RE: Kadın sesi...Çalgı.devamı
RE: Kadın sesi...Çalgı.devamı
Ve gene demişsinizki...
BENDE AYNEN BİR ÇOK İNSANLA MUHATAP OLMAK ZORUNDA KALIYORUM İŞİM DOLAYISIYLA
İSLAM DİNİ MANTIK DİNİ
İHVAN KARDEŞİM BAYANLARINDA KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ VARDIR TABİYKİ BU SINIRI AŞMAYACAK ŞEKİLDE OLMALI...
Aslında burda iş farklı bi boyuta biniyor..Ama ben oralara girmiycem bu hamur çok su götürür...
Ben sadece bazı kısımları ele almak istiyorum
BENDE AYNEN BİR ÇOK İNSANLA MUHATAP OLMAK ZORUNDA KALIYORUM İŞİM DOLAYISIYLA
diyorsunuz...
Evvele sizin bi işi yapmanız veya benim yapmam İslam'da hüccet ,delil degildir.Çalışmadan dolayı konuşmak zaruretemi keyfiyetemi girer oda başka bi mevzudur dedimya girmiycem dileyen olursa onuda ayet,hadis,icma,kıyas delileriyle konuşmaya hazırım..Ama şimdilik yazının akışı degişmesin diye girmiyorum..
İSLAM DİNİ MANTIK DİNİ
İHVAN KARDEŞİM BAYANLARINDA KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ VARDIR TABİYKİ BU SINIRI AŞMAYACAK ŞEKİLDE OLMALI
İslam Din i tabiki mantık Din'idir ama nasıl mantık Din idir mantıkla hüküm çıkarma Din'i değil çıkan hükme mantık uydurma Din'idir.. Yani hükümlerin üzerinde durup düşünmektir..Zira bizim mantığımızla ne bir fıkhı ve bir akaidi ne bir tefsir boyutu nede delil sayılacak hiçbir şey çıkarılamaz...
Efendimiz sav ehli olmadıgı halde Kuran'a te-vil tefsir verenler cehennemde yerini hazırlasın buyurdular..O işi ehli yapar bizlerde ehlinin verdigi hükümler üzerinde düşünürüz..Başka bişey yapma hakkımız yoktur ben anlarım bak bu ayet bunu diyor demek gaflet olur..
Kuran-ı Kerim'den ahkam çıkarmak için 15 süper özellik olması lazım bunların başında Kuran'ın kurra yüksek derecede her ayetin hangi sürede oldugunu bilmek ve her ayetin tefsir inde Efendimiz sav ın tefsirini bilmek şarttır..onbinlerce hadis bilmek Arapçayı kökünden bilmek fiil mazi geçmiş hal o hal gelecek hal gibi en temel gremiri bilmek degil ustası olmak kelimeye en yerinde manayı verebilecek kadar usta olmak şartır..
Mesela Türkçe'den bi örnek verecek olsak detay,secenek,alternatif,olasılık,başka, gibi anlamı birbirine uyan her kelimeyi en güzel anlamıyla yerinde değerlendirmek gibi usta olmak şartı vardır..
Ayetin nuzulunu çok iyi bilmelidir..Ne olduda ayeti kerime geldi Ayet Efendimizemi direk hitap ediyor yoksa umumimi ki,Kuran'da Efendimiz'e hitap eden yanlız onu hedef alan ayetler vardır..İşte bunları çok iyi bilecek..Gelen ayetin sonradan gerek ayetle gerek hadis-i şerifle nehy edilip edilmedigini edildiyse ne gerekçe ile edildigini iyi bilecek..
Sahabeyi iyi tanıyacak her bir sahabenin özelliklerini bilecek,hangi sahabe hangi yolla ne rivayet etmiş bilecek,zatında kirli bi iş olmamış olacak günah batagında olmamış olacak alimler onun bu göreve layık oldugunda ittifak edecek gibi hayati degerden daha büyük değer taşıyan şeyleri bilmesi şarttır..Kolaymı Kuran bu biz nasıl mantık yürütelim buna yüzme bilmiyen birisi denizde yüzenleri görse bunlar yüzüyor bende yüzerim dese nolur..?
