Kenz-ül Arş Duası (!)
Kenz-ül Arş Duası (!)
Kenz-ül Arş Duası (!)
Lâ ilâhe illellâhül melikül hakkul mübîn. La ilâhe illellahül hakemül adlül
metîn. Rabbünâ ve rabbü âbâinel evvelîn. La ilâhe illâ ente sübhâneke innî
küntü minez zâlimîn.Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehül mülkü ve
lehül hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve hayyül lâ yemûtü ebeden biyedihil hayru
veileyhil masîru ve hüve alâ külli şey’in kadîr. Ve bihî nesteînü ve lâ
havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Lâ ilâhe illellâhü şükran li
ni’metih.Lâ ilâhe illellâhü ikrâran bi rubûbiyyetih. Ve sübhânellâhi
tenzîhen li azametih. Es’elükellâhümme bi hakkısmikel mektûbi alâ cenâhı
cibrîle aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikel mektûbi alâ cenahı mîkâîle aleyke yâ
rab. Ve bi hakkısmikel mektûbi alâ cebheti isrâfîle aleyke yâ rab.Ve bi
hakkısmikel mektûbi alâ keffi azrâîle aleyke yâ rab. Ve bi hakkısmikellezî
semmeyte bihî münkeran ve nekîran aleyke yâ rab. Ve bihakkısmike ve esrâri
ıbâdike aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî temme bihil islâmü aleyke yâ
rab. Ve bihakkısmikellezî telekkâhü âdemü lemmâ hebeta minel cenneti fe
nâdâke fe lebbeyte düâehü aleyke yâ rab.Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî
şîtü aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî kavveyte bihî hameletel arşî aleyke
yâ rab. Ve bihakkısmikelmektûbî fittevrâti vel incîli vezzebûri vel fürkâni
aleyke yâ rab. Ve bihakkısmike ilâ müntehâ rahmetike alâ ıbâdike aleyke yâ
rab. Ve bihakkı temâmi kelâmike aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke
bihî ibrâhîmü fecealtennâra aleyhi berden ve selâmen aleyke yâ rab. Ve
bihakkısmikellezî nâdâke bihî ismâîlü fe necceytehû minezzebhı aleyke yâ
rab.Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ishâku fe kadayte hâcetehû aleyke yâ
rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî hûdü aleyke yâ rab. Ve
bihakkısmikellezî deâke bihî ya’kûbü fe ra dedte aleyhi basarahû ve veledehû
yûsüfe aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî dâvüdü fe cealtehû
halîfeten fil ardı ve elente lehül hadîde fî yedihî aleyke yâ rab. Ve
bihakkısmikellezî deâke bihî süleymânü fe a’taytehül mülke fil ardı aleyke
yâ rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî eyyûbü fe necceytehû minel
gammillezî kâne fîhi aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî îsebnü
meryeme fe ahyeyte lehül mevtâ aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî nâdâke
bihî mûsâ lemmâ hâtabeke alettûri aleyke yâ rab. Ve bihakkısmikellezî
nâdetke bihî asîyetümraetü fir’avne fe razaktehel cennete aleyke yâ rab. Ve
bihakkısmikellezî nâdâke bihî benû isrâîle lemmâ câvezûlbahra aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihil hıdıru lemmâ meşâ alel mâi aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî muhammedün sallallâhü aleyhi ve selleme
yevmel ğâri fe necceytehû aleyke yâ rab. İnneke entel kerîmül kebîru.
Hasbünellâhü ve ni’mel vekîl. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil
aliyyil azîm. Ve sallallâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî
vesellem.
Tercümesi:
Melik (kral), Hakk, Mübin Allah’tan başka ilah yoktur. Hakem, Adl ve Metin Allah’tan başka ilah yoktur. Bizim ve eski atalarımızın Rabbidir. Senden başka İlah yoktur. Sen arınıksındır. Ben zalimlerden oldum. Allah’tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur. Yönetim onundur. Övgüler onun içindir. Diriltir ve öldürür. O diridir ve ebediyen ölmez. Hayır onun kontrolündedir, dönüş onadır. Ve O her şeye gücü yetendir. Ve onunla yardım isteriz. İyilik yapmaya, kötülükten kaçmaya güç kuvvet sadece yüce ve her şeyi bilen Allah’tandır.
