Şeriat, tarikat yoldur varana,
Hakikat, marifet, andan içeri.
Yunus Emre hakikat yoluna varışı tarif etmiş. Etmiş ama zamanın bazı uleması tarafından yanlış anlaşılmış.
Mesela; "Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm" beyti ve daha
nice buna benzer aşk sarhoşluğu içinde söylediği sözler vardır.
Ben ay'ımı yerde buldum,ne isterim gökyüzünde
Benim gözüm yerde gerek,bana rahmet yerden yağar
Sözünde; Allah'ın kalblere tecelli ettiğini şiirsel bir ifadeyle belirtmiş..Günahlardan tevbe et! İbadetlerini,zikrini
yap.Kalbini o küçüçük de olsa siyahlıkdan temizle! Ondan sonra yüzünü göğe çevirip arama! Çünkü Allahu teala
insanın kalbine bakar. O heryerdedir.Mekandan münezzehdir.Paksan temizsen kalbinde bulursun.
Bu yanlış anlamalar yüzünden günümüze ulaşmayan bir çok beyitleri vardır. Aslında Yunus Emre bunları
şiir olarak da söylememiştir.Bir anda gelen ilham ve aşk sarhoşluğu içinde dilinden dökülen kelimeleri çevresindeki
sevenler tarafından kaleme aldığı rivayet edilir.
Yunus Emre'nin vefatından çok sonra dünyaya gelen Molla Kasım diye biri Yunus'un beyitlerini yazılı olduğu
kağıtları alarak Porsuk çayını kenarında tetkik etmeye başlar ve çoğu beyiti şeriata aykırı diye nehre atar.
Ve sıra Yunus'un yıllar öncesinden söylediği o meşhur beyte gelir.
Ben dervişim diyene,bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden,varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir,kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne,evler yapasım gelir
Altında gayya vardır,içi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte,biraz yatasım gelir
.....
.....
(beytin son kısmı)
Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme,
Seni sigaya(hesaba) çeken bir Molla Kasım gelir.
Okuyunca çok şaşırdığı ve telaşa kapıldığı rivayet olunur ve hemen nehre atlar kurtarabildiği kadar kağıdı
kurtarır kurtaramadıkları gider.
Zaten Yunus Emre'nin beyitlerinin sonu hep ya kendini eleştirmeye yönelik ya da en son nasihatı hep kendine verir.
Hakikat, marifet, andan içeri.
Yunus Emre hakikat yoluna varışı tarif etmiş. Etmiş ama zamanın bazı uleması tarafından yanlış anlaşılmış.
Mesela; "Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm" beyti ve daha
nice buna benzer aşk sarhoşluğu içinde söylediği sözler vardır.
Ben ay'ımı yerde buldum,ne isterim gökyüzünde
Benim gözüm yerde gerek,bana rahmet yerden yağar
Sözünde; Allah'ın kalblere tecelli ettiğini şiirsel bir ifadeyle belirtmiş..Günahlardan tevbe et! İbadetlerini,zikrini
yap.Kalbini o küçüçük de olsa siyahlıkdan temizle! Ondan sonra yüzünü göğe çevirip arama! Çünkü Allahu teala
insanın kalbine bakar. O heryerdedir.Mekandan münezzehdir.Paksan temizsen kalbinde bulursun.
Bu yanlış anlamalar yüzünden günümüze ulaşmayan bir çok beyitleri vardır. Aslında Yunus Emre bunları
şiir olarak da söylememiştir.Bir anda gelen ilham ve aşk sarhoşluğu içinde dilinden dökülen kelimeleri çevresindeki
sevenler tarafından kaleme aldığı rivayet edilir.
Yunus Emre'nin vefatından çok sonra dünyaya gelen Molla Kasım diye biri Yunus'un beyitlerini yazılı olduğu
kağıtları alarak Porsuk çayını kenarında tetkik etmeye başlar ve çoğu beyiti şeriata aykırı diye nehre atar.
Ve sıra Yunus'un yıllar öncesinden söylediği o meşhur beyte gelir.
Ben dervişim diyene,bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden,varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir,kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne,evler yapasım gelir
Altında gayya vardır,içi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte,biraz yatasım gelir
.....
.....
(beytin son kısmı)
Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme,
Seni sigaya(hesaba) çeken bir Molla Kasım gelir.
Okuyunca çok şaşırdığı ve telaşa kapıldığı rivayet olunur ve hemen nehre atlar kurtarabildiği kadar kağıdı
kurtarır kurtaramadıkları gider.
Zaten Yunus Emre'nin beyitlerinin sonu hep ya kendini eleştirmeye yönelik ya da en son nasihatı hep kendine verir.