Tahtalı köye gider..İşte bunun gibi bişey buda,Lakin siz mantık yürütmekten kasıt eger çıkan hükümler Fakih ve Müfessir'lerin verdigi mana hüküm diyorsanız onlarda zaten gayet mantıklı olmuş olur..Çünki bu mantık yürütmek degil mantığını ALLAH ve RASÜL ünün istedigi gibi yüretene tabi olmaktır..Yani biz mantık yapmış olmuyoruz zira mantık yürütmek onu direk anlamaktır..Bu zordur ama anlayandan anlayış şeklini almak ta tam bi mantık olur..
Gene demişsinizki,,,,
İHVAN KARDEŞİM BAYANLARINDA KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ VARDIR TABİYKİ BU SINIRI AŞMAYACAK ŞEKİLDE OLMALI
Bu özgürlük nasıl bi özgürlüktür.? Kimlerle nasıl konuşur.?Bizim anladığımız özgürlükle İslam ın anlattıgı birbirini tutyormu bakalım..Kadın ne kadar özgür olmalı ne kadar evinde durmalı ne kadar konuşmalı ve kiminle konuşmalı Ayet Hadis ışıgında bakalım inş...
Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin..(ahzap53)
Ahzap süresi 53 ayetin Kurtubi Tefsiri..
Bu âyet-i kerîmede karşı karşıya kalınan bir ihtiyaç yahut onlardan (Müminlerin annelerinden) fetvası sorulacak bir mesele dolayısıyla perde arkasından onlara soru sormaya dair yüce Allah'ın izin vermiş olduğuna delil vardır.
**Mana itibariyle ve kadının bedeni ve sesi ile tamamen avret olduğunu ortaya koyan şeriatın ihtiva ettiği esaslar dolayısıyla, bütün hanımlar da bu hükmün kapsamı içerisindedir. Onun hakkında şahitlikte bulunmak yahut vücudundaki bir hastalık ya da arız olan bir husus hakkında ona soru sormak ve bunun muayyen olarak ancak ondan öğrenilmesinin mümkün olması gibi, bir ihtiyaç duyulması hali dışında, bu perdenin açılması caiz değildir
(Müminlerin annelerinden) fetvası sorulacak bir mesele dolayısıyla perde arkasından onlara soru sormaya dair yüce Allah'ın izin vermiş olduğuna delil vardır..Görüldüğü gibi delil herhangi bi önemli zaruri bi iş için verilmiştir..Bakınız Anne bile evladıyla konuşamıyor..Nasıl olurda yedi yabancıya birileri konuşabilir..?.
**Mana itibariyle ve kadının bedeni ve sesi ile tamamen avret olduğunu ortaya koyan şeriatın ihtiva ettiği esaslar dolayısıyla, bütün hanımlar da bu hükmün kapsamı içerisindedir...
Tefsirül Münir...
Taberanî sahih senedle Hz. Aişe'den naklediyor: Ben Peygamberimiz (s.a.)'le birlikte yemek yiyordum. Hz. Ömer geldi. Peygamberimiz (s.a.) onu yemeğe davet etti. Hz. Ömer yemeğe başladı. Yemekte Ömer'in parmağı parmağıma dokundu. Bunun üzerine
**Hz. Ömer: Ah sizin hakkınızda benim sözüm dinlense, siz kadınları hiçbir yabancı göremez, dedi. Bunun üzerine hicab ayeti nazil oldu..
"Peygamber'in hanımlarından birşey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin."
Yani sizi Hz. Peygamber (s.a.)'in evlerine izinsiz girmekten ve yemekte bulunmak için beklemekten nehy ettiğim gibi aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarına bakmaktan da nehyettim. Siz onlardan yiyecek v.b. faydalanılacak bir «şey istediğiniz zaman görmeyi engelleyecek bir engel ve örtecek bir perde gerisinden isteyin.
Tefhimül Kuran İmam Mevdudi
Ahzap 53 tefsiri..
