuşmanız, sıkıntılarınızın aynı olması ve aynı şeyleri istemeniz yani ortak yönlerinizin çok olması, öyle değil mi? Eğer evlilikte de bu aynılar çok olursa mutlu olursunuz. Aslında konuştuğun kişi doğru söylemiş. Neden bozuluyorsun ki? Görüntünle düşündüklerin aynı olsaydı o zaman tamamdı. Böyle düşünüyorum ama böyle görünüyorum dersen samimi olmaz, doğru olmaz. Ben Rabbimi seviyorum deyip de, onun sevmediği şeyleri yapmak, nasıl sevgi olarak kabul edilir? Şimdi diyorsunuz ki, biz sizi çok seviyoruz. İyi güzel. Söylenilen şey size zor gelse de yapıyorsanız, gerçekten sevdiğiniz anlaşılır. İkinizden bir şey istenecek olsa, kim daha çabuk yapmak için hareket ederse, işte o ötekinden daha çok seviyor demektir. İslam âlimleri diyorlar ki, sevmek itaat etmektir, sevgide de itaatteki çabukluğa yani sürate bakılır. Demek ki sevgi itaattir, itaatteki süratle ölçülür. Peki, ne yapmak gerekir?
Kızlarını ikisi birden,
— Evet, ne yapmak gerekir Hicran teyze? dediler
— Sevgimizi göstermek gerekir. Sevgi fedakârlık ister. Neden fedakârlık yapacağız? Nefsimizden yani kendimizden vereceğiz. Şimdi sizler çalışıyorsunuz. Amirleriniz size, şu işi çok güzel yapmışsın dese, aferin dese ne kadar mutlu olursunuz, öyle değil mi? Peki, geçici olan şu dünyada aferin dense ne kazanırız, belki de en fazla bir maaş ikramiye. Onu da harcarız, biter, gider. Her şeyin yaratıcısına her an muhtaç olduğumuzu bildiğimiz halde, neden onun sevgisini tercih etmeyiz, onun sevgisini kazanmaya uğraşmayız? Oysa onun sevgisi geçici değil. Onun verdiği mükâfat geçici değil. Harcanıp bitecek bir şey değil, sonsuz. Sadece ahirette bize kulum dese yetmez m?
Yine kızlar,
— Elbette en büyük nimete kavuşmuş oluruz, dediler.
— Bir talebe hocasına gitmiş, efendim benim kemale erebilmem yani olgunlaşabilmem için bir himmet etseniz demiş, hocası (Evladım önce gayret, sonra himmet) demiş. Demek ki, önce biz gayret edeceğiz, sebeplere yapışacağız, sevgimizi göstereceğiz, sonra İslam âlimlerinden himmet isteyeceğiz. Göreceksiniz, Efendimiz, Eshab-ı kiram ve İslam âlimleri vesile edilerek yapılan duaları Rabbim kabul eder. Yeter ki biz samimi olalım. Ayrıca, ben insanlar için yapmıyorum, Rabbim için yapıyorum, bunun için hemen olmuyor demek de uygun olmaz. Elbette Allah için yapacağız; ama buna insanlar da vesile olabilir. Bu, insanlar için yapmak demek değildir. Yani neticede, sebep ne olursa olsun, hiç beklememek, Rabbimizin emirlerini hemen yerine getirmek gerekir. Aaa, hadi hiç kimse bir şey yememiş, hadi bakalım çaylarınızı tazeleyeyim.
— Bizi mahcup ediyorsunuz Hicran teyze lütfen siz oturun biz hizmet ederiz.
— Eh, peki o zaman. Hadi bakalım, Müslüman ümitsiz olmamalıymış. Ümitli olacağız, duaya devam edeceğiz, tamam mı güzellerim?
— Tamam Hicran teyze.
— Bir şey sormak istiyorum. Ben öğretmenim, etrafımdakiler bana, (Sen başarılı bir öğretmensin, bu şekilde hizmet etmiş oluyorsun. Neden ille de ayrılacağım diyorsun. Hem evli barklı çocuk sahibi birçok hanım var. Onlar her ikisini bir arara da götürüyor, sen de götürürsün, ne olacak ki... Çocuğuna kreş zamanına kadar annen bakar, sonra kreşe verirsin. Kimse sana namazını kılma demiyor. Pekâlâ, hem dinini hem de dünyanı birlikte götürürsün) diyorlar. Siz ne dersiniz?
— Bakın etrafımızdakilerin anlayamadıkları bir husus var. İslamiyet kadınların günah işleyerek çalışmasını yasaklamış, buraya dikkat edin. Harama bulaşarak çalışılmaz.