Nimetlere şükür olarak, ondan başka ilah yoktur. Rabblığının ikrarı olarak, ondan başka ilah yoktur. Yüceliğini arındırmak için, Allah noksanlıklardan arınıktır.
Ey Allahım! Ya Rabbi! “Cebrail’in kanadında yazılı ismin hürmetine, Mikail’in kanadı üzerinde yazılı ismin hürmetine, İsrafil’in alnında yazılı ismin hürmetine, Azrail’in avucunda yazılı ismin hürmetine, ve senin verdiğin Münker ve Nekir ismi hürmetine, ve kullarının sendeki sırları hürmetine, İslam’ı kendisiyle tamamladığın ismin hürmetine, ve Adem’in senden öğrenip cennetten indirildiği zaman kendisiyle sana seslendiği ve senin de kabul ettiğin ismin hürmetine, Şit’in sana seslendiği ismin hürmetine, arşı taşıyan melekleri kendisyle güçlendirdiğin ismin hürmetine, Tevrat’ta, İncil’de, Zebur!da ve Furkan’da yazılı ismin hürmetine, kullarına rahmetini sonsuza kadar ulaştırdığın ismin hürmetine, sözlerin tamamı hürmetine, İbrahim ateşe atıldığında hangi isminle sana seslendi de ateş soğuk ve selamet olduysa işte o ismin hürmetine, İsmail kesilirken hangi isminle seslendi de onu kesilmekten kurtardıysan işte o ismin hürmetine, İshak hangi isminle sana yalvardı da sen onun ihtiyaçlarını karşıladıysan işte o ismin hürmetine, Hud hangi isminle sana seslendiyse işte o ismin hürmetine, Yakup sana hangi isminle dua etti de sen onun gözlerini ve çocuklarını ona geri verdiysen işte o ismin hürmetine, Davut hangi isminle sana seslendi de sen onu yeryüzüne halife yaptıysan ve demiri onun elinde yumuşattıysan işte o ismin hürmetine, Süleyman hangi isminle sana dua etti de sen onu yeryüzüne kral yaptıysan işte o ismin hürmetine, Eyyüb hangi isminle sana seslendi de sen onu içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtardıysan işte o ismin hürmetine, Meryem oğlu İsa hangi isminle sana seslenip de onunla ölüyü dirilttiysen işte o ismin hürmetine, Musa hangi isminle sana seslendi de sen ona Tur’da hitap ettiysen işte o ismin hürmetine Firavunun karısı Asiye sana hangi isminle seslendi de sen onu cennette rızıklandırdıysan işte o ismin hürmetine, israiloğulları sana hangi isminle seslendiler de denizi geçirdiysen işte o ismin hürmetine, Hızır hangi isminle seslendi de onu suda yürüttüysen işte o ismin hürmetine, Muhammed SAV sana mağarada hangi isminle seslendi de sen onu kurtardıysan işte o ismin hürmetine” senden istiyorum. Hiç şüphesiz sen cömertsin, büyüksün. Bize Allah yeter. O ne güzel vekildir. İyilik yapmaya da kötülükten kaçmaya da güç kuvvet sadece yüce ve büyük Allah’tandır. Allah efendimiz Muhammed’e, ailesine ve arkadaşlarına destek versin, güvenliklerini sağlasın!
Değerli kardeşim!
“Kenz-ül Arş Duası” olarak öğretilen bu derleme saf Müslümanları uyutmak ve uyuşturma amacına yönelik olarak derlenmiştir. Bunun la ilgili “ ömründe bir kere okuyanın ahirette dolunay gibi parlayacağı, görenlerin onu peygamber veya melek sanacakları, hesapsız ve azapsız cennete gireceği, cennetten getirilen burağa binip sırat köprüsünden şimşek gibi geçeceği, günahı denizlerin suyundan, yağmurların damlasından, ağaçların yapraklarından fazla bile olsa affedileceği, üzerine de kabul olunmuş bin hacc ve umre sevabı kazanacağı, korkanın korkmaktan kurtulacağı, aç okuyanın doyacağı susuz okuyanın suya kanacağı, çıplak okuyanın elbiseleneceği, hasta okusa iyileşeceği,… beş kere okuyanın rasülüllah’ı rüyasında göreceği, okuyanın savaşta en cesur ve kuvvetli düşmanı altedeceği, okuyanın, üzerinde yazılı taşıyanın çalınan malının geri getirileceği,…. Dağa okursa dağın paramparça olacağı…..” gibi safsatalar ortaya atılmış ve bu palavralara başta Rasülüllah ve en yakın arkadaşları Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’nin adları karıştırılmıştır.