Hz. Ömer (r.a) müminlerin annelerine bir keresinde: "Eğer sizinle ilgili söylediklerim kabul edilirse, gözlerim bir daha sizi görmeyecek" demiştir. Fakat Hz. Peygamber (s.a) hüküm koymada bağımsız olmadığı için ilahi emri beklemiştir. En sonunda, mahrem erkekler dışında hiçbir erkeğin
Hz. Peygamber'in (s.a) evine giremeyeceğini ve müminlerin annelerine birşey sormak isteyen kimselerin perde arkasından sorması gerektiğini bildiren ilahi emir (55. ayet) geldi.
Bu emrin gelişinden sonra müminlerin anneleri odalarının kapılarına perdeler astılar. Zaten bu ayetin son cümlesi, kadınların ve erkeklerin kalplerinin temiz olmasını isteyen herkesin, bu yolu benimsemesi gerektiğini bildirmektedir.
**Artık Allah'ın kendisine anlayış yeteneği verdiği herkes, kadınların ve erkeklerin birbiriyle konuşmalarını yasaklayan ve "bu hem sizin, hem de onların kalpleri için daha temiz" olduğundan kadınlarla perde arkasından konuşmayı emreden bir kitabın, kalplerinin temizliğini etkilemediği iddiasıyla kadın ve erkeklerin karışık toplantılarda, eğitim kurumlarında ve hükümet dairelerinde bir arada bulunmalarına izin veremeyeceğini kabul edecektir.
Kur'an'a tabi olmak istemeyen bir kimse için en iyi yol onun emirlerini hiçe saymak ve açıkça bunlara uymak istemediğini söylemektir. Kur'an'ın apaçık emirlerini çiğneyip sonra da Kur'an'dan çıkardığı İslâm'ın ruhuna uyduğunu iddia etmek ise apaçık bir zındıklıktır. Bir çok kimselerin Kur'an ve Sünnet dışındaki kaynaklardan çıkarıp sundukları bu "İslâm ruhu" da ne acaba?
ahzab33...
Hitaba Hz. Peygamber'in (s.a) evinden başlanmasının nedeni, böyle temiz bir hayat tarzı onun evinden başlarsa, diğer Müslüman evlerindeki hanımların da bu tarza uyacakları gerçeğidir. Çünkü onun evine bütün Müslümanlar tarafından örnek alınacak bir model olarak bakılmaktadır. Bazı kimseler, bu ayetlerin sadece Peygamber'in (s.a) hanımlarına hitap ettiğini görüp bu emirlerin sadece onları kastettiğini iddia ederler.
Fakat bu ayetlerin devamını okuyan bir kimse, müslüman kadınları değil de sadece müminlerin annelerini kasteden bir emir olmadığını hisseder. Allah'ın (c.c) sadece Hz. Peygamber'in (s.a) hanımlarının pislikten temizlenmesini, sadece onların Allah'a ve Rasûlüne itaat etmesi ve namazı kılıp zekatı vermesi gerektiğini kastetmiş olması mümkün müdür?
Eğer kasıt bu olamazsa, onların evlerinde vakarla oturmaları, cahiliye yürüyüşünden kaçınmaları, namahrem erkeklerle zaruri olmaksızın konuşmaları konusundaki emirler nasıl sadece onlar için geçerli olabilir?Aynı konu içinde bazı emirlerin genel , bazılarınınsa özel (has) olduğuna delalet eden bir hüccet var mıdır?
Siz diğer kadınlar gibi değilsiniz" cümlesi, diğer kadınların sokağa çıkıp, erkeklerle rahatça konuşabilecekleri , "siz ise böyle davranamazsınız" anlamına gelmez. Bunun aksine kullanılan uslûp bir adamın sadece kendi çocuğuna şöyle demesi gibidir: "Sen sokak çocukları gibi değilsin, küfürlü konuşmamalısın." Bu cümleden hiç kimse, bu adamın sadece kendi çocuğunun küfretmesini kötü gördüğü, diğerlerinin böyle bir dil kullanmasına ise aldırmadığı sonucunu çıkarmaz.
Nur Suresi 31. ayetle birlikte okunursa ("gizli zinetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar") Allah'ın, kadınların sesleriyle veya takılarından çıkan seslerle başka erkekleri cezbetmemelerini ve başka erkeklerle konuşmak zorunda kaldıklarında ise ciddi bir şekilde konuşmalarını murad ettiği anlaşılır. İşte bu nedenle kadınların ezan okuması yasaktır. Bunun yanısıra eğer bir kadın cemaatle namaza iştirak eder ve imam da bir hata yaparsa, kadın erkekler gibi Sübhanallah diyerek imamı uyaramaz; sadece ellerini çırparak imama hatasını hatırlatabilir.