— Ama Hicran teyze, harama bulaşmadan çalışmak mümkün değil ki... Hiç olmazsa müdür erkek, okulun hizmetlisi erkek, hadi o da olmadı veliler, hadi o da olmadı gidip gelirken karşılaşılanlar. Kısaca harama bulaşmadan para kazanmak mümkün değil, ne yapacağız o zaman?
— Dinimizde çalışıp ailesini geçindirmek vazifesi erkeğe aittir. Dinimiz kadını çalıştırmaya mecbur bırakmamıştır; ama kadın günah işlemeden istediği işte çalışabilir. Evde oturarak yapılan işler de var. Dantel ör, sat, dikiş dik, yazma oyası yap. Zaten senin rızkını Rabbim baban eliyle gönderiyor, evlenince de beyinin eliyle gelecek. Allahü teâlâ rızka kefil ve bu rızklar ezelde takdir ve taksim edilmiş. Eksilmez çoğalmaz. Ancak insanlar rızklarına kavuşabilmek için tercihte bulunuyorlar. Şimdi sen evinde otursaydın bu rızkın sana gelmeyecek miydi? Kitaplarda geleceği söyleniyor, vaat ediliyor. Ama sen rızkına bu yolla kavuşmayı tercih ediyorsun. Bir başkası farklı yoldan kavuşuyor. Kimisi sıkıntı ve meşakkatlerle kimisi rahat bir şekilde rızkına kavuşuyor. Her şeyin yatıcısı ve tek hâkimi olan Allahü teâlânın, yapmamızı emrettiği farz olan işleri yaparken bile haram işlenecekse o farzı tehir ediyoruz. Demek ki haramdan kaçmak her şeyden önce geliyor. Dinimiz para kazanarak evini geçindirme yükünü erkeğin omuzlarına yüklemiş. Kadının böyle bir mecburiyeti yok. Kadın beyinin getirdiklerine razı olur, beyine itaat eder, çocuklarını dine uygun yetiştirir, kendi de dinin emirlerini yaparsa, istediği her şeyi Allahü teâlâ onun ayağına gönderir. İslam âlimleri böyle bildiriyor kitaplarda. Yeter ki kanaat edelim, israf etmeyelim, yeter ki dine uyalım, yeter ki samimi olalım, hem ömrümüz, hem malımız bereketlensin.
Kızlar, lafa daldık ikindi vakti çoktan girmiş haydi namazlarımızı kılalım.
— Kıldıktan sonra ben hemen çıkayım annemler merak ederler.
— Sen bilirsin Zelihacığım.
* * *
Namazlar kılınmış dualar edilmişti. Kızlar çoktan namazı bitirmişler Hicran hanımın duasının bitmesini bekliyorlardı. Hicran hanım kızları için uzun uzun dua etti. Arkasını döndüğünde, kızlar giyinmiş kendisini bekliyorlardı.
— Demek hazırlandınız, sen nereye Sibel?
— Ben de Zeliha’yla çıkayım Hicran teyze. Hava kararmadan evde olmalıyız. Yolda Zeliha’yla konuşa konuşa gideriz.
— Çok haklısın. Hadi bakalım selametle gidin, konuştuklarımızı salim kafayla evde tekrar düşünün! Bir gün doğru kararı verip ona göre hareket edeceğine inanıyorum. Ancak o “bir gün” hep geciktikçe, yarın ahirette siz zararlı çıkacaksınız. Allahü teâlâ sizi doğru yolda bulundursun, ahir ve akıbetimizi hayreylesin…
Zeliha, (Yarın yaparım diyenler helak olmuştur) hadis-i şerifi düşünerek, bugünden tezi yok dedi ve hemen, yolda rastladığı bir dükkândan bir eşarp alarak başını kapattı. Sibel, evlenmen için mi kapandın diye sorunca, (Hayır, Allah rızası için kapandım, evlenme olur olmaz, o önemli değil) dedi. Onlar böyle konuşurken karşıdan, talip olan gençle karşılaştılar. Genç delikanlı dikkatlice Zeliha’ya baktı ve onu tanıdı. (Samimi olduğunu gösterdin Zeliha) dedi. O da, (Ben Allah rızası için kapandım, evlilik olsun olmasın fark etmez, önemli olan dinimi yaşamamdır) dedi.
Genç delikanlı, Zeliha’nın hiç açılmadığını görünce, samimi olduğuna kanaat getirip yeniden evlenme teklifinde bulundu. Çok geçmeden evlendiler. Çok mutlu bir hayat sürdüler.
Sibel ise, çalışmazsam perişan olurum endişesiyle başını kapatmaya cesaret edemedi. Hayatı maddi ve manevi sıkıntılar içinde geçti.