Bu metin Dua anlayışına da aykırıdır. Herifçioğlu bunca allama-pullamadan sonra ne istediğini bile beyan etmemiştir. Cebrail’in, Mikail’in kanadında İsrafil’in alnında Azrail’in avucunda yazılı herhangi bir tılsımlı Allah ismi söz konusu değildir. Rabbimizden Böyle bir bilgi gelmemiştir. Bunlar palavra şeylerdir. Rabbimiz meleklere Münker ve Nekir diye bir isim de vermemiştir. Bunlar Ebu Hüreyre uydurmalarıdır. Hızır ve onun suda yürümesi de bir masaldır. Hızır diye biri yoktur. Bunlar İsraliliyata ait efsanelerin Müslümanlar arasına sokulmasından başka bir şey değildir. kısacası Allah’ın sır olarak saklanmış ve birilerinin öğrenebildiği herhangi bir tılsımlı adı yoktur.
Daha evvelki zat-ı âlinize cevap olarak yazdığım mailde size önerdiğim konuları burada naklediyorum.
Dikkat!
Bu işlemler ve istekler tamamen bilinçli olmalıdır. Kul, duasını anadilinden ve gönlünden yapmalıdır. Ağzından çıkanı kulağı duymalı ve Allah’tan ne istediğini bilmelidir. Bilinçsizce yapılan istekler anlamsızdır. Hem de yerli yerine uygun düşmez. El için yapılacak dua ayak için, yüz için yapılacak dua da el için yapılabilir.
Hem hafızada iyi kalması hem de konunun iyi anlaşılması için Celalettin Rumî’nin Mesnevi’sinden bir fıkraya yer veriyorum:
Taklitçi, bilinçsiz birisi tuvalet ve abdest dualarını Arapça olarak ezberlemiş ve tuvalete gittiğinde, tuvaletten çıktığında ve abdest alırken alışkanlık etmiş, bu duaları okurmuş. Anlamlarını bilmediğinden de karıştırıyormuş. Yani el için okunacak duayı ayak için, ayak için okunacak duayı da baş için okurmuş. Yine bir keresinde şehrin camisinin tuvaletinde ihtiyacını giderip caminin şadırvanında abdest alıyormuş. Anlamlarını bilmediğinden yine ifadeleri karıştırmış. Ağzını yıkarken, tuvalette okuyacağı,(Elhamdülillahillezi ezhebe annil eza ve âfânî: benden sıkıntıyı gideren ve bana afiyet veren Allah’a hamdolsun!) duasını okumuş. Çevresinde bu duanın anlamını bilenler, duymuşlar ve buna gülmüşler. Gülüşmeleri duyan adam, alınmış ve onlara:
_ Hayrola beyler, yoksa duayı yanlış mı okudum? demiş. Onlar da:
_ Hayır, amca dua yanlış değil, delik yanlış! demişler.
Bu fıkra aslında bizim sadece abdestimiz için değil, namazımız, orucumuz hele hele haccımız için de çok uygun düşer. Biz, basmakalıp DUA OKUMAYALIM, dua edelim, bilinçli olarak isteklerde bulunalım. Kalıplaşmış duaları okumak, başkasının, içinden gelen duygularla, tamamen kendisine özgü duygu, düşünce ve arzularını yansıtan bir şiirini, bizim okumamıza benzer. Hem de bilmediğimiz bir dil ile. Bu gülünç olur. Biz kendi duygu ve düşüncelerimizi, arzu ve isteklerimizi kendi dilimizle, gönlümüzle dile getirelim. Yüce Rabbimizden isteyelim.
Allah’a emanet olunuz. Hakkı Yılmaz
kaynak:
İŞTE KUR'AN