**İslâm, kadının başka erkeklerle tatlı ve yumuşak bir sesle konuşmasına izin vermez, hatta zaruri bir ihtiyaç olmaksızın erkeklerle konuşmasını yasaklarken, kadın hangi unsurlara göre bunları yapabilir?
Fahrettin razi Tefsiri kebir Mefatühül ğayb
Daha sonra Cenâb-ı Hak, başka bir davranış kuralına yer vermiştir ki, bu da O'nun,
** "Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin onlardan..."
ayetinin ifade ettiği husustur. Cenâb-ı Hak, insanları Hz. Peygamber (s.a.s)'in evlerine girmekten men edip, bunda da, insanların, Peygamberin evlerindeki kap -kaçak, âlet ve edevata..ulaşma imkansızlığı söz konusu olunca, Cenab-ı Hak bu şeylerin o kimseden men edilmediğini, perde arkasından istenip talep edilebileceğini beyan etmiştir.
Göz - Kalb İlişkisi
Cenâb-ı Hak, "Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbîeri için daha temizdir" buyurmuştur. Yani göz, kalbin penceresidir. Binâenaleyh göz görmezse, kalb arzu duymaz. **Ama göz görürse, kalb bazan arzu duyar, bazan duymaz. O halde kalb, göz görmediği zaman daha temizdir. Bu durumda herhangi bir fitnenin bulunmayışı, daha açık ve barizdir.(Bakınız ne şeytanı gör olayı gene tekrar etti)
Evet artık ses konusunu konuşma konusunun neyi kast ettigini umarım anlamışızdır..Birde özgürlüğe başka bi ayetle bakalım..
Ahzap 33..
Metindeki "garne" kelimesi bazı dilbilimcilere göre karâr dan, bazılarına göre ise vekâr dan türemiştir. Birinciyi kabul edersek "oturun, sebat edip durun", ikinciyi kabul edersek "Huzur içinde olun, vekarla oturun" anlamına gelir. Her iki durumda da ayet, kadının faaliyet alanının ev olduğu anlamına gelir. Kadın faaliyetlerini bu çerçeve dahilinde huzur içinde sürdürmeli ve ancak zarurî bir ihtiyaç olduğunda evinden dışarı çıkmalıdır. Bu anlam, ayetin ifadesinden ortaya çıkmaktadır ve bunu daha şiddetle vurgulayan hadisler de vardır.
Hafız Ebu Bekir Bezzar, Hz. Enes'den (r.a) , kadınların Hz. Peygamber'e (s.a) şöyle bir şikayette bulunduklarını rivayet eder: "Bütün sevapları erkekler kazanıyor: Savaşa gidiyorlar ve Allah yolunda büyük ameller işliyorlar. Savaşa gidenlerin sevabını kazanmak için bizim ne yapmamız lazım?
**" Hz. Peygamber (s.a) şu cevabı verdi: "Sizin aranızda evinde oturan, savaşa giden kadar sevap kazanır." Hz. Peygamber'in (s.a) anlatmak istediği nokta şuydu:
**. Bezzar ve Tirmizi'nin Hz. Abdullah bin Mes'ud'dan rivayet ettikleri başka bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "Kadın tesettürlü ve peçeli olmalıdır. O evinden çıktığında şeytan ona gözünü diker. Kadın evinde olduğu zaman Allah'ın rahmetine daha yakındır
**Kur'an'ın bu açık ve kesin emri ışığında, Müslüman kadınların meclis ve parlamentolara üye olmasına, evin dışında sosyal faaliyetlere katılmalarına, devlet dairelerinde erkerlerle yanyana çalışmalarına,erkeklerin olduğu alanlarda çalışmalarına,kolejlerde erkeklerle beraber eğitim yapmalarına, hastahanelerin erkek kısmında hemşire olarak çalışmalarına, uçaklarda hosteslik yapmalarına veya eğitim için yurt dışına gönderilmelerine asla müsaade edilemez.
Kadınların ev dışı faaliyetine izin verildiğini savunanların en kuvvetli delili, Hz. Aişe'nin (r.a) Cemel savaşında rol almış olmasıdır.
Fakat bu delili öne sürenler herhalde Hz. Aişe'nin (r.a) bu konudaki görüşünü bilmiyorlar. Abdullan bin Ahmed bin Hanbel Zevaid'üz-Zühd'ünde, İbn Münzir, İbn Ebi Şeybe ve İbn Sa'd'da kitaplarında Mesrük'tan şöyle bir hadis rivayet ediyorlar: Hz. Aişe Kur'an okurken (ve karne fi büyütikünne) ayetine geldiğinde elinde olmadan ağlamaya başlardı, öyle ki başörtüsü gözyaşlarından ıslanırdı. Çünkü bu ayet, ona Cemel Savaşı sırasında işlediği hatayı hatırlatırdı
Tefsirül Münir açıklamalardan alıntı..
Mümin'lerin Annlerine gelen ayetlerden çıkan hükümler..
Evlerinde oturmalarının emredilmesi, açılıp saçılmalarının yasaklanması,
Namaz kılma, zekât verme, emrettiği ve nehyettiği hususlarda Allah'a ve Rasulüne (s.a.) itaat etme suretiyle taata devam etmelerinin istenmesi,
Günahlardan ve masiyetten ırz ve şerefi korumanın, takva ile süslenmenin gerçekleştirilmesi,
**Ümmetin hanımları Allah Tealâ'nın emrettiği bu edeplerde Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarına tabidirler
Dördüncüsü: Evlerinde oturmalarının emredilmesi, açılıp saçılmalarının yasaklanması,
**Ümmetin hanımları Allah Tealâ'nın emrettiği bu edeplerde Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarına tabidirler
Kurtubi Tefsiri....
Bu âyet-i kerîme evde kalma manasını ihtiva etmektedir. Hitab her ne kadar Peygamber (sav)'ın hanımlarına yönelik ise de, mana itibariyle diğer hanımlar da bu hitabın kapsamına girmektedir. Bütün hanımları kapsayan bir delilin vârid olmaması halinde bu böyle olmakla birlikte, esasen şeriat hanımların evlerinde kalmalarını emreden ve zaruret olmadıkça dışarı çıkmaktan uzak durmayı belirten hükümlerle dolup taşmaktadır.
Bundan önce bir kaç yerde belirtildiği gibi.
Bu buyrukta yüce Allah, Peygamber (sav)'ın hanımlarına evlerinde oturmayı emretmekte ve onların şereflerini yüceltmek üzere bu şekilde onlara hi-:sh etmekte, açılıp saçılmalarını yasaklamakta, böyle bir işin ilk cahiliye döneminin davranışlarından olduğunu bildirerek: "İlk cahiliyeninki gibi açılıp saçılarak salınıp yürümeyin" diye buyurmaktadır.
Katade r.a bu ayette geçen açılıp saçılmadan kastın ulu orta ihtiyacı olmadığı halde yürümek manasına geldiğini buyurmuştur..
Daha bunlar gibi yüzlerce yazı ve delil sunardım ama bir olsun pir olsun misali zaten 4 delil 4 büyük Müfessir gerekenleri zaten net yazmışlar artık özgür olmaktan anladığımız şey neyse bu ayetlere de uygun oluyormu onuda bi gözden geçirmek lazım diye düşünüyorum...
Aşka mecnun kardeşim demişsinizki...
kuran kılavuzdur rehberdir. hakiki madada manidardır. onda yazılanlarlar ise kesin Allah c.c. emirleridir. başörtüsüde allahın bir emridir Ancak ülkemiz genelinde başörtüsü emrine uymayan çok insan yaşamaktadır. belkide bu emirden haberdar olma tenezühünde bulunmayan dahi vardır.
İhtiyaç nisbetinde konuşmak Harama girmez dedik çünkü bu ihtiyaç bir yardım istemede olabilirdi. ilim almada tam niyetin salihasını ne siz nede bizi bilebiliriz onun konumunuda sonucta ses var görüntü yok, görüntü var ses yok onun için bilinmesi sadece bunun islami bir radyoda yapılması demek değildir.
Bayan hanımlarla hosbet etmek için dahi olsa böyle bir proğram buda ihtiyaçtandır. onun için yargısız infaz yapmayalım kimin ihtiyaç için kimin fitne için konuştuğunu ancak ve ancak Allah c.c bilir. kesin emirlerden birisi kapanmaktır. O halde neden başı açıklar kapanmamaktadır? işi bahane edip kapanmamak daha mı doğrudur?
kuran kılavuzdur rehberdir. hakiki madada manidardır. onda yazılanlarlar ise kesin Allah c.c. emirleridir. başörtüsüde allahın bir emridir Ancak ülkemiz genelinde başörtüsü emrine uymayan çok insan yaşamaktadır. belkide bu emirden haberdar olma tenezühünde bulunmayan dahi vardır. İhtiyaç nisbetinde konuşmak Harama girmez dedik çünkü bu ihtiyaç bir yardım istemede olabilirdi...Demişsiniz,burya kadar tamam diyelim..Gerisine bakalım...
ilim almada tam niyetin salihasını ne siz nede bizi bilebiliriz onun konumunuda sonucta ses var görüntü yok, görüntü var ses yok onun için bilinmesi sadece bunun islami bir radyoda yapılması demek değildir. bayan hanımlarla hosbet etmek için dahi olsa böyle bir proğram buda ihtiyaçtandır. onun için yargısız infaz yapmayalım kimin ihtiyaç için kimin fitne için konuştuğunu ancak ve ancak Allah c.c bilir. kesin emirlerden birisi kapanmaktır. o halde neden başı açıklar kapanmamaktadır? işi bahane edip kapanmamak daha mı doğrudur?
ilim almada tam niyetin salihasını ne siz nede bizi bilebiliriz onun konumunuda sonucta ses var görüntü yok, görüntü var ses yok onun için bilinmesi sadece bunun islami bir radyoda yapılması demek değildir. bayan hanımlarla hosbet etmek için dahi olsa böyle bir proğram buda ihtiyaçtandır.. Demişsiniz...Gelelim bu olaya..
Evvela kardeşim şunu bilelim..İslam'ı İslam'ın uygun görmediği bi şekilde anlatmak İslam degil bidattır..Ses olsun görüntü olmasın fark etmez mesele seste görüntüde degildir..Bu işin tahrik eden bölümünde ve cinsine anlatmakla mükellef oldugu birşeyi karşı cinsine anlatmakla hata edilmektedir..Bu sohbet burda zaruri değildir istenirse Şeriata uygun daha güzel sohbet yapılır onlar kendi aralarında yaparlar..Bu uygun olur yoksa kaş yapıyım derken göz çıkartmaya benzer bu olay...
Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin)ahzap 53
Mana itibariyle ve kadının bedeni ve sesi ile tamamen avret olduğunu ortaya koyan şeriatın ihtiva ettiği esaslar dolayısıyla, bütün hanımlar da bu hükmün kapsamı içerisindedir. (Kurtubi ahzab 53 tefsiri)
Bakınız ALLAH cc zaruri olmadıkça Müminlerin anneleriyle bile perde arkasından konuşmayı emr buyurmuştur..Onlar annemizden dahada anne bizler nasıl olurda şimdi onlarında önüne geçeriz işte İslam anlatıyorlar dinliyelim deriz..Onlar sahabeyte İslam anlatmıyorlarmıydı başka şeymi anlatıyorlardı ama Hz Ömer in fikrini desteklercesine ayet geldi ve araya perde girdi zaruret olmaksızın konuşmak yasak edildi..
Şimdi onlara yasak olan bizede illaki nedir yasaktır..Demiyelim şöyle böyle oluyor düşününki,ALLAH cc annelerimiz bile bize bile bu hükmü koymuşdur..Yukardada nedenlerini uzun uzun yazdım...
onun için yargısız infaz yapmayalım kimin ihtiyaç için kimin fitne için konuştuğunu ancak ve ancak Allah c.c bilir. kesin emirlerden birisi kapanmaktır. o halde neden başı açıklar kapanmamaktadır? işi bahane edip kapanmamak daha mı doğrudur?..Demişsiniz....Bende derimki,
Ben size delillerle açık ve net Fakih lerle Müfessilerle bilgiler sundum bunun neresi yargısız infaz oluyor.?Ben sizin konunuzu tam tersine anlamıştım ama öyle degilmiş..Yani sizler serbest bi şekilde bunun yapılacağını beyan ediyorsunuz oysa ben olmaz yapılmaz anlamıştım...
Bak kardeşim zaruri olmadıkça kadın bir başka erkekle konuşamaz zaten bütün izahları yukarda yaptım kadın ın sesi avret değildir dediğiniz noktalarda ne var ona dikkat edin ozaman herşey ortaya çıkacak bakın avret değildir çünki kadın mahkemeye gider alış verişe gider doktora gider buyrulmuş işte bunlar avret degil demişlerdir....Varmı orda Kadın İslam anlatır erkeklerle konuşur falan eder filan eder diye bişey lütfen biraz daha olaya vakıf olmaya çalışalım yukarda geçen yazılara baktığımızda ehemniyeti anlıyaçagız..
Kimsenin kalbi bilinmez diyorsun niyetlerini bilmeyiz zaten Efendimiz ne buyurdu ben zahirin Peygamber'iyim yani görünüşe göre hüküm veririm Din zaten görünüşe göre hüküm verdirir..Bir munafıkta olsa İslam i kıyafetleri ile geziyorsa ona İslam hukuku sen munafıksın diyemiyor..
Şayet net bi şekilde suç üstü gibi şeyler yaparsa ozaman diyebiliyor tabiki kalbi ALLAH bilir bize düşen hal ve hareketlere bakmak kalp gözümüz açık degilki kimin ne niyetle ne yaptıgını bilelim..Kişi nin yaptığı işe göre hüküm verilir niyeti bilinmez yaptığı iş uygunsa takdir edilir degilse tövbe edip onu yapmaması istenir....
Bir savasta sahabelerden birisi bi müşriği kıstırdı ve onu öldürecekti o müşrikte kelime-i Tevhid çekti ama sahabe onu gene öldürdü bu olayı duyan Efendimiz osahabeye neden onu öldürdün diye sordu oda Efendim o sıkışınca iman etti deyince Efendimiz kalbinemi baktın buyurdular..Ve kendisine kızdılar..
Bakın dil iş hal hareket önemli kalpleri bilmiyoruz niyeti halis veya değil ben bilemem ben ona değil fiiliyata kızdım..ona kızacak bi durumum yok benim günahım bana yeter. Ayrıca başını kapatmayanların örneğini vermeni anlamış değilim onlar kapanmıyorsa bu İslam ın suçu değil hem niye kızıyorsun belki onların da bi mazereti olabilir belkide geçerli bi mazereti vardır..
Bak bana diyorsun sen niyeti bilemezsin diye ama sende onlara kızıyorsun..Bunun konumuzla pek bi alakası yok ama var diyorsanda onların işine gelsin gelmesin giysin giymesinler bu hükümleri ahkamı bağlamaz onları bağlarççHata onların hatası..İnş düzelirler..Vesselam
Evet sevgili Burak Cengiz kardeşim Hanifi mezhebinde icma vardır diyorsun nerde bu icma kardeşim
**Mana itibariyle ve kadının bedeni ve sesi ile tamamen avret olduğunu ortaya koyan şeriatın ihtiva ettiği esaslar dolayısıyla, bütün hanımlar da bu hükmün kapsamı içerisindedir. (Kurtubi ahzab 53 tefsiri)
**Hanefi mezhebinde bu mesele ihtilaflıdır. Nevazıl ve el-Kafi ismindeki kitaplara göre avrettir. Bazı ulemaya göre namazda avrettir, onun dışında avret
değildir.
**Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif) Bak burdada haram oldugunu beyan eden Hanifi imamları var...
Ben o kardeşimiz bende az araştırdı veya çok araştırdı demedimki çok araştırır ama yanlış anlayış tarzında araştırmak ta var..Belki yanıldıda oraya anlamadı olamazmı bu gayet normal bişey..Olma ihtimali yüksek bişey..Birde bu yazılanları okusun bakalım araştırdığı şeylerin içinde bu yazılar varmıymış..Ve ben o insanı kınamıyorum hata yapmışsa bu mümkündür insandır olmıyacak bişey değildir..İnş hatasız olan neyse o olsun..amin
Evet toparlıyacak olursak ..
**1...İslamiyet’in hükümleri, 23 yılda geldi. Tesettür âyeti gelmeden önceki olayları ele alıp yabancı erkeklerle konuşmayı mubah saymak yanlıştır. İçki de haram edilmeden önce günah değildi. Daha önceki olayları örnek gösterip, asr-ı saadette içki içiliyordu diyerek içkiye mubah denir mi? Eski Peygamberlerin dinlerindeki olayları örnek gösterip bak kadınlarla konuşmak caiz denir mi? Hz. Âdem zamanında şimdi evlenilmesi haram olan bazı kimselerle evlenmek caizdi. Daha sonra haram edildi. Şimdiki olaylar için o zamanki hükümler örnek verilir mi hiç?
**2..Nisâ suresinin (Bıraktığınız eşinize, yüklerle [altın mehir] vermiş de olsanız, ondan bir şey geri almayın) mealindeki 20. âyetini okuyor. Hz. Ömer bu kadına itiraz etmiyor..Bu olay, kadının sesinin haram olmadığını gösterir) diyorlar. Perde arkasındaki kadının ihtiyar olduğunu açıklamıyorlar. İhtiyar kadının sesi haram değildir. İhtiyar kadına caiz olan şey genç kadına caiz olmaz...
***Kadınların, saçı, başı ve kolları açık sokağa çıkmaları ve yabancı erkeklerle lüzumsuz yere, konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, mevlit, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alış veriş gibi, ihtiyaç olduğu zaman, fitneye sebep olmayacak şekilde, sert ve ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika, S.Ebediyye
**(Ey kadınlar, ancak mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın!) [Ramuz, İbni Said]
***Yabancı kadını görünce, yüzünüzü çevirin!) [Ebu Davud]
***(Şarkı söyleyen kadını dinlemek ve yüzüne bakmak haramdır.) [Taberani]
***(Namahreme bakmak göz zinasıdır.) [Buhari]
***Ümm-i Seleme vâlidemiz anlatır:
Resulullahın yanında iken, iki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektûm, izin isteyip içeri girdi. Resulullah bize, (İçeri girin) buyurdu. (Ya Resulallah o a’ma değil mi, bizi görmez) dedim. (O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz?) Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud)
**Kadınların yüksek sesle veya yumuşak konuşmaları ve seslerini namahreme duyurmaları caiz olmadığı için, ezan ve ikamet okumaları da caiz değildir. (Redd-ül- Muhtar)
**Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez ve aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. (Hamevi Eşbah şerhi)
***Kadınların seslerini erkeklere duyurması haramdır. Bazı âlimler, ihtiyaç zamanında, ihtiyaç kadar ve sert, ciddi konuşmaları caiz olup fazlası yine caiz olmaz buyurmuşlardır. (Tezkiye-i ehli beyt
**Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)
3.. Delil alınan başka bi mesele önemli not bu kıssayı delil diye ortaya koyanlar İslam'a fitne sokmak istiyen yahudilerdir..
Hz. Âişe anlatır: "Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hz. Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullahın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar
Ve meselenin aslı..
1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslümana yakışmaz.
2- Kahramanlık şiirleri veya şarkıları da, mehter marşları da caizdir. Bunların caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez. Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur.
Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet).. Birde Tasavvuf müziğinin bidat olduğuna dair Din de bi yeri olmadığına dair laf söylerler halt etmiş o alim kisveli şadırvan müftüleri...
3- Hz. Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Ulema sadece düğünlerde, bayramlarda kadınların def çalmasının caiz olduğunu bildirmiştir. Yani def çalmanın kadınlara caiz olması, düğün ve bayram içindir. Başka zaman caiz değildir.
Her türlü kusur ve hatam için özür dilerim bu aciz fakir dualarınızı bekler...
İnnemel mü-minüne ve ihvetün..Ancak mümin'ler kardeştir...
Maes Selam