Z. Alkan
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah
Allah Celle Celalühu sizden razı ve hoşnut olsun değerli kardeşim
Çalışan bir bayan olarak bayanlar narin yapıya sahip olduklarından dolayı,bedenen ve manen yıprandıkları düşüncesindeyim.
Allah Celle Celalühu helal rızk için çalışmaya ihtiyacı olan bütün kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun inşallah
Allah Celle Celalühu hicran teyze gibi saliha hanımların sayısını artırsın inşallah..
maneviyat dolu güzel bir hikayeydi
emeğinize ve yüreğinize sağlık..
Selametle kalınız
Selam ve baki dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz
B)​
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah
Allah Celle Celalühu sizden razı ve hoşnut olsun değerli kardeşim
Çalışan bir bayan olarak bayanlar narin yapıya sahip olduklarından dolayı,bedenen ve manen yıprandıkları düşüncesindeyim.
Allah Celle Celalühu helal rızk için çalışmaya ihtiyacı olan bütün kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun inşallah
Allah Celle Celalühu hicran teyze gibi saliha hanımların sayısını artırsın inşallah..
maneviyat dolu güzel bir hikayeydi
emeğinize ve yüreğinize sağlık..
Selametle kalınız
Selam ve baki dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz
B)​

Amin. amin. amin.

Cenabı Hak cümlemizden razı olsun. Bütün din kardeşlerimizin tevekküllerini arttırsın . Sizede inşaallahü teala çalışmak zorunda kalmadığınız bir hayat nasib etsin.

Dua eder dualarınızı beklerim.
 
E

elif.m

s.a. harika bi konu.huyela ablamızda çok güzel bi hikayeyle özetlemiş.her insanın kendinden bişeyler bulmamasının mümkünatı yok.Allah razı olsun bize yardımcı oldugunuz için sizlerden.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
s.a. harika bi konu.huyela ablamızda çok güzel bi hikayeyle özetlemiş.her insanın kendinden bişeyler bulmamasının mümkünatı yok.Allah razı olsun bize yardımcı oldugunuz için sizlerden.

Cenabı Hak cümlemizden razı olsun efendim. Gerçekten bende çok beyendim. Anlatış tarzı çok güzel ve etkili olmuş . Paylaşmak istedim. Arkadaşlarımla.

Yalnız ben abla değilim. :) yani bayan değilim. Bunu düzeltmek istedim.

Dua eder dualarınızı beklerim efendim.
 
E

elif.m

yaw valla çok özür dilerim.bu hataya sürekli düşüyorum kusura bakmayın.bu son olcak inş:)
 

şekerleme

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Haz 2009
Mesajlar
490
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
eczane işletmesinin ev hanımlığı ve teseddüre ters olmadığını düşünüyorum çünkü kalfa tutma olanakları var... böyle çalışması da yanlış mı????
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
???bizim maddi olarak fazla bir sıkıntımız yok normal olarak geçiniyoruz...ELHAMDULİLLAH
ben Allah izin verirse bu sene eczacılık fakültesini başlayacağım.
okumayım mı çalışmayım mı aç değiliz diye :S???
ayrıca ben ; kazandığım paranın karnımı doyurduğundan(zaruri ihtiyaçlardan) başkasını fakir ve yetimleri kendim bularak yardımda bulunmaya harcamayı düşünüyorum inşallah...
eczacılığında ev hanımlığı ve teseddüre ters olmadığını düşünüyorum çünkü kalfa tutma olanakları var... böyle çalışması da yanlış mı????

Efendim dinimizde bildirilmemiş hiç bir şey yoktur.

Ehli sünnet alimleri 'rahmetullahi teala aleyhim ecmain' uzun seneler çalışarak herşeyi bildirmişler ve kitablarına yazmışlardır.

Dolayısıyla karşımıza bir mesele çıktığı zaman, nakli esas alan ve kendi yorumunu katmadan Allahü tealanın rızası için yazılmış olan fıkh kitablarına müracaat edersek Allahü tealanın emirlerini öğrenir ve ona yani islamiyete uymuş oluruz. Hanifi meshebinin fıkh kitablarında da kadının hangi şartlarda çalışacağı uzun yazılıdır. Kadının çalışması için lazım olan şartları da yukarıdaki yazımızda nakletmiştik.

Evet dediğiniz gibi bir kadın hiç dükkanda bulunmadan bile belki eczane veya başka bir iş yeri işletebilir.
Görüldüğü üzere burada bir incelik vardır. Müslüman bir kadın yabancı erkekler arasında bulundukça ahlakından ve hayasından istese de istemese de çok şey kaybeder. Bunu dinimiz böyle bildiriyor. Acaba fakültede yabancı erkekler arasına karışmadan veyahut da örtünme emrinden taviz vermeden bulunabilmek mümkün müdür?

Netice itibariyle karşımıza bir mesele çıktığı zaman hakem olarak fıkh kitablarını yani islamiyeti seçersek rahat ederiz. Rahat ise elbetteki bu dünyada değil ahirettedir. Çünkü bu dünya rahatsızlık yeridir.

Daha detaylı bilgi almak isterseniz, aşağıdaki linke müracaat edebilirsiniz.

http://www.dinimizislam.com/sorucevap.asp

Dua eder dualarınızı beklerim.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt